Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2010 14 yıl GİTTİM GÖRDÜM Mardin üzerinden gözlemlerime biraz daha devam etmek istiyorum. Sohbetlerim sırasında sık sık sorduğum sorulardan biri şöyleydi: “Mardin neden AKP’li olmuş?” Tabii bu soruyu geçmişi hatırladığım için soruyordum. Mardin aslında “daha sol” eğilimli kentlerimizden biriydi. 2007 seçimlerinde ise 6 milletvekilinden dördünü AKP ikisini ise bağımsızlar (DTP) çıkarmıştı. Yani seçim sonucuna bakıldığında Mardin’in ezici üstünlükle AKP’li olduğu fikrine varabilirsiniz. Ancak ne gariptir ki “AKP’li” tanımlamasına Mardin’deki pek çok kişiden hiç tepki alamadım. Açıkçası “AKP’li olmayı” pek kabullenmiyorlar. Çünkü duruma “partiler açısından” bakmıyorlar. Kimin ne yaptığı daha önemli çünkü. Mardin’in ileri gelenlerinden olduğunu hemen fark edebileceğiniz bir işadamı “Burada kimsenin umrunda değildir partiler. Seçim sonuçları sizi aldatmasın” dedikten sonra bana göre çok ilginç olan şu bilgiyi verdi: “Şu pencereden bakınca Mardin’e gelen yolları görüyorsunuz, bunlar yoktu. Fakir halk hastanelere gidemezdi, şimdi gidiyor. Pek çok kişi devletten çocuk yardımı adı altında para alıyor, birçoğunun kapısına gıda malzemeleri başta olmak üzere ihtiyaç maddeleri bırakılıyor. Eskiden tezek yakanların bugün evine kadar kömür getiriliyor. Vatandaş cebine girenin kaynağına bakmaz, kim veriyor ona bakar. Şu anda AKP veriyor, adam oyunu başkasına neden versin ki?” Mardinli işadamı “ayrıca” dedi ve ekledi: “Şunu unutmayın ki, buralarda hâlâ devlet baba kavramı çok geçerli. Herkes bir taraftan devleti şikâyet eder, ama en sağlam gelir kaynağı olarak da onu görür. Devlet adına kim birşeyler veriyorsa, devlet baba da odur. AKP şu anda devlet baba.” İşadamının daha derli toplu anlattığı “devlet baba-AKP” ilişkisini Mardin’deki pek çok kişinin sözlerinden çıkarmak mümkün. Tabii bunları fark ettikten sonra “Mardin’de AKP neden güçlü” ya da “Mardin neden evet dedi” gibi sorulara bazılarının “uzaylı görmüş” gibi manasız biçimde tepki göstermelerinin nedenini de anlamış oldum. ***** BUNU YAZMAK GEREK Şaşıracak bir şey yok Polis müdürü Hanefi Avcı‘nın tutuklanmasını “hayretle” karşılayanlar var. Oysa bunda şaşıracak bir şey yok. Avcı, iktidar ve yandaşlarını “rahatsız” etti, her rahatsız eden gibi onun da başı derde girdi. Konu bu kadar basit. Ama bu arada demokrasi nutukları atılsın, özgürlük şarkıları söylensin, hukukun üstünlüğü sloganları bağırılsın ne fark eder ki. Çünkü iktidar ve yandaşları için önemli olan “kendi görüş ve düşünceleri”dir. Bunun dışında kalan görüş ve düşünceler demokrasiye, özgürlüklere, hukuka aykırıdır. Avcı gibi “dini bütün” olarak bilinen, “milliyetçi” eğilimi ağır basan, “kendini devlet gibi görmek” alışkanlığı olan bir polis müdürünün, bütün bunlara çok ters biçimde “komünist bir terörist” olarak suçlanması “abes” görünüyor değil mi? Şaşırtan da bu zaten. Peki Mehmet Haberal’ın terörist olması, Türkan Saylan’ın PKK teröristleri ile işbirliği içine girmesi, İlhan Selçuk’un bir sabah tankların üzerinde oturacağı, Mustafa Balbay’ın darbe yöneticiliğine getirileceği şaşırtıcı değil miydi? 2 yılı aşkın süredir bunlara inanan ve hiç şaşırmayanlar bugün Hanefi Avcı’nın tutuklanmasına nasıl şaşırıyor, ben asıl ona şaşırıyorum. Tabii işin ironik yanları da var. Hanefi Avcı’nın kitabından öğrendiğimize göre, Türkiye’de “telefon teknolojisini” kullanarak, ilk dinleme ve izleme yapan kişi bizzat kendisi. Üstelik bu uygulamaları yaparken hiçbir zaman mahkeme izni almayı da düşünmemiş. Bu uygulamaları başlatan ve dinleme kayıtlarıyla, kimi belki gerçekten suçlu, pek çok kişinin canını yakan Hanefi Avcı’nın, “dinleme tezgâhı” sonucu tutuklanması da belki ilahi adaletin işidir. Yıllardır bütün bu uygulamalara hiç ses etmeyen, hele işine geldiği zaman destekleyen pek çok kişi, aynı yolla “bertaraf” edilebilir. Bu da hiç şaşırtıcı olmamalı. Ses çıkarması gereken kişilerin sessiz kalması, ibretlik bir sonla karşılaşmayacakları anlamına gelmez. İnanmayan Hanefi Avcı’nın durumuna bakmalıdır. Bakmalıdırlar ki, yıllardır anlatmaya çalıştığım demokrasi dışılıkları, hukuksuzlukları, kanunsuzlukları anlarlar belki. ***** HOŞUMA GİDENLER Mantık ve vicdan Hanefi Avcı olayı, görüyorum ki, bu iktidara gözü kapalı destek veren ve kendilerine liberal diyenleri bile irkiltti. Şimdilik her ne kadar “Hanefi Avcı’yı önce yerin dibine batırıp sonra konuya girseler” de “vicdan ve mantıktan” söz etmeye başladılar. Ki bu olumlu bir gelişmedir. Oysa yıllardır tüm hukuksuzluklara, demokrasiye aykırı uygulamalara, kanunsuzluklara kulaklarını kapatıp gözlerini yummuşlardı. Şimdi “kerhen” de olsa uyanıyorlar. Tehlikenin kendi başlarına gelebileceğini de görüyorlardır belki. Çünkü, tarihte örneği çok; diktatoryal yönetimler, ilk başlarda kendilerinden olmayan ama kendilerini destekleyenleri altın tepside taşırlar, işleri bittiğinde de lağım çukuruna bırakıverirler. Kim bilir; yandaşlar referandumdan sonra oluşan havanın “kendilerini de yok edebileceğini” görüyorlardır artık. ***** MERAK ETTİKLERİM Referandumu halkın yarısı boykot ederse? Referandumun yapılış yöntemi ile ilgili iki noktayı belirtmiştim dün. Birincisi tüm seçmen açısından bakıldığında evet oylarının oranı yüzde 44 oluyor. İkincisi ise katılımın yüzde 50’den az olduğu yerlerde referandumun geçerli sayılıp sayılamayacağı konusuydu. Doğal olarak iki konu da çok ilgi çekti. Demek ki yeni anayasa ya da bazı maddelerde değişiklik gündeme geldiğinde bu konuların tekrar ele alınmasında yarar var. Dünkü yazıyı pekiştirmek adına bir örnek daha vermek istiyorum. Diyelim ki BDP’nin bazı Güneydoğu illerinde kısmen başarıya ulaştığı “boykot” tüm ülke çapında etkili olsa ve referanduma katılma oranı yüzde 50’nin altında kalsa. O zaman ne olacak? Ve yüzde 49’luk bir katılımın sonunda Evetler yüzde 75 ya da tersi çıksa, bunu milli irade mi sayacağız? Referandumla ilgili düzenlemenin mutlaka yapılması gerek galiba. ***** İnsan başına olay gelmeden o olay hakkında neler yapabileceğini bilemez. (Fur Kaner) Vatan Gazetesi/ 30.09.2010
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.