Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2009 15 yıl GOMORRA Cannes büyük jüri ödülü. Napoli mafyası üstüne üstün başarı bir yapım Son yılların en iyi mafya filmi olan Gomorra, Napolili mafya benzeri bir örgüt olan Camarro'yla uğraşacak kadar cesur olduğu için ülkesi İtalya'da bir kahraman kabul edilen Roberto Saviano'nun kitabından uyarlanmış. Gomorra, bu zalim ve yozlaşmış dünyada, binlerce cinayet ve sayısız suçun sorumlusu Camorra hesabına çalışan beş adamın öyküsünü birbirine bağlayan vahşi ve epik bir film. İnandırıcı, büyüleyici ve ürkütücü bir tarzda çekilen Gomorra, bu kanlı örgütün içyüzünün yanı sıra İtalya'da moda, çöp toplama ve uyuşturucu trafiği gibi çeşitli iş kollarının dışında siyaset ve finans sektörünün pisliğe ne kadar bulaştığını da gösteriyor. Konu Güç, para ve kan… İtalya’nın Napoli ve Caserta bölgesinde halkın her gün yüzleştiği “değerler” bunlar. “Sistem”in, yani Camorra’nın kurallarına boyun eğmeye zorlanıyorlar ve başka hiçbir seçenekleri yok. Normal bir yaşam sürmeyi içlerinden ancak birkaç şanslı kişi hayal edebilir… Görünürde kurmaca olsa da kökleri gerçeklikte yatan ve bu acımasız dünyada yaşanan beş öykü, bu sert senaryoda iç içe geçti. Don Ciro, nam-ı diğer “Denizaltı”… Bölgede tartışılmaz bir hakimiyeti olan çeteyle bağlantılı mahkumların ailelerine düzenli olarak yapılan ödemelerden sorumlu. Zeki, ketum ve olaylara müdahil olmadan sadece işini yapan biri. Ancak çetenin dağılmaya başlamasıyla birlikte, emirlerini kimden alacağı belirsizleşiyor ve o da kendi hayatta kalma savaşını vermeye başlıyor. Totò, 13 yaşında ve bir an önce büyümek için can atan bir çocuk. Hayat okulunda adım adım eğitimini alıyor. Ta ki günün birinde geri dönüşü olmayan bir seçim yapana kadar. Marco ile Ciro, bir Brian De Palma filminde yaşadıklarını zannediyorlar. Ama sistemin gözünde onlar sadece iki başıboş köpek ve kabadayılıkları ile sektörün rutin ilerleyişini sekteye uğratıyorlar. Roberto, çalışmak isteyen bir üniversite mezunu. Franco ona iyi kazanç sağlayacağı düzenli bir iş fırsatı sunuyor: Zehirli atık yönetimi alanında bir iş. Ama bu mesleğin gerçekleri, Roberto’nun vicdanını rahatsız edecek cinsten… Pasquale, kişiye özel hazırlanmış (haute couture) giyim sektörüyle sözleşmeli olarak çalışan küçük bir kuruluşun kayıtdışı olarak görev yapan yetenekli terzisi. Çinli bir rakip firma, ona mesleğinin püf noktalarını kendi çalışanlarına öğretme fırsatı sunuyor. Bu cazip davet karşısında aklı çelinen Pasquale, hayatını tehlikeye atma pahasına teklifi kabul ediyor. Bugüne kadar çekilen tüm mafya filmlerinden farklı bir yapım. Sanki sağa sola kimsenin haberi olmadan kameralar yerleştirilmiş. Ve kameraların topladığı görüntüler montajlanıp bu film oluşturulmuş. O kadar doğal ve abartısız. Yıllar sonra "Ustalara Saygı" kuşağında yerini alacağına inandığım bir film.
Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2009 15 yıl Epey oldu bu filmi seyredeli sanırım kış aylarıydı. Ama beynimde yer eden filmlerden biri oldu bu film. Aynı yerde meydana gelen hikaye 4 farklı şekilde anlatılıyor. Alışılmışın dışında... Hep izlediğimiz mafya babaları yok bu filmde sıradışılar. 4 farklı hikaye dedim ya 4 farklı da iş kolu var. Bu dört farklı iş kolunun mafya ile bağlantıları bir filmden çok sanki bir belgesel tadındaydı benim için. İtalyadaki mafya örgütlenmelerini o kadar güzel gözler önüne seriyor ki. İzlenmesi gereken kaçırılmayacak filmlerden...
Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2009 15 yıl Admin Listemde yakında seyredeceğim... Tatınıtım için teşekkrüler
Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 15 yıl Admin Sonunda seyrettim belgesel tarzına yakın olarak çekilmiş bu film çok akıcı ve korkunç bir yaşam sistematiğini gözlerinizin önüne seriyor. Kısa olarak film sanki üçüncü dünya ülklerinde çekilmiş gibi görünsede İtalya'da Napoli mafyasını konu alıyor. Filmin çok özel çekilmesi veya direktörünün çok ünlü olması beni etkilemedi desem yalan olmaz ama beni en çok etkileyen bu sinema setinin gerçek yaşam seti olması ve insanların doğal yaşamlarından kesitlerin belgesel gibi aktarılması filmin can alıcı noktası olarak görüyorum. Dikkat ederseniz en büyük mafya katı atıkların yönlendirilmesi ile ilgili. Sokaktaki herkes, aileler veya herhangi bir yapancı bir anda karşıtınız olabilir. Neyin nasıl nereden geleceği veya kuvvet dengelerinin ne kadar kaygan olduğunu gösteriyor. Kısaca mutlaka izlenmesi gereken bir film diyorum... Kaçırmayın...
Gönderi tarihi: 20 Mart , 2010 15 yıl Kısa olarak film sanki üçüncü dünya ülklerinde çekilmiş gibi görünsede İtalya'da Napoli mafyasını konu alıyor. Ya onu hiç sorma. Bu adamlar zenci olsalar rahatlıkla bakıp Afrika gettolarında geçtiğini söyleyebilir insan. İspanyolca konuşuyor olsalar Brezilya favelalarında geçtiğini söyleyebilir. Oysa, Avrupa Birliği üyesi İtalya'da geçiyor hikaye. İnsanlar ahır gibi binalarda, gecekondularda oturuyor. Polisten "kurtarılmış" bölgelerde yaşıyorlar. Cinayet, suç sıradanlaşmış. Fakat gerçeği böyle. http://www.youtube.com/watch#!v=eveJKKboHAc&feature=fvw Türk basınında da yer bulmuştu bu haber. Camorra'nın sokak ortasında gerçekleştirdiği bir infaz. Öndeki kadının tepkisine bakar mısınız? Şöyle bir baktı, mafyozinin adamı yere yatırıp kafasına silah dayadığını gördü. Hiç şaşırmadan, paniklemeden yoluna devam etti. Burası İtalya, burası Avrupa'nın göbeği. Bir AB üyesi ülke. Ama Güney İtalya, ne İtalya'nın ne de Avrupa'nın bir parçası. Sicilya, Napoli, Kalabriya bölgeleri tarih boyunca savaş, yoksulluk, doğal afetlerle yıkım yaşamış topraklar. 20. yüzyıla kadar Kuzey İtalya'nın sömürgesi gibi yaşamışlar. A Bronx Tale, filminde Robert De Niro'nun oğlu kız arkadaşına şöyle diyordu "İtalyanım . Hani haritada çizme şeklinde bir ülke var. Ve o çizmenin burnunun dibinde, her an tekmeyi yiyecekmiş gibi duran bir ada var. Sicilya. Oralıyım" Kuzey Ligi'ni oluşturan sağcı partiler, Güney İtalya'nın, Kuzey'den ayrılmasını savunuyor ve böyle bir referandum için uğraşıyorlar on yıllardır. Kuzey İtalyalılar, Güneyi, İtalya'dan saymıyor. Tarihsel sebeplerini bir kenara bırakırsak, ben olsam ben de saymam Dikkat ederseniz en büyük mafya katı atıkların yönlendirilmesi ile ilgili. Mafya iki türde faaliyet gösterir; birincisi icrası suç olan işleri yürütürler. İkincisi, icrası suç olmayan işleri, suç oluşturan fiillerle ele geçirir ve yürütürler. Tüm dünyada en büyük rant kamu ihalelerinden gelir. Mafyanın olduğu her ülkede, kamu ihaleleri temel iş kollarındandır. Türkiye'de de böyle. 90'lı yıllarda kamu ihalelerini paylaşamayan mafya çetelerinin savaşını izliyorduk televizyonlardan. Taşeron fimralar eliyle çeşitli çıkar grupları, kamu ihalelerini kazanabilmek için uğraşırlar. Çöp toplama işi de büyük bir rant kapısıdır. İki minübüsle okul servisi çalıştıran Albayraklar,buradan, Başbakana damat, ATV'ye ortak olma noktasına çöp toplatarak geldi. İstanbul'da büyükşehir ve ilçe belediyelerinin Refah Partisi'ne geçmesiyle hatırlayalım, hızla çöp toplama işi taşeronlaştırıldı. Albayraklar bu ihalelerle 10 yılda multimilyarder oldu.. New York'ta çöp toplama işi yüz yıldır İtalyanlar'ın elindedir. Kamudan çöp toplama ihalelerini alan firmalar, hem bu iş için kamudan ücret alırlar. Hem de toplanan atıkların geri dönüşümünden yüksek karlar elde ederler. ********* sinekleri dünyanın neresinde olursa olsun, en ufak bir pislik parçasını bile ıskalamaz başına üşüşürler.
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.