Φ _asi_ Gönderi tarihi: 27 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 27 Eylül , 2009 DÜĞÜN GELENEKLERİ Düğün Düğün öncesinde hazırlıklar yapılır. Ev eşyaları ve gelinlik alınır. Bunlar kızın sandık içi çeyizi ile birlikte kız evinde sergilenir.Oğlan babasının en yakın arkadaşı "Düğün Kahyası" oğlanın en yakın arkadaşı da "Sağdıç" olarak seçilir.Yöremizde düğünler, genellikle Cuma günü namazdan sonra başlar, Cuma namazından çıkanlar, yanlarında cami imamı olmak kaydıyla düğün evine gelirler. "Bayrak Yemeği" diye adlandırılan yemek yenir.Yemekten sonra bir sırık ucuna takılmış Türk Bayrağı ile bayrağın üzerinde bulunan ayna ve elma evin çatısına, (damına) dikilir. Bayrak sırığın ucuna asılmadan önce imam tarafından dua edilir. Bayrağın asılmasına yörede halk tarafından "Bayrak Kaldırma" denir.Davul ve zurnalar çalmaya başlamadan önce, köyde ve çevrede cenazesi olan aile varsa, davul ve zurna ile birlikte düğün sahibi ile birlikte bu aileye "yas alma"ya giderler. Yas alma, aynı zamanda düğünün başlaması, davul zurnanın çalması için bu aileden izin almak anlamına gelir.Aynı günün akşamı okuntular, yani davetliler gelir. Davetlilere yemek ikram edilir. Okuntular gelirken haber verirler. Davul zurnacı davetlileri karşılamaya çıkar. Davetliler düğüne güçleri oranında hediye getirirler. Bu hediyeler; ev eşyası, para, düğün için yiyecek, zahire, düğünde kesmek için etlik küçük baş hayvan olabilir. Kız Kınası Cumartesi akşamı düğün, kız kınasının yapılması ile devam eder.Üzerinde çeşitli renkte yanan mumlar olduğu halde, büyükçe bir tepsinin içine çerez, şeker, kına ve antep fıstığı; geneline hediye olarak elbise, ayakkabı hazırlanıp, bir çocuğun başı üzerinde kız evine varılır.Kız evinde kadınlar, gelin kızın yanına giderler ve kına türküleri söyleyerek kızın kınasını yakarlar.Düğün alayı oğlan evine döner, davul zurna kız evinde kalır. Bir müddet sonra kız evi davul zurna eşliğinde "oğlan kınası" nı getirir. Kına, yine mumlarla süslenmiş, üzerinde çerez ve hediyeler olduğu halde, bir tepsi üzerindedir. Yanında sağdıç olduğu halde, oğlanın eline bu kına yakılır. Kına Türküsü Bismillah diyelim kınaya Çağırın gelin anaya Yan yana ağlaya Al yeşil kınan kutlu olsun Orada dirliğin tatlu olsun Elimi soktun astara Elimi kesti testere Mevlam şirinlik göstere Al yeşil kınan kutlu olsun Orada dirliğin tatlı olsun Asvap yuduğum taşlar Gölgelendiği ağaçlar Misafir alın gardaşlar Al yeşil kınan kutlu olsun Orada dirliğin tatlı olsun Ana hamama vardın mı Yunduğum yeri gördün mü Ana kadrimi bildin mi ? Al yeşil kınan kutlu olsun Orada dirliğin tatlı olsun Baba pazara vardın mı Ayağıma lastik aldın mı Ekmeğini tuza bandın mı Al yeşil kınan kutlu olsun Orada dirliğin tatlı olsun Gelin Alma Günü Düğünün son günüdür. Bu genellikle Pazar günü sabahta hazırlıklar yapılır. Gelini almaya gelenlere babası kızını teslim eder. Kız eğer varsa bir erkek kardeşinin koluna girmiş olarak evden dışarı çıkar. Oğlan evinden gelenler o anda sevinç gösterileri yaparlar. Düğünün kız evi açısından en dramatik anı bu zamandır. Gelin, oğlan evine girerken eline bir parça yağ verilir. Bu yağ gelin eve girerken tavana sürülür. Bu da " Yağ gibi yapışsın, kalsın" demektir. Ayrıca, gelin, oğlan evine gelirken beraberinde kaşık, çivi, bıçak… gibi şeyleri de getirir. Bu da gelinin "bereketiyle gelmesi " anlamına gelir. YÖREDE BULUNAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER Kırıkkale ve çevresinde kullanılan halk sözleri diğer yörelerde kullanılan atasözleri ve deyimlerle ortak özellik göstermektedir. Allah var gayla yok Akılsız başın çilesini ayaklar çeker Bir koyundan iki post çıkmaz Bal tutan parmağını yalar Bir garip aptalsın, gümüşlü zurna neyine Canına acımayan, cananına acımaz Cin başka, şeytan başka Gerekliyi gereksizden saklama Heybe ağdırmayınca, taş gurbete çıkmazmış Kadın şapka değildir, alıp alıp atasın Kırığına güvenen, ersiz kalır Terbiyesiz insan, kalaysız kap gibidir Yaptığın hayır, ürküttüğün kurbağaya değsin Kurdun oğlu, kurt olur Allah rızkın kefilidir Bir çiçekle yaz gelmez Sel gider kum kalır Asıl azmaz, bal kokmaz Acı patlıcanı kırağı çalmaz At binenin kılıç kullananın Bağda izin olsun, yemeye yüzün olsun Besle kargayı oysun gözünü Can çıkmayınca huy çıkmaz Ummadığın taş baş yarar Allah sabırlı kulunu sever Bir koyundan iki post çıkmaz Üzüm üzüme baka baka kararır Aç köpek ava salmaz Ev yıkanın evi olmaz Etini yer, kemiğine göz diker Doğru söz yemin istemez Deli kıza her gün bayram Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez Cümrü kadar yer yakar Bir yiğit kırk yılda yiğit olur Bir taşla duvar olmaz Balsız kovanda arı durmaz Arpa ekip buğday bekleme Al kilim ver kilim İt ürür kervan yürür Felek adama her zaman yar olmaz Gözünü budaktan esirgemez Garip garibe sahip çıkar Cömert eli kimse kesemez Dibi görünmeyen sudan geçme Düğünsüz ev olur, ölümsüz ev olmaz Abdalın karnı doyunca gözü yolda olurmuş Kızını dövmeyen dizini döver Cana geleceğine mala gelsin Mal canın yongasıdır İt ite ürmez Yere bakan yürek yakan Gözünü toprak doyursun Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar Fakirlik başa bela imiş Komşu, komşuya muhtaçtır Ev alma komşu al. YÖREDE BULUNAN YAYGIN İNANIŞLAR Ayakkabı düzgün bir şekilde çıkarılmalıdır. Ters dönerse ömür kısalır. Ayna, aydınlığın simgesidir. Kırılmasıyla mutlu günlerin yerini üzücü günlerin alacağına inanılır. Kapı ağzında (eşikte) oturmanın uğursuzluk getireceğine inanılır. Makasla bir şey keserken ses çıkartılmamalıdır. Makas şakırtısının kavgalı günler getireceğine inanılır. Süpürgeye basılmaz. Basan kişinin dedikoduya karışacağına inanılır. Yanan ateşi söndürenin ve ateşte pişen ilk çöreği yiyenin dul kalacağına inanılır. Baykuşun çatıya (dama) konması iyi sayılmaz. O eve zarar vereceğine inanılır. Köpeklerin uzun süre uluması pek iyiye yorumlanmaz. Nazara inanıldığından evlerde üzerlik otu, iğde ve mavi nazar boncuğu kullanılarak nazarın değmesi önlenmeye çalışılır. Şiddetli dolu yağdığı zaman evlerden dışarı sac ayağı atılarak dolunun ekin, meyve ve sebzelere zarar vermemesi temenni edilir. Geceleyin tırnak kesmek de hoş karşılanmaz. Yağmur yağmadığı zaman topluca yağmur duasına çıkılma inancı yaygındır. Gelin oğlan evine giderken arkasından ayna tutarlar, aydınlık olsun, aydınlık götürsün, mutlu olsun diye. Kız evinde eşiğin üst kısmına çivi çaktırırlar ki, çivi gibi oğlan evinde kalsın diye. Yine oğlan evine gelin gelince buğday ve demir para karışımı saçılır ki, bolluk ve bereket getirsin diye. Oğlan evine gelen gelinin kucağına oğlan çocuğu oturtulur ki, erkek evlatları olsun Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.