Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Fosterın bir gecelik macera için kocasını aldatırken öldüğünü öne süren Sabah yazarı Hıncal Uluç,

yazısını Defnenin ölümü tipik bir Su testisi, su yolunda kırıldı olayıdır cümlesiyle noktaladı.

Bu satırlar, özellikle sosyal paylaşım sitelerinde ve kamuoyunda büyük tartışma yarattı. Uluça destek veren de var eleştiren de...

 

İsmet Berkan (Hürriyet): Hıncal Uluç: Bir provokatörün köşe yazarı olarak portresi:

Türk basınında sağda solda küçük Hıncal Abiler var; hiçbiri aslının yerini tutmasa, onun kadar yaptığını başarılı yapamasa da, en entel kılıklı fikir gazetemizden çok satanlara kadar her gazetede en az bir tane Hıncal Abi kılıklı yazar var maalesef.

 

Serdar Akinan (Akşam): Hıncallaşmak

Ahlak dersi vermek ne zamandır 20 yaşında kızlarla düşüp kalkan bunu da kamuyla paylaşan 70 yaşındaki bir adamın işi oldu? Çocuğu büyüdüğünde annesinin nasıl bir insan olduğu, nasıl hayatını kaybettiği sorusuna kimin nasıl bir yanıt vereceği senin ve toplumun meselesi değildir..

 

Pınar Reyhan “ Hürriyet Aile Genel Yayın Yönetmeni:

Umarım Allah ona doğal şartlarda, seviyeli ve kimsenin arkasından Aaa Hıncal Uluç nasıl böyle bir şey yaptı hiç yakışmadı gibi sözler sarf edeceği bir ölüm nasip etmez. Kendisini çok severim, çok saygı duyarım ancak ölen birinin arkasından, hem de bu kadar kanayan yaraya tuz basarak konuşulmaz.

 

Evrim Sümer “ Radikal Hayat/ Anne Çocuk Yazarı:

Bir anne, ister kocasını aldatsın, ister genelevde çalışsın, isterse terörist olsun, hepsinden önce annedir. Annenin çocuğuna olan sevgisi, ilgisi hiçbir parametreden, hayat şartından, tercihten etkilenmez. Ayrıca iki kişi arasındaki ilişkiye kimse müdahil olamaz, yorum yapamaz.

 

Serdar Arseven (Yeni Akit): Defne Joy Fosterın katilleri!...

Ben Katilleri işaret ediyorum!..

Sadece Defnenin değil, milyonlarca Defnenin katilleri!..

Pis herifler, reyting canavarları!..

Hoşunuza gidiyor değil mi ahlksız herifler...

Hoşunuza gidiyor; kadın öyle orta malı, onun bunun kucağında zıplatılmalı!..

Size bunalımlı gençler lazım; aileler çöksün ki daha fazla reyting alasınız!..

Çöksün ki...

Daha fazla daha fazla!..

Pis Katiller!..

Rezil Herifler!..

 

Reha Muhtar (Vatan): O kocada sende olmayan her şey var Hıncal Abi!..

Bir çocuğu korumasını hiç bilmiyorsun değil mi Hıncal Abi?.. Hayatta her zaman bir şeyler söylemek zorunda değilsin...Her zaman bağırmak, kızmak öfkelenmek mecburiyetinde de değilsin... İnsanların susacağı, susması gerektiği anlar, susması gerektiği durumlar vardır... Bazen konuşulmaz susulur... İnsanlık adına, ölen insan adına sukunet ve tevekkül gösterilir...

 

Ali Karahasanoğlu (Yeni Akit): Bırakın artık, şu alkol avukatlığını!:

Öyle anlatıyorlar ya.. Yaşam biçimi dayatılıyor diyorlar ya..

Onun için aktarıyorum, tüm bunların olmadığını..

Ve sonunda, evli bayan, aldığı içkinin tesiri ile fenalaşıyor.. Sonra da ölüyor..

Ve tek bir olayda, binbir rezaletin barındığı bu skandal, yaşam biçimi dayatılıyor iddialarının gölgesi altında gerçekleşiyor.

 

Mehveş Evin (Milliyet): Fanatik dinciden beter:

Peki ya Hıncal abiiiye ne demeli? Kendini, ölen kadının kocası yerine koyup acısı üzerine dans etmeler? Küçücük bir bebeğin annesiyle ilgili anısına ipotek koymalar? Haberci kuşları kanalıyla bekr erkeğin ağzından laf almalar? Bir gecelik ilişki yaşandığına karar kılıp vaaz vermeler? Ne münasebet?

 

Metin Arolat: Demiş ki Kim olduğunu bile bilmem, yanımdan geçse tanımam. Yine de kalemini saplamış su testisi su yolunda kırılır diye. Keşke tanısaydın, keşke... O zaman o kalemi kalbine saplar, yine de yazmazdın. Birileri onun cenazesinde Onu nasıl bilirdiniz diye soracak. Acımasızdı, kötü kalpliydi diye haykıracağım o zaman. Bunlar, Defnemi bir kez daha öldürdüler.

 

Ayşe Özyılmazel: Bu yazı değil, bu resmen kötülük. Bir yazı okudum, kanım dondu, bu kadarı fazla, çok fazla!

 

Sevim Gözay: Çocuğu, karısı, sevgilisi, aşkı, seksi olmayan adamın hıncı bu kadar zehirli olabiliyor işte.

 

Işın Karaca: Kağıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır. Empati yapayım diyorum, hiçbir yere sığmıyorsun.

 

Armağan Çağlayan: Vicdanın sesi olayım derken, vicdansızlığın sesi olmak!

 

Tuğba Özerk: Ben Hıncal Uluçun insan olabilme ihtimalini sevdim...

 

Pınar Altuğ: E Hıncal yuh ama! Pes, ben ne diyeyim sana!

 

Biricik Suden: Fuları biraz gevşetelim, beyine oksijen gitsin. HINCını ALa ala bitiremedi hayattan. İnsanları kötülemek, hatalarını çıkarmak neye iyi geliyor? Başkasına namussuz demek sizi namuslu yaptı mı bari?

 

Gönderi tarihi:

Son durak

 

Defne’ye gittim.

 

Sohbete...

 

Hepinize selamı var.

 

*

 

En önce Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Örsan Öymen ve Ufuk Güldemir gelmiş yanına...

Çetin Bey, her zamanki gibi zarif, “ardından yazılanlar için, basın mesleği adına senden özür dileriz” demiş...

Abdi bey de, iman tahtasındaki mermi deliklerini gösterip, “bozma moralini kızım” demiş,

“benim katilimi bile ekrana çıkarıp sırtını sıvazladılar, boşver.”

 

*

 

Defne ağlamaklı olmuş tabii.

 

Bi bakmış ki, Vehbi Koç’la Sakıp Sabancı geliyor, ellerinde kırmızı karanfil, yanlarında Erdal İnönü...

Sakıp ağa meşhur esprileriyle yüzünü güldürmüş Defneciğin...

Hatta, Erdal Bey kendisi için “E.T.” diye yazdıklarını hatırlatıp,

“siyasette hırsızlık yapmadığım için beni uzaylıya benzettiler herhalde” deyince,

o her daim ciddi Vehbi Bey bile basmış kahkahayı.

 

*

 

Siyasetin öbür namuslu insanları gelmiş sonra...

İsmail Cem’le Yıldırım Aktuna, Mehmet Gül’le Behice Boran, biri sağdan biri soldan...

E başbakansız olmaz, peşlerinde sarı-lacivert atkısıyla Şükrü Saracoğlu...

Tam mevzu n’olacak bu memleketin hali’ne geliyormuş ki,

ee-eehh bırakın şimdi siyaseti miyaseti diye güle oynaya gelmiş oturmuş çılgın kızlar Aysel Gürel’le Duygu Asena...

Kollarında iki yakışıklı, Uzay Heparı’yla Kerim Tekin.

 

*

Ardından yıldız yağmuru başlamış, sağanak adeta...

Ayhan Işık, kankası Sadri Alışık, küçük hanımefendi Belgin Doruk, güzeller güzeli Cahide Sonku, Orhan Günşıray,

Tanju Korel, Bilal İnci, Ömer Kavur, bi bakmış, Kemal Sunal geliyor...

Gözlerine inanamamış Defnecik, bi bakmış, Muhsin Ertuğrul, Muammer Karaca, Selim Naşit, Savaş Dinçel,

Ahmet Kutsi Tecer, Kerem Yılmazer, Lale Oraloğlu ustalar, hepsi etrafında, kucaklıyor, moral veriyorlarmış.

 

*

 

Hatıralar... Film şeridi gibi.

 

*

 

Şaşırıyorsunuz belki ama, geleni gideni eksik olmuyormuş Defne’nin...

Ruhi Su çalıyor, türkü ana Zehra Bilir söylüyormuş, Neriman Altındağ Tüfekçi, Perihan Altındağ Sözeri,

hatta Safiye Ayla, gururla alkışlıyormuş gazinocular kralı Fahrettin Aslan...

Büyük ressamımız Nuri İyem, edebiyat çınarlarımız Orhan Kemal, Behçet Necatigil, Fakir Baykurt,

Mehmet Emin Yurdakul, Tomris Uyar, Necati Cumalı, hiç yalnız bırakmıyorlarmış.

 

*

 

Avanak Avni’nin babası Oğuz Aral, kardeşi Tekin Aral, matrak gırla...

Aman orada bile depremi unutma Aykut Barka, pazara kadar değil mezara kadar Kazım Kanat, Eşfak Aytaç, Gündüz Tekin Onay,

sabah yürüyüşüne davet etmiş atletizmi sevdiren adam Cüneyt Koryürek, Kenan Onuk, koç Aydan Siyavuş,

kaptanların kaptanı baba Hakkı Yeten, Yusuf Tunaoğlu, Şeref Görkey, vınnnn diye geçmiş yanından el sallayarak Renç Koçibey...

Kabadayıların şahı Dündar Kılıç bile gelmiş hoş geldine, bi elinde tespih, bi elinde çikolata.

 

*

 

Tam o anda!

Ayağa kalkmış herkes...

Türkan Saylan.

 

*

 

Sarılıp, öpüşmüşler... “Boşver güzel kızım”

demiş, “benim arkamdan fahişe dediler, dinsiz dediler, terörist dediler,

sen bu ülkenin çocuklarının kalbinde çiçek gibi açtın, üzme kendini.”

 

*

 

Çünkü.

 

Türkiye’nin en popüler mekânı neresidir diye sorsalar bana... Zincirlikuyu’dur.

 

*

 

Hepsi orada...

 

Ve, “son durak” derler oraya.

 

*

 

Halbuki, sadece yukarıda saydığım değerlerini değil, örfünü, âdetini, insanlığını yitirdi bu ülke...

Rahmetlinin ardından kötü söz söylememe geleneğini yitirdi. Aklını yitirdi.

 

*

 

Asıl “son durak” budur.

 

*

 

Her şeye rağmen...

Mutlu gördüm Defne’yi.

Yalnız olmadığını hissetmişti.

Bi ara elimdeki “testi”ye ilişti gözü...

İrkildi.

“Su” dedim...

“Sevenlerinden getirdim...”

Gülümsedi.

Hepinize selamı var.

 

249b.jpg

8 Şubat 2011

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.