Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Sorun ‘siyasi ahlak’ ile ilgiliydi.

 

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün görev süresinin ne kadar olduğu ile ilgili en somut açıklamayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptı: “Düşüncemiz yedi yıldır” dedi!

 

spacer.gifBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın işi gerçekten çok zor!

 

Başbakan olarak hükümet meselelerini düşünmek ve karar vermek zorunda.

Yüksek Seçim Kurulu yerine de o düşünüp, karar alıyor.

Elbette TBMM’deki çoğunluk adına da düşünüp karar vermek zorunda.

Hatta bazen Kars’ta olduğu gibi “belediye başkanlarının yerine düşündüğü” de olabiliyor.

“Bir insana bu kadar yük yüklenir mi” diye hayıflanmayın, çünkü bu onun tercihi.

Etrafına düşünme zahmetine girmeyerek, kendi ağzına bakanları toplamanın doğal bir sonucu bu.

 

“Türkiye’nin tek düşünücüsü” Cumhurbaşkanlığı seçimi için 2014’ü işaret ettiğine göre artık herkes rahatlar. TBMM Başkanı’ndan tutun da, YSK’ya kadar geniş bir kitle! Elbette Abdullah Gül de rahatlar, çünkü o da bilmiyordu ne kadar süreyle görevde kalacağını!

 

Şimdi bir hukuk tartışması içine girecek değilim. “Seçimle gelinen kamu görevlerinde bu tür kazanılmış haklardan” söz edilip edilemeyeceğini umursamıyorum. Çünkü Türkiye’de artık “hukuk”tan söz edemiyoruz, “iki dudak arası hukuku” hâkim!

 

Benim açımdan bu mesele her şeyden önce bir siyasi ahlak sorunudur.

“Siyasi etik” de yazabilirdim, öylesi daha şık görünürdü ama bu şık görüntü kelimenin içerdiği anlamı da hafifletiyor sanki!

 

TBMM’nin görev süresini 4 yıla, Cumhurbaşkanı’nın da görev süresini iki kere seçilebilme hakkıyla birlikte beş yıla indiren Anayasa değişikliği halkoyuna sunulduğunda, görevdeki TBMM 5 yıl, Cumhurbaşkanı 7 yıl için seçilmişti.

Halkın tercihini bu yönde kullanması üzerine TBMM seçim kararı aldı, dördüncü yılı dolmuştu, yeniden seçime giderek halk iradesine saygı gösterdi.

 

Benzeri bir kararı Cumhurbaşkanı’nın daha o zaman alması gerekirdi. “Halk beş yıl süreyle Cumhurbaşkanı’nı kendisi seçmeye karar verdi, bu karara saygı duyuyor ve halkın yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmesi için görevimden çekiliyorum” demeliydi.

 

O tarihte her şey yeniden aday olup, halk tarafından seçilmesine de uygundu üstelik!

Ama bunu yapmadı. Başbakan Erdoğan’ın geleceğe yönelik siyasi hesapları için ülkenin en üst makamını siyasi bir tartışmanın içinde bırakmayı tercih etti.

 

Şimdi önümüzdeki günlerdeki tartışmalarda sık sık bunu duyacağız: “Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığına gölge düşürmeyelim!”

 

Bir tür “tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar” tartışmasına dönecek elbette.

Saygınlığı kim zedeledi?

Saygınlık zedelendiği için mi zedelenmeye devam ediyor, zedelenmeye devam edildiği için mi zedeleniyor?

 

Mehmet Y. YILMAZ_19 Aralık 2011

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.