Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 müsadenizle öncelik bayanların olsun:))) (A) bayan isimleri (A) AÇANGÜL: Açılan gül çiçeği AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki AÇILAY: Ay'ın şekilleri, yansıması ADAL: Ün kazan AFET: Ortalığı birbirine katacak kadar güzel kadın AFİFE : Namuslu, namusuna çok düşkün olan AFİTAP : 1.Güneş. 2. Çok güzel, parlak yüzlü kadın AĞÇA: Temiz, saf AHENK: Uyum AHSEN: Çok güzel, olağanüstü güzel AHU: Ceylan, karaca 2.Çok güzel,ince,zarif kadın. AHUCAN: Çok güzel dost. AHUEDA:Nazlı güzel. AHUELA:Çok güzel gözlü. AHUGÜL: Çok güzel. AHUGÜZAR:Becerikli güzel. AHUNAZ: Nazlı güzel,nazenin. AHUNİSA:Çok güzel kadın. AHUNUR:Göz kamaştıran güzelliğe sahip olan. AHUSE: Coşkulu güzellik AHUŞEN:Güzel ve neşeli. AJDA:Filiz,sürgün. Çok genç. AJLAN: Hızlı, çabuk, telaşlı AKASYA: Güzel kokulu bir süs bitkisi AKEL: Eli uğurlu anlamında AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün AKSEV:Aydınlığı sev,ışık saç AKSU: Anadolu'da değişik boylarda bir çok akarsuyun adı AKŞIN: Beyaz tenli kadın AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan ALA: Ela karışık renkli, alaca; Benekli; Tam olgunlaşmamış, yarı olmuş ALAGÜL:Çok renkli gül. ALÇİÇEK:Kırmızı çiçek. ALÇİN: Kızıl renkli küçük bir kuş ALEDA: Nazlı, kaprisli ALEV: Yanan cisimlerin görüntüsünü tarif etmek için kullanılan bir kelime ALEYNA: Bizim üzerimize olsun ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun ALGÜL:Kırmızı gül. Gül kırmızısı ALIM: Gözü gönlü çeken nitelik, çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni ALKIM: Gökkuşağı ALKIZ:Kırmızı yanaklı,sağlıklı kız. ALPİKE: Kahraman kraliçe ALTIN: Yüksek değerli bir maden ALYA: Yüksek yer, yükseklik, gök AMİNE:Yüreğinde korku olmayan. ANDAÇ: Anılar, hatıralar ANIL: Başkaları tarafından sözün edilsin ANKA: Kaf Dağı'nda bulunduğu söylenen masal kuşu ARIN: Arı, katışıksız, temiz, kirden uzak ARKIN: Yavaş, ağır, sakin ARMAĞAN: Hediye, ödül ARMİNA: Emine, korkusuz, yürekli ARNİSA: Çok namuslu kadın ARSEN: Kurtuluş, özgürlük ARSU: Su kadar berrak ARSUN: Yüreğindeki temizliği yansıtan ARYA: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı ARZU: Herhangi bir şey için duyulan aşırı istek ARZUCAN:Candan isteyen. ARZUGÜL:İstenilen,beğenilen gül. ARZUM:İsteğim,dileğim,hevesim. ARZUNAZ:Naz yapan,nazenin. ASALBİKE: Gerçek hanım, gerçek güzel ASEL: Bal, Cennetteki dört sudan biri ASENA: Dişi kurt, güzel kız ASLI:Temelli,köklü. Bir şeyin benzeri. ASLICAN:Özü can gibi sevgili ASLIHAN:Han soyundan gelen. ASLIM: Özü geçmişe ait ASLINAZ:Nazlı olması geçmişinden gelen. ASLINUR:Nur saçan bir geçmişi olan. ASLISU:Geçmişi su gibi berrak ve temiz olan. ASU: Azgın, huysuz,isyan eden. Afacan. ASUDE: Rahat, huzur içinde olan ASUELA: Ela gözlü yaramaz ASUMAN: Gökyüzü ASYA: Dünyanın en büyük kıtası AŞINA:Bildik,tanıdık. AŞKIMevdiğim,sevgilim. AŞKIN: Aşmış, ileri AYBEN: Ben ayım anlamında AYBENİZ:Ay gibi parlak tenli,ay benizli. AYBİKE: Ay gibi güzel kız AYBİRGEN: Ay veren AYCAN:Ay gibi sevilen,aydınlık can. AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal. AYÇAĞ:Ay gibi parlak çağ. AYÇAN:Ay gibi aydınlık kişi. AYÇİÇEK: Gün çiçek AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki AYDAN: Güzelliğini aydan almış,ay gibi parlak ve güzel AYDENİZ: Hem ay, hem de deniz AYDONAT: Işık donat, parlaklık donat anlamında AYEVİ: Ay çevresinde oluşan ışık çemberi AYGEN: Gönül arkadaşı AYGÖNÜL:Güzel gönüllü. AYGÜN: Hem ay, hem gün AYKAL: Ay gibi parlak ve ışıklı kal AYKIZ: Ay+Kız AYKUT: Kutlu ay, uğurlu ay AYLA: Bazı yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi AYLAN:Ay gibi güzel değerlere sahip olan. AYLİN: AYLA ile aynı anlamdadır AYNUR:Ay ışığı AYPERİ:Ay ve peri gibi çok güzel. AYSAR: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan AYSEMA:Ay gibi parıldayan yüz. AYSEREN:Güzelliğini gözler önüne seren. AYSIN: Sen aysın, ay kadar güzelsin AYSU: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak. AYSUN:Ay gibi ışıltılı ve güzel. AYŞE: Rahat ve huzur içinde yaşayan AYŞEGÜL:Güller içinde mutlu yaşayan. AYŞEN:Neşeli,gülen,aydınlık. AYŞENUR: Ayşe+Nur AYŞIL: Ay ışığı AYŞİM,AYŞİN: Darlak ışık saçan. AYTEN:Güzel bir tene sahip olan. AYTU:Aya benzeyen tuğlu. AZİZEaygın,sevgili,kutsal. AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 ( BADE: Aşk, kutsal sevgi BAHA: Değerli, kıymeti çok BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik,gençlik çağı. BAHARGÜL:Bahar gülü. BALA: Yavru çocuk BALCA: Bal gibi, bala benzer BALIN: Yar, sevgili BALKIN: Pırıldayan, parlak BALKIZ: Bal kadar tatlı kız BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin. BANUHAN:Hatun hükümdar. BAŞAK: Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı BEDİZ: Resim, tasvir, süs, bezek BEGÜM: Hanım; Kadın hükümdar. BEHİN: İyinin iyisi BEHİYE:Güzel. BELDE: Memleket, şehir, kasaba BELEMİR: Peygamber çiçeği olarak biliniyor. Açtığı kokusunun dağılmasıyla anlaşılan gizli çiçek anlamında BELEN: Bel, geçit; İki dağ arasından geçen yol BELFÜ: Kar tanesi BELGİ: İşaret BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen BELGÜN:Aydınlık gün. BELİN:Korku ile şaşkın şakın bakmak. BELİZ: İşaret, iz; alamet BELKIS:Efsaneye göre Hz. Süleyman zamanındaki Saba melikesinin adı. BELMA:Uysal,sakin. BELUR:Billur,billurdan olan. BENAN: Parmak uçları BENAY: Ben ayım, ay gibiyim BENEK: Namuslu kadın BENGİ,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz BENGİSU: Ölümsüzlük suyu BENGÜL:Gül gibi. BENİZ: Yüz BENNUR:Işık saçan. BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç BERİA: Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili BERİL: Zümrüt BERİN,BERRİN: En yüksek, en ulu anlamında BERKE: Zerdali, kayısı. Kamçı, değnek BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı BERRAK: Duru BERRAN: Keskin, kesici BESİMEevimli,güler yüzlü. BESİSU: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su BESTE: Bir müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü BESTEGÜL:Gül kadar güzel ve duygulu. BESTENİGAR: Türk müziğinde bileşik bir makam BETÜL,BETİL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın, Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri BEYZA: Çok beyaz, lekesiz BİGE:Evlenmemiş,çocuk doğurmamış olan. Sultan. BİHTER: Daha iyi, en iyi BİKE: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın BİLCAN:Bilgili dost. BİLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi BİLGET: Havadis, malumat BİLGÜN: Bil+Gün BİLHAN: Çok bilgili BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz BİLNAZ:Çok naz eden. BİLNUR:Bilge kişi. BİNAY:Öylesine güzel ki bin ay eder. BİNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi BİNNAZ: Çok nazlı,cilveli,kaprisli. BİNNUR:Çok ışıklı, ışığı gür BİRAY: Ay gibi tek, eşsiz BİRBET: Yüzü benzersiz BİRGEN: Yalnız, yalnızlığa alışkın BİRİCİK: Bir tane, tek, emsalsiz BİRGÜL: Tek ve güzel bir gül. BİRSEN: Yalnız sen BİRSU:"Bir içim su" denilebilecek kadar güzel olan. BUKET: Çiçek demeti BURCU: Güzel koku, ıtır BURÇAK: Bir bitki BURÇİN: Dişi geyik BUSE: Öpücük BÜGE:Bent,su benti. BÜKÜM: Bükme eylemi BÜŞRA: Müjde, sevinçli haber Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 © CAHİDE:Çalışıp çabalayan. CANAN: Gönülden sevilmiş, yar. CANAY:Ay gibi temiz. CANDAN: İçten, gönülden CANDAŞ: Candan, değerli dost CANEDA: İçten, sevimli kişi CANEL:İçten,candan uzatılan dostluk eli. CANFEZA: Müzikte bileşik bir makam CANKIZ: Sevilen, sevimli, şirin kız CANKUT: Sevimli, cana yakın CANSEL:Hayat veren su. CANSIN:İçten,gönüldensin. CANSU: Can suyu. Hayat veren su. CAVİDANürekli,kalıcı olan,sonsuz. CELİLE:Büyük,ulu. CEMİLE:Hatır hoşluğu için yapılan hareket. CEMRE: Ateş parçası, kor; Şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi CENNET:Çok güzel yer. İyilik yapanların,günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacaklarına inanılan yer. CEREN: Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan CEVHER:Bir şeyin özü. Güç,enerji. CEVZA: İkizler burcunun eski adı CEYDA: İnce-uzun boyunlu ve güzel CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı. Yapısı ince ve uyumlu olan. Gözlerinin güzelliğiyle ünlü zarif,ince bacaklı memeli. CİHANBANU: Dünya hükümdarı. CİHANNUR:Alemi aydınlatan nurlu ışık. (Ç) ÇAĞ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi ÇAĞDA: Yeni bir çağa adım atılmış ÇAĞIN: Şimşek, yıldırım ÇAĞLA Badem, kayısı,erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali ÇAĞRI: Davet. Doğan kuşu. Mavi hareli göz. ÇAKIL: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar ÇEVREN: Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları, ufuk ÇIĞLIK: İnce ve keskin bağırış. ÇİÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü ÇİĞDEM: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi ÇİLAY:Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler. ÇİLEN:Hafif yağan yağmur,çisenti. ÇİLER: Şarkılar söyleyen, şakıyan ÇİSE(M): Hafif yağan yağmur(um) ÇİSİL: İnce ince yağan yağmur ÇOLPAN: Çoban yıldızı. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (D) DAMLA:Çok küçük miktarda su. Çok az. DALGA: Hareketli su kütlesi; Denizin rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki DEMET: Çiçek bağlamı, deste DEMİ:Kadife,şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su DEREN: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren DERİN: Sığ olmayan DERYA: Büyük deniz anlamında DERYANUR:Bilgisiyle ışık saçan. DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri DESTE:Bağlam,demet. DESTEGÜL: Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek. Bağlanmış gül demeti. DEVİN: Hareket, kımıldanış DEVİNSUuyun ritmik hareketleri. Akarsu. DEVRİM: Yerleşik toplumsal düzeni, köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden isimlendirme işlemi DEVRİN:Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi. DİCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak. DİDAR:Güzel yüz. Görme. DİDE: Göz, göz bebeği DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim DİLA:Gönlümü çalan. DİLAN:Gönüllerce olan,yürekler dolusu. DİLARA: Gönül alan, gönül okşayan. DİLAY: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel DİLBER:Gönlü yakan güzel. Alımlı güzel kadın. DİLDAR: Gönlü baskı altında tutan sevgili DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse DİLEK: İstek, rica,arzu. DİLEM: Gönül ilacı DİLER: Dilemek eyleminden DİLHAN: İçten ve yürekten konuşan DİLNİŞİN: Gönülde yer tutan,hoş,güzel DİLRÜBA: Gönlü şen,dertsiz DİLSEREN:Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren. DİLSU: Dil+Su DİLŞAH: Gönül şahı,sevgili,sultan. DİNİZakin,dingin. DOĞA: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat DOĞANGÜN: Doğmakta olan gün DOĞAY: Ayın yeni doğuş hali DOĞU: Güneşin doğduğu ana yön DOLUNAY:Ayın tam yuvarlak olduğu an DORA: Doruk, zirve DURUGÜL:Gül gibi temiz olan. DUYGU: Kişi, olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim DUYGUN: Duygulu,hassas,hisli kişi. DUYGUNİSA: Duygulu,hassas kadın. DÜŞ:Hayal,rüya,güzel rüya. DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (E) EBRU.Keman kaş. 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı ECE: Kraliçe. Güzel kız,kadın. ECEGÜN: Çok güzel bir günde doğan ECEM: Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında ECENAZ:Nazlı güzel. ECESUu gibi berrak ve güzel. ECMEL: Çok güzel EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için)kılma,yerine getirme. Üslup. EFİLüzgar,dalgalanma. EFSUN: Büyü, sihir EGE: Türkiye'nin batısında yer alan deniz ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel. ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan. ELÇİN: Deste, tutam ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız. ELİFE:Tutku,istek,alışılan şey. ELİZ:El izi. ELVAN: Renkler,çeşitler. EMEL:Arzu,özlem. EMET: Bereket, bolluk EMİNE: İnanılır,güvenilir. ENER: Dağ eteği EREM: Cennet ERENDİZ: Jüpiter gezegeninin adı ERÇİL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi. ERDA: Beyaz karınca. ERKE: Enerji, iş başarma gücü; Nazlı ERNA: İşveli,cilveli,şen şakrak sevgili. ESEN: Sağlıklı, salim ESENGÜL: Rüzgar gibi esen,Gül gibi güzel kokan. ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça ESİM: Rüzgar gibi olan. ESİN: Sabah rüzgarı ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan. ESMACAN: Adı can olan. ESMAGÜL: Adı gül. ESMANUR: Adı nur. ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an. ESRA: En çabuk, çok çabuk EŞAY: Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan. EŞLEM: Selametli, güvenilir EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın. EVİN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı EZGİ: Melodi, şarkı, türkü EZGİN: Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş. (F) FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın. FATMAGÜL: Gül gibi güzel yeni anne olmuş kadın . FAZİLET: Erdemli, iyi ahlaklı FERAH: Aydınlık, iç açıcı FERAHGÜL: Güzelliğiyle neşe saçan. FERAHNUR: İnsanın gönlünü ışık saçarak aydınlatan FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı,ışıltı saçması. FERCAN: İnsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet FERDACAN: İçtenliğini hiç kaybetmeyecek olan. FERHAN: Sevinçli, gönlü hoş FERİ: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan. FERİDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci. FERİS: Şık,zarif. FERİSU: Temizliği ve berraklığıyla ışık saçan. FERNUR: Aydınlık,ışık. FERSUDE: Eskimiş,yıpranmış,örselenmiş. FERZİN: Kraliçe FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket. Taşkın. FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay FİDAN: Yeni yetişen ağaç FİGEN: Yaralayan, kıran FİLİZ: Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve güzel vücutlu. FİRDEVS: Cennetler. Cennet bahçeleri. FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik FÜRUZAN: Parlayan, parlak FÜSUN: Büyü. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 G) GAMZE: Göz kırpma, gözle işaret; Nazlı bakma; Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur GAYE: Amaç, erek GAZAL: Ak geyik, ahu; Geyik yavrusu; Güzel söz (mecazi) GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki olan, manzume; Tek kişinin özel ahenkte okuduğu müzik parçası; Sonbahar vaktinde düşen yapraklar GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek GENCAY: Yeni doğmuş ay; Hilal biçimindeki ay GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey GONCA: Tam açılmamış çiçek GONCAGÜL: Gül goncası. GÖK: Yerin göz ile görülebilen ufuklarından başlayarak yukarıda kubbenin içi gibi gözüken sonsuz boşluk; Mavi renk GÖKAY: Hem gök, hem ay; Güzel ay GÖKBEN: Ben gökyüzü anlamında GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel GÖKÇENAZ: Nazlı mavi. GÖKSU: Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların adı GÖKYEL: Kuzeydoğudan esen rüzgar, poyraz GÖNEN: Rutubet, yaşlık; Ekilecek toprağın tavlandırılması GÖNÜL: İstek, arzu, sevgi. GÖNÜLGÜL: Gül gibi zarif bir gönlü olan. GÖRKE: Heybetli GÖRKEM: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu,ihtişam. GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel. GÖZDEM: Beğendiğim,sevdiğim,saydığım,bitanem. GÖZDENAZ: Nazlı güzel. GÖZDENUR: İnsanlara vermiş olduğu iç huzurla herkesin beğenisini kazanan. GÖZEN: İlgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar GÜHER: Cevher GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül GÜLAL: Gülün kırmızısı gibi güzel. GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan. GÜLBAHAR: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı toprak rengi GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi beni olan. GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen yer. GÜLCAN: Gül gibi güzel kişi. GÜLCE: Gül gibi. GÜLÇİÇEK: Her yönüyle güzel olan. GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven. GÜLDEN: Güle ilişkin, gülden yapılmış. Gül soluklu. GÜLEDA: Gül gibi güzel ve nazlı. GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen güzel GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan GÜLFER: Zarifliği ve güzelliğiyle göz kamaştıran. GÜLGEN: Güler yüzlü GÜLGÜN: Gül renkli; Gülen, gülümseyen GÜLHAN: Gül kadar çok sevilen, han, hakan GÜLİN: Güzel,zarif. GÜLİNAZ: Nazlı,güzel. GÜLİSTAN: Gül bahçesi GÜLİZ: Gül yetiştiren GÜLİZAR: Al yanaklı, gül yanaklı; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam GÜLNİHAL: Gül fidanı. GÜLNİSA: Gül gibi kadınlar anlamında GÜLNUR: Işık saçan güzellik. GÜLPERİ: Gizemli gül, saklı gül. GÜLRİZ: Gül saçan GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı GÜLSANEM: Çok güzel kadın. GÜLSELİ: Coşkulu bir güzelliğe sahip olan. GÜLSU: Gül ve su gibi güzel GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında GÜLŞAH: Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan GÜLŞEN: Gül bahçesi GÜLTEN: Gül tenli, vücudu gül gibi GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım. GÜLÜMSE: Tebessüm et GÜN: 24 saatlik zaman dilimi; Güneşin yeryüzüne gönderdiği ışık; Güneş, yaşam GÜNAL: Işık al, ışıklı ol GÜNAN: Doğumuyla sevinç getiren; Anılan gün GÜNAY: Hem gün, hem ay GÜNÇİÇEK: Ay çiçek GÜNDEN: Güne ilişkin, güneşe ilişkin; Güneşten bir parça GÜNDÜZ: Günün aydınlık bölümü GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön GÜNHAN: Oğuzhan'ın altı oğlundan biri GÜNNAZ: Nazlı kişi. GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan. GÜNSU: Gün gibi aydınlık, su gibi berrak GÜRAY: Bol ışıklı ay, güçlü ay GÜRDAL: Güçlü dal, sık dal GÜVEN: Güvenmekten, yürekli ol anlamında GÜZ: Sonbahar GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay GÜZEL: Hoşa giden,hayranlık uyandıran GÜZİN: Seçilmiş, seçkin. Beğenilen. GÜZÜN: Güz mevsiminde olan. (H) H) HABİBE: Sevgili,seven dost. HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası. HALENUR: Kutsal ışık HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak. HANDE: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme. HANİFE: Allah'ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan HARİKA: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran HASİBE: Değerli,soyca temiz,soylu. HASLET: Doğuştan gelen güzel huy HAVVA: Yaratılan ilk kadın. HAYAL: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü HAYAT: Ömür, yaşam HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği HAZAN: Sonbahar HAZAR: Barış HENNA: Kına ağacı. HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça HESNA: Güzel,hanımefendi kadın. HEVES: Bir şeye duyulan istek HEVİN: Aşk, sevda HELİN: Yuva HİCRAN: Ayrılık,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı. HİLÂL: Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça. HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek HOŞSEDA: Hoşa giden ses HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik HÜNER: İnce ve şaşırtıcı ustalık HÜRREM: Sevinçli, güler yüzlü HÜSNA: Pek çok güzel HÜSÜN: Güzellik. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (I) IĞIL: Çok yavaş akan su ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum,akın. ILGIM: Serap ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur) ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık IRMAK: Akarsuların en büyüğü IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur. IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık IŞILAY: Işıltılı ay, parlayan ay IŞILTI: Parıltı,titrek ışık. IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi IŞINBIKE: Aydınlık saçan kadın. ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans. İ) İCLAL: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk. İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad İDİLSU: Su için yazılmış şarkı. İLAYDA: Su perisi İLBÜKE: İlbey hanımı, seçkin hanım İLCAN: Ülkenin canı,sevdiği. İLGİ: İki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim İLGİN: Yabancı,gurbette yaşayan. İLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları,yabancılar. İLKAY: Ayın ilk hali. İLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi İLKCAN: İlk doğan çocuklara verilen ad. İLKE: Temel alınan düşünce, kural İLKGÜZ: Eylül ayı İLKİM: İlk çocuğum anlamında İLKİN: İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle. İLKNUR: İlk ışık İLKYAZ: İlkbahar İLMA: Parlatma. Belirleme,işaret etme. İLSEL: İlle ilişkili, yurtla ilişkili İLSU: Ülkenin suyu,bereketi. İLTER: Yurdu koruyan, yurtsever. İMER: Zengin,varlıklı. İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım İMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında İMREN: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği. İNANÇ: İnanılan şey İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde İNCİLAY: Parlama,ışıldama İNCİNUR: İnci gibi ışıklı,parlak. İPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif. İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti İREN: Özgür, serbest İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi İSMİHAN: Hükümdar ismi İYEM: Güzellik,iyilik. İZEL: El izi anlamında İZEM: Büyüklük, ululuk İZGİ: Güzel, adaletli, zeki İZLEM: İzlemek eylemi İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında. (J) JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları JALENUR: Parlayan,ışıldayan çiğ. JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi) JANSELİ : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez İsmi) JASMİN: Yasemin JEYAN: Kızan, kükreyen JİNSAL: Çağ, yaş, dönem JÜLİDE: Dağınık,karmakarışık. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (K) KADER: Alınyazısı,yazgı. Talih. KAİNAT: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar KAMELYA: Pembe,kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi. KAMER: 1. ay; Mecazi parlak ve güzel anlamında KAMİLE: Tam,eksiksiz. Kemale ermiş. Bilgin,bilgili. KAMURAN: İstediğine ulaşmış,mutlu. KARACA: Rengi karaya yakın, esmer; Avrupa ve Asya'nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan KARANFİL: Kokulu bir çiçek. KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi KARMEN: Parlak kırmızı. KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf KERİME: Cömert. Ulu,büyük. Kız çocuk. KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su. KIVANÇ: Sevinç KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası KIZILTAN: Kızıl renk almış tan KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol gösteren koç. Cildi temiz,pürüzsüz. KUĞU: Beyaz tüylü bir su kuşu KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı KUTAY: Kutlu,uğurlu ay KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse KUZEY: Bir yön KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme. (L) LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan LALE: Çan biçiminde bir çiçek LALEHAN: Lalelerin sultanı. LALEZAR: Lale yetiştirilen yer,lale bahçesi. LAMİA: Parlayan, parlak. LATİFE: Yumuşak,hoş,güzel,nazik. Güldüren güzel söz,şaka. LEMA: Parıltı,parlayış. LEMAN: Parlama,parıltı. LEMİS: Dokunma,elleme. LERZAN: Titreyen,titrek LEYAN: Parlayan,parlayıcı. Konfor. Lüks hayat. LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık. LEYLİFER: Gece ışığı LİLA: Açık eflatun LİNET: Sürgün.. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (M) MAHİRE: Hünerli,becerikli. MAHPERİ: Güzeller güzeli. MAİDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet MANOLYA: Bir süs bitkisi MARAL: Dişi geyik MAVİSU: Deniz MAYIS: Bir bahar ayı MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi") MEDİHA: Övülen,beğenilen,sevilen kadın. MEHİR: Ay parçası MEHPARE: Ay parçası gibi güzel. MEHTAP: Ay ışığı,dolunay. MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın MELDA: İnce ve taze bedenli MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi) MELİHA: Güzel,şirin,sevimli. MELİKE: Kadın hükümdar,padişah eşi. MELİS: Bal, bal arısı MELİSA: Oğul otu MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek MERAL: Dişi geyik,ceylan. MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü MERİÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak MERİH: Mars gezegeni MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı MERYEM: İsa peygamberin annesinin adı MERZE: Mercan. MEYYAL: Meyleden,aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik. MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler. MİHRİBAN: Dost,sevgili,yarendeş. İyi yürekli,güler yüzlü. MİHRİCAN: Dost,sevgili. Sonbahar. MİHRİGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel. MİHRİNAZ: Çok nazlı. MİHRİNUR: Güldüğünde ışıklar saçan. MİMOZA: Bir süs bitkisi MİNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi. MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan MİRCAN: Güneş gibi aydınlık. MÜGE: İnci çiçeği MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış MÜJGAN: Kirpikler. (N) NADİDE: Az bulunur,görülmemiş. Çok değerli,eşsiz. NADİRE: Az bulunan. NAĞME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz NAHİDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız. NARİN: İnce, ince yapılı, kibar NAŞİDE: Şair,şiir okuyan ve yazan. NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin. NAZER: Nazar NAZGÜL: Gül kadar güzel olan,nazlı. NAZLI(M): Naz yapan; İşveli(m), edalı(m) NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında NECLA: Evlat,çocuk. Soylu. NEFİSE: Çok güzel,değerli. NEHAR: Gündüz anlamındadır NEHİR: Akarsu, ırmak NEHİRE: Gereğinden fazla. NERGİS: Bir süs bitkisi NERMİN: Yumuşak,narin,ince. NESLİ: Soylu. NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden. NESLİŞAH: Şah soyundan NESRİN: Yaban gülü NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im) NEŞVE: Keyif,neşe. NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam NEVAL: Talih,kader,kısmet. NEVADE: Torun anlamında NEVBAHAR: İlkbahar, ilkyaz NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece NEVGÜL: Yeni açmış gül NEVİD: Yeni, yepyeni NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık. NEVRES: Yeni yetişen. NEYİR: Işıklı, aydınlık, parlak NİGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün. NİHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert. NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi NİRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem. NİSA: Kadın,kadınlar. NİSAN: Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık NURAN: Nurlu,ışıklı. NURAY: Işık saçan. NURCAN: Aydınlık insan. NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan. NURGÜL: Nur+Gül NURGÜN: Nur+Gün NURPERİ: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan. NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında NURSELİ: Işık seli (yağmuru) anlamında NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında NUTİYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler NÜKHET: Güzel koku NÜKTE: İnce anlamlı, düşündürücü şaka söz. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 O) OKSAL: Ok at; Oka ilişkin OKŞAN: Sevil,şefkat gör. OLCA: Ganimet,bolluk. OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen. ONGU: Sağlık,mutluluk. ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül ORKİDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı. (Ö) ÖDÜL: Armağan ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa. ÖĞÜT: Tavsiye. ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat. ÖNAY: Yeni çıkmış ay ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz. Öncü,teşvik eden. ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç, ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler ÖZNİL: Nil gibi verimli. ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık. ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün. ÖZTEN: Güzel tenli. P) PAMİRA: Orta Asya'da bir yayla PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında PERÇEM: Kahkül PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse PERRAN: Uçan, uçucu PERVİN: Ülker yıldızı PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak PINAR: Büyük su kaynağı PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık. R) RABİA: Dördüncü. RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı. RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe REBİA: Bahar. RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can. REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu RİMA: Dişi ceylan yavrusu ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk. RUHAN: Güzel kokulu RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz RUHŞEN: Neşeli,canlı. RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan. RUKİYE: Büyü,sihir. RÜÇHAN: Üstünlük RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (S) SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler SAHRA: Kır,ova,çöl SALİHA: Yararlı,iyi,elverişli. SANAL: Sanlı ol, ünlen SANEM: Çok güzel kadın; Put SARA: Halis, saf, katkısız SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici,yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma SAYGIN: Sayılan, sevilen SAYIL: Her zaman saygı gör SEBLA: Uzun kirpikli göz SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından SEHER: Tan ağartısı SEL: Taşkın su SELDA: Bir söğüt cinsi SELEN: Haber, müjde SELİN: Gür akan su SELİNTİ: Ufak sel SELİS: Akıcı söz SELMA: Barış içinde,huzur,erinç. SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan SELVA: Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. SELVİ: İnce uzun ağaç SEMA: Gökyüzü; Göç SEMANUR: Nurlu gökyüzü SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik. SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik SEMİRAMİS: Babil'in Asma Bahçeleri'ni kurduran Asur kraliçesi SEMRA: Esmer kadın. SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi SENAHAN: Metheden, alkışlayan, öven SENAR: Yar, aşık, seven insan SENAY: Ay gibi güzelsin. SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı SERAY: Ay gibi güzel SEREN: Gemi direği SERMA: Kış soğuğu SERPİL: Gelişmek,büyümek. SERPİN: Yağmur SERRA: Rahatlık,kolaylık SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında SEVAL: Severek al anlamında SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek SEVDEM: Sevginin en son demi SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu SEVGÜL: Gül gibi sevilen. SEVİL: Her zaman sevilen biri ol SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen. SEYLAN: Sel, akma, akış SEYYAL: Akıcı, akışkan SEZEN: Hisseden, sezgili SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı. SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca "si belle": öylesine güzel anlamında) SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz SİMA: Yüz, çehre SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler SİMİRNA: İzmir'in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı. SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim SİTARE: Yıldız SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı SONYAZ: Sonbahar SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği. SURPERİ: Peri güzeli. SUZAN: Yakan,yakıcı. SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın. SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli. SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek. (Ş) Şafak: Gündoğumundan önceki aydınlık. Şahane: Tam anlamıyla güzel. Şahika: Zirve, doruk. Şanal: Ünlen, ünün yayılsın. Şansal: Ünün yayılsın. Şayeste: Uygun, layık. Şaylan: Övünen, gururlu, neşeli. Şaziye: Sevinç, gönül ferahlığı. Şebnem: Su damlacığı, çiy. Şefika: Acıyan, esirgeyen. Şehnaz: Çok nazlı, Türk müziğinde bir makam. Şehrazat: Özgür. Şehriban: Şehrin ileri geleni. Şelale: Çağlayanın büyüğü. Şenay: Ayın parlaklığı, güzelliği. Şengül: Güleryüzlü. Şeniz: Mutlu, sevindiren iz, hatıra. Şennur: Neşeli, nurlu. Şenol: Şen, mutlu ol. Şeref: Büyüklük, ululuk. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 T) TAÇNUR : Mutluluk TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan TALHA : Güzellik TALİA : Güzel, şirin TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü TANAY : Secde eden TANSELİ : Şafak vakti gelen sel TANSU : Göğüsle ilgili TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden TENDÜ : Öz, asıl TENNUR : Yüksek, ulu TİJEN : Taç, taçlar TİLBE : Put - Güzel kadın TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat TUĞÇE : Küçük tuğ TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında TÜLAY : Ayın ince ışığı TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası TÜNAY : Gece ve ay TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız TÜRKÜ : Yankı, ses TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız U) (Ü) UBEYDE : Tanrının kölesi UĞURGÜL : Uğurlu gül UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev. ULYA : En yüce, en ulu, yüksek UMAY : Devlet kuşu UMUR : Görgü, deneyim UZEL : Usta, becerikli ÜLKÜ : Amaç, ideal ÜMRAN : 1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah ÜNZİLE : Gönderilmiş ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 ( V) VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan. VAHİDE : Tek yalnızca bir tane. VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti VEDİA : Korunması için bırakılan emanet VERDA : Gül. VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar VİRA : Durmadan, aralıksız, sürekli. (Y) YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları. YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm YAREN : Dost, arkadaş YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki YAŞAM : Hayat YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri. YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı YUDUM : Bir içimlik sıvı YÜKSEL : Başarı kazan, yücel YUDUM : Bir içimlik sıvı Z) ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü ZEHRE : Çiçek. ZELİHA : Züleyha, su perisi ZENNAN : Kadınlar ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı. ZERİN : Altından ya da altına benzer olan. ZERRİN : Altından yapılmış. ZEYNEP : Süs, bezek. ZİNNUR : Nurlu, ışıklı ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale ZUHAL : Satürn gezegeninin adı. ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su. ZÜBEYDE : Öz, asıl ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs. ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su. ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf'un karısı ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın. ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 ŞİMDİ SIARA BEYLERİN isimlerinizin anlamı ( A) ABAY : Hünerli. ACAR : Becerikli,atılgan ACUN : Dünya,varlık AKAY : Beyaz ay, dolunay AKEL : Dürüst, güvenilir AKGÜN : Mutlu,sevinçli gün AKIN : 1.Arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olmak. 2.Baskın. AKTAÇ : Beyaz taç,gelin tacı AKTAN : Aydınlık gece ALİ : Yüce,ulu ALİCAN : Candan,cana yakın ALİŞAN : Şanı şerefi en yüksek olan ALKAN : Kızıl kan ALKIN : Sevdalı,aşık ALP : Kahraman,cesur,savaşçı ALPAR :Yiğit,cesur ALPASLAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi ALPTUĞ : Yiğitlik simgesi. ALPER : Yiğit insan, yiğit erkek. ALPEREN : Yiğit ve ermiş kişi. ALPHAN : Yiğit,hükümdar ALPTEKİN : Tek yiğit,prens ALTAN : Sabah güneş doğarkenki zaman ALTAY : Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu ALTUĞ : Kızıl tuğ, al renkli. ANIL : Amaç, erek, hatırlanmak. ANDAÇ : Armağan,hediye ARAL : Takımada,sıradağlar. ARCAN : Saf,temiz AREL : Temiz,dürüst ARDA : 1.İşaret olarak yere dikilen çubuk. 2.Ardıl. ARGUN : Zayıf,güçsüz,dermansız ARGÜN : Temiz,aydınlık gün ARIKAN : Temiz soy ARIN : Temiz,saf - Alın ARİF : Anlayışlı,tanınmış,meşhur,bilgi sahibi ARKAN : Temiz kandan gelen - Üstün,galip ARKUT : Temiz ve kutlu. ARMAN : Hasret,özlem - Sıkıntı ARSLAN : Yırtıcı,güçlü,yiğit ARTUN : Kendine güvenen, onurlu. ATABERK : Şehzade eğitmeni - Devlet yetkilisi ATACAN : Hoşgörülü,babacan ATAK : Canlı,girişken-Cömert-Nişancı ATAKAN : Düşünmeden cesurca işe girişen ATALAY : Ünlü,şöhretli ATAMAN : Ata kişi,önder ATASOY : Ataların soyundan gelen ATAY : Bilinen,tanınmış ATİLLA : Savaşçı,fatih - Büyük,ünlü AYBAR : Gösterişli,heybetli AYBERK : Ay gibi güzel ve sağlam. AYDIN : Işıklı-Aylı gece-Açık,belli-Uğurlu AYHAN : Ay hakimi AYKAN : Soylu,asil AYKUT : Ay gibi uğurlu. AYTAÇ : Ay biçiminde taç AYTEK : Ay gibi AYTEKİN : Ay şehzadesi, prensi AYTUNÇ : Ay gibi güzel,tunç kadar sağlam AZİZ : Sevgili - Az bulunur- Muhterem AZMİ : Kararlılık - Güçlü,kuvvetli Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 ( BAHA : Kıymet, değer, para. BAHİR : Deniz-Belli, açık-Işıklı,parlak BALER : Tatlı dilli, cana yakın BALKI : Şimşek, ışık, parlayış. BARAN : Direnci kıran güç, ulu, yüksek. BARAY : Sonsuzluk. BARBAROS : Kızıl sakal BARIN : Güç ve kuvvet. BARIŞ : Sulh. BARKIN : Gezmek, görmek, gezgin. BARKAN : Çölde oluşan küçük kum kitlesi BARLAS : Kahraman BARS : Kaplan benzeri yırtıcı hayvan BARTU : En eski Türk hanlarından biri. BAŞER : Başta gelen BATI : Güneşin battığı yön BATIHAN : Batı'nın hükümdarı, hanı BATURALP : Yiğitler yiğidi BATIRAY : Ay gibi yiğit BATUĞ : Üstün olan, yiğit. Az. BATUHAN : Yiğit hükümdar. BATUR : Yiğit, yürekli, bahadır. BAYAR : Ulu, yüce BAYBARS : Eski Türklerin beslediği kaplan BAYBORA : Fırtına BAYCAN : Zengin BAYHAN : Zengin ve güçlü BAYKAL : Yaban kısrağı - Sibirya'da bir göl BAYSAL : Soylu, ünlü BAYÜLKEN : Göğün 16.katında oturan barış tanrısı BEDİR : Dolunay. BEDİRHAN : İleri görüşlü lider BERK : 1.Sert, sağlam, katı. 2.Yıldırım. BERKAY : Güçlü ve ay gibi. BERKE : Kamçı, kırbaç. BERKAN : Parlama - Kıvırcık kuzu postu BERKANT : Bozulmaz yemin BERKAY : Ay gibi güçlü BERKE : Kamçı BİLGEHAN : Göktürk hakanı BİLGİN : Alim, bilgili kişi BİRANT : Tek yemin. Özelliği olan yemin BOĞAÇ : Bir Dedekorkut kahramanı BORA : Şiddetli rüzgar BORAN : Rüzgar şimşek ve gök gürültüsü ile ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı. BUĞRA : Erkek deve BURAK : Hz.Muhammed'in Miraç gecesi bindiği efsanevi at BURÇ : Kale, hisar çıkıntısı - Güneş sistemi - sarp yamaç BÜLENT : Yüce, yüksek Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 CABBAR Kuvvet,kudret sahibi-Becerikli CAFER:Küçük akarsu CAHİT Çaba gösteren, çalışkan CAN: İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağladığınave ölümle vücuttan ayrıldığına inanılan madde dışı varlık. CANALP : Özünde yiğitlik, güç olan CANBERK : Güçlü, sağlam CANDAŞ : Dost, yoldaş CANDEMİR : Özü demir gibi sağlam CANDOĞAN : Cana doğan CANEL : Dostluk eli CANER: Çok içten, sevilen. CANKUT: Neşe, mutluluk, talih, baht. CANTEKİN : Tek, eşsiz can CAVİT : Sonsuz, ebedi CELAL : Büyüklük, yücelik - Öfke, kıgınlık CELAYİR : Moğolların kollarından CELİL : Büyük, yüce CEM : Hükümdar - Toplanma,biraraya gelme CEMAL : Güzel yüz - Yüz güzelliği CEMİL : Güzel yakışıklı erkek - İyilikle anma CEMRE : Ateş,kor-Suda,havada,toprakta oluştuğuna inanılan sıcaklık CENAP : Şeref, onur CENGİZ : Güçlü, gözüpek CENGİZHAN : Moğol İmparatorluğunu kuran hükümdar CENK : Savaş CEVAHİR : Mücevher,değerli süs taşı CEYHUN : Orta Asya'da bir akarsu - Cennet'in 4 nehrinden biri CİHAN : Dünya CİHANGİR : Dünyaya egemen olan CİHAT : Din uğruna savaşan COŞKUN : Heyecanlı, kabına sığmayan CUMHUR : Halk, topluluk CÜNEYT : Küçük asker Ç) ÇAĞAN : Bayram, şenlik ÇAĞATAY : Tay-Doğu Türklerine verilen ad ÇAĞDAŞ : Çağın koşullarına uygun. ÇAĞIN : Yıldırım, şimşek ÇAĞKAN : Canlı, dinamik, çalışkan. ÇAĞLAR : Şelale, çağlayan ÇAĞMAN : Çağdaş insan ÇAĞRI : Çakır gözlü ÇAKAR : Parlayan, ışık veren ÇAKIN : Şimşek, parıltı ÇAKIR : Mavi renkli, gri benekli gözü olan ÇELİK : Su verilip sertleştirilmiş demir - Çok güçlü ÇELİKER : Çelik gibi güçlü ÇETİN : Sert-Çözümü zor, sarp-İnatçı,azimli ÇEVİK : Çabuk davranan, hareketli ÇIĞIR : Çığın açtığı iz, yol - Yenilikçilik ÇINAR : Uzun ömürlü,uzun boylu, kalın gövdeli bir ağaç türü (D) DALAN : Biçim - İnce, zarif DALAY : Deniz. DARCAN : Sıkıntılı, aceleci DEMİR : Kolay işlenen dayanıklı bir maden DEMİRALP : Demir gibi güçlü, yiğit DEMİRCAN : Özü demir gibi sağlam DEMİREL : Demir gibi güçlü eli olan DEMİRHAN : Demir gibi güçlü hükümdar DEMİRKAN : Güçlü soydan gelen DENİZ : Deniz, su kütlesi, derya DENKTAŞ : Akran, aynı yaşta DERVİŞ : Tarikata girmiş - Hoşgörülü,alçakgönüllü DERYA : Deniz - Engin bilgili - Çok DEVRAN : Felek, kader DEVRİM : Olumlu yönde değişiklik yaratan hareket DİLMEN : Güzel konuşan DİNÇ : Güçlü, sağlıklı DİNÇER : Güçlü, sağlıklı DOĞA : Tabiat DOĞAN : Yırtıcı bir kuş DOĞU : Güneşin doğduğu yön Doğuhan : Doğunun hükümdarı DOĞUKAN : Doğulu, doğu soyundan DOĞUŞ : Yaradılış DORUK : En yüksek yer, zirve - Üstün başarı DORUKHAN : Zirvenin hükümdarı DURAN : Varlığını sürdüren-Dağyolu-Dingin,sakin DURUKAN : Kanı saf, berrak. DÜNDAR : Artçı asker, birliği koruyan asker Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (E)) ECEVİT : Çevik,çalışkan,açık fikirli- Yaramaz,sinirli EDİZ : Yüksek yer - Ulu,yüce EFE : Batı Anadolu'da köy yiğidi, zeybek. EFGAN : Ağlayıp inleme - feryat EGE : Bir çocuğu koruyan,ona bakan - Büyük ulu EGEHAN : Engin denizlerin hükümdarı. EGEMEN : Hakim , hüküm süren ENES : Secereli Arap atı. ENİS : Dost, arkadaş. EMİR : Bir kavmin başı -Peygamber soyundan - Kumandan EMİRHAN : Emirlerin başı, hükümdarı EMRAH : Bir halk ozanımız EMRE : Aşık, vurgun ENDER : Çok az, nadir bulunan ERTUĞ : Yiğit başlığı. ENER : En yiğit, en kahraman ENGİN : Uçsuz bucaksız - Yüksekte olmayan yer ENGİNSU : Açık deniz ENVER : En nurlu, en parlak ERALP : Yiğit ERAY : İlk ay ERBATUR : Cesur, yiğit ERBERK : Şimşek gibi yiğit ERCAN : Canlı, sağlıklı ERCÜMENT : İtibarlı, haysiyetli, değerli ERDAL : Tek erkek ERDEM : Namus, fazilet - Hüner - Ruhsal yetkinlik ERDEN : El değmemiş ERDİNÇ : Duru, güçlü erkek EREN : Yetişmiş - Cesur,yiğit - Ermiş kişi ERDOĞAN : Yiğit doğmuş ERGİN : Olmuş, yetişmiş - Reşit ERGUN : Oynak, hızlı giden at ERGÜN : Yumuşak huylu, uysal ERHAN : Adaletli hükümdar (F) FADIL : Fazietli, ahlaklı - Fazıl FAHİR : İftihar edilecek, övülecek FAHRETTİN : Diniyle övünen FAHRİ : Şeref ve itibar için yapılan iş FAİK : Üstün, yüksek FALİH : Başarı kazanan, isteğine ulaşan FARUK : Haklıyı haksızı ayırabilen - Keskin FATİH : Fetheden - Hüküm veren FAZIL : Faziletli, ahlaklı FEHİM : Anlayışlı, zeki FERDİ : Kişiye özgü FERHAT : Güçlükleri yenip bir yeri ele geçiren FERHAN : Sevinç, mutlu FERİD : Eşsiz, tek, benzeri olmayan FERİDUN : Eşsiz, tek FERİT : Avcı kuş FERKAN : Güçlü, saygın soydan gelen FERRUH : Uğurlu - Kutsal FETHİ : Fetih ile ilgili FEVZİ : kurtuluşla,zaferle ilgili - galip üstün gelen FEYYAZ : Faydalı, verimli, bereketli FIRAT : Tatlı su - Türkiye'nin en uzun akarsuyu FİKRET : Düşünce - Akıl, anlayış FUAT : Kalp, gönül FURKAN : Doğruyu yanlıştan ayırma G) GALİP : Üstün gelen, kazanan GANİ : Zengin, varlıklı - Bol GAZANFER : Aslan - Yiğit, yürekli GEDİZ : Su birikintisi, gölcük - Ege'de bir akarsu GENCAL : Genç, taze GENCALP : Genç yiğit, kahraman GENCAY : Ayın bir haftalık hali, hilal GENCER : Genç yiğit GİRAY : Uygun, laik. GİRGİN : Kolay yakınlık kuran GÖKALP : Mavi gözlü yiğit - Göklerin yiğidi GÖKAY : Mavi ay GÖKBERK : Mavi gözlü, sert kişi GÖKCAN : Mavi gözlü dost, candan kişi GÖKÇE : Güzel, gösterişli - Yiğit, cesur - Mavi gözlü GÖKÇEN : Güzel, hoş GÖKHAN : Eski Türklerde gök tanrısı - Göklerin hakimi GÖKMEN : Sarışın, mavi gözlü GÖKSEL : Gökle ilgili GÖKTAN : Mavi şafak GÖKTUĞ : Mavi tuğ. GÜÇHAN : Çetin, güçlü han GÜÇLÜ : Kuvvetli, gücü yerinde - Önemli, etkili - Şiddetli GÜLTEKİN : Genç, nazik delikanlı GÜNALP : Güneş gibi yiğit GÖRKAY: Güzel ay. GÜNEY : Dört yönden biri - Her zaman güneşli yer GÜNKUT : Günün uğuru GÜNTAN : Güneşin doğuşundan az önceki zaman GÜNTEKİN : Güneş gibi tek GÜRAL : Hakkını bol bol, çok al GÜRALP : Güçlü yiğit GÜRAY: Çok ışıklı, aydınlık. GÜRCAN : Güçlü, coşkulu can GÜRKAN : Gürbüz, kanı bol GÜROL : Hayat boyu herşeyin bol olsun GÜRTAN : Işıklı, geniş tan yeri GÜVEN : Kuşku duymadan bağlanma, inanma - Cesaret GÜVENÇ : Güven - Sevinçli - Dayanak, yardım GÜZEY : Güneş görmeyen yer, kuzey Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 H) HAFIZ : Koruyan, saklayan - Kur'an ı ezberlemiş kişi HAKAN : Eski Türk ve Moğol hükümdarı HALDUN : Sonsuz, ebedi olan HALİT : Sonsuz, sürekli - Bir yıldan çok yaşayan HALİL : Yakın dost HALİM : Sessiz, sakin - Yumuşak huylu, yavaş HALİS : Katıksız - Saf, temiz, hilesiz - Yalnız HALUK : İyi huylu, geçimli HAMDİ : Allah'ı övmek, şükretmek HAMİ : Himaye eden, koruyan HAMİT : Övgüye değer HARUN : İnat eden, huysuz HASAN : Güzellik, iyilik HASRET : Özlem HAZAR : Barış, güven HAZIM : Akıllı, işbilir HEPER : Her zaman yiğit. HINCAL : Öc al HİDAYET : Doğru yola girme - Müslüman olma HİKMET : Bilgelik - Özlü söz, vecize HİRAM : Yürüme, gezinme HULKİ : Yaradılışla ilgili - İyi huylu, ahlaklı HULUSİ : Saf, içi temiz - Samimi, içten HURŞİT : Güneş HÜRAY : Ay gibi özgür HÜREL : Özgür ülke. HÜRCAN : Özgür HÜRKAL : Özgür kal. HÜRKAN : Özgürlüğüne düşkün bir soydan gelen. HÜROL : Özgür ol. HÜSEYİN : Küçük sevgili HÜSNÜ : Çok güzel I) (İ) ILDIR : 1.Parıltı. 2.Alaca karanlık. ILDIZ : Yıldız - Gündönümünden 10 gün öncesi ILGAR : Çabuk, hızlı - Hücüm, akın - Havanın açık olması - Öfke ILGAZ : 1.Dizginleri koyuverilmiş atın dört nala koşması.2.Atla ansızın yapılan doludizgin saldırı. IRA : Öz yapı, karakter, kişilik. IŞIKHAN : Işıklı han IŞINER : Işık saçan yiğit. İBRAHİM : İnananların babası - Peygamber İDRİS : Hoş kokulu bir kiraz türü - Bilimde ileri düzeyde olan - Peygamber İHSAN : İyilik - Bağış, bağışlama İLAYDIN : Aydınlık, mutlu, demokratik ülke. İLBAY : Bir yerin saygın kişisi sözü geçen. İLBEY : Vali İLCAN : Yurttaş, vatandaş. İLGİN : Gurbette yaşayan, garip. İLGÜ : Engel. İLHAMİ : İçe doğanlarla, esinle ilgili İLHAN : Hükümdar, İmparator, Yönetici İLKAN : Bir Türk hükümdarı. İLKAY : Yeni ay, ayın ilk hali İLKCAN : İlk doğan erkek çocuklara verilen ad İLKE : Temel düşünce, prensip - Temel bilgi - Davranış kuralı İLKER : İlk doğan erkek çocuk İLKUT : Kutlu, mutlu ülke. İLTEKİN : Tek eşsiz ülke İLTER : Yurdunu seven, koruyan İNAL : Kendisine inanılan İNAN : Dizgin - Yönetme - İman İNANÇ : Bir düşünceye bağlılık - İman - Doğru, emin İRFAN : Bilme, anlama - Sezme, kavrama gücü İSHAK : Bilgin olarak tanınan bir peygamer İSLAM : İslam diniden olan, müslüman İSKENDER : Bir Makedon kumandanı İSMAİL : İbrahim peygamberin oğlu İSMET : Masumluk, temizlik - Haramdan çekinme İŞÇAN : Çalışkan İZZET : Değer, kıymet - Kuvvet, kudret - Hürmet, saygı Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 ( j ) JARİN : Yakınmak, haykırmak. JENİN : Vurmak, titreşmek. JERFİ : Derinlik JİYAN : Kızgın, hışımlı (K) KAAN : 1.Hükümdar.2.Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad. KADEM : Uğur - Ayak adımı - Yarım arşın KADİR : Kuvvetli, güç sahibi - Değer, onur, şeref KADRİ : Değer, kıymetle ilgili KAĞAN : Kaan, hükümdar KAHRAMAN : Yiğit, cesur - Bir olayın baş kişisi KAMER : Ay - Sadık hizmetli KAMURAN : Arzusuna erişmiş KANDEMİR : Güçlü soydan gelen KANER : Yiğit soydan gelen. KARABEY : Esmer, rengi karaya çalan Bey KARACAN : Esmer - Küçük ağaçcık KARAHAN : 1.Tarihte bazı hanlara verilen ad.2. Anadolu'da bir devlet. KARATAY : Anadolu Selçuklu devlet adamı. KARAN : Kahraman, yürekli - Karanlık KARANALP : Esmer, karayağız, yiğit KARTAL : Çok güçlü, iri yırtıcı kuş KARTAY : Yaşlı, pir KAYA : Büyük, sert taş kütlesi KAYAHAN : Güçlü, sert hükümdar KAYHAN : Güçlü hükümdar KEMAL : Olgunluk - En yüksek değer - Erdem KENAN : Hz.Yakup'un ülkesi. Cennet, Filistin KEREM : Soyluluk - Cömertlik, bağış KEREMŞAH : Asil, soylu şah, hükümdar KERİM : Cömert - Ulu, büyük KILIÇ : Sivri uçlu,keskin, çelikten silah KILIÇALP : Kılıç gibi keskin, yiğit KILIÇHAN : Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit KIRCA : Dolu - Ufak taneli kar - Borayla gelen yağmur KIRDAR : Ölçülü davranış KIRHAN : Kırçıl han KIVANÇ : Övünç, iftihar KORAL : Sınır muhafızı KORALP : Yiğit sınır muhafızı KOLÇAK : Yiğit, mert, koçak KORAY : Kor renkli ay. KORCAN : Ateşli, canlı KORÇAK : Heykel KOREL : Kor gibi etkili, yakıcı kişi KORHAN : Kor gibi kızgın hükümdar. KORKUT : Büyük dolu tanesi - Hayali yaratık KORTAN : Kor renkli tanyeri - Yalçın kaya - Pelikan KÖKER : Köklü soydan gelen KÖKSAL : Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin KUBAT : Kaba, şişman KUBİLAY : Ünlü Moğol hükümdarı KUDRET : Güç, kuvvet - Allah'ın gücü - Zenginlik - Yetenek KUNTAY : Ay gibi sağlam, güçlü KUNTER : Sağlam, kuvvetli KUTAY : Uğurlu ay. KURTBEY : Kurt gibi atılgan, güçlü KUTAN : Dua, yalvarma - Saka kuşu KUTAY : Uğurlu ay KUTBAY : Uğurlu kişi KUTER : Kutlu uğurlu kişi. KUTHAN : Kutlu hükümdar KUTLAY : Kutlu, uğurlu ay KUTLU : Uğurlu, kutsal KÜRŞAT : Göktürk prensi (L) LAÇİN : Bir cins şahin - Sarp, yalçın LAMİ : Sert, çatık kaşlı veya Aslan LATİF : Allah'ın kulu LEMA : Herşeye gücü yeten LEMİ : Becerikli,atılgan LEVENT : Dünya,varlık LOKMAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan LÜTFİ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 M) MACİT : Şan, şeref sahibi - İyi ahlaklı MAHİR : Becerikli, hünerli MAHMUT : Övülmeye değer, hamdolunmuş MANÇO : Manda yavrusu MANSUR : Yardım edilmiş - Allah'ın yardımıyla galip gelmiş MAZHAR : Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer - Onurlanma MECİT : Çok ulu, yüce MECNUN : Cin çarpmış - Delice seven MEHMET : Muhammed isminin Türkçe'de söylenişi MELİH : Güzel, şirin, sevimli. MEMDUH : Övülmüş MENDERES : Bir akarsu yatağının az eğimli ovalarda çizdiği kıvrım MENGÜ : Ölümsüz, ebedi MENSUR : Saçılmış, dağılmış - Ölçüsüz, uyaksız söz MERİÇ : Balkan yarımadasında bir akarsu MERİH : Bir gezegen MERT : 1.Yiğit. 2.Sözünün eri, güvenilir kimse. MESUT : Mutlu, bahtiyar METE : Büyük Hun imparatoru. METİN : Metanetli, sağlam - Özü, sözü doğru MİTHAT : Övme MİRKELAM : Güzel, nazik konuşan MİRZA : Hükümdar soyundan gelen MUHAMMED : Yüce Peygamberimizin ismi - Tekrar tekrar övülmüş - Güzel huylu MURAT : 1.İstek. 2.Amaç. MURATHAN : Arzulu hükümdar MÜJDAT : Müjdeler, sevinçli haberler MÜŞFİK : Şefkatli, merhametli (N) NADİ : Haykıran, seslenen - Toplantı NADİR : Az bulunur NAFİ : Yararlı - Şifa, hayırlı NAFİZ : Becerikli,atılganDelen, içeri işleyen - Etkili, sözü geçen NAHİT : Venüs gezegeni, zühre - Ergen NAİL : Muradına ermiş NASUH : Öğüt veren - Temiz NASUHİ : Bozulmaz biçimde tövbe eden NAŞİT : Şiir yazan, okuyan NAZIM : Düzenleyen - Manzume yazan NAZİF : Temiz - Zarif NECAT : Kurtulma NECDET : Kahramanlık, yiğitlik NEDİM : Tatlı , güzel konuşan NEDRET : Az bulunan, seyrek NEHAR : Gündüz NEJAT : Soy, nesil - Doğa, yaradılış NESİM : Yumuşak rüzgar - İyi, yumuşak huylu NEŞAT : Sevinç, neşe NEŞET : Meydana gelme, yetişme NEYZEN : Ney çalan NİDA : Bağırma,sesle çağırma, haykırma. NİHAT : Huy, yaradılış NOYAN : Baş komutan, bey. NUH : Üçüncü peygamber NURKAN : Aydınlık, temiz soydan gelen NÜZHET : Neşe - Ferahlık, sevinç Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 ( O ) OGÜN : Belirli bir günde doğan OĞAN : Güçlü, kuvvetli OĞUL : Erkek evlat - Kovandan çıkan arı topluluğu OĞULCAN : Can dost. OĞUR : Uğur - Samimi, içten OĞUZ : Saf, iyi yaradılışlı - Sağlam, güçlü OĞUZHAN : Yiğit han - Oğuzların efsane kahramanı OKAN : Anlama, öğrenme - Oğuz OKAY : Beğeni, ok gibi delici, ay gibi aydınlık. OKBAY : Ok gibi delici, saygın ve zengin kimse. OKCAN : Hareketli, canı tez OKER : Hızlı, hareketli OKTAR : Ok atan, okçu OKTAY : Öfkeli, sinirli OLCAY : Şanslı, talihli OLGUN : Bilgili, görgülü, iyi yetişmiş OMAÇ : Hedef, amaç OMAY : Seçkin, seçilmiş ONAT : İyi, güzel - Doğru ve dürüst nitelikli ONAY : Uygun bulma ONGAR : Kurtuluş ONGUN : Tam - Verimli, bayındır - Kutlu, uğurlu - Gelişmiş, gürbüz ONUR : Kişinin kendin saygısı, özsaygı ONURAL : Şan, şeref kazan ONURALP : Onuruyla tanınmış yiğit ONURHAN : Onurlu hükümdar ORÇUN : Ardıl, halef, oğul. ORHAN : Şehrin hakimi ORHUN : Orta Asya Türklerinde eski yazı türü. ORKAN : Hükümdar soyundan gelen. ORKUN : Çoban beyi. ORKUT : Kutsal şehir. ORTAÇ : Tepe - Mirasçı - Veliaht ORTUN : Ortanca kardeş OSMAN : Bir tür kuş - Osmanlı'nın kurucusu ORTUNÇ : Ateş renginde tunç OYTUN : Beğenilen güzel yer, kutsal. OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair. OZGAN : Öne geçen, kazanan OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair. (Ö) ÖCAL : Öcünü, intikamını al ÖDÜL : Bir başarı ya da iyilik karşılığında verilen armağan ÖĞDAY : Çok akıllı ÖĞÜN : Yücel, gurur duy - Zaman, vakit - Kez, defa Önde, ileride ÖĞÜNÇ : Övünülecek şey ÖĞÜT : Nasihat ÖKER : Akıllı ÖKMEN : Akıllı, zeki ÖKTEM : Güçlü, onurlu ÖKTEN : Akıllı, bilgili ÖMER : Yaşayış, hayat - İkinci Halife ÖMÜR : Yaşayış, hayat ÖNAL : Her işte lider olan. ÖNAY : Ayın ilk günlerindeki durumu, hilal ÖNDER : Bir topluluğa başkanlık eden - Önde giden, yol gösteren ÖNEL : Bir şeyin tamamlanması için verilen süre, vade ÖNER : Başta gelen - Yön - Sıra ÖRSAN : Örs gibi sağlam adı olan ÖRSEL : Örs gibi sağlam el ÖVÜL : Kendini beğendir, övgü kazan ÖYMEN : Evcimen, evine bağlı ÖZAL : Özü kırmızı ÖZALP : Özünde yiğit olan ÖZAY : Özü ay gibi parıltılı olan. ÖZCAN : Candan, samimi ÖZDEMİR : Özü demir gibi sağlam olan ÖZDEN : Soyca temiz - Özvarlıkla ilgili - Suların geçtiği yer ÖZEN : Bir işin iyi olması için gösterilen çaba - En içeride olan - Dere, ırmak ÖZER: Yiğit, doğru kişi ÖZGÜN : Benzerlerinden ayrı - Kendine özgü. ÖZGÜR : Hür - Bağımsız ÖZHAN : Hükümdar soyundan gelen ÖZKAN : Özü, kanı temiz ÖZMEN : Özü iyi, sağlam olan ÖZTAN : Tan yeri gibi aydınlık. Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (P) PAKEL : Sezgi, anlayış, dikkat PAKER : Sert, çatık kaşlı veya Aslan PAKSOY : Allah'ın kulu PAMİR : Herşeye gücü yeten PARS : Becerikli,atılgan PAYDAŞ : Dünya,varlık PAYİDAR : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan PEKAY : Çok aydınlık, ay gibi ışıklı. PEKCAN : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan PEKEL : Sağlam, güçlü el. PEKER : Güçlü yiğit, çok sağlam. PEKİN : Doğruluğu kesinlikle bilinen. PERKER : Güçlü ve yiğit kişi. PERTEV : Dürüst,güvenilir PEYAM : Mutlu,sevinçli gün PEYKAN : Beyaz taç,gelin tacı PEYMAN : Aydınlık gece POLAT : Din uğruna çalışan POYRAZ : Yüce,ulu POZAN : Candan,cana yakın ® RAFET : Sert, çatık kaşlı veya Aslan RAUF : Dünya,varlık RAMAZAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan RAMİM : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan RAMİM : Çok övülmüş,methedilmiş RABSİN : Beyaz ay,dolunay RAUF : Mutlu,sevinçli gün RECEP : Beyaz taç,gelin tacı REFİK : Din uğruna çalışan REHA : Candan,cana yakın REKİN : Gururlu, ağırbaşlı. RENAN : Kızıl kan RIDVAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi RIZA : Yiğit,hükümdar RUHİ : Tek yiğit,prens RÜÇHAN : Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu RÜSTEM : Kızıl,al renkli Tuğ RÜŞTÜ : Armağan,hediye Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 S) SABRİ : Sabırla ilgili SACİT : Secde eden SADRİ : Göğüsle ilgili SAİT : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış SAİM : Oruçlu SAKIP : Delen, delik açan - Çok parlak SALİH : Elverişli, yararlı - Dinin emirlerine uyan SALİM : Sağlam - Kusursuz, eksiksiz SAMET : Çok yüksek, çok ulu - Hiç kimseye ihtiyacı olmayan SAMİ : Dinleyen, duyan - Yüksek, yüce SAMİH : Cömert, eli açık SAMİM : Bir şeyin merkezi, içi SANBERK : Gücüyle tanınmış. SANCAR : Kısa kama - Saplar, batırır SANER : Ünlü tanınmış. SARGIN : Candan, içten SARP : Çetin, sert SARPER : Zoru başaran kişi. SAVAŞ : Uğraşma,mücadele,kavga - Silahlı mücadele, harp SEÇKİN : Niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, elit. SEDAT : Doğru, haklı SELCAN : Coşkun, taşkın SELÇUK : Güzel konuşan - Türk hükümdarı SELİM : Sağlam, doğru, kusursuz - Temiz, içten SEMİH : Cömert, eli açık SEMİN : Çok değerli. SERCAN : Sevgili, sevilen SERDAR : Başkumandan, başbuğ SERGEN : Raf, vitrin - Tepelerdeki düzlük - Yorgun SERHAN : Kurt, canavar - Şarkıcıların başı SERHAT : Sınır - İki devlet arasındaki sınır SERKAN : Soylu kan, başkan SERKUT : Mutlu, talihli SERMET : Ebediyet, sonsuzluk SERTAÇ : Çok sevilen, sayılan SERTUĞ : Baş tacı edilen. SERVER : Başkan, reis SEZAİ : Uygun, yaraşan SEZER : Duyar, hisseder SEZGİN : Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı SITKI : İç temizliğiyle, doğrulukla ilgili SİMAVİ : Yüzle, çehreyle ilgili SİNAN : Mızrak, süngü gibi silahların sivri ucu SÖMER : Katışıksız güçlü SONER : Son doğan yiğit SONGUR : Şahin - Ağır, hantal SOYSAL : Uygar SÖKMEN : Yiğitlere veilen san SUAVİ : Değişmeyen - Kanıtlanmış SÜHEYL : Kutlu, uğurlu SÜLEYMAN : Saflık, temizlik SÜMER : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış (Ş) ŞAHAN : Padişahlar, hükümdarlar, tahtlar. ŞAYAN : Yakışır, yaraşır. Uygun ŞAFAK : Güneş doğmadan önce ufukta beliren aydınlık ŞAHİN : Büyük, yırtıcı kuş ŞANSAL : Niteliklerinle ünlen, tanın ŞANVER : İyi niteliklerin bilinsin, duyulsun ŞEHZADE : Hükümdar oğlu ŞENEL : Neşelen, mutlu ol ŞENER : Mutlu, neşeli ŞENOL : Her zaman neşeli, mutlu ol ŞENSOY : Neşeli, mutlu soydan gelen ŞEREF : İyi ahlak ve fazilet sonucu oluşan manevi yücelik - İyi ün ŞERİF : Şerefli, kutsal - Soylu, temiz ŞEVKET : Büyüklük, heybet ŞÜKRÜ : Şükürle, minnettarlıkla ilgili ( T ) TAHA : Kuran'da bir sure adı. TALAY : Gereğinden çok. TALİP : Arayan, isteyen - Alıcı müşteri TAMAY : Dolunay TAMER : Nitelikli, sayılan kişi TAN : Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, şafak zamanı TANAY : Şafaktaki ay. TANBERK : Şafak çizgisi - Parlayan şimşek TANER : Şafak gibi aydınlık yiğit TANJU : Çinlilerin Türk hükümdarlarına verdiği ad TANKUT : Kutlu, uğurlu sabah TANSEL : Şafak seli, ışık seli TARCAN : Ayrıcalıklı dost. TARHAN : Oğuzlarda demirci ustası - Tüccarlar - Han ve komutan ünvanı TARIK : Sabah yıldızı, Zühre, Venüs TARKAN : İslam'dan önce Türklerin kullandığı vekil, vezir gibi san TAŞKIN : Coşmuş, taşmış halde bulunan - Akarsuların taşması TAYFUN : Okyanuslarda görülen fırtına TAYFUR : Küçük bir kuş türü TAYGÜN : Çocuk, torun TAYKUT : Kutlu, uğurlu çocuk. TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç. TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç. TEKAY : Eşi benzeri görülmemiş TEKCAN : Değerli, eşsiz TEKİN : Tek, eşsiz - Uyanık, tetikte TERCAN : Genç, delikanlı - Kırmızı buğday TEOMAN : Hun İmparatoru Mete'nin babası TEVFİK : Uygun düşme, uyma - Başarma - Allah'ın yardımına ulaşma TEZCAN : Telaşlı, heyecanlı TİMUÇİN : Moğol İmparatoru Cengiz - Katı, sağlam demir TİMUR : Demir - Türk-Moğol İmparatoru TOLAY : 1.Cemaat. 2.Topluluk. TOLGA : Savaşçıların giydikleri demir başlık TOPRAK : Yer kabuğunun yüzey bölümü TOYGAR : Tarlakuşu, turgay TUFAN : Nuh Peygamber zamanındaki güçlü yağmur TUGAY : İki alaydan oluşan askeri birlik TUĞRUL : Ak doğan - Selçuklu'nun kurucusu TUNA : Çok bol - Yavru - Görkemli, gösterişli - Bir akarsu TUNCAY : Tunç renkli ay TUNCER : Tunç gibi kuvvetli TUNÇ : Bakır, çinko, kalay karışımı TURAN : Türklerin en eski yurtlarına verilen ad TURGAY : Boz renkli, tarlalarda bulunan bir tür serçe TURGUT : Oturulacak yer, konut TURHAN : Soylu, seçkin TÜRKER : Yiğit Türk Alıntı
Φ kardelen83 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 (U) UÇAR : Sezgi, anlayış, dikkat UFUK : Herşeye gücü yeten UĞUR : Becerikli,atılgan UĞURALP : Dünya,varlık UĞURCAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan ULAÇ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan ULAŞ : Çok övülmüş,methedilmiş ULUÇ : Beyaz ay,dolunay ULUĞ : Yüce ve saygın kişi. UMUR : 1.Aldırış etme. 2.Tecrübesi çok olan, deneyimli. UMUT : Beyaz taç,gelin tacı URAL : Aydınlık gece UTKAN : Din uğruna çalışan UTKU : Yüce,ulu UYGUR : Şanı şerefi en yüksek olan UZAY : Kızıl kan (Ü) ÜLKER : Boğa burcunda yedi yıldızdan biri ÜLGEN : Yüce, ulu - İyilik tanrısı ÜMİTCAN : Umutlu, hayırlı dost. ÜMİT : Umut Ünal : Adın duyulsun, tanın ÜNALP : Tanınmış, ünlü yiğit ÜNKAN : Tanınmış soydan gelen ÜNER : Tanınmış, ünlü ÜNAY : Ay gibi güzel ve şöhretli. ( V ) VAHA : Çöl ortasında sulak ve yeşil yer. VAROL : Sağlıklı, uzun yaşa VASFİ : Nitelikle ilgili VEDAT : Sevgi, dostluk VEFA : Sözünde durma, dostluğunu sürdürme VELİT : Yeni doğmuş çocuk VOLKAN : Yanardağ VURAL : Vurarak al ( Y ) YAĞIZ : 1.Esmer 2.Doru. 3.Yiğit. YAĞIN : Yağmur - Yiğit YAHYA : Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında YAKUT : Parlak kırmızı, değerli taş YAKUP : Erkek keklik - Takip eden, izleyen YALÇIN : Sarp - Düz, kaygan - Parlak YALMAN : Kılıç, kama gibi şeylerin ucu - Sarp, dik YAMAN : 1.Gücü ve becerisi alışılmışın üzerinde olan.2.Korkulan. YASİN : Kur'an'ın 36.Suresi YAŞAR : Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konan bir ad YAVUZ : İyi, güzel - Mert, cesur YEKTA : Tek, eşsiz YENER : Üstün gelen, kazanan YILDIRAY : Parlak, ışık veren ay YILDIRIM : Buluttan yere elektrik boşalması YILMAZ : Bıkmayan, azimli YİĞİT : Güçlü, yürekli, kahraman, alp. YUSUF : Yakup Peygamberin oğlu YÜCEL : Yüksel, yüce hale gel ( Z ) ZAFER : Amaca ulaşma, başarı - Düşmanı yenme ZAHİT : Parlak yıldız ZAHİR : Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında ZEKAİ : Zeka ile ilgili ZEKERİYA : Erkek - Bir peygamber ZEKİ : Çabuk anlayan, kavrayan ZEYNEL : Zenelabidin'in kısaltılmışı ZİHNİ : Akılla ilgili ZİYA : Aydınlık, nur Alıntı
Φ Taş Yürekli Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 eline sağlık kardelen bayaa uğraşmışsın teşekkürler Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.