Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Ödev yetiştirme derdine düşmüş bir genç okurum “Ulusdevlet nedir” diye bula bula soracak beni bulmuş. “Ulusdevlet, meşruiyet kaynağını din, müktesep hak, fetih, sözleşme, fayda ve saire yerine ‘ulus’ adı verilen ideal varlığa dayandıran zorba çetesine verilen addır. 1800’lerden 1960’lara kadar modaydı. Şimdi medeni ülkelerde kimse yemiyor,” diye cevap yazdım. Artık bilmem, ne not alır.

 

Şöyle yazsa belki hocası insafa gelip aferini çakardı:

 

Her devletin temel kaygısı, hocam, itaattir. Emir verdi, ceza verdi, falanca kişi veya zümrenin çıkarına aykırı bir karar verdi: insanların buna boyun eğmesini nasıl sağlayacak? “Silah zoruyla sağlar” desen olmaz, yetmez. Emrin “haksız” olduğuna inanırlarsa direnirler, istediğin kadar silahlan baş edemezsin. Hem ayrıca, o silahları kullanacak adamların da aklı yatması lazım ki yaptıkları doğru iştir. Yoksa o silahlar tutukluk yapar, hatta yüzüne patlar.

 

Şimdi, insanlarda ezelden beri “biz” ve “ötekiler” duygusu vardır. Bizimkileri seversin, ötekilere gıcık kaparsın: temel bir içgüdüdür. Bizle ötekinin ayıracı bazen aşirettir, dar veya geniş memlekettir. Bazen dildir, bazen din veya mezheptir, bazen ortak töredir. Bazen meslek ve kültürdür, siyasi inançtır, takım ruhudur. Bu aidiyet duygusu hiçbir zaman tek bir boyuta oturmaz, en ilkel zannettiğin toplumlarda bile birbiriyle çelişen, birbirine tam oturmayan birkaç ayrı aidiyet katmanı bulunur. İnsanı insan yapan da işte o çok katmanlılıktır. Çok katmanlıysan, o katmanlar arasında karar vermen gerekir; ne yapacağın belli olmaz. Değilsen zaten koyundan farkın yok.

 

Ulusdevletin püf noktası, hocam, insanların aidiyet duygusunu tek boyuta indirgeyebilme ham hayalidir. Der ki, din ve mezhep farketmez; Kayserililik yahut Sivaslılık yok; takım ruhuna da ancak milli takımı tuttuğun ölçüde cevaz veririm. Bir yanda birey var, öbür yanda tek ve mutlak itaat odağı, ulus! E ulusun neyi emrettiği nereden belli olacak? Ulusun sözcüsü olan Devlet ne diyorsa o! Bu kadar yalın: bütün toplumu koyuna dönüştürme projesidir.

Gönderi tarihi:

Öncelikle bu bir yazarınsa o kimdir?

 

İkinci olarak kutsanmış, ilahlaştırılmaya çalışılmış dünyevi otorite sorunu ulus-devlete özgü değildir. Bu kavramdan yüzyıllar hatta binyıllar öncesinde kimi zaman ve mekanda "krallık", kimisinde "imparatorluk", kimisinde "kent devleti", kimisinde "din devleti", kimisinde "dünya devleti" olarak karşımıza çıkmıştır kendini yücelten dünyevi otorite. Bence günlük çekişmelere kurban etmemek lazım böyle önemli konuları.

Gönderi tarihi:

Bana Ulus Devlet anlayışının çökmüş olduğuna dair bir kanıt ve Ulus Devlet anlayışından daha modern bir toplumsallaşma örneği getirin, ben de konuyu açan yazıyı ciddiye alayım...

 

Bugün, Ulus Devlet'in çökmüş olduğunu savunanların savunularına bakın;

Bilinç altında Aşiret İlkel Toplumsal Yapısını ya da Dini İlkel Toplumsal Yapısını savunuyor olmalarından başka bir şey bulamazsınız...

 

Hep şu soruyu sormuşumdur ve hep, tahmin ettiğim gibi, yanıt alamamışımdır:

Her bir toplumsal yapının çöküşü, aynı zamanda bir başka toplumsal yapının ortaya çıkışı ile olmuştur.

Peki, diyelim ki Ulus anlayışı gerçekten çöktü...

Öyleyse bugün hala yaşıyor olan tüm Ulusları kendi içinde bir arada tutan bağ nedir?

 

Türkiye'de, Şeriatçi ve Bölücü kesimden başkası iddia etmez Ulus Devlet'in çöktüğünü;

Çünkü onlar,

Bir topluma,

Ne Dinlerinden,

Ne de Irklarından başka ve daha üst bir bağla bağlanılabileceğini

Düşünememektedirler...

 

Peki öyle ise,

Böyle düşünen azınlıktan daha büyük bir çoğunluğu;

Farklı Etnik ve Dini kökenlerden olmalarına karşın bir arada yaşayan o çoğunluğu;

Hala bir arada tutan bağ nedir?

 

Bana sadece bunun yanıtını versinler, yeter...

 

Ulus Yapısı bitmiş ise

Yerine daha modern ne gelmiştir?

 

Yanıt:

Demagoji... :D:lol:

Gönderi tarihi: (düzenlenmiş)

Ulus-devlet tam anlamıyla bitmiş değildir, evet. Bununla birlikte "küreselleşme" dediğimiz süreç bunun moda olduğu döneme son vermektedir. Ancak küreselleşme savunucularının bile kabul ettiği şey "ulus-devlet" dediğimiz güç odaklarının direndiği ve hatta son dönemde yaşananlara bakıldığında etkisini önemli ölçüde sürdürdüğüdür. AB bu konudaki tartışmalarda önemli bir örnektir. Euro dururken "ulus-devlet" hala vazgeçilmez demek zor olduğu gibi AB'nin Avrupa'yı birleştirme sürecinde özellikle görece güçlü ulus-devletlerin tepkisel yaklaşımı dururken de her şey değişti demek zordur. Bir sürece girilmiştir. 20. yy'ın tamamlanışı "ulus-devlet" anlayışı için çok da parlak olmamıştır. 21.yy da yeni arayışlarla açılmıştır. Geçiş döneminde olduğumuz farklı kesimlerden insanlarca belirtilmekte. Ama neye geçiyoruz ya da geçmeliyiz noktasında bir karmaşa var. Ulus-devletten çok Batının girdiği bir çözülme süreci midir bu? Ya da küresel imparatorluk ulus-devletleri kendi bünyesinde mi eritmektedir? Sadece kaos mudur söz konusu olan? Çok net açıklayamıyoruz şimdiden.

Özetle ulus-devlet bitti demek çok iddialı gelebilir belki ama ulus-devlet o eski ulus-devlet olmaktan çıkmıştır. Hatta yerini yeni yapı türlerine bırakabileceği bir geçiş dönemi yaşanmaktadır. Bu çeşitli isimlerle kavramsallaştırılmakta olsa da ben izleyip görmekten yana tercihimi kullanmak isterim.

Tarih: Düzenleyen: ali0_1
Gönderi tarihi:
Ulus-devlet tam anlamıyla bitmiş değildir, evet. Bununla birlikte "küreselleşme" dediğimiz süreç bunun moda olduğu döneme son vermektedir. Ancak küreselleşme savunucularının bile kabul ettiği şey "ulus-devlet" dediğimiz güç odaklarının direndiği ve hatta son dönemde yaşananlara bakıldığında etkisini önemli ölçüde sürdürdüğüdür. AB bu konudaki tartışmalarda önemli bir örnektir. Euro dururken "ulus-devlet" hala vazgeçilmez demek zor olduğu gibi AB'nin Avrupa'yı birleştirme sürecinde özellikle görece güçlü ulus-devletlerin tepkisel yaklaşımı dururken de her şey değişti demek zordur. Bir sürece girilmiştir. 20. yy'ın tamamlanışı "ulus-devlet" anlayışı için çok da parlak olmamıştır. 21.yy da yeni arayışlarla açılmıştır. Geçiş döneminde olduğumuz farklı kesimlerden insanlarca belirtilmekte. Ama neye geçiyoruz ya da geçmeliyiz noktasında bir karmaşa var. Ulus-devletten çok Batının girdiği bir çözülme süreci midir bu? Ya da küresel imparatorluk ulus-devletleri kendi bünyesinde mi eritmektedir? Sadece kaos mudur söz konusu olan? Çok net açıklayamıyoruz şimdiden.

Özetle ulus-devlet bitti demek çok iddialı gelebilir belki ama ulus-devlet o eski ulus-devlet olmaktan çıkmıştır. Hatta yerini yeni yapı türlerine bırakabileceği bir geçiş dönemi yaşanmaktadır. Bu çeşitli isimlerle kavramsallaştırılmakta olsa da ben izleyip görmekten yana tercihimi kullanmak isterim.

Ali, Ulus-Devlet modeli elbette ki bir gün bitecektir...

Tüm toplumsal modeller nasıl ki gün gelmiş bitmiştir, o da tükenecektir, iç dinamikleri yok olacaktır...

Fakat bu, yerine daha üst ve modern bir düzeyde toplumsallaşma çeşidi geliştiğinde kendisini ortaya koyacaktır.

Şimdi Ulus-Devlet'in tükendiğini söyleyen kesime bakın;

Yerine ne koyabiliyorlar?

Hiç...

Bırakın gerçekleşmekte olan bir toplumsal modeli,

Henüz düşünülebilmiş bir model bile koyamıyorlar...

 

Ulus-Devlet bitmemeli midir?

Elbette ki bitebilir...

Her sistem gibi eninde sonunda kendi çıkar çevresini bir diktaya dönüştürebilir...

Nihayetinde, tüm sınırların kalkmasına ve birlikteliğin daha üst bir kaygı ile tamamlanmasına neden olabilecek toplumsal bağlar türetilir süreç içerisinde...

Fakat Ulus-Devlet'i bitirebilecek şey ne Dini bir toplumsallaşma modelidir,

Ne de kana ve aşirete dayalı bir toplumsallaşma modelidir.

 

Ancak şu da olabilir;

Ulus-Devlet, tükendi denilen yerden, farklı bir anlama bürünerek de sıçrayabilir...

Hiç belli olmaz gelecek hakkında bir kesin öngörü de bulunmak...

 

O yüzden Kürtçülerin/Irkçıların talepleri, hem tarihsel, hem doğal ve hem de bilimsel olarak ilerici ve çağdaş bir yönetim ortaya koyamaz...

Demokrasiyi ise zerre kadar ortaya koyamaz...

 

Dinci/Şeriatçıların talepleri ve amaçları da öyle...

 

Bu ikisi bir Karşı Devrim olmaktan kendisini alamaz...

 

"Biz Türkiye'ye Demokrasi Getiriyoruz" diyenlere bakmayın;

Davula da vurduğunuzda çok ses çıkarır;

İçi boştur çünkü...

Gerilmiş deriden ibarettir...

 

O yüzden "Ulus-Devlet Bitmiştir" diyenlere bakmayın siz...

 

Bir yapı, birileri bitti diyor diye bitmiş olmuyor...

 

Bakın ilkel Aşiret yapısına?

Ortaçağa ait olduğunu söylediğimiz halde hala var değil mi?

Ve hala demokrasi naraları atarak o yapıyı körü körüne savunanlar da var değil mi?

Biz, o yapının ortaçağa ait ilkel bir yapı olduğu gerçekliğini dile getiriyoruz diye o yapı yok olmuyor ne yazık ki...

İşte bu kafa yapısındaki kesim de, "Ulus-Devlet tükenmiştir" diyor diye,

O yapı çağdaşlığını ve güçlülüğünü yitirmiyor ne mutlu ki...

Gönderi tarihi:

ulus -devlet;

 

"...bütün toplumu koyuna dönüştürme projesidir."

 

işte muhteşem bir tespit.

 

Taraf gazetesinden,Sevinyan tarafından yazıya alınmıştı sanırım.

 

Ulus-Devlet vadesini doldurdu!

Cem Yılmaz'ın bir esprisi vardır:

"Bademciğini aldılar; yerine ne koydular?"

 

Mavi bana söyler misin;

Madem ki Ulus-Devlet anlayışı vadesini doldurdu,

Yerine ne geldi de biz göremiyoruz?

 

Ve o yerine gelen yapı nerede ortaya çıktı?

Adı nedir?

Özelliği nedir?

 

Ya da bakınız:

Bir önceki iletimdeki sorular...

Gönderi tarihi:

Ulus Devlet ve sözde Dili....

 

 

Günler:

1- Pazar: Farsça, Kürtçe & İrani diller,

2- Pazartesi: Pazar-ertesi, Farsça, Kürtçe & İrani diller,

3- Salı: Farsça, Kürtçe & İrani diller,

4- Çarşamba: Farsça, Kürtçe & İrani diller,

5- Perşembe: Farsça, Kürtçe & İrani diller,

6- Cuma: Arapça,

7- Cumartesi: Arapça Cuma-ertesi,

8- Hafta: Yedi sayısı, Hint-Avrupa dili.

 

Aylar ve Zamanlar:

1- Ocak: “Ocak” (ateş yakılan yer, ev yuva),

2- Şubat: Süryanice,

3- Mart: Latince,

4- Nisan: Süryanice,

5- Mayıs: Latince,

6- Haziran: Süryanice,

7- Temmuz: Sümer ve İbranice,

8- Agustos: Latince,

9- Eylül: Süryanice,

10- Ekim: Türkçe "ekme" Tarlaların sürülüp ekildiği ay,

11- Kasım: (Eski Türkçe) - Tartışılır,

12- Aralık: Türkçe'deki "aralık" sözünden geliyor. Tartışılır.

 

13- Mevsim: Arapça,

14- Sene: Arapça,

15- Saat: Arapça,

16- Sabah: Arapça,

17- Şafak: Arapça,

18- Takvim: Arapça,

19- Dakika: Arapça,

20- Devir: Arapça,

21- İklim: Yunanca.

 

Renkler:

1- Siyah: Farsça,

2- Kahverengi: Anlamı açık,

3- Gri: Fransızca,

4- Kurşuni: Kürtçe

5- Kırmızı: "Kırmıs" Arapça olabilir. Böcek ismi,

6- Bordo: Bordeaux; Fransa'da bir şehir,

7- Turuncu: meyve renginden; Turunc-u,

8- Pembe: Farsça, Kürtçe,

9- Yeşil: Türkçe'deki "yas" (diri) sözcügünden geliyor. Tartışılır,

10- Turkuaz: "Turkuaz" taşının rengi: Fransızca,

11- Mavi: Arapça ,

12- Lacivert: Farsça,

13- Yavruağzı: kuş yavrularının ağız rengi,

14- Menekçe: Kürtçe; Binevş,

15- Mor: Arapça,

16- Leylak: Çiçek rengi; Arapça,

17- Bej: Fransızca,

18- Kara: Diğer dillerde o kadar çok anlamı var, en iyisi hiç bulaşmamak,

19- Kaki: Kürtçe,

20- Eflatun: Arapça,

21- Sarı: İrani dillerden,

22- Kestanerengi: Yunanca; Kastano.

 

Aile, fert, evlilik vb. alanla ilgili bazı yabancı kökenli kelimeler:

Amca: Arapça,

Anne: Hititçe,

: Arapça,

Baba: Farsça,

Bebek: Arapça,

Çoban: Kürtçe

Dadı: Arapça,

Damat: Farsça,

Dayı: Arapça,

Erkek: Arapça,

Evlat: Arapça,

Evlilik: Arapça,

Fert: Arapça,

Gerdek: Farsça,

Hala: Arapça,

Hamile: Arapça,

Nesil: Arapça,

Peder: Farsça,

Teyze: Farsça,

Valide: Arapça,

Zevce: Arapça,

 

Devam ediyoruz:

 

Çiçek: Farsça (Çeçek),

Nebat: Arapça,

Sebz: Farsça; yeşil anlamında,

Hububat: Arapça,

Bakla: Arapça,

Bakliyat: Arapça,

Baklava: Arapça,

Gül: Farsça, Kürtçe,

Müge: Fransızca; Muguet,

Menekçe: Kürtçe,

Sümbül: Kürtçe,

Glayöl: Fransız-İngilizce,

Lale: Farsça,

Kakûle: Farsça,

Zencefil: Arapça; Zencebil,

Tarçın: Kürtçe,

Domates: Meksika yerlilerinin dilinden,

Çay: Çince,

Kahve: Arapça,

Şeker: Hint-Avrupa dillerinden,

Reyhan: Arapça-Farsça,

Turunç: Farsça,

Portakal-Mandalin: Hint-Avrupa dillerinden,

Narenc-Narenciye: Farsça,

Greyfurt: İng; Grape-fruit,

Brokoli: İtalyanca,

Şebboy: Farsça (Şeb: Gece kelimesinden mülhem),

Kaktüs: Amerika yerli dilinden,

Safran: Farsça,

Nişasta: Farsça,

Limon: Hint-Avrupa dilleri’nden,

Kivi: Avustralya yerli dili,

Avokado: Güney Amerika yerli dili,

Hoş, güzel gonca anlamında,

Gonca: Farsça,

Şeftali: Farsça (Şeftalû),

Gülnar: Farsça; Nar çiçeği anlamında,

Zeytin: Arapça; Zeytûn,

Menekşe: Kürtçe,

Ve daha onlarcası yabancı.

 

Yunanca’dan Türkçeye geçmiş olan Meyve, Sebze ve Bitki isimleri:

 

Açelya Azalea,

Ananas Ananas,

Anemon Anemonis,

Bamya Bamia,

Barbunya Barbunia,

Biber Piperi,

Bulgur Bligouri,

Fasulye Fasoulia,

Fulya Fulia,

Ispanak Spanaki,

Karanfil Karafilli,

Kayısı Kaisi,

Kestane Kastano,

Kiraz Kerasi,

Krizantem Krisantemi,

Köknar Kukunari,

Lahana Lahano,

Limon Lemoni, Hint Avrupa dilinden

Mandalina Mandarini,

Manolya Manolia,

Mantar Manitari,

Marul Maruli,

Maydanoz Maidanos,

Muşmula Mousmoula,

Ökaliptus Ev-Kalips,

Papatya Papadia,

Patates Patates,

Pırasa Praso, Hint Avrupa dilinden

Portakal Portokali,

Yasemin Yasemi,

 

 

Hayvan isimleri:

 

Akbaba: Farsça-Arapça: Uqab,

Akbın: Ermenice,

Akreb: Arapça,

Beygir: Farsça-Kürtçe: Bergir,

Boğa: Mançuca - Güney Amerika yerli dili,

Bülbül: Farsça/ar.-kd,

Çakal: Farsça,

Camus: Arapça,

Canavar: Farsça,

Ceylan: Moğolca,

Civciv: Farsça,

Ejder: Farsça,

Engerek: Yunanca,

Fâre: Arapça,

Fil: Arapça,

Folluk: Yunanca,

Gazel: Arapça,

Gergedan: Farsça,

Guguk: Sanskritce,

Hayvan: Arapça,

Horoz: Farsça,

İnek: Sanksritce,

Jaguar: Güney Amerika yerli dilinde “Orman’ın Hayâleti” anlamında,

Kanarya: İspanyolca,

Kancık: Latince,

Katır: Pehlevice,

Kaz: Farsça,

Kedi: Rumca ve Hint-Avrupa dillerinden,

Kertenkele: Farsça,

Krokodil: Yunanca,

Kukumav: Yunanca; Kukuvaya,

Kuğu: Farsça,

Kumru: Arapça/Farsça.-kd,

Leylek: Arapça,

Manda: Sanskritce,

Maymun: Yunanca,

Meral: Moğolca,

Öküz: Hint-Avrupa dillerinden,

Papağan: Latin Amerika yerli dilleri,

Piton: Yunanca,

Şahin: Farsça,

Salyangoz: Rumca./Yunanca.-kd,

Sansar: Sanskritce,

Timsah: Arapça,

Zürafa: Arapça,

Balık isimlerinin hepsi: Yunanca,

 

Yemek-tatlı-içki isimleri:

 

Cacık: Ermenice

Çerez: Rumca

Çorba; Farsça; Zırbe (Sarmısak çorbası anlamında),

Yahnî: Farsça,

Lahmacun : Arapça,

Kebab: Arapça,

Biryan-Büryan (Püryan): Farsça; Kebab, pişmiş et anlamında,

Lokum: Arapça,

Peş Melba: Fr; Pêche Maelba (Melba Şeftalisi anlamında, Avusturya’daki Maelba düşesine ithaf edileb şeftalili bir tatlı),

Lalanga: Yunanca; Lalaga (Kızartma anlamında),

Nuriye: Arapça,

Şŭbiyet: Arapça,

Makarna: İtalyanca Makaroni,

Spagetti: İtalyanca,

Pizza: İtalyanca,

Pasta: İtalyanca,

Hamburger; İng-Alm,

Bira: İtalyanca,

Şarab: Kürtçe,

Konyak: Fransızca,

Whisky: İngilizce,

Keşkül: Farsça (dilenci kabı anlamında),

Milföy (Mille-feuilles): Fr (Bin yaprak, bin tabaka anlamında),

Şerbet: Kürtçe,

Şurub: Kürtçe,

Şıra (Şire): Kürtçe,

Şirden (Şirdan): Kürtçe,

Likőr (Liqueur Fr, Liquor-Lat),

Krem Karamel: Fr,

Gulaş (Guyaş); Macarca.

 

 

En Sık Kullanılan Yunanca-Rumca Malzeme, Eşya ve Alet isimleri:

 

Anahtar Anahtari,

Balyoz Balios,

Cımbız Tsimpida,

Çengel Tsingeli,

Çember Tsemperi,

Fener Fanari,

Fırın Fournos,

Fincan flitzani,

Fıçı Foutsi,

Fırça Fırtsas,

Gübre Kopria,

Halat Halati,

İskemle İskemle,

Istaka Steka,

Izgara Skara,

Kavanoz Kavanos,

Kerpeten Karfi

Kiler Kelari,

Kilit Klidi

Kiremit Keramidi,

Kova Kouvas,

Kümes Koumesi,

Kutu Kouti,

Lamba Lampa,

Makara Makaras,

Masa Maso,

Mangal Mangali,

Olta Olta,

Pabuç Papoutsi,

Patik Patiki,

Sünger Sfungari,

Semer Samari,

Tuğla Toublo,

Vernik Verniki, ve binlerce böyle kelimeler.

 

 

Yunanca isimler:

 

Açelya Azalea,

Akasya (Yeniden doğuş),

Ata-Athan (Ölümsüz),

Bora Bora,

Defne (Bir ağaç),

Delfin (Yunus balığı),

Demet Demati,

Dilara Diara

Eda (Jenerasyon),

Eflatun (Açık mor),

Esmerelda (Zümrüt),

Elmas (Kıymetli taş),

Fidan (Yeni yetişen körpe ağaç),

Fide: (sebze veya körpe çiçek),

Filiz Filizi,

Fulya (Bir çiçek),

Funda Funda,

İdil (Kır hayatını konu edinen yazı veya şiir),

İlay-İlke (Işık),

Kiraz (Meyve ismi),

Manolya Manolia,

Melinda (Nazik),

Melisa (Bal arısı),

Menderes (Akarsu yataklarının dolanbaçlı kısmı),

Merve-Merme (Parlayan),

Methe (Nazik-İnci),

Papatya Papadia,

Pelin Pelini,

Poyraz (Kuzeydoğudan esen soğuk rüzgar),

Saba (Sebalı),

Selen-Selin (Ay),

Sibel (Kahin-Nasihatcı),

Talya (Neşeli),

Temel (Yapıt için açılan çukur, Dayanak),

Yasemin Yasemi,

 

ve daha onlarca böyle isimler. Bu isimler Anadoluda en sık kullanılan isimlerdir hemde.

 

 

Günlük bazı Yunanca kültürel sözcükler:

 

Asparagas,

Bre,

Despot,

Efendi,

Faso fiso,

Felek,

Fiske,

Gaf,

Hovarda,

İzmarit,

Kalpazan,

Kaparo,

Karavana,

Katakulli

Kerata,

Külüstür,

Manav,

Namus

Paçavra,

Paydos,

Zevzek.

 

 

Şok edici Farsça-Kürtçe kelimeler:

 

Bari, Çünkü, Eğer, Eyvah, Gerçi, Her, Henüz, Herkes, Hiç, Hemen, Hep, Kâh, Ki, Keşke, Meğer, Meğerki, Naçizane, Ne, Peşin, Parça, Sade, Ta, Ya,

 

 

Şok edici Arapça kelimeler:

 

Acaba, Ama, Alaka, Asıl, Asla, Aynen, Amma, An, Bazen, Bazı, Bizzat, Cümle, Daima, Dahil, Dair, Defa, Dikkat, Ebediyen, Ekseriyet, Elbet, Ezel, Fakat, Falan, Filan, Fazla, Galiba, Hakikaten, Hakiki, Hâlâ, Hâlbuki, Hâlen, Harbi, Hülasa, İlla, İsim, İstisna, İzah, Kadar, Kelime, Kere, Keza, Külliyen, Lakin, Lütfen, Mesela, Misal, Rağmen, Şey, Tabii, Tamam, Tesadüf, Vallahi, Ve, Vesaire, Yahu, Yani, Zaten,

 

Daha neler var neler

 

 

Sonuç:

 

Türkçe meğerse 5-6 bin kelimelikmiş.

 

Türkçenin tarihi 1930’lardan başlar. Türkçe, Osmanlı döneminde hiçbir zaman resmi dil olmamıştır.

 

 

 

Serdar Evdirehman ve Ali Karduxos’a katkıları için teşekkürler.

 

Seçme Bibliografya

 

1-Sevan Nisanyan, Sözlerin Soyağacı, II.basım, Adam yayınları, İstanbul 2003.

 

2-Orhan Hançerlioğlu, Türk Dili Sözlüğü, İstanbul, 1992.

 

3-Yorgos Babinyotis, Yunan dilinin sözlüğü, Atina 1998.

 

4-İstanbul Kürd Enstitüsü, Ferhenga mezin a Tirki-Kurdi, Stenbol, 1992.

 

5-Türkçe Dilbilgisi, E.Zeginis-P.Xidiroglu. Vanyas yay. Selanik. 1995.

 

6-Mevlût Sari, Türkçe-İngilizce-Arapça-Persçe Sözlük. GONCA. İstanbul.

 

7-Farsça dilbilgisi Mürsel Öztürk. TTT. Ankara 1988.

 

8-Türkçe-Farsça sözlük. İbrahim Olgun ve Comşit Drahman, Elhan Kitabevi. Ankara 1988.

 

9-Georgios G. Yannakis "Hint-Avrupalilar, Dil ve Kültürleri". Kitap Enstitüsü-Kardamıca Yayınları, Atina 2005.

Gönderi tarihi:

Sanırım başlıkta oluşan iki tarafın da sorunu "ulus-devlet" kavramı ve bugün gelinen noktayı Türkiye'nin günlük tartışmalarında ele almak.

Gönderi tarihi:

Fransa bir ulus devlettir,Almanya bir ulus devlettir,Italya bir ulus devlettir,Amerika bir ulus devlettir,burada tek tek yazmaya gerek yok dünyada ulus devlet olmayan tek bir devlet yoktur.Bizdeki birileri Türkiye'nin ulus devlet yapisindan müthis giciktirlar.Kimdir bu gicik olanlar?Saymaya bile degmez ama yine sayalim;Sevr'den nasibini alamamis olanlarla,Emevi-Abbasi dönemlerinde igdis edilmis olan Islamin daha dogrusu Emevi-Abbasi dönemlerinin günümüze kadar ulasmis olan artcillaridir.Bunlar Türkiye'nin Ulus devlet yapisini bir türlü hazmedemez bu nedenle ulus devlet tanimlamasi yaparken hep kafalarindaki nefreti dile getirirler.Küresellesmeyle ulus devletin ne kadar iliskisi vardir bilemem ama ulus devlet olarak bildigimiz tüm ülkeler birbirleriyle cok yakin ekonomik iliski icersindedirler.Demekki Ulus devlet olmak baska birseydir Küresellesmek baska birsey.

Milletler var oldugu sürece ulus devletlerde onlarin yasam kaynagi olan milliyetcilikte var olacaktir.Bu kaba bir milliyetcilik degil insan haklarini,demokrasiyi,cogulculugu önceleyen bir milliyetciliktir.Ulus devlet fonksiyonlari degismekle birlikte varligini sürdürecek yeni islevler kazanmaktadir.

Ulus devletin yerini alabilecek daha gelismis bir organizasyon olmadigi sürece hicbir ulus güvenligini en güclüye terketmez.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

 

 

Mavi bana söyler misin;

Madem ki Ulus-Devlet anlayışı vadesini doldurdu,

Yerine ne geldi de biz göremiyoruz?

 

 

Boşig,

 

Ulus-Devlet anlayışı vadesini doldurdu diyorum;çünkü küreselleşme dediğimiz olgu bunu gerektiriyor.Bakınız Vikipedi'den Ulus-Devlet anlayışının tanımı;

 

"Ulus devlet, meşruiyetini bir ulusun belli bir coğrafi sınır içindeki egemenliğinden alan devlet şeklidir. Devlet politik ve jeopolitik bir varlık, ulus ise kültürel ve/veya etnik bir varlıktır. Ulus devlet kavramı ise bu ikisinin belli bir coğrafyada örtüştürür, ve böylelikle kendisinden önce gelen devlet yapılarıyla büyük ölçüde farklılaşır.

 

Tarihteki diğer devletlerden farklı olarak, ulus devlet modelinde devleti oluşturan tüm vatandaşların ortak bir dil, ortak bir kültür ve ortak değerleri paylaşması esastır. Ayrıca ulus devlet kavramı her milletin kendi kaderini tayin ve otonomi hakkına sahip olduğu fikrini içerir. Bu özelliğiyle dünyadaki bir çok milliyetçi harekete ilham kaynağı olmuştur."

 

Yani ulusallaşmış bir devlet.Millliyetçilik ile sıkı fıkı olan bu kavram;küreselleşme ile beraber geçerliliğini yitirmiştir.Bir kere şunu kabul edelim;Ulus-Devlet anlayışının işleviğini kaybettiğini düşünmek kesinlikle üniter olan bir devlete karşı olmak değildir.Üniter devlet;ulus ile değil,demokratik kurallar çerçevesinde ortak çıkarlarda buluşan;vatandaşlık(Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ile Türk olmak arasında ki farkı gözetelim)

Dostum;

Ulus-devlet anlayışı ülkemizde ters tepti;Kürtçe her haliyle yasaklandı.İnsanlara Türk olmak öğretildi.Ama inadına Kürt oldu herkes.Hatemi katıldığı bir program da şöyle demişti;

 

"diyelim ki bizim anlayışımızda etnik bir ulus yoktu;diyelim ki bizim milliyetçiliğimiz de sadece Türk doğmak yoktu.Ama diyeceklerimiz bu ülkede yaşananların yanında gülünç kalır.Çünkü asil olan kan öğretildi.Kürt bunu kabul etmedi.Ne yapacağız şimdi"

 

Cümleleri biraz dolaylama yolu ile anlattım;aklımda kalanları sıraladım:)

 

....

 

Küreselleşme demişken belirteyim;günümüz dünyasında ulus-devletçiler ile küreselleşme taraftarları çok zıt yerlerde durmaktadır.Küreselleşme ulusu yok etmiş;küresel pazar anlayışı ile; sınırları alt üst etmiştir.Bu konuda çok yerinde olan bir yaklaşımı sizinle hemen paylaşayım;

 

"Doğrusu ben, hala birçok insanın, ülkelerin başarısının, sözümona piyasa dostu iktisat politikaları sayesinde olduğuna inanmalarına şaşıyorum".(Amerikalı iktisatçı John Weeks)

 

Gelişmiş ülkeler dünya piyasasında ulusal ekonomi yoktuır.Geri kalmış ülkeler ve gelişmekte olan küreselleşmiş dünyada sadece bir aldatmacadır.

 

...

 

Bademciğin yerine neyi mi koyduk..!

 

Bademciğin verdiği rahatsızlığı gözardı edenlere;ortak çıkarlarda buluşulan,demokratik bir toplumsal sözleşme olan,karşılıklı hak ve ödevlere dayanan;vatandaşlık bağı ile ortak çıkarlarda buluşulan bir toplumsal sözleşmeyi reçete olarak sunduk.

 

 

 

 

 

Gönderi tarihi:

Fransa bir ulus devlettir,Almanya bir ulus devlettir,Italya bir ulus devlettir,Amerika bir ulus devlettir,burada tek tek yazmaya gerek yok dünyada ulus devlet olmayan tek bir devlet yoktur.Bizdeki birileri Türkiye'nin ulus devlet yapisindan müthis giciktirlar.Kimdir bu gicik olanlar?Saymaya bile degmez ama yine sayalim;Sevr'den nasibini alamamis olanlarla,Emevi-Abbasi dönemlerinde igdis edilmis olan Islamin daha dogrusu Emevi-Abbasi dönemlerinin günümüze kadar ulasmis olan artcillaridir.Bunlar Türkiye'nin Ulus devlet yapisini bir türlü hazmedemez bu nedenle ulus devlet tanimlamasi yaparken hep kafalarindaki nefreti dile getirirler.Küresellesmeyle ulus devletin ne kadar iliskisi vardir bilemem ama ulus devlet olarak bildigimiz tüm ülkeler birbirleriyle cok yakin ekonomik iliski icersindedirler.Demekki Ulus devlet olmak baska birseydir Küresellesmek baska birsey.

Milletler var oldugu sürece ulus devletlerde onlarin yasam kaynagi olan milliyetcilikte var olacaktir.Bu kaba bir milliyetcilik degil insan haklarini,demokrasiyi,cogulculugu önceleyen bir milliyetciliktir.Ulus devlet fonksiyonlari degismekle birlikte varligini sürdürecek yeni islevler kazanmaktadir.

Ulus devletin yerini alabilecek daha gelismis bir organizasyon olmadigi sürece hicbir ulus güvenligini en güclüye terketmez.

 

 

saygilarla

 

Yapmayın.Daha Fransa ile mi kıyaslıyoruz!Bence önce Fransa'ya,oarad işleyen devlet düzenine bir bakın.

 

Ayrıca Sevr vb tabularınızı yıkarsanız;sizinle aynı toprağı paylaşan insanlarla daha iyi empati kurabilirsiniz.

 

Üniter devlet ile Ulus devleti karıştırılıyor gibi geldi bana!

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Bana Ulus Devlet anlayışının çökmüş olduğuna dair bir kanıt ve Ulus Devlet anlayışından daha modern bir toplumsallaşma örneği getirin, ben de konuyu açan yazıyı ciddiye alayım...

.

.

.

 

ULUS devleti dediginiz devletlerde bir halkin degerleri digerlerinin ustunde tutulmaz, ve yine diger halkin degerleri gozardi ve inkar edilmez.

 

Turkiye Cumhuriyeti oldugu konum ve sistem itibariyle bir ulus devleti degildir. bir Turk devletidir. ETNIK bir devlettir.

 

Siz ULUS DEVLETI maskesi altinda oteki saydiginiz ve haklarini yillardir isgal ettiginiz halklari ve insanlari UYUTMA cabasindasiniz!

 

Turkiye'nin ULUS DEVLETi olmadigin siz de cok iyi biliyorsunuz!

 

Ama sunu soylemek lazim: Turku de Kurdu de artik kanmiyor sizlerin bu oyunlariniza!

Gönderi tarihi:

Fransa bir ulus devlettir,Almanya bir ulus devlettir,Italya bir ulus devlettir,Amerika bir ulus devlettir,burada tek tek yazmaya gerek yok dünyada ulus devlet olmayan tek bir devlet yoktur.Bizdeki birileri Türkiye'nin ulus devlet yapisindan müthis giciktirlar.Kimdir bu gicik olanlar?Saymaya bile degmez ama yine sayalim;Sevr'den nasibini alamamis olanlarla,Emevi-Abbasi dönemlerinde igdis edilmis olan Islamin daha dogrusu Emevi-Abbasi dönemlerinin günümüze kadar ulasmis olan artcillaridir.Bunlar Türkiye'nin Ulus devlet yapisini bir türlü hazmedemez bu nedenle ulus devlet tanimlamasi yaparken hep kafalarindaki nefreti dile getirirler.Küresellesmeyle ulus devletin ne kadar iliskisi vardir bilemem ama ulus devlet olarak bildigimiz tüm ülkeler birbirleriyle cok yakin ekonomik iliski icersindedirler.Demekki Ulus devlet olmak baska birseydir Küresellesmek baska birsey.

Milletler var oldugu sürece ulus devletlerde onlarin yasam kaynagi olan milliyetcilikte var olacaktir.Bu kaba bir milliyetcilik degil insan haklarini,demokrasiyi,cogulculugu önceleyen bir milliyetciliktir.Ulus devlet fonksiyonlari degismekle birlikte varligini sürdürecek yeni islevler kazanmaktadir.

Ulus devletin yerini alabilecek daha gelismis bir organizasyon olmadigi sürece hicbir ulus güvenligini en güclüye terketmez.

 

 

saygilarla

 

Sormak istiyorum almanyada okullarda Türk çocuklarının anadillerinde eğitim almaları yasakmıdır?

Almanyada Türkler anadillerinde yayın yapan TV,radyo vs.vs... açamalrı yasakmıdır?

 

Peki tıpkı Almanya gibi ''sizin iddanıza göre'' Ulus devlet olan Türkiyede bunları Kürtlerin yapması nedn yasaktır?

Gönderi tarihi:
ULUS devleti dediginiz devletlerde bir halkin degerleri digerlerinin ustunde tutulmaz, ve yine diger halkin degerleri gozardi ve inkar edilmez.

 

Turkiye Cumhuriyeti oldugu konum ve sistem itibariyle bir ulus devleti degildir. bir Turk devletidir. ETNIK bir devlettir.

 

Siz ULUS DEVLETI maskesi altinda oteki saydiginiz ve haklarini yillardir isgal ettiginiz halklari ve insanlari UYUTMA cabasindasiniz!

 

Turkiye'nin ULUS DEVLETi olmadigin siz de cok iyi biliyorsunuz!

 

Ama sunu soylemek lazim: Turku de Kurdu de artik kanmiyor sizlerin bu oyunlariniza!

Türkiye'de Irkçılığı ya da Etnik Milliyetçiliği yapılabilecek gibi saf-kan bir Türk Irkı yoktur...

Sanrılarınızdan kısa zamanda kurtulmanızı dilerim...

 

 

 

 

Mavi, "Ulus" kavramı "Din Toplumsallaşması" ya da "Klan Toplumsallaşması" gibi durağan bir tanım değildir.

Örneğin "Din Toplumları"nın çağa ayak uyduramama durumları vardır;

Çünkü "Din-üstü" bir toplumsallaşma biçimi ortaya çıkabilmektedir.

Aynı biçimde "Kana dayalı" toplumsallaşma biçimi de öyle...

Fakat "Ulus-Toplumları" din ya da kan bağı gibi durağan etkenlere sahip değildir.

Değişkenleri çok güçlüdür ve uyumludur.

 

Zahmet edip bir de Wikipedi'den alıntılamışsınız;

Daha önce de bu türlü alıntıları sığ bulduğumu söylemiştim...

 

Ben, Ulus-Devlet denilince, 100 yıl önceki dinamiklere dayalı tanımlarına bakmam...

Süreç içerisindeki dinamiklerine bakarım...

 

Ulus-Devlet'in öyle sandığınız gibi etnik kökene de dayanmak zorunda değildir.

Bununla birlikte kapsamı da çağa göre değişkenlik gösterebilmektedir.

 

Örneğin;

Osmanlılarda "Millet" kavramı, aynı dine mensubiyeti ifade ederken;

Hemen sonrasında, yüzyılın aynı çeyreğinde, "aynı toplumun bireyi olma"yı ifade eder anlama bürünebilmiştir.

 

Örneğin;

Atatürk, Ulus'u "Geçmişte birlikte yaşamış..." olarak tanımlarken;

Geçmişte birlikte yaşanılmadığı halde Çerkezlerin Anadolu'ya gelip yerleşebilmeleri ve uyum sağlayabilmeleri, bu tanımı, aslında belki de daha öncesinden geçersiz kılmıştı;

Fakat bu, Ulus olabilmeye engel değildi...

Ya da daha sonrasında Türkiye'ye göç eden Balkanlıları da ele alabiliriz...

 

Tarihteki diğer devletlerden farklı olarak, ulus devlet modelinde devleti oluşturan tüm vatandaşların ortak bir dil, ortak bir kültür ve ortak değerleri paylaşması esastır.

Ortak Dil - kültür ve değerleri paylaşmak ise sadece Ulus-Devletlere has bir şey değildir.

Bu, sözlük tanımlarının yanılgılarındandır...

Din toplumlarında da ortak dil ve değer kaygısı vardır...

Kana dayalı toplumsallaşmalarda da ortak dil ve değer kaygısı vardır...

İmparatorluklarda bile ortak dil ve değer kaygısı vardır...

Bu kaygı ya çok güçlü ve işlevseldir;

Ya da o kadar etkili değildir...

 

Örneğin Osmanlı Devleti, bir İmparatorluk olarak Tanzimat'tan beridir "Osmanlıca"yı Resmi ve Ortak dil olarak kabul ediyordu...

İslam Din Toplumlarında da, hiç kaçınılmaz olarak ortak dil; Arapçadır...

Kana dayalı Aşiret toplumlarını saymıyorum bile; Dil kesinlikle bir kriterdir...

 

Kültür'e gelince;

Ortak bir kültür yaratmak Din toplumlarının da, Kana dayalı toplumlarında ve İmparatorlukların da kaygıları arasındadır...

 

Ortak dil ve değer kaygısı taşımayan hiçbir toplumsallaşma biçimi başarılı olamamıştır;

Ve bu yukarıdaki toplumsallaşma biçimleri en azından bir süre başarılı kalabilmişler ise

Bunun nedeni de ortak dil ve değer kaygısında olmalarındandır...

 

Bana, ortak dili ve değer yargılarını kaygı haline getirmemiş tek bir toplumsal yapı örneği gösteremezsiniz...

Kaldı ki bu kaygıların sadece Ulus-Toplumlarında var olduğunu savunabilesiniz!

 

Öyleyse, alıntıladığınız ve zaten eksik olan Ulus tanımındaki bu ifadeyi, sadece Ulus'a özgü olmadığı için atmak durumundasınız...

 

"Ulus devlet, meşruiyetini bir ulusun belli bir coğrafi sınır içindeki egemenliğinden alan devlet şeklidir. Devlet politik ve jeopolitik bir varlık, ulus ise kültürel ve/veya etnik bir varlıktır. Ulus devlet kavramı ise bu ikisinin belli bir coğrafyada örtüştürür, ve böylelikle kendisinden önce gelen devlet yapılarıyla büyük ölçüde farklılaşır.

 

Bakın, temel olarak, kırmızıladığım ifade doğrudur.

 

İşte burada "Ulus" tanımının ne olup olmadığı önem kazanmaktadır.

Her toplumun dinamikleri farklıdır.

Dolayısı ile bir Ulus'da "Ulus" kaygısını ortaya çıkaran değişkenler de farklıdır.

Fransa'nın Ulusal dinamikleri ile Almanya'nınki, İngiltere'ninki, Amerika'nınki ya da Türkiye'ninki birebir aynı değildir.

Hele Türkiye'de "Ulusçuluk"un, bir Etnik-kökenden hareket etmesinin ne etnik ne de tarihsel temelleri vardır.

Wikipedi'de Ulus tanımını bir etnisiteye dayandırıyor olabilirler;

Öyleyse bakalım Türk Ulusu dediğimizde, bir Türk Irkına dayalı Uluslaşma yapılanması var mı:

Anadolu'da "Türk Irkı" tipolojisine uyan ve bu yönde uluslaşmayı sağlayabilecek kaç insan vardır?

En fazla toroslardaki göçebe yörükleri alabilirsiniz Türk Irkı kategorisine;

Ki onların da bir Ulus-Devlet kurmak amaçları olmamıştır...

 

Ha ama derseniz ki "Kürtlük, ırka dayalı bir Uluslaşma örneği gösterebilir mi?"

Eğer bugün, Kürtler bir birliktelik ruhuna sahip olursalar ve eylemlerini o yönde gerçekleştirirseler;

Irkçılıktan kurtulamamış bir Ulusallık sergilemeye yatkın bir toplumsal örgütlenmeleri vardır kesinlikle...

Çünkü ırka dayalı bir toplumsal yapıları hali hazırda bulunmaktadır ve kırılamamıştır zaten...

 

Fakat Türklüğün, ırka dayalı bir toplumsal yapısı ya da ırka dayalı bir etnik özelliği yoktur Anadolu'da.

O yüzden;

Belki Alman veya Kürt milliyetçiliğini "Irkçılığa" atayabilirsiniz (çünkü bu potansiyelleri vardır),

Fakat Türk Ulusallığını, Türk Etnisitesine bağlayamazsınız...

Çünkü Türk Irkçılığını potansiyel olarak gerçekleştirebilecek bir etnik kitle bulunmamaktadır Anadolu'da.

O yüzden "Türk Ulusallığı"nda Etnik bir potansiyel de bulamazsınız...

Ve tanımınızdaki "Kültürel Birliktelik" her ne kadar doğru olsa da;

Ona paralel ve eş değer olarak aldığınız "Etnik" tanımlaması da oldukça temelsiz bir özellik taşımaktadır.

 

Böylece elimizde;

"Belirli bir coğrafi sınır çerçevesindeki egemenlik" tanımı kalıyor;

Ki bu, ortak kültür ile birlikte ele alındığında oldukça doğru bir tanımdır...

 

Burada Ulus kavramının değişkenliği söz konusudur ve her ne kadar "Ortak Dil" kaygı duyulan öğelerden birisi olsa da,

Artık en temel noktası "Ortak Değerler" ve "Ortak Ülküler" olmaktadır artık.

 

Balkanlardan göçen ve birden fazla etnik-kökene sahip insanla aynı ortak değerleri paylaşabildik...

Kürtler ile, siz ne kadar ayrıştırsanız da, ortak değerlere sahibiz...

Lazlar ile öyle...

Çerkezler ile öyle...

Araplar ile öyle...

Farslar ile öyle...

Rumlar/Yunanlılar ile öyle...

Türkmenler ve Azeriler ile yine öyle...

 

Dolayısı ile Ulus birlikteliği en temelde, artık "Ortak Değerler"e çekilmiş durumdadır bugün.

 

Yani ulusallaşmış bir devlet.Millliyetçilik ile sıkı fıkı olan bu kavram;küreselleşme ile beraber geçerliliğini yitirmiştir.Bir kere şunu kabul edelim;Ulus-Devlet anlayışının işleviğini kaybettiğini düşünmek kesinlikle üniter olan bir devlete karşı olmak değildir.Üniter devlet;ulus ile değil,demokratik kurallar çerçevesinde ortak çıkarlarda buluşan;vatandaşlık(Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ile Türk olmak arasında ki farkı gözetelim)

Bugün zaten "Ulus" tanımı "Vatandaşlık" bağı ile tanımlanmış haldedir...

Anayasal olarak da Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı'na "Türk" denilmektedir;

Türk Irkından gelene değil...

 

Zaten olmuş bitmiş bir şeyi yeniden tanımlamaya çalışmanın

Ya da ayrıştırmanın alemi yok...

 

"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına ne denir?" sorusunun yanıtıdır "Türk"...

 

Üniter Devlet ile Ulusçuluk ayrıdır elbette;

Teokratik bir Devlet'te Üniter olabilir...

 

Ben adını sorgularım;

"Demokratik kurallar çerçevesinde ortak çıkarlarda buluşulan toplumsal yapılaşmaya ne ad verilir?"in yanıtı nedir?

 

Ben, Ulus kavramının ortaya çıkışından bugüne kadarki gelişimine ve bugün aldığı son haline baktığımda,

Bu sorunuzun yanıtını, tarihsel ve kavramsal bir gerçeklik olarak "Ulus" olarak tanımlayabiliyorum...

 

Dahası;

Sizin de buna herhangi bir ad veremediğinizi de görmüş bulunmaktayım zaten...

 

Siz, savunularınıza "Ulus" adı veremeyebilirsiniz...

Fakat, "Ulusallık"ın kavuştuğu çağdaş anlamından çok farklı bir anlam ifade etmiyorsunuz...

 

Ulus-devlet anlayışı ülkemizde ters tepti;Kürtçe her haliyle yasaklandı.İnsanlara Türk olmak öğretildi.Ama inadına Kürt oldu herkes.

 

Hiç kimsenin "İnadına Kürt Olduğu" yok...

Ters tepen de Ulusallık değildir ve ben öyle nitelemezdim...

 

Ulusallığın gerçekleşebilmesinin koşulu, Feodalizm'in yıkılmasıdır...

Feodalizm, ortaçağa ait; kendi iç dinamikleri ve hukuk sistemi, aile yapısı ve işleyişi olan kapalı bir toplum örneğidir...

 

Sorun, Ulusallığın ters tepmiş olması durumu değildir...

Sorun, Kürtlerin çağdaşlaşamamış, uyum sağlayamamış, ilkel bir toplum modelini terkedememiş ve onun yarattığı kültürü hala yaşatabiliyor olmaları sorunudur...

 

Şimdi siz bu yapıyı kırmadan ve eleştirmeden, demokratik bir ortak değer yaratabilmeyi öngörüyor olmanız zaten başlı başına bir çelişkidir...

Bu neyse ama;

Kürtçe'nin yasaklanması örneğine gelirsek...

Bunu "Ulus" olmak ile nasıl bağdaştırıyorsunuz onu anlamış değilim...

Her devlet örgütlenmesinde yanlış uygulamalar olabilir;

Kusurlu örgütlenmelere de gidilmiş olabilir...

Fakat bu, o yapının çürük olduğu sonucuna çıkarıvermez öylelikle hemen...

 

Örneğin bakarsanız bugün, dinsel toplumsallaşmalar ilkel bir yapı olarak kalmıştır artık...

Fakat bu yüzyıla kadar en geçerli yapılardan da birisiydi nitekim...

O dönemde de bu türlü toplumsallaşmalarda yanlış uygulamalar olması,

O yapının, o dönemde geçerli olmadığı anlamına gelmiyor...

İmparatorluklarda da aksayan yönler ve kıyımlar vardı;

Fakat 1. Dünya Savaşı sonuna kadar işledi o yapı yüzlerce yıl...

 

Bir etnik-dilin yasaklanabilmiş olması, Ulusallığın kusuru değildir...

O uygulamayı gerçekleştirenleri kusurudur...

 

Küreselleşme demişken belirteyim;günümüz dünyasında ulus-devletçiler ile küreselleşme taraftarları çok zıt yerlerde durmaktadır.Küreselleşme ulusu yok etmiş;küresel pazar anlayışı ile; sınırları alt üst etmiştir.Bu konuda çok yerinde olan bir yaklaşımı sizinle hemen paylaşayım;

 

"Doğrusu ben, hala birçok insanın, ülkelerin başarısının, sözümona piyasa dostu iktisat politikaları sayesinde olduğuna inanmalarına şaşıyorum".(Amerikalı iktisatçı John Weeks)

 

Gelişmiş ülkeler dünya piyasasında ulusal ekonomi yoktuır.Geri kalmış ülkeler ve gelişmekte olan küreselleşmiş dünyada sadece bir aldatmacadır.

 

Ben sadece artık paranın değişiminin çok farklı bir biçimde gerçekleştiğini görüyorum...

Ama iletinizi gören, yeryüzünde herkesin artık borsa ile geçindiğini sanır!

Yaptığınız, dünyaya, borsa binasından bakmak gibi olmuş...

 

Paranın değişim koşullarının değişmesi, o edinimi sağlayan şirketler ile ilgilidir.

Para'nın vatanı olmaz;

İnsanların olur...

 

Hala, devletlerin, insanları üzerinde yükümlülüklerinin olduğu bir dünyada yaşıyoruz...

 

Ne zaman ki sınırlar önemsenmeyecek derecede bir paylaşım, Ulus-Üstü bir Ortak-Yaşam çeşidi geliştiririz;

İşte Ulusallık o zaman yok olmuştur ve çökmüştür demektir.

Bugün, sadece zengin olan azınlık için bu mümkündür...

Aç kalan çoğunluk için mümkün değil...

Bademciğin yerine neyi mi koyduk..!

 

Bademciğin verdiği rahatsızlığı gözardı edenlere;ortak çıkarlarda buluşulan,demokratik bir toplumsal sözleşme olan,karşılıklı hak ve ödevlere dayanan;vatandaşlık bağı ile ortak çıkarlarda buluşulan bir toplumsal sözleşmeyi reçete olarak sunduk.

 

İşte ben de bu ifadenin genel adının "Ulusallık" olduğunu söylüyorum...

Ulusallığın bugün büründüğü tanımın bu olduğunu dile getiriyorum...

 

Gelişimine, dinamiklerine ve edinimlerine bakın;

Başka birşey göremezsiniz...

 

O değilse;

Bu tanımınızın adı nedir?

 

Ulusallık ya da diğer tüm kavramlar;

Wikipedi'nin söylediğinden çok daha fazlasını ve farklısını ifade etmektedirler;

Merak etmeyin...

Gönderi tarihi:

Bugün ayrilikci Kürt hareketinin ve seriat düzeni özlemcilerinin dayandigi güclerin emperyalist gücler olmasi cok ilgi cekicidir.Irak'i bölmek icin Barzani ve Talabani ABD ile isbirligi yaparak,amaclarina ulastilar.Irak bugün ne oldugu bilinmeyen bir konumdadir,yani sadece bölünmemis ayni zamanda emperyal güclerin kuklasi olmustur.

Fransa bir ulus devlettir ve Fransa sinirlari dahilinde meydana gelebilecek hertürlü ayrilikci hareketi,en siddetli bir sekilde bastirmaktan asla kacinmayacak bir devlettir.Tabi ki Türkiye'yi Fransa ile mukayese edemezsiniz,cünkü Türkiye sahipsizdir.Fransa degil.

Almanya da bazi eyaletlerde okul bahcesinde dahi Türkce konusmak yasaklanmistir.Ayrica Almanya'da ki yabancilarin konumu ile Türkiye'de ki ayrilikci hareketleri ayni kefeye koyamazsiniz.Almanya da hicbir Türk Almanya'nin bir bölgesini kapmak icin savas vermiyor.

 

Milliyetcilik,bireyin ulus devlete duydugu üstün bagliliktir.Küresellesmenin bir diger adi EMPERYALIZMDIR.Bugün Türkiye'nin ulus devlet yapisindan rahatsiz olan cevreler emperyalizme hizmet vermektedirler.ABD'nin PKK terör örgütünü desteklemesi,Terör örgütünün kamplarina ABD'li subaylarin gelmeleri,PKK'nin ABD silahlariyla donatilmis olmasi,AKP ve ABD'nin isbirligi ile PKK'nin siyasallastirilip DTP adi altinda meclise sokulmasi bunlarin hepsi Türkiye'nin ulus devlet yapisina karsi olusumlardir.Atatürk'e karsi girisilen ahlak disi saldirilarin temelinde Atatürk'ün ulus devlet anlayisi ve milletin ulus devlete olan bagliligini Atatürk'ü karalamak yoluyla ortadan kaldirmak yatar.AKP taseron bir iktidardir.Görevi Türkiye'de Atatürkcü kesimleri sindirmek,ve Türkiye'nin ulus devlet yapisini emperyalistlerin istegi dogrultusunda degistirmektir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Iste dedim ya: ULUS DEVLETI bazilarinin, ozellikle bu forumda, kendi milliyetcilik hastaliklarini saklayabilmeleri icin kullandiklari bir BAHANE!

 

Aslinda Turkiye'nin yasalariyla, kurumlariyla ve halkinin mantigiyla bir ULUS DEVLETI olmadigi acik.

 

-Yoksa bu devletin unsurlarindan biri olan Turklerin dili yasal ve resmi olup, Kurtlerin ki yasaklanmazdi.

-Yoksa her sabah "Turkum dogruyum" diye ant icittirip, daglara "ne Mutlu Turkum Diyene" yazilari kazilmazdi.

-Yoksa Dersim'de 13 bin kisinin Kurt oldugu icin katledilmesini kimse kalkip savunmazdi densizce bugun!

-Yoksa guzleim DERSIm adi bir operasyon adi olan "Tunceli" ne cevrilmezdi!

 

Iste bu kadar sizin ULUS DEVLETI anlayisiniz!

 

Ama bunlar hala ayni bahaneleri diziyorlar bizlerin onune tekrar tekrar "faka bastiniz, artik bu oyunlara gelmiyoruz" dememize ragmen!

 

Ne diyelim? :)

 

Bari mert olup kalkin "evet bastan tirnaga Turk Milliyetcisiyim ve burasi Ulus Devleti filan degil, ETNIK BIR TURK DEVLETIDIR" diyebilin! Iste o durustluk YUREK ister! Ama nerdeeeeeeeee?

 

Diyarbakirli...

Gönderi tarihi:

Sormak istiyorum almanyada okullarda Türk çocuklarının anadillerinde eğitim almaları yasakmıdır?

Almanyada Türkler anadillerinde yayın yapan TV,radyo vs.vs... açamalrı yasakmıdır?

 

Peki tıpkı Almanya gibi (sizin iddanıza göre) Ulus devlet olan Türkiyede bunları Kürtlerin yapması neden yasaktır?

 

????????

Gönderi tarihi:

Bugün ayrilikci Kürt hareketinin ve seriat düzeni özlemcilerinin dayandigi güclerin emperyalist gücler olmasi cok ilgi cekicidir.Irak'i bölmek icin Barzani ve Talabani ABD ile isbirligi yaparak,amaclarina ulastilar.Irak bugün ne oldugu bilinmeyen bir konumdadir,yani sadece bölünmemis ayni zamanda emperyal güclerin kuklasi olmustur.

Fransa bir ulus devlettir ve Fransa sinirlari dahilinde meydana gelebilecek hertürlü ayrilikci hareketi,en siddetli bir sekilde bastirmaktan asla kacinmayacak bir devlettir.Tabi ki Türkiye'yi Fransa ile mukayese edemezsiniz,cünkü Türkiye sahipsizdir.Fransa degil.

Almanya da bazi eyaletlerde okul bahcesinde dahi Türkce konusmak yasaklanmistir.Ayrica Almanya'da ki yabancilarin konumu ile Türkiye'de ki ayrilikci hareketleri ayni kefeye koyamazsiniz.Almanya da hicbir Türk Almanya'nin bir bölgesini kapmak icin savas vermiyor.

 

Milliyetcilik,bireyin ulus devlete duydugu üstün bagliliktir.Küresellesmenin bir diger adi EMPERYALIZMDIR.Bugün Türkiye'nin ulus devlet yapisindan rahatsiz olan cevreler emperyalizme hizmet vermektedirler.ABD'nin PKK terör örgütünü desteklemesi,Terör örgütünün kamplarina ABD'li subaylarin gelmeleri,PKK'nin ABD silahlariyla donatilmis olmasi,AKP ve ABD'nin isbirligi ile PKK'nin siyasallastirilip DTP adi altinda meclise sokulmasi bunlarin hepsi Türkiye'nin ulus devlet yapisina karsi olusumlardir.Atatürk'e karsi girisilen ahlak disi saldirilarin temelinde Atatürk'ün ulus devlet anlayisi ve milletin ulus devlete olan bagliligini Atatürk'ü karalamak yoluyla ortadan kaldirmak yatar.AKP taseron bir iktidardir.Görevi Türkiye'de Atatürkcü kesimleri sindirmek,ve Türkiye'nin ulus devlet yapisini emperyalistlerin istegi dogrultusunda degistirmektir.

 

 

saygilarla

 

Türkiye Kürtleri ayrılıkçı harekete destek verselerdi bu hareket bugün bu hale gelmezdi sayın politika,Kürt halkı eşit haklarla Türk halkı ile birlikte yaşama isteğinde olduğunu PKK'nin 78-97 yılları arasındaki bütün ayrılıkçı söylemlerini benimsemediğini ortaya koyduğu için bugün PKK ortak yaşam talep etme noktasına gelmiştir,bu mutluluk verici bir durumdur,Kürt özgürlük hareketi halkın isteği doğrultusunda yeniden yapılanmaya başlamış,yeni vizyon eşit haklarla yaşanabilecek bir Türkiye ideası olmuştur,ancak Ergenekon yapılanması ve onun yardakçıları Kürt halkını ve Türk halkını düşman etmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar,aynı şekilde PKK'nin ve Dtp'ninde içinde ayrılıkçı düşüncede olanların mevcut olduğunu hiç kimse inkar edemez,şimdi burada yapılması gereken Kürtlerin en doğal hakları olan ''Dil,Kültür'' gibi insani taleplerin devlet eliyle gerçekleştirilerek bu ülkeyi bölmek isteyenlerin ellerindeki bu kozu ellerinden almaktır,basit bir örnekle,Kürtçe yayının yasak olduğu dönemler yaşanmamış olsaydı biz Kürtlerde bütün bölgeyi çanaklarla donatıp eski adıyla Med Tv,yeni adıyla Roj Tv'nin Pkk propagandası yapan yayınlarını izleyerek büyümezdik,ogünlerde Türkiyenin bölüneceğini idda edenler Trt 6'in Kürtleri bu popagandalardan kurtarmak için iyi bir yöntem olduğunu görmeye başlamışlardır,öyleki Van'da Cumhuriyet bayramı Kürtçe şarkılar eşliğinde ve TRT 6'in canlı yayınıyla kutlanmıştır,bu durum biz Kürtlerde ''bu ülke benim ülkemdir'' mantığını daha fazla pekiştirmeye,devlete olan,geçmişten gelen kinin kırılmasında fazlasıyla yardımcı olmuştur,ancak bu durumun kendilerine zarar vereceğini düşünen bölücülerin neyseki bir kısmı Silivri cezaevinde olduğundan bu kara propagandayla ilgili pek konuşamamışlardır,ancak dışarıdaki uzantıları kendilerini izmir'de ve Bayramiç'te göstermişlerdir,Polisimiz görüntülerde açıkça görülen ve günlerce TV'lerde olanlara yönelik hiçbir yaptırım uygulamazken,Diyarbakırda Chp'ye domates atanları yakalayıp mahkemeye sevketmiş ve 10'larca yıllık ceza istemiyle yargılanmışlardır,şimdi bunların hangisinin bölücülük olduğunu daha iyi anlamınızı diliyorum,artık burada yazacak bişey (kendi adıma) kalmadığını düşünüyorum,yeni kurulan sol partinin Chp'nin yaptığı Milliyetçi şoven sözde solculuğa karşı dahada güçlenmesini diliyorum....

Gönderi tarihi:

Türkiye'de Irkçılığı ya da Etnik Milliyetçiliği yapılabilecek gibi saf-kan bir Türk Irkı yoktur...

Sanrılarınızdan kısa zamanda kurtulmanızı dilerim...

.

.

.

Ulusallık ya da diğer tüm kavramlar;

Wikipedi'nin söylediğinden çok daha fazlasını ve farklısını ifade etmektedirler;

Merak etmeyin...

 

Yapmayin ya.. Herkes yanlis, Sozlukler yanlis, cirkinlige magdur olmus Kurtler yanlis, Ermeniler yanlis, baski altinda yasamis Aleviler yanlis... Ama bir tek siz dogru soz ediyorsunuz... Bir tek siz yanilgi icinde degilsiniz oyle mi Tenqeriin kardes?

 

Herhangi bir halki, Kurt olsun, Arap olsun fark etmez... Zorla kendi istediginiz kanunlarla, dille, anayasayla yasamaya zorlayamazsiniz! Bunun adina ne demokrasi denir ne hak!

 

O kadar basit be kardesim! Zorla guzellik olmaz! O kadar...

Gönderi tarihi:

Iste dedim ya: ULUS DEVLETI bazilarinin, ozellikle bu forumda, kendi milliyetcilik hastaliklarini saklayabilmeleri icin kullandiklari bir BAHANE!

 

Aslinda Turkiye'nin yasalariyla, kurumlariyla ve halkinin mantigiyla bir ULUS DEVLETI olmadigi acik.

 

-Yoksa bu devletin unsurlarindan biri olan Turklerin dili yasal ve resmi olup, Kurtlerin ki yasaklanmazdi.

-Yoksa her sabah "Turkum dogruyum" diye ant icittirip, daglara "ne Mutlu Turkum Diyene" yazilari kazilmazdi.

-Yoksa Dersim'de 13 bin kisinin Kurt oldugu icin katledilmesini kimse kalkip savunmazdi densizce bugun!

-Yoksa guzleim DERSIm adi bir operasyon adi olan "Tunceli" ne cevrilmezdi!

 

Iste bu kadar sizin ULUS DEVLETI anlayisiniz!

 

Ama bunlar hala ayni bahaneleri diziyorlar bizlerin onune tekrar tekrar "faka bastiniz, artik bu oyunlara gelmiyoruz" dememize ragmen!

 

Ne diyelim? :)

 

Bari mert olup kalkin "evet bastan tirnaga Turk Milliyetcisiyim ve burasi Ulus Devleti filan degil, ETNIK BIR TURK DEVLETIDIR" diyebilin! Iste o durustluk YUREK ister! Ama nerdeeeeeeeee?

 

Diyarbakirli...

 

Türkler bu ülkenin bir unsuru degil kurucusudur,bunu siz ne kadar inkar etsenizde bu bir gercektir.Bu arada Türk milliyetcisi olan birisi bunu niye saklasin ki?Türk milliyetciligi saklanacak bir kavram degildir,ama bu forumda kendini saklayan cook PKK'li var,ve hepsi de ne hikmetse Demokratim der kendine.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Türkler bu ülkenin bir unsuru degil kurucusudur,bunu siz ne kadar inkar etsenizde bu bir gercektir.Bu arada Türk milliyetcisi olan birisi bunu niye saklasin ki?Türk milliyetciligi saklanacak bir kavram degildir,ama bu forumda kendini saklayan cook PKK'li var,ve hepsi de ne hikmetse Demokratim der kendine.

 

 

saygilarla

"Türk'ler bu ülkenin unsuru degil kurucusudur" derken aslinda agzinizdaki baklayi cikartmis oluyorsunuz. Hani Türk olmak sadece vatandaslik bazinda anlsilmasi gerekli diyordunuz. Bu ortamda genellikle burada diger arkadaslardaa aynisini söylüyorlar.

Bir taraftan bizler Türk olmanin irk bazinda degil vatandaslik bazinda oldugunu anlatmaya calisiyorsunuz ama diger taraftanda gene Türk olmayi irk bazinda alip Türkiye'nin kurucusu oldugunu söylüyorsunuz.

 

Neden "Türk olmayi" esen rüzgara göre aciklamaya calisiyoruz?

 

Artik karar verelim daha hayirli olur.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.