Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:
Selam ve saygılar…

 

Müsaadeniz olursa aşağıda durumumu anlatıp sizden naçizane biraz dikkat, biraz insaf, biraz empati ve biraz da hoşgörü talep edeceğim. Böylesi bir yazıyı hoşgörünüze sığınmadan yazmam mümkün değildi o olmazsa da bu yazının hiçbir anlamı olmayacak.

 

Eşim 148 cm boyunda 67-68 kilo ağırlığında, güler yüzlü bir kadındır. Adı M. (Kızlık Soyadı: Ta.). 2000 yılında Bir üniversitenin İngilizce Öğretmenliği bölümünde üniversiteye başlamış, 2001 yılında babası eşim adına işyeri açmış. Eşim de babasına her türlü ticari iş için vekalet vermiş. 2006 yılının sonunda iflas ettiler. Ellerinde ne varsa ya anlaşarak veya satarak borçları ödemeye piyasaya verdikleri çekleri toplamaya uğraştılar. Hiçbir şeyleri kalmadı ama hala karşılıksız kalan bazı çekler kaldı.

 

Eşimle iflas ettikleri esnada 2006 yılının sonunda resmi nikahla (düğünü eşimin iflas ve hapis korkusunun getirdiği psikolojik çöküntü nedeniyle birkaç ay ... Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yatarak tedavi görmesinden dolayı geç yaptık) evlendik.

Keşke kalan borçları ödeyebilecek gücüm olsaydı veya her şeylerini kaybetmek pahasına da olsa keşke bu borçlar kalmasaydı. Olmadı ve daha kötüsü benim o borçları ödeyebilecek gücüm de yok alalade bir devlet memuruyum o kadar. Ev kira, 5 aylık bir bebek, bir kayınvalide, bir kayınbaba.

 

Eşim dünya iyisi bir insandır. Bunu üstünkörü söylemiyorum. Belki ailesine birkez olsun karşı gelmemiştir. Belki karşı gelmesi gerekiyordu ama …Babasının hatalarından dolayı şimdi “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan aranıyor. Adli para cezalarını ödeyemezsem (hangi imkanla nasıl ödeyeceğim) eşim yakalandığı an hapse atılacak. 2 yıldır nerdeyse her gün şimdi mi biraz sonra mı diye işkence yaşıyoruz. Polisi gördüğümüz her yerde yolumuzu değiştiriyoruz.

 

Dün, 5-6 ay evvel oturmakta olduğum eve gitmiş polisler. Onların görevi. Ya o gün o evde olsaydık. 5 aylık bir bebeğin annesi ; sadece babasına verdiği vekalet yüzünden belki 1,5-2 yıl hapse atılacak. Ya o bebeğin annesini yani eşimi götüreceklere karşı ben, eli kolu bağlı nasıl durabilirim. Benden o an sadece benden yardım bekleyen eşime yardım edemeyecek olma korkusu beni ne hale sokuyor bilemezsiniz. Her gün dua ediyorum. “Allah’ım, başka bir yolu yoksa bunun, en azından evde olmadığım bir gün eşimi götürsünler”. Biliyorum ki polisler görevlerini yapıyorlar ama eşimi götürürlerken ya bu çaresizliği kendime yediremezsem, ya çılgınlığa varan bir şey yaparsam. Elimden onu zorla alacaklar ve ben arkalarından o çaresizlik içinde nasıl bakacağım.

Bir de eski evime giden polisler “her tarafı çalış çırpmışlar, mahvettiler ortalığı” diye eski komşularıma sözler söylemişler. Bu nasıl bir anlayış akıl ermiyor.

 

Yerimde olmanızı asla istemem, Rabbim de kimseyi benim yerime koymasın, ama yerimde olmayı bir an düşünmenizi temenni ediyorum. Her şeyden çok sevdiğiniz eşinizi 20 yaşındayken babasına verdiği bir vekalet nedeniyle hapse götürmeleri durumunda nasıl seyirci kalınır. O, yardım beklerken ben nasıl izlerim, ne olurum.

 

İflas etmeleri kendi hatalarıydı ama kimseye zarar vermek, kimseyi kandırmak, dolandırmak gibi bir kasıtları yoktu. Öyle olsaydı her şeyi paraya çevirir kaçarlardı. Şu an hiç birşeyleri yok ve benimle birlikte kalıyor eşimin anne-babası. Çek borçlarını ödeyemiyorlar bir de üstüne adli para cezası geliyor. Adli para cezası korkusundan dışarı çıkıp herhangi bir işe de bakamıyorlar çünkü yakalanmaları durumunda hapse atılacaklar borç ise baki kalacak. En azından hapis korkusu olmasa kayınbabam geçim derdine bakacak. Çek borcunu ödeyemeyen adam nasıl olacak da adli para cezasını ödeyecek. Kaç defa kayınbabam intiharın eşiğinden döndü Allah bilir. 1523 günlük sigortalı hizmeti nedeniyle kendisi ölürse eşine maaş bağlanacağını hesabını yapıyor her gün. Eşine maaş bağlanması için kendini öldürmeyi düşünen bir adamdan bahsediyorum size.

 

Bilindiği üzere Karşılıksız çıkan çek karşılığında kişilere çek bedeli kadar ağır para cezası veriliyor. Bu ceza adli para cezasına dönüştürüldü. Adli para cezası ise ödenememesi durumunda hapse dönüşüyor. Günlük 100 TL üzerinden ceza infaz ediliyor. Tek çekten dolayı en fazla üç yıl, farklı farklı çeklerden dolayı toplamda en fazla 5 yıl hapis cezası infaz ediliyor. Şartlı salıverilme yok, Cumhurbaşkanınca affı yok. Ya parayı ödeyeceksiniz ya hapis yatacaksınız. Ödeyebilecek maddi imkanınız var mı yok mu soran yok. 50.000,00 TL’lik bir çekiniz karşılıksız çıkarsa 500 gün hapis. Borcunu ödemek istediği halde maddi imkansızlık nedeniyle ödeyemeyen bu ülkenin insanları acaba yankesicilerden, tacizcilerden, hırsızlardan daha mı fazla cezayı hak ediyorlar. Adalet bu mudur?

 

Yanlış hatırlamıyorsam bir soru önergesine verilen cevapta; çek nedeniyle ödenen adli para cezası yoktu. Zira karşılıksız çıkan çek nedeniyle adli para cezası verilmesi durumunda çekin alacaklısına borcun ödenmesi durumunda adli para cezası da düşüyor. Gerçek alacaklı alacağını alamadığında sizi hapsettiremiyor ama alacak devlet alacağı haline dönüştüğünde devlet sizi hapisle cezalandırıyor. Yine çekle ödemelerin düzenlenmesi hakkındaki kanundaki sakatlık nedeniyle şu anda cezası olmayan bir suç var ve birçok mahkeme farklı kararlar veriyorlar. Ama şansızlık ki bulunduğum ildeki mahkemeler infazın devamına karar veriliyor. İstanbul Şişli'de veya Sakarya'da karşılıksız çek keşide etmek varmış. Allah rızası için biri bana söylesin. Bono’yu ödeyemediğinde bir adam hapsedilmiyor da çek nedeniyle niye hapsediliyor.

 

 

Şu anda kimi mahkeme infazın durdurulmasına kimi mahkeme infazın devamına karar veriyor. Ceza hukuku böyle uygulanamaz.

İnsafınıza sığınıyorum, insanlığınıza sığınıyorum. Hiçbir kasıt taşımazken, sadece borcu ödeyememe nedeniyle birileri hapis yatacaksa Türkiye’deki tüm kredi kartı borçlularının, maaşına haciz konulan herkesin hapsi gerekir. Allah rızası için burası Roma Hukukunun uygulandığı bir devlet midir. Oldu olacak bari alacaklıya esir edilsin. Farkı da yok ya. Alacaklı muvafakat verirse hapisten çıkıyorsunuz vermezse hapis devam ediliyor. Bunun alacaklıya esirlikten bir farkı var mı.

 

Bugünlerde en önemli gündem belki bu olmalıydı. Yakında çek kanun tasarısı görüşülecek.

 

 

 

 

2007 yılında 142.174 karşılıksız çek davası açılmış

Toplam sanık sayısı 158.632

2007 yalında 103.909 kişi karşılıksız çek keşide etmek suçundan mahkum edilmiş.

 

2008 ve 2009 yılında sayı çığ gibi büyümüş vaziyette. 103.909 mahkumiyet 103.909 ailenin hayatının bitmiş olduğu anlamına geliyor. Dikkat edin kişi demiyorum aile diyorum. Şimdi çıkılmış PKK'ya aftan bahsediliyor. Pekiyi bu kadar mağdur durumda insan var; acaba bu insanlar PKK'lılardan daha mı kötüler. Yoksa çek alacaklılarının kıstırdığı birileri mi var...

 

Yeni yasa tasarısı mevcut adli para cezasını daha da ağırlaştırıyor. Borcunu ödemek istemeyip de toz olan insanlardan bahsetmiyorum. İflas etmiş insanlardan bahsediyorum. Bulabilirsem 2008-2009 sayılarını da ekleyeceğim.

 

Yargıtay'ın hukukla imtihanını siz de umarım biraz görürsünüz. Konu; bankalar ve bazı zenginler olunca kanun nasıl eğilip bükülüyor göreceksiniz. Hele de aynı konuda iki farklı ictihadda bulunmayı nasıl başardığını bir görmelisiniz. Markalar kanunundaki hükümden bahsediyorum.

 

Devam edecek. Sizlerden bu mağduriyeti de bir bakmanızı rica ediyorum.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.