Gönderi tarihi: 22 Şubat , 2010 15 yıl Netleşiyor. Gerçeği arayan yazarlar, tarafsız, objektif, vicdanlı iyi gazete muhabirleri, “lehimci” oldu. Birbirinden kopuk, bilgileri, belgeleri yan yana getirip lehimliyorlar. Lehim, parçaları birbirine kaynatıyor. Bütün aydınlanıyor. Erzincan’ın hapse konulan Başsavcısı’nın elindeki “adalet çomağını” yuvaya soktuğu ortaya çıkıyor. Bütünü kaçırmayın! Bütünü atlamayın. Bütünü yakalayın. İşte lehimlenen bütün: İlhan Cihaner, 2007’de Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı oldu. Durum şuydu: Efendiler ve hocaefendiler. Cübbeliler ve cübbesizler. Şeyhler ve tarikat ehli olanlar. Cemaate vidalı şirketler. Tarikata çivili, hacca gitmiş, her yıl umre yapar yeni tip iş adamları. Cemaatlerle kol kola girmiş ılımlı İslam kremiyle makyajlı iktidar. İktidara firketelenmiş cemaatler; Erzincan ayağının Erzurum’a, Erzurum ayağının İstanbul’daki tarikat merkezine; Gümüşhane’den Kelkit’e, Kelkit’ten Kars’a, oradan Ağrı’ya ve Bayburt’a, Bayburt’tan Kayseri’ye, Kayseri’den Van’a, Van’dan Trabzon’a, Trabzon’dan Bursa’ya, Bursa’dan Çankırı ve Sakarya’ya, Sakarya’dan Konya, Tokat ve Ordu’ya Türkiye’yi 13 bölgeye ayırmışlardı. *** 13 bölge! Her bölgede bir dernek! Her bölgede bir vakıf. Diyeceksiniz ki ne sakınca var bu bölgeleşmede, dernekleşmede ve vakıflaşmada... Gerçekten bir sakınca yok. Bu bir sivil örgütlenme. Yasak da değil. Fakat Erzincan’ın şimdi içeride olan ve dosyası kaçırılarak İstanbul’a getirilen birinci sınıf savcısının “adalet çomağı” gelip, yuvaya girmişti. Yuvada şunlar oynaşıyordu: Kara para aklanıyordu, sahte diploma hazırlanıyordu, cemaat liderinin isteği Diyanet’e gidiyor, imam istenilen yere atanıyordu, 4-6 yaşındaki çocuklara izinsiz Kuran kurslarında eğitim veriliyordu, okul çağındaki çocukların Kuran kursuna değil de Milli Eğitim’in okullarına gönderilmesini isteyen MEB görevlileri pasifize ediliyor, korkutuluyor, sindiriliyordu. Siyasi sebeplerle tayin yaptırma ve işe yerleştirme, sahte seçmen kaydı yapma, ihalelere fesat karıştırma, Basın İlan Kurumu’na baskı yapma, Danıştay’daki davaya etki etmeye çalışma, bazı belediye başkan adayları hakkında ses dosyası hazırlama, iki ayrı bakanla ticari çıkar için görüşme yapılıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, cemaatin ya da cemaate vidalı iş adamlarının “bina dikme taleplerine” izinler veriyor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın “bu yapıya yardım ettiği şüphesi” yükseliyor, cemaat önderlerinden Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü ve iktidar yanlısı Yeni Şafak Gazetesi sahibi Ahmet Albayrak’ın da bu yapı içinde isimleri geçiyordu. *** Başsavcı’nın çomağı işte bu yapıya girmişti. Şimdi hapiste olan Başsavcı, belge toplamıştı. Yasal dinleme yapmıştı. Kanıtlar bulmuştu. Bunların ne kadarının doğru, ne kadarının haklı, ne kadarının yanlış ve haksız olduğuna; “kimin suçlu kimin suçsuz bulunduğuna” mahkeme açılınca hâkimler karar verecekti. Fakat süreç kesildi. Diğer savcılar! Erzurum’dakiler! Erzincan’da “adalet çomağını yuvaya sokmuş” savcının defterini dürmek üzere onu hâkimin karşısına çıkarttılar. İktidar; Adalet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Erzurum’daki “yuvaya çomak sokan Başsavcı’nın defterini dürücü savcıları” haklı buldular, onları savundular. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSKY) çok tecrübeli hukuk adamları ile Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve Yargıtay’ın Onursal Başkanı Sami Selçuk da HSYK’nın kararını doğru buldu. Netleşiyor! Necati Doğru/ Vatan Gazetesi/ 22.02.2010
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.