Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Zariyat 47: Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

 

Evrenin genişlediği 14 yüzyıl sonra bulundu. Hz. Muhammed bunu nasıl bilebilirdi?

 

Öte yandan Mucize Yalanları diye bir site varmış. Bunu incelemiş. Girdim okudum...

 

Kuran'da hiçbir yerde tepsi gibi yeryüzü ibaresi geçmemesine rağmen 8-9 yerde bu anlamı çıkarmış. Hee bir de tefsir okumaya başlamışlar. Diyorlar ki, genişletmekteyiz anlamı en son çıkacak anlammış. En son çıkacak anlamı kabul etmiyorsun ama tepsi gibiyi uyduruyorsun bu nasıl iş ???

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Sayın Palaman,

 

İsterseniz bu ayette söz edilen mucize iddiasını konu ile ilgili diğer ayetlerle birlikte bir analiz edelim :

 

 

"İnkar edenler gökler ve yer birbirleriyle bitişik iken onları ayırdığımızı görmüyorlar mı? ( 21 Enbiya Suresi 30 )

 

Şimdi eğer, Enbiya-30’daki Gökler ve Yer derken, göklerden kasıt tüm boşluk, yerden kasıt tüm madde ise doğrudur, zorlama bir yorum da olsa, Big Bang'e uyar. Ancak, eğer 21 Enbiya Suresi 30. ayetindeki "Gökler" olarak dünya haricindeki tüm evren kastediliyorsa, bu durumda Big Bang'e uymaz. Çünkü, Evrenin yaşının 13 milyar yıl, dünyanın yaşının da 4.5 milyar olduğunu düşünürsek ve göklerden kasıt dünya dışındaki evrenin tümü yerden kasıt sadece dünya ise yanlıştır, Bigbang'e uymaz ki bu anlam daha yakın.

 

Diğer taraftan, bu ayette bahsedilen "Gökler" den kasıt atmosfer de olabilir. Çünkü, Atmosferin oluşumunu, soğuyan dünyanın manto ve yer kabuğu tabakalarından çıkan nitrojen, karbondioksit, karbon monoksit gazlarının, dünyanın yerçekimi ve merkezkaç kuvvetiyle dengelenerek ve dünyanın dönmesi nedeniyle ilkel atmosferi oluşturduğu teorisine göre bildiğimize göre, ayeti elbette böyle de yorumlayabilme hakkımız vardır.

 

Yine, aşağıdaki;

 

"Ve göğü kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki (onu) genişletmekteyiz." ( 51 Zariyat Suresi 47 )

 

ayetinde "Gök" olarak tüm evren kastediliyorsa bu Hubble kızıl ötesi kaymasına uyar ve evren genişlemesine bir atıf olarak söylenebilir.

 

Diğer taraftan, bu ayette ‘Gök’’ diye atmosferden bahsediliyorsa atmosfer genişliyor değildir. Ama, Sema ( Gök, Gökyüzü ) atmosfer ise, ozon tabakasının azalmasıyla atmosferdeki ısınmanın, troposferin genişlemesi ve kutuplara doğru büyümesine yol açtığını biliyoruz. Yani, bu ayete de bu şekilde de zorlama bir yorum getirilebilir, zorlamazsak o zaman alakasızdır zaten.

 

Bunları toparlarsak,

 

Eğer, Zariyat-47'deki Gök ( Sema )den kasıt atmosfer ise bu atmosferin genişlemesine zorlama da olsa uyar.

 

Eğer, Zariyat-47'deki Gök ( Sema )den kasıt evren ise bu evrenin genişlemesi gözlemine uyar.

 

Eğer, Enbiya-30daki Gökler ( Semavat )den kasıt atmosfer ise bu atmosferin oluşumuna uyar.

 

Eğer, Enbiya-30daki Gökler ( Semavat )den kasıt evren ise bu Bigbang'e uymaz.

 

 

Sonuç:

 

1-Eğer her iki ayette de gök, gökler diye evren kastediliyorsa biri bilime uyar dersek öbürü hiç uymaz.

 

2-Eğer her iki ayette de gök, gökler diye atmosfer kastediliyorsa biri bilime uyar, öbürü bilime zorlama şekilde uyar yada belki de hiç uymaz diyebiliriz.

 

3-Eğer Zariyat-47'deki Gökden kasıt madde haricindeki boşluk ise bilime uyar, Enbiya-30'daki Gökler den kasıt atmosfer ise bilime uyar.

 

4-Eğer Zariyat-47'deki Gök ( Sema )den kasıt atmosfer ise zorlama şekilde bilime uyar, belki de hiç uymaz, Enbiya-30'daki Gökler ( Sema )den kasıt evren ise bilime uymaz.

Bunlardan birini seçmek gerekir o halde. Yine bunlarla birlikte ayrıca;

 

"O gün Göğü kitabın sayfalarını katlar gibi düreriz. Ve onu yaratılışa ilk başladığımız duruma iade ederiz. Bu, üzerimizdeki bir vaattir. Elbette, gerçekleştireceğiz." ( 21 Enbiya Suresi 104 )

 

ayetinde ise yine "Gök" diye tüm Evrenden bahsedildiği iddia edilmekte, bu ayet Big Crunch ( Büyük çöküş ) teorisi ile ilişkilendirilmektedir. Oysa, son gözlem ve analizler neticesinde, genişleyen evrenin yavaşlamadığı, tam tersine giderek hızlandığı anlaşılmış, yapılan hesaplarla da böyle bir yavaşlama, durma ve geri çökmenin olamayacağı kanıtlanmıştır.

 

“Özellikle uzak süpernova gözlemleri ve yüksek çözünürlüklü kozmik mikrodalga arkaplan ışıması analizleri olmak göre gözlemsel veriler, evrenin büyümesinin kütleçekim etkisi sonucu yavaşlamadığını, tam tersine giderek hızlandığını tutarlı olarak göstermektedir. Dolayısıyla büyük çöküş kuramı günümüzde sorunlu bir kuram olarak değerlendirilmektedir.” ( Wikipedi )

Anlaşılıyor ki bu ayetlerde söz edilen gök, bir kitabın sayfaları gibi bitişikken ayrılıp, 180 derecelik bir açılımla düz bir şekilde yayılıp zamanı gelince başlangıçtaki konumuna yani kitabın açılmamış haline döndürülecek olan, tipik, Ortaçağ evren tasvirine ait bir yapıdadır.

 

Saygılarımla.

Gönderi tarihi:

...

"O gün Göğü kitabın sayfalarını katlar gibi düreriz. Ve onu yaratılışa ilk başladığımız duruma iade ederiz. Bu, üzerimizdeki bir vaattir. Elbette, gerçekleştireceğiz." ( 21 Enbiya Suresi 104 )

 

ayetinde ise yine "Gök" diye tüm Evrenden bahsedildiği iddia edilmekte, bu ayet Big Crunch ( Büyük çöküş ) teorisi ile ilişkilendirilmektedir. Oysa, son gözlem ve analizler neticesinde, genişleyen evrenin yavaşlamadığı, tam tersine giderek hızlandığı anlaşılmış, yapılan hesaplarla da böyle bir yavaşlama, durma ve geri çökmenin olamayacağı kanıtlanmıştır.

 

“Özellikle uzak süpernova gözlemleri ve yüksek çözünürlüklü kozmik mikrodalga arkaplan ışıması analizleri olmak göre gözlemsel veriler, evrenin büyümesinin kütleçekim etkisi sonucu yavaşlamadığını, tam tersine giderek hızlandığını tutarlı olarak göstermektedir. Dolayısıyla büyük çöküş kuramı günümüzde sorunlu bir kuram olarak değerlendirilmektedir.” ( Wikipedi )

Anlaşılıyor ki bu ayetlerde söz edilen gök, bir kitabın sayfaları gibi bitişikken ayrılıp, 180 derecelik bir açılımla düz bir şekilde yayılıp zamanı gelince başlangıçtaki konumuna yani kitabın açılmamış haline döndürülecek olan, tipik, Ortaçağ evren tasvirine ait bir yapıdadır.

 

Saygılarımla.

 

Öncelikle ölçülü ve açık cevabınız teşekkür ederim!

 

Fakat birşey dikkatimi çekti bilimi destekleyen bütün ilişkilendirmeler zorlamayla çıkmışken açık, kapalı kitap örneği zorlamayla çıkmamış.

 

Vikipedi makalesinden alınan kesitin devamı:

 

"...günümüzde sorunlu bir kuram olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, hızlanmaya neden olduğu düşünülen karanlık enerjinin doğası bilinmediğinden, bu enerjinin etkisinin bilinmeyen bir gelecekte ters dönmesinin ve evrenin hızlı bir çöküşüne yolaçmasının da mümkün olduğu düşünülmektedir."

 

Ben ayeti şöyle değerlerndirilmesini daha mantıklı buluyorum:

"Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir...(Bakara-7)" ayette tıpkı burada olduğu gibi bir söz sanatı olduğu kanısındayım.

 

Fakat ayet mucize iddiasıyla Büyük Çökme'ye yorumlanmış. Büyük Çökme teorisi de hala bilimsel niteliğini koruyor.

 

İsterse Allah fizik kurallarını bozarak kendi eliyle de (!) Büyük Çöküşe benzer bir son hazırlayabilir.

 

Şimdi Orta Çağ inanışını inceleyelim:

 

Eğer buradaki anlam mecazi olmaswa, büyük çöküşe yorumlanmasa, sizin dediğiniz doğru olur.

 

Ortaçağ da hakim olan Aristo'nun Statik Evren Modeli'ne aykırı olarak genişleme Kuran'da bulunuyor.

Yani sizin dediğiniz şekilde Hz. Muhammed yalancı olup Kuran'ı kendisi uydurmuş olsaydı neden gününün bilimiyle ters düşmek ister?

 

(Ayrıca yine bir çeviri sorunu var. Ayette evrenin genişlediği hep yazılıydı. Fakat bu anlam bilinmediğinden Türkçe'ye sadece bir anlamı ile çevirildiği için çeviride bu anlam tercih edilmiyordu.)

Gönderi tarihi:

Forumda daha önce de yazmıştım. Nostradamus'un bütün "kehanetleri" şu şekildedir ; Önce olay gerçekleşir ve sonra Nostradamus'un bunu önceden gördüğü ortaya çıkar. Nostradamus pazarlamacıları, dizeleri alır, orasından burasından çekiştirir, rakamlarla oynar ve "bakın Nostradamus önceden görmüş" der. Aynı kişilerden, aynı yöntemle henüz gerçekleşmemiş bir kehaneti tahmin etmelerini istersiniz, otuz yıldır yorumladıkları ve gerçekleşen bir kehanet yoktur. Öyle ya madem Nostradamus geleceği görüyor, ve siz dizelerini yorumlamayı biliyorsunuz, söyleyin bakalım önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek bir kehaneti...

 

Şimdi HY ve müritlerinin "bilimsel" diye pazarlamaya çalıştıkları safsatalar, bilim kurumları tarafından değil ciddiye alınmak, gençleri ve çocukları bilimden soğutacak, bilim karşıtı propaganda oldukları için okullara sokulmasının yasaklanması talebi gibi bir cevap aldıktan sonra pozitif bilimlerden umudu kesip "Kuran bilimi" diye yeni bir bilim çeşidi icat ettiler.

 

Siz bilim yaptığınızı iddia ediyorsanız, ürettiklerinizin bilimsel niteliği, dünyadaki üniversiteler ve bilim kurumları tarafından nasıl değerlendirildikleriyle ölçülür. Ürettiklerinizi bilim dünyasına sunarsınız, incelenir, değerlendirilir, sınanır, çürütülmeye çalışılır ve doğruluğu üstünde fikir birliğine varılırsa (bu öznel bir fikir birliği değildir) bilimsel doğru olarak kabul edilir.

 

Peki ürettikleriniz, bilim dünyası tarafından "çarpıtma, bilim düşmanlığı" şeklinde değerlendirilir ve ciddiye dahi alınmazsa ne yaparsınız ? Derdiniz gerçekten bilimse, bilim okur ve kendinizi geliştirirsiniz. Ancak amacınız bilim değilse, HY ve müritleri gibi şansınızı başka yollarla deneyebilirsiniz. Madem bilim sizin ürettiklerinizi kabul etmiyor, ciddiye dahi almıyor o zaman yeni bir bilim icat ediverirsiniz. Hem öyle bir bilim olur ki bu, Allah'a dayandırdığınız için bu sefer karşıtlarınızı "Allah düşmanı" olmakla da suçlayabilirsiniz. "Kuran'da öyle yazıyor" dedikten sonra size değil de, profesörlere inanacak değiller ya. Beş asır önce "Kuran'da zaten her şey yazıyor, bilime ne hacet" diyerek medreselerde bilim okutulmasını yasaklayan Osmanlı zihniyetine dönüverirsiniz ne olacak.

 

Ondan sonra "Kuran bilimi"ni oluşturmak için kolları sıvarsınız. Nostradamus pazarlamacılarının taktiklerini alır Kuran üzerinde uygularsınız. Sonuç aynı olur, "Kuran'da önceden yazıyordu" denilen her şey geriye dönük olur.

 

Tabi normalde, bir bilimsel bilginin, teorinin ortaya çıkışından 1500 yıl önce Kuran'da yazdığını ne hikmetse 1500 yıl boyunca anlayamazsınız. Normalde Kuran okuyan Müslümanlar'ın bu bilgiyi, Big Bang Teorisi oluşturulmadan 1500 yıl önce bilmesi gerekir ama ne hikmetse ancak bu teori oluşturulduktan sonra Kuran'da yazdığı keşfedilir. O zaman dersiniz ki tıpkı Nostradamus pazarlamacılarına dediğiniz gibi, hadi Kuran'da var olan bilimsel bilgiler ile bir teori, yasa, icat çıkarın ortaya dünya aydınlansın! Yok öyle olmaz o. Önce bilim insanları o yasayı, o teoriyi, o bilgiyi ortaya koyacaktır, ondan sonra Kuran'da önceden yazdığı ortaya çıkacaktır.

 

Kuran'da yazan bilimsel bilgilerle bugüne kadar hangi yasa, teori oluşturuldu? Kuran'daki bilimsel bilgilerle, hangi icat yapıldı ?

 

"Kuran Bilimi" ile faaliyet gösteren HY ve müritleri bugüne kadar bilime hangi katkıyı sağladı ? Hangi bilim dalında çığır açtı ? BAV adlı kurumları ile hangi bilimsel başarının altına imza attılar ?

 

Madem Kuran'da hepsi yazıyor, bilim insanları tarafından ortaya çıkarılmasını niye bekliyorlar ki "Zaten Kuran'da yazıyordu önceden" demek için?

Dediğim gibi nasıl hastalandığınızda tarikat dergahına değil, koşa koşa hastaneye gidip bilimden medet umuyorsanız. Depremlerden sonra nasıl can kulağıyla televizyonlarda jeologları dinliyorsanız, bilimi de tarikatlardan değil, bilim insanlarından takip edin... Müslüman, hristiyan, yahudi vs bilim insanı olmaz. Sadece bilim insanı olur. Bilim yaptığını söyleyen bir insan, ürettiklerine insanları ikna etmek için bir dini kendine ünvan olarak seçiyorsa, onun yazdıklarını direk çöpe atın zaten.

Gönderi tarihi:
Öncelikle ölçülü ve açık cevabınız teşekkür ederim!

 

Fakat birşey dikkatimi çekti bilimi destekleyen bütün ilişkilendirmeler zorlamayla çıkmışken açık, kapalı kitap örneği zorlamayla çıkmamış.

 

Vikipedi makalesinden alınan kesitin devamı:

 

"...günümüzde sorunlu bir kuram olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, hızlanmaya neden olduğu düşünülen karanlık enerjinin doğası bilinmediğinden, bu enerjinin etkisinin bilinmeyen bir gelecekte ters dönmesinin ve evrenin hızlı bir çöküşüne yolaçmasının da mümkün olduğu düşünülmektedir."

 

Ben ayeti şöyle değerlerndirilmesini daha mantıklı buluyorum:

"Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir...(Bakara-7)" ayette tıpkı burada olduğu gibi bir söz sanatı olduğu kanısındayım.

 

Fakat ayet mucize iddiasıyla Büyük Çökme'ye yorumlanmış. Büyük Çökme teorisi de hala bilimsel niteliğini koruyor.

 

İsterse Allah fizik kurallarını bozarak kendi eliyle de (!) Büyük Çöküşe benzer bir son hazırlayabilir.

 

 

Sayın Palaman,

 

Dikkat ederseniz, tartışma konumuz olan ayetlerdeki bilimi desteklediği öne sürülen ifadeleri, bilim dünyasında kabul edilmiş, tutarlı, sorunsuz kuramlara göre değerlendirdim. Bu ifadelerin bazılarının olsa olsa zorlarsak uyabileceğini anlatmaya çalıştığım kuramlar, Atmosferin Oluşumunu, Evrenin oluşumunu, genişlemesini açıklayan halen tutarlı, geçerli, bilim dünyasının tümü tarafından kabul edilmiş kuramlardır.

 

Oysa, Büyük Çökme'nin sorunlu bir kuram olduğu verdiğim kaynakta ifade edilmiş.

 

'' Özellikle uzak süpernova gözlemleri ve yüksek çözünürlüklü kozmik mikrodalga arkaplan ışıması analizleri olmak göre gözlemsel veriler, evrenin büyümesinin kütleçekim etkisi sonucu yavaşlamadığını, tam tersine giderek hızlandığını tutarlı olarak göstermektedir. Dolayısıyla büyük çöküş kuramı günümüzde sorunlu bir kuram olarak değerlendirilmektedir '' ( Wikipedi )

 

Elbette ki yarın bir gün ne çıkar, bunu bilemeyiz. Karanlık enerjinin doğası günün birinde ( Cern'deki çalışmaların bir amacı da bu ) tam olarak anlaşıldığında, elde edilen bilgilerle Büyük Çöküş kuramı desteklenebilir de desteklenmeyebilir de, bunu şimdiden söyleyemeyiz.

 

Fakat bugün Büyük Çöküş kuramı bilimsel niteliğini korumuyor, çünkü; yeni gözlemlerle desteklenen bir kuram değil. Bunu siz de bilirsiniz ki, bilimde yeni gözlemlerle geçerliliğini yitirmiş kuramlar ya onarılarak düzeltilir ya saklanmak üzere rafa kaldırılır yada tamamen terk edilir.

 

Şu an geçerli düşünceye göre ise, Evrenin genişlemesi karanlık enerjinin varlığıyla ilişkilendirilmektedir. Genişlemeye karanlık enerjinin yol açtığı, bu genişlemenin giderek hızlandığı yeni gözlemlere dayanarak düşünülmektedir. Karanlık enerjinin bir gün evrendeki hızlanmayı ve genişlemeyi durduracağı, tersine büzülmeye yol açan bir hızlanmaya neden olacağı düşüncesinin ise böyle olduğuna inanmak dışında henüz bir dayanağı yoktur.

 

 

 

Şimdi Orta Çağ inanışını inceleyelim:

 

Eğer buradaki anlam mecazi olmaswa, büyük çöküşe yorumlanmasa, sizin dediğiniz doğru olur.

 

Ortaçağ da hakim olan Aristo'nun Statik Evren Modeli'ne aykırı olarak genişleme Kuran'da bulunuyor.

Yani sizin dediğiniz şekilde Hz. Muhammed yalancı olup Kuran'ı kendisi uydurmuş olsaydı neden gününün bilimiyle ters düşmek ister?

 

 

Öncelikle, buradaki tartıştığımız konu bağlamında, objektif bir değerlendirme yapmaya çalıştığımız için inanıp inanmama konusundaki kişisel görüşümü de size beyan etmek zorunda olmadığımı ve sizin de bana bir inanç/inançsızlık atfetmeye hakkınız olmadığını belirtmek isterim.

 

Söylemediğim sözler üzerinden benim ne düşündüğüm konusunda fikir beyan etmeniz yanlış olmuş. Benim bu ayetlerin mucize olamayacağını ispatlamam, '' Hz. Muhammed yalancı olup Kuran'ı kendisi uydurmuş '' dediğim anlamına gelmez. Kuran mücizeleri denen iddialar son yüzyılda ortaya çıkmış iddialar olduğundan, daha önceki yüzyıllarda yaşayan müslümanlardan Kuran'da bu tür mucize aramayanların, aramanın yanlış olacağını düşünenlerin veya böyle iddialara itibar etmeyenlerin de '' Hz. Muhammedin yalancı olup Kuran'ı kendisi uydurmuş '' olduğunu düşündüklerini iddia edemezsiniz sanırım. Üstelik, günümüzde de bu tür mucizelere şiddetle karşı çıkıp bunların Kuran'da yeri olmadığını, mucizenin Kuranın lafzından çok manası ile, getirdiği mesaj ile ilgili olduğunu savunan bir çok ilahiyatçı var.

 

Bir diğer konuda şudur ki; bu tür iddiaların kesin gözüyle kabul edilmesi, eğer bunların dayandırıldığı bilimsel kuramlar ileride yanlışlanırsa Kuran'ın da yanlışlanacağı gibi bir tehlikeyi de barındırmasıdır inananlar açısından.

 

Şimdi, söylediğiniz gibi ayetleri karşılaştıralım :

 

'' Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar. '' )

 

" Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.''

 

'' İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır. '' ( Bakara-6,7,8 - Diyanet İşleri Meali (Yeni))

 

ve

 

'' Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşün. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize aldığımız bir vaad olarak- onu yine yapacağız. Biz bunu muhakkak yapacağız. '' ( Enbiya-104 - Diyanet İşleri Meali (Yeni) )

 

Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu üzerimizde bir vaiddir. Elbette, biz yapıcılarız. ( Enbiya-104 - Ali Bulaç Meali )

 

Bakara-7'deki '' kalp mühürlemek '', '' kulak mühürlemek '', '' gözde perde olması '' ifadelerini kullanmak mecaz-i mürsel sanatı yapmaktır. Mecaz-ı Mürsel sanatının bir türü olan '' soyut kavram yerine somut ad, eylem '' kulanılmasıdır.

 

Enbiya-104 'deki '' Kitabın sayfalarını, yazılı kâğıt tomarlarını katlar gibi katlamak, dürmek '' eyleminin ise mecazi bir anlamı yoktur. Burada somut bir kavramın yine somut bir kavram ile gözümüzde canlanması yoluyla anlatılabilinmesi için, '' gibi '' edatıyla yapılan bir tam teşbih ( benzetme ) vardır.

 

Kuran'ın o devrin tipik Ortaçağ evren anlayışı kabülünü içermesi, mesajın doğru aktarılması için bu anlayışı araç olarak kullanmasından öte bir şey değildir. Bu ayetlerde önemli olan Kuran'ın getirdiği yeni mesajın, anlayışın, mananın anlaşılmasıdır. Zamanlar üstü olan bu mesajdır. İnanıp inanmamak ise ayrı konudur. Mucize var diye inanmak ise zayıf bir imana delalet olabilir.

 

 

(Ayrıca yine bir çeviri sorunu var. Ayette evrenin genişlediği hep yazılıydı. Fakat bu anlam bilinmediğinden Türkçe'ye sadece bir anlamı ile çevirildiği için çeviride bu anlam tercih edilmiyordu.)

 

" Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter. " ( Zariyat-47 - Diyanet İşleri Meali (Yeni))

 

'' Göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz. '' ( Zariyat-47 - Ali Bulaç Meali )

 

Görüldüğü gibi günümüzde bile farklı anlamlarla çeviriler yapılabiliyor. İşin bu yönü eski ve yeni Arapça'nın ikisinin birden çok iyi bilinmesini gerektirdiğinden kişisel olarak bir yorum yapamam. Söyleyebileceğim tek şey; o kadar güncel meal arasında, ayetteki Arapça ifadeyi, Ali Bulaç, Muhammed Esed, Edip Yüksel ve Ahmet Varol'unkiler dışında İngilizce mealler de dahil '' onu genişleticiyiz/genişletmekteyiz ''e benzer anlamda çevrilmiş halde içerisinde barındıran başka bir meal bulunmuyor.

 

 

Saygılarımla.

  • 2 yıl sonra...
Gönderi tarihi:

evrenin genişlemesi şişirilen bir balona benzetilir demekki balon patlarsa bu büyük patlama olacak

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.