Φ tülvent Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2011 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2011 NERDESİN Çok uzaklarda yaşasaydın keşke! Daha az görüp özleseydim de Aramızda mesafeler olsaydı Ölüm yerine... Hayat yorulduysa ve hazırsa gitmeye, Ne yazık ki; Yüz vermiyor ayak diretmelere, Ölüm! Söz etmek bile zor Bu kadar yakınına deymişse, Çok insafsız ve haince... Hiç alışamamışken ayrılıklara, El sallamalara... Zaten küskünken vedalarla, Hiç barışacağımı sanmıyorum, Yaşadığım böylesi bir acıyla, Bu sonu olmayan ayrılıkla! Birlikte yaşananlarla, Biriktirilen anılarla, Henüz yaşanmamışların Ve Artık dönmeyeceğini bilmenin acısıyla, Kalakaldım bir başıma! Babacığım, Meğer seni hiç gitmez, Hep olursun sanmışım hayatımda. Ölümü hiç düşünmemiş, Yakıştıramamışım sana. Bir saniye önce yaşayan bir bedenin, Yok oluvermesi, Acı veriyor ruhuma, Onca birikim, Onca enerji, Ve yaşanmışlıkla… Hiç kıyamadım Babacığım sana! Katılıyorum ayrılığın kaçınılmaz olduğuna Fakat nasıl inanılır kaybına? Öyle güçmüş ki dayanmak, Sanki hala düş! Öyle üşütüyor ki yokluğun! Sanki hala kış! Varlığın güvenli bir limana demir atmakmış, İhtiyaç duyduğum her an, sıcacık bir kucakmış. Yaşadığını bilmek bile, Tarifsiz bir duyguymuş. Bana bir hayat veren insan! Gidişinin ardından, Eksik kaldı çocuk yanım! Ne bir ses var şimdi ''Seni seviyorum'' derken titreyen, Ne bir el, Saçlarımda şefkatle gezinen. Ne de bir başkası, Yerine geçebilen… Olur, olmaz nedenlerle, Anneme eziyetler eden, Kızdığında yeri göğü inleten, Ama onsuz da edemeyen... Canım babacığım. Nedendi bu öfken? Yoksa Çocukluğunda çok mu uzak düşmüştün sevgiden? Kimseler bilmemiş miydi hassas yüreciğinden? Sen gittin gideli, Çok şey aynı burada. Biz, aynı biz... Dünya aynı dünya! Yine günler geçiyor fark etmeden, Yine kiraz mevsimi... Sensiz boğazımdan geçmeyen. Yine doğumlar... Ölümler... Düştüğü yeri yakan ateşler... Yine Cumhuriyetçi Mitingler... Yine kederler... Sevinçler... Rutinler... Kaybının üzüntüsüyle, özlemin Hiç değişmeyecekler! Biliyor musun? Arkandan hala ağlıyor annem. Her şey aynı dedim de... Artık... Benim de daha sık doluyor gözlerim. Gün geçtikçe artıyor sana benzerliklerim. Titizliklerim, duygusal yönlerim, Gezme konusundaki tembelliklerim, Şiir sevgim, zevklerim, Hatta hatta Tonunu ayarlayamadığım sesim! Kim bilir daha ne çok benzerliklerim... Seni özledikçe, Daha sık geziniyor ayak izlerinde, Anılarda zihnim. Çocuk saflığındaki yüreğin, Tertemiz, dürüst, aydın kişiliğin, Yaşlandıkça daha sık dolan gözlerin, Ne yaparsak yapalım değişmeyen fikirlerin, Hemen olmasını isteyen aceleciliğin, Evden çıkmak istemediğinde ''Hastayım'' bahanelerin, Ufacık bir rahatsızlıkta eziyetlerin, En önemlilerinde ise inanılmaz dirayetin. Atatürkçü, ilerici kimliğin, Mesleğin konusundaki hassasiyetin, Herhangi bir başarımızda üstün takdir yeteneğin, Sanatkar ellerin, Okulun, öğrencilerin... Rulmanların ve Torna makinelerinle, Bitmek bilmeyen hikayelerin, Torunlarına olan aşırı sevgin, ''Ajans'' saatlerinde çıt bile istemeyişin, Ama biz film izlerken iile de muhabbetlerin. Arabana, Galatasaray’a, Köpeklere düşkünlüğün. Ah, Babacığım! İlle de aksiliklerin... İlle de eziyetlerin! En önemlisi; Bize bıraktığın tertemiz ismin! Ve Şiir zevkin... Babacığım! Kulaklarımdadır, Bir şairin dizeleriyle sesin! '' Geceleyin bir ses böler uykumu, İçim ürpermeyle dolar. Nerdesin? '' Babacığım, Bu, sensiz ikinci '' BABALAR GÜNÜM '' İçim ürpermeyle doluyor, Nerdesin? Hissediyorum, Işıklar içindesin... Ve yine Hissediyorum ki; Bu kez, ayrılmamak üzere Kavuşacağız bir gün. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.