Φ dominik Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Ülkemizde gercek demokrasinin olmadigi, yani sözün milette degil belirli kisilerin elinde oldugu TSK gibi bir kurulusun genelkurmayinin aciklamalarindan belli oluyor. TSK kendi basina devletten ayri abgimsiz bir kurum degildir. TSK' nin komutani anayasaya göre Cumhurbaskanidir, aldigi görevler TBMM tarafindan verilir, siyasete karisamaz. Bakin bir örnek vereyim, son dönemde cogumuzun haberi oldugu kanisindayim, Almanya silahli kuvvetlerinin genel kurmayi ile eski dönemin savunma bakani istifa etmislerdir. Nedenmi? Almanya Afganistanda asker bulundurmaktadir ve bu asekrlerin görev süresi ve cercevesi meclis, yani halkin sectigi milletvekilleri tarafindan belirlenmistir. Eylül ayinda nato güclerinin basinda Alman silahli kuvvetinin genelkurmayi baskanlik yapiyordu ve Taliban tarafindan kacirilan petrol dolu TIR'a karsi havadan eylem yapilmasi pilanlanmisti. Buraya kadar her sey normal. Olay bundan sonra basliyor. Bilindigi üzere tanker havadan bombalaniyor ve Taliban üyelerinin yanisira sivil insanlarda öldürülüyor. Arastirmalar sonucunda Alman silahli kuvvetleri genel kurmayinin yetki disina ciktigi yani özel olarak Taliban militanlarini öldürmeyi hedefledigi, savunma bakanina ve parlemontoya yanlis bilgi verdigi ortaya cikinca hem kendisi hem de savunma bakani istifa etmek zorunda kaldi. Bizimkisi gibi kalkipta biz burada görevimiziyapiyoruz ve Alman silahli kuvvetlerine karsi yipratici söylemlerdulunuyorsunuz diye bir cikis yapmadi, yapamazda cünki, yetkisi yok. Alman silayhi kuvvetlerini genel kurmay baskanininda öyle önüne gelen herkes tanimaz dahi Almanya'da cünki, ön pilana onlar degil parlemonto cikar. Iste bu gercek demokrasinin isledigini gösterir. Türkiye'de ise devletin icerisinde bilmem kac tane güc var, olacak ismi yaaa. Genel kurmayin görevi kurumunu temiz tutmak ve kendisine verilen görevi dogru dürüst uygulamak. Ne bu sanki TBMM'nden üstünmüs gibi saga sola tehditler yapiyor? O önce TSK'i mensuplari hakkindaki suclamalara kamu oyu önünde inandirici bilgiler ve cevaplar versin. TSK devletten bagimsiz bir kurum degildir ve görevi anayasada belirlenmistir. Basbug'un cikislari ülkede demokrasinin olmadigini gözler önüne seriyor. "Sen bize Kafes’i anlat TARAF/ANKARA - Istanbul - 18.12.2009 Share/Save/Bookmark Yazı boyutunu küçült Yazı boyutunu büyült Bu haberi yorumla Arkadaşına gönder Yazdır Oruç Reis Firkateyni’ndeki konuşmasına özel anlam yükleyerek denizdeki cuntaya mesaj veren Başbuğ, yargıyı işbirliğine çağırdı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık ve Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile birlikte Trabzon’a çıkarma yaptı. Trabzon limanına demirleyen TGC Oruçreis Firkateyni’nde basının karşısına çıktı. Geçen yıl Balıkesir’de söylediği sözleri tekrarlayan Başbuğ: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı psikolojik harekât yürütenlere diyorum ki bulunduğunuz yol, bulunduğunuz yer doğru değildir’’ dedi. Konuşmasının başında TSK’ya karşı yürütülmekte olan psikolojik harekâta, asimetrik psikolojik harekâta değinmek istediğini belirten Başbuğ’un bu açıklamayı neden firkateynde yaptığını açıklarken söyledikleri dikkat çekiciydi. Başbuğ ‘’Bu konuya özellikle, bugün üzerinde beraber olduğumuz TCG Oruçreis Firkateyni’nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır’’ dedi. Başbuğ’un bu sözleri akla en son Kafes planıyla gündem gelen Deniz Kuvvetleri’ndeki cunta örgütlemesini getirdi.Başbuğ’un konuştuğu Oruç Reis Firkateyni ise cunta iddialarıyla gündeme gelen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na bağlı bir firkateyn. Savcılara işbirliği çağrısı Ergenekon savcılarının yürüttüğü cunta soruşturmalarına da değinen Başbuğ savcıları uyardı, bizimle ilgili iddialar olursa bize sorun dedi. “Adlî makamlarımıza da bazı sorumluluklar düşmektedir” diyen Başbuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “Adlî makamlar, ihbar mektuplarına, özellikle itirafçıların, gizli tanıkların verdiği ifadelere karşın daha duyarlı ve daha dikkatli olarak hareket etmelidir. Böyle durumlarda TSK ile bilgi teatisi ve işbirliğinde bulunmalıdırlar. Aksi durumlar, kurumlar arası çatışmalara neden olabilir. TSK’nın hiçbir zaman hataları örtme, suçluları koruma durumu olmamıştır. Ancak artık haksız ve mesnetsiz suçlamalara karşı da, TSK kuvvetleri de sessiz kalamaz.’’ Başbuğ’un ikinci hedefinde ise 33 asker olayı ve Reşadiye saldırısı sonrasında gündeme gelen iddialar vardır: “Bizi en çok üzen ve yaralayan noktalardan biri, TSK içinde bizlere canları emanet edilen Mehmetçikler üzerinden kanlı hesaplar yapabilenlerin olduğunun düşünülmesi, ileri sürülmesi konusudur’’ diyen Başbuğ siyasetçilere, medyaya ve akademisyenlere seslenerek şöyle dedi: Yapamazsın, yapmamalısın “Terör olaylarını, TSK ile ilişkilendirmeyi PKK destekleyicileri ve PKK sempatizanları yapabilir. Ancak böyle ilişkilendirmeleri, bu amaca yönelik imalı konuşmaları siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları yapamaz, yapmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Her şey, yasalara uygun olarak yürütülür. Ciddi hukuk devletinde imalı konuşmalara, dedikodulara yer yoktur. Bu düşüncelerini kapalı ve açık şekilde söyleyen veya ima edenler, bize göre, bu yaptıklarıyla Türk milletine ne kadar zavallı bir durumda olduğunu göstermektedirler. Reşadiye ve 33 er olayındaki askerî ihmal iddialarına da cevap veren Başbuğ “Bunlar görevin icrasında olabilecek ihmalli davranışlardır. Ancak ihmal başka bir şeydir, kasıtlı hareket etmek başka bir şeydir’’ dedi. Daha sonra Tarbzon Valiliği’ni ziyaret eden ve vatandaşlarla sohbet eden Başbuğ ve beraberindekiler THY’ye ait özel bir uçakla Ankara’ya döndü. “Trabzon da anlamlı Herhalde anladınız” Basın toplantısı sırasında bu açıklamaları TCG Oruçreis Firkateyni’nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır’’ diyen Başbuğ’un Valilik ziyareti sırasında da bu kez basın toplantısı için Trabzon’u seçmesinin özel bir anlamı olduğunu söylemesi dikkat çekti. Valilikte TCG Oruçreis Firkateyni’nde basın mensuplarına yaptığı açıklamaya değinmek istediğini ifade eden Başbuğ, “Basınla olan bu görüşmeyi uzun süredir yapmayı arzu ediyordum. Ama özellikle basınla olan görüşmeyi -ki uzun süreler basınla görüşme yapmamıştık- herhalde niye Trabzon’da yaptığımın da özel bir anlamı var. Onu da sizlerle paylaşmak istedim. Herhalde anladınız. Trabzon çünkü önemli. Bu görüşmeyi, bu ifadeleri Trabzon’da yapmanın en uygun olacağını düşündüğüm için biraz önceki basınla görüşmeyi Trabzon’da yaptım.’’ Neyi konuşacağımızı Başbuğ’a mı soracağız Ufuk Uras (İstanbul Bağımsız Milletvekili): “GenelKurmay Başkanı isterse önce bizlere ‘hangi konuda konuşacağımıza dair bir not versin’ biz de ona göre konuşalım. Bu nasıl bir açıklama. Aydınlar, siyasetçiler ve gazeteciler bu ve diğer konularda konuşmayacak da hangi konularda konuşacak. Genelkurmay bu açıklamasıyla bir kez daha nasıl siyasallaştığının bir örneğidir. Genelkurmay öncelikle bu halka, 33 erin katledilme olayının nasıl hasıraltı edildiğini açıklasın. Genelkurmay suç duyurumuzu ne yaptı Prof Dr. Baskın Oran: Aydınların akademisyenlerin görevi konuşmak, eleştirmektir. Ordunun görevi de yurdu dışarıya karşı korumaktır. Bizler daha önce Genelkurmay Başkanı hakkında siyasi beyanat verdiği için suç duyurusunda bulunmuştuk. Bu duyurumuz Askerî Savcılığa havale edilmişti. Ancak bugüne değin hiçbir yanıt ve sonuç alınmadı. Başbuğ’un bu son beyanatı üzerine bir kez daha gördük ki, bu konu çok hayati. Askeri savcılık’tan başvurumuzun sonucunu soracağız. Bu en tepeden yargıyı etkileme girişimi Avukat Ergin Cinmen: Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ konuşmasında yargıyı tepeden inme bir şekilde etkilemeye çalıştı. Başbuğ’un Ergenekon soruşturması eleştirileri de doğru değil. Hukukta gizli tanık da isimsiz ihbar mektupları da vardır. Bu ihbar mektupları savcılar tarafından değerlendirilir. Delil olup olmayacakları yapılan araştırmadan sonra ortaya çıkar. İlker Başbuğ, konuşmasıyla bu delileri yok sayarak yargıyı etkilemeye çalışıyor. Demokrasi olsaydı Başbuğ konuşmazdı Hasip Kaplan (Şırnak Bağımsız Milletvekili) : “Demokrasilerde Genelkurmay Başkanları konuşmaz. Ne zaman ki asker sivil otoriteye bağlanırsa o zaman demokrasi olur ve bu tuhaf açıklamalar da yapılmaz. Askerî vesayet devam ettikçe bu tür konuşmalar yapılır. Bunun için değişikliğe gitmeyen hükümet birinci dereceden sorumludur. AKP iktidarı bu alanda bir yasa değişikliği yapmadığı sürece bu konuşmalar ve vesayetler de devam edecek.”" Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Salih Tuna [email protected] 18 Aralık 2009 Cuma Diyarbakır'da deniz yok paşam! Orgeneral Başbuğ'un, Trabzon'da, Oruç Reis Fırkateyni'nde yaptığı konuşmayı düşük yoğunluklu bir "muhtıra" şeklinde değerlendirip ellerini ovuşturanlar da olacaktır, "Sen kendi işine bak Paşa!.." yollu posta koyanlar da. Biz öyle şappadak kestirip atmayalım da, aklımıza takılanları dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışalım. Şu ifade gerçekten de çok sert: "Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı psikolojik harekat yürütenlere diyorum ki bulunduğunuz yol, bulunduğunuz yer doğru değildir…" Sayın Başbuğ kusura bakmasın ama haksızlık ediyor. Her şeyden evvel, ihsas ettiği çevrelerde TSK'ya karşı öyle "topyekûn psikolojik harekat" söz konusu değil. Yani… 28 Şubat sürecinde "Topyekûn Savaş" manşetlerinde ifadesini bulan "topyekûn psikolojik harekat"a benzer bir durum yok. TSK içindeki bazı "rahatsızlıklara" eleştiri getiriliyor, hepsi bu! Bunda da hepten haksız olduklarını söyleyebilmek için, en azından Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız, İrticayla Mücadele Planı ve Kafes Eylem Planı gibi "rahatsızlıklar" yaşanmamalıydı. Değil mi? Danıştay cinayetinden Cumhuriyet gazetesine atılan bombalara kadar bir yığın "provokasyona" muttali olan herkes, yaşadığımız hadiselerin perde arkasına adamakıllı bakma gereği duyar elbette. Eh yani, duymalıdır da, ne var bunda? Hulasa, TSK'yı topyekûn töhmet altında bırakmak isteyen yok. Zira hangi etnisiteye mensup olursa olsun asker, bu milletin askeridir. Dolayısıyla… Sayın orgeneralin, her yerde olduğu gibi Trabzon halkından da sevgi ve saygı göreceğine olan inancı gayet yerinde. Her ne kadar 28 Şubat'ın kimi kudretli komutanları karşı çıkmışsa da, bu milletin kahir ekseriyeti asker ocağını, "peygamber ocağı" bellemiştir. Evet, bu millet askerini sever. Sorun, askerin milleti sevmesinde. Daha doğrusu sevme tarzında. Mesela, bu millet artık darbelerle, muhtıralarla sevilmek istemiyor. (Yeryüzünde hangi millet, çocukları ilahi okudu diye muhtıra yemekten hazzeder ki?!) Gelgelelim… Sayın Orgeneral Başbuğ'un şu ifadesi, "eleştiri" cevaplandırmaya benzemiyor: "Bu konuya özellikle, bugün üzerinde beraber olduğumuz TCG Oruç Reis Fırkateyni'nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır…" Herkesi bilemem ama ben hiçbir şey anlamadım. Ama… Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı'nın, bu ülkenin insanlarına bu fecaati hatırlatmak istemediğinden eminim. "Malum plan külliyen iftira, korkunç bir bühtandır…" mesajını vererek, Deniz Kuvvetlerine sahip çıkmak istemiş olabilir. Belki de, bir "açılım" da biz yapalım, diye düşünmüştür. Şayet buysa, yani, siyasete denizlerden akmayı murat etmişse, şuncağızı hatırlatmak makamındayım: Trabzon'da deniz çok, da, Diyarbakır'da hiç yok paşam! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Ne hikmetse hep ayni gazeteler.... Yoksa yaniliyormuyum? saygilarla Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Ağzına sağlık Paşam..az bile söyledin..F tipi senaristler hemen zıpladılar yerlerinden..''sen işine bak''diye..bak gerçekten işine..Vatan Hainleri olacaktır her devirde..işiniz VATAN,ı korumaksa..bakın işinize..hem dışta hemde İÇTE.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Paşamızın ağzına sağlık tamam, birde şu toprak altından çıkan "BORU" ve Deniz kuvvetlerinde oluşan "KAFES" i irdelese. Vatan hainleri yaftası yapıştırmak çok kolay İnsanlara Hülasa; hamaset bile ciddi bir iştir,öyle herkesin ağzında sakız olmamalı. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2009 İşine bakacak Paşasıda başbakanıda hakimide gazeteciside savcısıda esnafıda sanaatkarıda.. tabii dayıda.. Boru..Kafes..vıdı..vıdıvıdı.. vıdı.. cepte on para yok..kredi kartı ha patladı ha patlayacak..işçi hakkını arayacak karnım aç benim diyecek..olmayınca ekmek biraz jop yiyip üzerinede bi miktar GAZ çekecek.. oğlan boşta iş bulsa balıklama dalacak..olmadı dağa çıkacak.. hamaset..aç karnına olmuyor.. demokrasi dediğin yenirmi,ki.. iyiki var ASKER..yoksa insanlarımız birbirini yiyecek.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 İnsan rahat oldumu her şey kolay,bu rahatlık birde "dokunulmazlar" üzerinden oldumu yan gel yat, neymiş iyiki varmış Asker, ne doğru bir kelime,doğruda Asker Milletin Askerimi,yoksa millet! Askerin milletimi... Ondan sonra; cepte para yok, kredi kartı patladı vs vs üzerinden duygu sömürüsü iyiki Asker var, 28 Şubatta da vardı.. Sorun Ordu değil,Ordu bizim,sorun canı sıkıldığı zaman cunta kuran, her on senede ihtilal yapan, ekonomiye,siyasete, Türkiyenin hangi konusu varsa üzerine yorum yapıp nizam vermeye çalışan Ordu daki bazı İnsanlar... Yoksa vur patlasın çal oynasın... Ve; her konuyu sanal alemde " EGO" tatmini olarak kullanmaya çalışan geniş İnsanlar... Vur patlasın çal oynasın... Nasıl olsa "İYİKİ ORDU VAR"... Sanki devletlerin,Milletlerin ordusu olmazmış,yahut ucuz hamaset sömürüsü... Vur patlasın çal oynasın... Sonra; "OĞLAN BOŞTA İŞ BULURSA BALIKLAMA DALACAK,YOKSA DAĞA ÇIKACAK" hangi "DAĞA" Uludağa mı... Ne kolay iş yok dağa çık... Değmez, ucuz polemik dolu hamasete... Ordu,Asker, bizim ve biziz, bunlar hamaset değil gerçek ama "BİZİM" olanda "BİZİM" gibi olmalı,herkes kendi iştigal alanında vazifesini yapmalı,doğru olana doğru,yanlış olana yanlış denilebilmeli,herkes hakkını dürüstçe arayabilmeli, bunlar benden,onlar şundan deyip İnsanlarımız katagorize edilmemeli... Yosa yaz vıdı vıdı ve geniş,geniş takıl... İyi takılmalar. Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Genelkurmay Başkanı Başbuğ Trabzon’da bir gemide konuştu, Doğan Grubu’nun üç gazetesinde benzer başlıklarla manşet oldu. Genel başlık, sert mesaj ağırlıklıydı. Hani adama sormuşlar, ‘’Adın ne?’’ diye, ‘’Mülayim’’ demiş. ‘’Sert olsan ne yazar’’ demişler.Biji Tirkiye : (Aynen Katılıyorum,Hadi kışlana,söyleyecek bişeyin varsa,sen bağlı olduğun bakanlığa söyle,yerini bil) Mesele aynen o. Şimdi durum şu. Sokaklar biraz karıştı, eczacılar, itfaiyeciler, Tekel ve demiryolu işçileri yollarda. Hükümet zor durumda havası hakim. Gitti, gidiyor yani. Olabilir de. Her ülkede hükümetler metal yorgunluğuna uğrar, yıpranır. Son kullanma tarihinin dolup dolmadığına karar verecek olan sandıkta oy kullanacak halktır. Aynı şekilde, demokratik bir sistemde askerin rolü, anayasa çerçevesinde çizilmiştir. Demokratik bir ülkede genelkurmay başkanının görevi ikide bir basının karşısına çıkıp ‘’Güneş müftüsü’’ gibi her konuda fetva vermek değildir. Demokratik bir ülkede demokratik bir basının görevi de, bir kamu görevlisinin çok anlam içermeyen konuşmalarını manşete taşımak değildir. Şimdi hükümete ömür biçtiler, tabanını zayıflatmak için bitleri kanlandı. Orgeneral Başbuğ’un fırkateyn dedikleri gemi konuşmasıyla onu manşete taşıyan medya grubu arasında bir dayanışma açıkça görülüyor. Hürriyet, Milliyet ve Vatan’ın askerin suçlandığı hiçbir konuya cevap vermeyen bu konuşmayı manşete taşıması bu işbirliğinin açık göstergesi. Kafes’i, 33 askerin ölümünü, amiralleri, Şemdinli’yi, Ergenekon’u sorgulamayan, hatta sahip çıkan bu grup Başbuğ’un konuşmasına sahip çıkıyor. Başbuğ askerler silahları niye yeraltına gömdü anlatmıyor, teğmenler komutanlarına niye suikast girişiminde bulundu hiç değinmiyor. Darbe planları, azınlıklara yönelik suikast girişimlerinden de sözetmiyor. Peki, Başbuğ ne diyor? ‘’Niye bu gemide konuştum anlarsınız?’’ diyor, hayır anlamadık. Müneccimmiyiz, ne anlatmak istiyorsanız açıkça söyleyin. Zihninizi mi okuyacağız? O kadar konuşuyorsanız, ne demek istediğinizi açıkça söyleyin. Ama okurlara seçenekler sunabiliriz. İşte size 4 şıklı bir soru. a) Türkiye bir deniz ülkesidir. Deniz Kuvvetleri önemlidir. c) Emekli olunca tekne alıp balığa çıkacağım. d) Kafes’e sahip çıkıyorum.Biji Tirkiye :(Bence en ağır basan şık) Bir sorusu daha var, onda da ‘’Neden Trabzon, anlarsınız’’ diyor. Onu da anlamadık. İşte 4 şıklı bir soru daha. a) Lazları sevdiğim için. Trabzonspor’a Fenerbahçe maçı öncesi moral vermek için. c) Deniz kenarı olduğu için. d) Ogün Samast’ın memleketi olduğu için.Biji Tirkiye :(Bence en ağır basan şık) Bu sorulara ilşkin cevaplarınızı 3 gün içinde genelkurmay.org.tr köşesine yollayın. Doğru bilenler arasında çekilecek kurada 3 ulusalcı birer boru, pardon lav silahı, ruhsatlı bir kaleşnikof veya bir kağıt parçası yazma hakkına sahip olacak. Durum aynen böyle. 33 askerin yani 33 gencecik evladımızın karanlık bir biçimde öldürülmesi olayını ihmal diye geçiştirebilen bir asker olabilir mi? Bunu sorgulayanlardan hesap soran bir asker olabilir mi? İhmali olanların hesap vermediği demokratik bir ülke ordusu olabilir mi? (Herkes beraat etmiş, Şemdinli gibi.) Bu gerçeği sorgulamak yerine, sorgulayanları susturmaya çalışan bir askere sahip çıkan demokratik bir medya olabilir mi? Bu bir ortaklık. Bir kısmı yüzde 60, bir kısmı yüzde 30 hisseye sahip. Genel kurulun seçtiği yönetimden memnun değiller ve yerinden etmek için işbirliği yapıyorlar. Geçmiş deneyimlerine bakarsak, pek şansları yok. Ama asıl acı olan Doğan Grubu’nun 3 gazetesinin askeri manşetle çıktığı gün, Ertuğrul Özkök’ün CNNTürk’e çıkıp ‘’Aydın Bey çok demokrattır’’ demesi. Doğru, o zaman ben de din alimiyim. Yerseniz. Star Gazetesi 1 Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Ne hikmetse hep ayni gazeteler.... Yoksa yaniliyormuyum? saygilarla Sayin politika, hangi gazetenin yazdigi önemli degil ve olmamasida gerek. Önemli olan icerigi. Yanlissa buyurun söyleyin. Dogru ise ve bazi gazetelerde ona ragmen yazmiyrlarsa o daha da vahim bir olay. Temiz toplum, temiz devlet, seffah devlet istiyorsak hic bir kurumun yanlislara karsi kedisine kalkan yapacak bir durumu olmamasi gerekli ve her kurum yanlsilarindan dolayi elestirilmeli ve kamu oyuna hesap vermeli. Bakin size Almanya örnegi. Onlarinkisi vatan degilde, silahli kuvvetleri degeersizde sadece bizimkisimi vatan? Diger taraftan biraz arastirmis olsaydiniz sadece belirli gazetelerin degil daha bir cok gazete ve diger yayin organlarinin olaya ayni sekilde baktigini göreceksiniz. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Evet dogru,yandas medyada hangi gazete ve dergi varsa hepsi ayni seyleri yaziyorlar,yani Asker düsmanligi mansetlerde okunuyor. Askere olan düsmanlik sebepsiz degildir ama sebep askerin bir zamanlar darbe yapmis olmasida degildir.Böyle kamuflajlari kimse yemiyor.Askere düsmanligin basinda;Askerin Atatürkcü olmasi gelir.Atatürkcü oldugu icin seriat yandaslarina,Arap heveslilerine,Kuran carpiticilarina meydani bos birakmiyor,yine ayni sekilde Atatürkcü oldugu icin Ordu,ülkeyi bölmeye calisanlarin,ülkenin üniter yapisini bozmak icin cirpinanlarin karsisindaki tek engel Askerdir.Iyiki asker vardir,eger olmasaydi bu ülke coktan birilerine satilmisti.Asker oldugu halde bu kadar halt karistiranlar askerin olmadiginda neler yapabileceklerini anlatma geregi bile duymuyorum.Hain kelimesi günümüzde hain olanlar icin bir iltifat nedeni olmaya basladigi icin,ihanet artik gecer akce olmustur ülkemizde.Ihanetin adini Demokrasi koyup gercek demokrasiyi ise tramvaya benzetenler ve onlarin yandaslari olan cemaat artiklari askere saldirarak egolarini tatmin etmeye calismaktadirlar,firsat bu firsat oldugu icin fare gibi deliklere sinmis olanlar artik rahatca ortalikta cirit atabilmektedirler.Dün Sultanahmet meydaninda seriat isterük diye cigliklar atan Arap sempatizanlari icin gün dogmustur. Demokrasilerde Ordunun yeri bellidir.Hicbir bicimde asker olanin siyasi alani istimlak etmesi dogru degildir.Orduyu kislada tutmanin yolu da her erkin kendi sorumluluk alani ve sinirlarinin farkinda olmasindan gecmektedir.Siyasi bosluk,yetersizlik,beceriksizlik ve istismarin beklenmeyen sonuclari olur.Anayasa degistirmek,2.Cumhuriyet ilan etmek,reform sözleri etmekle demokrasilerde devamlilik saglanamaz.Hele hele demokratik istikrarin düsmani olarak orduyu görmek ve göstermek ise basli basina bir gaflettir. TSK,her firsatta 'durumdan vazife cikaran'bir ücüncü dünya ülkesine ait ordu degildir.Belki de dünya üzerinde en az darbe yapma heveslisi olan ordu Türk ordusudur.Eger asker darbe meraklisi olsaydi,1960'da 1971'de 1980'de meydana gelen darbeler sirasinda ellerinde her imkan varken en kisa zamanda kislasina cekilmezdi. Siyasetin kendi alaninda bosluk birakmamasi ve sorumluluklarinin farkinda olmasi gerekir.Hukukunda öyle olmasi gerekir. MGK'nin budanmasi,TSK'nin köseye sikistirilmasi ya da uyarilarinin dikkate alinmamasi demokrasiye degil daha cok kaosa katki saglamistir,bugün ülkemizde bir kaos hüküm sürmektedir,bunun adi demokrasi degildir,demokrasi kaos anlamina gelmez.Genel Kurmay baskanliginin Milli Savunma'ya baglanmasi hicbir seyi degistirmez.Burada temel olan demokratik kültürün yerlestirilmesi olmalidir.Antidemokratlik sadece askeri rejimlere özgü bir olgu degildir.Bugün Türkiye'de yasanan onca antidemokratik uygulamanin nedeni asker degil iktidarin basiretsiz yönetimidir. Elektronik muhtiralarda,cogunluk diktatörlükleride demokrasinin ruhuna aykiridir,bugün Türkiye'de bir cogunluk diktatörlügü vardir buna halk egemenligi diyip gecemezsiniz.Sivil ve askeri darbede demokrasilerin ruhuna aykiridir.Iktidar ve siyaset hükümet etmek icin yetki aldigi halka yeni bir kimlik,tarih,din ve millet dayatmamalidir. 1923 Cumhuriyetinin 'KURUM VE KAVRAMLARIYLA KÖHNEMIS' ya da 'IFLAS' etmis oldugu seklindeki bir söylem,Komünist Enternasyonel'den Liberal Enternasyonel'e devsirilen ideolojik bir söylemdir. TSK Anayasanin kendisine vermis oldugu görev ve yetkileri kullanma disinda siyasi hicbir tavir icinde olmamistir.TSK'nin Anayasal görev ve yetkileri kullanmasindan hazimsizlik duyanlar ise zaten TSK'yi kendi ordulari olarak degil Kemalistlerin ordusu olarak görenlerdir.O nedenle ordu düsmanligi müslüman gecinen cemaatci cevrelerde cok yüksek boyutlardadir. saygilarla Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Terörist başı bölücülerin şahı ceza evinden konuşacak..benim Genel Kurmayım susacak..az bekleyelim bakalım daha neler olacak.. Sineyi Millete dönerken adadan gelen emirle TERS döndüler.. :D Ordu BİZİM ise BİZİM gibi bir Ordumuz olur..hangi zengin baba oğluna ASKERLİK mesleğini seçmiş..Generaller aynen senin benim gibi gariban ailelerin çocuklarıydılar..mesleklerinde yükseldiler hak ettikleri rütbeleri aldılar.. İhtilal gördüm muhtıra gördüm,bu arada ne kıvırcık marul gazetecilerde gördüm..akepe az sallansın,göreceğiz o kıvırcık marullarıda..şimdi sallarlar..vıdı vıdıda vıdıvıdı.. Bir defadaha yazayımda iyice anlaşılsın.. akepe mahkeme kararı ile İRTİCACI..biri BÖLÜCÜLÜKTEN müebet..ORDU,nun karşısındaki iki cılız kuvvet.. biraz dara düştülermi,paşam merhamet.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Terörist başı konuştu, cevap kimden tabiiki Genelkurmay tarafından verilecek doğru olanda bu zaten? bu ülkede siyaset yapılacaksa âlasını yapar PAŞALARIMIZ, TBMM kimki,yasama,yürütme,yargı,nedir.. Bir tane "PAŞA" oğlu varmı kritik bolgelerde.. Tuzu kurulardan? Teşvikiye Camisinden Üç,beş cenaze kalksın bakalım İmralı sakini,pkk,kalırmı.. Kıvırcık marul denilenler kimler? varsa üzerine birde tuz döksünler tamam, ama taksim sırtlarında plaza yapmayı düşünen,vergi kaçıranları görmezden gelip,hükümet devirip,hükümet atayanlar devri geçti, AK parti sallansa avuntusu ile yaşamak Milletİ "BİDON KAFA" diye aşağılıyanlar ile aynı safta kürek çekenler ila nihaye rüya görürler,işin kömik tarafıda bu zaten Halkçı geçinirler,halka hakaret ederler, "HALKIN BİR KISMI DA ONLARI DESTEKLER" geçti borun pazarı... Doğru yazılmış "PAŞAM" merhamet,neden AK Parti irticacı ve bölücü,kim vermiş kararı? hayalinde (mahkeme kurup) sanalda bu beklentide olan HALKTAN BİRİ... Sevsinler... Yemezler artık bu devri geçmiş HAMASİ yamalanmaları, Üsküdarda Sabah oldu. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 ''akepe İRTİCAİ faliyetlerin odağı olmuş bir partidir''..gerekçeli kararı Anayasa Mahkemesinden alıp okuyun bir zahmet..diğeride halen adadaki sarayında müebet.. İşte bu iki cılız kuvvet.. Genel Kurmaya DOKUNULUR..Başbakana bakanlara DOKUNULMAZ.. olur canım.. ASİLLER joplanır gazlanır..vekillere az ucu değdimi gözleri yaşarır.. Makyajı dökülüyor..asıl yüzler meydana çıkıyor..kim kimin sözünden çıkamıyor bu millet görüyor.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Doğrudur! anayasa mahkemesi AK partiye uyardı? (irticai faaliyet)yersen,ama halk AK partiyi kapatmadı,kapatmayacak,halka rağmen halkçılık yapanlarda hava,cıva toplayacak. Kim demiş' başbakana dokunulmaz,demokratik,şeffaf her ülkede,her insana dokunulur,yeterki şuçu tesbit edilsin,bu Ülkede başbakan asıldı,suçsuz olduğu halde,bu ülkede batık bankalarda yönetim kurullarında olan kimler vardı halk biliyor,yemezler artık. "ASİLLER" Türkiye de kast sistemi yok,joplanan,gazlanan eğer halksa yazık joplayana,gazlayana...(ucuz propaganda)Propaganda filmindeki gibi; Ankara,Ankara; güzel Ankara,seni görmek ister her bahtı kara gibi "VEKİLLERİMİ" yoksa. Bu yazılanda çok "DOĞRU,MAKYAJ DÖKÜLDÜ"bazıları farkında değil,ÖYLE AÇIK OY,GİZLİ TASNİF zamanları geçti... Yani; geçti borun pazarı. Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2009 Terörist başı konuştu, cevap kimden tabiiki Genelkurmay tarafından verilecek doğru olanda bu zaten? bu ülkede siyaset yapılacaksa âlasını yapar PAŞALARIMIZ, TBMM kimki,yasama,yürütme,yargı,nedir.. Imraliya cevap TSK'nami düser? Bumu sizin demokrasi anlayisiniz? TSK kendi basina bagimsiz bir organ degildir. Üst kumandani cumhurbaskanidir. Cumhurbaskaninin begeniriz veya bagenmeyiz, ama herkes haddini bilecek. Diktatörlük sistemine heveslisiniz galiba? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Konsensus’un araştırmasına göre 15 yaş üstünde herhangi bir futbol takımını tuttuğunu söyleyenlerin oranı son 7 yılda yüzde 9 azaldı. Dört büyüklere gönül verenlerin ilk tercihi AK Parti olurken, “Takım tutmuyorum” diyenlerin yaklaşık yüzde 49’u da AK Partili. Konsensus’un 2002’de 15 yaş üstü katılımcılarla gerçekleştirdiği taraftar anketi ile Kasım-2009 çalışması karşılaştırıldığında Türkiye’de taraftarlık olgusunun yedi yılda yüzde 9 oranında azaldığı ortaya çıktı. Takımtutmayanların da dahil edildiği sonuçlara bakıldığında son yedi yılda yaşanan nüfus artışına rağmen, herhangi bir futbol takımı tutmadığını söyleyenlerin sayısı 7milyona yakın yükseldi. TRABZONLULAR AK PARTİLİ 2002 yılında her dört kişiden üçü bir takımtuttuğunu söylerken bu oran, 2009’da yüzde 75’lerden yüzde 65’lere geriledi. Konsensus’un araştırma sonuçlarına göre Trabzonspor ile birlikte dört büyük kulübün taraftarları da AK Parti’yi siyasi tercihlerinde ilk sıraya koyuyor. Ancak çalışmada çok önemli bir veri daha dikkat çekiyor. “Herhangi bir takımı tutmuyorum” diyenlerin yüzde 49’a yakın bir kesimi AK Parti’yi siyasi olarak kendisine yakın hissediyor. Bir başka ifadeyle takımtutmayan her iki katılımcıdan biri AK Partili ya da sempatizanı. EN SIKI TAKİPÇİ TRABZONLU Futbolseverlerin gönül verdikleri takımlara ne kadar ilgi gösterdiğini yansıtan Konsensus anketine göre ise takımını televizyondan ya damaçına giderek takip eden taraftarlar arasında ilk sırayı Trabzonsporlular alıyor. Trabzonspor taraftarlarının yüzde 37’si takımını takip ediyor. Trabzon taraftarının ardından ise “Diğer” başlığı altında başka Anadolu kulüplerine gönül veren futbolseverler yüzde 32.6 ile ikinci sırada yer alıyor. Üç büyükler arasında ise takımını en fazla takip eden taraftar, Beşiktaşlılar. Prof. Dr. Fuat KEYMAN / Siyaset Bilimci "SONUÇLAR TÜRKİYE'DEKİ SİYASETLE PARALEL" Türkiye’de 2001 krizinde nasıl bankalar çöktüyse, bugün de benzer bir durumu futbolda görüyorsunuz. Futbolda bütün referanslar kapalı kapılar ardında gerçekleşiyor, şike söylemleri ve benzer olumsuzlukların artması futbol seyircisinin de kopmasını gündeme getiriyor. Türkiye’de son dönemlerde bir futbol takımını tutmayan insan sayısı artıyorsa ve bir siyasi partiye oy veren insanlarla, takım tutmayanlar arasında bir bağıntı kurarsak, esasında bu AK Parti’nin Türkiye’deki varlığının farklı bir toplumsallaşmaya tekabül ettiğini göstermektedir. Buradan şunu söyleyebiliriz, AK Parti 1945’te Türkiye’nin çok partili hayata geçmesiyle ortaya çıkan DP ve ANAP geleneğinin bir devamı değil, Türkiye’nin çevresinden yani Anadolu’dan çıkan Anadolu coğrafyasını simgeleyen farklı bir toplumsallaşmayı ve bu toplumsallaşmanın siyasallaşmasını temsil etmektedir. (Habertürk) Makyaja bak,makyaja... Hakaret edilip,hor görülen halk gerçeği... Halk kapatmadıktan sonra... Gerisi teferruat. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Hadi gel..sadece senin ve benim dokunulmazlıklarımız kaldırılsın..diye defalarca teklif geldiydi bir başka partinin liderinden..hemde defalarca..rte,den cevap bile gelmedi bu güzel teklife.. akepeliler HALK diğerleri PARYA,mı sence Sn.Sarıgöl .. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Kimyadaki N.Ş.A. tanımını bilirsinizdir. pH 7, basınç 1 atm, sıcaklık 20 derece... Bu N.Ş.A. dır. Normal şartlar altında incelenir kimyasal tepkimeler. Şartlar normal olmayınca, korkunç bir basınç veya sıcaklık varsa, tepkimeler bambaşka bir seyir izler. Veya ortam aşırı bazik ya da asidik ise, çok farklı tepkimeler oluşur. Şimdi biz de isterdik ki, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet şartları oluşmasın, kimse de ortam hakkında konuşma ihtiyacı duymasın, herkes işine baksın. Fakat ben her işte bir hayır olduğuna inananlardanım. Buna dini bir düşünceyle değil, evrimsel bir düşünceyle inanırım. Yani yaşam şartları zor olmasa, canlılar evrimleşmezdi gibi... Daha az önce Levent Üzümcü, sanatçıların çok zor şartlarda çocukluk yaşamış insanlardan çıktığını anlatıyordu. Bir eli yağda, bir eli balda olanlardan pek bir şey çıkmaz. Denizde balığın, ağaçta meyvenin ganimet olduğu tropik iklimlerde hangi uygarlık boy atmış? Buna göre; günümüz ortamına sürüklenmemizde geçmiş iktidarların çok büyük hataları olmuştur. Cendereye gireceksin ki "ben nerde yanlış yapmıştım?" diye aynaya bakacaksın. İşte ortam, bu olanağı sunuyor. Evet hıyanet kapitülasyonlar ve Damat Ferit düzeyini aşmıştır. Kuvayı Milliye aleyhine yapılan çalışmaları aratır düzeydedir, boynuz kulağı geçmiştir. Fakat silkinmek ve hatalı gidişatı görmek için bu cendereye girmeye ihtiyaç vardı. Elhak, hakettik... Doğruya doğru. Şimdi silkinme, uyanma zamanı... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Kafes’i, 33 askerin ölümünü, amiralleri, Şemdinli’yi, Ergenekon’u sorgulamayan, Bunlar mı sorgulanması istenenler? Bu halk, bu hükümete, üstelik de silahlı ha?!!! Ne güzel oyuncuydu Avrupa Yakası'nın Selin'i... Hey gidi günler... Ne güzel replikleri vardı değil mi? Valla üzgünüm. Bu işin aslında bir kaç çeteci, bir kaç Susurluk artığı, bir kaç mafyacı tetikçi vardıysa da iş öyle komediye çevrildi, öyle sapla saman karıştırıldı ki, o da geçmiş ola... Gerçi "33 asker" dendiğinde acıdan gülmem bıçak gibi kesiliyor ve donup kalıyorum. Hıyanetin böylesi Damat Ferit zamanında görülmedi. Onlar bunların yanında yunmuş yıkanmış ak pak melaikeler gibi kalırlardı. Kandan geçinmenin, acıyı sömürmenin, felaketleri kullanmanın böylesi... Faili, amacı, destekçisi, her şeyi belli bir terör örgütünü hayalet yapıp hayalet bir örgüt yaratıp tüm suçları üzerine yıkma çabaları kanımı donduruyor. Ben bu hıyanet karşısında öğürüyorum artık! Bir de Başbuğ niye konuşuyor demezler mi? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Hadi gel..sadece senin ve benim dokunulmazlıklarımız kaldırılsın..diye defalarca teklif geldiydi bir başka partinin liderinden..hemde defalarca..rte,den cevap bile gelmedi bu güzel teklife.. akepeliler HALK diğerleri PARYA,mı sence Sn.Sarıgöl .. Şimdi; Ülkenin şeçilmiş başkananına, rte yazıp zannınca küçük düşürdüğünü zannetmek ve hadi dokunulmazlıklar kaldırılsın yazıp,bak kimbilir ne şaibeli işleri varki yanaşmadı intibası uyandırmak devri geçti,neden; çünkü pusuda bekleyen o kadar ortalığı bulandırmak isteyen kişi varki adam Başbakanlıkmı yapacak,yoksa mahkemelerle mi uğraşacak,bu Memlekette 367 garabeti yaşandı,Danıştay; bir sene evvel verdiği kararın 180 derece tersini,bir sene sonra verdi vs vs. Bu güzel teklifi devletin karar alıcı mevkiinde olan herkese uygulayalım dendiğinde kimin kıvırdığı da malum bu itibarla, zaten kimin ne olduğu ve yaptıkları ortada. Ve; yine güzel Ülkemizde beyaz Türkler,zenci Türkler gibi bir kavramın neden çıktığıda malum.İstanbul Valisi Lütfü Kırdar zamanında söylenen bir söz bu işin somut göstergesidir,nedir o olay; bu gün hava çok sıcak oldu "HALK" Denize akın etti, "VATANDAŞ" plajlara giremedi mantığı hala geçerli,nereden belli Teşvikiye,Nişantaş, gibi yerlerde AK Parti azınlıkta (beyaz Türkler) dolayısı ile olayı salt dedikodu ve polemik mantığı ile ele almak yanlış,bana biri yazsın AK parti dışındaki partilerin Ülke meseleleri için somut "ÇÖZÜMLERİ NEDİR" (Ufuk Uras hariç) dişimi kırayım,aynen burada sanalda olduğu gibi kırtasiye mevzuları laga luga,hülasa bu Ülkede Muhalefet partilerinin Millet yararına çaktığ bir çivi varsa kişi yazar, eğer İkitidar olurlarsa yapacakları neler onları söylerler, gerisi teferruat,üstelik böyle nakarat,slogan klişe sözlerle hiç bir şeyin hallolmayacağı belliyken. NEDİR; Prof. Dr. Fuat KEYMAN / Siyaset Bilimci "SONUÇLAR TÜRKİYE'DEKİ SİYASETLE PARALEL" Türkiye’de 2001 krizinde nasıl bankalar çöktüyse, bugün de benzer bir durumu futbolda görüyorsunuz. Futbolda bütün referanslar kapalı kapılar ardında gerçekleşiyor, şike söylemleri ve benzer olumsuzlukların artması futbol seyircisinin de kopmasını gündeme getiriyor. Türkiye’de son dönemlerde bir futbol takımını tutmayan insan sayısı artıyorsa ve bir siyasi partiye oy veren insanlarla, takım tutmayanlar arasında bir bağıntı kurarsak, esasında bu AK Parti’nin Türkiye’deki varlığının farklı bir toplumsallaşmaya tekabül ettiğini göstermektedir. Buradan şunu söyleyebiliriz, AK Parti 1945’te Türkiye’nin çok partili hayata geçmesiyle ortaya çıkan DP ve ANAP geleneğinin bir devamı değil, Türkiye’nin çevresinden yani Anadolu’dan çıkan Anadolu coğrafyasını simgeleyen farklı bir toplumsallaşmayı ve bu toplumsallaşmanın siyasallaşmasını temsil etmektedir.anlayana... Gerisi teferruat. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Ufuk Uras'in PKK yandasi olmasi cözümcü olmasi anlamina geliyor,bazilarinca. Basbakan basbakanlikmi yapmaliymis yoksa mahkemelerlemi ugrasmaliymis?Soruya bakin ve tartisin simdi.Basbakan zaten sabikaliydi Basbakan olmadan ve hatta milletvekili bile olmadan Büyüksehir belediye baskanligi sirasinda hakkinda acilmis yolsuzluk dosyalari varken,adam ne yapti ne etti memlekete basbakan yaptirtti kendini.Almanya'nin basbakani hakkinda hicbir dosya yok Alman yargisinda,Fransa'nin kinin de yok.Adamlar baslari dik görevlerini yerine getiriyor,bizinkinin hakkinda onlarca dosya var ama eger dokunulmazligini kaldirip yargiya giderse olaki kodese girecektir,bu nedenle yapismis koltuga kalmis kendinden baska herkesi yargiya gönderebilmenin tilkiligi ile ugrasiyor.Baskalarinin yolsuzlugu ile ugrasan bir basbakan önce kendisinin temiz olmasi aklanmasi gerekir.Halkin huzuruna alni acik olarak cikabimelidir bir basbakan kacarak degil.Onu savunanlara gelince 'BEN MÜSLÜMANIM PANIK YAPMAYIN slogani onlari anlatmaya yetiyor zaten. saygilarla Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 “Topyekün savaş”, “İşi bu defa silahsız kuvvetler halletsin”, “Paşa Başkan’ı hizaya soktu,“1997 yılında ordunun baskısı sonucu istifaya zorlanan İslamcı koalisyon hükümetine karşı benim medya organlarım savaş verdi... Vs vs. bunlar işin 28 şubat versiyonu. “Herşey hukuktan ibaret değildir arkadaşlar... 411 el kaosa kalkmıştır,mahalle baskısı ve Malezyalaşıyoruz,Yakamoz, Ayışığ, Sarıkız, Eldiven,kafes,Cumhuriyet gazetesine bomba atılması, Danıştay saldırısı, vs vs... Kısaca. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 İmzam üzerinden yorum yapıp kanaat belirtmek,kişinin mentalitesini ortaya koyar zaten,hoş imzamın ne anlama geldiğini de kavramamış olmak işin cabası,neyse... Başbakan sabıkalıymış,başbakan olmadan önce, peki sabıkası neymiş "ŞİİR" okumaktan hapse girmiş,yani Ziya Gökalp ten mülhem bir şiir,o Ziya Gökalp ki bu düzenin fikir babalarından... başbakan hakkında açılın Yolsuzluk davaları zamanında(İstanbul büyük şehir),dokunulmazlığı varmı idi, bu davalardan mahkumiyet aldımı, yani Sözen zamanı İSKİ yolsuzluğu gibi kanıtlanmış ne var hiç,at kuyuya bir taş,kırk akıllı çıkaramasın... Artık kabak tadı verdi. Söze bak; ne yaptı,etti Memlekete başbakan yaptırttı kendini,yahu İnsanın şeçim sandığına saygısı olur bari, demokratik olarak,şeçimle iş başına gelemeyecek olanların bahanesi de bu olur zaten... Uzun lafın kısası dedikodu ve sloganik nakaratlarla işim olmaz... İMF den para alalımmı... Tusiad'a soralımmı... Sevsinler. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Imzaniz ingilizcede olsa söyledigim anlami icerir.Arapca bilmesek bile ingilizce biliyoruz.Mentaliteye gelince,bunu söyleyenin kendine bakmasi yeterlidir.Basbakanin sabikasina gelince,tabii ki dokunulmazligi yoktu ama sonucta Belediye onun elindeydi,minareyi calip kilif uydurmak Türkiye sartlarinda zor bir zanaat degildir.Hele de kendi partisinin iktidarda oldugu bir dönemde.Oturdugu ev bile ruhsatsiz bir yapiydi. Gelelim secim sandigina,eger Erdogan'in milletvekili secimini birisi bana secim sandigi ile kanitlamaya kalkiyorsa bunu tartismak bile abestir.Ben cok iyi hatirliyorum ki, Siirt'ten milletvekili secilen yani halkin gercek olarak sectigi milletvekiline baski ile milletvekili olmaktan vazgecirilip yapilan bir sözde ara secimle Erdogan milletvekili sectirilmistir.Basbakan olmasi icin halka gerek kalmamisti zaten.Kan kardesi Gül ile degis tokus yaptilar.Buna ragmen Erdogan 2007 secimlerine kadar sadece takiye yaparak halki aldatti onun oylarini gaspettikten sonra da gercek kimligini gösterdi.Ülkenin bölünmesine gidecek olan yolu AB-ABD ve DTP'LI dostlariyla acti.Birisi bana burada Erdogan'i savunuyorsa ya gerceklerden bihaberdir ya da taraftardir,bunun baska izahi yoktur. saygilarla Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 mantalite : fransızca mentalité (anlayış, zihniyet; düşünce, kanaat). bu kelimenin karşılıkları dilimizde vardır: zihniyet, anlayış. örnek: bu zihniyetten (anlayıştan) kurtulmamız gerekiyor. Mentalite'yi İngilizce bilip,bilmemeye indirgemek kişinin "MENTALİTESİNİ" gösterir,fazla yazıya gerek yok. Bir söz var dilimizde" ben aynayım,bana bakan,kendini görür" bu itibarla,yine üzerinde durmaya gerek yok... Şu an İstanbulda olan yapıların kaçı ruhsatlı? ve; o zaman partisinin iktidarda olması, bir Şiir okudu diye mahkum olmasını engelleyemedi,üstelik 28 Şubat'ın olmasınıda,ve; 28 Şubat'ın ne anlama geldiğini sağır sultan bile bilir. Böyle işleride (zor bir zenaat olmaması" ERBABI hem anlar,hemde kişi kendini nasıl bilirse,karşısındakini öyle zannedermiş, Tayyip Erdoğanın bir açığını yakalayacak "MALUM ZİHNİYET" onu bir kaşık suda boğmayacak,GEÇ. Birinin Başbakan olması için "MİLLET VEKİLİ OLMASI GEREKMEZ" bu biline,üstelik bir lider partisi şeçim kazanmış kendisi parlemento dışında, sonra Siirt'ten ara şeçimle milletvekili olması,başkasını niye rahatsız ediyorki bahane üretmek içinmi,yoksa bu ara şeçime yanlız Tayyip Erdoğan'mı girdi de haberimiz yok,ama olayı TEK PARTİ UYGULAMASI GİBİ ZANNETMEKTE İŞİN CABASI. Öbür yazılan yazılar; kişinin kendi zannıdır,hani kedi uzanamadığı ciğere mundar der hesabı... Abdullah Gül ile kanka olması,birinin Cumhurbaşkanı,birinin'de Başbakan olması Türk halkının da tercihinin kimden yana olduğunu gösterir ve kimseyi alakadar etmez,bu alakadar etmeme durumu o kadar belliki,şeçimle iktidar olamayacağını anlayan malum zihniyetin nelere kalkıştığıda ortada,yazmaya bile GEREK YOK. Muhabbetle. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.