Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2006 19 yıl ÜLKEMİZDE KAMUNUN TESFİYE SÜRECİ VE KAMUDA İSTİHDAM: Kamunun ve ona bağlı olarak gerçekleştirilen kamu hizmetlerinin yeniden yapılanması gerektiğinin savunucuları; dünyanın içinde yaşadığı küreselleşme sürecinin, büyük toplumsal ve politik dönüşümlerin, teknolojik gelişmeler ve benzeri olguların dünyanın her yerinde kamu hizmetlerinin niteliğinin yeniden değerlendirilmesine yol açtığı yorumları yapmaktadır. Bu amaçla 1990’lı yıllarda gündeme getirilen ve imzaya açılan GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması) yeniden yapılanmanın başka bir boyutunu, kamu hizmeti boyutunu gündeme getirmiştir. Bu anlaşmaya göre her şeyin “serbest dolaşıma” tabi olduğu bir dünyada “kamu hizmeti” de serbestleşmeli, piyasaya açılmalıdır. Bu tür bir yapılanma, ulusal ekonomilerin uluslararası ticaretten pay alabilmesi, “rekabetçi” bir nitelik kazanabilmesi için zorunludur. Kapitalist sistem, sermaye birikiminin önündeki tüm engelleri aşmak, kâr alanlarını daha da genişletmek için kendi çıkarları doğrultusunda yeniden yapılanmak için çok önemli çabalar sarf etmektedir. Reform adı altında gerçekleştirilmek istenenler, kamu emekçileri açısından bir yeniden düzenlemenin ötesinde tam da bir yıkımı içermektedir. Kamuda çalışma ilişkilerinde kuralsızlaştırma ve emeğin aşırı sömürülmesini öngören düzenlemelerin önümüzdeki Ekim-Kasım aylarında sonuçlandırılması hedeflenmektedir. TÜRKİYE KAMU SEKTÖRÜNDE ÇALIŞAN SAYISI VE DİĞER ÜLKELER İLE KIYASLANMASI KONUSUNDA RAKAMSAL GERÇEKLER Kamu yönetimi, 1980’li yıllarda başlayan dünya kapitalizmine açılma ve uyum sürecinde hep “sırttaki kambur” olarak nitelenmiştir. “Serbest piyasa” yeniden keşfedilmiş, insanların neredeyse tüm yaşamları “piyasalar”ın etrafında şekillendirilmeye çalışılmıştır. Dünya çapında yaşanan krizler ve bu krizlerle birlikte derinleşen kapitalizmin krizi, kısmen piyasa ilişkileri dışında yer alan ve büyük ölçüde sosyalizmin etkisiyle oluşturulmuş olan “sosyal devlet” anlayışının yeniden sorgulanmasını gündeme getirmiştir. Neo-liberal ideoloji etrafında yürütülen tartışmalar sonucunda sosyal devlet uygulamalarının “piyasaların” işleyişini aksattığı, dolayısıyla kapitalizmin temel yasası olan “rekabeti” olumsuz etkilediği sonucuna varılmıştır. Yine bu tartışmaların bir sonucu olarak gelişmiş kapitalist ülkelerden başlayarak tüm dünya çapında eş zamanlı olarak kamunun ve kamu hizmetlerinin yeniden tanımlanmasını gündeme getirilmiştir. OECD’nin 2000 yılında yaptığı bir araştırma ülkelerin merkezi idare, eyaletler ve yerel yönetimlerde bulunan memur sayılarına ilişkin istatistikleri, Türkiye’deki memur sayısının diğer ülkelerden fazla olmadığını göstermektedir. OECD verilerine göre, Finlandiya’da her 10, Kanada’da her 12, ABD ve İrlanda’da her 14, Almanya ve Hollanda’da her 19, İspanya ve İtalya’da her 25 kişiden biri memur statüsündedir. Türkiye’de ise her 30 kişiden ancak 1’i memur olarak çalışmaktadır. 2000 yılı itibariyle nüfusu 275 milyon 562 bin 673 olan ABD’de merkezi idarede 2 milyon 777 bin, eyaletlerde 4 milyon 746 bin, belediyeler ve diğer yerel kuruluşlarda da 13 milyon 49 bin olmak üzere toplam 20 milyon 572 bin memur istihdam edilmektedir. 84 milyon nüfusu olan Almanya’da da memur sayısı 4 milyon 364 bini aşıyor. Her iki ülkede de memurların nüfusa oranı, Türkiye’nin oldukça üzerinde seyrediyor. OECD’nin 2000 rakamlarına göre ABD’de yüzde 14, Fransa’da yüzde 24.8 olan memurların toplam nüfus içindeki oranı 2000 yılında Türkiye’de yüzde 3.34 iken, 84 milyon nüfuslu Almanya’da 4.4, 60 milyon nüfuslu Fransa’da 4.8 milyon civarında memur çalışmaktadır.
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.