Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Featured Replies

Gönderi tarihi:
Son kaynaklarda tükeniyor : Yabancıya Mülk

.

Yabancıya mülk satışında sınır kaldırılıyor

 

Ekonominin en büyük problemi olarak gösterilen cari açığa çözüm yabancıya emlak satışıyla geliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar Kahramanmaraş'taki AK Parti 2023 Marka Şehirler Vizyonu kapsamındaki ortak akıl toplantısında müjdeyi vererek, mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesine bakmaksızın yabancıların Türkiye'den gayrimenkul alabilmesinin önünü açacak yasa taslağını hazırladıklarını bildirdi. Bayraktar, "Önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na getireceğiz" dedi.

 

YABANCI, DAİRE ALABİLECEK

Bayraktar, "Askeri, güvenlik, milli strateji bakımından eğer satmamız gereken araziler varsa, bunları satmayacağız. Ama kat irtifa kı, kat mülkiyeti bulunan, daire bazında, parsel bazında veya yatırım için ülkemize istihdam sağlayacak, burada kaliteyi, ihracatı artıracak yatırımlar için satışların önündeki engelleri kaldıracağız" diye konuştu. Bayraktar, Türkiye'nin her iline gelip daire, mülk, işyeri, ev, yazlık almak isteyenlerin önündeki engelleri kaldırıp, satışın önünü açacaklarını dile getirdi.

 

89 ÜLKEYE SATIŞ YOK

 

Cari açığa ilaç olacak yabancıya emlak satışı mütekabiliyet ilkesi nedeniyle yapılamıyor. Türkiye'da gayrimenkul satışının sınırlandığı 89 ülke bulunuyor. Yasa çıkarsa tıpkı Batılılar'a olduğu gibi paranın merkezinde oturan Rusya, Türki Cumhuriyetler ve Körfez Ülkeleri vatandaşlarına da gayrimenkul satışı yapılabilecek.

 

Varlıbaş-Varyap Başkanı Süleyman Varlıbaş: En büyük sorunumuzdu

MÜTEKABİLİYET gayrimenkul sektörünün en büyük sorunlarından birisiydi. Ustaların, işi bilenlerin işin başında olmasının olumlu sonuçlarını alıyoruz. Erdoğan Bayraktar'ın sektörün içinden geliyor olmasının önemi büyük.

 

GYODER Başkanı ve Yeşil GYO Genel Müdürü Işık Gökkaya: Türkiye'ye yıllık 5 milyar dolar girer

TC kimliği olmayan herkese gayrimenkul satışının önünün açılmasıyla doğrudan yatırımlar yüzde 100 artar. 2005-2008 arası gayrimenkul sektöründe doğrudan yatırım tutarı ortalama 3 milyar dolardı. 2009'da 1.8 milyar dolara geriledi. 2010'da 2.5 milyar dolar oldu. Yasa çıkarsa yılda 5 milyar dolar gelir.

 

Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu: Türkiye için bir dönüm noktası

DÜNYANIN her yerinde parasını cebine koyan gayrimenkul satın alıyor. Türkiye'nin de paraya ve dövize ihtiyacı var. Türkiye'nin büyümesine, cari açığının giderilmesine katkı sağlayacak bir numaralı finansman yabancılara gayrimenkul satışı. Bu karar bir dönüm noktası.

 

Zorlu Holding Başkanı Ahmet Nazif Zorlu: Türkiye kazanacak

BU büyük bir müjde. Geç kalınmış bir düzenleme. Açıkçası sorunun bu kadar yakın zamanda çözüleceğini beklemiyordum. Sayın Bayraktar'a teşekkür ediyorum. Bu kararla birlikte Türkiye kazanacak, ülkeye para ve döviz girişi olacak. Gayrimenkul yatırımcısı ürettiği malı satarak, daha büyük yatırımlara yönelebilecek.

 

Sinpaş GYO İcra Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik: Tarihe geçecek

YABANCIYA gayrimenkul satışının önündeki engelleri kaldırmaya yönelik bu kararı alacak olan hükümet de bu kararı alan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'da Türkiye tarihine altın harflerle geçecektir. Karar Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye akışının önü açar. Bu da cari açığı kapatır.

 

-http://www.muhalifgazete.com/21012-Yabanciya-mulk-satisinda-sinir-kaldiriliyor-.htm-

 

Cari açığa yeni ilaç , tüm kaynaklaımız satıldı, yetmedi .Şimdi sıra yabancıya mülk satışında hem de mütekabiliyet esası aranmaksızın. Çıkarılan bir çok yasa da " milli menfaatler' ibareleri kaldırıldı. Bu mütekabiliyet ve milli menfaatler ibarelerini kaldırarak, devletin ve ülkenin bekaası hedefleniyor akılları sıra.

Yakın tarihimizde bir ataş rafinerisi olayı vardı. Kıbrısa çıkartma yapacağımız zaman şalteri indirmişler ve bizler çıkartma yapacak gemilerimize , uçaklarımıza yakıt bulamamıştık.

Ataş rafinerisini bu olaydan sonra Ecevit hükümeti devletleştirmeye kalkmıştı. Ama verilen cevap oldukça küstahçaydı.

"İngiliz sefaretini devletleştirme hakkın ne kadar varsa Ataşıda o kadar va"r

 

Bazı aklı evveller şunu savunuyorlar:

 

Aman efendim ne olacak katlayıp mülkleri , limanları cebine koyup götürecekler mi?

Gözardı ettikleri şu ;

Sen burnunun ucunu analiz edip göremezken onlar 100 sene sonrasıın hesabını yapıyorlar.

Filistin zamanında topraklarını İsrail'e satıp , parasını afiyetle yerken, bugünleri hiç akıllarından geçirmişler miydi acaba?

Gönderi tarihi:

Yunanistan borc bataginda oldugu halde adalarini satisa sunmadi.Ayagimizdaki donlar disinda ne buldularsa harac mezat satanlar simdide kendilerinin neden olduklari cari acigi kapatmak icin yabancilara topraklarimizi satiyor.Yani dün savasla elde edilemeyen bu topraklar simdi cari acik kapatmak icin peskes cekiliyor.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Türkiye,IMF ve AB'nin baskilari ile topraklarinin mülkiyetini yabancilara teslim etmektedir,peki diger ülkelerde durum nasildir.

 

Yunanistan ve Rusya Federasyonu'n da sinir bölgelerinde yabancilara arazi satisi yasaktir.

 

Israil'de yabancilarin toprak satin almasi söz konusu olmadigi gibi,Israil vatandaslari dahi devlete ait topraklari satin alamazlar.

 

1Mayis 2004'de AB'ne katilan ülkelerden Macaristan,Polonya,Cek Cumhuriyeti,Slovakya,Litvanya ve Estonya'da AB'ne girmeden önce yabancilara toprak satisi yasakti.Gecis süresi icerisinde de toprak satisi yasagini devam ettirmislerdir.

 

Yabancilarin Türkiye'de satin aldiklari topraklarin yüzölcümü 53 bin Km2'dir.Ülkemizin yüzölcümü ile karsilastirildiginda aslinda durumun vahameti daha iyi anlasilmaktadir.

 

Israil'in GAP bölgesinde satin aldigi tasinmazin 450 dönüm oldugunu ve bunlarin simdilik Türk vatandaslarinin üzerine kayitli oldugunu söyleyebiliriz.

 

Yukaridaki rakamlara,AKP iktidarinin yapmis oldugu düzenlemeler ile yabancilara maden,yeralti zenginligi ve altin aramalari icin satin aldiklari veya kiraladiklari arazilerin yüzölcümpü dahil degildir.Ülkemiz AKP iktidari ile satisa sunulmustur.Ve bunu bazi cikar cevreleri alkislamaktadir.

 

Almanya'da 50 yila yakin yerlesmis ve artik kismen Alman vatandasi olmus veya artik o ülkede yasam mücadelesi vermeyi tercih etmis olan milyonlarca Türk kökenlilerin o ülkede satin aldiklari tasinmazlari örnek göstererek Almanya'yi Türkler mi bitiriyor diye espri yapanlar ciddiyetten uzak ve neyi nasil kiyasladiklarinin bile bilincinde olmayan zihniyetlerdir.

 

Avrupa ülkelerinde yabancilara toprak satislari cok ciddi bir sekilde takip edilmekte ve bir sürü sartlari haizdir.Öyle her isteyene toprak satma modasi AKP ile TÜRKIYE'ye yerlesti cünkü bu topraklari onlarin ne analari ne babalari ne de dedeleri kurtarmistir.Onlar sadece mirasyedidir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

E hani ne oldu, seçimden önce amerikan bardaki bardaklar gibi ekrana dizilen yandaş ekonomistler "cari açığı boşverin, önemli değil, önemli olan büyüme rakamları" diyorlardı? Büyüme rakamları dediklerine de aslında "şişirme rakamları" demek gerekiyor. Sıcak havayla şişirilen balon gibi sıcak parayla şişirilen bir ekonomi...

 

AKP artık giderek ülkeyi geri dönüşü olmayacak bir yola sokmaktadır.

Gönderi tarihi:

Porf.Chan Dura'nın Türkiye'de ve Diğer Ülkelerde Yabancı Sermaye ve Özelleştirme Uygulamaları diye bu konula ilgili bir aratırma yazısı var. Diğer ülkelerde yabancı ülkelerde yabancı sermaye ve özelleştirme uygulamaları nasıl yapılır, yapılırken neler gözetilir, buna karşın cari açığı kapatacağız diye biz de nasıl yapılmştır?

 

Oldukça uzun bir karşılaştırma umarım sıkılmadan okursunz.

 

 

 

Batı ülkelerinde özelleştirme yapılırken, sermayenin tabana yayılmasına özen gösterilmiştir. Stratejik tesisler satılmamıştır, Hele bu konuda yabancılara karşı ileri derecede devletçi bir yol izlenmiştir. Bizdeki özelleştirmelerde bu önemli hususlar göz ardı edilmiştir.

 

Gelişmiş ülkeler az gelişmiş ülkelere karşı “merdiveni itme” stratejisi uygular. Nasıl bir stratejidir bu?

 

Kısaca hatırlatayım:

 

Sanayileşmiş bir ülke; zenginliğinin doruğuna ulaştığı zaman, başka ülkelerin kendi bulunduğu mertebeye erişmesini engellemek için, oraya tırmanmasını sağlayan merdiveni iter. O ülkelerin, kendi uygulamış olduğu gelişme politikalarını kullanmasını engeller.

 

Gelişmiş ülkeler yabancı sermayeyi kendilerine çekmek için çaba gösterirken, aynı yabancı sermayeye kısıtlamalar da getirmektedir.

 

Peki neden?

 

Ulusal çıkar var da ondan! Söz konusu kısıtlama ve kontroller başlıca şu hususlarla ilgilidir: Yabancıların belirli sektörlere girişinin –mevzuat ya da devlet tekelleri yoluyla- engellenmesi, yabancı yatırımların izne tabi tutulması, ülke ekonomisine sağlayacağı katkının ispatlanması, yabancılara satılan hisselerin %50’nin altında tutulması, yabancı sermayeli şirketlerin yönetim kurulu üyelerinden çoğunun o ülke yurttaşlarından olması...

 

ABD, FRANSA, ALMANYA VE DİĞER ÜLKELER

 

ABD bilindiği gibi dünyada liberal ekonominin bayraktarıdır; tabiî işine geldiği zaman…

 

Ulusal çıkarları gerektirdiğinde, piyasa ekonomisi falan dinlemez, liberalizmi bir tarafa bırakır, hemen müdahaleciliğe sapar. Özellikle petrol, savunma araçları ve ilaç gibi sanayilerini koruma hususunda çok duyarlıdır.

 

Bunun en son örneklerinden biri, Amerika’nın en büyük petrol şirketlerinden Unocal’ın, Çin’in devlet kontrolündeki CNOOC şirketi tarafından satın alınmasının engellenmesidir. İkinci bir örnek ABD Başkanı’nın, çelik sanayini korumak için gümrük vergilerini %30 oranında artırmasıdır.

 

Bu işlem, ABD’nin bizim gibi ülkelere seve seve dayattığı liberalizmin mantığına aykırı, düpedüz korumacı bir uygulamaydı.

 

Çok liberal görünen Fransa’nın mevzuatı, yabancı yatırımları maliye bakanının iznine tabi tutar. Yabancı sermayeye belirli alanlarda kısıtlama getirmiştir. Liberalleşmeye rağmen Fransa hükümetleri, ekonominin pek çok önemli sektörünü denetim altına tutmaktadır.

 

Başka bir deyişle A. Smith’in “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sloganına -bizim saf ya da teslimiyetçi liberallerin aksine- kuşkuyla bakar. Sendikalar, hattâ bizzat özel sektör Fransız şirketlerinin yabancılar tarafından satın alınmasına tepki gösterir (Bizimkiler ise ya üç maymunu oyar, ya da bayram ederler). Dahası özelleştirme çalışmalarının şeffaf olmaması, yerli firmaların dolaylı yollardan korunduğunun karinesi gibidir.

 

Fransa’da devlet iş ve çalışma hayatını düzenleyen mevzuatla, yüksek vergilerle önemli ölçüde ekonomik hayatın içindedir. Öyle ki ilgili mevzuat ve uygulamalar, sanki yabancıları Fransa’da yatırım yapmaktan caydırmaya yöneliktir.

 

Temmuz 2005’de Amerikan Pepsico şirketinin Fransız Danone şirketini satın almak istediği söylentilerinin çıkması üzerine, Fransız siyaset adamlarının satışa gösterdiği büyük tepki çok anlamlıdır (Bizde ise, benzer bir durumda politikacılarımız, hükümetlerimiz, Özelleştirme İdaresi Başkanımız, “yaşasın, yabancılar bize güveniyor” diyerek şıkır şıkır oynuyorlar).

 

Bugün, Türkiye’de estirilen neoliberal rüzgârların aksine, Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinde devletin elindeki sanayi işletmeleri özenle korunmaktadır. Örneğin Almanya Federal Cumhuriyeti Anayasası’nın 'toplumsallaştırma' başlıklı 15. maddesi şöyledir:

 

"Topraklar, doğal kaynaklar ve üretim araçları toplumsallaştırma amacıyla, biçimi ve boyutlarının belirleneceği yasa yoluyla ortak mülkiyete ya da kamu ekonomisinin diğer oluşumlarına devredilebilir."

 

300 binin üzerinde çalışanıyla bir dünya otomotiv devi olan Volkswagen'in yönetim kurulunda, 1960 yılında çıkarılan özel bir yasayla 'son sözü söyleme hakkı' kamuya tanınmıştır. Bu hakkın maddi temelini, kamunun elinde bulunan, özel kişi ve kuruluşlara 'devredilemeyen' şirket payları oluşturmaktadır.

 

 

 

 

Toplumsallaştırılmış kuruluşlar da -yani devlete ait işletmeler de- özel girişimcilerin ellerindeki işletmeler gibi verimli işletilebilir.

 

Buna Fransa’dan da birçok örnek verilebilir. Bir devlet kuruluşu olan Electricité de France 160 bin çalışanı ve 27 milyon müşterisiyle Fransa pazarının neredeyse tümüne egemen… Fransız halkına Avrupa'nın en ucuz elektrik enerjisini sunuyor.

 

Benzer durum gene bir devlet işletmesi olan Gaz de France için de geçerlidir. 33 ülkede faaliyet gösteren bu şirketin 2001 yılındaki cirosu 14.4 milyar, kârı ise 891 milyon Avro'dur.

 

Yüksek verimlilikle çalışan bu sanayi kuruluşlarının elde ettikleri kârlar devletin kasasına girmekte, son çözümlemede eğitim hizmetleri, sağlık hizmetleri ve diğer sosyal hizmetler olarak topluma geri dönmektedir. Bunun içindir ki, Almanya'da da, Fransa'da da, öbür kıta Avrupa’sı ülkelerinde de, sözgelimi eğitim ve sağlık bizdeki gibi özel ellerde para tuzaklarına dönüştürülmemiştir.

 

Doğası gereği yüksek kârların beklenmediği, beklenilmemesi gereken yatırımlar da gereklidir; örneğin demiryolu ulaşımında potansiyel yolcu kapasitesi düşük, fakat mutlaka açılması gereken hatlara kim yatırım yapacaktır?

 

Özel girişimciler mi? Güldüğünüzü görür gibiyim!

 

Tüm gelişmiş Batı ekonomilerine kapitalist serbest piyasa anlayışı egemendir, fakat devletler elindeki dev işletmeler yoluyla, yatırımlar yoluyla, vergilendirmeler yoluyla, teşvikler yoluyla ekonomide düzenleyici bir rol oynamaktadırlar

 

- Yine bir AB üyesi olan Finlandiya’da büyük yerli firmaların yabancılara satılması, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan iznine tabi...

 

Bu ülkede “Fin Şirketlerinin Yabancılar Tarafından Satın Alınmasının Denetimi Yasası” diye bir yasa var. Yasaya böyle bir hüküm konmasının sebebi, AKP kadrolarının ve onun satıcı Maliye Bakanı’nın tüylerini diken diken edecek cinsten:

 

Ülkenin ulusal çıkarlarını koruma ihtiyacı!...

 

- İsveç’te ise perakende ilaç ve içki satışı gibi bazı ekonomik sektörlerde devlet tekelleri devam ediyor. Banka şubesi açmak isteyen firmalar, Mali Denetim Kurumu’ndan özel izin almak zorunda. Tabii, başka sınırlamalar da var.

 

- Avusturya’da ülkedeki şirketler “Avusturyalı bankaların, sigorta şirketlerinin, emeklilik fonlarının ve sanayi şirketlerinin oluşturduğu ortaklıklar”ın elinde bulunmalıdır. Elektrik sektöründeki işletmelerin %51’i merkezî hükümet’le eyalet hükümetlerine aittir.

Gönderi tarihi:

-DEVAMI-

 

BATI STRATEJİK TESİSLERİNİ SATMAZ, TÜRKİYE SATAR

 

Bütün liberal söylemin tersine, küresel sistem içinde korumacılık devam etmektedir. Korumacılık özellikle yabancı sermaye, şirket satın alırken kendini göstermektedir.

 

ABD’de Kongre bazı limanların Arap sermayesi tarafından satın alınmasını engellemiştir. Bu ülkede ulusal güvenlikle ilgili hiçbir şirketin yabancıya satılmasına izin verilmez.

 

Hindistan’ın Tata Grubu, İngiltere’de Corus Grubu’nu satın almak isteyince, İngilizlerin büyük tepkisiyle karşılaşmıştır.

 

Fransa onbir ekonomik sektör belirlemiş, bu sektörlerdeki stratejik tesislerin yabancıların eline geçmemesi için önlemler almıştır.

 

Rusya’da, Latin Amerika ülkelerinde stratejik tesislerin devletleştirilmesi uygulaması giderek yaygınlaşmaktadır.

 

Fransa’da yabancı bankaların şube açması yasaktır. Almanya’da yabancı bankaların payı, %3 ile sınırlandırılmıştır.

 

Avrupa ülkelerinin stratejik kuruluşlara yaklaşımı, son derecede milliyetçi ve korumacıdır. Avrupa Birliği Komisyonu’nun rekabeti ve serbest piyasa kurallarını emreden kararlarına rağmen, üye ülkeler ulusal çıkarlarını olumsuz etkileyen kararlara inatla karşı çıkmaktadır.

 

Özellikle “stratejik” sayılan şu alanlarda ulusal kontrol elde tutulmaya çalışılıyor: Bankacılık, enerji, demir-çelik, bilişim, savunma-güvenlik. Çok çarpıcı bir örnek olarak Almanya’nın ünlü Wolkswagen otomobil şirketi verilebilir. Bu firmanın stratejik bir önemi yoktur; ancak Alman sanayileşmesinin, Alman tarihinin, Alman disiplini ve karakterinin simgelerinden biri sayıldığından, yabancılara satılması yasaklanmıştır.

 

Rusya Yeltsin zamanında serbest piyasa ekonomisine döndürülmüş, 1990-2000 boyunca küresel sistemin işgaline uğramıştır. Ancak Putin’in iktidara gelmesiyle, her şey tersine dönmüştür. Putin şu büyük başarıların mimarı olmuştur:

 

- Rusya’nın stratejik kaynaklarının Batı’ya peşkeş çekilmesine son verilmiştir.

 

- Batı’nın kültürel saldırılarına karşı etkili önlemler alınmıştır.

 

- Özelleştirme muhalifi, korumacı önlemler alınmıştır: Sayısı 70’i geçen maden ocağı (petrol yatağı ve gaz alanı) stratejik statüye alınmıştır. Buralarda yabancıların %50’den fazla pay sahibi olmaları yasaklanmıştır. Ayrıca ölçüt olarak yeni stratejik üretim düzeyleri belirlenmiştir. Yabancı bankaların ve sigorta şirketlerinin, Rusya’da şube açmaları yasaklanmıştır.

 

Batı’nın parasıyla faaliyette bulunan 4500 sivil toplum örgütü (NGO) kayıt altına alınmış, bir kısmı kapatılmıştır.

 

Sekiz yıl süren Irak-İran savaşı Kuveyt'i zengin etmiş, Irak ve İran ekonomisi çökmüştür.

 

Kuveyt elde ettiği petrol geliriyle Batı Avrupa'da ve Amerika'da büyük şirketlerin hisselerini satın almaya koyulmuştur. Bu arada İngiltere'nin önemli petrol şirketi BP'nin hisselerinin yüzde 22'sini ele geçirmiştir.

 

Ünlü İngiliz devlet adamı W. Churchill, petrolün gelecekteki stratejik önemini düşünerek BP hisselerinin en az yüzde 51'nin devletin elinde kalmasını öngörmüştür. Şu dinozorun yaptığına bakın, ta 1914'te bunları düşünüyor, bu mu devlet adamlığı?

 

Devlet adamlığı, önüne geleni "babalar gibi satmak!" Her neyse, Churchill'in bu kararını İngiltere Başbakanı Margareth Thatcher kaldırır.

 

Kuveyt de bu sayede BP'nin yüzde 22 'sini alınca, Londra'da alarm zilleri çalmaya başlar. İngiliz hükümeti harekete geçer, baskı yaparak Kuveyt'in hisselerini yüzde 10'a düşürtür. İşte "ulusal çıkar" budur. "Batılı devletler önemli şirket hisselerinden büyük payların yabancılara satılmasına sıcak bakmazlar.”

 

İtalya da, Telecom Italia'dan pay almak isteyen Amerikan AT & T şirketine kapı gösterilmiştir.

 

AVRUPA’DA BANKALARIN YABANCIYA GİTMESİ ENGELLENİR, TÜRKİYE’DE İSE TEŞVİK EDİLİR

 

İtalya'da finans devi UniCredit, küçük rakibi Capitalia'yı 21.8 milyar euroya satın aldı. Bu birleşmeyle piyasa değeri açısından HSBC'den sonra Avrupa'nın en büyük ikinci bankası doğmuş oluyordu. UniCredit'in bu alımı İtalya’da memnuniyet yarattı; çünkü Roma merkezli Capitalia'yı yabancı bankaların hedefi olmaktan kurtarmış oldu.

 

İtalya'da büyük finans kuruluşlarının yabancıların eline geçme tehlikesi tartışmalara koru olmaktadır. Bu tartışmalar son yıllarda daha da şiddetlenmiştir.

 

- Eski Merkez Bankası Başkanı Antonio Fazio, Hollandalı ABN Amro'nun İtalyan AntonVeneta bankasını satın almasını engellemeye çalışmıştır.

 

- Unicredit CEO'su Alessandro Profumo'nun, Fransız Societe Generale ile birleşme görüşmeleri, Fransızların en büyük finans kuruluşlarından birinde hâkimiyetin İtalyanların eline geçeceği endişesiyle sonuçsuz kalmıştır.

 

Bizim hükümetimiz ise devletin elinde banka bırakmamaya adeta yemin etmiştir.

 

Halk Bankası hisselerinin önemli bir kısmının yabancılara satılmasının ardından âdeta zil takıp oynamıştır.

 

Vakıflar Bankası ile Ziraat Bankası’nın özelleştirilerek, bunların da yabancıların mülkiyetine geçirilmesi için büyük bir özveriyle hazırlık yapılmaktadır. Bankacılık sektörümüzde yabancı payı şimdiden yüzde 50’ye yaklaşma yolundadır, ama bu ne hükümetin, ne de halkın çıkarlarını korumakla görevli olan meclisin umurundadır.

 

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.