Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Tehlikeli çözülme

İktidarın Kürt açılımı Türkiye’de çözülme süreci başlattı. Bursaspor-Diyarbakırspor maçındaki olayların ardından alevlenen etnik köken tartışması, Gürcü, Çerkes ve Lazların da katılımıyla daha da karmaşık bir hal aldı

 

Başbakan Erdoğan’ın, açılımın yalnızca Kürtleri değil, tüm unsurları kapsayacağını açıklaması üzerine diğer etnik grupların temsilcileri de kimliklerinin tanınmasını ve anadillerinin devlet güvencesi altına alınmasını istedi

 

Sözde açılım meyvelerini vermeye başladı!.. Türkiye tehlikeli bir ayrışma sürecine girdi. Bursaspor-Diyarbakırspor karşılaşmasında yaşanan olaylar, bu ayrışma sürecinin ilk göstergesi oldu. İki kulübün taraftarları arasında provokatörlerin de devreye girmesiyle kavga çıktı. Her iki kulübün taraftarları da bir birini etnik köken olarak “ötekileştiren” pankartlar açtı, sloganlar attı. 10 kişinin yaralandığı olaylar sonrasında başlayan kavga henüz küllenmemişken etnik köken tartışması Gürcü, Çerkes ve Lazların da katılımıyla daha karmaşık bir hal aldı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, açılımın yalnızca Kürtleri değil, tüm etnik unsurları kapsayacağını açıklaması üzerine Türkiye’deki diğer etnik gruplar da harekete geçti. Çerkes, Laz ve Gürcü dernekleri, açılımın yalnızca Kürtleri değil kendilerini de kapsamasını talep ederek kimliklerinin devletçe tanınmasını ve anadillerinin devlet güvencesi altına alınmasını istedi.

 

 

Çerkeslere güvence isteriz

Kafkas Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Cihan Candemir, Türkiye’deki Çerkes toplumunun diliyle, kültürüyle yok olma noktasına geldiğini, asimilasyonun çarkına düştüğünü ifade ederek, ’açılım’meselesinin yalnızca tek bir kesimin meselesi olmadığını belirtti. “Bugün bu açılımın adına ’Çerkes açılımı’deselerdi önce biz itiraz ederdik. Bu, karşı kamplaşmaları veyahut da etnik ayrımcılığı çağrıştıran bir tabir oluyor” diyen Candemir, “Hiç bir gruba maledilmeden, bütün Türk halkının aynı zamanda kültürüyle, inançlarıyla yaşayacağı ama bunun yanında da gerekli tedbirleri alarak devletin devlet olarak bütün bunları birbirleriyle barıştıracağı bir düzenleme olması gerekir” dedi. Candemir, Türkçe’nin resmi dil olarak kalması gerektiğini, ancak tüm gruplara kendilerini ifade, kendi kültür ve dillerini yaşatma imkanını ve bunun için gerekli devlet güvencesini ve desteğini kapsaması gerektiğini ifade etti.

 

 

Lazca yayın da yapılmalı

Laz Kültür Derneği de açılımın Lazları da kapsamasını istedi. ’Açılım’ın demokratik olabilmesi için bu topraklarda yaşayan bütün yurttaşların demokrasi talebini dikkate alması ve var olagelmiş dillere, kültürlere, kimliklere de eşit haklar sunup yaşam alanı açabilmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, Türkiye’de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan anadillerin acil olarak demokratik bir yaklaşımla sahiplenilmeye ihtiyacı olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada TRT’nin 2004 yılında Türkiye’de konuşulan bazı anadillerde yayın yapmaya başlamasının Türkiye açısından önemli bir başlangıç olduğu belirtilerek “Ne yazık ki Lazca, basında yer alan haberlerin aksine ve özellikle talepte bulunmamıza rağmen TV yayını yapılan diller arasında yer almadı” denildi.

 

Gürcü dilinde eğitim şart

Gürcü Kültür Merkezi Derneği Başkan Yardımcısı Fazlı Kaya ise Türkiye’deki Gürcülerin dil, kültür ve kimlik sorunları olduğunu ifade ederek “Bu konuda en temel taleplerimizden birisi de anadilde eğitim ve yayın hakkıdır” dedi. Türkiye’de Kürt sorunu olduğunun bir gerçek olduğunu, ancak benzer sorunların temelinde demokratikleşememenin yattığını ifade eden Kaya, şöyle dedi:

 

Herkesi kapsasın

“Bizim gördüğümüz; bunu demokratikleşme paketi olarak algılamak istiyoruz. Bunun en önemli ayağı olan Kürt sorunu tabii ki çok ciddi bir sorundur, onu da yok sayamayız. Bu anlamda Başbakan’ın söylediği diğer etnik grupları da kapsayan bir düşünce tabii çok olumlu bir düşüncedir.” Kaya, şu ana kadar ’demokratik açılım’ın içeriği konusunda bir paket sunulmadığını dile getirerek şöyle konuştu:

 

Ayrımcılık değil, kardeşlik

“3 milyon Gürcü’nün Türkiye’de anadilinden kaynaklı taleplerinin yerine getirilmesi mümkündür. Bu temelde Gürcüce anadilde eğitim hakkının, yayın hakkının diğerlerine verildiği gibi bizim de talep ettiğimizin verilmesini istiyoruz. Bu bir ayrımcılık değil, bu tam tersine bir kardeşleşmedir. Kardeş olmak nedir? Eşit haklara sahip olmaktır. Demokratikleşmeden hak eşitliğini anlıyoruz. Diğer halkların; Kürtlerin, diğer unsurların hangi hakları varsa bu hakların da bizlere tanınmasını istiyoruz. Bunları en geniş anlamda Kürtlere, Çerkeslere, Lazlara, Gürcülere bir şekilde hak eşitliğinin sağlanmasını istiyoruz.”

 

Bu maç işaret fişeği oldu

Atatürk stadındaki maçta, açılım tartışmalarıyla gerilen taraftarlar, provokatörlerin de devreye girmesiyle kanlı olaylara imza attı

Açılım sürecinin başlattığı çözülmenin ilk işaret fişeği geçtiğimiz hafta Bursa Atatürk stadında oynanan Bursaspor-Diyarbakırspor maçı oldu. Türkiye’nin tek gündemi olan açılım tartışmalarının gölgesinde maça gelen ev sahibi kulübün taraftarları PKK aleyhinde slgonlar attı, uzun süre “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganları attı.

 

10 kişi yaralandı

Bursaspor taraftarlarının kendilerini “PKK ile özdeşleştirmesine” alınan Diyarbakırspor taraftarları ve yöneticileri tepki gösterdi, “Biz PKK’lı değiliz” diyerek isyan etti. Provokatörlerin de kışkırtmasıyla çıkan olaylarda 10 kişi yaralandı. Oğlu ve yeğenini kucağına alarak tribünden çıkmaya çalışırken fotoğraflanan Diyarbakırspor taraftarı Edip Muratakan ise (yanda) olayların simge ismi oldu. Yaşadıklarını gazetecilere aktaran Muratakan, anlattıklarıyla belki de çözülmeyi gözler önüne serdi. Ailece Diyarbakırspor taraftarı olduklarını, 9 yaşındaki oğlu Resul Can ve 8 yaşındaki yeğeni Muhammet ile takımlarını desteklemek üzere Atatürk Stadı’na gittiklerini anlatan Muratakan, maç öncesi yaşadıkları heyecanın sonrasında yerini üzüntüye bıraktığını vurguladı. Maç öncesi ve sırasında Bursasporlu taraftarların “PKK dışarı” yönünde slogan attığını, Diyarbakırsporlu taraftarların da bunun üzerine ateşlenerek “Biz PKK değiliz” diye cevap verdiğini ifade eden Muratakan, şunları söyledi:

 

Biz de vatandaşız

“Burada dikkati çekmek istediğim başka bir konu da statta İstiklal Marşı okunurken tüm taraftarlarımız ayağa kalkarak buna eşlik etti. Sonuçta bu ülkenin İstiklal Marşı, hepimizin marşı. Ancak maçı izlerken atılan sloganlar nedeniyle ben kendimi başka bir ülkenin vatandaşı, Diyarbakırspor’u da başka bir ülkenin takımı gibi hissettim. Bir sporsever olarak bu yaşanan olayları çok yanlış görüyorum. Biz hepimiz bu Türkiye’nin vatandaşıyız. Irklarımız, kökenlerimiz ayrı olabilir. Ben bugüne kadar hiç bir zaman kendimi bu ülkede farklı bir insan olarak görmedim. Sadece Bursa’da değil, Diyarbakırspor hangi deplasmana gitse aynı durumlarla karşılaşıyoruz. Hele hele bu demokratik açılım ortamında ortama böyle gerdirmek hiç hoş değil. Umarım Bursa’da yaşananlar son olur.”

 

 

 

Bir sıkıntımız yoktur biz devletimize bağlıyız

Boşnak ve Arnavut derneklerinin temsilcileri açılım konusunda bir isteklerinin olmadığını açıkladı.Türkiye Bosna-Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu (TBHKDF) Başkanı Cemal Şenel, ‘açılım’ konusunda hiçbir talepleri bulunmadığını bildirdi. Daha önce TRT haftada bir Boşnakça yayın yapmaya başladığında da böyle bir taleplerinin olmadığını açıkladıklarını anımsatan Şenel, Boşnakça’nın kendi kültürlerinin bir parçası olduğunu ifade ederek “Boşnakça’yı konuşuyoruz, düğünlerimizde çalıyoruz, oynuyoruz ama anadilimiz Türkçe’dir. Boşnakça yayın, eğitim konusunda en ufak bir talebimiz yoktur” dedi. Şenel, şöyle dedi: “Açılım konusunda en ufak bir sıkıntımız, talebimiz, beklentimiz de yok.” Kendilerinin tek beklentisinin Türkiye’nin ilelebet yükselmesi, kalkınması olduğunu vurgulayan Şenel, “Bunun için bize düşen ne varsa, biz küçüğümüzden büyüğümüze aldığımız terbiye gereği devletimize bağlı, sadık insanlarız, devlet büyüklerimiz ne uygun görürse onları uygularız” diye konuştu.

 

 

Önemli olan ülkenin birlik ve beraberliğidir

Türkiye’deki Arnavutların en eski derneği olan Türk-Arnavut Kardeşliği Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Başkanı Halil Metin dernek olarak herhangi bir etnik taleplerinin olmadığını belirterek “Halkın içinden, üyelerimiz arasından herhangi bir talep gelmedi” dedi. Metin, derneklerinin Arnavutça dil kursu açma yetkilerinin olduğunu, ancak kurslara ilginin yoğun olmadığını kaydetti. “İnsanlarda daha çok Türkiye’nin birlik ve beraberlik içinde olması dileği var, özellikle bu hakim” diyen Metin, “Türkiye’nin demokratikleşmesi herkesin isteği, ancak bu, ülkeye ve ülke insanlarına da zarar vermeyecek biçimde gelişmelidir” değerlendirmesinde bulundu.

 

 

Bakan Çelik Alevilere kızdı

Devlet Bakanı Faruk Çelik, makamında basın mensuplarının Alevi çalıştayları ve Alevi örgütlerinin 8 Kasımda yapacakları mitinge ilişkin sorularını yanıtladı. Hükümetin, ülkede öteden beri yaşanan sorunları çözmeye dönük yoğun bir çaba içerisinde olduğunu iddia eden Çelik, Alevi çalıştaylarıyla ilgili aralık ayı itibariyle bu çalışmaları tamamlamayı düşündüklerini ifade etti. Çelik, şöyle konuştu: “ Bunun biran önce, haftada, ay içinde çözümü gibi bir yaklaşımı, aceleciliği doğru bulmuyoruz. Olayların mitinglerle, bir siyasi boyut kazanmasıyla da ilgisi yok. Kazanmasını da doğru bulmayız.”

yeniçağ

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.