Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

EFSANELER

 

-Balıkesir Adının Menşei

 

Tarihçilere göre Balıkesir adı, Bizans imparatoru Hadrianus'un av partilerinde kullanmak için yaptır­dığı Paleo Kastro (Eski Hisar) sözcüğünden kaynak­lanmaktadır. Tarihi bir gerçekliği de bulunan bu ad, daha sonra halk etimolojisi sayesinde değişik riva­yet ve yorumlara da konu teşkil etmiştir.Bu riva­yetlerden birkaçı kısaca şöyledir:

 

Balıkesir adı daha çok bal, balık, kesir ve hisar keli­meleri üzerinde yapılan oynamalarla izah edilmek­tedir. Bir rivayete göre Balıkesir'in adı eskiden Balık Hisar şeklindeymiş. Buradaki. balık sözü Eski Türk­çe'de şehir, kale veya saray anlamı taşımaktaymış. Kale Şehri anlamını veren bu rivayete göre bu ad, XI. yüzyıldan sonra kullanılmaz olmuştur. Gerçek­ten de Orta Asya'da Beşbalık gibi bazı Uygur devri­ne ait yer isimlerinde balık kelimesinin şehir anla­mında kullanıldığı dikkati çekmektedir.

 

Diğer bir rivayete göre ise Balıkesir adı, balı kesir, yani balıçok, bol anlamındaki söz .grubundan gel­mektedir. Buna göre Balıkesir'in balının bol ve lez­zetli oluşu bu adı almasına sebep olmuştur.

 

Başka bir rivayet ise Balıkesir'in ilk kurulduğu yıllar­da buraya gelen bir yabancının iyi muamele görme­mesi üzerine. balı keser, yani hatır, gönül tanımaz adını verdiği 'şeklindedir. Buna göre bal, Arapça'da hatır, gönül anlamını taşımaktadır.

 

Bunların dışında bölgede bir süre hakim olan İran Hükümdarı Balı Kisra veya civardaki Yılanlı Dağ'ın eski adı olan Balcea yada Pelecas'ın Balıkesir adı­nın ilk şekli olduğu ileri sürülmektedir. Fakat bunlar uzak ihtimaller olarak değerlendirilmektedir.

 

Bütün bu rivayetler içinde en kabul edileni, buraya yerleşen Türk oymaklarının Orta Asya hatıralarını canlı tutmak için koymuş olabilecekleri Balık Hisar adıdır.

 

Balıkesir dışında tarihte daha çok anılan bir adı daha vardır. Bu ad yörede bir süre hakim olan Karesioğulları Beyliği'nin kurucusu Karasi Bey'den kaynaklanan Karesi adıdır. İlin gerek beylik, ge­rekse Osmanlı Sancaklığı döneminde daha çok bu adla anılmıştır. Bir rivayete göre de Karesi beyinin oturduğu kaleye Beylik Hisar adı verildiği için bu ad değişerek bugünkü Balıkesir şeklini almış olduğu söylenmektedir.

 

 

- Hasan Baba Yatırı

 

Kabri hakkında pek çok efsane anlatılan bu Hasan Baba hakkında M.Yasa ile H.Korkut, Şakayık-ı Numaniye'den nak­len Hasan Baba hakkında şu bilgileri veriyorlar:

 

"Bursa'da medfun Emir Buhari hazretleriyle müna­sebet tesis etmiştir. Emir Sultan vefat edeceği za­man yanındaki muhipleri irşat için makamlarına bi­rini tavsiye veya tayin etmesini söylediler. Bunun üzerine Emir Sultan Hazretleri buyururlar:

 

"Öldüğüm zaman sırra vakıf olan filan kimseyi bu­lursunuz. işte ancak o zatın vereceği cevaba bağlı­dır. Bunun üzerine Sultan'ın tarif ettiği şahsı bulup, arzularını söylerler, kabul etmesi için ricada bulu­nurlar: ilk defa bunu reddeden Hasan Baba, Emir Sultan'ın vasiyetini söylediklerinde kabul eder ve sırra vakıf olduğunu göstermek için ve diğerlerinin arzusu ile şöyle buyururlar:

 

Onlara "semaya bakınız," buyurdular. Ol taife dahi çeşm-i zahir ile savb u semaya nazar idüp dide-yi batınla arş-ı muallaya teveccüh eylediklerinde Emir Sultan ile hocası Hasan'ı bir yerde cülus eylemiş gördüler. Bu vaka üzerine Hasan Baba'nın halifeli­ğe layık birisi olduğu anlaşılır"

 

Büyük veli Emir Sultan'ın halifesi olduğunu böylece öğrenilen Hasan Baba'nın dindar ve alim birisidir.O, şimdi kabrinin bulunduğu ve o zamanlar Arap Hanı'nın bir odası olan yerde yaşadığı için "Öldüğüm zaman beni buraya gömersiniz" diye va­siyet etmiş, öldükten sonra da bu vasiyeti yerine ge­tirilmiştir. Hasan Baba'nın halife olmadan önce Zağ­nos Paşa Camii'nin helalarını temizlediği de söylen­mektedir. Münzevi bir hayat sürmesine rağmen son derece alim bir zat olduğu, ilimizde Ayak Dedesi adıyla bilinen yatırın sahibi Şeyh Semseddin Efen­di'nin müridi olduğu da bilinmektedir.

 

 

Bu tarihi bilgilerin yanı sıra Hasan Baba hakkında pek çok efsane ve inanış da vardır. Bunlardan en önemlisi kabrinin yerinin değiştirilemeyişi hakkında anlatılanlardır. 1932 yılında Hasan Baba'nın kabri­nin bulunduğu yer bir mezarlıkmış. Belediye bura­ya bir hal yaptırmak istemiş. Fakat yatıra kimse el sürememiştir. Hatta belediye bir ameleye mezarı kaldırması için talimat vermiş. Fakat amele mezarın başına geldiği vakit, her tarafını bir titreme alıp, kaz­mayı kabre vuramamış. Gece ise Hasan Baba, ame­lenin rüyasına girmiş. Bizim son yıllarda derlediği­miz bir efsaneye göre ise Hasan Baba'nın kabrinin yeri belirsizmiş. Bir asker bir gün yemek için karpuz ile peynir alıp bir ağacın dibine oturmuş. Yemeğini yedikten sonra kalkmak istemiş, ancak bir türlü ye­rinden doğrulamamış.Etrafına toplanan insanların yardımına rağmen asker bir türlü yerinden kalkama­mış. Sonunda halktan birisi:

 

"Karpuzun kabuklarını temizle!" demiş. Ancak te­mizlik yapıldıktan sonra asker kalkabilmiş. Bu olay­dan sonra burada Hasan Baba'nın kabri olduğu an­laşılmış.Bu olaydan sonra buraya yerden bir iki metre yükseklik­te, beyaz sıvalı, üst tarafı yeşil renkli/sanduka şeklinde bir kabir yapılmıştır.

 

 

 

- Sarıkız Efsanesi

 

Marmara ve Ege bölgelerini birbirinden ayıran ve genç dağlar grubuna giren Kazdağları'nın en yüksek tepesine Sarıkız Tepesi adı verilmektedir. Bu tepenin adı hakkında pek çok efsane anlatılmaktadır.

 

Çok eski zamanlarda Güre köyünde çok güzel bir kız varmış. Bu kızı köyün bütün gençleri sever ve evlenmek isterlermiş. Adı Sarıkız olan bu güzel kı­zın babası ise bin bir zahmetle büyüttüğü kızını, ta­lip olan gençlerin hiç birine vermezmiş. Bunun üze­rine gençler Sarıkız'a iftira etmişler. Köylüler de Sa­rıkız'ın babasına giderek:

 

"Kızın kötü yola saptı. Ya kızını öldürürsün ya da buralardan çekip gidersin" demişler.

 

Düşünüp taşınan baba, kızını öldürmeye kıyamaz; ancak köylülerin yüzüne bakabilmek için Sarıkız'ı gözden uzak tutmak gerektiğini düşünür.Kızını yanına alan baba, Kazdağı'nın zirvesine çıkar ve güttükleri kazlarla birlikte kızını bırakıp geri dö­ner. "Kurt kuş yerse de gözüm görmesin, yaşarsa da herkesten gizli yaşasın" demiş.

 

Kazdağı'nda kalan Sarıkız ölmemiş ve kazlarını güt­meye devam etmiş. Hatta yolunu, izini kaybedenle­re yardımcı olmuş. Bu durum kısa zamanda babası­nın kulağına gitmiş.Kızının ölmediğini öğrenen baba, Kazdağı'na kızının yanına çıkmış. Dağda kaz çobanlığı yapan Sarı­kız, babasını görünce sevinmiş, ona yemek ikram etmiş. Yemek sırasında babası kızından su istemiş. Sarıkız elini uzatarak kilometrelerce aşağıdaki Gü­re çayından su alarak babasına vermiş. Babası kızı­nın ermiş olduğunu görünce pek sevinmiş.

 

Sarıkız'ın öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu ye­re Sarıkız Tepesi, babasının öldüğü yere ise Babate­pe veya Kartaltepe adı verilmektedir.

 

Başka bir efsaneye göre de delikanlının biri güzeller güzeli bir kıza aşık olmuş. Kız, evlenme şartı olarak, delikanlıdan gücünü is­patlamasını istemiş. Bu şarta göre delikanlı sırtına yüklenen tuz çuvallarını taşımak zorundadır. Deli­kanlının sırtına tuz çuvalları yüklenmiş. Yamaçtan tırmanırken çuvallar dengesini kaybetmiş ve deli­kanlı yuvarlanarak göle düşmüş. Tuzlar ıslandıkça çuvallar ağırlaşmış ve delikanlıyı suyun derinlikleri­ne çekmiş.Köy halkı bu acıya sebebiyet verdiği için kıza öfke­lenmişler. Ona yumurtalar atmışlar. Sarı Kız adı da buradan kalmış.

 

Öfkeleri yatışmayan köylüler babasına giderek kızı­nı şikayet etmişler ve onu yok etmesini istemişler. Babası yumurtalara bulanmış kızını alıp tepeye çık­mış. Kızını öldürmeden önce abdest alıp namaz kıl­mak isteyen baba kızından su bulmasını istemiş. Kız delikanlının boğulduğu gölün suyundan getirmiş. Su tuzlu olduğu için babası yeniden tatlı su bu­lup getirmesini istemiş. Bunun üzerine kız ayağını yere vurmuş, o anda yerden bir kaynak suyu fışkır­maya başlamış. Durumu gören babası kızının ermiş olduğunu anlamış ve onu öldürmekten vazgeçmiş. Kimsenin zararı dokunmasın diye de suyun etrafını taş duvarla çevirmiş.

 

Kaz dağlarının zirvesindeki bu kaynak, bugün hala yörede şifalı olarak bilinmektedir. Ayrıca hem Sarı­kız'ın, hem de babasının öldükleri yerler kutsal sa­yılmaktadır. Babasının öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu kabul edilen yere Kartaltepe veya Baba­tepe; Sarıkız'ın kabrinin olduğu tepeye ise Sarıkız Tepesi adı verilmektedir.

 

Kazdağı'nın zirvesinde bulunan Sarıkız'ın kabri bu­gün de yöre halkı tarafından ziyaret edilmektedir. Her yıl 14-16 Temmuz tarihleri arasında Akçay' da yapılan Zeytin Festivali'nde Sarıkız da temsil edil­mektedir. Ayrıca Sarıkız'ın kabri başında herkesin dileğini yazabildiği büyük bir dilek defteri bulun­maktadır.

 

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.