Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2010 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2010 Dolma kalemleri okuyalım mı? Bizim gibi yaşamayan, bizim gibi düşünmeyen, bizi ötekileştiren; kalemleri kiralık, akıl ve vicdânları ipotekli, kocaman kocaman sıfatlı adamları okuyalım mı? Okumazsak, kimin bizi okuduğunu nereden anlayabiliriz ki? Bize verilen selâmı duymazsak, selâm almak farzını yerine getiremeyiz ki! Bize edilen hakâretleri, küfürleri, iftirâları duymazsak, “Sükût ikrârdandır” hükmüne muhatap olmaz mıyız? Sonu “0” ve “5”le biten senelerde; gazete sahipleri, sorumlu kişileri, köşe yazarları mal beyânında bulunuyorlarmış! Yasa gereğiymiş! Daha önce de duymuştum! Duyduğumda da; “Kime ne kardeşim?” diye tepki vermiştim! Gene tepkiliyim! Parayla îmanın kimde olduğunu, Allah bilir! Îmanın kefîli elbette sâdece Allah! Parayı saklamak ise edep gereği, adap gereği. Biraz da; “Paralı erkekle, güzel kadının hasmı çok olur” tecrûbesi gereği para saklanır galiba!.. Gazetemizden başka gazeteleri de “Okuyalım mı?”; duymak istediklerimizi söyleyen kalemlerden başkalarını da “Okuyalım mı?” dan, nerelere geldik! Okuyalım dostlar! İnâdına okuyalım. Okuyalım ki; kimin, kime, ne dediğini bilelim! Okuyalım ki samîmi sevgi adamlarının, milleti düşünmekten kendilerine gün ayıramayan aptal(!)ların, mal beyânı istenen fukara gönül zenginlerinin; bir eli yağda bir eli balda, mevsime ve doğal şartlara göre yazlık/kışlıkları, dünyalıkları olan; iktidara yakınlıkları, yağcılıkları, kalemle fedâilikleri sâyesinde resmî uçaktan inmeyen, karayolunda mîdeleri bulanan nâzenînlerin sahte dünyâlarına ne kadar yabancı olduklarını öğrenelim! Kalemse kalem, kâğıtsa kâğıt; kalemden kâğıda düşen sözse söz!.. Her topal atın, kör bir alıcısı varsa hangi kalemden, hangi kâğıda, hangi kâğıttan hangi gazeteye düşerse düşsün sözlerin de alıcıları var! Yâni her yazanın okuyanı var! Gazetelerin büyüklüğü, adına tiraj denilen basım sayısıyla ölçülüyormuş! Yalanın dik-âlâsı! Büyük gazete ünvanlı, çok basılan gazeteler, tâli gazeteler çıkarırlar! Kendilerini çuval, o tâli gazeteyi de ağız ederler! Kendi söylentilerini, o tâli ağızdan söyletirler! Sonra da söylettikleri söylentilerini, bir yerden iktibasmış gibi makyajlayarak millete dayatırlar! Sonra da bu kurnazlığın mûcidi mâhir kalemşörlere, transfer ücreti olarak milyon-milyon dolarlar! Bu dolma kalemlerle; bu zamâne eyyâmcılarıyla, bu rüzgâr gülleriyle, bu kınnapları başkalarının elinde olan topaçlarla bizi, aynı kefeye koyup mal beyânımızı istiyorlar! Karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşmaların, hukuku aldatmanın, demokrasiyi araç edip demokratlaşmanın, takıyyenin, dönmenin, dönekliğin, renksizliğin, kişiliksizliğin muteberleştiği bu acayip günlerde; beş yılda bir, sorgulanmak için de olsa, fişlenmek için de olsa önemsendiğimi fark ederek keyiflendiğimi itirâfla MAL BEYÂNIMDIR: Evim yok. Arabam yok. Taş üstünde taşım, hatta mezar yerim bile yok. Vatanım var! Basılmış bir kitâbım, parasızlıktan bastıramadığım basıma hazır üç kitabım, arşivleyebildiğim yayımlanmış üç binden fazla yazım; kendime sakladığım, kendimden bile kıskandığım iki binden fazla şiirim, çalışma odamın duvarlarını süsleyen kendi yaptığım tablolarım, duvara asılı iki sazım var. Ayrıca bir bilgisayarım var. Dünyâmı, öfkelerimi, sevdâlarımı, sırlarımı, en önemlisi îmanımı içine sığdırdığım kalbimin sırdaşı bilgisayarım var! Nakit olarak da; gazetemden, hayâtımı idâmeme yeten aylık bir gelirim var! Bu kadar “Yok” zenginiyim elhâmdülillah. Sahip olduğum bu kadar “var-yok”umla, kim benle mal yarıştırabilir? Hodri dünya!... Bütün bunlara rağmen inadına okuyalım dostlar! Dolma kalemleri de okuyalım! Okuyalım ki kimin, kimle mukayese edildiğine, vicdânen hâkemlik edelim! Millet olarak hâkemlik edelim ki hak edenler, gönüllere iyice yerleşiversinler! Sonuç; ölümlü dünya dostlar! Kim, neyim var zannediyorsa, hepsini dünyada bırakarak gidecek dünyadan... mustafa aslan Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2010 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2010 Ben o gazeteleri okumuyor ve televizyonlarını da seyretmiyorum. Onlardan o kadar çok var ki, benim okuduğum gazete de adları geçiyor ve ne yazdıkları vatansever yazarlar tarafından tekrar bizlere duyuruluyor. Bir de bu yazar ve aydın! kişiler her televizyona çıkıyorlar. Bazı televizyonlar bizim fikirlerimizi savunan yazar veya aydınları ekrana çıkarmadıkları halde onlar her kanala çıkabiliyorlar. Gerçekten demokrat olanlar da bu sayede ortaya çıkıyor. saygılar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.