Φ _asi_ Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2009 EDİRNE ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ Traklardan Osmanlıya bir gezi: Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi İki bölümden oluşan müzenin Etnografya bölümünde Osmanlı dönemine ait eşyaların yanı sıra, Edirne'ye özgü süsleme sanatı olan edirnekâri işlemelerle süslenmiş malzemeleri yakından inceleyebilirsiniz. Arkeoloji bölümünde ise tarih öncesi dönemlerle Roma ve Bizans dönemlerine ait yazıt ve eşyaları görerek, tarihi bilginizi görsel öğelerle süslemiş olacaksınız. Edirne'de ilk Müze Arkeoloji Müzesi adı altında 1925 yılında Atatürk'ün emriyle Selimiye Camisi avlusu içinde bulunan, 1569-l575 yılları arasında Selimiye Camisi ile beraber yapılan ve Mimar Sinan'ın eseri olan Dar-ül Kurr'a Medresesinde açılmıştır. Edirne Osmanlı Devletine yaklaşık 91 yıl başkentlik ettiğinden, saray halk sanatını etkilemiş ve etnografya açısından zenginleştirmiş, bu nedenle ikinci bir müzeye gereksinme duyulmuştur. Etnografya Müzesi adı altında ikinci kez bir Müze yine Selimiye Camisinin avlusunda bulunan Dar-ül Tedris adı verilen Medrese de 25 Kasım l936'da açılmıştır. Bu müzeye Milli Eğitim Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü para yönünden katkıda bulunmuş, Ankara ve İstanbul Müzelerinden bazı değerli eşyalar armağan edilmiştir. ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ Girişte sağda Atatürk'ün emriyle 1936-1939 yılları arasında yörede ilk defa yapılan tümülüs kazılarını gösteren fotoğraf panosu, solda ise Trakya'nın antik yerleşim yerlerini gösteren harita yer almaktadır. Duvar boyunca sergilenen taş eserler üç bölümdür. 1- Yazıtlar 2- Mimari parçalar 3- Steller Pişmiş topraktan yapılmış kadın başlarının yer aldığı vitrin, Antik Çağ'dan günümüze değin kadınların saç modellerini göstermesi yönünden ilgi çekicidir. Kaçak eserler vitrininde, yurtdışına kaçırılırken yakalanan çeşitli dönemlere ait eserler sergilenmektedir. Trakya kült belgesi vitrininde, harp sanatında ve binicilikte gayet maharetli olan ve öldükten sonra tanrılaştırılan Trakya süvarilerinin betimlendiği süvari stelleri yer almaktadır. Duvar boyunca yine Roma dönemine ait heykeller sıralanmaktadır. Dört adet fosil vitrininde, yörede işletilen kum-çakıl ocakları ile kömür ocaklarından çıkan ve günümüzden bir milyon yıl öncesinden başlayıp 30-35 milyon yıl öncesine kadar değişik dönemlere tarihlenen çeşitli hayvanlara ait fosil parçaları sergilenmektedir. Büyük bir Trak kabilesi olan Odrislerin Edirne'nin 5 km. kuzeybatısında kurdukları ilk şehir yerleşmeleri Odrisia'ya ait Prehistorik eserlerden taş baltalar, elle yapılmış kaba hamurlu çentik bezemeli çömlek parçaları, taç el değirmeni salonun ortasında bulunan yatay vitrinde sergilenmektedir. Hacılar Dolmeni, Arpalık dolmeni ve Taşlıca Bayır Tümülüs kazılarından çıkarılan mezar hediyeleri kendi adları ile anılan vitrinlerde sergilenmektedir. Ortada yatay iki vitrinden birinde Hellenistik krallara ait Trakya sikkeleri, diğerinde ise beylikler devrine ait sikkeler, dikey iki vitrinde kronolojik sıraya göre Roma ve Bizans sikkeleri sergilenmektedir. Müzenin bahçesinde İon, Aiol, Korinth, Bizans sütun başlıkları, çeşitli mimari parçalar sergilenmektedir. Bunlar dışında üzeri mitolojik varlıklarla süslü Roma dönemine ait ve üzeri Eros kabartmalı sunak ile Lalapaşa Hacılar Köyünden getirilmiş dolmen ve menhirler ilgi çekici eserlerdir. ETNOGRAFYA BÖLÜMÜ Girişte solda, Edirneli bir şahsın hediye ettiği tuğralı gümüş eserler ile diğer ev eşyalarından oluşan aile yadigârı bir koleksiyon, hemen yanında Selimiye Camisi mihrabına serilmiş olan Gördes tipi halı seccade ile XIX. y.y.'a ait Şarköy kilimleri yer almaktadır. Yine aynı sıradaki üç vitrinden ilkinde Osmanlı Padişahları döneminde basılan sikkeler, ikincisinde temel hafriyatları sırasında çıkan defineler, üçüncüsünde ise yurt dışına kaçırılırken gümrük kapılarında yakalanıp müzeye getirilen sikkeler bulunmaktadır. Salonun en önemli köşelerinden biri sünnet ve gelin odasını yansıtan kısımdır. Sünnet yatağı 22 adet bindallı bohçanın bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş, üzerine de XVIII. y.y.'a ait Atlas üzerine işlenmiş değerli bir yatak takımı serilmiştir. Sünnet ve Gelin Odasının duvarında bulunan XVII.yy. sonuna ait olan "Edirnekarî" yüklük dolabı kapağı devrinin en güzel örneklerinden biridir. İç salonun ortasında bulunan vitrinlerde sarayda kullanılmış stil örtüsü, kahve takımları, deniz kaplumbağası kabuğundan yapılmış kaşıklar, tombak ibrikler, gülabdanlar, billurdan nargile takımları ile XIX yy. Edirne kadın ve erkek kıyafetleri mankenler üzerinde sergilenmektedir. Yine aynı salonda bulunan oturma odası ile, Edirnekarî tekniğiyle yapılmış para çekmeceleri, yazı çekmeceleri ve sandıklar ilgi çekicidir. El sanatları bölümüne geçmeden sağda ve solda bulunan vitrinlerde üzerinde çok çeşitli motiflerin bulunduğu çevreler ile Atatürk'ün Edirne'ye geldiği zaman kullandığı battaniyesi ve Balkan Harbinde kullanmış olduğu harita yer almaktadır. El sanatları bölümünde bir köy mutfağı, halı, kilim ve hasır dokuma tezgâhları, ayakkabı yapımında kullanılan aletler, çiftçilikte kullanılan tarım araç gereçleri ve bir fayton bulunmaktadır. BAHÇE Bahçede sergilenen eserler arasında, beyaz mermerden beş kişilik, sandukasında yazıt olan, semerdam biçimli kapağı akroterli ve her yüzü mitolojiden alınan kabartmalarla süslü Roma Dönemi M.S.III.y.y.'a ait bir aile lahdi yer almaktadır. Sandukanın uzun yüzlerinden birindeki beş satırlık yazıtta "Theodolos'un oğlu vatandaş Bassos burada yatıyor. Küçük kuşlar gibi neşeli ve tatlı sesli Bassos'a matem şarkıları söylüyorum. Bu şehir, yetiştirmiş olduğu ben Adone'yi korumuş ve korumaya devam ediyor." yazmaktadır. Vize'den gelen girlantlı ve Eros kabartmalı sunak, M.S. Il.y.y Roma Dönemi eseridir. Bahçe boyunca, Arkaik, Hellenistik, Roma ve Bizans devirlerine ait sütun başlıkları ile steller, heykeller, mimari elemanlar sergilenmektedir. Thrak kültürünün ölü gömme adetlerini yansıtan menhir ve dolmen örnekleri vardır. Dolmen; büyük taşlardan inşa edilmiş geniş mezar odalarıdır. Kelt dilinden gelen dolmen; (Dol; masa)-(Men;taş) "taş masa" anlamına gelmektedir. Türkiye'de en yoğun olarak Trakya'da görülen bu dev mezarlara yöre halkı tarafından "Kapaklıkaya" adı verilmiştir. Dolmen, esas mezar ve bunu çevreleyen tepe olarak iki ayrı kısımdan oluşur. Mezar ise üç bölümden oluşmaktadır; en arkada mezar odası, bundan biraz daha küçük bir ön oda ve ince uzun geçit ya da giriş kısmı. Esas odanın kapak taşının üzerinde iki veya daha çok, ölüye sıvı dökme töreniyle ilgili olduğu düşünülen küçük çukur bulunmaktadır. Mezarı çevreleyen tepenin çapı ise 8-16m. arasında değişmekte, yüksekliği 2-4m. olup, basık ve taş dolgudan oluşmaktadır. Dolmeni çevreleyen tepenin, mezar odasının üstünü örttüğü ve daha sonra tepenin aşınması ile dolmenin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bahçenin diğer bölümünde ise canlandırılmış Thrak evleriyle, Osmanlı Dönemi'ne ait mezar taşlan ve zahire küpleri yer almaktadır. ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ ESERLERİ ETNOGRAFYA BÖLÜMÜ ESERLERİ Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.