Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2010 14 yıl Nur talebesi kardeşlerimizden, cevabını öğrenmek istediğim sorular 1. İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK bir HAKİKATİ asırlarında KARİB (yakın) ZANNETMİŞLER. (Sözler, s. 318) • Üstad Said Nursi Hazretleri , ”dünyanın geleceğinde Hicri 1400 sene sonra gelecek bir hakikat” derken sizce Üstad Hicri 1400 yılındaki hangi hakikate dikkat çekmektedir? • Kendi zamanı Hicri 1300 olduğuna göre; burada kendinden bir yüzyıl sonrasını işaret ederek Hicri 1400’de zuhur edecek Hz. Mehdi (a.s.)’yi mi kasdetmektedir? 2. HAKİKİ BEKLENİLEN ve BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu Lahikası, s. 57) • Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de geleceği Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen birçok hadisle bildirilmiştir. Üstad da bu sözünde kendisinden bir asır yani 100 sene sonra geleceği beklenilen bir kişiden bahsetmektedir. Bu ifadeyle sizce Üstad kimi kastetmiştir? • Üstad’ın yaşadığı yüzyıl Hicri 1300, ondan bir asır sonrası da Hicri 1400 yani Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış vakti olduğuna göre Üstad bu sözüyle Hz. Mehdi (a.s.)’nin gelişini ifade etmiş değil midir? 3. Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD (ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi) hem EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi, yenileyen, yenileyici), hem HAKİM, hem MEHDİ hem MÜRŞİD (doğru yolu gösteren kişi) hem KUTB-U AZAM (Müslümanların kendisine bağlandıkları büyük evliyalardan, zamanın en büyük mürşidi) olarak BİR ZAT-I NURANİYİ (nurlu bir zatı) GÖNDERECEK ve O ZAT da, EHL-İ BEYT-İ NEBEVİDEN (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) OLACAKTIR. (Mektubat, s. 411-412) Üstad Mektubat sf. 411-412’de, ahir zamanın en şiddetli döneminde, diğer yüzyıllarda gelen müceddidlerden, mürşidlerden daha farklı bir zatın zuhur edeceğini haber vermiştir. Bu şahıs Üstad’ın tanımlamasıyla ahir zamanın en büyük müçtehidi, müceddidi, hakimi, mürşidi, kutb-u azamı ve Mehdisi sıfatlarına sahip nurani bir şahsı olacaktır. Bu zatın diğer yüzyıllarda gelenlerden farklı ve özel bir şahıs olduğuna da “en büyük…” ifadesiyle dikkat çekmiştir. Ancak Üstad’a göre en önemlisi bu kişinin belirleyici özelliğinin seyyid yani Peygamberimiz (s.a.v.)’in soyundan olmasıdır. 4. BEN, KENDİMİ SEYYİD (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) BİLEMİYORUM. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki AHİR ZAMANIN O BÜYÜK ŞAHSI AL-İ BEYT'TEN (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) OLACAKTIR. (Emirdağ Lahikası, s. 247-250) • Sizce Üstad bu tanımlamayı ne için yapmıştır? Üstad kendisinin seyyid olmadığını risalelerin birçok yerinde (örneğin Emirdağ Lahikası sf. 247-250) açıkça belirttiğine göre bu tarifiyle Peygamberimiz (s.a.v.)’in soyundan olan ahir zamanın büyük Mehdi’sini tanımladığı açık değil midir? Üstad Emirdağ Lahikası, sayfa 247-250’deki bu ifadesiyle kendisinin seyyid olmadığını net bir şekilde ifade etmiş ancak ahir zamanın büyük şahsı olan Hz. Mehdi (a.s.)’nin seyyid olacağını da özellikle belirtmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) de birçok hadisinde Hz. Mehdi (a.s.)’nin kendi soyundan yani ehl-i beytten olacağını ifade etmiştir. 5. Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ZATI (Hz. Mehdi'yi) gönderecek. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92) • Peygamberimizden rivayet edilen bu konuyla ilgili onlarca hadise ve Üstad’ın bu izahına göre Hz. Mehdi (a.s.) seyyid mi olacaktır? • Üstad seyyid olmadığına göre Peygamberimiz (s.a.v.)’in sözlerine ve Üstad’ın kendi açıklamalarını esas alarak, Üstad için ”Seyyid olmadığına göre aynı zamanda ahir zamanın Büyük Mehdisi de değildir çünkü Hz. Mehdi (a.s.) ehl-i beytten olacaktır’ dememiz doğru olmaz mı? 6. SEYYİD OLMAYAN SEYYİDİM VE SEYYİD OLAN DEĞİLİM DİYENLER, İKİSİ DE GÜNAHKAR VE DUHUL VE HURUC (İSYAN) HARAM OLDUKLARI GİBİ... hadis ve Kuran'da dahi, ziyade veya noksan etmek memnu'dur (yasaklanmıştır). (Muhakemat, s. 52) • Üstad Said Nursi Hazretleri, Muhakemat, sayfa 52 de geçen; “Seyyid olmayan seyyidim ve seyyid olan değilim diyenler, ikisi de günahkar ve duhul ve huruc haram oldukları gibi…” ifadesiyle Külliyat okuyucularına Peygamberimiz (s.a.v.)’in soyundan gelmeyen yani seyyid olmayan bir kişinin ben seyyidim demesinin ya da seyyid olduğu halde ben seyyid değilim diyerek durumunu reddetmesinin ayrı ayrı günah ve haram olduğunu ifade etmiştir. Bu açıklamasına göre seyyid olmadığını söyleyen birinin konumu Üstad Hazretleri’nin açıklamasına göre ne şekilde olmaktadır? • Said Nursi Hazretleri, çok samimi, Allah’tan çok korkan bir Müslüman olduğuna ve Allah’ın haramlarına helallerine çok titiz bir mümin olduğuna göre yalan söyleme gibi Kuran’da haram olduğu açıkça belirtilmiş bir eylem içine girmeyeceği de son derece açıktır. O zaman seyyid olan bir kişinin seyyid değilim dediği takdirde günaha gireceğini ifade eden Said Nursi Hazretler’nin, bu inancına ters düşecek bir ifade kullanması Nur talebelerine göre mümkün müdür? 7. İLERİDE GELECEK ACİB (şaşılan, hayret uyandıran, benzeri görülmeyen) ŞAHSIN… (Barla Lahikası, s. 162) • Üstad Barla Lahikası’nın 162. sayfasında, “ileride gelecek” bir kişi için; hayret uyandırıcı, daha önce gelen velilere, mehdilere hiç benzemeyen özel bir şahıs olduğunu belirtmiştir. Nur talebelerine göre Üstad bu sözünde kimi kastetmiştir? • Üstad’ın; kendi vefatından sonra geleceğini ve kendisinin onu kabrinden seyredeceğini söylediği Hz. Mehdi (a.s.), Üstad’ın ileride geleceğini müjdelediği bu acib şahıs olabilir mi? 8. BEN BÖYLE BİR NURUN ZUHURUNA (ortaya çıkışını) ÇOK İNTİZAR ETTİM (gözledim) VE EDİYORUM. FAKAT ÇİÇEKLER BAHARDA GELİR. ÖYLE İSE O KUDSİ ÇİÇEKLERE ZEMİN HAZIR ETMEK LAZIM GELİR. VE ANLADIK Kİ, BU HİZMETİMİZLE O NURANİ ZATLARA (nurlu şahıslara) ZEMİN İZHAR EDİYORUZ (hazırlıyoruz). (Mektubat, s. 371) Üstad burada kendi döneminde zuhur etmesini beklediği ancak daha sonra kendi döneminde gelmeyeceğine kanaat getirdiği nurlu bir şahıstan bahsetmektedir. Sözünde Üstad, son bin yılın en büyük İslami eseri olan Risale-i Nur Külliyatı ile; çiçek olarak nitelendirdiği bu nurlu şahıslara ortam hazırlama gibi bir hizmette bulunduğunu fark ettiğini belirtmiştir. • Üstad’ın bahsettiği bu kudsi çiçek, bu nurani şahıs; Üstad’ın yaşadığı Hicri 1300’den bir asır sonra geleceği Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından müjdelenen ve Üstad’ın da risalelerinde Peygamberimiz (s.a.v.)’in soyundan olduğunu söylediği Hz. Mehdi (a.s.) midir? • Üstad sözünde çiçekler diye tanımladığı bu kişilerin kendi döneminde zuhur ettiklerine dair bir ifade ya da bir işaret kullanmış mıdır? • Sizce Üstad, kudsi çiçekler tanımlamasıyla kimleri kastetmektedir? • “… Bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin hazırlıyoruz” ifadesiyle bu nurani zatların Üstad’dan daha sonra gelecekleri açıklanmış olmuyor mu? • Üstad kendisini Hz. Mehdi (a.s.)’nin öncüsü ve hizmetkarı olarak ((Barla Lahikası, s. 162) tanımladığına göre zemin hazırladığını belirttiği bu kutsi çiçekler Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.) olabilir mi? 9. İLERİDE GELECEK ACİB (şaşılan, hayret uyandıran, benzeri görülmeyen) ŞAHSIN bir HİZMETKARI ve ONA YER HAZIR EDECEK BİR DÜMDARI (yardımcı kuvveti) ve O BÜYÜK KUMANDANIN PİŞDAR BİR NEFERİ (önden giden bir askeri) olduğumu zannediyorum. (Barla Lahikası, s. 162) • Üstad kendisinin; ileride gelecek bu acib şahsın hizmetkarı olduğunu söylemiş midir? • Üstad, bu şahsa nasıl bir hizmette bulunacağını belirtmiştir? • Üstad’ın hizmeti; hazırladığı Risale-i Nur’u olabilir mi? Çünkü Üstad Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9’da; 10. ... Bu hakikatdan anlaşılıyor ki; SONRA GELECEK O MÜBAREK ZAT RİSALE-İ NUR'U BİR PROGRAMI OLARAK NEŞR VE TATBİK EDECEK (yazma ve dağıtma yoluyla yayacak ve uygulayacak). Şeklinde belirterek kendisinden sonra gelecek olan bu mübarek kişinin Risale-i Nur’u neşr ve tatbik edeceğini bildirmiştir. Bu ifadesi düşünüldüğünde, Üstad’ın kendisinden sonra gelecek nurani şahsa yaptığı bu değerli hizmeti Risale-i Nur’u hazırlamış olması olabilir mi? • Üstad Risale-i Nur’u hazırlayarak Hicri 1400’de zuhur edecek bu değerli kişiye yardımcı olmuş (büyük bir hizmette bulunmuş) ve onun öncülüğünü(pişdar neferliğini) yapmış olmuyor mu? • Sizce Barla Lakihası, sf. 162’de Üstad “O BÜYÜK KUMANDANIN…” derken Hz. Mehdi (a.s.)’yi mi kastedmiştir? • Üstad'ın kendisi bu sözünde ifade ettiği gibi büyük kumandanlık görevi gibi bir görev yapmış mıdır? • Böyle bir kumandanlık görevi yapmadığına göre; Üstad’ın burada kastettiği “ileride gelecek büyük kumandan” Hz. Mehdi (a.s.) midir? 11. RİSALE-İ NUR'UN ŞAHS-I MANEVİSİNİ HAKLI OLARAK HZ. MEHDİ TELAKKİ EDİYORLAR (olarak kabul ediyorlar). O şahs-ı manevinin de bir mümessili (temsilcisi), Nur şakirdlerinin (talebelerinin) tesanüdünden (dayanışmasından) gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı maneviden bir nevi mümessili (temsilcisi) olan BİÇARE TERCÜMANINI ZANNETTİKLERİNDEN, BAZEN O İSMİ (Hz. Mehdi ismini) ONA VERİYORLAR. Gerçi bu, BİR İLTİBAS (karıştırma) BİR SEHİVDİR (hatadır, yanılmadır)... (Emirdağ Lahikası, s. 266) • Üstad talebelerinin kendisine Hz. Mehdi (a.s.) sıfatı vermeye, Risale-i Nurların şahsı manevisini de yine Mehdi olarak görmeye çalıştıklarını oysa bunun bir karıştırma, bir hata ve bir yanılgı olduğunu ifade etmiştir. Burada Üstad’ın kastettiği ve bazı Nur talebelerinin yaptığı hata ve içine düştükleri yanılgı nedir? • Üstad kendisine talebeleri tarafından Mehdi olduğu yönündeki bakış açısını doğru bulmadığını, bu düşüncelerinde yanıldıklarını; “…bu, BİR İLTİBAS (karıştırma) BİR SEHİVDİR (hatadır, yanılmadır)...” sözüyle ifade etmiş midir etmemiş midir? • Üstad burada bazı Nur talebelerinin ne konuda bir iltibas bir sehiv yaptıklarını söylemektedir? 12. TA AHİR ZAMANDA, HAYATIN GENİŞ DAİRESİNDE (dünya çapında) ASIL SAHİPLERİ, YANİ MEHDİ VE ŞAKİRTLERİ (talebeleri), CENAB-I HAKK'IN İZNİYLE GELİR, O DAİREYİ GENİŞLETİR ve O TOHUMLAR SÜMBÜLLENİR. BİZLER DE KABRİMİZDE SEYREDİP ALLAH'A ŞÜKREDERİZ. 14. (Kastamonu Lahikası, s. 99) 12. ... TA AHİR ZAMANDA, HAYATIN GENİŞ DAİRESİNDE ASIL SAHİBLERİ, YANİ MEHDİ VE ŞAKİRDLERİ, CENÂB-I HAKKIN İZNİYLE GELİR, O DAİREYİ GENİŞLENDİRİR VE O TOHUMLAR SÜNBÜLLENİR. BİZLER DE KABRİMİZDE SEYREDİP ALLAH’A ŞÜKREDERİZ. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s.172) • Bu iki sözünde de Üstad kendisi vefat ettikten sonra gelecek olan Hz. Mehdi (a.s.) ve ona bağlı talebelerinden söz etmektedir. Siz Üstad’ın “Hz. Mehdi (a.s.) ve talebeleri” derken ayrı ayrı varlıkları olan şahısları mı yoksa bir şahsı maneviyi mi kasteddiği anlamını çıkarıyorsunuz? • Üstad eğer bu sözünde bir insanı değil de bir topluluğu kastetmek isteseydi başka birçok konuda kullandığı şekilde Hz. Mehdi (a.s.) için de şahsı manevi ifadesini kullanmaz mıydı? • Risalelerin herhangi bir yerinde Üstad’ın Hz. Mehdi (a.s.) için; sözde ”Hz. Mehdi (a.s.) şahsı manevidir, bir şahıs, bir kişi değildir” dediği herhangi bir sözü, bir cümlesi var mıdır? • Üstad; ahir zamanın asıl sahipleri olarak belirttiği Hz. Mehdi (a.s.) ve talebelerinin İslam ahlakını tüm dünya çapında hakim edecekleri bir sırada kendisinin kabrinden bunları seyredeceğini ifade ederek Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru zamanında kendisinin hayatta olmayacağını söylemiş olmuyor mu? • “....bizler de kabrimizde seyredip Allah’a şükrederiz.”ifadesi Hz. Mehdi (a.s.) zamanında Üstad'ın vefat etmiş olacağını ifade etmiyor mu? • Üstad’a göre Üstad Hz. Mehdi (a.s.)’yi görecek mi? • Üstad Hz. Mehdi (a.s.) zuhur ettiğinde vefat etmiş olacağına göre kendisinin ahir zamanda zuhur edecek olan Hz. Mehdi (a.s.) olması gibi bir durum söz konusu mudur? 13. ... Bu hakikatdan anlaşılıyor ki; SONRA GELECEK O MÜBAREK ZAT RİSALE-İ NUR'U BİR PROGRAMI OLARAK NEŞR VE TATBİK EDECEK (yazma ve dağıtma yoluyla yayacak ve uygulayacak). (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9) Üstad bu sözünde özellikle; “sonra gelecek o mübarek zat” şeklinde bir vurgulamada bulunmuştur. Ardından da bu mübarek kişinin Üstad’ın hazırlamış olduğu Risale-i Nur külliyatını eserlerinde düzenli olarak kullanarak ve anlatarak yayacağını ve uygulayacağını bildirmiştir. • Nur talebelerine göre Üstad’ın kendisinden sonra geleceğini işaret ettiği ve onun külliyatını bir program şeklinde neşr ve tatbik edecek bu mübarek şahıs kim olacaktır? • Üstad 13. asrın müceddidi olduğuna ve kendisinden sonraki yüzyıl Hicri 1400 olup Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde ahir zamanın büyük Mehdi’sinin zuhur vakti olarak bildirildiğine göre, Üstad bu sözünde Hz. Mehdi (a.s.)’yi kastediyor olabilir mi? • Üstad döneminde bu büyük gelişme yaşanmadığına göre “Üstad Hz. Mehdi (a.s.) ‘dir” demek Üstad’ın kendi ifadesiyle tamamen çelişen yanlış bir açıklama olmaz mı?
Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2010 14 yıl Nur talebesi kardeşlerimizden, cevabını öğrenmek istediğim sorular . . . • Üstad döneminde bu büyük gelişme yaşanmadığına göre “Üstad Hz. Mehdi (a.s.) ‘dir” demek Üstad’ın kendi ifadesiyle tamamen çelişen yanlış bir açıklama olmaz mı? Islamda Mehdi yoktur birakin bunlari ve bunlar üzerinden dinle uzaktan yakindan ilgisi olmayan bir Kürtcünün reklamini yapmayi.Dininizi ögrenin. saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.