Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2009 15 yıl Türkiye Cumhuriyeti hâlâ laik bir ülke sayılabilir mi? Derin laiklik tanımlamalarına ve analizlerine girmeyeceğim. Diyelim ki laiklik, bize fi tarihinde Yurtbilgisi derslerinde öğrettikleri gibi, din işleriyle devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Ya da, gene o derslerde öğrettikleri gibi, devletin resmi bir dini olmamasıdır. Ya da, laiklikten nasibini en az alanların bile onayladıkları üzere, devletin dinler arasında ayrım yapmaması, hepsine eşit davranmasıdır. Eğer öyle ise, bir siyasi parti, hele hele ülkeyi yöneten iktidar partisi, bir dini ibadet ritüelini düzenleyebilir mi? Dikkat edin, mensupları katılabilir mi diye sormuyorum, doğrudan doğruya adı ve amblemi ile bir dini merasimin düzenleyicisi olabilir mi diye soruyorum. Laik bir ülkede olamaması gerekir. Ama önceki gün Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ankara örgütü bir iftar yemeği düzenledi, Başbakan, Bakanlar ve milletvekilleri katıldılar. Üstelik ülkemizi resmen ziyaret etmekte olan NATO Genel Sekreteri Rasmussen’i de yanlarına aldılar. Söyler misiniz, yukarıda saydığımız laiklik kriterleri çiğnendi mi yoksa çiğnenmedi mi? Din işleriyle devlet işleri birbirine karıştı mı yoksa karışmadı mı? Bir dine devletin resmi dini muamelesi yapıldı mı yoksa yapılmadı mı? Örneğin Noel ve Yom Kippur’da benzer uygulamalar yapılmadığına göre, devlet dinler arasında ayrım yaptı mı yapmadı mı? Bu iftar yemeği bir sivil toplum kuruluşu tarafından düzenlenmiş olsa, bu sorulardan hiçbirini sormazdım. Başkalarına zarar vermemek, kin ve nefret yayıcılığı yapmamak kaydıyla, isteyen istediği ibadeti yapar. Başbakan dahil parti üyeleri de mümin ya da konuk sıfatıyla ona katılabilirler. Laiklik bununla çelişmez. Ama, devleti ibadete karıştıramaz. Karıştırırsa sorarlar: “Böyle laiklik olur mu?” Benzer bir soruyu Çankaya’da verilen iftar yemekleri için de sorabiliriz. Cumhurbaşkanı’nın başkaları tarafından verilen iftarlara katılması başkadır, devletin en yüksek simgesel makamını bir dinin ibadetine açması başka... O zaman, yukarıdaki ölçütler açısından, o soru çıkar karşımıza: “Bu laikliğe uygun mu?” Haluk Şahin...
Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2009 15 yıl Neredeen nereye diye soranlar olabilir ama gercekleri ifade etmekte kamu hizmeti sayilir.Laiklikten Cankaya'dan bahsederken önce biraz durup bir soluk almak ve sonrada Kürt acilimi kimlerin organize ettigine bakmak gereklidir diye düsünüyorum.Kürt aciliminin proje babasi AB dolayisiyla ABD'dir.Ülke icinde organizatörlük görevi Gül ve Erdogan'dadir.Peki kimdir bu Gül ve Erdogan?Imam hatipten yetismis Milli Görüs örgütünde calismis isimler degil mi?Daha acik olmak gerekiyorsa ikiside Laiklik karsiti isimlerdir.Gül'ün bizzat kendisi;Laikligin sonu geldigini söylemistir,Erdogan ise "Laiklik nedir,halk isterse Laiklik gider"diyen birisidir.Erdogan ayni zamanda "Ben Istanbul'un imamiyim "diyen birisidir.Anayasa mahkemesi tarafindan korunmus olsa bile yinede Laiklik karsiti olmakla cezalandirilmistir. Gelelim Kürt acilimina;Kürt acilimini isteyenlerin ve destekleyenlerin,basinda Dincilerin geldigini hepimiz bilmekteyiz saniyorum.Fetulah sahne arkasinda görevini yerine getirmektedir.Evet neredeen nereye sorusu sanirim ki biraz olsun cevaplandirildi tarafimdan.Laiklige karsi bir iktidarin ülkede laikligi tesis edebilecegini beklemek nafiledir.Laiklige karsi olduklari icin Cankaya'da tarikatcilara iftar yemegi verilmektedir.Aynen fikir hocalari Erbakan gibi. saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.