Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 (düzenlenmiş) Ruh hakkında çok fazla bilgi verilmemiştir bize. Sen nerden biliyorsun beynin faliyetleri olduğunu. rüyanın nasıl ve neden olduğunu daha doğru düzgün açıklayabilmiş değiller. rüyalar beynin faliyetidir tabiki. düşler ve halisunasyonda öyle. hepsi beyin oyunlardır. beynin beslendiği kaynaklar bizim algılarımız duyumlarımızdır. uyku halinde algı larımız zayıfladığı kimilerinin ise işlevsiz olduğu zamandır. beyin bu durumda kendisi kurmacalara başlıyabilir. . halisunasyon mesela. gözler beyine algı iletirken bazen beyin kendi kendine algıalr üretmeye başlar. açıklanamayan beyin ürünü olup olmadığı değildir. beynin bunları neden yaptığıdır Tarih: 9 Kasım , 2005 Düzenleyen: CYRANO Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Dünyanı bir no lu beyin araştırma bilimsel veriler hastanesinin içviçredeki mecmuğalarını okumak lazım. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Yazdıklarımın aynen arkasındayım.. Hüküm vereceğinize çelişkileri bulun... - Ruh müstakildir, akılla bir değildir.. - Ruh ve beyin otomasyonel çalışırlar... - Beyni olmayanın ruhu gene vardır, fakat düşünmez, görmez, konuşmaz.. - Daha açık ifadeyle; Ruhun yapısı fiziki alemde konuşmaya ve hareket etmeye müsait olmadığı için, ruhun yani benliğin istekleri, beyin vasıtasıyla organlara iletilir.. - Dışardan gelen iletilerde beyin vasıtasıyla ruha, yani sana iletilir... - Ruh sensin, ama beyin sen değilsin.. Beyin üç-beş atomdan, molekülden, hasılı maddeden meydana gelmiş karmaşık bir yapıdır, madde düşünemez, asıl düşünen ve karar veren, sorumlu olan, imtihana tabi tutulan ruhtur, yani sen... Beynin mezarda kalacak, yada bir kazada yanacak yada gene bir kazada parçalanacak.. Ama ruh kaybolmayacak.. Sanırım bu kez anladınız.. Anlamadıysanız devam edeceğim.. Sayılar... Şu teistlerin hayal güçleri takdire şayan doğrusu. "Ruhun istekleri beyin vasıtasıyla organlara iletilir" miş. Peki hayvanlarda, beyin kimin isteklerini organlara iletiyor ? Karar verme yeteneği sadece insanlarda mı vardır? Hayvanların beyinleri madde değil mi? Yoksa onlarda da mı ruh var ? Hayvanlardan tek farkımız, beyinsel işlevler açısından daha komplike olmamız. Hayvanlar da kızar, hayvanlar da sever, hayvanlar da karar verir. Hayvanların da sorumlulukları vardır. Tüm bunları yine beyinleri yapar. Gelgelelim "onlarda ruh yok, biz de var". Nerden belli ? Kitapta yazıyor... Tekrar ediyorum... Ruha yüklediğiniz tüm işlevlerin, bugün beyin tarafından gerçekleştirildiği biliniyor. Varlığına dair en ufak bir delil yok. Ruh, sizin diğer mitsel inanışlarınızın bir parçasıdır. Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 rüyalar beynin faliyetidir tabiki. düşler ve halisunasyonda öyle. hepsi beyin oyunlardır. beynin beslendiği kaynaklar bizim algılarımız duyumlarımızdır. uyku halinde algı larımız zayıfladığı kimilerinin ise işlevsiz olduğu zamandır. beyin bu durumda kendisi kurmacalara başlıyabilir. . halisunasyon mesela. gözler beyine algı iletirken bazen beyin kendi kendine algıalr üretmeye başlar. açıklanamayan beyin ürünü olup olmadığı değildir. beynin bunları neden yaptığıdır Dostum! O halde sormak isterim... Beyin ölümü denilen şeyi açıklarmısın bize ? Ya da şöyle sorayım.. Madem rüyalar ve halisülasyonlar beyinden kaynaklanıyor diyorsun bir vücut öldüğü ama beyin ölümü henüz gerçekleşmediği halde rüya görmesi gerek ve bunada tepki vermesi gerek ... Acaba bilim bu ölümler sırasında beynin rüya görebildiğine dair bulgular bulabilmişmidir? Ayrıca halisülasyonlar ve rüyalar konusunda çok kesin konuştun beyinden kaynaklanır deyip kestirip attın.. Bilim bunu ne zaman ispatlamıştır? Kaynağın var mı ? Ve bir de parapsikoloji nedir ve neden dünyadaki bazı üniversitelerde bile okutulmaktadır ? Alıntı
Φ DELETERİOUS Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 bir vücut öldüğü ama beyin ölümü henüz gerçekleşmediği halde bunu biraz açar mısın? Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Dostum! O halde sormak isterim... Beyin ölümü denilen şeyi açıklarmısın bize ? Ya da şöyle sorayım.. Madem rüyalar ve halisülasyonlar beyinden kaynaklanıyor diyorsun bir vücut öldüğü ama beyin ölümü henüz gerçekleşmediği halde rüya görmesi gerek ve bunada tepki vermesi gerek ... Acaba bilim bu ölümler sırasında beynin rüya görebildiğine dair bulgular bulabilmişmidir? Ayrıca halisülasyonlar ve rüyalar konusunda çok kesin konuştun beyinden kaynaklanır deyip kestirip attın.. Bilim bunu ne zaman ispatlamıştır? Kaynağın var mı ? Ve bir de parapsikoloji nedir ve neden dünyadaki bazı üniversitelerde bile okutulmaktadır ? deleterious unda belirttiği gibi vucudun ölüpte beyin ölümünün gerçekleşmemesi ne allasen. böyle bir şey mümkün olabilir mi. beyin nasıl yaşar vucut ölünce dünya tıp tarihinde böyle tek bir vaka olmuşmudur. tersi olur beyin ölür ama vucut yaşamaya devam eder bir süre. biraz daha söylediklerimizi mantık süzgecinden geçirsek sağlıklı bir tartışma yapabiliriz. böyle cümleler kurup birde karşındakinden bilimsel kaynak ve ispat istemek ne bileyim ilginç olur. beyin dışında organizmanın hangi sistemi rüya görmemize etki edebilirki. hangi sistemin böyle bir misyonu olabilir. sonra parapsikoloji bu konuda aksine benim söylediklerimi şiddetle destekler. parapsikoloji beyine şuan kabul edilenden çok daha fazla meziyet yükleyen. onun telepati, teleknazi ve durugörü yeteneklerininde olduğunu iddia eder. ve parapsikoloji bilim dalı falanda değildir. onun bir bilim olarak kabul edildiği ülkede yoktur. Rüyaların anlamı ve neden görüldüğü tarih boyunca merak edilmiş konular. Son araştırmalar, rüyaların, canlıların günlük deneyimleriyle geçmişteki bilgilerini güncelledikleri gecelik kayıtlar olabileceğini gösteriyor. Bu güncellemeler sayesinde canlılar, hayatta kalma stratejilerini belirliyorlar. http://www.focusdergisi.com.tr/bilim/00603/ ve şu makaleye de göz atarsan iyi olur. Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Adli tıp açısından ele alınması gereken ilk konu, "yasal ölüm"ün gerçekleşmiş olup olmadığının saptanmasıdır. Yasalarda tanımlanan ölüm, solunum ve dolaşımın durmasıdır. Yasal ölüm (vücut ölümü) her zaman biyolojik ölüm ile örtüşmez. Solunum ve dolaşımın yalnızca dışarıdan destekle sürdürülebildiği durumlarda kişi yasal olarak ölüdür. İstatistikler açısından önemli olabilecek bir gruplama da "akut" ve "kronik" ölüm ayrımıdır. İleri yaşlı ve ağır kronik hastalığı olan yatağa bağlı bir kişinin ölümü kronik; trafik kazaları, cinayetler ve miyokard enfarktüsüne bağlı ölümlerin çoğu akuttur. Tıp teknolojisindeki gelişmeler, geride bıraktığımız yüzyılda kronik ölümlerin oranında sürekli artışa neden olmuştur. Ölümün gerçekleşmiş olduğunun saptanması için, öldüğü sanılan kişinin burun deliklerine tüy, ayna tutmak, parmağına iplik bağlamak (Magnus testi) veya nabzını almaya çalışmak gibi yollara başvurulmuştur. Larinksin stetoskop ile dinlenmesi de solunumun durduğunu anlamak için başvurulan yöntemlerden biridir. Ancak, en yaygın ve en güvenilir yöntem, kalbin stetoskopla 4-5 dakika süreyle dinlenmesidir. Bu süre içinde hiçbir kalp sesi duyulmamışsa kişinin ölmüş olduğu kabul edilebilir. Kornea ve farinks refleksleri kaybolmuştur. Pupiller önce genişler, sonra -ölü katılığının başlamasıyla- daralır. Profesyonel olmayanların henüz ölmemiş bir insanı ölü olarak değerlendirmeleri, sık görülen bir durumdur. Ancak, hekimler de bu konuda yanılabilirler. Buna özellikle suda boğulma, elektrik çarpması, narkotik veya barbitürat zehirlenmeleri ve yenidoğanda oksijensizlik durumlarında rastlanmaktadır. Savaş, salgın hastalık ve kitlesel ölümlere yol açan doğal afet durumlarında da yanlışlıkla ölüm tanısı konulması olasılığı artar. "Yalancı ölüm" olarak adlandırılan böyle durumlar korku öykülerine konu olmuştur. Kısa aralıklarla yinelenen muayeneler bu tür durumlarda doğru tanı konulmasını sağlar. Kişinin canlı olabileceği konusunda en ufak bir olasılık bile varsa, canlandırma çabaları sürdürülmelidir. Yani doğaüstü olaylar olamdığını mı söylemeye çalışıyorsun? Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 abicim bu rüya isi ince mevzuu... istersen dalalim... yazdiklarina aynen katiliorum, beyindir rüya görmemizi saglayan, günlük olaylari hazmetmemiz, strateji belirlememiz icindir... fakaaaaat insanin gelismesine bi göz atalim... Yeni dogmus bir bebekte ilk önce icgüdü olusur, psikolojide buna id denir.... sora cocugun egosu ve en sonunda süper egosu olusur... Simdi söylicem su ki, süper ego rüyaralirimizi sansürlemekle görevlidir... peki süper ego olusana dek insan ne görür, nasil görür, nie görür veya görmüyosa nie görmez.... yaw belki konuyla pek alakasi yok, ama konu rüyalardan beyinden acilmisken kafama takilan sorulari yöneltiim istedim... belki bi aydinlatan cikar.... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Adli tıp açısından ele alınması gereken ilk konu, "yasal ölüm"ün gerçekleşmiş olup olmadığının saptanmasıdır. Yasalarda tanımlanan ölüm, solunum ve dolaşımın durmasıdır. Yasal ölüm (vücut ölümü) her zaman biyolojik ölüm ile örtüşmez. Solunum ve dolaşımın yalnızca dışarıdan destekle sürdürülebildiği durumlarda kişi yasal olarak ölüdür. İstatistikler açısından önemli olabilecek bir gruplama da "akut" ve "kronik" ölüm ayrımıdır. İleri yaşlı ve ağır kronik hastalığı olan yatağa bağlı bir kişinin ölümü kronik; trafik kazaları, cinayetler ve miyokard enfarktüsüne bağlı ölümlerin çoğu akuttur. Tıp teknolojisindeki gelişmeler, geride bıraktığımız yüzyılda kronik ölümlerin oranında sürekli artışa neden olmuştur. Ölümün gerçekleşmiş olduğunun saptanması için, öldüğü sanılan kişinin burun deliklerine tüy, ayna tutmak, parmağına iplik bağlamak (Magnus testi) veya nabzını almaya çalışmak gibi yollara başvurulmuştur. Larinksin stetoskop ile dinlenmesi de solunumun durduğunu anlamak için başvurulan yöntemlerden biridir. Ancak, en yaygın ve en güvenilir yöntem, kalbin stetoskopla 4-5 dakika süreyle dinlenmesidir. Bu süre içinde hiçbir kalp sesi duyulmamışsa kişinin ölmüş olduğu kabul edilebilir. Kornea ve farinks refleksleri kaybolmuştur. Pupiller önce genişler, sonra -ölü katılığının başlamasıyla- daralır. Profesyonel olmayanların henüz ölmemiş bir insanı ölü olarak değerlendirmeleri, sık görülen bir durumdur. Ancak, hekimler de bu konuda yanılabilirler. Buna özellikle suda boğulma, elektrik çarpması, narkotik veya barbitürat zehirlenmeleri ve yenidoğanda oksijensizlik durumlarında rastlanmaktadır. Savaş, salgın hastalık ve kitlesel ölümlere yol açan doğal afet durumlarında da yanlışlıkla ölüm tanısı konulması olasılığı artar. "Yalancı ölüm" olarak adlandırılan böyle durumlar korku öykülerine konu olmuştur. Kısa aralıklarla yinelenen muayeneler bu tür durumlarda doğru tanı konulmasını sağlar. Kişinin canlı olabileceği konusunda en ufak bir olasılık bile varsa, canlandırma çabaları sürdürülmelidir. Yani doğaüstü olaylar olamdığını mı söylemeye çalışıyorsun? hala vucudun ölüpte beynin ölmemesini anlamadım ben. sen yien beyin ölümünün tarifini yapıyorsun. burada ölen beyindir yaşamına devam eden bir süre vucuttur. nasıl olurda vucut ölüpte beyin yaşar. on hala anlamadım. bunun doğa üstü olayalrla falanda alakası yoktur. beyine kan üç saniye gitmediğinde şoka girer ve bir dakikaya kadar beyin ölür. abicim bu rüya isi ince mevzuu... istersen dalalim... yazdiklarina aynen katiliorum, beyindir rüya görmemizi saglayan, günlük olaylari hazmetmemiz, strateji belirlememiz icindir... fakaaaaat insanin gelismesine bi göz atalim... Yeni dogmus bir bebekte ilk önce icgüdü olusur, psikolojide buna id denir.... sora cocugun egosu ve en sonunda süper egosu olusur... Simdi söylicem su ki, süper ego rüyaralirimizi sansürlemekle görevlidir... peki süper ego olusana dek insan ne görür, nasil görür, nie görür veya görmüyosa nie görmez.... yaw belki konuyla pek alakasi yok, ama konu rüyalardan beyinden acilmisken kafama takilan sorulari yöneltiim istedim... belki bi aydinlatan cikar.... ala iç güdü oluşmaz iç güdüler dna larına kodlanmıştır canlının. işte temel korkular, temel bilgiler vs. eğer rüyaların kaynağı beyin olmasa körlerin rüyaları değişik olmazdı rüyalarında görüntüelr oluşurdu. ama körlerin rüyaları aynı günlük yaşamdaki algılarıyla aynı. hayvanlarda rüya görüyor, süepr egoları olmadığı halde. rüya iki mesaj önce pasaj oalrak verdiğim gibi. canlıalrın hayatta kalma stratejilerinin beyin tarafından kurgulandığı aşama oalrak kabul ediliyor bu gün. sonra hatırladığımız rüyalar sadece uykunun belli remlerinde gördüklerimiz. bence nasıl ki uykudayken orgnaizma tüm sistemelri elden geçiriyor, biz buna dinlenmek diyorsak. beyninde yaptığı bu girilen veriler tasnifliyor olabilir. Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 hala vucudun ölüpte beynin ölmemesini anlamadım ben. sen yien beyin ölümünün tarifini yapıyorsun. burada ölen beyindir yaşamına devam eden bir süre vucuttur. nasıl olurda vucut ölüpte beyin yaşar. on hala anlamadım. bunun doğa üstü olayalrla falanda alakası yoktur. beyine kan üç saniye gitmediğinde şoka girer ve bir dakikaya kadar beyin ölür. ala iç güdü oluşmaz iç güdüler dna larına kodlanmıştır canlının. işte temel korkular, temel bilgiler vs. eğer rüyaların kaynağı beyin olmasa körlerin rüyaları değişik olmazdı rüyalarında görüntüelr oluşurdu. ama körlerin rüyaları aynı günlük yaşamdaki algılarıyla aynı. hayvanlarda rüya görüyor, süepr egoları olmadığı halde. rüya iki mesaj önce pasaj oalrak verdiğim gibi. canlıalrın hayatta kalma stratejilerinin beyin tarafından kurgulandığı aşama oalrak kabul ediliyor bu gün. sonra hatırladığımız rüyalar sadece uykunun belli remlerinde gördüklerimiz. bence nasıl ki uykudayken orgnaizma tüm sistemelri elden geçiriyor, biz buna dinlenmek diyorsak. beyninde yaptığı bu girilen veriler tasnifliyor olabilir. haklisin Cyrano ic güdü olusmuyo tabi, icgüdüyle dünyaya gelio bebek. ama var olan id ve sora gelisen ego ve süper ego dan bahsedelim... ve yanitin bu sorumun cevabi diilki... rüyalar sansürlenmesi gerekio, bu da bi nevi korunma mekanizmasi... ve bunun icin süper ego sart, peki bu süper ego olusmamisken insnalar ne görüyo, nasil görüyo... valla hocam cevap vermediydi.... belki sen veririsin... neyse diger ölüm meselesine gelince .... Tipta Tetraplegie die bir tabir var... Türkcesini bilmiorum, ama vücüt fonksiyonlarinin tamamen ölmüs olmasi demek... Alıntı
Φ ceviz Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 rüyalar beynin faliyetidir tabiki. düşler ve halisunasyonda öyle. hepsi beyin oyunlardır. eee başka.. beynin beslendiği kaynaklar bizim algılarımız duyumlarımızdır. uyku halinde algı larımız zayıfladığı kimilerinin ise işlevsiz olduğu zamandır. beyin bu durumda kendisi kurmacalara başlıyabilir. . halisunasyon mesela. gözler beyine algı iletirken bazen beyin kendi kendine algıalr üretmeye başlar. bunu beyinin ürettiğini nerden biliyorsun??? tamam ben bu konuyu çok iyi bilmiyorum ama senin söylediklerin hiç tatmin edici değil. bilimsel kaynak göster. Alıntı
Φ DELETERİOUS Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Tipta Tetraplegie die bir tabir var... Türkcesini bilmiorum, ama vücüt fonksiyonlarinin tamamen ölmüs olmasi demek... tetrapleji, vucüt fonksiyonlarının tamamen ölmüş olması demek değil, her iki kol ve bacağın felçli olması durumudur...tetrapleji durumundaki hasta konuşur, yer, içer,güler vs. yani armanın dediği vücudun ölüp beynin yaşaması gibi bi durum değil...hoş, açıkçası ben hala armanın neyi kastettiğini anlamış değilim... Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 abicim parapleji ve tetrapleji iste... vücüdün tamamen felc olmasi, vücüdün ölmüs olmasi demek diil mi... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 şimdi bilinç dışı rüyanın içeriği sansürleniyor dimi. yani sembolizasyon oalrak ,işte rüya yorumcularıda bunu çözüyorlar yada çözdiklerini idda ediyorlar ama bunu yapan süper ego mu. id bunu yapamaz mı. zaten sağlık bir zihinde süper ego hiç bir zaman hakimiyet kuramazki egonun yetersizliğinde ortaya çıkabilir ancak. eee başka.. bunu beyinin ürettiğini nerden biliyorsun??? tamam ben bu konuyu çok iyi bilmiyorum ama senin söylediklerin hiç tatmin edici değil. bilimsel kaynak göster. ceviz sigmund freud u hiç okudun mu. hadi bilimsel kaynağıda geçtik. hangi organ ya da sistem yapabilir bunu körler örneğidne verdiğim gibi. o zaman körlerin, doğuşan kör olanların yani görüntülü rüyalar görmesi lazımdı sadece sesli değil. birde tarzına çeki düzen versen iyi olur bence " ee başka" falan. benim fikrime riayet etmek zorunda değilsin. beğenmediğinin alternatifini üretebilirsin. Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 sansürlemeyi tabiki süper ego yapio Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Her zamanki gibi konudan uzaklaşıldı ama ben yinede anlatmaya çalışayım.. Sormaya çalıştığım şey, vücut fonksiyonlarını yitirmişken yani tıbben ölmüşken canlanan insanlar olmuştur.. Umarım kimse bunu inkar etmez. E şimdi beyin ölümünü gerçekleştirmemişken vücut hücreleri ölmüş sayılan bir kişi muhakkak rüyada görmesi gerek , çünkü rüyaları beyin oluşturur ve bunda ruhun hiç bir rolü yoktur diyorsunuz.. Öldü sanılan ama beyin ölümü gerçekleşmemiş birinin rüya gördüğünü bilim ispatlayabilmişmidir? ( umarım bu kez anlatmayı becermişimdir ) Ayrıca insan mesela diyelim ki hiç görmediği bir yere gittiğinde daha önce görmediği bu yeri gördüğünü hatırlıyabiliyor... Şimdi eğer rüyaları beyin oluşturuyorsa nasıl oluyorda beyin hiç görmediği bir yeri ayrıntılarıyla insana rüyasında gösterebiliyor? Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 birincisi o hiç görmediğin bir yeri görmüş gibi olmak algı yanılsamasıdır. rüyalar tarafından daha öcne beyne gösterilen şeyler değildir. ikincisi vucut ölümü gerçekleşmiş olanlar dirilmezler. o dirilenler dediğin kalbin geçici olarak durması ve sonra tekrar çalışmasında görülür. vucut ölmemiştir kalp geçici olarak durmuştur. bu elektro şoklada yapılır. kimi durumalrda hayat belirtileri sıfıra yaklaşır. kalbin atışı dış muayeneyle tepsit edilemez derecede düşer. bu normal şartlarda insanın hayata devam edemiyeceği bir durumdur ama bazen vucut buna uyar ve hayatı fonksiyonları geçici olarak yavaşlatır. bu bir çok hayvanda vardır. ayıalrın kış uykusuna yatması, ha keza sürüngenlerin kış uykusuna yatması. fokların suyun altında çok uzun süre kalmak için kalp atışalrını normalin yirmi kat altına indirmesi. bu hayvanlar sadece benyin ihtiyacı olduğu kanın bir kısmını göndererek kendilerini geçici şoka sokarlar. zira kış uykusuna yatan bir sürüngende hiç bir hayat belirtisi yoktur. elinize alıp sallasanız veya bir cisimle vursanız bile uyanmazlar. bu da ölüm değildir. o dirilen dediklerinde de bazen vucut böyle bir reaksiyon geliştirebilir. kalp atışları aşırı derecede düşünce hayati fonksiyonları yavaşaltarak durumu dengeler. sansürlemeyi tabiki süper ego yapio üst benlik oluştuktan sonra dimi. peki ya oluşmadan önce ego bunu yapamazmı. Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Adı üstünde '' algı yanılması '' diyorsun cyrano.... Şimdi bir şeyi algılayabilmemiz için ortada algılarımızı harekete geçiren bir unsur olmalı. Ben diyorum ki sana misal; ben hiç brüksele gitmediğim halde bir gün gidiyorum ve caddelerinden birinde dolaşırken dolaştığım caddeyi daha önce gördüğümü hatta sokağın başında akordiyon çalan dilenciyi dahi gördüğümü söylüyorum sense buna algı yanılması diyorsun !!! Benim bildiğim algı yanılması sözgelimi gece vakti aduvar dibine bırakılmış siyah çöp torbalarını o an için kara bir köpeğe benzetmek gibi olmalı... Yani algıyı yanıltan bir etken olmalı.. Rüyalardan bahsediyoruz elle tutamadığımız koklayamadığımız bişiden ... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 bunuda yanıltan bir etken var. ona benzer gördüğün yerler. izlediğin bir film gördüğün bir resim. yani veri dahaöcne beyne girilmiş bir şekilde ama derinlere atılmış. tekrar çağırışmla geldiğinde zihinde yanılsamaya yol açar. yaygın bir şeydir bu herkesin başına gelir. birini görürsün sanki daha önce görmüştüm dersin. ya da ben bu anı daha öcne yaşamıştım. ama bunalrı rüyalara yormak. mantıklı olmaz ki. bunu reankarnasyonda yoranlarda var. halisunasyonu düşün beyin bize olmayan bir şeyi görüyormuşuz gibi yanılsamalar bile yaratır bazen. ki dediğim gibi böyle birş şey olsa. doğuştan kör olanların bir kere olsun rüyalarında bir görüntü algılamalrı lazım. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Öyle deyil armanın anlattığını bende yaşadım antakyadada bu olaylar olmuştu, yaşanan her olay civarındaki bazı cisimlere yüklenir biri ordan geçerken beyin fırakansına uygunsa ordaki yaşantının bir anını algılar fazlasını deyil, sonra ben burayı biliyorum daha evvelden de gördüm der ama o saniyeden geriye kadar yaşantısını vidyo filmi gibi incelerse daha evvel rüyada hayelde gördüğünü bulamaz yoktur çünkü. Rüya foksuyonu bundan ayrı denetimdir. Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 ya neyse sonuçta rüya konusunda anlaşamıyacağız.. Zaten daha bilimin bir türlü çözmediği rüyalar hakkında ne desek boş .Konuyuda dağıttık bayağı.. Ben susuyum iyisimi.. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 arman anlaşmak için tartışmıyoruzki ikna etmek içinde değil :. bizim ki beyin fırtınası, sonra biz anlaşsak ne olucak gidip tübitaka dilekçe mi vericez biz karar verdik böyle böyleymiş ona göre düzeltin diye Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 arman anlaşmak için tartışmıyoruzki ikna etmek içinde değil :. bizim ki beyin fırtınası, sonra biz anlaşsak ne olucak gidip tübitaka dilekçe mi vericez biz karar verdik böyle böyleymiş ona göre düzeltin diye bak bu hic fena fikir degil ha! istermisin media forum üyeleri olarak isteklerimizi belirten bir dilekçe hazırlayıp sunalım ... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 bak bu hic fena fikir degil ha! istermisin media forum üyeleri olarak isteklerimizi belirten bir dilekçe hazırlayıp sunalım ... ardından tübitak personelinden dayak yiyen ler olarak tarihe geçelim Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2005 ardından tübitak personelinden dayak yiyen ler olarak tarihe geçelim Sonrada bilimsel olarak dayak hakkinda bir tez hazirlariz.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.