Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Şeriat, namus mu koruyor?

Türklerin de namusunu Şeriat mi koruyor?

 

_______________________

 

Beyt, şeriat ve oruç

Başlıkta gördüğünüz sözcükleri çok duymuşsunuzdur.

Fakat bu yazıda bu terimlere başka bir açıdan bakacağız.

Kanımca, insanlık tarihinde “uygar/medenî yaşama” bu terimlerin ifade

ettiği mana ile geçilmiştir.

Eğer insanoğlunun zihninde “ev”, “hukuk” ve “ahlak” fikri doğmasaydı insanın hayvandan, şehrin

ormandan farkı kalmayacaktı!

Bakın nasıl…

***

“Kıblem Ka’be’yi Beytullah” deriz.

Yani “Yönüm Allah’ın evi Ka’be’dir” demek isteriz.

Ne demek bu?

Hiç düşündünüz mü, Müslümanların kıblesi neden bir Ev (beyt) dir.

“Ev’e” yöneliş?

Evet, Ka’be Allah’ın evidir. Fakat aynı zamanda Ka’be Adem ve Havva’nın da evidir. Yani insanlık

tarihinde “Ev’e” yönelik yaşamı, “evcil” yaşamı başlatan ilk insanların evidir.

Daha önce “yabani” yaşam vardı. Kimi insanımsılar dağlarda, mağaralarda yaşıyor, avlanıyor, birbirinin

etini yiyor, kanını içiyor, rasgele cinsel ilişkide bulunuyor, yeryüzünde kan döküp fesat çıkarıyordu.

Ev ve aile mefhumu yoktu.

Kur’an “İnsanlık için dikilmiş ilk ev (evvelu’l-beyt) Mekke’deki Ka’be’dir” der. (3/96). Keza

kendisinde önce ev olmayan en eski ev (beyt-i atik) derken de bunu kasteder.

Bunlar ne demek?

Yeryüzünde eve dayalı yaşam bu Ev ile başladı demek…

Barbarlıktan uygarlığa bu Ev kurularak geçildi demek…

Dolayısıyla buradan Ev’in insanlık sıçramasının ilk hamlesi olduğunu, hayvanca yaşamdan insanca

yaşama ilk olarak Ev’e dayalı düzen ile geçildiğini anlıyoruz.

Düşünün…

Bizler evlerde yaşamasak ne olurdu?

Ormanlardaki hayvanlar gibi ailesiz, anne baba belirsiz, kim kiminle nerede yatıyor belli değil…

Erkek, kadın, çoluk çocuk sokaklarda, caddelerde, ortalıkta…

Bütün bunlardan bizi “ev” koruyor, değil mi?

Demek ki insan hayatının temeli “ev”dir.

Yönüm Ev (Kıblem Ka’be/Beyt) ne demek bir de bu açıdan düşünün…

***

Demek ki Kabe’yi ziyaret (Hacca gitmek) bir tapınak ziyareti değildir. Ev’e yönelmek, ilk Ev’i ziyaret,

insanca hayatın nerede ve nasıl başladığını gidip yerinde görmek demektir.

Ev’in etrafında dönüş (Kabe’yi tavaf) Ev’e dayalı yaşamı, evcil hayatı yüceltmek, onun etrafında

durmak, ona sarılmak, ondan ayrılmamak demektir.

Ev’e yöneliş (Kıbleye dönmek), yüzünü Ev’e dönmek; evle temsil edilen aileye, medenî hayata dönmek,

ev hayatını benimsemek, evi, aileyi, anneyi, babayı, çocukları, komşuluğu değerli bilmek, bu kavram ve

mefhumları yaşamak, yaşatmak demektir.

Vahşi hayattan uzaklaşmak, barbarlığı ve yamyamlığı sona erdirmek demektir.

Müslümanların kıblesi neden bir put, taş, kült yeri veya bir tapınak değil de dört duvarlı basit bir “Ev”,

bir de buradan bakın …

Allah hiçbir yere sığmadı o yere sığdı, oradayım diyor…

 

Yani: Mecazi olarak orayı kendine Ev yapıyor, Evim diyor. Yoksa aslında orada ne Allah, ne melekler

hiçbir şey yok, içi bomboş, dört duvardan ibaret kuru bir Ev…

Aslında Allah yüzüne nereye dönersen orada. İnsani açıdan nerede anarsan, nerede yaşar ve yaşatırsan

orada…

Bu şu demektir: Ben ev hayatında; aile sıcaklığında, baba merhametinde, anne şefkatinde, çocuk

sevgisinde, kardeşlikte, komşulukta, evler arası medeni ilişkilerde; iyilikte, güzellikte, doğrulukta,

sözde, vefada, sadakatte, emanette, güvende, sevgide, merhametteyim. Bunların yaşadığı ve yaşatıldığı

yerdeyim. Onun için orası benim Evim. Ev ile temsil edilen böylesi bir hayatı yücelten beni yüceltmiş

olur!

 

Haccın bütün rükunları söz konusu bu “Ev etrafında dönüş” (tavaf) etrafında gerçekleşir. Bunun ne

demeyi geldiği üzerinde daha derin düşünün derim…

Bunlar “Beyt” in anlamının bir yüzü (sosyolojik), daha başka yüzleri (teolojik, kozmolojik) anlamları da

var fakat konuyu dağıtmayalım.

***

Yine “Şeriatın kestiği parmak acımaz” deriz.

Yani “Hukukun verdiği cezaya herkesin razı olması gerekir.” demek isteriz.

Ne demek bu?

Hiç düşündünüz mü, Kur’an hukuka neden “hayat veren su kaynağı yolu” demek olan “şir’a/şeria”

demiş?

Çünkü şehri ormandan ayıran şey hukuktur.

İnsanlar “ev” hayatına geçerek hayvan hayatından, “hukuk” tesis ederek de orman hayatından

ayrılmışlardır. Böylece “ev, aile ve hukuk” insan hayatının temeli olmuştur.

İnsan nasıl su ile hayat bulursa, şehir (ülke, dünya) hayatı da hukuk ile hayat bulur. Hukuk toplu yaşamı

korur; öldürmeyi, çalmayı, tecavüzü, gasbı vs. yasaklayarak hayatı canlı tutar. Aksi halde kimse

evinden, canından, malından, ırzından ve namusundan emin yaşayamaz.

Bu yasakların hiç biri ormanda yoktur.

Ormanda ev yoktur: İnsani cıvıltılar; Aile, evlilik, nişan, düğün, nikah, elbise, temizlik yoktur.

Ormanda hukuk (şeriat) yoktur: Sözleşme, akit, söz, namus, sadakat, emanet, güvenlik yoktur. “Gücü

gücüne yetene” kuralı geçerlidir, buna da malum “orman kanunu” denir.

Demek ki şehrin mayasında ev (beyt) ve hukuk (şeriat) vardır.

Burada şeriat bugün adına hukuk, hukukun üstünlüğü dediğimiz şeyin ta kendisidir. Yani şehri

ormandan ayıran temel hukuk kuralları: Öldürmenin, çalmanın, tecavüzün, gasbın vs. yasak olması…

Bu nedenle bundan binlerce yıl önce Nuh kanunları “Leş yemek ve kan içmek yasak” demişti.

Üç bin yıl önce Musa’ya inen “töre” (torah/tevrat) “Öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan

söylemeyeceksin, zina etmeyeceksin, komşuna kötü gözle bakmayacaksın” vs. demişti. Hz. Musa

bunları bir levha üzerine kazıyerek insanlara getirmiş ve “Töre (torah/tevrat) budur!” demişti. Ona inen

Tevrat (töre/nomos/namus) bundan başka bir şey değildi…

Hz. Peygamber bütün bunları tekrar dünya gündemine taşıyerek, insanlığın ana yolunu/temel töresini

canlandırdı. Bunun için ona gelene Namus-u Ekber (en büyük töre, temel nomos/kural/ilke) dendi.

Kadim hukuku yeniden vazetti. Yani toplu yaşamı koruyarak insan hayatına can veren o korunmuş

levhaları (Lehv-i mahfuz) yeniden insanlık meydanına astı. Kur’an “Haksız yere bir insanı öldüren

bütün insanlığı öldürmüş gibidir” dedi.

Demek ki esasında şeriat, insanların canını, malını, ırzını, namusunu, neslini, aklını, şerefini koruyup

kollamanın bizzat kendisidir. Bunların hangi cezalar uygulanarak sağlanacağı değil…

Çünkü bunlar korunmazsa insan hayvana, şehir ormana döner. Bunun teminatı toplumsal hayatı ayakta

tutan temel insanlık değerleridir. Bütün dünyada hukukun temelinde bunlar yatar. Bugün dünya

hapishanelerinde suçluların % 90’ı üç suçtan yatıyor: Adam öldürme/yaralama, hırsızlık/yolsuzluk ve

zina/tecavüz yani can, mal ve ırz namus güvenliği…

***

Yine “Oruç kötülüklerden alıkoyar” deriz.

Yani “İnsanın kendini tutmayı bilmesi, kötülük yapmaktan alıkoyan en esaslı amildir.” demek isteriz.

Ne demek bu?

Hiç düşündünüz mü, oruç neden açlık ve cinsellik ile ilgilidir?

Çünkü bütün kötülüklerin anası bu ikisidir.

______________________________________

Gönderi tarihi:

 

 

Sosyolojik anlamda EV,e yöneliş..evet.. :)

 

Taştan EV,i değil gerçektende Allahın tek MEKANETİ olan İNSAN,ı tavaf etmeyi ifade ediyor..hiç bir yere sığamayan Allah Kulunun Gönlüne sığıvermiş..İNSAN, mekansıza Mekan olmuş.. :)

Gönderi tarihi:

Şeriat, kural demek, insanda sosyal bir düşünen canlı, egoları var, zaafları var, arzuları var, açlığı var, gayet normal...

İnsanı diğer canlılardan ayıran bir özellikte kural koymasıdır, dinlere bakacak olursak onların hepsi ilkel çağlarda en ilkel toplumlara indirilmişler... Dolayısıyla buradan çıkan sonuç şudur:

 

Şeriat, (kurallar) insan yaşamını kolaylaştırmak için olmalıdır, ancak kolaylaştırırken bütün haklar gözetilmelidir, ortada bir suç varsa, o suçun cezası suçun niteliğine göre caydırıcı özellikte olmalıdır...

 

Örneğin Kuran'da, hırsızlık suçuna karşılık el kesme uygulamasından söz ediliyor ya, işte o ayette kastedilen elin üzerine kalıcı bir iz bırakmak için kesik atmaktan söz edilir, peygamber zamanında hiç uygulanmamıştır, esasen kanunları düzenlerken caydırıcı olmasını kasteder, fakat insanlar daima suistimal edici olmuşlardır, ilkel çağlar kapandıktan sonra din gelmemesinin bir nedenide budur, akıl ile iman çelişirse akıl esas alınır...

 

Şeriat, namus korumalıdır ancak din anlamında değil sözlük anlamında ki şeriattan söz ediyorum, zaten şeriati başka anlamlara taşımak abesle iştigal etmektir...

 

Kurallar anlamına gelir, uygulanan kuralları akıl belirlemelidir...

 

Esas alınacak önlemler insanların haklarını ve namuslarını koruyucu nitelikte olmalıdır, gerisi laf kalabalığı ve kavram kargaşasıdır...

Gönderi tarihi:

şeriat güzel bişeydir..şeriat dindir ..fakat bir sosyalist olarak sunu demeliyimki biz 21.yy da teknolojik çagdayız...bu devirde su anda en iyi yonetim seklli cumhuriyettir ...fakat en iyi toplum ahlakı şeriattır

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.