Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2011 13 yıl Kadınların dayak yeme özgürlüğü... Başbakan önce Mısır’da laiklik konusunda bir nutuk verdi. Ardından Tuna Kiremitçi “TV dizilerinde neden türbanlı kadınlar başrolde filan değil?” şeklinde bir soru attı ortaya. Bu iki konu tartışılırken devreye Bursa Müftülüğü de girdi. Başbakan’ın laiklik üzerine söyledikleri ise hem şaşırtıcı hem değil. Çünkü bu nutuk tam anlamıyla bir politik marketing [pazarlama] gereğidir ve geçmişte pazarlamacılık yapmış bir “usta”dan bundan başkası da beklenmezdi. Olayı “ını nı nıııın” diye tartışmak yerine çıplak gerçeği görmek yeterli. Bir yanda İsrail’e “vururken” öbür yandan da ayarı tutturmak lazımdı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da esen “Arap baharı” rüzgârının Batı emperyalizmine dönük fırtınaya dönüşmemesi için, siyasi İslam’a karşı kırmızıçizgiler de çizilmeliydi. Çünkü Arap sokaklarında güçlü bir laiklik rüzgârı filan yerine tam tersi bir rüzgâr esiyor. Çubuğu tersine bükme işi de elbette Obama’ya değil Erdoğan’a düşüyor. Ilımlı İslam kavramının cılkı çıktığından, şimdi pekâlâ “ılımlı laiklik” sayesinde bu işin üstesinden gelinebilir. Yeter ki neo-Osmanlıcılık misyonuna halel gelmesin. Öte yandan Erdoğan’ın laiklik kavramının tanımını değiştirerek yaptığı, kelimenin tam anlamıyla bir takiyye var ki, evlere şenlik. AKP’nin öncelikli hedefi “laik devlet”ten daha çok “seküler toplum”dur. Yani bir yanıyla kitle mobilizasyonunu aktif tutabilmek için toplumun önce tamamen muhafazakârlaşması ve böylece daha fazla dindarlaşması lazım... Açıkçası, toplumun yüzde 50’sinin “rızasını” almakla yetinmeyip geri kalan yüzde 50’nin “arıza” çıkarmasını önleyecek şekilde sindirilmesi şart. Yoksa, devlet dediğin kurum, bir iki anayasa değişikliğiyle zaten hale yola getirilir. İşte bu yüzden Başbakan ikide bir “kişiler laik olmaz devlet laik olur” diyor. Yani mesela? Şimdi bir de devlette demokrasi olsun yeter, Başbakan’ın demokrat olması şart değilmiş mi diyeceğiz? Ayrıca TV dizilerinde öpüşen, sevişen, kocasına ihanet eden türbanlı kadınların olmayışının sebebi toplumun muhafazakârlaşmasındaki strateji ve taktikler bağlamında aranabilir. Mesela TV dizilerinde yok ama gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde gözü bantlı birçok türbanlı kadın var. Çünkü bu ülkede kadınların yüzde 65’inin başı örtülü de ve onlar da pekâlâ bu tür olaylara karışıyorlar. Ama türbanlı bir kadına toplumsal aktör olarak böyle rol biçmek şu iktidar koşullarında hiçbir TV senaristinin harcı değil elbette... Yani türbanlı kadınlara, sırf türbanlı olduklarından, “kötü kadın” rolü zinhar biçilemiyor. (Kaldı ki Mehmet Tezkan’ın da işaret ettiği gibi türbanın kadınları özgürleştirmesinin bir masal olduğu en azından Müslüman kesimlerin cirit attığı iş hayatında ispatlanıyor. Buralarda hiçbir kademede türbanlı yönetici kadının öne çıkamadığı kesin bir olgu. Çünkü kadının “işi” evinde oturmak.) Ama işin asıl encamı Başbakan’ın laiklik nutkundan, TV dizilerinde türbanlı kadın tartışmasından sonra Bursa Müftülüğü’nün kadın ve dayakla ilgili açıklamasıyla gözler önüne serilmiş oldu. Yurdun dört bir yanındaki hanelerde kadınların sopadan geçirildiği, kadın cinayetlerinin tarihin en yoğun olarak yaşandığı bir dönemde, ne beklerdiniz? “Yahu yazıktır günahtır, kadınlara eziyet etmeyin” gibi sözler mi? Yok daha neler... Bursa Müftülüğü internet sitesinde aynen şöyle deniliyor: “Bir insanın her zaman neşeli, mutlu olması hoş olurdu. Ama, bu mümkün değildir. Eşinizin sinirli olmasının nedeni sizinle hiç ilgili olmayabilir. Ona saldırı hakkı tanımak gibi güzel bir armağan verirseniz fırtınaya fırsat vermezsiniz. Fırtınalara fırsat verin. ‘Bu adam beni deli etti’ diyorsanız, bırakın fırtına essin, arkasından sağanak yağış gelsin, sonradan çiçekler açacaktır.” Yani? Ey kadınlar, dayak yeme özgürlüğünüzü kullanın. Sadece varlığınız değil, yediğiniz dayak da kocanıza bir armağan olsun! Kocanızın her yumruğunda yüzünüzde güller açsın! Ve fakat kadınların yüzde 65’i türbandan yana ve yine kadınların yüzde 60’tan fazlası AKP’ye oy ve müftülük fetvasına kulak veriyor. Kadınlar bu coğrafyada ancak böyle mi “özgürleşiyor”? Yoksa bu coğrafyada özellikle kadınlar için insan hakları, sadece “kul hakları” mı? Biliyorum, bu konuda en son söz ve asıl cevap hakkı elbette rıza gösteren değil, arıza çıkaran kadınlarındır. Ancak şunu söylemeden de edemeyeceğim: Cici beyler, cici hanımlar, yani cici liberaller. Özgürlükçüyüz filan diyorsunuz ama kesinlikle özgürlükçü değilsiniz. Üstelik Bursa Müftülüğü’nün fetvasına bile sessiz kaldığınız sürece şu sözü de hep işiteceksiniz: Özgürlükçü değilsiniz üstelik düpedüz salaksınız! [email protected] / 16:23 26 Eylül 2011 Beis yok özgürleşiyoruz.
Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2011 13 yıl Kadini erkegin kaburga kemiginden yaratan zihniyetin kadinlara karsi saygili olmasini bekleyemeyiz.Islamda olmayan fakat Allahin emriymis gibi dayatilan türban üzerinden siyaset yapilan ve din kavgasi verilen tek ülke Türkiye'dir. Diyorlar ki:türban icin kadinlara dayatma falan yok,onlar özgür iradeleriyle bu türbani takiyorlar.Kocaman bir yalandir bu.Türban daha dogrusu tesettür diye Türkiye'de kadinlarin giymis oldugu kiyafetlerin hemen hepside dayatmadir.Bu dayatmalarin zorbalikla,siddetle olanlari gibi,beyin yikama metodu ile de oldugu bilinmektedir.Kuran'da olmayan bir yasagi sabah aksam dinci kanallarda propaganda yapanlarin görevi kadinlari daha dogrusu toplumu psikolojik baski altina alarak onlara din disi kiyafetler giydirmektir,nitekim bu görevi basariya ulasmaktadir,son 10 yil icinde kapali kadinlarin orani yüzde yüz artmistir. Bize yutturulmaya calisilan sey,son 10 yilda ülkemizde müslümanlar tam anlamiyla özgürlüge kavustular yalanidir.Müslümanlar özgür olmadiklari icin sirk kiyafetleri giyercesine acaip kiyafetlerle ortalikta boy göstermektedirler.Cünkü analari,babalari,abileri,kocalari,mahalle imami,cami müezzini böyle buyurmaktadir onlara. Islamda kadinin hicbir degeri yok derken aslinda biraz haksizlik yapiyoruz.Islam ülkelerinde uygulanan ve ne oldugu belli olmayan inanca Islam demek yanlistir.Her ne kadar Kuran'da kadinlar hakkinda tartisilmasi gereken noktalar varsa da dikkatle incelendiginde Kuran'da kadin haklari diye bazi haklar vardir. Kadinin bir meta gibi görülmesi sadece Islam ülkelerinde yoktur,bu öteden beri erkek hegemonyasinin kadin üzerinde olusturdugu baskinin tüm dünyada yayginlasmis olmasidir.Muhakkak ki bu anlamda din adamlarinin vebali cok büyüktür. Kadinin bir meta olarak görülmesi,erkegin kadin üzerinde her hakka sahip olmasi gibi bir zihin yapisinida olusturur.Buna egitimsizlik eklendiginde tamamen tehlikeli bir durum haline gelir.Bosandigi kadina hala kendi kadini gözü ile bakmak ancak hasta bir ruhun ürünüdür.Bir kizi sevmeyi o kiz üzerinde hak iddia edecek kadar mantiktan yoksun olan zihniyette hasta bir ruha aittir.Bunu kisa olarak özetlemek gerekirse;ülkemizde kadinlari namus veya bilmem ne ugruna gözünü bile kirpmadan öldürenler ve bunu alkislayanlar kesinlikle söyleyebilirm ki hasta olan ruhlardir. saygilarla
Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2011 13 yıl Televizyonu, özellikle TRT yi hiç izlemem. Ama bir yerde raslıyor ve görüyor, duyuyorsun. TRT de bir yorumcunun kulağıma çalınan sözleri ile kulaklarıma inanmakta zorluk çektim. Yanlış mı duyuyorum diye dikkat kesildim, hayır yanlış duymuyordum. İroni mi yapıyor dedim, hayır gayet inanarak söylüyordu söylediklerini. Yaklaşık şunları söyledi: Habertürk kadına şiddeti iç sayfalardan kurtarıp manşete taşımakla büyük bir hizmet yapmış, allah razı olsunmuş! Kulaklarımı temizletmem mi gerekiyor diyorum, hayır yanlış duymuyorum! "Allah razı olsun" diyor yahu! Çok geçmeden derdi anlaşıldı! Derdi güya kadına şiddeti önlemeye yönelik yasa çıkaracakmış hükümet, onun övgüsünün ön hazırlığını yapıyormuş! Ülke giderek bir tımarhaneyi daha çok andırır oldu. Şiddeti önlemeye özel yasa filan çıkmaz, olan yasaları tam ve adil uygularsın! Bir kere bir insan bir insanı defaatle darp etmiş, ölümle tehdit etmiş ve sonunda da öldürmüşse, bunun adına taammüden cinayet denir. Bunun hukukta başka bir adlandırması ve tanımı yoktur, olamaz, hiç şüphe götürmeyen bir konudur. Dünyanın her yerinde de taammüden cinayete varsa idam, yoksa ağırlaştırılmış müebbet verilir ve o kişi hiç bir aftan, indirimden, hiç bir şeyden yararlanamaz! Yani sonuç olarak böyle canavarlar bir daha insan içine çıkmaz! Bu ülkede ise domuz bağı ile insan öldürüp evinin bodrumuna gömenler ve üzerinde yemek yiyip uyuyan canavarlar serbest bırakılır. Kadını varile koyup boğaza atarak öldürenler altı yılda çıkar. Yargı reformunun ileri demokratik sonuçlarıdır bunlar. Uydurma delillerle ise insanlar yıllarca tutuklu yargılanır, ne hüküm verilir, ne serbest bırakılır! Yargı reformu sonucu oluşan HSYK tecavüzcüye evlemeyi kabul ederse af getirmeyi, 15 yaşından küçüklere tecavüze ağırlaştırılmış cezayı kaldırmayı, mağdurun ruhsal yıkımını incelemeyi gereksiz bulmayı önerirse başka ne bekleyebilirsiniz ki? Buna tımarhane benzetmesi yerinde değilse başka neye benzetilir bilemiyorum... Yahu adam tecavüzcü, tecavüz edip cezadan yırtmak için evlendiği kadına yarın ne yapacak kim biliyor? Bu tımarhane kafası değil de nedir?
Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2011 13 yıl Kadinlara yönelik siddet dini carpitan yobaz zihniyetten kaynaklaniyor. 13 yasindaki kiza 26 kisinin tecavüz etmesini,"tecavüz edilen kiz herseyi biliyordu,tecavüz edenlere agir ceza verilmesin"diyen yargic ve savcilar Türkiye'de kadina yönelik cinayet ve siddeti cesaretlendirmektedirler. 1400 yildir Islamiyeti anlatan kafalarin cogu kadini erkegin kölesi olarak anlatmislardir.Acin bütün yazilmis olan kitaplari göreceksiniz ki birkac istisna disinda(ki onlara da zindik diyorlar)tüm din üzerine yazilmis olan kitaplarda kadin dögülmeye,köle gibi kullanilmaya yakisan bir varlik olarak görülmektedir. Bunlar o kadar ileri gitmislerdir ki;"Cehenneme girdim baktim ki hepsi kadin"diye birde hadis uydurmuslardir.Bunlar Turan Dursun'u öldüren zihniyettir. Bunlar, Havva, Adem'e yasak meyvayi yedirdi diye,kadini seytan olarak kabul ederler ve tüm kötülüklerin kaynaginda kadini görürler. Erkek olmayi cocuk yapmak sananlar cocuk erkek oldugunda gururlanirlar kiz oldugunda caktirmadan hayiflanirlar.Bunlarin birakin kadini,Tanriya bile saygilari kalmamistir. saygilarla
Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2011 13 yıl " Kadınlar ve erkekler asla eşit olamaz", " Dekolte giyersen tabi tacize uğrarsın" ve " Üç çocuk doğurun" diyen siyasetçiler konuştukça böyle kılavuzlarda yayınlanır . Dayağa dayanma kılavuzu İzmir Büyükşehir Belediyesi 'koca şiddeti'ne karşı kadınlara nasihat listesi çıkardı: Dayaktan ölmemek için cenin pozisyonu alın... İSTANBUL - İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Kadın Danışma Merkezi uzmanları, Manisa'da kocası tarafından öldürülen ve fotoğraflarıyla gündeme oturan Şefika Etik gibi kendilerine başvuran, fakat daha sonra kocalarının ikna etmesiyle evine geri dönmek isteyen kadınlar için şiddete maruz kalma halinde uygulayabilecekleri kişiye özel talimatnameler hazırladı. Akşam'ın haberine göre; kocalarının yanında her an şiddet ve ölüm korkusuyla yaşayan kadınların, dayaktan en az zararla kurtulabilmelerini amaçladıklarını söyleyen Danışma Merkezi Sorumlusu Avukat Pelin Erda, 'Bizim, kurumumuza gelen hiçbir kadını, kendi isteği olmadan eşinden ayrılması ya da sığınma evine yerleştirilmesi konusunda yönlendirme yetkimiz yok. Bu yüzden bir kadın, daha önce şiddet görmesine rağmen evine dönmek istiyorsa, gitmeden önce bir takım bilgilendirmeler yapıyoruz. Kadının kendini korumayı öğrenmesini sağlıyoruz. Amacımız şiddetin cinayetle sonuçlanmasının önüne geçmek' diye konuştu. Doğal afetler için hazırlanan tedbirler listesine benzeyen o talimathaneden ilginç maddelerse şöyle: - Evde şiddet sırasında saklanabileceğiniz güvenli bir yer belirleyip oraya kaçabilirsiniz. - Şiddet esnasında çıkışı olmayan banyo, tuvalet ve tehlikeli alet bulunan mutfak gibi yerlerden kaçınmalısınız. - Dayak anında cenin pozisyonu alıp başınızı darbelerden korumaya çalışmalısınız - Evden aniden ayrılmamız gerektiğinde kime sığınabileceğinizi önceden belirlemeli ve bu kişilerle önceden konuşup, önlem almalısınız. - Komşularınızla anlaşıp, şiddet anında seslerinizi duyduklarında emniyet güçlerine ihbarda bulunmalarını sağlamalısınız. İsimsiz ihbarlar da kabul edilmektedir. - Daha önceden belirlediğiniz ihtiyaçlarımızı ve belgelerinizi bir çanta içinde saklamalı ve çıkışa yakın kolayca ulaşılabilecek bir yerde tutmalısınız. Az da olsa bir miktar paranın da çantanızda bulunması iyi olur. - Mümkün olduğu ilk anda; 183, 155 ve/veya 156 no'lu telefonları arayarak yardım istemelisiniz. - Kimliklerinizin ve önemli belgelerinizin birer fotokopisini önceden bir yakınınıza vermelisiniz. Ntvmsnbc
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.