Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2009 16 yıl Kadına saygı dersi... AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi, ülkemizi yöneten devleti de, burada yaşayan insanları da “yola getirmeyi” amaçlayan çok önemli bir karar verdi. Kocasının uyguladığı şiddet karşısında, onu korumayan Türkiye Devleti, bayan Nahide Opuz’a tam 36 bin 500 Euro tazminat ödemeye mahkûm oldu. AİHM KARARINI HUKUKÇULAR YORUMLADI... ‘Buna benzer kararları daha çok göreceğiz’... İstanbul Haber Servisi - Hukukçular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), aile içi şiddeti önleyemediği gerekçesiyle Türkiye’yi tazminata mahkûm etmesini, “tarihi bir karar” olarak nitelendirerek AİHM kararının yasaların uygulanması için hukuk sistemini harekete geçireceğini söylediler. AİHM kararının, kadınlara “hak arama güveni” vereceğini belirten hukukçular, 2005 yılında çıkarılan yasanın her belediyenin kadın sığınma evi açması gerektiğini öngördüğünü ancak bu sayının otuzla sınırlı kaldığına dikkat çektiler. KADER Başkanı Hülya Gülbahar: Türkiye’de aile içi şiddet rakamları dünyanın her yerinde olduğu gibi çok yüksek, ancak Türkiye’nin diğer ülkelerden farkı, bu sorunu çözmek için etkili bir yöntem uygulamaması. Türkiye’de 2005 yılında çıkarılan Belediyeler Kanunu ile tüm belediyelerin sığınak açması zorunlu hale getirilmişti. Ancak şu an Türkiye’de yalnızca 30 tane sığınak var. Eğer kanun çıkarılır da uygulanmazsa sonuç elbette böyle olacaktır. Eğer iktidar bir an önce tedbir almazsa, muhalefet de bu konuda adım atıp ciddi politika değişikliğine gidilmezse bu tür kararlarla daha çok karşılaşacağız. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü Avukat Nazan Moroğlu: AİHM kararı birçok açıdan tarihi bir karar. Bu karar, Türkiye’de kadın erkek eşitliğini sağlamak, kadına karşı şiddeti önlemek ve son vermek açısından aslında yasaların yeterli olduğunu, ancak yasaların çıkarılmış olmasına ve uygulanması için devlete bu konuda sorumluluk ve tedbir alma yükümlülüğü verilmesine karşın devletin bu görevini yerine getirmediğinin göstergesi. AİHM kararının en önemli yanı, hak arama yolunu kullanan kadınlara güven vermiş olmasıdır. Hükmedilen sembolik ceza ise hiçbir zaman Nahide Opuz’un yaşadıklarını karşılayacak bedel olarak algılanmamalı, bir an önce devlet bu çok önemli soruna çözüm getirmelidir. Eski KADER Başkanı Seyhan Ekşioğlu: Türkiye’nin de aralarında bulunduğu tüm ülkelerin elbette bireyi şiddet olaylarına karşı koruması, bu konuda tedbir alması gerekiyor. Ancak aile içi şiddet maalesef dünyanın her yerinde çok yüksek bir oranda kendini gösteriyor. Bu konuda yalnızca Türkiye’nin mahkûm edilmesini önyargılı buluyorum. Eğer yalnızca Türkiye’den böyle bir şikâyet mekanizması gelişmişse, yalnızca Türkiye’den AİHM’ye böyle bir dosya gittiyse karar o zaman elbette mantıklı. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Aydeniz Alisbah Tuskan: Türkiye’nin aile içi şiddet nedeniyle ceza alan ilk ülke olması üzücü. Karar, Türkiye’nin kadına yönelik şiddeti önleyecek yasaları sağlıklı uygulayamadığını anlattı. Hâkimler, ağır şiddet unsurlarının tıbbi raporlarla dava dosyasında bulunmasına karşın, bir daha sanıkları serbest bırakamayacak. Söz konusu yasalar hukuk insanlarının elinde aynı şekilde yorumlanırsa benzer kararları yeniden görebiliriz. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı avukatı Özlem Özkan: Karar sevindirici. Emsal niteliğindeki bu karar Türkiye için hukuki bir kazanımdır.
Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2009 16 yıl Yazar Karar neden önemli?... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye Devleti aleyhine verdiği karar bence çok hem de çok önemli. Neden mi? Öncelik sıralaması olmaksızın neden önemli olduğunu satır başlarıyla vurgulamaya çalışayım: * Sadece AİHM’ye başvuran Nahide Opuz için değil, bu ülkede yaşayan tüm kadınları kapsadığı, tüm kadınlara örnek olacağı için önemli. * Sadece Nahide Opuz’a şiddet uygulayan kocası için değil, eşlerine, sevgililerine, kızlarına, annelerine şiddet uygulayan tüm erkekleri de kapsadığı için önemli. * Son 30 yıldır kadın örgütlerinin avaz avaz haykırarak söyleyip de erkek hükümetlere bir türlü duyuramadıkları gerçekleri, nihayet duyulur hale getirdiği için önemli! * Bugüne dek duydukları, gördükleri, tanıklık ettikleri halde aile içi şiddet diye bir şey “yokmuş gibi” davrananlara, görmezden, duymazdan gelenlere bir ihtar olduğu için önemli * Bugüne dek “döver de, sever de” ya da “kadının karnından sıpa, sırtından sopa” vb. gibi deyimlere ya da “törelerimiz”, “gelenek”, “namus”, “ahlak” gibi bahanelere sığınıp, kadına her türlü şiddeti reva gören zihniyete karşı direnebilmek için önemli. * Cezalandırılmayan şiddet olaylarına, ceza indiriminden bolca yararlanan sanıklara karşı bir set oluşturabileceği için önemli . * Bugüne dek şiddet sarmalında muhatap olunan, emniyet, polis, asker, jandarma, savcı, yargıç ya da tanıklık eden kişilerin bundan böyle iki kez düşünmelerine yol açabileceği için önemli… / Türkiye Devleti’nin, (Atatürk dönemi dışında) gelmiş geçmiş hükümetleri ve şimdiki hükümetinin, kadınları, kadın haklarını, kadın sorunlarını hiç ama hiç ciddiye almamış olduğunu ortaya koyması açısından da önemli bir karar.
Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2009 16 yıl Iki baslik;"Cocuklarimiza ne oluyor?"ve "Kadina saygi dersi"aslinda kökenleri ayni olan ve ülkemizin en acil sorunlari kategorisinde üst sirada yer alir, almalidir da!.... Cocuk ve Kadin ülkemizin ihmal edilmis iki sorunudur.Disneyland'a gidebilecek cocuklarin refah düzeylerinin buna imkan verebilmesi gerekir.Bizde hala cikolata yiyemeyen cocuk vardir.Cöplerden gecinen cocuklar vardir.Cocugu sevdigimizden degil,cocuk yapabildigimizi ispatlamak icin cocuk yapmaktayiz.Erkek olunca "Istikbalim",kiz olunca "dis kapinin mandali"zihniyetine sahibiz. Kadina,Erkegin kaburga kemiginden yaratilmis gözüyle bakilan bir toplumda hangi saygidan bahsediyoruz.Bir evladin anasina gösterdigi saygi ve sevgi onun kadin olmasindan degil,annnesi olmasindandir. Kadina saygi kücük yaslarda ki beyinlere islenmelidir.Cocuklar kadinin toplumda ki yerinin llk siralar oldugunu ögrenebilmelidir.Erkek eger hanimin dögüyorsa,onun üzerinde hak iddia ediyorsa,kadin ise kocamdir döger de sögerde diyorsa bu iki zihniyetin yetisme tarzi yanlistir. Avrupa da bazi ülkelerde cocuklar icin özel telefon hatlari vardir.Cocuklarin kendilerini yalniz ve caresiz hissettiklerinde,ebeveynlerinden veya bir baskasindan baski,iskence,tehdit ve daha farkli muamele gördüklerinde acilen haber verebilecekleri telefon merkezleri vardir.Bu herseye ragmen cocuklara verilen degerle ilgili bir önlemdir. Avrupa da kadinlarin kizlarin,gerektiginde siginmalari icin kadin evleri,devlet korumasi altinda siginma merkezleri vardir,bunlar her yerlesim merkezinde mevcuttur,ülkemizde bunlar cok sinirli bir sayidadir. "Kadinin yeri evidir"diyen zihniyet,aslinda kapitalizmin hizmetindedir.Erkegine ekonomik imkanlar saglayamayan ülkeler de kadinlarin evlerinde oturmalarinin istenmesi pek te sasilacak birsey degildir.Kadini erkege muhtac bir konumda tutmak dinin degil kapitalist sistemin bir gereksinimlerinden biridir.Kadin evde tutuldugu sürece yönetimlerden calisabilmek icin is isteyemeyecektir. Dersane sistemi,ülkemizdeki egitim sisteminin ne kadar felce ugramis oldugunu anlatir bize.Örneklerini baska hicbir ülkede göremezsiniz.Cocuklar baski altindadir.Okul baskisinin yani sira aile baskisi onlari bunalima sürüklemektedir. Cocuklarimizin yaptigi ve bize "YA COCUKLARIMIZA NE OLDU"dedirten seyler aslinda onlarin bizden ve sistemden intikam almalaridir. Kadinlarimiz ve cocuklarimiz;bu iki sorun kesinlikle cözümlenmelidir eger ülkemizin gelecegini ciddiye aliyorsak. saygilarla
Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2009 16 yıl Yazar Iki baslik;"Cocuklarimiza ne oluyor?"ve "Kadina saygi dersi"aslinda kökenleri ayni olan ve ülkemizin en acil sorunlari kategorisinde üst sirada yer alir, almalidir da!.... Duyarlılığına ve farkındalığına yürekten sevgi ve saygılar politika... Günümüz kirlenmişliğinde ve çaresizliğinde yanlız olmadığımızın farkına vardırdığın için ayrıca yürekten teşekkürler.. DİPNOT..
Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2009 16 yıl Duyarlılığına ve farkındalığına yürekten sevgi ve saygılar politika...Günümüz kirlenmişliğinde ve çaresizliğinde yanlız olmadığımızın farkına vardırdığın için ayrıca yürekten teşekkürler.. DİPNOT.. Şu an "Kadın ve Kadın Algısı (Kadına Bakış Açısı)" ile ilgili bir tez hazırlıyorum. Kadının, Türkiye Cumhuriyetinde kimi haklarının verilmesi sürecinde, onlar üzerine yapılan bu "hak" tartışmalarında kamuoyunun ve kimi aydın ya da Bilim insanlarının bakışlarını, SosyalPsikoloji, Psikoloji, Tarih ve Felsefe açısından irdeliyorum. Benim edinebildiğim bilgi kadarıyla, Türkiye'de tümüyle bir "Kadın Acizliği" yok. Aksine, kadınlar özellikle Anadolu'da güçlüler. Ancak Doğuya gidildikçe ve Arap-İslam kültürü içine girildikçe kadına verilen değer düşüyor. Arapların bir sözü olduğunu sandığım (öyle biliyorum) aklıma geliyor; "Akşam eve geldiğinde karını döv; sen neden dövdüğünü bilmesen bile, kadın neden dayak yediğini biliyordur..." Ancak Batıya gidildikçe, köyden göçmesine karşın uyum sorunları yaşayanlar hariç, uyum sağlamış ailelerde dayak görülmüyor ya da çok az görülüyor. Ha, bu okumuş kesimde dayağın olmadığı anlamına gelmiyor... En iyisi kültürel olarak edinilegelmiş bir örnek vermek sanırım: Geçende kardeşim evlendi örneğin; Düğün sonrasında akrabalarımız/çevremiz damat-gelin eve gelince damadı dışarıda bıraktılar Ve gelini eve koydular. Sonra damada ev işi yaptırmaya başladılar. Yapmadığı sürece kimse evden gitmiyor Ve işleri hatalı yaptıkça da sırtına vuruyorlar maşa ile... Örneğin kahve yaptırdılar, nasıl yapıldığını hiç söylemeden. Yanlış yaptıkça sırtına vurdular... Daha önce de köylerde yapılan düğünlerde damatlara böyle şeyler yapıldığını görmüştüm. Islak darı patlattırmak (ıslak darı patlayabilemez), yemek yaptırmak, önlük giydirmek, çamaşır yıkatmak... Yani bir ev kadınının görevi olarak kabul edilen şeylerin damada yaptırılması ve yapamadıkça maşa vurulması. Nedenini irdelediğimde, damadın, gelinin ev halinden anlamasının amaçlandığını Gelin ilerde hata yaptığında da damadın anlayış göstermesi için maşa vurulduğunu öğrendim. Anadoluda farklı yörelerde benzer bir çok gelenek var... Eğlenceye dönüştürülüyor ama amacından sapmıyor. Yani biz hep kültüre ve töreye bir tekme atıyoruz "Kadını ikinci plana atıyor" diye ama bu aslında o kadar göreceli ki... Tam olarak kültürün ya da geleneğin suçu değildir kadının dövülmesi. Eğitimsizlik ve hatta kimi zaman şehirleşme sürecinin sekteye uğrayarak köyden kente geçenlerin o uyumda bocalaması ve kafasının karışmasıdır. Köyden kasabaya, kasabadan ilçeye, ilçeden şehir merkezine veya daha büyük bir kente olması gereken göç süreci Köyden doğrudan büyük kente gerçekleştiğinde büyük bir uyum sorunu ortaya çıkıyor ve Erkekler bir karmaşaya düşüyorlar ve kadın üzerinde daha korumacı olmaları gerektiğini, bunun da daha katılaşarak olduğunu düşünüyorlar. Genelde bu yanılgıdan dolayı dövüyorlar. Eğitimli erkeklerin dayak atmalarının nedeni ise yine buna benzer ama daha da psikolojik etkenler altında gerçekleşmektedir. Yine de bu tespitler oldukça yetersiz kalmaktadır; dahası vardır...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.