Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,

Gezdirsin boşluğu ense kökünde!

Ve uçtu tepemden birdenbire dam;

Gök devrildi, künde üstüne künde...

 

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!

Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!

Sonsuzluk, elinde bir mavi tulbent,

Ok çekti yukardan, üstüme avcı

 

Ateşten zehrini tattım bu okun,

Bir anda kül etti can elmasımı.

Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,

Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

 

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;

Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.

Al sana hakikat, al san rüya!

İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

 

Ensemin örsünde bir demir balyoz,

Kapandım yatağa son çare diye.

Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,

Yepyeni bir dünya etti hediye

 

Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;

Makânı bir satih, zamanı vehim.

Bütün bir kahinat muşamba dekor,

Bütün bir insanlık yalana teslim.

 

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!

Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!

Otursun yerine bende her şekil;

Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

 

.....................................................

.....................................................

.....................................................

.....................................................

 

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,

Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,

Deliler köyünden bir menzil aşkın,

Her fikir içimde bir çift kelepçe.

 

Niçin küçülüyor eşya uzakta?

Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?

Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?

Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

 

Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,

Bir fikir ki, beyin zarında sülük.

Selam sana haşmetli azap;

Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

 

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!

Ey yedinci gök, esrarını aç!

Annemin duası, düş de perde ol!

Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

 

Uyku, katillerin bile çeşmesi;

Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.

Teselli pınarı, sabır memesi;

Size şerbet, bana kum dolu çanak.

 

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,

Sırrını ararken patlayan gülle?

Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;

Karınca sarayı, kupkuru kelle...

 

Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,

Mevsimden mevsime girdim böylece.

Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,

Fikir çilesinden büyük işkence.

 

...................................................

....................................................

....................................................

....................................................

 

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;

Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!

Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,

Yetişir çektiğim mesafelerden!

 

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;

Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık.

Her gece rüyamı yazan sihirbaz,

Tutuyor önümde bir mavi ışık.

 

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?

Bu kükürtlü duman, nedir inimde?

Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,

Bir zehir kıymak gibi, beynimde.

 

Lugat, bir isim ver bana halimden;

Herkesin bildiği dilden bir isim!

Eski esvaplarım, tutun elimden;

Aynalar söyleyin bana, ben kimim?

 

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,

Arzı boynuzunda taşıyan öküz?

Belâ mimarının seçtiği arsa;

Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?

 

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,

Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,

Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,

Dev sancılarımın budur kaynağı!

 

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,

Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.

Boşuna gezmişim, yok tabiatta,

İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

 

...............................................

.................................................

.................................................

.................................................

 

Gece bir hendeğe düşercesine,

Birden kucağına düştüm gerçeğin.

Sanki erdim çetin bilmecesine,

Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

 

Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;

Atlas sedirinde mavera dede.

Yandı sırça saray, ilahi yapı,

Binbir avizeyle uçsuz maddede.

 

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;

Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.

İçiçe mimari, içiçe benlik;

Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!

 

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;

Nizam köpürüyor, ta çenemde su.

Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;

Suda ezel fikri, ebed duygusu.

 

Kaçır beni ahenk, al beni birlik;

Artık barınamam gölge varlıkta.

Ver cüceye, onun olsun şairlik,

Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.

 

Öteler öteler, gayemin malı;

Mesafe ekinim, zaman madenim.

Gökte saman yolu benim olmalı;

Dipsizlik gölünde, inciler benim.

 

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!

Heybem hayat dolu, deste ve yumak.

Sen, bütün dalların birleştiği kök;

Biricik meselem, Sonsuza varmak...

 

 

Necip Fazıl Kısakürek

Gönderi tarihi:

"Bir bardak su gibi çalkandı dünya;

Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.

Al sana hakikat, al san rüya!

İşte akıllılık, işte sarhoşluk!"

 

 

1- Bu gün yarın derken milyarlarca yıl oldu hala yıkılacak.

2- Necip Fazıl Kısakürek . Çok iyi bir şair. fakat ben bir şeyi anlamadım . Bir azarın Efendi adlı kitabını okudum. Orada Rahmetli Menderes zamanında dğzenli olarak her yıl toplaca Örtülü ödenekten maaş aldığı yazılı. Bu Yazar menderesin maaaşlı yazarı olması olmasın. Her yazdığını nakit ücretle yazıyor zahir. Bence pek ciddiye almamak gerek. not: İsteyene kitabın tam sayfa nolarını verebilirim.

Gönderi tarihi:

 

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!

Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!

Otursun yerine bende her şekil;

Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

 

Necip Fazıl Kısakürek

 

Ben merkezli, bilimsel olmayan takıntılarımız:

 

Ben en doğruyu bilirim...

En değerli yaşam benim yaşamımdır...

Mutluluğumu başkaların mutsuzluğu üzerinde tutabilirim.

Benim ailem en kutsaldır...

Benim ırkım daha üstündür...

Benim inancım en doğrudur...

İnancımda benim mezhebim doğrudur...

Benim vatanım en kutsaldır...

Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın...

En kutsal bayrak benim bayrağımdır...

 

Bilimsel ilkelerle örtüşmeyen bu tür takıntılarımız doğru değildir !...

 

Taurusmutis, Davet, sardunyam, ve diğer arkadaşlarımın,

benim için objektif değerlendirmeler yapıyor görüşlerine (samimiyetlerine) teşekkür ediyorum.

 

Objektiflik takıntılarla değil, bilimsel ilkelerle başarılabilir.

 

İyi dileklerimle...

Gönderi tarihi:

"Bir bardak su gibi çalkandı dünya;

Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.

Al sana hakikat, al san rüya!

İşte akıllılık, işte sarhoşluk!"

1- Bu gün yarın derken milyarlarca yıl oldu hala yıkılacak.

2- Necip Fazıl Kısakürek . Çok iyi bir şair. fakat ben bir şeyi anlamadım . Bir azarın Efendi adlı kitabını okudum. Orada Rahmetli Menderes zamanında dğzenli olarak her yıl toplaca Örtülü ödenekten maaş aldığı yazılı. Bu Yazar menderesin maaaşlı yazarı olması olmasın. Her yazdığını nakit ücretle yazıyor zahir. Bence pek ciddiye almamak gerek. not: İsteyene kitabın tam sayfa nolarını verebilirim.

 

Tabi bunları okumayana içinden bir bölüm alıp yutturabilirsin,ama bilmediğin veya bilipte söylemediğin necip fazıl'ın önceleri yanlış işler yaptığı sonrasında tanıştığı mübarek zat sayesinde hak yoluna girdiğidir.Kendii milletvekili seçildiği halde maaşlarını almamıştır.Senide muhattap kabul edip yazıyoruz ya hadi neyse...

 

Ben merkezli, bilimsel olmayan takıntılarımız:

 

Ben en doğruyu bilirim...

En değerli yaşam benim yaşamımdır...

Mutluluğumu başkaların mutsuzluğu üzerinde tutabilirim.

Benim ailem en kutsaldır...

Benim ırkım daha üstündür...

Benim inancım en doğrudur...

İnancımda benim mezhebim doğrudur...

Benim vatanım en kutsaldır...

Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın...

En kutsal bayrak benim bayrağımdır...

 

Bilimsel ilkelerle örtüşmeyen bu tür takıntılarımız doğru değildir !...

 

Taurusmutis, Davet, sardunyam, ve diğer arkadaşlarımın,

benim için objektif değerlendirmeler yapıyor görüşlerine (samimiyetlerine) teşekkür ediyorum.

 

Objektiflik takıntılarla değil, bilimsel ilkelerle başarılabilir.

 

İyi dileklerimle...

 

 

sevgili bilimselci;

bir laf var sevdiğim:aptal 10 dostum olacağına akıllı 1 düşmanım olsun.Yanlış anlama seni düşman olarak görmüyorum,sözüm tartışmada koruduğun üslubun.İnanırsın veya inanmazsın o seni bağlar.Ama madem bu kadar araştırıcısın neden bilimin dayandığı islamik kaynakları görmüyorsun.Gel öğren ve bir ay müslümanlığın gereklerini yerine getirerek yaşa,olmazsa fikirlerinde devam edersin.Bunu bilimsel bir deney olarak gör,ne dersin?Sevgiler..

Gönderi tarihi:

sevgili bilimselci;

bir laf var sevdiğim:aptal 10 dostum olacağına akıllı 1 düşmanım olsun.Yanlış anlama seni düşman olarak görmüyorum,sözüm tartışmada koruduğun üslubun.İnanırsın veya inanmazsın o seni bağlar.Ama madem bu kadar araştırıcısın neden bilimin dayandığı islamik kaynakları görmüyorsun.Gel öğren ve bir ay müslümanlığın gereklerini yerine getirerek yaşa,olmazsa fikirlerinde devam edersin.Bunu bilimsel bir deney olarak gör,ne dersin?Sevgiler..

 

 

Sevgili taurusmutis,

 

Beni akıllı görmen beni duygulandırdı...

Binlerce teşekkürler...

Sizin iyiliğiniz.

Üslubuma övgünüz için de teşekkürler...

Bilimsel ahlaka uymaya çalışıyorum.

Bu yüzdendir...

Henüz sempati evresindeyim...

Dini bilgim de çoğu inançlılar kadar var herhalde...

Üstelik tüm kutsal kitapları bir kaç kez okudum.

Sadece okumakta değil...

Özümledim de...

Şimdilerde bilimselliği okuyup özümlemeye çalışıyorum...

Söylediğim gibi henüz yeniyim...

Tekrar teşekkürler...

 

İyi dileklerimle...

Gönderi tarihi:

Tabi bunları okumayana içinden bir bölüm alıp yutturabilirsin,ama bilmediğin veya bilipte söylemediğin necip fazıl'ın önceleri yanlış işler yaptığı sonrasında tanıştığı mübarek zat sayesinde hak yoluna girdiğidir.Kendii milletvekili seçildiği halde maaşlarını almamıştır.Senide muhattap kabul edip yazıyoruz ya hadi neyse...

 

 

bana kimse somun yalan yutturamaz.

 

 

Necip Fazıl için 1934 yılı hayatının dönüm noktası oldu. Çünkü hayat felsefesinin değişmesine neden olan ve Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile bu dönemde tanıştı. Ve bu kişiden bir daha kopmadı. Necip Fazıl'ın, üstün bir ahlak felsefesini savunduğu tiyatro eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlar (Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak).

 

Senin dediğin yıl 1934 yılı .

 

Benim yazdığım Menderes yılları 1950 den sonra. Yani bu yıllar Necip Fazıl'ın armut gibi erdiği yıllar.

 

Devletin örtülü ödeneğinde otklandığı yıllar bahsettiğin yani onu erdiren Arvasi ile tanıştıkran sonra.

 

Hadi şimdi anlat bakalım.

Gönderi tarihi:

sevgili bilimselci

uslubun, samimiyetin gerçekten çok hoş. objektifliğinde...

ancak samimiyetle bir tavsiyede bulunacağım, iznin olursa, kutsal kitapları okumuşsun ne kadar hoş keşke ülkemizde herkes okusa. her türlü kitabı. yalnız bilimin her konuda yeterli olmadığı ortadadır, bilim somut kanıt ister ancak aradığı somut kanıt çabuk oluşmayabilir, o kanıt oluşana kadar kaybedilen zamana yazık olur, okuduğunu söylemişsin ama eğer anlayamadıysan atladığın bir yer vardır bence lütfen tekrar gözden geçir ve inanmadığın görüşlerin yazdığı kitapları da okumalısın. bana sorarsan ben de okuyorum farklı görüşleri ve gerçekten bakış açılarını merak ederek okuyorum... çünkü bazen karşı taraftan bakmanın çok gerekli olduğunu düşünüyorum.

 

inananlardan olsun inanmayanlardan olsun dünyada ne kadar insan varsa her birinin farklı bakış açıları ve algılamaları var. bu da bir zingir bence ama bazen zayıf halkalar zincire zarar verebiliyor...(kasdettiğim inananların ve inanmayanların kendilerine ve başkalarına verdikleri zarar.)

 

sevgiyle kal...

 

sevgili suheda

 

şiir çok güzel ellerine sağlık Allah razı olsun emeklerinden... :clover:

Gönderi tarihi:

Benin vermek istediğim mesaj ne?sen konuyu nereye çekmeye çalışıyorsun doğru davud?

ÇİLE yani yukardaki şiir Üstadın ateizimden islama geçiş evresindeki buhranlı döneminde ve gerçeği buluşunu anlatan şiiri kesinlikle bir art niyet gözetmeksizin yazdım buraya şiiri anlamak için Üstadı tanımak lazım ama gördüğüm kadarıyla çoğumuz zaten tanıyoruz genede kısaca özetleyelim.

 

 

1905 yılının 25 Mayıs'ında İstanbul'da doğdu.

 

Necip Fazıl'ın çocukluğu, mahkeme reisliğinden emekli büyükbabasının İstanbul Çemberlitaş'taki konağında geçti. Maraş’lı bir soydan gelen şair, ilk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile Heybeliada’daki Bahriye Mektebin'de (Askeri Deniz Lisesi) tamamladı. Lisedeki hocaları arasında dönemin pek çok ünlüleri vardı: Yahya Kemal, Ahmet Hamdi(Akseki), İbrahim Aşki gibi...

 

İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten (1924) sonra gönderildiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümünde okudu. Paris'te geçen bohem günlerinden sonra, Türkiye'ye dönüşünde Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında müfettiş ve muhasebe müdürü olarak çalıştı. Robert Koleji, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde hocalık yaptı (1939-43). Sonraki yıllarında fikir ve sanat çalışmaları dışında başka bir işle meşgul olmadı.

 

Şairliğe ilk adımını on yedi yaşında iken, annesinin arzusuyla başladı ve ilk şiirleri Yeni Mecmua'da yayımlandı. Milli Mecmua ve Yeni Hayat dergilerinde çıkan şiirleriyle kendinden söz ettirdikten sonra, Paris dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitapları onu çok genç yaşta çağdaşı şairlerin en önüne çıkararak edebiyat çevrelerinde büyük bir hayranlık ve heyecan uyandırdı. Henüz otuz yaşına basmadan çıkardığı yeni şiir kitabı Ben ve Ötesi (1932) ile en az öncekiler kadar takdir toplamayı sürdürdü.

 

Şöhretinin zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürüp içinde yeni bir dönemin doğum sancısını hisseden Necip Fazıl için 1934 yılı gerçekten de hayatının yeni bir dönemine başlangıç olur. Bohem hayatının en koyu rengiyle yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan kopamaz.

 

Necip Fazıl'ın hemen tümünde üstün bir ahlak felsefesinin savunulduğu tiyatro eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlar. Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak gibi piyesleri büyük ilgi görür. Bu eserlerden Bir Adam Yaratmak, Türk tiyatrosunun en güçlü oyunlarındandır.

 

Necip Fazıl'ın şairliği ve oyun yazarlığı kadar önemli yönü, çıkardığı dergilerle düşünce hayatımıza kattığı zenginlik ve bu dergilerde çıkan yazılarla sürdürdüğü mücadeledir. Haftalık Ağaç dergisi (1936,17 sayı) dönemin ünlü edebiyatçılarının toplandığı bir okul olmuştur. Büyük Doğu dergisinde çıkan yazılarıyla İsmet Paşa ve tek parti (CHP) yönetimine şiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucu hakkında açılan çok sayıda davada yüzlerce yıl hapsi istendi. 163. maddeye aykırı bulunan yazıları ve kimi zaman da bulunan bahanelerle birkaç yılda bir hapse mahkum oldu. Cinnet Mustatili adlı eserinde hapishane anıları yer alır.

 

 

Sık sık kapatılan ve çeşitli bahanelerle toplatılan Büyük Doğu'nun çıkmadığı sürelerde günlük fıkra ve çeşitli yazılarını Yeni İstanbul, Son Posta, Babıalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Hergün ve Tercüman gazetelerinde yayımlandı. Büyük Doğu'da çıkan yazılarında kendi imzası dışında Adıdeğmez, Mürid, Ahmet Abdülbaki gibi müstear isimler kullandı. 1962 yılından itibaren de hemen hemen tüm Anadolu şehirlerinde verdiği konferaslarla büyük ilgi topladı. Başta İdeologya Örgüsü (1959) olmak üzere düşünce eserleriyle kültür hayatımıza verdiği büyük hizmet, diğer tüm yönlerini bile geride bırakacak üstünlüktedir.

 

1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, 'İman ve İslam Atlası' adlı eseriyle fikir dalında Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı (1981), Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü'nü (1982) almıştır. Ayrıca Türk Edebiyatı Vakfı'nca 1980'de verilen beratla 'Sultan-üş Şuara' (Şairlerin Sultanı) ünvanını kazanmıştır.

 

Necip Fazıl Kısakürek, 1983 yılının (doğduğu gün olan) 25 Mayıs'ında vefat etti.

Gönderi tarihi:

sevgili bilimselci

 

Sevgili sardunya,

 

Samimi iletişimimiz beni çok sevindiriyor.

Sende samimiyeti hissediyorum. Cevaplamaktan da ayrıca zevk alıyorum.

 

“üslubun, samimiyetin gerçekten çok hoş. objektifliğinde...”

 

Çok teşekkür ediyorum.

Ayrıca mahcup ta oluyorum...

Sizde öylesiniz...

Olmasanız araştırarak buralara sağ duyu (ben eminim) ile yazılar yazar mısınız?...

Doğrular için mesajlar veriyosunuz...

Kıymetli zamanınızdan alarak...

 

“ancak samimiyetle bir tavsiyede bulunacağım, iznin olursa, kutsal kitapları okumuşsun ne kadar hoş keşke ülkemizde herkes okusa. her türlü kitabı.

 

Arkadaşlarımın tavsiyeleri benim için çok önemli.

Okumak hayati mesele yiyecek içecek gibi...

Vatandaş ne güzel söylemiş;

“Ne kadar okuyorsan o kadar insansın diye"...

 

“yalnız bilimin her konuda yeterli olmadığı ortadadır, bilim somut kanıt ister ancak aradığı somut kanıt çabuk oluşmayabilir, o kanıt oluşana kadar kaybedilen zamana yazık olur,”

 

Bilim her konuda yeterliyim demiyor ki zaten.

Sende söylemişsin, somut koşullar/kanıt olmadığında bilim yetersizdir.

 

Yaşam ve zaman ayrılmaz bir parçadır...

Biri olmadan diğeri olamaz...

Anacak yaşam için hedefler vardır, zaman içinde gerçekleşecek...

Senin hedefin, bu dünyada sana verilen kredi ile diğer gerçek dünyanı kazanmak.

Benim hedefim ise, bu gerçek yaşamımda mutlu olmak...

Gelecekte de bıraktıklarımızla diğer insanların mutluluğu...

İkimizin de telaşı var doğrularla bir an önce hedefi yakalamak.

Seninki inançla...

Benimki gerçeklerle...

Zaman kaybına gelince;

Bilimin asıl amacı zaten mutluluk için hedefe en kısa yoldan gitmek...

Tabiiki doğruların önüne art niyetliler set çekmez ise...

 

“okuduğunu söylemişsin ama eğer anlayamadıysan atladığın bir yer vardır bence lütfen tekrar gözden geçir ve inanmadığın görüşlerin yazdığı kitapları da okumalısın. bana sorarsan ben de okuyorum farklı görüşleri ve gerçekten bakış açılarını merak ederek okuyorum... çünkü bazen karşı taraftan bakmanın çok gerekli olduğunu düşün”

 

Tavsiyen özünde doğru.

Bende bilgi ilerlemesi(doğruların oluşması) çelişkilerin mücadelesi ile oluyor.

Kafamda bir çelişki olduğunda araştırıyorum.

Çelişkimi halledene kadar...

İnan her türlü kaynaktan yararlanarak yapıyorum.

Bakış perspektifim genişçe...

Ancak çelişkilerimi, bilimsel ilkelerle doğrulandığında halledebiliyorum.

Yoksa çelişkilerim devam ediyor.

Somutluk ve deneysel sonuç olamayınca olmuyor ne yapayım…

 

“inananlardan olsun inanmayanlardan olsun dünyada ne kadar insan varsa her birinin farklı bakış açıları ve algılamaları var. bu da bir zincir bence ama bazen zayıf halkalar zincire zarar verebiliyor...(kastettiğim inananların ve inanmayanların kendilerine ve başkalarına verdikleri zarar.)”

 

Söylediklerin bahsettiğimiz hedefler için doğru.

Anacak zincirin zayıf halkalarını sağduyu ve bilim, onararak devam ediyor...

Önemli olan engel olup hedefe olan zamanı uzatmamak...

Matbaaya engel olarak dört yüz yıl geride kaldık...

Bunun gibi niceleri…..

 

En (sana özel) iyi dileklerimle…

Gönderi tarihi:

. Büyük Doğu dergisinde çıkan yazılarıyla İsmet Paşa ve tek parti (CHP) yönetimine şiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucu hakkında açılan çok sayıda davada yüzlerce yıl hapsi istendi.

 

 

Evet işte benim dediğim de bu idi. Ayağınla kendin geldin konuya. Ben de tam bunı azacaktım.

 

İşte Menderesten önce İnönü ve CHP için yaptığı bu muhalefetin bedelini Menderes zamanında Örtülü ödenekten almıştır.

 

Sayın Soner yalçının kitabının 266 sayfasında örtülü ödenekten para alanların listesi şöyle.

 

 

1951: Mehmet Ali Sevük'e (Nâzmı Hikmetin avukatı [samed

Ağaoğlu'nun emriyle]) 300 lira, Necip Fazıl Kısakürek'e 5 000 lira ,

şair Ahmet Muhip Dıranas'a (Samed'in emriyle) iki kez 500 lira,

yazar Orhan Seyfi Orhon'a (Refik Koraltan'ın emriyle) 500 lira,

Mehmet'in cezaevinde harcaması için 500 lira, Enis Behiç Koryürek'in

Miras isimli şiir kitabının matbaa masrafı 1 803 lira 40

kuruş, Kâzım Namî Duru'ya 150 lira, Ali Naci Karacan'a (A. Menderes'ten

borç olarak) 5 000 lira, Mizah gazetesine 8 000 lira vb.

1952: Ferit Alnar'a İsviçre seyahati için 3 000 lira, Madam Sami'ye

1 000 lira, Osman Kapanî'ye 3 000 lira, Tank Zafer Tunaya'ya

Türkiye'de Siyasal Partiler kitabı için 1 530 lira, Yahya

Kemal'e Arap devletlerinde tetkik seyahati için 1 700 lira, Nadir

Nadi, Ahmed Emin Yalman ve Ahmed Şükrü Esmer'e Londra seyahatine

refakat için 1 000 er lira, Beyaz Kitap için Hüsnü Yaman'a

11 494 lira 78 kuruş, Sivas DP teşkilatına 8 055 lira, Necip

Fazıl Kısakürek'e 50 000 lira vb.

1953: Peyami Safa'ya 10 000 lira, Mükerrem Sarol'a döviz olarak

3 000 lira, Emin Kalafat'a 10 000 lira, Burhan Belge'ye altı aylık ev

kirası 1 650 lira, Halil Lütfı Dördüncü'ye (gazete patronu) 5 865 lira,

Ferit Alnar'a döviz olarak 2 025 lira, Ali Fuad (Cebesoy) Paşa'ya

Millî Mücadele adlı kitabı için 1 500 lira, Yusuf Ziya Ortaç'a

15 000 lira, Behzat Bilgin'e 1 000 lira, Selim Ragıp Emeç'e 1 000 lira,

Bedii Faik ile Şevket Rado'ya 1 200 lira, Cemal Kutay'a 400 lira,

DP İzmir İl Başkanı Burhan Mater'e 10 000 lira, DP teşkilatlan

için yedi cip bedeli 67 090 lira, masajcı Kâzım Nefes'e 50 lira vb.

1954: İsviçre'ye gönderilmek üzere Yüksel Menderes'e 1 617 lira,

Recep Bilginer'e (gazeteci) 1 000 lira, Ferit Alnar'a 1 000 lira,

Osman Kapanî'ye 500 lira, Şoför Hayri'ye arsa taksiti 1 212 lira 24

 

 

İşte satılık kalemlerin ve ücretle yazanların yazısını matahmış gibi örnek göstermek ne cdecece sağlıklı.

Gönderi tarihi:

sevgili bilimselci

söylediğin güzel ve içten sözlere çok teşekkür ederim.

 

(bizi okuyanlar biraz fazla kibar bulabilir :P ama olsun kibarlık bir karakterdir para ile satın alınamaz değilmi?)

 

samimiyetle yaptığın araştırmalardan dolayı çok mutlu olduğumu söylemeliyim. En çok hayranlık duyduğum şey bilgidir. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu der Kuran.

 

Yalnız sen inançla ben gerçeklerle araştırıyorum diyorsun ya işte o noktada ben diyorum ki inanç ve gerçeklik farklı şeyler değildir. Yalnız herkesin aradığı gerçeklik farklı olabilir. Sen daha çok bilgi istersin daha çok kanıt istersin ve o kanıta göre inanırsın (ki o zaman daha çok bilirsin) ben fazla kanıt aramam bulduğum kanıt bana yeterli gelir ve daha çabuk inanırım. Ama eğer gün gelir de sen aradığın bilimsel kanıtı bulursan (ve inanırsan) bilgi bakımından benden daha değerli olacağın kesin. Ve ben benimle aynı inançta olan ama benden daha bilgili olan biri ile aynı safta olmaktan mutluluk duyarım. Senden öğreneceğim çok şey var öğrenmek sanattır keşke dünyanın tüm bilgisine sahip olmak elimizde olsaydı.

 

sevgi ve iyi dileklerimle... :clover:

 

sevgili suheda

 

boşver sen bu kötü niyetlileri, biz senin değerli yazılarını içtenlikle okuyoruz. Onların amaçları belli (tahrik) o yüzden bizler burada düzeyli bir tartışma ve fikir alışverişinde bulunarak daha hayırlı bişey yapmış oluruz. Biz birbirimize yeteriz..

 

Allah seninle olsun... :clover:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.