Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Sevgili yam yam;

 

Senin bakış açınla evet YALAN!!Senin kaynağının yazdığı biçimle YALAN!! ve son olarak içlerinden bir kısmı külliyen YALAN!!

 

Saygılar..

 

Ama olmaz ki sayın taurusmutis... Öyle kuru kuruya "Yalan" demekle de olmaz ki... Önce argümanlarınızı koyun, sonra "yalan" deyin...

 

Hangisi yalan ? Neden ? Kaynak ?

 

Ancak böyle anlaşabiliriz...

  • Cevaplar 129
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Ama olmaz ki sayın taurusmutis... Öyle kuru kuruya "Yalan" demekle de olmaz ki... Önce argümanlarınızı koyun, sonra "yalan" deyin...

 

Hangisi yalan ? Neden ? Kaynak ?

 

Ancak böyle anlaşabiliriz...

 

Canımsın ya;

 

Sen zaten bunların cevaplarını ve kaynaklarını biliyorsun. :P Kabul etmek istediğin kaynaklardan aldıklarını bize getiriyorsun sadece.Ben şimdi sana bu soruların cevaplarını kaynaklarımla(Senin de bildiğin)yazsam kabul edecekmisin.Edicem de yazayım..Saygılar..

 

Ha bu arada şimdi netten çıkıyorum,artık yarın görüşürüz Allah izin verirse..

Gönderi tarihi:

tabiki bunlar çoktur

 

TURAN DURSUN ve onun gibiler

 

çarpıtmalarıyla birlikte onlar sizinle birlikteler

 

yam yam

 

Aişeyle ilgili hususu sana ayrıca değinik.

 

TURAN VE ONUN gibilerin çarpıtmalarını sunarak hiç birşey kazanamassın

Gönderi tarihi:

tabiki bunlar çoktur

 

TURAN DURSUN ve onun gibiler

 

çarpıtmalarıyla birlikte onlar sizinle birlikteler

 

yam yam

 

Aişeyle ilgili hususu sana ayrıca değinik.

 

TURAN VE ONUN gibilerin çarpıtmalarını sunarak hiç birşey kazanamassın

 

Yapma yahu.. Kim çarpıtmış? Buhari mi? Yoksa Müslim mi? Yoksa Ayşe kendisi mi? Baksanıza Fethullah bile çarpıtmış... Çarpıtılmış olan siz olmayasınız?

Gönderi tarihi:

Yapma yahu.. Kim çarpıtmış? Buhari mi? Yoksa Müslim mi? Yoksa Ayşe kendisi mi? Baksanıza Fethullah bile çarpıtmış... Çarpıtılmış olan siz olmayasınız?

 

 

sen benim ne demek istediğimi gayet iyi anladın başkalarıda anlasın diye ayrı bir konu olarak sunmaya çalıştım.

 

Hocaefendiye gelince bu konunun araştırmasını vaktim olduğunca yapmaya çalışıcam.

 

ama bu bir şeyi değiştirmez çünkü bir konuda birden fazla ve farklı hadislerin olması ayrı

örneğin;

Dünya nimetlerini görmemezlikten gelen körle

maddeyi görmeyen anlamını çıkartmak ayrıdır.

Gönderi tarihi:

Muhammed'in açlıktan namaz kılamayacak durumlara düştüğünü iddia edenler :

 

Muhammed madem o kadar açtı da, aldığı eşlerinin mehirlerini nasıl verdi?

Kendi aç iken o kadar eşi ve cariyeyi nasıl doyurdu?

Aldığı ganimetlerin 1/5 i onun değil miydi?

Sağa sola kalpleri islam'a ısındırmak (!) için rüşvetler vermiyor muydu?

Muhammed kurban kesmiyor muydu?

Muhammed zekat vermiyor muydu?

 

Evet verilebilecek bir cevabınız var mı? Var ise söyleyin bilelim, yok ise böyle saçma iddialarda bulunmayın... Muhammed'in hayatını bilen bir tek siz değilsiniz...

Sayın taurusmutis; ben boş, asılsız söylemlerde bulunmuyorum. O yüzden kimse benim iddialarımı çürütmeden, beni birilerini karalamakla itham edemez. Unutma, muhammed'in günlerce aç kaldığını iddia eden ben değildim. Bunu iddia eden senin tarafındaki arkadaşlardı. Siz "Muhammed günlerce aç kaldı. Karnını doyuramadı" gibi iddialarda bulunursanız, kusura bakmayın ama benim de "karnını doyuramayan birisi" ifadelerime kırılmayacaksınız... Özellikle bunu da aşağılama ifadesi olarak kullanmadığımı biliyorsanız...

 

sen nasıl bu kadar emin olabiliyorsun, yanındamıydın?

her insan hayatı boyunca açlık ve yokluk görmüştür... bahsettiğimiz açlık ta O mübarek insanın hayatında bir kaç kez olmuştur... ne söylesek boş diyorsun seninle anlaşmanın yolu yokki... bizim kaynaklarımıza inanmıyorsun kendi kaynaklarını tek doğru sanıyorsun, tek pencereden bakıyorsun...

özellikle Resulallahın zamanında bu kadar bolluk yoktu... savaş zamanları yokluk çekmişlerdir, tıpkı her savaş zamanı olduğu gibi...

taurusmutis, suheda, ahirzaman, berceste ALLAH'ın selamı üzerinize olsun bu çiçekler size... :clover::clover::clover::clover:

Gönderi tarihi:

HZ.MUHAMMED’İN EVLİLİKLERİ

 

 

Kâfirlerin sürekli gündeme getirdikleri bir konuda Hz. Peygamberin evlilikleridir. 15 asır önce yaşamış olan Hz. Peygamberin aile hayatı gözler önündedir. Onu tenkit edenlerin ve liderlerinin cinsel hayatı ise bilemediğimiz bir konudur. İsterdik ki onlarda neler yaptıklarını ortaya koysunlar da gerçekler ortaya çıksın. Ayrıca bir olayı değerlendirirken o zamanın mevcut şartlarıyla değerlendirmek gerekir. Sırçalı köşkünüzde oturup ta yüzyıllar önceki olayları kahvenizi içerek değerlendiremezsiniz.

 

Geçmiş toplumlarda çok evlilik olmuştur ve bu yaygındır. Bu sadece Arap toplumuna has bir âdet değildir. Hz. Peygamber evlenirken hiç kimseyle zorla evlenmemiştir ve utanılacak bir şey de yapmamıştır. Eğer toplumun adetlerine aykırı bir şey yapsaydı şimdiki kâfirlerin fikir babaları olan o dönemin kâfir ve müşrikleri bunu dillerine dolar ağızlarına geleni söylerlerdi. Hz. Peygamber “Allah’ım! Ben elimden geldiğince bütün hanımlarım arasında eşit davranmaya çalışıyorum. Gücüm yetmediği için yapamadıklarımdan beni sorumlu tutma. “ diyerek eşleri arasında eşit davrandığını da ifade etmiş.” Hiçbir zaman T.Dursun’un yaptığı gibi eşlerini dövmemiş, dövmeyi bırakın bir fiske bile vurmamıştır. Gençliğinde ve evlendikten sonra zina yapmamış, nikâhlanmış eşlerinin ve onların çocuklarının ihtiyaçlarını kendisi karşılamıştır.

 

Hz. Peygamberle evlenen hanımlar nasıl bir hayat süreceklerini ve Peygamberden sonra başkasıyla evlenemeyeceklerini bilmiyorlar mıydı?:

 

"Ey peygamber, eşlerine deki: Şayet sizin istediğiniz dünya hayatı ve onun ziynet ve süsleri ise, o halde gelin ben size bunlardan vereyim ve size güzel bir yol verme ile yol vereyim. Şayet Allah'ı, Rasûlünü ve ahiret yurdunu isterseniz, bu halde Allah sizin aranızdan iyi huylu ve iyilik sevenlere çok büyük mükâfatlar hazırlamış bulunuyor. Ey peygamber hanımları, eğer sizlerden birinden apaçık utanç verici bir fiil ortaya çıkacak olursa, onun cezası, iki kere katlanarak kendisine verilecektir ve bu, Allah için gayet kolay bir iştir. Allah'a ve Resulüne candan bağlı kalıpta aranızdan iyi ve güzel işler işleyenlerin mükâfatlarını biz iki misli vereceğiz ve ona asil ve seçkin bir rızk da hazırlamış bulunuyoruz. Ey peygamber hanımları, sizler diğer kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Al­lah'tan çekmiyorsanız edalı konuşmayın, çünkü kalbinde kötülük bulunan bir erkek size göz dikebilir. O halde sözlerinizi, herkes için iyi ve makbul karşılanan bir biçimde söyleyiniz. Evlerinizde vakarınızla oturun, eski cahiliye devri kadınlarının kendilerini ortaya attıkları tarz ve biçimlerde siz de insanlar arasında kendinizi göstermeyiniz. Namazınızı kılınız, zekâtınızı veriniz, Al­lah ve Resûlüne itaat ediniz.... Aile ocaklarınızda okunan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti (Hz. Peygamber'in açıklamalarını) hatırda tutun.... " (Ahzab/28-34).

 

“…Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır. ” ( Ahzab/53)

 

Dikkat edilirse ayette;

 

1-Hz. Peygambere, hanımları isterse kendilerine mal verip boşayabileceklerini ifade edilmiştir.

 

2-Evli kalıp fuhuş yapacak olurlarsa normal bir kişinin fuhuş yapmasından daha büyük cezaya çarptırılacakları belirtilmiştir.

 

3-Konuşma ve hareketlerine dikkat etmeleri emredilmiştir.

 

4-İbadetleri yapmaları ve Allah’ın ayetlerini ve Peygamberin hadislerini daha sonra ki nesillere aktarmak için akılda tutmaları istenmiştir.

 

5-İkinci ayette ifade edildiği gibi peygamberden sonra, eşlerinin başkaları ile evlenmeleri yasaklanmıştır. Onlar ise bir peygamberle evliliği ve ahiret hayatını tercih etmişler evlenmişlerse, Dursun ve onun gibilere susmak düşer.

 

 

1-Hz. Hatice:28–40 yaşlarında iki çocuklu, dul. Peygamber onunla 25 yıl evli kalmış ve 2 oğlu 4 kızı olmuştur. Yaklaşık 620 yılında Hz Hatice ölünceye kadar Hz. Peygamber başka birisiyle evlenmemiştir. Hz. Peygamber, Hz. Hatice ile evlendiğinde 25 yaşındaydı.

 

2-Hz. Sevde: 50–53 yaşında, dul ve bir çocuklu. Hz. Hatice’nin ölümünden sonra evlendiği ilk kadındır. İlk devirde Müslümanlığı kabul etmiş Sükran b. Amr’la evlenmiş, Habeşistan’a hicret eden ikinci kafileyle hicret etmiş, eşi burada Hıristiyan olmuş, bunun üzerine Mekke’ye dönmüş, müşrik babası ve kardeşi Abd ile yaşamak zorunda kalmıştır. Hicretten iki yıl önce evlenmişlerdir. Hz. Peygamberin çocuklarının büyütülmesi ve eğitilmesinde önemli rol oynamıştır. Hz. Ömer halifeyken kendisine gönderdiği bir kese paranın tamamını fakirlere dağıtabilecek kadar cömerttir. Hz. Peygamber, Hz. Sevde ile evlendiğinde 51 yaşlarındaydı.

 

3-Hz. Aişe: Hz. Ebu bekir’in kızı olan Aişe, Peygamberimizin dul olmayan tek eşidir. Hicri 2. yılda evlenmişlerdir. Hz. Peygamber, Hz. Aişe ile evlendiğinde 55 yaşlarındaydı.Detay Hz resul niçin çok kadınla evlenmiştir adlı dosyamızda...!

 

4-Hz. Hafsa: Hz. Ömer’in kızı Hafsa, Huneys b. Huzafe ile evlenmiş kocasının Uhud savaşında şehid olmasıyla 22 yaşında dul kalmış. Fiziki olarak pek güzel olmadığı rivayet edilen Hz.Hafsa okuma yazma bilen nadir insanlardandır. Babasının, Hafsa’yı Hz. Osman’la olmayınca da Hz. Ebubekir’le evlendirme isteği onlar tarafından kabul görmeyince Hz. Peygamber Hafsa’yla Hicri 3. yılda evlenmiştir. Hz. Peygamber, Hz. Hafsa ile evlendiğinde 56 yaşlarındaydı.

 

5-Huzeyme kızı Zeynep: 60 yaşında dul. Hz. Zeyneb, evlilikten 8 ay sonra ölmüştür.

 

6-Ümmü Seleme: 65 yaşında 4 çocuklu dul. Mahzum kabilesindendir. Peygamber (a.s) Hicri 4. yılda Ümmü Seleme ile evlendikten sonra aynı kabileden olan meşhur komutan Halid b. Velid Müslüman olmuştur. Hz. Peygamber, Hz. Ümmü Seleme ile evlendiğinde 57 yaşlarındaydı.

 

7-Cahş kızı Zeynep: Hz. Peygamberin halası Ümeyye'nin kızıdır. 36 yaşlarında dul. Zeyd b. Haris’le evliydi boşandılar. Usame adını verdikleri çocukları Hz. Peygamber tarafından çok sevilirdi. Hz. Peygamber, Zeyneb'le Hicri 5. yılda, Hendek savaşından sonra evlenmiştir. Peygamber, Hz. Zeynep ile evlendiğinde 58 yaşlarındaydı.

 

8- Ümmü Habibe: 55 yaşında dul. Mekke başkanı Ebu Sufyan’ın kızı, kocasıyla birlikte Müslüman olan ve Habeşistan’a hicret eden Ümmü Habibe, alkolik kocasının Hıristiyan olması ve orada ölmesi üzerine Hicri 7. yılda evlilik gerçekleşir. Bu evlilikten kısa süre önce inen bir ayet şöyledir: “Ola ki Allah sizinle, içlerinden düşman olduğunuz kimseler arasına bir sevgi (ve yakınlık) koyar. Allah hakkıyla gücü yetendir. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.” (Mümtehine/7) Mekke’nin fethi ile de babası Ebu Sufyan Müslüman olur. Hz. Peygamber, Hz. Ümmü Habibe ile evlendiğinde 60 yaşlarındaydı.

 

9- Cüveyriye. Beni Mustalık kabilesi reisi Haris’in kızı.

 

10-Safiye: Kurayza liderin kızı, Nadir kabilesinin liderinin karısıydı. Hayberin fethedilmesinden sonra Hz. Peygamber onunla Hicri 7. yılda evlenmiş üç yıl evli kalmışlardır. Hz. Peygamber, Hz. Safiye ile evlendiğinde 60 yaşlarındaydı.

 

11-Meymune: Hepsi değişik kabilelerin ileri gelenleriyle evli 8 kardeşi bulunan Meymune ile Hz. Peygamber Hicri 7. yılda evlenmiş ve üç yıl evli kalmıştır. Hz. Peygamber, Hz. Meymune ile evlendiğinde 60 yaşlarındaydı

 

Yukarıda da kısaca görüldüğü gibi Peygamberin evlilikleri, siyasi ve sosyal sebeplere dayalıdır. Müslümanların 10 yıl gibi kısa bir sürede Arabistan yarımadasına hâkim olmalarının altında yatan sebeplerden birisi de budur. Hz. Peygamberin evli kaldığı sürelere, evlendiğinde kaç yaşında olduğuna ve evlendiği kadınların yaşlarına bakılırsa mesele “buzağı altında, öküz arayan” Dursun gibilerin aktarmaya çalıştığından daha faklı olduğu görülecektir.

 

sen nasıl bu kadar emin olabiliyorsun, yanındamıydın?

her insan hayatı boyunca açlık ve yokluk görmüştür... bahsettiğimiz açlık ta O mübarek insanın hayatında bir kaç kez olmuştur... ne söylesek boş diyorsun seninle anlaşmanın yolu yokki... bizim kaynaklarımıza inanmıyorsun kendi kaynaklarını tek doğru sanıyorsun, tek pencereden bakıyorsun...

özellikle Resulallahın zamanında bu kadar bolluk yoktu... savaş zamanları yokluk çekmişlerdir, tıpkı her savaş zamanı olduğu gibi...

taurusmutis, suheda, ahirzaman, berceste ALLAH'ın selamı üzerinize olsun bu çiçekler size... :clover::clover::clover::clover:

 

sardunyam Allah razı olsun zannediyorum onların kaynakları t.d ve o gibiler onların psikolojik yapııs dahi bozuktur onu tanıtmaya devam edeceğim aradaki farkları görelim diye

 

mübarek zannediyorum dünnet ve dinimiz gereği :clover::clover::clover::clover:

bize güzellik yapana biz daha iyisini yapmaya çalışırız.

Gönderi tarihi:

ahirzaman kardeş bence efendimizin hayatı bu forum değil onun hayatını anlatan yüzlerce site binlerce kitab var burda allahın varlığı ve birliği ve peygamberliğin hak olduğu,haşrin gerçek olduğu konusudur.

eğer hayatını buraya taşırsak verilen cevablardada gördüğün gibi efendimiz hakkında ileri geri laflar olacaktır doğrusunu söylersek bu laflar beni incitiyor bunlara cevab vermek istiyorum şu ayeti kerime aklıma geliyo hemen onların ilahlarına inançlarına sövmeyinki onlarda allaha küfretmesinler işte böyle bi şeye sebeb olurum diye çok şeyi yutmak zorunda kalıyorum biz burda karşıt görüşlü arkadaşların iddia ettiği bir konuyu çürütecek bir delilimiz varsa çürütelim yada bizim iddiamızı çürütecek delilleri varsa söylesinler tartışalım öyle değilmi ?

 

fakir kardeşim haklısın ancak Özellikle ALLHIN OLMADIĞINI SEN BANA KANITLA bölümünde cevaplarımızda sorularımızda askıda kaldı biz buyuz diyip kaldılar buna rağmen hala onlar konuşuyorsa on lar hatalıdır sunduğumuz delillerin hiç birini ne çürüttüler ne de cevapladılar sadeece tuşlara basmışlar.

ee bizde ne Onsuz olamıyoruz.

Gönderi tarihi:

Hala soruma cevap alabilmiş değilim... Hala bana karnını doyuramayacak kadar aç olan birinin nasıl olur da o kadar kadını eş, cariye olarak alabileceğini açıklayamadınız.

 

Ayşe konusunu kanıtladınız mı ?

 

5575 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Benî'l-Hâris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Rumân, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, Ensârdan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, (kuşluk vakti aniden) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm(ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim."

Buhari, Nikâh 38, 39, 57, 59, 61;

Müslim, Nikah 69, (1422);

Ebu Dâvud, Nikâh 34, (2121); Edeb 63, (4933, 4934, 4935, 4936, 4937);

Nesai, Nikah 29, (6, 82).

 

Bu ne peki?

 

Sizin Fethullah bile bunu inkar edememiş iken...

 

Hz. Aişe validemiz, bir peygamber hanımı, Hz. Ebubekir'in pâkize kızı ve müminlerin anası olmasına rağmen ahiretteki hesap endişesiyle ağlamaktadır. O, Efendimiz (sav) ahirete irtihal buyurduklarında daha yirmi küsür yaşlarındaydı: 8–9 yaşlarında iken kadınlık alemine bir mürşide ve bir muallime olarak İnsanlığın İftihar Tablosu'nun saadet hanesine girmiş ve vahyin sağanak sağanak boşaldığı bir hanede kendini bulmuş,...

 

-http://tr.fgulen.com/a.page/eserleri/akade...leri/a6244.html-

 

 

Defalarca yazdık daha ne yapmamızı istiyorsunuz elimize megafon alıpta bağıralımmı?sizinle aynı zihniyette ki insanların sitelerinden kopy past ettiğiniz yazıları yazmaktan yorulmadınızmı hepsinin aksini gösterdik hala inanmadığın yada öğrenemediğin nedir?yukarda verdiğin kaynakların hiç birine inanmıyorum hepsi yalan kulliyen yalan birde islamın en büyük alimlerini delil göstermezleri?eee şaşmamak lazım bu zihniyetler değilmi ki zaman zaman Kuranı Kerimide kendi işlerine nasıl geliyorsa yorumluyorlar.

Bir ara Hz Aişenin yaşının 9 olduğunu idda edenler şimdide 6 olduğunu söylemeye başlamış yakında 3 tü derlerse onada şaşırmayacağım.Birde Hz Aişenin annesi nasıl bir anneymiş ki sokakta oyun oynayan 9 yok yok 6 yaşında ki kızını elinden tutup koca evine götürüyor ve 52 yaşındaki bir adama teslim ediyor????

Güldürmeyin beni Allah aşkına ya birde bu saçma zırvaları Buhari söyledi alın size kaynak diyorlar işinize gelen kaynağa inanın ben diğer başlıkta el hacı denen arkadaş cevap olarak yazdım zaten aynı konuyu tekrar bu forum başlığı altında tartışmanın anlamı yok orda yazıyor zaten.

Gönderi tarihi:

Evgili yam yam kabul etmeyeceğini mesajıma cevap vermeyerek gösterdin ama yinede yazayım;

 

Şu ayeti kerime ile buyuruluyor ki;

 

Bismillahirrahmanirrahim

 

Ey Nebiyyi Kerim!Allah tarafından nail olduğun büyük bir rahmet sebebiyledir ki,etrafındaki insanlara rıfk(tatlılık) ile mülayemet(yumuşak huyluluk,uygunluk) ile muamele yaptın.Eğer sen kötü huylu,katı yürekli olsaydın elbette çevrenden dağılır giderlerdi.Artık onlardan sudur(meydana gelme,olma) edecek kusurları,gaflet eserlerini affet,onlar için Allah'tan mağfiret dile ve onlar ile bazı işler hakkında müşaverede(danışmak,tartışmak,istişarede bulunmak) bulun.Müşavereden sonra da bir işi yapmaya azmettin mi,artık Allah'a tevekkül et.Şüphe yokki Allah teala kendisine tevekkül ve itimat edenleri,kaza ve kaderine razı olanları sever..

 

İşte benim kaynağım,Kuran.Şimdi Allah resulüne bunları söylerken hangi müslüman çıkıp,sevdiğimize,resulümüze senin yazdığın kötü yakıştırmaları yapabilir?Elbette niyeti kötü olanlar.Sen diyorsunki benim kaynağım da müslüman.Ben müslümanım diyen bir yığın islam düşmanı var.Hep oldu hep olacak..

 

Peygamberimiz(sav)birden fazla eş aldıysa bunu sebepleri var.En önemlisi bu saliha hanımların iffetini kötü niyetli insanlardan korumaktır.Peygamberimizin geldiği dönemin ahlak bakımından ne durumda olduğunu okumadın mı?Cariyeleri diyorsun;işte bu külliyen yalan.Bilakis Efendimiz(sav) cariyelik ve köleliğin kalkması için yoğun çaba göstermiştir.Onun peygamberliği döneminde köleler efendi olmuş,bir çok köle ve cariye ise azat edilmiştir.Hz.Bilal-i Habeşi ve Hz. Vahşi (ki o amcası Hz Hamza'yı öldürüp,sadece kalbini değil,ciğerlerini,böbreklerini çıkarıp parçalamıştır)örnek gösterilebilir..

 

Herneyse,dediğim gibi sen bunları pekala biliyorsun.Sen kaynak istedin,ben verdim.Diğer arkadaşlar gibi sure ismi ve ayet numarası vermiyorum ki,belki merak eder araştırırsın ve birkaç Allah kelamı görürsün..

 

Bak bir de hadis yazayım;

 

İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.

 

 

 

Allah kalbini yumuşatsın sevgili arkadaşım,saygılar..B)

Gönderi tarihi:

Arkadaşlar herkese katkıları için Allah razı olsun...

 

Fakat kabul etmeliyiz ki yamyama ne söylersek söyleyelim önyargı ile yaklaşacak , asla kabul etmeyecek ve sadece birbirimzi kıracağız onun için bu konunun üstüne gitmeye de çok gerek yok..

 

Yamyamın görüşleride onlar..ne desek boş..

 

Zaten konu neydi taa nerelere geldi...

 

Dikkatinizi çekmek istedim...

 

Takdir sizin...

 

Allahın selamı üzerinize olsun...

Gönderi tarihi:

Defalarca yazdık daha ne yapmamızı istiyorsunuz elimize megafon alıpta bağıralımmı?sizinle aynı zihniyette ki insanların sitelerinden kopy past ettiğiniz yazıları yazmaktan yorulmadınızmı hepsinin aksini gösterdik hala inanmadığın yada öğrenemediğin nedir?yukarda verdiğin kaynakların hiç birine inanmıyorum hepsi yalan kulliyen yalan birde islamın en büyük alimlerini delil göstermezleri?eee şaşmamak lazım bu zihniyetler değilmi ki zaman zaman Kuranı Kerimide kendi işlerine nasıl geliyorsa yorumluyorlar.

Bir ara Hz Aişenin yaşının 9 olduğunu idda edenler şimdide 6 olduğunu söylemeye başlamış yakında 3 tü derlerse onada şaşırmayacağım.Birde Hz Aişenin annesi nasıl bir anneymiş ki sokakta oyun oynayan 9 yok yok 6 yaşında ki kızını elinden tutup koca evine götürüyor ve 52 yaşındaki bir adama teslim ediyor????

Güldürmeyin beni Allah aşkına ya birde bu saçma zırvaları Buhari söyledi alın size kaynak diyorlar işinize gelen kaynağa inanın ben diğer başlıkta el hacı denen arkadaş cevap olarak yazdım zaten aynı konuyu tekrar bu forum başlığı altında tartışmanın anlamı yok orda yazıyor zaten.

 

Ben ufak alıntılar dışında hiç bir yerden copy-paste yapmıyorum. Sen ister inan, ister inanma... Bu bazı şeyleri değiştirmeyecektir. Buyrun size bulamadım dediğiniz hadis. Hem de İslami siteden...

 

"Rivâyete göre şöyle demiştir: Ben altı yaşında bir kız iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. (Üç sene sonra) biz Medîne`ye hicret ettik. Hâris İbn-i Hazrec oğullarının menziline indik. Müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. Bu cihetle saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. Ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Nihâyet soluğum biraz yatıştı. Sonra annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: - Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! di(ye alkışla) dılar. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullah`a teslîm ettiler. Beni hiçbir şey sıkmadı. Ancak Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i habersiz görünce sıkıldım. (Resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. Yanında Ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. Beni Resûlullah yanına oturttu). Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdîm ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım."

 

-http://hadis.ihya.org/buhari.php?t2=hadis&kn=955-

 

Ya da ;

 

-http://muhaddis.org/cgi-bin/dbman/db.cgi?db=hadis&uid=default&view_records=1&SNo=*&nh=156-

Gönderi tarihi:

Ben ufak alıntılar dışında hiç bir yerden copy-paste yapmıyorum. Sen ister inan, ister inanma... Bu bazı şeyleri değiştirmeyecektir. Buyrun size bulamadım dediğiniz hadis. Hem de İslami siteden...

 

"Rivâyete göre şöyle demiştir: Ben altı yaşında bir kız iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. (Üç sene sonra) biz Medîne`ye hicret ettik. Hâris İbn-i Hazrec oğullarının menziline indik. Müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. Bu cihetle saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. Ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Nihâyet soluğum biraz yatıştı. Sonra annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: - Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! di(ye alkışla) dılar. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullah`a teslîm ettiler. Beni hiçbir şey sıkmadı. Ancak Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i habersiz görünce sıkıldım. (Resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. Yanında Ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. Beni Resûlullah yanına oturttu). Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdîm ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım."

 

-http://hadis.ihya.org/buhari.php?t2=hadis&kn=955-

 

Ya da ;

 

-http://muhaddis.org/cgi-bin/dbman/db.cgi?db=hadis&uid=default&view_records=1&SNo=*&nh=156-

 

 

Sevgili yam yam;

 

Soru : Hz Ayşe (ra.) validemiz, peygamberimizle evlendiğinde kaç yaşındaydı?

 

Cevap:

 

Peygamberliğin gelişinden on yıl sonra, 50 yaşındayken eşi Hz. Hatice’yi kaybeden peygamberimiz (s.a.v.) kendisine hem ev işleri ve çocuklarının bakımında yardımcı olacak, hem de İslâm’a davet faaliyetlerinde destek olacak eşlere ihtiyacı vardı. Bunun için bir yandan yaşlı ve dul bir kadın olan Sevde’yi, öte yandan da en yakın arkadaşı olan Hz. Ebubekir’ in kızı Hz.Ayşe’yi istetti.

 

Hz. Peygamberin bu isteği, vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. Hz. Ayşe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Ayşe’nin peygamberimizle evlendiği yaşın 17-18 olduğu ortaya çıkar.

 

Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı saadet” kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997)

 

Hz. Ayşe’nin evlendiği zaman yaşının büyük olduğunu, ablası Esma’nın biyografisinden kesin olarak anlıyoruz. Eski biyografi kitapları Esma’dan bahsederken diyorlar ki: “Esma 100 yaşındayken, hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde 27 yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam 17 yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hatemü’l enbiya Hz. Muhammed ve hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)

 

Bu da başka bir bilgi işte.Şimdi sen buna da ''17 yaş ta küçük sayılmaz mı?'' dersin.Ama sanırım senin aklın evliliğin seks kısmıyla meşgul olduğundan,bu sana ters geliyor.Gel gelelim konu bu değil aslında.Yazıyı iyice gözden geçirirsen göreceksin ki öncelikle saliha bir hanım olacak,hem ev işleri ve çocuklarının bakımında yardımcı olacak, hem de İslâm’a davet faaliyetlerinde destek olacak...Görülüyor ki mevzu senin düşündüğün gibi değil.Genç olması beraberinde dayanıklılık ve gençliğin verdiği azimi getirmiş,böylece tebliğin yayılması yönünde Peygamberimize(s.a.v.) hatırı sayılır yardımları olmuştur.

 

Sen Allah'ı(c.c.),peygamberimizi(s.a.v.),islamiyeti ve biz inananları karalıyacak kaynakları araştırmaya devam edebilirsin.Eline ne geçecekse..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Sevgili yam yam;

 

Soru : Hz Ayşe (ra.) validemiz, peygamberimizle evlendiğinde kaç yaşındaydı?

 

Cevap:

 

Peygamberliğin gelişinden on yıl sonra, 50 yaşındayken eşi Hz. Hatice’yi kaybeden peygamberimiz (s.a.v.) kendisine hem ev işleri ve çocuklarının bakımında yardımcı olacak, hem de İslâm’a davet faaliyetlerinde destek olacak eşlere ihtiyacı vardı. Bunun için bir yandan yaşlı ve dul bir kadın olan Sevde’yi, öte yandan da en yakın arkadaşı olan Hz. Ebubekir’ in kızı Hz.Ayşe’yi istetti.

.

.

.

Sen Allah'ı(c.c.),peygamberimizi(s.a.v.),islamiyeti ve biz inananları karalıyacak kaynakları araştırmaya devam edebilirsin.Eline ne geçecekse..

 

Saygılar..

 

Sayın taurusmutis; size gösterdiğim hadis Buhari ve Müslim gibi tanınmış hadisçilerin sahih kabul edilen hadislerinde geçer. Hadisin "Rav"isi de bizzat Aişedir. 2.ya da 3. ağızdan alınma bir hadis değildir. Siz ise Aişenin ablasının biyografisini gösteriyorsunuz bize.

 

KÜÇÜK KIZLARI BABALARI EVLENDİREBİLİR

 

6542 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti"

 

-http://sufizmveinsan.com/hadisler/nikah.htm-

-http://www.esselam.net/kutubusitte/nikah.htm-

 

Size sahih hadisleri gösteriyoruz, onları kabul etmiyorsunuz da, Aişe'nin ablasının biyografisinden Aişe'nin yaş tayinini yapmaya kalkıyorsunuz... İslam dünyasında kimse bahsedilen hadislerin doğruluğundan şüphe duymaz. Fethullah bile....

Gönderi tarihi:

Hz. Muhammet (S.A.S.)

o ne büyük insandırki düşmanları ona El emin ismine verdiler ve en değerili varlıklarını sadece ona emanet ederlerdi

 

:clover::clover::clover:

 

Terliğimi Bıraktığım Yerde

Muhammed Nebi DOĞANAY

 

Bir Güneş'imi, bir babamı, bir de terliğimi bırakmıştım geldiğim yerde.

 

Bir ilkbahar gününde, güller gibi kokan Medine'de dünyaya gözlerimi açmışım. Doğduğum hastahane, Ravza'nın hemen yanı başında olduğu için, duyduğum ilk koku, Sen'in bahçenin gül kokuları olmuş. Babam gelip de, daha kulağıma ezan okumadan, kulaklarım mescidinin ezan sesiyle şereflenmiş. Kırk günlük olduğumda ilk ziyaretimi de Hâne-i Saadet'ine yapmışım. Hemen hemen yaptığım her ilkte, Sen varsın. Daha konuşmayı öğrenmeden, Sen'i sevmeyi öğrenmişim. İlk adımlarımı Ravza'nın mermerlerinde atmış ve Rabb'imle ilk buluşmamı, ilk secdemi Sen'in mescidinde yapmışım. Evini her ziyaret edişimizde Sen'i görmesek bile, varlığını hisseder, evinden her ayrılışımızda da hüzünlenirdik.

 

Çocuklar evde sıkılınca isterler ki, babaları onları parka, eğlence yerlerine götürsün. Medine'de yaşadığımız sürece, bunları hiç istemedik babamızdan. Canımız sıkılmaz mıydı acaba hiç? Sanırım Medine'deki hiçbir çocuğun canı sıkılmazdı. Çünkü burada hiçbir yerde olmayan Gül Bahçesi ve bahçenin "Biricik Efendisi" vardı. Vaktimizin çoğu, o bahçede geçerdi. Sen'in bahçenin mermerlerine ayakkabıyla basamazdık. Yalın ayak dolaşırdık mermerlerin üstünde. Korkardık belki bahçenin güllerine basmaktan kim bilir. Yazın mermerler ayaklarımızı yakar, bu hoşumuza giderdi. Babama sormuştum bir seferinde:

 

- Babacığım Medine neden bu kadar sıcak?

- Evlâdım, Medine'de iki Güneş var da ondan.

- Nasıl olur babacığım, Güneş tek değil mi?

 

Babam gülerek:

- Doğru yavrum, bütün dünyayı ısıtan bir tane Güneş var. Bir de âlemleri aydınlatan ve ısıtan öyle bir Güneş daha var ki; O da (sas) Medine'de olunca sıcaklık iki kat oluyor.

 

Babamın bu cevabı çok hoşuma gitti. Gerçekten mermerler ayaklarımızı ısıtıyordu; ama Sen'in sıcaklığın içimizi daha çok ısıtıyordu.

 

Medine'den ayrıldıktan sonra belki ayaklarımız üşümedi; ama içimiz bir türlü ısınmıyor. Çünkü gönlümüzün Güneş'ini orada bırakmıştık. Artık O'nun (sas) evine, bahçesine gidemiyor, mermerlerinde yalın ayak koşamıyorum. Gerçi ışığın tâ buralarda da bizi aydınlatıyor; ama içimi ısıtması için Ravza'na koşmam lâzım.

 

Bahçende yürürken güzel ezanlar okunurdu, sanki Bilâl-i Habeşi okurdu. Biz de mescide koşar, babamın yanında namaz kılardık. Bazen o an yanımıza usulca bir kedi sokulurdu.

 

Babam: ‘İncitmeyin sakın, onlar Ebû Hüreyre'nin (ra) kedileri.’ derdi. Biz de onları severdik.

 

Çarşamba günleri Uhud'a gider, Sen'in çok sevdiğin amcanı ziyaret ederdik. O bizim de amcamızdı. Kardeşlerimle Ayneyn Tepesi'ne çıkar, oradan Uhud'da yatan 70 şehide selâm verirdik. Uhud Dağı'na her baktığımızda, Sen'i orada görür gibi olurduk. Uhud da, Ravza'n gibi gül kokardı. Orası da ayrı bir gül bahçesiydi sanki.

 

İşte benim yedi senem ki; en değerli, en güzel yıllarım, Sen'in Köyünde, Gül Bahçende, savaştığın yerlerde, Sen'inle dopdolu geçti. Sen'i görmesem de, Sen'inle yaşamaya o kadar alışmıştım ki, yanından ayrılırken, sanki bir parçam orada kalmıştı. Buraları bana gurbet oluverdi. Elimde olsa hemen yanına koşar gelirim, ama hep, "Büyüyünce gidersin." diyorlar. İşte sırf bu yüzden hemen büyümek istiyorum. Yanına gelince büyümüş bile olsam, bahçendeki mermerlerde yalın ayak dolaşacağım. Tâ ki Güneş'im, içimi ısıtıncaya kadar.

 

Hasretinden, gönlüm üşüyor. Belki hasretin herkesin içini yakar; ama beni üşütüyor işte. Çünkü benim ruhum, doğduğumdan beri, sevginle ısınmaya alışmış. Sıcaklığına o kadar muhtacım ki; ne olur sana gelemesem bile, Sen beni hiç bırakma, evimizi şereflendir, ışığınla gecelerimize nur ol, sıcaklığınla bütün zerrelerimizi ısıtıver. Tıpkı Medine'de iken ısıttığın gibi.

 

Benim adım Nebi. Bu ismi bana, Sen'i çok seven biri koymuş. Diğer adım, Muhammed. Bu ismi de Köyünde bıraktığımız babacığım vermiş.

 

Ben de Sen'in gibi babasız büyüyorum. Ama Sen, asla yetimliğimizi hissettirmiyorsun. Medine'den ayrıldığımızdan beri, hep yanıbaşımızdaymışsın gibi hissediyorum. Geceleri korkmadan güvenle uyuyorum. Sen'i tanıdığım ve sevdiğim için Rabb'ime binlerce kez teşekkür ediyorum.

 

Babamı kabre koyarken, ağabeyimin terlikleri onun kabrine düştü ve orada kaldı. Ben o terlikleri çok kıskandım. Çünkü ağabeyimin terliği hep babamla kalacaktı. Babamı son ziyaret edişimde, ben de kimse görmeden terliğimi babamın kabrine gömüverdim. Benimki de babamla kalsın diye.

 

Evet, demiştim ya, bir Güneş'imi, bir babamı, bir de terliklerimi bırakmıştım geride. Babam ve terliğim hep oradaydı, gelemezlerdi. Ama Güneş'im hep yanımdaydı. Yetimlerin Efendisi, yetimlerini hiç ışıksız bırakır mıydı? Dünyanın bir ucuna da gitsek, bizi bırakmayacağını biliyordum. Gözümüz, gönlümüz Sen'inle aydınlanır Efendim! Ruhumuz, içimiz sıcaklığınla ısınır.

 

Rabb'imden hep bana tekrar Sen’in gül bahçenin mermerlerinde yalın ayak koşmayı nasip etmesini diliyorum. Tâ ki aşkınla, sevginle bütün bedenim yanıp kavrulsun. Terliğimi bıraktığım o güzel mekan son durağım olsun.

 

 

________________

 

* Hâdiseyi yazar bizzat yaşamıştır.

 

Sevgili Ahirzaman;

Bundan sonra bu başlığa böyle güzel yazılar ve şiirler bulup eklemek istiyorum bana müsade edermisin?

Gönderi tarihi:

kardeşim kusuruma bakma yazını geç gördüm

kardeşim lafımı olur zaten bu başlığı onun için attım tamam emri bil maruf nehy-i anil münker ancak kendimizi Allah ve resulünün sevgisinden uzak tutmamalıyız.eğer yazmaya devam edersen çok sevinirim diğer mübarekleride teşvik etmiş oluruz öyle değilmi.

 

yazına gelince

bu ne güzel böyle

bu yazan sanki gül suyuyla hasretini karıştırmış

sonra kalemine mürekkep yapıp bu yazıyı yazmış

 

ah medinem sende olupta kıymet bilmeyenler varya işte onlar gaflettekilerin ta kendileridir.

Gönderi tarihi:

İbretle bu yam yam denen kişiyi takip ediyorum. Yahu sende hiç mi saygı yok. Hiç mi yol yordam bilmezsin. Uğruna milyarlarca insanın ölümü dahi göze alabildiği büyük bir şahsiyete hiç mi saygın yok ta. O büyük peygamberden "adam" olarak bahsediyorsun. Peki yöneticiler ne yapıyor. Neden bu adama müdahale etmiyorlar. Neden uyarmıyorlar. Hani hakaret yoktu. Hani karşılıklı saygı vardı...

 

İnanan kardeşlerim yam yam denen kişiye kardeşim demeyiniz. O kendi tercihini yapmış. Eğer inanıyorsanız onla kardeş olmanız mümkün değildir.

 

Bu tip insanlar gözlerini olaylara kaparlar herşeyi işlerine geldiği gibi yorumlarlar.

 

Sen hiç merak etme yam yam ben sana cevap vereceğim. Diğer konu başlıklarında verdiğim gibi. Peygamber (a.s) nin zenginliğinide, nasıl açlıkta çektiğini de, Hz. aişe annemizle olan evliliğinide... vs

 

Fakat neden hep bizim sahamızda maç ediyor he? Ateizm nedir? kitabınız var mı? teorileriniz nelerdir. İnsanlığın çıkmazlarına getirdiğiniz alternatifler nelerdir. Haydi sende getir savunduğun şeyleride birazda biz bakalım. Sen ne kadar tutarlıymışsın. Ne kadar büyük kitleleri etkiliyormuşsun.. Haydi...

 

İlk başlığımızda şu olsun. Evladını yeni kaybetmiş bir annenin yüreğindeki acıyı nasıl dindirebilirsiniz? Bu konuda insanlığa getirdiğiniz açılımalr nelerdir..Daha böyle binlerce soru soracağım sana...

 

 

Sana yukarıda bahsettiğim konularla ilgili açıklamaları yapacağım. Fakat eger dediğim şeyleri yapmazsan kendi felsefenle alakalı olarak....Asla artık senin gibilerin dikkate alınmaması gerektiğini herkese ispat edeceğim..

 

Madem bu dünya tesadüflerle oluştu. Haydi yeni bir dünya yapın alternatif düzenler kurunda. Bizde siz neyi iddia ediyorsunuz görelim..

 

 

Bakın bizim inancımızı birilerine zorla kabul ettirmek gibi bir derdimiz yok! Biz tebliğ ederiz. İster inanın ister inanmayın bu sizin sorununuz. Biz inancımızdan memnunuz arkadaş...

 

Gerçekten samimi olarak soru soran tüm kardeşlerimize kapımız açık. Fakat habire bindereden su getirip maksadı başka olan yam yam gibilere yapabilecek birşeyimiz yok.

 

Birşeye inanmıyor olabilirsiniz. Önce saygılı olmayı ögrenin. İnsanların hassasiyet duyduğu konularda insanlarla inatlaşma yolunun kimseye faydası olmaz.

 

 

Saygılarımla

Gönderi tarihi:

terapi kardeşim dicemki o da insan onda insan olduğu için kardeş demek te sorun yok ancak işe kalben söylem gerektiği baktığımızda sanırım ona tek bişe die biliriz yam yam kendi adını bizim yaptığımız bu kadar olsun.

Gönderi tarihi:

Terapiye,

 

Gel, gel...

Yine gel.

Kafir, mecusi, putperest olsan da yine gel...

Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir.

Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...

Hz Mevlana

 

Sağduyulu, insancıl, dürüst insanları ayırmıyoruz hepsi kardeştir...

Sanıyorum Mevlana gibi gerçek müslümanların da öyle olması gerek...

 

Ahirzamana,

 

Yerinde olsam diğer arkadaşa değilde Mevlanaya uyarım...

Hem, dilden ayrı kalpten ayrı hitabet çifte standart olmazmı...

Gönderi tarihi:

bak kardeşim senin dediğin şekilde bu sözü kullandım ve uyardım bana dedilerki tasavuvufu anlamadan konuşma çarpılırsın birde baban duyar o çarpar birde mutasavvıf rüyanda çarpar çarpıla çarpıla yamulursun

yanlış anlama bu söz bana söylendi hem de tasavvuf konusunda araştırmalar yapmış ve öğretmen olurken bu alanda öğrenim görmüş biriydi.

 

bak kardeşim dinimize her kez gelebilir ordaki mesaj dine çağırmadır yani hem müslümanlığa hemde tanımaya çağırma var hatta sadece müslüman olmaya çağrıldığı görüşü daha ağır basmaktadır.Ama fark ettiysen terapi kardeşim ateistlere şunu yapalım demiyor sadece biri için diyor bunu çünkü haddini bilmemezlik var bu kesindir burada samimi bir şekilde tartışmak lazım

Gönderi tarihi:

bak kardeşim senin dediğin şekilde bu sözü kullandım ve uyardım bana dedilerki tasavuvufu anlamadan konuşma çarpılırsın birde baban duyar o çarpar birde mutasavvıf rüyanda çarpar çarpıla çarpıla yamulursun

yanlış anlama bu söz bana söylendi hem de tasavvuf konusunda araştırmalar yapmış ve öğretmen olurken bu alanda öğrenim görmüş biriydi.

 

bak kardeşim dinimize her kez gelebilir ordaki mesaj dine çağırmadır yani hem müslümanlığa hemde tanımaya çağırma var hatta sadece müslüman olmaya çağrıldığı görüşü daha ağır basmaktadır.Ama fark ettiysen terapi kardeşim ateistlere şunu yapalım demiyor sadece biri için diyor bunu çünkü haddini bilmemezlik var bu kesindir burada samimi bir şekilde tartışmak lazım

 

 

Ahirzaman arkadaş,

 

Seni korkutuyorlar...

Çarpılmayacaksın mutlaka...

Seni temin ederim...

 

Dil ile ayrı kalp ile ayrı değilde...

Gerçekçi olup, mantığımızı kullanarak...

Dünyadaki tüm sağduyulu insanları kardeş bilmek,

İnsanların yaşamındaki atacağı ilk adım olmalı bence...

 

Tartışılması gerekende budur...

Gönderi tarihi:

Bilimselciye ;

 

Bakınız lütfen her yorumunuzu kafanıza ve işinize gelen şekliyle yorumlamaktan artık var geçin. Her yorumunuzu cımbızla bir cümle çekerek yapıyorsunuz. Neden yam yamı savunma gereği hissettiniz anlayamadım doğrusu!!

 

Neden yazının tamamını ve diğer başlıklar altında yazdıklarımla ilgili yorum yapmıyorsunuz da cımbızla bu konuyu aradan çekip bizlere gene kendi inancımızın bir parçası olan Mevlana hazretlerinden örnekler veriyorsunuz. Hem inanmıyorum diyorsunuz hem de bizzat bizim inancımıza ışık tutmuş insanlardan örnekler veriyorsunuz. Eğer bunu iyi niyetle yapıyorsanız o insanların diğer söylediklerine de kulak veriniz o zaman bizlerde samimiyetinize inanalım.

 

Bakınız Bilimselci yam yam denen kişi Benim Peygamberimden "adam" diye sanki babasının oğluymuş gibi bahsediyor, ben kendisini uyarıyorum hemde gayet normal bir uslupla, sen bunları görmemezlikten gelerek konuyu gene işine geldiği gibi yorumluyorsun. Kimsenin herhangi bir inancın önemli bir insanına bu şekilde bir uslupla yaklaşma hakkı yok.

 

Şunu unutmayınız Bilimselci evet bizim güzide dinimiz sevgiyi temel alır, fakat Mukaddesatını kabul etmese bile saygı duyanlara karşı sevgisini gösterir. Mukaddesatına hakaret eden, Mukaddesatını alaya alan kişilere karşı ise asla musammahası yoktur. MEvlananın o sözlerine bir bakınız orada demek istediği şey çok açık ve basittir. Hangi inançta olursan ol, hangi günahları işlemiş olursan ol. Gel yeter ki samimi ol. Allah rahmet sahibidir. Seni affeder. Ama yeter ki samimi olarak gel. İslam gömleğini giy, tövbe et. ve artık eski hayatına ve yaptıklarına asla dönme.... Yam yam gibi maksatlı bir şekilde Mukaddesada saldıranlar asla Mevlananın söylemi içersinde değildir.

 

Bizler tarih boyu insanlığa kardeşliği, hoşgörüyü, iyiliği ögreten bir medeniyetiz. Bunun ispatı Tarihtir. Tabiki gerçek tarih birilerinin kendi isteğine göre değiştirdiği tarih değil.....

 

Müslümanlar bizzat diğer din mensuplarıyla yüzyıllar boyu yaşamışlardır. Hemde sorunsuz. Ama temel ilke. Mukaddesata saygı ve huzuru bozmama ilkesine dayanmıştır. yam yam bu sınıfın dışında bir yol seçmektedir.

 

Çok uzatmayacağım tekrardan aynı çağrıyı yapıyorum ve diyorum ki :

 

Neden hep bizim sahamızda maç ediyoruz ? Ateizm nedir? ve yahut neyi savunuyorsunuz? kitabınız var mı? İlkeleriniz neler? teorileriniz nelerdir. İnsanlığın çıkmazlarına getirdiğiniz alternatifler nelerdir. Haydi sizde getirin savunduğunuz şeylerid e birazda biz bakalım. Siz ne kadar tutarlıymışsın. Ne kadar büyük kitleleri etkiliyormuşsunuz.. Haydi...

 

 

Söyleyin bana beni neye çağırıyorsunuz. Öldükten sonra bana ne olacak ? bana doyurucu ve ruhumu teskin edici cevaplar veriniz....?

 

İlk başlığımızda şu olsun. Evladını yeni kaybetmiş bir annenin yüreğindeki acıyı nasıl dindirebilirsiniz? Bu konuda insanlığa getirdiğiniz açılımalr nelerdir..Daha böyle binlerce soru soracağım sana...

 

Mukaddesatımıza karşı lütfen saygılı olunuz.

 

Saygılarımla

 

Terapi

Gönderi tarihi:

Bilgisayar bile O(S.A.V.)'nu seçti !!!!

Yirminci yüzyilin son yillari,islami takvim 14. asrin sonunu gösteriyor.

 

.

.

.

Elbette biliyorumki siz sapmışlara uymassınız ama birara(gerçi heran bu durumda olmak lazım)Kalbimize MUHAMMED(sas) dedirtelim emininki kalbimiz bize onu gösterecektir.

Sevgili kardeşim kutlarım çok isabetli ve Yerinde bir örnek .Fakat ne demiş atalar "ANLAYANA SİVRİ SİNEK SAZ,ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ"
Gönderi tarihi:

Bilimselciye ;

 

Sizi uyarması ve sizin de Allah’a karşı gelmekten sakınıp rahmete ulaşmanız için, içinizden bir adam aracılığı ile Rabbinizden size bir zikir (vahiy ve öğüt) gelmesine şaştınız mı? Her yorumunuzu cımbızla bir cümle çekerek yapıyorsunuz. Neden yam yamı savunma gereği hissettiniz anlayamadım doğrusu!!

.

.

.

İlk başlığımızda şu olsun. Evladını yeni kaybetmiş bir annenin yüreğindeki acıyı nasıl dindirebilirsiniz? Bu konuda insanlığa getirdiğiniz açılımalr nelerdir..Daha böyle binlerce soru soracağım sana...

 

Mukaddesatımıza karşı lütfen saygılı olunuz.

 

Saygılarımla

 

Terapi

 

 

Terapi,

 

Bir bardak suda fırtına koparmayın lutfen...

Evet belki biraz dikkatsizlik olmuş ama bence önemli olmasa gerek...

 

Saygı konusunda bu kadar tutucu olmayın lutfen...

Saygı beyinde olmalı...

Aynı kelimeyi Allah'ta kullanıyor...

Örnek teşkil edebilir;

 

Araf/63

Sizi uyarması ve sizin de Allah’a karşı gelmekten sakınıp rahmete ulaşmanız için, içinizden bir adam aracılığı ile Rabbinizden size bir zikir (vahiy ve öğüt) gelmesine şaştınız mı?

 

Ayrıca adamın lügat karşılığıda pek öyle fırtına koparacak bir anlamıda yok...

Erkek, eş, insan, kişi, koca şeklinde...

Mevlittede ayrıca kişi kelimesi geçiyor...

Bence, daha önemli konularda tartışılmalı...

 

Mesela senin sorduğun sorular önemli tabii...

 

"Bakınız lütfen her yorumunuzu kafanıza ve işinize gelen şekliyle yorumlamaktan artık var geçin."

 

Başka alternatifimmi var?...

Anlayışım çerçevesinde tabiiki kafama göre yorumlayacağım...

Cımbızla laf çekmek falan...

Bırakın böyle şeyleri laftan öte öz konuşalım...

İşte bakın her şeyi samimi ve bilgim çerçevesinde apaçık konuşuyorum...

Yok böyle değilsin dersen iyi niyetlilik olmaz o zaman...

Ne yapacağım peki senin istediğin tarzdamı konuşayım...

Ölçüleri kim koymalı senmi benmi...

Kural falan dersen yine göreceli olacak...

Demekki benim kurallarımda farklı imiş diyeceğiz...

 

Yani neticede öz konuşuyorsak mesele yok...

Mevlananın sözünü yazdım, bu islamiyete çağırı içindi dediniz ve ikna oldum...

Bu öz bir tartışma idi, bunları kabullenmek lazım...

 

Cımbızı falan katarsak özden ayrılmış oluruz...

 

Birde, hem inanmıyosun hemde bizim değer verdiğimiz sözleri kullanıyorsun diyorsun...

Buda bence gerekli değildi...

Ben bilimsel düşünen bir insan olarak diyalektikçiyim...

 

Yaşamdaki tüm fikirler, diyalektik olarak gelişmiştir...

Tüm düşünürler biribirinden esinlenmiştir...

Fikirler birbirinin devamıdır...

Tıpkı teknolojideki gelişmeler gibi...

Bunları araştırmaz irdelemezsem, benim bilimselciliğim nerde kalıyor...

Ben ilke olarak her şeyden yararlanmalıyım...

İnançları irdelemeden karar vermem, benim için dürüstlük değildir...

 

Bu bilgilerimle, sizlerin çelişkilerini de görebiliyorum

Ve bazen de dile getiriyorum...

Mesele bundan ibaret...

 

Sizi ve okuyucuları sıkmamak için diğer sorularına,

ayrı bir iletimde yanıt vereceğim...

 

İyi dileklerimle...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.