Φ _asi_ Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2009 YESEMEK AÇIK HAVA MÜZESİ Yesemek Açık Hava Müzesi, Gaziantep ili, İslahiye ilçesinin 23 km güneydoğusunda, 1890 yılında, Zincirli Höyük'te kazılar yapan Alman bilim kurulu tarafından saptanan atölyede 1957-1961 yılları arasında Prof. U.Bahadır Alkım ve ekibince araştırma ve kazılar yapılmıştır. Ulaşım ve alanı Yesemek Taş ocağı ve Heykel Atölyesi, Gaziantep ili, İslahiye ilçesi'nin 23 km güneydoğusunda, bugünkü Yesemek köyünün güney bitişiğinde, Hazil dağının uzantısı olan "Karatepe"nin (Aslanlıtepe) batıya bakan yamaçlarında yer almaktadır. Yesemek köyünde yer alan bir taş ocağı ve heykeltıraşlık atölyesi olan Yesemek, dere yatağından başlayarak 90 m kadar yükselen, yaklaşık 300 x400m'lik bir alana yayılmıştır. Bu alanda, yapım ve işleme sürecinin değişik basamaklarındaki taslaklar halinde, 300'den fazla, bazalttan yapılmış heykel ve kabartmalı ortostat saptanmıştır. Otobüs ve otomobiller için geniş park alanı mevcuttur. Taş ocağının gereci Taşocağının yaslandığı "Karatepe", volkanik kökenli "bazalt" taşından oluşmuştur. Bazalt, işlenmesi oldukça güç bir taştır. Yesemek'in bulunuşu Yesemek'teki heykel atölyesi, İslahiye'nin kuzeyinde, Fevzipaşa bucağının yakınlarında yer alan Zincirli Höyük'te, bir Alman bilim kurulu adına 1888 yılında başlatılan arkeolojik kazıları yöneten Felix von Luschan tarafından ilk kez görülmüş ve kazı raporunda yayımlanmıştır. Yesemek'te yapılan çalışmalar İstanbul Üniversitesinden Prof. U. Bahadır Alkım başkanlığında bir ekip tarafından başlatılan Yesemek'teki arkeolojik araştırma süreci, 1957-1961 yılları arasında 5 kazı mevsimi kesintisiz sürmüştür. 1989 yılında, arkeolog İlhan Temizsoy'un başlattığı ve 1991 yılına değin süren ikinci dönem çalışmaları yapılmıştır. Tüm bu çalışmalarda, taş ocağındaki damarlardan taş çıkarma yöntemleri araştırılmış, bu alandaki eserlerden devrik ve çok eğik durumda olanları doğrultulmuş; kısmen toprak altında gömülü haldeki taslaklar toprak üzerine çıkartılıp görülür duruma getirilmiş, heykel taslakları üzerinde araştırma yapılmış; eserlerin düzenlenmesi, temizlenmesi, kırık olanların tamamlanması çalışmaları yapılmış; bu arada eserlerin çizimleri yapılıp, fotoğrafları çekilerek envanterleri yapılmıştır. Bunların dışında, yakın çevrede yüzey araştırmaları yapılmıştır. Taş ocağında taş çıkarma yöntemleri Blokların bazalt kayası sivrilerinden kesilerek çıkartılmasında kimi aşamaların olduğu saptanmıştır: • İlk aşamada, blok çıkartmaya uygun olan kayaların yüzeyleri balyoz, çekiç ya da taşçı kalemi ile düzleştirilmekteydi. • Yüzeyleri düzleştirilmiş olan damarlardan istenen biçimlerde blok çıkartmak için, kesilmek istenen bloğun büyüklüğü belirlenip, çevresine, içine ağaç yerleştirmek üzere oluklar açılıyordu. • Bu aşamada, açılmış olan olukların içine kesilmiş ağaçlar konuyor, bunlar su ile ıslatılıyor, ağacın şişmesi sonucu oluşan genişleme basıncının etkisi ile kaya çatlıyor ve giderek kayada bir yarık oluşuyordu. Daha sonra ağır çekiç ya da balyoz vuruşları ile yarık derinleştiriliyor ve bunun sonucunda istenilen kısım kayadan ayrılıyordu. Taş ocağında heykel taslağı bloklarının biçimlendirilmesi ve hazırlanması Ana kayadan kesilen düzensiz dikdörtgen prizması biçimindeki bloklar, taşçı kalemi ile yontularak, heykel taslakları yapılmak üzere istenen biçime getirilmekte ve daha sonra da heykel ustalarına bırakılmaktaydı. Heykel atölyesinde heykel taslağı bloklarının biçimlendirilmesi ve hazırlanması Buradaki çalışmalar, üç aşamada gerçekleştirilmiştir: • Taslakların kabaca biçimlendirilmesi, • Kimi ayrıntıların işlenmesine başlanmakta ve yer yer perdahlamaya geçilmekte, • Taslaktaki ayrıntılar üzerindeki çalışmalar biraz daha geliştirilmekte ve kısmen de olsa ince perdah yapılmaktadır. Sonuncu evreden sonra, taslağın gönderileceği yere giderken her hangi bir kopma ya da bozulma göz önünde tutularak, atölyede taslak üzerindeki çalışmalar durdurulmakta ve ayrıntılar, heykelin alacağı son durum için gerekli olan ince yontu işleri, eserin konacağı yerde yapılarak heykel tamamlanmaktadır. Yesemek atölyesinin sahipleri kimlerdi ve heykeller neresi için yapılıyordu? Yesemek'in, bölgedeki çok güçlü bir devletin egemenliği altında olduğu kesindir. Ancak, bugün için bu devletin hangisi olduğu bilinmemektedir. Bu eserlerin hepsinin, o devletin başkenti ve ona bağlı olan ikinci derecedeki kentler için yapılıyor olması büyük olasılıktır. Yesemek atölyesinde hangi tarihlerde ve ne kadar süre ile üretim yapılmıştı? Yesemek atölyesinde, yaklaşık olarak M.Ö.1250 ile M.Ö.8.yy arasında en az 5-6 yüzyıl süreyle, uzak ve yakın yerlerdeki iskan yerlerine taslak hazırlanmış; başka bir deyimle, üretim yapılmıştı. Buluntular Bugün, Yesemek'teki kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış eser sayısının 260/270 dolayında olduğu; toprak altında olup da henüz çıkartılmamış olası eserlerin de dikkate alınması durumunda ise eser sayısının 400'e yaklaşabileceği sanılmaktadır. Başlıca buluntulardan örnekler Aslan heykelleri: Özellikle sur kapılarına, karşılıklı ikişer tane konuluyordu. Kükreyen / hırlayan bu aslan betimlerinin, kenti koruyucu ve düşmanlarını korkutucu güçleri olduğuna inanılıyordu. Bu heykellerin, kentlerin hakimi olanlar -kral, prens vb- tarafından, güç sembolü gibi kullanıldığı da düşünülmelidir. Sfenks heykelleri: Sfenks, genellikle insan başlı, aslan gövdeli olarak betimlenen karışık yaratık. Efsanevi bir hayvan olup kökeni Eski Mısır'a dayanır. Mısır'da sfenksin, aslan postuna bürünmüş firavunu betimlediği düşünülmüştür. Erkek başlı, aslan gövdeli sfenks, zihinsel ve fiziksel gücün simgesel bir bileşimidir. yüzyıldan sonra da özellikle dişi sfenksler yapılmaya başlanmıştır. Sfenks, Anadolu sanatını da etkilemiştir. Hitit sanatında, Gaziantep'teki Zincirli ve Sakçagözü, Çorum'daki Alacahöyük, Boğazköy'de kent kapılarının her iki yanında sfenks heykelleri yer alır. Sfenks heykelleri de, kentlerin sur kapılarında, kapı koruyucu aslanlar gibi kullanılmışlardır. Dağ Tanrısı kabartmaları: Dağ Tanrıları, Hurri-Mitanni kökenli tanrılar olarak Hitit Tanrılar ailesine kabul edildiği anlaşılmaktadır. Hitit İmparatorluk dönemi Dağ Tanrıları'nın, Orta Anadolu'daki kimi dağların adlarını taşıdıkları bilinmektedir. Yesemek'te Dağ Tanrıları'nın çok sayıda ortostat üzerinde betimlenmesi, bölge Hurri-Mitanni ülkesi içinde olduğu için çok doğaldır ve Hitit İmparatorluk dönemindeki uygulamalara paralel olarak, buradaki tanrıların da önemli dağların, örneğin Amanos Dağlarının, Kurt dağlarının ve belki diğer kimi dağ ya da tepelerin tanrıları olarak, bu dağların adlarını taşıdıkları düşünülebilir. Savaş sahnesi kabartması: İki yassı parça üzerinde, büyük olasılıkla bir savaş sahnesi işlenmiştir. Aslında üç ayrı levha üzerinde betimlenmiş olan sahnenin son parçası kayıptır. Bir atın çektiği iki tekerlekli bir savaş arabası ile atın altında yere düşmüş ve olasılıkla ölmüş bir düşman askerini betimlemektedir. Atın önünde üç adet hayvan figürü de işlenmiştir. Arabalı savaş sahnesinin bulunamayan sol üst parçasında arabanın üst bölümü ile arabayı kullanan savaşçı(lar)nın betimi bulunuyor olmalıydı. Alçak kabartma olarak çalışılan bu kompozisyonda, gerek insan ve hayvan figürlerinde, gerekse araba betiminde, ayrıntılardan pek azı işlenmiştir. Karışık yaratık kabartması: Bu eserde, kollarını göğüs önünde kavuşturmuş, yüzü cepheden betimlenmiş bir figür sola doğru yürür durumda gösterilmiştir. Dizlere dek inen bir eteklik giymiş olan figürün gövdesi insan olmakla birlikte, yüksek kabartma yapılmış olan ve kısmen kırılmış olan "yüz"ün ayı ya da aslan başı olma olasılığı vardır. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.