Φ _asi_ Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 İRAN Başkent Tahran DEVLETİN ADI: İran İslam Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Tahran YÜZÖLÇÜMÜ: 1.648.000 km2 NÜFUSU: 59.570.000 RESMİ DİLİ: Farsça DİNİ: İslamiyet (Şii) PARA BİRİMİ: Riyal Asya’nın batısında yer alan bir devlet. Kuzeyinde Sovyetler Birliği ve Hazar Denizi, doğusunda Afganistan ve Pakistan, batısında Türkiye ve Irak, güneyinde Basra ve Umman körfezleri bulunur. Tarihi M.Ö. 3000 yıllarından beri İran biliniyordu. Bilinen en eski imparatorluk Elamlıların M.Ö. 1100-600 yıllarında kurdukları imparatorluktur. Elamlıların yerine Medlerin kurmuş oldukları imparatorluğu Persli Keyhüsrev M.Ö. 550 yılında yıkmış ve Anadolu’nun büyük bir bölümü dahil olmak üzere egemenliği altına almıştır. İskender komutasındaki Yunanlılar M.Ö. 330 yıllarında bütün İran topraklarını ele geçirdiler. Bundan sonra İran topraklarında Parthların ve Sasanilerin egemenliği devam etmiştir. Sasanilerin çöküşü İslam ordularının İran’ı ele geçirmeleriyle olmuştur. Hazret-i Ömer devrinde İran üzerine birçok seferler düzenlenmiştir. Akın akın İran içlerine giren İslam orduları, azerbaycan, Taberistan, Cürcan, Rey, Kumis, Karvin, Zencan, Hemedan, İsfahan ve Horasan’ı fethettiler. Hazret-i Ömer’in ölümünden sonra İran’da bazı karışıklıklar meydana geldi. Hazret-i Osman bunun üzerine askeri birlik göndererek isyanları bastırdı ve elebaşılarını cezalandırdı. Böylelikle İslam hakimiyeti, İran’da devamlı sağlanmış oldu. Hicri sesekizinci asrın başında Safiyyüddin Erdebili hazretlerinin soyundan gelenler İran’da Sünni bir tarikat kurdular. Onun adına nisbetle bu tarikata Safeviyye adı verildi. Osmanlı sultanları, İslamiyete hizmet eden bu tarikat mensuplarına pekçok ihsanlarda bulundular. Ancak Hoca Ali’den itibaren bu yolun mensupları arasında Eshab-ı kiram düşmanlığı yayılmaya başladı. Daha sonra tarikatın başına geçen Şeyh İbrahim, aşırı Şii görüşlerini benimsedi. Bundan sonra tarikatin başına Şeyh Haydar geçti. Şeyh Haydar’ın ölümünden sonra oğlu Şah İsmail taç giydi. Şah İsmail, velinimeti olan Akkoyunlular Devletini yıkarak, İran’da Safevi Hanedanını kurdu. Bunun zamanında Şiilik, devletin resmi dini oldu. Bu dönemde sülalenin en büyük meselelerini Osmanlılarla savaşmak teşkil etti. 1514 yılında Çaldıran’da Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail’i ağır bir hezimete uğrattı ve Tebrizi fethetti (Bkz. ÇaldıranMuharebesi). Şah İsmail’in ölümünden sonra tahta geçen oğlu Tahmasb zamanında İran bütünüyle Osmanlıların eline geçti. Safevi Sülalesinin çöküşü Şah İkinciAbbas’ın hükümdar olduğu döneme rastlar. Yıkılışın ilk belirtisi Kandehar’daki Afganlı Mir Veys’in 1709 yılında isyan ederek başarı sağlaması oldu. Bundan sonra Afganlılar sık sık İran üzerine askeri seferler düzenlediler. Fakat hiçbir zaman İran’a tamamen sahip olamadılar. 1729’da Safeviler yeniden yönetimi ele geçirdiler. Fakat bu sefer de Rus Çarı Deli Petro öteden beri gerekli ticaret yollarını açabilmek için İran’a göz dikmiş durumdaydı. Osmanlılar da İran’ın Rusların eline geçmemesi için İran üzerine bir sefer düzenledi. Osmanlılarla Ruslar arasında bir savaş tehlikesi belirdi, ama sanıldığı gibi olmayarak iki devlet anlaşarak, İran’ı aralarında pay ettiler. Bu anlaşma uzun sürmedi. Tahmasb kuzeydoğu İran’da bir ordu toplamaya çalışıyordu. Çar Petro, tahtın Safevi Sülalesine geçmesini uygun karşılayacağını açıklamıştı. Ama bütün bunlar Safevi Sülalesinin tahtı ele geçirmesine yetmedi. Nadir Şah ile birlikte İran üzerinde Afşar soyunun egemenliği başlamaktadır. Ancak bu da uzun sürmedi. Nadir Şah’ın öldürülmesinden sonra bir iktidar boşluğu meydana gelmiş ve bundan sonra üç ayrı rakip taht için ortaya çıkmıştır. Bunlar: Zendler, Afganlılar ve Kaçarlardır. Bunlardan Zendlerin yönetimi 40 seneye varmayacak derecede kısa bir zaman diliminde oldu. Bundan sonra ülke yönetimi 1925 yılına kadar Kaçarların elinde kaldı. 1925-1979 yılları arasındaki dönem ise Pehlevi sülalesinin İran tahtında bulunduğu dönemdir. Pehlevi sülalesinin İran tahtında bulunduğu süre içinde geçen en buhranlı dönem İkinci Dünya Savaşı yıllarıdır. 1938 yıllarından sonra İran’da Alman tesiri şiddetli bir şekilde kendisini hissettirmeye başlamış, bunun neticesinde İran’da pekçok Nazi-Almanyasının teknisyenlerinin bulunması, başta İngiltere olmak üzere müttefik devletleri tedirgin etmiştir. Bununla başlayan gerginlik, 1952 senesinde İran’ın İngiltere ile diplomatik ilişkilerini kesmesine kadar ilerledi. İran başbakanlarından Musaddık’ın yönetimin başında bulunduğu dönemlerde İran Komünist Partisi olan Tudeh’e büyük tavizler vermesi ve bunları batıya karşı koz olarak kullanmaya çalışması, memlekette huzursuzluklar meydana gelmesine sebep oldu. Bunun üzerine Şah, Musaddık’ı başbakanlıktan azlederek yerine General Zahid’i tayin etti. 1963 yılında Şah “Beyaz Devrim” adı altında ülkede büyük çapta ekonomik ve sosyal reformlar yapmıştır. Her geçen gün artan petrol gelirleri ve özellikle ülke savunması için yapılan büyük harcamalar, İran’ı Ortadoğu’da özellikle askeri bakımdan söz sahibi ülkeler arasına getirmeye başlamıştı. Bu zamanda Fransa’da sürgünde bulunan İranlı Şii lider Humeyni, ülkede Şii inancının hakimiyetinden istifade ederek, çoğunlukta olan Şiileri etrafında topladı. İçten ve dıştan yapılan pekçok mücadeleler neticesinde Humeyni İran’a hakim oldu. Şah ailesi İran’ı terketti ve memleket Şii inancı ile idare edilmeye başlandı. 1979 yılında İran İslam Cumhuriyeti adını alan ülkede binlerce Şii inancında olmayan İranlı, devlet aleyhtarlığı ile suçlanarak sorgusuz sualsiz kurşuna dizildi. Humeyni idaresindeki İran, Irak ile 22 Eylül 1980’de harbe başlamış ve bu harpte yüzbinlerce İranlı ölmüştür. 20 Ağustos 1988’de Ateşkes ilanı ile savaş durdu. ayetullah Humeyni’nin 1989’da ölmesi üzerine aynı yılın Ağustos ayında yerine cumhurbaşkanı Ali Hameney, Hameney’in yerine de meclis başkanı Haşimi Rafsancani Cumhurbaşkanı seçildi. Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgal etmesi üzerine, İran’ın barış şartlarını eksiksiz kabul ettiğini açıkladı. Böylece l980’da başlayan savaş 1990’da barış anlaşması ile neticelendi ve iki ülke arasında diplomatik ilişki yeniden kuruldu. Fiziki Yapı İran’ın büyük bir bölümü yüksek ovalar ve geniş çöllerden meydana gelir. Ülkenin yüksek bir ovadan meydana gelen bölümü kuzeyde Elbruz Dağları, güneybatıda ise Zağros Dağları ile sınırlıdır. Bu ovanın merkezi iki büyük çölle kaplıdır. Deşt-i Kebir (Tuz çölü) ve Deşt-i Lut (Kum çölü) tam bir çöldür. Yağışlı mevsimlerde dağlardan gelen seller tuzları getirerek Dest-i Kebir’e bırakırlar, mevsim kuraklaşınca çölün yüzeyinde bir tuz tabakası meydana gelir. İran topraklarının büyük bir kısmı deniz seviyesinden 1000 m’den daha yüksektir. Kuzeyde 3000 m’yi geçen Kuzey İran Sıradağları bulunur. İran’ın bu bölümünde Hazar Denizini İran’ın iç bölgesindeki yaylalardan ayıran Elbruz Dağları 4000 m yüksekliğe kadar ulaşır. Doğuya doğru bu dağlık alan alçalır ve daralır. Elbruz Sıradağlarının batısında ise içinde, Rezaiye Gölü ve havzasının bulunduğu azerbaycan dağlık bölgesi uzanır. Rezaiye Gölünün hemen doğusunda Tebriz Ovası yer alır. Rezaiye Gölünün en derin yeri 14 m, yüzölçümü ise 5000 km2dir. İran’ın güneyini çevreleyen sıradağlar, Güney İran Dağları adı altında toplanır. İran’da ayrıca birçok volkanik dağlar vardır. Büyük Kevir, yeryüzünün dibi en düz olan en geniş çöllerinden biridir. Kuzistan Ovası, Mezopotamyanın bir uzantısıdır. İran, büyük ırmakları bulunmayan bir ülkedir. Az olan akarsularından Karun, Akçay ve Karaçay başlıcalarıdır. İklimi İklim bakımından İran, birbirinden çok farklı bölgelerin bulunduğu bir ülkedir. Hazar Denizine bakan kısımlar çok nemli ve daima yağışlıdır. Bu bölge dışındaki bütün İran toprakları astropikal kurak bölge içindedir. Hazar Denizinin kuzey kenarlarını çeviren Elbruz Dağlarının kuzeye bakan yamaçları senede ortalama 1000-1500 mm ile bol yağış aldığından zengin ormanlarla kaplıdır. Bu dağların eteklerinde sıralanmış bulunan dar kıyı ovaları çok nemlidir. Güneyde iklim daha ılımandır ama, genelde belirgin bir sıcak söz konusudur. İsfahan yılda ancak 120 mm yağış alır. Yağmurlar genel olarak kış sonunda ve yaz ayları başlarında yağar. Denizden yüksek dağlarla ayrılan iç ovalar yaz süresinde Akdenizde görülen hava basıncı düşüklüklerinden etkilenmezler. Burada iklim yazları çok sıcak, kışları ise çok soğuktur. Tabii Kaynaklar Bitki örtüsü ve hayvanlar: İran’ın dağlık yerleri ormanlarla kaplıdır. Hazar Denizi kıyı bölgesinde Karadeniz bitki topluluğunu andıran gür bir orman örtüsü meydana gelmiştir. Bu kısımlarda ve yaylalarda yüksek bozkırlar geniş yer tutar. İç bölgelerin çukur yerlerinde tuzlu bataklıklar ile çöl bozkırları ve kum çölleri uzanır. Vadiler boyunda ve sulanabilen verimli topraklarda çeşitli kültür bitkileri yetiştirilmektedir. Kurak bölgelerde bunlar birer vaha görünüşündedir. İran ormanlarında bugün az sayıda kaplan, leopar, kurt, ayı ve tilki bulunmaktadır. Çöllerin çevresinde boş topraklarda ceylanlar yaşar. Dağlık bölgelerde yaban keçileri ve çeşitli av kuşlarına rastlanır. Madenleri: İran maden bakımından zengindir. Kuzey ve batı bölgelerinde kömür, Tahran-Semnan kuzeyi ile Yezd ve Keran arasında demir yatakları, Damgan’da altın, Anarak’ta nikel yatakları vardır. Ayrıca boksit, kurşun, antimon, kobalt, gümüş, kalay, bakır, kükürt ve tuz madenleri bulunmaktadır. Horasan’ın Turhis adlı mavimsi yeşilimsi mücevherleri ünlüdür. İran’ın en büyük zenginliği petrol yataklarıdır. İran dünya petrolünün % 6’sını sağlamaktadır. Nüfus ve Sosyal Hayat İran’ın nüfusu 59.570.000 olup, km2ye 20 kişi düşmektedir. İran nüfusunun % 20’si şehirlerde yaşar. Halkın çoğunluğu Farslardan meydana gelir. Halkın % 60’ını Farslar, % 20’sini Türkler, % 10’unu Araplar, % 8’ini diğerleri ve % 2’sini Kürtler meydana getirir. İran’da 10 milyon civarında azeri Türkü bulunmaktadır. Halkın yarıdan çoğu Şiidir. Geri kalanın çoğunluğu Sünni olup, hakimiyet Şiilerin elindedir. İran’da en yaygın dil Farsçadır. Ama nüfusun yarısından fazlası Türkçe, Arapça, Kürtçe, Beluçi ve Gılaki gibi çeşitli diller ve lehçeler kullanır. Kız ve erkek çocuklar için eğitim mecburi olduğu halde, uzak köylerde bu gerçekleştirilememektedir. Ülkede 10 üniversite bulunmaktadır. Başlıca şehirleri Tahran, Tebriz, Isfahan, Abadan ve Kum’dur. Siyasi Hayat İran’da 1979 yılı başlarında, Humeyni’nin düzenlediği hareketle Şehinşahlık düzenine son verilmiş ve bir İslam Cumhuriyeti kurulmuştur. İdarede tamamen Şiilerin hakim olduğu İran’da yönetim; meclis, bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanı ve velayet-i fakih denilen on iki imamın temsilcisi sayılan dini lider tarafından yürütülür. 1989’da yapılan anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının konumu güçlendirildi. Ekonomi İran bir tarım ve hayvancılık ülkesidir. Siyasi gelişmeler ekonominin gerilemesine yolaçmış, milli gelirin düşmesine sebeb olmuştur. Tarım: Nüfusun büyük bir kısmı tarımla uğraşmaktadır. İran’ın yedide biri ekilebilir ve tarıma elverişlidir. Tarım ürünleri arasında en çok buğday ve arpa elde edilir. Meyve ve sebzenin yanında pirinç, mercimek, nohut, şekerpancarı, soğan, pamuk, kavun, karpuz, dut ve tütün yetiştirilmektedir. Kuzeydeki dar bir kıyı şeridinde sulamaya ihtiyaç duyulmadan tarım yapılabilmekte, güneyde sulama kanalları vasıtasıyla hurma yetiştirilmektedir. Ülkenin güney ve güneydoğusunda sulama işi önemli bir problemdir. Birçok bölgede tarım eski usüllere dayanılarak yapılmaktadır. Bu yüzden tarımda istenilen netice alınamamaktadır. Hayvancılık: İran ekonomisinde hayvancılık önemli yer tutar. En çok koyun beslenir. Beslenen koyunların yünleri aranan ve çok değerli cinstendir. Genellikle dağların yüksek otlaklı yerlerinde ve yaylasında hayvancılık yapılır. Koyundan sonra en çok sığır beslenir. Hazar Denizinde balıkçılık yapılmaktadır. Buradan mersin balığı ve havyar elde edilir. Endüstri: Modern sanayi İran’da çok az gelişmiştir. İşletmeye elverişli yataklar bulunmasına rağmen az miktarda kömür, demir filizi, kurşun, nikel, bakır çıkarılmaktadır. Eskiden beri İran’da önemli yer tutmuş olan halıcılık, dokumacılık ve deri işlemeciliği yanında, çeşitli endüstri kolları da gelişmeye başlamıştır. Dokuma, çimento, şeker fabrikaları, dökümcülük ve kimya endüstri kolları bunlardan bazılarıdır. İran’ın en büyük zenginlik ve enerji kaynağı petroldür. Petrol işleme tesisleri, rafineriler İran’ın gelişmekte olan sanayi tesislerinin başlıcalarıdır. İran’da petrol yabancılar tarafından bulunmuş, onlar tarafından işlenmiş, 1951 yılında millileştirilmiştir. Çeşitli merkezlerde çıkan petrol, dünyanın en büyük petrol rafinerilerinden olan Abadan petrol rafinerisine borularla getirilmektedir. Ticaret: İran ithalattan çok ihracat yapan bir ülkedir. İhraç ettiği ürünlerin başında petrol gelmektedir. Elde edilen petrolün %80’den fazlasını satmaktadır. Diğer ihraç maddeleri pamuk, halı, meyve, pirinç, yün ve deridir. İthal ettiği mallar arasında şeker, makinalar, dokumalar, çelik, çay, motorlu taşıtlar bulunmaktadır. Ulaşım: İran’da 12.000 kilometrelik karayolu ve 4.601 kilometrelik bir demir yolu şebekesi bulunmaktadır. Başlıca limanları Abadan, Hürremşah, Basra Körfezinde bulunmaktadır. Hazar Denizinde ise, Benderşah ve Bender Pehlevi de önemli limanları arasındadır. Tahran ve Abadan’da milletlerarası havaalanları vardır. Alıntı
Φ _asi_ Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 COĞRAFYA VE İKLİM Elburz Dağları'nın güneyinde Firouzkuh yakınları İran, 1 648 000 km²’lik yüzölçümü ile Türkiye’nin komşuları arasında yüzölçümü Türkiye’den büyük olan tek ülke, aynı zamanda yüzölçümü açısından, Libya'dan sonra ve Moğolistan'dan önce gelen dünyanın 18. büyük ülkesidir.Ülkenin yüzölçümü kabaca İngiltere, Fransa,İspanya ve Almanya yüzölçümü toplamlarına eşit ya da Alaska'nın yüzölçümünden çok az küçüktür.Kuzey-batıda Azerbaycan ile (432 km/268 mi)ve Ermenistan ile (35 km/22 mi)uzunluğunda; Kuzeyde Hazar Denizi;Kuzey-doğuda Türkmenistan ile (992 km/616 mi)uzunluğunda; Doğuda Pakistan (909 km/565 mi) ve Afganistan ile (936 km/582 mi) uzunluğunda ve Batıda Türkiye ile (499 km/310 mi)uzunluğunda ve Irak ile (1,458 km/906 mi) uzunluğunda ve son olarak Güneyde Basra Körfezi ve Umman Körfezi ile sınırlara sahiptir. İran'ın yüzölçümü 1,648,000 km²dir. (yaklaşık olarak 636,300 kare mil) İran'da Hazar Denizi ile Huzistan kıyıları arasında İran platosu bulunmaktadır. Dünyadaki en dağlık ülkelerden biridir, coğrafyası çeşitli havza ve platoları biririnden ayıran halı gibi serilmiş sıradağlar ile biçimlendirilmiştir. Kafkas,Zagros ve Elburz sıradağları ile nüfusun yoğun olarak bulunduğu Batı bölgesi en dağlık kesimdir;en son belirtilen sıradağlar içinde yer alan Demavent Dağı 5,604 m yüksekliği ile yalnız İran'ın değil Hindukuş Dağlarının batısındaki Avrasya topraklarının en yüksek dağıdır.Yükseklikleri yer yer 5000 metreye yaklaşan bu dağ sıraları iç bölgelerde çok sert bir kara ikliminin yaşanmasına neden olur. Hatta bu bölgelerde geniş çöl alanları bulunur. Ülkenin doğusunun büyük kısmında, kuzey orta bölgesinde ülkenin en büyük çölü olan Kebir Çölü (Deşt-i Kebir) ve güneyinde ise Lut Çölü (Deşt-i Lut) gibi çöl havzaları olmak üzere bazı tuz gölleri bulunmaktadır. Bunun nedeni dağ sıralarının bu bölgelere yağmur bulutlarının ulaşmasını engelleyecek kadar yüksek olmasıdır. Büyük ovalar yalnızca Hazar Denizi kıyısında ve Basra Körfezi'nin kuzey ucunda İran'ın Şatt-ül-Arap (Arvand Rūd) nehri deltasındaki sınırları boyunca bulunmaktadır. Küçük, düzensiz ovalar ise Basra Körfezi'nin Hürmüz Boğazı ve Umman Körfezine bakan kıyılarındadır. Demavent Dağı İran'ın en yüksek noktasıdır. İran'ın iklimi çoğunlukla kurak veya yarı kurak ve Hazar Denizi kıyısında subtropikaldir. Ülkenin kuzey sınır bölgesinde kış aylarında sıcaklıklar neredeyse donma noktasının altına düşer ve iklim yıl boyu nemli kalır. Yaz sıcaklıkları nadiren 29 °C'yi aşar .Düzlüğün doğu kısmında yıllık yağış miktarı 680 mm iken batı kısmında 1,700 mm'den fazladır. Batıya doğru Zagros havzasındaki yerleşmelerde yazları düşük sıcaklıklar ile sıfırın altında sıcaklıkların ve yoğun kar yağışlarının yaşandığı ağır kışlar görülmektedir. Doğu ve orta bölgedeki havzalar 200 mm'lik yıllık yağış miktarıyla kurak ve yer yer çöl iklimindedir.Ortalama yaz sıcaklıkları 38 °C'yi geçer. Güney İran'daki Basra Körfezi ve Umman Denizi kıyılarındaki ovalarının iklimi kışları ılık, yazları nemli ve sıcaktır. Yıllık yağış miktarı 135 ile 355 mm (beş ile on dört inç ) arasındadır. Dağlarında ayılar, yaban koyunları ve keçiler, gazeller, yaban eşekleri, yaban domuzları, kurtlar, çakallar, panterler, bayağı vaşaklar, and tilkiler bulunur. Evcil hayvanlar olarak koyunlar, keçiler, büyükbaş hayvanlar, atlar,mandalar, eşekler ve develer bulunmaktadır. İran'da sülün, keklik,leylek ve şahin de yaşamaktadır. İran'ın uydudan görüntüsü Alıntı
Φ _asi_ Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 EKONOMİ İran ekonomisi planlı ekonomi, petrol ve diğer büyük sektörlerde devlet işletmeciliği, köy tarımı ve küçük ölçekli özel işletme ve hizmet yatırımlarının bir karışımıdır. Ekonomik altyapısı son yirmi yıl içinde düzenli bir oranda gelişmektedir ancak enflasyon ve işsizlikten etkilenmektedir.21.yüzyılın başında hizmet sektörü GSMH’da en büyük yüzdeye sahip oldu; hizmet sektörünü madencilik ve imalat ve tarım izledi. 2006’da yaklaşık olarak hükümet bütçesinin %45’i petrol ve doğal gaz ödemelerinden ve %31’i vergi ve harçlardan geldi. 2000–2004 arasında hükümet harcamaları yıllık %14’lük bir enflasyon oluşturdu. Iran 70 milyar $’lık döviz rezervinin %80’ini ham petrol ihracatından elde etmiştir.2007’de GSMH’nın 206 milyar $ (satınalma gücü paritesi açısından ise 852 milyar $) veya kişi başına düşen milli gelir açısından $3,160 (satınalma gücü paritesi açısından ise 12,300 $).İran'ın resmi olarak yıllık büyüme oranı ise % 6.Bu veriler ve çok çeşitli olan ancak küçük ölçekli sanayi yapısı nedeniyle, BM İran’ın ekonomisini yarı-gelişmiş kabul etmektedir. Hizmet sektörü GSYİH içindeki payı açısından en uzun süreli büyümeyi göstermiş olsa da sektör dengeli değildir. Üretimin serbestliği ve ambalajlama ve pazarlamanın yeni ihracat pazarlarının gelişimini desteklemesi ile beraber devlet yatırımı tarım üretimi artırdı. Ülke çapında son yıllarda birçok barajın yapılması ile büyük ölçekli sulama ve ihracat amaçlı üretilen hurma, çiçek ve fıstık gibi tarım ürünleri 1990’lar sonrasında sektörler arasında en hızlı ekonomik büyümeyi sağladı. İran’ın büyük ticari ilişkileri olan ülkeler Çin, Almanya, Güney Kore, Fransa, Japonya, Rusya ve İtalya’dır. %1.8’e yakın bir oranda istihdam sağlayan turizm sektörünün önümüzdeki 5 yıl içinde istihdam açısından % 10’luk bir oranı yakalaması bekleniyor.2004 yılında 1.659.000 yabancı turist İran’ı ziyaret etmiştir; turistlerin çoğunluğu Orta Asya cumhuriyetleri de dâhil olmak üzere Asya ülkelerinden gelirken çok küçük bir kısmı Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika ülkelerinden gelmiştir.2000’li yılların başında sanayi hala altyapı, iletişim, denetleyici normlar ve yetişmiş personel konularında ciddi sorunlar yaşamaktadır.İran turizm geliri açısından dünyada 89. sıradadır ancak aynı zamanda dünyadaki en turistik ilk on ülke arasındadır.Yetersiz tanıtım, dengesiz bölge şartları, dünyadaki olumsuz imaj, turizm sektöründe etkili planlama yetersizliği turizmde büyümeyi engellemiştir. 1990’ların sonlarından itibaren İran, Suriye, Hindistan, Venezuela ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelerle ekonomik işbirliğini geliştirdi. İran, Türkiye ve Pakistan ile ticaret ilişkilerini de geliştirmekte ve Ekonomik İşbirliği Örgütü adı verilen kurum aracılığıyla Batı ve Orta Asya’da ortak bir pazar oluşturma hedefini diğer ülkelerle paylaşmaktadır. İran, ithalat üzerinde daha çok azaltılmış sınırlamalar/vergiler ve Çarbahar, Keşim ve Kiş adaları serbest ticaret bölgeleri gibi yatırım için uygun bir iklim yaratarak milyarlarca dolar yabancı yatırım çekmeyi planlamaktadır. Şimdiki hükümet daha önceki hükümetin pazar reform planlarını takip etmeye devam etmekte ve İran’ın petrole dayalı ekonomisini çeşitlendirmeye çalışacağını ifade etmektedir. Bunu devlet yatırımlarını otomotiv, imalat, uzay sanayileri, tüketici elektroniği, petrokimya ve nükleer teknoloji gibi alanlara yaparak gerçekleştirmeye çalışıyor. İran biyoteknoloji, nanoteknoloji ve ilaç sanayilerinde de açılımlar yapmaktadır.Güçlü petrol pazarı 1996’dan beri İran üstündeki finansal baskıların hafiflemesine neden oldu ve Tahran’ın borç servisinin ödemelerini yapmasını sağladı. İran’ın bütçe açıkları her zaman kronik bir sorun olmuştur; özellikle geniş ölçekli devlet sübvansiyonları; indirimli yiyecek sağlanması ve özellikle benzin satışı; tek başına enerji sektörüne maliyeti 2008 için 84 milyar dolardır. Tarım, İran’ın geleneksel faaliyetlerinden biridir. Daha Antik dönemde yerleşik düzene geçilmiş olan ülkede doğudan gelen göçebe boylarla yaşanan gerilim ülke tarihinde belirleyici olmuştur. Bugün bile ülkede hâlâ önemli bir nüfusa sahip olan göçebe topluluklar bir sorun kaynağı olarak görülür. Ülkede tarım vadi tabanlarında, plato eteklerindeki vahalarda ve nemli alçak basınç hareketlerine açık yağış alan bölgelerde yapılır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, şekerkamışı, pamuk, tütün, pirinç, çay ve tahıllardır; fakat pirinç dışındaki ürünler ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Hayvancılık da İran’ın önemli ekonomik faaliyetlerinden biridir. Göçebe yaşantısını sürdüren pek çok topluluk geçimini küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğiyle sağlar. İpekböceği ve Hazar kıyısında dünyanın en kaliteli havyarlarının elde edilmesini sağlayan mersin balığı da ülke ekonomisi için önemli hayvanlardan sayılabilir. Zanaatkârlık tarih boyunca İran için önemli olmuştur. Gerek hayvancılık ve ipek üretimine bağlı olarak gelişen halıcılık, gerekse ülkenin geleneksel sanatları sayılabilecek süslemecilik ve tezhip gibi sanatlara bağlı olarak gelişen bakır işlemeciliği, çanak çömlek yapımı gibi el sanatları İran’ın dünyada tanınmasına neden olmuş faaliyetlerdendir. Bunlarla da bağlantılı olarak, küçük ticaret, esnaflık, daha sonra da göreceğimiz gibi, ülkenin sosyo-politik yapısına etki edecek derecede önemli olagelmiştir. Bütün bu geleneksel faaliyetlere karşın, günümüzde ülkenin ekonomik kaderini tayin eden, nispeten yeni bir ürün olan petrol ve doğalgazdır. Petrol İran için öylesine önemli bir üründür ki; ülkenin son yüz yıllık tarihinin belirlenmesi, modernleşmesi ve sanayileşmesi hep petrole dayalı olarak gerçekleşmiştir. 1908’den beri işletilmekte olan petrolün tamamına yakın güneybatıdaki Huzistan bölgesinden ve Zağros Dağları ile Basra Körfezi kıyıları arasında kalan şeritten çıkarılır. İç bölgelerdeki nispeten zayıf ya da işletilmesi güç petrol yatakları ise doğalgaz bakımından zengindir. Dünya petrol rezervlerinin % 10’unun, doğalgaz rezervlerinin ise % 20’sinin İran’da olduğu tahmin edilmektedir. İran-Irak Savaşı öncesinde yıllık 300 milyon tona kadar çıkan savaş döneminde 50-60 milyon tona düşen petrol üretimi bugün hâlâ 200 milyon tonun altındadır. Ülkenin en önemli sanayi işkolu petrole bağlı olarak gelişen petro-kimya sektörüdür. Rafineriler dışında petrol ve doğalgaz boru hatları da petrolün işlenmesi ve iletilmesi açısından önem taşımaktadır. Ayrıca başta demiryolu ve karayolu olmak üzere pek çok altyapı olanağının ve diğer sanayi alanlarının geliştirilmesi de özellikle 1970’li yıllarda elde edilen petrol gelirleri sayesinde gerçekleştirilmiştir. İran ekonomisi, merkezi planlamanın, devletin ve bazı büyük şirketlerin yönetiminde olan petrol sanayisinin, küçük çapta özel ticaretin ve tarımın karışımından oluşmaktasır. İran ekonomik altyapısı son 20 yılda sürekli bir büyüme göstermese de ; ekonomi , enflasyon ve işsizlikten olumsuz etkilenmeyi sürdürmüştür. 20.YY'nin başlarında hizmet sektörü GSYIH'nin en büyük dilimini oluşturmaya başlamış, hizmet sektörünü sanayi ve tarım sektörleri takip etmiştir. Devlet bütçe gelirlerinin yaklaşık %45'i petrol ve doğal gaz gelirlerinden, %31'i ise vergilerden elde edilmektedir. 2000-2004 yılları arasında, bütçe harcamalarına yıllık %14'lük bir enflasyon oranı eşlik etmiştir. 2006 yılında İran'ın nominal GSYIH'i 195.5 milyar $ ve kişi başına düşen milli gelir 2440$ olarak hesaplanmıştır. Tüm bu rakamlar ve İran'ın çeşitli ama küçük çapta sanayisi gözönüne alındığında, Birleşmiş Milletler İran ekonomisini yarı-gelişmiş olarak sınıflandırmıştır. Hizmet sektörü, GSYIH'deki payı açısından uzun vadede en hızlı artışı göstermesine karşın, inişli çıkışlı bir grafik sergilemektedir. Devlet yatırımları, üretimin serbestleştirilmesi ve yeni dışsatım(ihracat) pazarlarının bulunması ile birlikte tarımda patlama yaratmıştır. Ülke çapında inşa edilen birçok baraj sayesinde, büyük ölçekte sulama projeleri hayata geçirilmiş, ihracata ve sanayiye yönelik tarım geliştirilmiş ve böylece 90'lı yıllarda İran'daki başka hiçbir sektörün elde edemediği bir büyümeye elde edilmiştir. Her ne kadar 1998-2001 yılları arasında art arda yaşanan aşırı kurak yıllar tarımsal çıktıyı olumsuz yönde etkilese de, tarımsal işgücünün önemli bir yüzdesini elinde tutmaktadır. İran'ın başlıca ticaret yaptığı ülkeler Çin, Almanya, Güney Kore, Fransa, Japonya, İtalya ve Rusya'dır. İran, 90'ların sonundan beri Suriye, Hindistan, Küba, Venezuella ve Güney Afrika gibi ülkelerle yaptığı ekonomik işbirliğini de geliştirmektedir. Enerji İran doğalgaz rezervi açısından dünyada ikinci ve petrol rezervi açısından dünyada üçüncü durumdadır.2005'te, kaçakçılık ve yetersiz ülke içi kullanım nedeniyle İran petrol ithalatına 4 milyar $ harcamıştır.2005'te petrol endüstrisi günde ortalama 4 milyon varil üretime ulaşmıştır;1974'te ise günde ortalama 6 milyon varil üretim yapılıyordu. 2000'li yılların başında endüstri altyapısı teknolojik yetersizlikten dolayı çok zayıflamıştı. 2005'te çok az sayıda araştırma kuyu açıldı. 2004'te, İran'ın doğal gaz rezervinin büyük bir kısmı henüz kullanıma açılmamış durumdaydı. Yeni hidroelektrik istasyonlarının eklenmesi ve klasik kömür ve petrol ile çalışan istasyonlarının hatlara bağlanmasıyla ülke kapasitesi 33,000 megavata yükselmiştir. Bu miktarın %75'i doğal gaz, %18'i petrole ve %7'si hidroelektrik enerjiye dayanmaktadır. 2004'te İran ilk rüzgar enerji ve jeotermal santrallerini açtı; ilk termal güneş santralını da 2009'da kullanıma açmaya hazırlanıyor. Nüfus artışı ve yoğun endüstrileşme elektrik ihtiyacının yılda %8 oranında artmasına neden olmuştur. Hükümet, 2010 itibarıyla 53,000 megavatlık kapasite hedefine ulaşmak için yeni gaz ile çalışan enerji santralleri etkin hale getirmeyi, hidroelektrik santarller eklemeyi ve nükleer enerji santarlleri kurmayı planlamaktadır. İran'ın Buşehir'deki ilk nükleer enerji santrali 2007 yılı itibarıyle henüz faaliyete geçmemişti. Alıntı
Φ _asi_ Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 KÜLTÜR İran kültürü İslam öncesi ve İslami kültürün bir karışımıdır. Büyük olasılıkla Orta Asya ve Andronovo kültüründen kaynaklanan İran kültürü, MÖ 2000’lerdeki İran bölgesi kültürünün mirasçısı olarak büyük oranda kabul edilmektedir. İkinci bin yıl sırasında entelektüellerin ve dinin ve daha önce de halkın dili olarak Farsça ile beraber İran kültürü uzun bir süre Ortadoğu ve Orta Asya’nın baskın kültürü olmuştur. İran kültürünün görece olarak Çin, Hint ve Roma medeniyetlerini etkilemesi açısından Sasani İmparatorluğu İran’da önemli ve etkili bir dönem oluşturmuştur, ve aynı şekilde batı Avrupa ve Afrika’yı da etkilemiştir.Bu etki hem Avrupa hem de Asya ortaçağ sanatında önemli bir rol oynamıştır.Bu etki İslam dünyasına da taşınmıştır. Daha sonraları İslami öğrenimin filolojisi, edebiyatı, hukuku, felsefesi, tıbbı, Mimarisi ve bilimi İslam dünyasına Sasani İmparatorluğu’ndan aktarılan yapılardan oluşuyordu. İran’ın İslamlaşmasından sonra İslami töreler İran kültürüne girdi. Bunlardan en önemlisi Muharrem ayında yapılanlardır. Her yıl Aşure Günü İran’da, Ermeniler ve Zerdüştçüler dahil İranlıların büyük bir çoğunluğu Kerbela Savaşı’nda şehit olanları anma törenlerine katılır. Modern İran’da günlük yaşam Şiilik anlayışına göre düzenlenmiştir ve ülkenin sanat, edebiyat ve mimarisi İran’ın derin ulusal geleneğini ve edebi kültürünü daimi bir hatırlatıcısı durumundadır.İran’ın Yılbaşısı (Nevruz) İran’da baharın gelişini kutlamak için 21 Mart tarihinde kutlanan eski çağlardan kalma bir gelenektir. Bu tarih aynı zamanda Afganistan, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kazakistan, Gürcistan ve Ermenistan’da da kutlanmaktadır. Irak ve Türkiye’deki Kürtler tarafından da kutlanmaktadır.2004 yılında Nevruz UNESCO tarafından İnsanlığın Sözlü ve Manevi Mirası listesinde gösterildi. İran sineması modern İran’da gelişmiştir ve birçok İranlı yönetmen dünya çapında yaptıkları çalışmalarla tanınmıştır. İran filmleri son yirmi beş yıl içinde üç yüzden fazla ödül kazanmıştır. En çok tanınan yönetmen Abbas Kiyarüstemi’dir. İran medyası özel ve kamu işletmeciliğinin bir karışımıdır ancak kitaplar ve filmler yayınlanmadan önce Kültür ve İslami Rehberlik Bakanlığı tarafından mutlaka onaylanmalıdır. Onay almayan filmler genellikle devlet sansürüne uğramıştır. İnternet İran gençliği arasında inanılmaz oranda yayılmış durumdadır. İran bugün dünyada dördüncü büyük blogger sayısına sahip ülke durumundadır. Birçok İrani dil İran kökenlidir, Farsça bunların arasında en yoğun kullanılanıdır. Farsça Aryan veya Hint-Avrupa dillerinin Hint-İran dilleri dalına ait bir dildir. Eski Farsça’ya ait en eski kayıtlar Ahameniş İmparatorluğuna kadar gitmektedir ve Eski Farsça örnekleri günümüzde İran, Irak, Türkiye ve Mısır’da bulunmaktadır. Sekizinci yüzyılın sonlarında Farsça çok fazla Arapçalaştırılmıştı ve Arapça’ya benzetilerek yazılıyordu. Bu Farsça’nın yeniden canlandırılmasını savunan bir harekete neden oldu. Bu uyanışın en önemli sonuçlarından birisi Firdevsi’nin yazdığı Şehname oldu. İran’ın milli destanı sayılan bu eser özgün bir Farsça ile yazılmıştır. Dil ve edebiyat İran Anayasası’nın 15.maddesi şöyle der: "İran’ın resmi dili… Farsçadır… ve Farsçaya ek olarak yerel ve aşiret dillerinin basında ve kitle iletişim araçlarında ve okullarda çocukların edebiyatlarını öğrenmeleri için okullarda öğretilmesine izin verilmiştir." Farsça İran’da lingua franca görevi görmektedir ve yayınların ve basılan eserlerin çoğu bu dildedir. Farsça’dan hariç olarak İran’da kullanılan görece yaygın olan diğer Azerice, Kürtçe ve hatta izafi olarak çok yaygın olmayan Arapça ve Ermenice dillerinde de yapılan birçok yayın ve basılan eser vardır. Birçok İrani dil İran kökenlidir, Farsça bunların arasında en yoğun kullanılanıdır. Farsça Aryan veya Hint-Avrupa dillerinin Hint-İran dilleri dalına ait bir dildir. Eski Farsça’ya ait en eski kayıtlar Ahameniş İmparatorluğuna kadar gitmektedir ve Eski Farsça örnekleri günümüzde İran, Irak, Türkiye ve Mısır’da bulunmaktadır. Sekizinci yüzyılın sonlarında Farsça çok fazla Arapçalaştırılmıştı ve Arapça’ya benzetilerek yazılıyordu. Bu Farsça’nın yeniden canlandırılmasını savunan bir harekete neden oldu. Bu uyanışın en önemli sonuçlarından birisi Firdevsi’nin yazdığı Şehname oldu (Farsça: “Kralların Hikayesi”), İran’ın milli destanı; tamamen özgün Farsça ile yazıldığı söylenmektedir. (Farsça) « بسی رنج بردم در این سال سی عجم زنده کردم بدین پارسی » (Firdevsi) (Türkçe) « Otuz yıl çok acı ve zorluk çektim Farsça ile Aceme hayat ve can verdim » Farsça Arapça’nın yanı sıra özellikle Anadolu, Orta Asya ve Hindistan’da edebiyat ve bilim dili olarak kullanılmıştır. Şiir İran kültürünün çok önemli bir öğesidir. Şiir İran’da kültürden, bilim ve metafiziğine kadar birçok önemli eserde kullanılmıştır. Mesela İbni Sina’nın tıp makalelerinin yaklaşık yarısının nazım yazıldığı bilinmektedir. İran birçok ünlü şair yetiştirmesine rağmen ne yazık ki Mevlana ve Ömer Hayyam gibi ancak birkaç isim batılı okurlar tarafından bilinmektedir oysa Hafız Sadi ve <<ferdosi>> gibi isimler çoğu İranlı için çok değerlidir. 1634’ten beri ünlü şairlerin kitapları batı dillerine çevrilmektedir. Fars şiirinin gücünü gösteren, BM’in Uluslar Salonu’nun girişinde yer alan bir şiir örneği aşağıda yer almaktadır: (Farsça) « بنى آدم اعضاء يک پیکرند که در آفرينش ز يک گوهرند چو عضوى بدرد آورد روزگارد دگر عضوها را نماند قرار » (Sadi (1184-1283)) (Türkçe) « İnsanın soyu biridir Yaratılırken atılan ortak temeldir Birimizin acıyı hissetmesi yeterlidir O acı hepimizindir » Sanat İran, dünyanın en zengin sanat geleneklerine sahip olan ülkelerden biridir ve bir çok disiplini içine almaktadır; mimari, resim, dokuma, çömlekçilik, Hat sanatı, Metal işleme ve Taş oymacılığı gibi.Halı dokuma Fars kültürünün ve sanatının en özgün dallarından biridir ve kökü antik çağlara kadar uzanmaktadır. İranlılar mimaride matematik, geometri ve astronomiyi ilk kez kullananlardandı ve kapalı çarşı ve camilerin inşasında sıklıkla görülebileceği gibi büyük kapalı alanların yapımında sıra dışı yetenekleri vardı. Klasik İran mimarisinin ana yapıları cami ve saraydır. İran, çok sayıda sanat evi ve galerisinin yanı sıra dünyadaki en büyük ve değerli mücevher koleksiyonlarına da sahiptir.Dünyadaki en eski tavla 60 parçasıyla beraber güneydoğu İran’da bulunmuştur. İran UNESCO tarafından arkeolojik mimari kalıntıları ve yerler açısından dünyadaki en önemli yerler arasında yedinci sıradadır.UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'ndeki on beş mimari eser İran mimarisine aittir ve Halikarnas Mozolesi Dünyanın Yedi Harikasından biri kabul edilmiştir. İsfahan, 17. yüzyıl resmi Heşt Beheşt Sarayı Alıntı
Φ _asi_ Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 İDARİ BÖLÜMLER İran her biri atanmış bir vali tarafından yönetilen 30 bölgeye ayrılmıştır. Bölgeler "şehristān" denilen illere ve daha sonra da sırasıyla "bahş" ve "dehestān" ismindeki daha alt yönetim birimlerine bölünmüştür. İran'ın adaları sağdaki resimde gösterilmemektedir. Adalar Hürmüzgan eyaletine bağlıdırlar. 1-Tahran Eyaleti 2-Kum 3-Merkezi 4-Kazvin 5-Gilan 6-Erdebil 7-Zencan 8-Doğu Azerbaycan 9-Batı Azerbaycan 10-Kürdistan 11-Hamedan 12-Kirmanşah 13-İlam 14-Luristan 15-Huzistan 16-Çaharmahal ve Bahtiyari 17-Kohkiluye ve Buyer Ahmed 18-Buşehr 19-Fars 20-Hürmüzgan 21-Sistan ve Belucistan 22-Kirman 23-Yezd 24-İsfahan 25-Semnan 26-Mazenderan 27-Gülistan 28-Kuzey Horasan 29-Razavi Horasan 30-Güney Horasan İran dünyada en yüksek şehirleşme oranlarından birine sahiptir. 1950'den 2002 yılına kadar şehir nüfusu %27'den % 60'a çıkmıştır.BM 2030 itibarıyla şehir nüfusunun %80 olacağını tahmin etmektedir.İç göçmenlerin çoğu Tahran, İsfahan,Ahvaz ve Kum şehirlerinin etrafına yerleşmektedir. Tahran, 11.000.000'a yaklaşan nüfusu ile İran'ın en büyük şehri ve başkentidir. Tahran ülke nüfusunun %15'ine ev sahipliği yapmaktadır. Tahran birçok büyük şehir gibi,ciddi hava kirliliği sorunu yaşamaktadır. Ülkenin iletişim ve ulaştırma ağının merkezidir. Meşhed İran'ın ikinci büyük ve İmam Rıza Türbesini barındıran şehir olduğu için dünyadaki en kutsal Şii şehirlerinden biridir. İkinci en büyük şehridir ve 2,8 milyonluk nüfusu ile Razavi Horasan bölgesinin merkezidir. İran'da turizmin merkezidir ve her yıl 15 ile 20 milyon kişi İmam Rıza'nın türbesini ziyaret eder.İsfahan İran'daki diğer büyük şehirlerden biridir (şehir nüfusu:1,986,542).İsfahan bölgesinin başkentidir. İsfahan'daki Nakş-e Cihan Meydanı UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi nedeniyle yeniden düzenlenmiştir. Şehir onbirinci yüzyıldan ondokuzuncu yüzyıla kadar süren geniş çeşitlilikte İslami mimari örnekleriyle doludur. Şehrin etrafındaki yerleşim yerlerinin gelişimi İsfahan'ı metropolitan bölge nüfusu açısından ikinci en yüksek nüfuslu yerleşim yeri haline getirmiştir (3,430,353).İran'ın diğer büyük şehirleri Kerec (nüfusu 1,732,275), Tebriz (nüfusu 1,597,312) ve Şiraz (nüfusu 1,227,331)dır. Tebriz Eynali dağının güneyindeki Sahand volkanik yükseltisinin kuzeyinde yer almaktadır. Tebriz kuzeybatı İran'daki en büyük şehirdir ve Doğu Azerbaycan bölgesinin başkentidir. Kerec, Tahran bölgesinde, Tahran'ın 20 km batısında, Elburz dağının eteklerinde yeralır ancak şehir hızla Tahran'ın metropolitan alanının bir parçası haline gelmektedir. Başlıca kentler Tahran (11 milyon), Meşhed (2.9 milyon), İsfahan (2.2 milyon), Tebriz (2.1 milyon), Şiraz (2 milyon), Urumiye (1.3 milyon) Alıntı
Φ _asi_ Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 TOPLUM YAPISI CIA verilerine göre İran nüfusunun %51'sini Farslar, %24'ünü, Azeriler, 5%'ini Gilaki ve Mazandarani, %5'sini Kürtler, %3'ünü Araplar, %2'sini Lurlar, %2'sini Beluciler, %2'sini Türkmenler ve %1'ini diğer etnik gruplar oluşturur. İran nüfusunun dini yapısının %90'unu Şii Müslümanlar, %'8'ini Sünni Müslümanlar, kalan %2'sini ise diğer dinlere mensup insanlar (Bahailer, Sâbiîler, Hindular, Yezidiler, Ahli-Hak, Zerdüştçüler, Yahudiler ve Hıristiyanlar oluşturmaktadır.İran'da diğer önemli dini azınlıklar arasında özellikle Ortodoks Gürcüler ve Ermeniler (İsfahan), Zerdüştler (Yezd) ve Bahailer öne çıkmaktadır. Ülkede az miktarda Hindu, Keldani ve Sâbiîlik inancına bağlı topluluklar bulunmaktadır. İran'da dini azınlıkların inanç özgürlüğü güvence altına alınmış olup, azınlık temsilcilerine (Ortodoks Hıristiyanlık, Musevilik ve Zerdüştlük) Meclis'te koltuk ayrılmıştır. İran hükümeti tarafından "sapkın bir inanç" olarak nitelendirilen Bahailik ise yasak olup, kimi zaman sert kovuşturmalara uğramaktadır. Ülkenin resmi mezhebi olan Şiilik ve 12 İmam (İsna Aşeriye) inancı, ülkenin özellikle orta ve kuzey kısımlarında güçlüdür. Sünnilik inancıysa ağırlıklı olarak ülkenin kuzey-batısındaki Kürtler ile Pakistan sınırındaki Belucilerde ve Horasan eyaletinde yerleşik Türkmen aşiretlerde yaygındır. 71 milyon civarında tahmin edilen bir nüfusa sahip olan ülke, hem etnik hem de mezhepsel bakımdan büyük çeşitlilik göstermektedir. Genel nüfusun % 50'si İranî denilen karakteristiğe sahiptir.Nüfusu 26,5 milyonu bulan ve ülkenin kuzeybatısında, "İran Azerbaycanı" olarak adlandırılan bölge ve etrafında, Doğu Azerbaycan Eyaletinin Tebriz, Nakadeh, Serab, Ahar, Merend, Boneb, Shabestar, Batı Azerbaycan Eyaletinin Hoy, Urmiye, Salmas, Maku, Takab, Miyandoab, Naghadeh, Erdebil Eyaletinin Erdebil, Parsabad, Meskinşehr, Zencan Eyaleti, Hamedan Eyaletinde yöresinde yaşayan Azeriler Fars kökenlilerden sonra en büyük etnik topluluktur. Azeriler dışında Kaşkaylar, Fars Eyaleti: Şiraz, Firuzabad, Ferreşbend, Kazerun, Abade ve Semirom. Türkmenler ise Gülistan Eyaletinde Günbed-i Kavus ve Bender-i Türkmen'de yaşamaktadır. Bunun dışında Beluçiler, Bahtiyariler gibi Fars kökenkilerden başka etnik topluluklar da ülke nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturur. Çoğunluğu sünni olan ve Irak sınırına yakın bölgede yoğun olarak yaşayan Kürtler de 5 milyona yaklaşan nüfuslarıyla önemli bir etnik topluluktur. Kürtler, resmi mezhebin Caferilik olması sebebiyle sistemle entegre olmuştur. İran nüfusunun % 90’u Şiilerden, % 8'i sünni, % 2'i ise diğer dinlere mensuptur. Alıntı
Φ _asi_ Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2009 HÜKÜMET VE SİYASET İslam Cumhuriyetinin politik sistemi 1979 İran Anayasasına dayanmaktadır. Sistem girift bir şekilde birbirine bağlı çeşitli yönetim yapılarını kapsamaktadır. Dini lider İran dini lideri İran İslam Cumhuriyeti’nin genel politikalarının tanımlanmasından ve denetiminden sorumludur.Dini lider, silahlı kuvvetlerin Başkomutanıdır, askeri istihbaratı ve güvenlik operasyonlarını kontrol eder ve savaş açmada veya barış kabul etmede tek yetkilidir.Yargının, devlet radyo ve televizyonunun, emniyet genel müdürlüğünün, silahlı kuvvetlerin baş yöneticileri ve 12 üyeli Anayasa Koruma Konseyi’nin 6 üyesi Dini Lider tarafından atanır. Danışmanlar konseyi Danışmanlar Konseyi liyakat ve sahip olunan itibara bağlı olarak İran dini liderini seçer ve görevinden alır.Danışmanlar Konseyi Dini Lider’e yasal görevleri konusunda danışmanlık yapmakla sorumludur. Danışmanlar Konseyi, yılda bir kez toplanır, sekiz yıllığına genel oy ile seçilen 86 “yetenekli ve eğitimli” hukukçudan oluşur. Devlet Başkanlığı ve meclis seçimlerinde olduğu gibi Anayasa Koruma Konseyi adayların yeterliliğini belirler.Konsey Dini Lideri seçer ve Dini Lider’i her zaman görevden alma konusunda anayasadan kaynaklanan yetkisi vardır.Bütün toplantıları ve belgeleri çok gizlidir ve Konsey’in Dini Lider’in kararlarının herhangi bir tanesiyle çelişen bir kararı bilinmemektedir. İran Devlet Başkanı Anayasa İran Devlet Başkanınını Dini Lider’den sonraki en yüksek devlet otoritesi olarak tanımlar.Devlet Başkanı dört yıllığına genel oy ile seçilir ve yeniden yalnızca bir kez daha seçilebilir .Başkan adayları, İslam devriminin ülkülerine bağlılıklarından emin olmak üzere mutlaka Anayasa Koruma Konseyi’nden onay almalıdır.Devlet Başkanı Anayasa’nın uygulanmasından ve her konuda son sözü söyleme yetkisine sahip olan Dini Lider’e bağlı olan konular dışında yönetim yapılarının çalışmasından sorumludur.Devlet Başkanı Bakanlar Kurulunu atar ve onlardan danışmanlık alır, hükümet kararlarını yönlendirir ve yasamanın önüne konacak hükümet politikalarını seçer.Devlet Başkanı’na bağlı olarak sekiz kişilik yardımcılar kurulu ve yirmi iki kişiden oluşan ve Meclis tarafından onaylanması gereken bir Bakanlar Kurulu vardır.Birçok başka devlette olan uygulamanın tersine İran’da hükümet orduyu kontrol etmez. Devlet Başkanı İçişleri ve Savunma Bakanı’nı atasa da, Meclis’te bu iki bakanlık için güvenoyu almadan önce Dini Lider’in açık onayını alması bir gelenektir. Iran’ın şimdiki Devlet Başkanı Mahmut Ahmedinejad 2005 İran Devlet Başkanlığı seçimlerinde seçilmiştir ve ardından 2009’da yapılan seçimlerde tekrar cumhurbaşkanı olmuştur. İran Meclisi 2008 yılı itibarıyle İran Meclisi tek meclisli bir yapıdır.İran devrimi öncesinde yasama iki meclisli idi ancak İran Senatosu yeni Anayasa’da kaldırıldı. İran Meclisi dört yıllığına seçilen 290 üyeden oluşmaktadır.Meclis yasama faaliyetini yürütür, uluslar arası antlaşmaları değerlendirir ve ulusal bütçeyi onaylar.Tüm meclis üyeleri ve Meclis’teki tüm yasama çalışmaları Anayasa Koruma Konseyi tarafından onaylanmalıdır. Anayasa Koruma Konseyi Anayasa Koruma Konseyi altı tanesi Dini Lider tarafından atanan oniki üyeden oluşmaktadır. Diğerleri İran Yargı’sı tarafından aday gösterilen hukukçular arasından İran Meclisi tarafından seçilmektedir.[88][80]Konsey anayasayı yorumlar ve Meclis kararlarını iptal edebilir. Eğer bir yasa anayasa veya Şeriat ile uyumlu değilse Meclis’e düzeltilmesi için tekrar geri gönderilmektedir.Çelişkili gibi görünse de Konsey İran Anayasası’na dayanarak parlamento üyelerini veto etmiştir. Dini Lider Danışma ve Çözüm Konseyi Dini Lider Danışma ve Çözüm Konseyi Meclis ve Anayasa Koruma Konseyi arasındaki anlaşmazlıklarda çözüm bulma yetkisine sahiptir ve Dini Lider’i ülkedeki en güçlü yönetim yapısı yapacak biçimde ona danışmanlık görevi sunar. Yargı Sistemi Dini Lider, sırayla Üst Mahkeme ve Başsavcı’yı atayan Yargı Sistemi Başkanı atar. Sulh ve ceza konuları ile ilgilenen mahkemeleri de içine alan çeşitli tipte mahkemeler ve ulusal güvenlik gibi önemli güvenlik konularına bakan “devrim mahkemeleri” de vardır. Devrim mahkemelerinin kararları kesindir ve temyiz edilemez.Özel Din Adamları Yargılama Mahkemesi, dinle ilgili konulara baktığı gibi, din adamları tarafından işlendiği öne sürülen suçlara bakar. Normal yargı işleyişinin dışında çalışır ve yalnızca Dini Lider’e karşı sorumludur. Mahkemelerinin kararları kesindir ve temyiz edilemez. Şehir ve Köy Meclisleri İran Şehir ve Köy Meclisleri’ne aday olanlar halkoyu ile dört yıllığına seçilirler. İran Anayasası’nın 7. maddesine göre Meclis ile beraber bu yerel meclisler “devletin karar alma ve yürütme organı”dır. Bu madde 1999’da ilk yerel seçimler yapılana kadar uygulanmadı. Meclislerin başkanların seçimi, belediye çalışmalarına danışmanlık yapılması, kendi bölgelerinin toplumsal, kültürel, eğitim, sağlık, ekonomik ve refah gereksinimlerini karşılayacak çalışmaların gerçekleştirilmesi ve toplumsal, ekonomik, yapısal, kültürel, eğitim ve diğer refah konularının hayata geçirilmesinde ulusal paydanın planlanması ve düzenlenmesi gibi görevleri vardır. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.