Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 16 yıl Admin Alexandra (2007) Bu yıl seyrettiğim en güzel filmlerden birisi diyebilirim. Bir Anneannenin gözünden savaş ve savaşın anatomisi. Çeçenya'da süren Rus ve Çeçenler arasında devam eden savaşın bir Rus Anneanne tarafından torununun (Rus Askeri) olduğu bölgeye (Çeçenistan) yaptığı seyahatle savaşın iki ninenin gözünden ve dudağından süzülen çok çarpıcı kelimelerle anlatımı diyebilirim. Filmin başında canınız sıkılabilir ama yönetmen filmin ortalarına doğru anlatmak istediği temayı yakalıyor ve filmin başında neden filmi o düzleme oturtuğunuda anlıyorsunuz. Özellikle Çeçen kadınlar ve anneanne Alexandra arasında geçen konuşmalar savaşın insani boyutunu ve nasıl yönlendirildiğini size çıplaklığı ile anlatıyor. Film müziklerinede dikkat... Kesinlikle seyredin kaçırmayın... Director: Aleksandr Sokurov Cast: Galina Vishnevskaya, Vasily Shevtsov, Raisa Gichaeva, Andrei Bogdanov, Alexander Kladko, Aleksei Nejmyshev, Rustam Shahgireev, Evgeni Tkachuk Nominated for a Palme d'Or at the Cannes Film Festival, this meditation on the effects of war from director Aleksandr Sokurov follows an elderly woman named Alexandra (Galina Vishnevskaya) as she travels to Chechnya to visit a grandson posted there. As seen through Alexandra's eyes, the barracks and its inhabitants reveal the staggering costs -- both human and financial -- of endless war. Director: Aleksandr Sokurov Cast: Galina Vishnevskaya, Vasily Shevtsov, Raisa Gichaeva, Andrei Bogdanov, Alexander Kladko, Aleksei Nejmyshev, Rustam Shahgireev, Evgeni Tkachuk
Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 16 yıl Sokurov'un kariyerinde ki en kötü film bence. En kötü bu ise diğerleri nasıl ??? Adam güzel işler çıkarıyor.
Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2009 16 yıl Sokurov her ne kadar Tarkovsky'nin takipçisi gibi görülse de, Tarkovsky gibi her filmi bir başyapıt olma karakterinde değil. Arada sanatsal denemelerde yıldızlaşırken bazen de iç ruhsal endişesiyle nispeten kötü filmleri de oluyor. İnsanı ruhsal bir varlık olarak ele aldığı, varoluşa dair insanın özünü ve gerçekliği irdeleyen ağır tempolu ve uzun planları olan filmleri var. Karakterleri ise bu bunalımlı varoluşsal duruma yenik düşmüş, çıkışı olmayan tiplemeler. Bunalıma yakın kişileri kötü yönde etkileyebileceğini düşünürüm Sokurov'un umutsuz dünyasının. Milan Kundera'nın kitaplarındaki umutsuzluğu hissetirir bana. Ben Sokurov'un Rus hazine sandığını da muhakkak seyretmenizi öneririm.
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.