Co-Admin Ω Smyrna Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2012 Co-Admin Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2012 Aynı görevdeki kelimeleri, kelime gruplarını ve öğeleri birbirine bağlar. Ne şiş yansın ne kebap. özneleri Gönül ne kahve ister ne kahvehane. nesneleri Ne İstanbul'a gitmiş ne Bursa'ya. dolaylı tümleçleri Cümleleri de birbirine bağlar: Üç yıldır ne bir telefon açtı, ne de bir mektup yazdı. Onu ne gördüm ne de tanıdım. Ne aradı ne (de) sordu. Ne kızı verir, ne de dünürü küstürür. Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur. Cümleleri -yapı bakımından olumlu oldukları hâlde- olumsuz yapar. Yüklem olumlu durumdadır. Ne kendi rahatsız oldu ne de halkı huzursuz etti. (kendisi rahatsız olmadı, halkı da huzursuz etmedi) Yüklem olumsuz çekimlenirse anlatım bozukluğu meydana gelir. Ne çay ne kahve içmedi.>Doğrusu; "Ne çay içti ne kahve" olmalıydı. Alıntı
Misafir Erdogan CEVHER Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2020 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2020 Muhatapta yeterince olumsuzluk algılatılamadığı kaygısıyla olumsuzluk eklerinin yanlışlıkla eklenmesi “ne … ne” bağlacının bulunduğu cümlelerde yüklemin olumsuzluk eki alması, aslında bir yüklem yanlışlığıdır. Ancak bu yüklem yanlışlığı ayrı bir başlık altında ele alınmalıdır. Zira, burada yapılan yanlışlık, olumsuz bir anlam kazandırma gayretiyle kurulan cümlede, muhatabın aklına, kurulan cümleyle ilgili olarak “yeterince olumsuzluk verilemediği endişesi”yle fazladan olumsuzluk eklerinin yanlışlıkla eklenmesidir. “ne … ne” bağlacı cümleye olumsuzluk anlamı katar. Eğer cümlede “ne…ne” bağlacı varsa yüklem olumsuzluk eki almaz. “ne…ne” bağlacına rağmen yükleme olumsuzluk eki getirilirse anlatım bozulur. Peyami Safa gibi bazıları yanlışlıkla şöyle düşünmüştür: “ne edatından sonra fiil, araya birkaç sözcük girmeden geliyorsa, yani cümle kısaysa eylem ya da yüklem olumlu olmalıdır. Yok değil de, araya fazlaca sözcük giriyorsa, cümle uzayıp “ne” edatının etkisi azalıyorsa fiil olumsuz olmalıdır.”. Peyami de, “muhataba cümlede yeterince olumsuzluk verilememesi kaygısı” açıkça görülmektedir. Türkçe konuşurken, dilin dilbilgisi matematiğine uyulmalıdır ve muhatabın zekâsı küçümsenmemelidir. Türkçe, dünyada, matematiğe en uyumlu dildir. Allah’ın bahşettiği bu ihsanı, korumak gerekir. Sınavlara çalışırken ne sinemaya ne de tiyatroya gitme. (Y) Sınavlara çalışırken ne sinemaya ne de tiyatroya git. (D) “ne … ne” bağlacı cümleye olumsuzluk anlamı katmıştır. Yani cümlede “Sınava çalışırken sinemaya ve tiyatroya gitme” demek istemiştir. “ne…ne” bağlacının cümlede yer almasına rağmen yükleme olumsuzluk eki getirilmesi anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Yüklem olumlu, yani “git” yapılarak cümledeki yanlışlık düzeltilir. Almanya’ya gideli ne bir selam ne de bir mektup göndermedi. (Y) Almanya’ya gideli ne bir selam ne de bir mektup gönderdi. (D) “ne … ne” bağlacı cümleye olumsuzluk anlamı kattığı için yükleme getirilen olumsuzluk eki gereksizdir. Yüklem olumlu, yani “gönderdi” yapılarak yanlışlık düzeltilir. Bu dünya, ne sana ne de bana kalmaz. (Y) Bu dünya, ne sana ne de bana kalır. (D) Bu dünya ne sana kalır ne de bana. (D) Bu dünya bana da sana da kalmaz. (D) Bu hatanın nedeni, konuşucunun bağlanan ögelerin yükleme uzak kaldığı yönündeki gereksiz düşüncesidir: “olumsuzluğu yeterince vurgulayamadım, en iyisi yüklemi de olumsuz yapayım.” Ne sen Leyla’sın ne de ben mecnun. (D) Sen Leyla değilsin, ben de mecnun değilim. (D) “ne... ne” bağlacından sonra gelen fiilin olumlu olma durumunun istisnası, “ne..ne” kalıbı tarafında olumlu fiil gizlenirken, cümlede aynı zamanda “hiçbiri” sözcüğünün yer almasıdır: Ne Orçun’da, ne Oğulcan’da; hiçbirinde aradığımı bulamadım. (D) Ne Orçun’da, ne Oğulcan’da buldum; hiçbirinde aradığımı bulamadım. (D) Senin bu umursamamazlığın bizi her zaman küçük düşürüyor. (Y) Senin bu umursamazlığın bizi her zaman küçük düşürüyor. (D) Türkçede sözcükler sadece bir tane olumsuzluk eki alır. Bu cümlede “umursamamazlığın” sözcüğüne iki tane olumsuzluk ekinin getirilmesi anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Sözcük “umursamazlığın” şekline getirilmelidir. Umursa-mak: aldırış et-mek, önem ver-mek. Matematiksel olarak; umursamamazlık = umursarlık = dikkat etmek. (–)(–)=(+) Eller gibi davranıp görmemezlikten gelme. (Y) Eller gibi davranıp görmezlikten gelme. (D) “Gördüm ki büyümüşsün” cümlesinde yan cümleciği bağlayan “ki” Farsçadır. Bu şekilde kurulan cümle kalıpları Farsçanın etkisiyle Türkçede kullanılmaya başlanmıştır. Türkçenin otantik diyelim gramerini kullanacak olursak “büyüdüğünü gördüm” gibi bir şey dememiz gerekir. Yani Türkçe Farsçadan sadece sözcük değil gramer de dışalımlamıştır ve bu iyi de olmuştur. “ne... ne” kalıbı da böyledir, buradaki “ne”; soru edatı “ne" değil, tüm Hint Avrupa dillerinde olduğu gibi Farsçadaki “hayır”/”değil” anlamına gelen, olumsuzluk ön eki olarak (bkz: namüsait) kullanılan “ne”dir. İngilizcedeki “no”, “not” gibi. İngilizcede de “neither ... nor” kalıbının varolması, Farsça ile Avrupa dilleri arasındaki köken ortaklığı ile ilgilidir. Aynı kalıp konusunda Fransızca ile Farsça arasındaki bu benzerlik, onlar 5-10 bin yıl önce tek bir dil olduğu için, Türkçe ile benzerlik ise bin yıl önce Türkçe Farsça etkisine girdiği içindir. “Gördüm ki büyümüşsün”ü Google Translate ile İspanyolca (Vi que has crecido.) veya Fransızcaya (J’ai vu que tu as grandi.) çevirince görülen “que” ile bizdeki “ki” ve Farsça’daki “ke” aynı kelimedir. Bu dillerin orijinal bağlacıdır, Türkçe dışalımlamıştır. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.