Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 Bilgi gibi İnançlarda birikerek bu güne geldi.. bu yolculuğun çağ ve çoğrafyadaki duraklarının adları Din adı oldu..kişiler Peygamber olarak bilindi.. Gökteydi..yani evrende bir yerlerde..sonra şöyle daha yakına getirelim dediler..Güneş dediler,Ay dediler dahada ilginci yıldız hareketlerini sembolize ettiler biz bu gün o sembolleri din sembolü yaptık.. sonra baktılar Güneşte uzak Ayda..tutular bu gezegene indirdiler Tanrılarını dedelerimiz..akıllı adamlarmış.. önce totem sonra Kabe gibi semboller etrafında dönmeye başladılar,nihayet Tanrıları ile bu kadar yakınlaşabildiler..ehhh İnsan bu,azcık yüz buldumu astarınıda istiyor..geldiya bu gezegene Tanrı..tutu Tanrısını Gönlüne kalbine yerleştirdi..işte dedi Tanrım yerin burası.. ''SEN''kal(ente mevcude illallahu) Tanrı bu yermi..olmaz dedi öyle , hem sen hem ''BEN''birlikte..bırakmam dedi(Ene Ente mevcude illallah)..işleri sen yapacaksın ''BEN'' Tanrıyım dayıııı dedi.. o gün bu gündür geçinip gidiyoruz güzel güzel GÜZEL Allahım ile.. ''O''ne derse o oluyor hep..bize laf düşmez Tanrı varken dimi.. İNSAN..yok başka birşey.. Ezoterik va batını doktrinler tarihi insanlık tarihi kadar ve hatta, bilinen insanlık tarihinden de eski, onu en derinden etkilemiş bir akımı olabildiğince gerilerden ele alıp günümüze getirmek, bu akımın günümüzdeki en önde gelen savunucusu olan Masonluk ile, halen yaşayan veya tarihin derinliklerine gömülmüş olan diğer örgütler arasındaki benzerlik ve ayrılıkları göstermektedir. "Ezoterik" ya da "Batıni" doktrinler adı verilen bu akım varoluşun, ancak sevgi ile algılanılabilecek ve akılcılıkla ortaya konulacak sebeplerini savunan ve yegane hedefi insanın tekamül ederek Kamil İnsan haline dönüşmesi ve böylece Tanrı ile birleşmesi olan bir akımdır. Felsefi alanda "Panteizm", İslami kültür içinde Tasavvuf adını alan Ezoterik doktrinler, Masonluk ile çağdaş dünya üzerindeki en büyük etkisini göstermiş ve günümüz batı uygarlığının oluşumunda büyük rol oynamıştır. Fazla bir şey yazmayacağım bazı ezoterikçiler belki izah eder Alıntı
Φ orkhun Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 Yaaa şimdi anladım ben sizi aslında üzgünüm yanlış anlamışım sizi syn Dayı. sakın haaaa ayet falan yazma..o ayetler başkasına AİT..sen sana ait olan bir şeyler yaz.. Ben şimdi bu cümleden şunu anladım. O ayetler başkasına ait ama başkasından kasıt INSAN... kendimi bildim dayı hay Allah razı olsun sizden.. Pardon yine eski alışkanlıklar tabular işte, dilim sürçüverdi Oluş sizden razı olsun.. aman ne diyorum ya ben.. çok zormuş, şöyle desem hay INSAN razı olsun sizden syn dayı oldumu şimdi bence oldu gibi.. ama çok çalışmam lazım daha çoook.. Amaaaa... Bu yazı ne şimdi syn dayı... Hayatı kolay ve güzel kılan her bilgi Tanrı katındandır..buda dayıdan sana tavsiye..tavsiyen içinde teşekkür ederim kardeşime.. [/b] Tanrı demişsin yok tanrı falan INSAN var dedik ya ilahi sizde.. Sanırım sizde karıştırıyosunuz az biraz. Ben döndüm syn dayı... Cidden.. Aradığımı bulamadım... Ben beni aramıyorum ben Onu arıyorum.. Kendi cümlelerim kısır ve zayıf... Onun kitabını Onun cümlelerini okuyorum Şükran karşılıklı syn dayı Selam & hürmet.... Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 Yaaa şimdi anladım ben sizi aslında üzgünüm yanlış anlamışım sizi syn Dayı.. . .Selam & hürmet.... ''O'' sende..suretiyle siretiyle esması ismiyle her şeyi ile SEN,de..Allaha şükür etmek için mutlaka bir İnsana teşekkür etmelisin..kendine yaptın bir iyilik et kendinede teşekkür..''O''ne kitapta nede hitapta..''O'' İDRAK,ta..o İDRAK, ta sadece ve sadece İNSAN,da.. Tertemiz Rahimlerden süzülüp gelen BİLGİ..Allahın NURU yani..tertemiz Rahimler İNSAN İdrakı değilmi.. hayatı yaşayan İNSAN,kolaylaştırıp zorlaştıran yine İNSAN değilmi.. Bu gezegendeki (YÜZ)üncü ismi İNSAN olmasın sakın Orkhun..çünki 99 esmasının tecelligahı İNSAN sevgili Orkhun.. Hem sen varsın hem peygamber birde Allah..peygamber göz önünde değil,yürüdü bu alemden..Allahıda görünürlerde yok..kaldınmı evrende TEK başına.. Hiç bir canlı yüzüne anlam ve ifade veremez İNSAN gibi..mimikler yani.. YÜZ hele İNSAN YÜZü çok önemli..sureti Rahman işte Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 "Ezoterik" ya da "Batıni" doktrinler adı verilen bu akım varoluşun, ancak sevgi ile algılanılabilecek ve akılcılıkla ortaya konulacak sebeplerini savunan ve yegane hedefi insanın tekamül ederek Kamil İnsan haline dönüşmesi ve böylece Tanrı ile birleşmesi olan bir akımdır. alıntı..Sarıgöl.. Kamil İNSAN..yada İNSAN-ı KAMİL..tekamül etmiş İNSAN..gerçek İNSAN..izah edilmesini istediğin nedir Sn.Sarıgöl.. Allah ne istiyorki İnsandan..Kemalatını yükselt..önemlisin..akıllı ol..VARLIĞINI İDRAK et..demiyormu..dostumu sevgilimi İnsandan seçtim..timsahtan değil..demiyormu.. Neyse Sn.Sarıgöl.. Masondu şuydu buydu diye korkuları olanlar İÇ,sel olanı,bu beden denilen kadavranın İÇ,indeki ASLINI asla bulamayacaklardır.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 21 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 21 Mart , 2009 'Nefsini bilen Rabbini bilir' hadisini İbn Arabi (ra) şöyle yorumlar: 'Her insanda bir İlahi İsim daha fazla ?mütecellidir.?( Tecelli eden,görünen,açığa çıkan;parlak) İnsan, ancak bu İsmin tecellisi kadarınca nefsini bilecektir.' Yani bu İlahi İsmin tezahürü oranında Rabbini bilecektir. Rabbin Zat'ı bilinmez. Zat'ın tefekkürü yasaklanmıştır. İnsan idraki zaten Zat'ı fikretmekten acizdir. Klasik Arapça'da nefs, ruh anlamında kullanılır. Nefsin, sonraki dönemlerde kazandığı "benlik", "kendilik" anlamını da içeren bu geniş anlam dünyası içinde söylenmiş olan bir hadis: "Nefsini bilen Rabbini bilir"in anlamını bu çerçevede düşünmek gerekir. Nefsini bilen, yani ruhunun zenginliklerini ve bir emanet olarak "benlik"i bilen Rabbini bilir. İnsan, kendisini ancak, nefsinde tecelli eden İlahi İsimlerin tezahür düzeyine göre bilebilir. Nefsinde ne düzeyde Esma-yı Hüsna tecelli ediyorsa, o seviyede bilecektir. İnsanın sahip olduğu merak, araştırma ve öğrenme güdüsü ilk insandan günümüze, gelmiş geçmiş bütün insan nesillerinin tekamülünde, gelişmesinde daima önde gelen güdü olmuştur. Daima yeniyi arayan, bilinmezi bilinir kılmaya çalışan insan, günün birinde gözünü kendi üzerine çevirir. Kendi varlığını anlamlandırmak, kendisini evrende bir yere yerleştirmek ve evrendeki konumuna göre kendisi dışındaki dünyayı okumak ister. Şimdi; "Lâ ilâhe İllallah" cennetin anahtarıdır. Ancak anahtarlar dişli olur. Cennetin anahtarının da dört dişi vardır: 1. Yalansız ve gıybetsiz bir dil, 2. Hilesiz ve hıyanetsiz bir kalb, 3. Haram ve şüpheli şeylerden uzak bir mide, 4. Nefsi, sünnete aykırı bid'a ve kötü arzulardan uzak amelle terbiye etmektir. Ve kısaca yukardaki "Lâ ilâhe İllallah" lafzını söyleyip ama 4 tembih?e uymayan veya "Lâ ilâhe İllallah" bile demeyip (haşa) kendince ezoterik takılıp ?Kendini bilen (nefsini) Rabbini bilir? Hadisini her yöne çekilebilinecek, bir durumda vaz etmek yanlış. Buradan hareketle ehli sünnet vel cemaat prensipleri dışına çıkıp Tasavvuf büyüklerinin nasihatlarını dahi göz ardı edip ezoterikçe yaklaşımlar sergileyip ?VAHDETİ VUCUD? ekolünde yazı,yazıp söz söylemek bu arada ?VAHDETİ ŞUHUD? kavramından bir haber olmak bazılarını aşar,şimdilik bu kadar? SÜPHANALLAH. Not. Masondu şuydu buydu diye korkuları olanlar İÇ,sel olanı,bu beden denilen kadavranın İÇ,indeki ASLINI asla bulamayacaklardır.. [/b] Masonluğun içi geçmiş,içsel olsa ne yazar,olmasa ne yazar... Alıntı
Φ reşha Gönderi tarihi: 21 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 21 Mart , 2009 Vardan var olur, varda yok olmaz.. Yokluk yoktur, bu kavram izafidir, mutlak değildir, mutlak olan varlıktır.. Fakirlik = paranın ve imkanların yokluğudur, ama ihtiyacın varlığıdır,açlığın varlığıdır.. Mutlak olan sınırsız ihata edilmez olan varlıktır, izafi olan yokluk ise varlıkta mertebelerin oluşması, çeşitliliğin oluşması için var olmuştur.. Şerlerin şeytanların vücudunun hikmetide budur işte, izafi yoklukla varlıkta mertebeler oluşturmaya vesile oluyorlar, monotonluğu engelliyorlar.. Var olan varlığı mutlak olan bizi varlıkta tutsun vesselam.. Alıntı
Φ orkhun Gönderi tarihi: 21 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 21 Mart , 2009 Syn Dayı; ilk olarak syn sarıgölün size yönlendirdiği benimde yüzde yüz katıldığım metne lütfedermisiniz bir cevap yazarmısınız. Benim de isteğim olacak, lütfedip kat ettiğinizi düşündüğünüz merhaleleri, bizim de katetmemimizi beklemeden, ulaştığınız yanıtları anlamları anlayacağımız şekilde bizlerle paylaşırmısınız. Ama lütfen gizemden nemalanmadan olsun, olabildiğince net olsun.. Ha birde kabuller içermesin.. Mesela Allahın 100. adı INSAN dır diyosunuz kim demiş nerde demiş vs vs yazdığınız onca cümleye karşılık yazmak için güç gerek. anlamak istiyorum syn dayı sizi ben. kızmayın "Ezoterik" ya da "Batıni" doktrinler adı verilen bu akım varoluşun, ancak sevgi ile algılanılabilecek ve akılcılıkla ortaya konulacak sebeplerini savunan ve yegane hedefi insanın tekamül ederek Kamil İnsan haline dönüşmesi ve böylece Tanrı ile birleşmesi olan bir akımdır. alıntı..Sarıgöl.. Kamil İNSAN..yada İNSAN-ı KAMİL..tekamül etmiş İNSAN..gerçek İNSAN..izah edilmesini istediğin nedir Sn.Sarıgöl.. Allah ne istiyorki İnsandan..Kemalatını yükselt..önemlisin..akıllı ol..VARLIĞINI İDRAK et..demiyormu..dostumu sevgilimi İnsandan seçtim..timsahtan değil..demiyormu.. Neyse Sn.Sarıgöl.. Masondu şuydu buydu diye korkuları olanlar İÇ,sel olanı,bu beden denilen kadavranın İÇ,indeki ASLINI asla bulamayacaklardır.. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 Ehli sünnet velcemaat.. bu nedemek.. Ne vahdeti vücud nede vahdeti şuhudtan anlar dayı..geçti o terimleri kavramları.. Hiç yalan söylemeden,en pembesinden bile..24 saat yaşamayı denedi..onlarca 24 saat denedi denedi..ve becerdi.. ..öfkelenmemeyi başarabilmek için yüreğindeki tüm öfkeleri Sevgiye çevirebilmeyi becerdi.. davalarını ve iddalarını bitirebilmek için, dayattıklarından geri adım atabilme olgunluğunu gösterebilmek için yıllarını harcadı..becerdi.. tartışmalarını bitirip paylaşmaya başlayalı epey oldu.. bu yüzden dayı İLİM bilmez..Şeyhül Ekberi sever..o çağın ve o çoğrfyanın piridir der..o Şeyhülekberin Zevkidir der..kendi ZEVKİNE,yaşamdan aldığı KEYF,e bakar.. dayı biraz Haniftir yani..yani protest,tir..aynen babası Hz.İbrahim gibi.. Hz.İbrahim ne Muhittin arabiyi bilirdi nede başka birilerini.. Sn.Sarıgöl..Sn.orkhun.. Huzursuz namaz olmaz..önce HUZUR,u bulun..sonra bakın görün hayat namazı denilen namaz ne kadarda güzel ve zevkle İKAME ediliyormuş..yani kişinin ikameti namaz olunca..tabi buda nasıl kılındığından neden kılındığına geçilince anlaşılabiliyor ancak..nedeni Allahın emri..evet..evet,de Allah bu,hiç anlamı manası vede ulaşılması gereken MAKSADI olmayan bir emir verirmi.. 99 esmasının SEYR edildiği YÜZ,üncü Esmasının isim babasıda dayı olsun Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 Kırklı yaşlarımda iken(43--44) bir Kamil abi ile tanış oldum..yaşım 54..hala öğretim ve eğitimim devam ediyor..bu Kamil abi İbrahim kavminden bir abi..Bursanın kenar mahallesinde adını namını dayıdan başkasının bilmediği NAMIAZ bir abi.. Sn.orkhun.. Satırdan değil SADR,dan oluyor.. yazarak yada okuyarak olsaydı sadece..öğretmenede peygamberede imamada hocayada gerek olmazdı..illaki bir İNSAN olacak..model..bu, ya ana baba abla abi dayı amca oluyor genelde, yada bir KAMİL abi.. Mason falan değilim.. emekli devlet memuruyum..duvar ustası değil yani.. 1 Alıntı
Φ arci Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 hala tarikat vari konuşan insanlar var burada,tarikatlardan öğrendikleri hala beyinlerinden silinmemiş ve insanlara öğrendikleri yanlış din ile İSLAM'I anlatmaya çalışıyorlar,halbuki yine söylüyorum halis ve katkısız KURAN'ı incelememekte hala ısrarcı bir topluluk var ve insanların beyinlerini yıkamaya devam ediyorlar. mesela;ehli sünnet velcemaat,o hadis,bu hadisi kutsi........v.s.nasılda aldatıyorlar insanları,halbuki GERÇEK İSLAM dini bunların içerisinde değil sebe suresi32. Diğer taraftan büyüklük taşıyanlar, zayıf düşürülenlere; "Ya, size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz!" diyecekler. 33. O zayıf düşürülenler de büyüklük taslayanlara: "Hayır işiniz gece gündüz dolap (çevirmekti) ; çünkü sizler, bizlere hep Allah'a küfretmemizi ve ona eşler koşmamızı emrediyordunuz." derler ve böyle atışırlarken, azabı gördükleri zaman, içlerinden pişmanlık duymaktadırlar. Biz de o küfredenlerin boyunlarına tomrukları geçirmişizdir de yalnızca yaptıklarının cezasını çekiyorlardır. ahzab suresi7. Yine derler ki: "Ey Rabbimiz, doğrusu biz, beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler. enam suresi4. Böyle iken onlara Rablerinin ayetlerinden bir ayet gelmez ki, ondan yüz çevirmiş olmasınlar. 5. Bunun için apaçık hak kendilerine geldiği vakit ona yalan dediler. Fakat alay etmekte oldukları şeyin haberi yakında kendilerine gelecek 7. Sana kağıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik, onlar da onu elleriyle yoklasaydılar, muhakkak o küfürlerinde inat edenler yine "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir." diyeceklerdi. 8. Bir de "Şuna bir melek indirilse de görsek?" diyorlar. Eğer öyle bir melek indirseydik muhakkak iş bitirilmiş olur, kendilerine bir an bile göz açtırılmazdı! 11. De ki: "Yeryüzünde dolaşın da peygamberlere yalancı diyenlerin sonunun nasıl olduğunu bir görün! 12. De ki: "Göklerde ve yerde ne varsa kimindir?" "Allah'ındır!" de. O, merhametli olmayı kendine yazdı. Muhakkak sizi varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacak. Kendilerine yazık edenler iman etmezler. 19. De ki: "Şahitlikçe hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahittir. Ve bu Kur'an bana vahyolundu ki, sizi ve onun ulaştığı herkesi uyarayım. Gerçekten siz, Allah'tan başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz?" De ki: "Ben şahitlik etmem!" De ki: "O birtek ilahtır ve gerçekten ben ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım!" 21. Allah'a iftira ederek yalan uyduran veya O'nun ayetlerine yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? Şüphe yok ki zalimler kurtuluşa ermezler. 25. İçlerinden bazıları da seni Kur'an okurken dinlerler, fakat Biz, kalplerine onu zevkiyle anlamalarına engel kabuklar geçirmişizdir. Kulaklarında da bir ağırlık vardır. Bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Hatta sana geldiklerinde, seninle tartışmaya kalkışarak, o hak tanımaz kafirler: "Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir." derler. sebe suresi50. De ki: "Eğer ben yanılırsam, yalnız kendime kalarak yanılırım ve eğer doğru yolu bulmuşsam bilmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakındır, işitir, işittirir. bende yalandan yere çok gülücük atarım ama gerek yok,önemli olan insanlara doğruları öğretmek. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 sebe suresi50. De ki: "Eğer ben yanılırsam, yalnız kendime kalarak yanılırım ve eğer doğru yolu bulmuşsam bilmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakındır, işitir, işittirir. dayı ne diyor..aynısını..güzel güzel GÜZEL RABBIM ile yaşayıp giderim bu gezegende..kimseyede din falan anlatacak bilgim yok.. Gülücüğün sahtesi,yani İÇ,i sıkıntılı olanın gülümsemesindeki sahtekarlık hemen anlaşılır..sakın yapma.. :D Sn.arci.. İletilerime bir zahmet şöyle bir göz atıver..din ile ilgili herhangi birşeyler varmı..yani herhangi bir dini anlatan savunan konularda dayatan bir yazı..varsa bildir hemen sileyim..tövbe edeyim.. 1 Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2009 sebe suresi32. Diğer taraftan büyüklük taşıyanlar, zayıf düşürülenlere; "Ya, size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz!" diyecekler. 33. O zayıf düşürülenler de büyüklük taslayanlara: "Hayır işiniz gece gündüz dolap (çevirmekti) ; çünkü sizler, bizlere hep Allah'a küfretmemizi ve ona eşler koşmamızı emrediyordunuz." derler ve böyle atışırlarken, azabı gördükleri zaman, içlerinden pişmanlık duymaktadırlar. Biz de o küfredenlerin boyunlarına tomrukları geçirmişizdir de yalnızca yaptıklarının cezasını çekiyorlardır. Sebe;28- [EY MUHAMMED, sana gelince,] Biz seni insanlığa ancak bir müjdeci ve uyarıcı olman için gönderdik; fakat insanların çoğu [bunu] anlamazlar 29- ve bu sebeple sorarlar: "Bu [yeniden dirilme ve yargılanma] vaadi ne zaman gerçekleşecek? Eğer doğruyu söylüyorsanız [ey müminler, buna cevap verin!] 30- De ki: "Sizin için belli bir gün tayin edilmiştir, ondan tek bir an ne geri kalabilirsiniz, ne de onu geçebilirsiniz. 31- [Ama] hakikati inkara şartlanmış olanlar, "Biz ne bu Kur'an'a inanırız, ne de önceki vahiylerden bugüne kalanlara!" dediler. Sen [Hesap Günü] Rablerinin huzurunda suçu birbirlerinin üzerine atıp durdukları zaman bu zalimleri[n halini] bir görseydin! [Yeryüzünde] güçsüz olanlar küstahça böbürlenenlere: "Siz olmasaydınız kesinlikle inanmışlardan olurduk!" diyeceklerdir. 32- Küstahça böbürlenenler ise güçsüzlere: "Nasıl olur? Doğru yol size açıkça gösterildikten sonra biz mi sizi [zorla] ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!" diyeceklerdir. 33- Ama güçsüzler, küstahça büyüklük taslayanlara: "Hayır!" diyecekler. "[bizi ondan alıkoyan, sizin] gece gündüz [Allah'ın mesajlarına karşı] yanlış ve yanıltıcı itirazlar geliştirmenizdi; [tıpkı] Allah'ı tanımamaya ve O'na rakip güçler bulunduğuna bizi ikna ettiğiniz (gibi)!" diyeceklerdir. Ve onlar [kendilerini bekleyen] azabı görünce [derin] pişmanlıklarını ifade etmeye imkan bulamayacaklar: çün-kü biz hakikati inkara şartlanmış olanların boyunlarına halkalar geçireceğiz. Bu, yaptıklarının [adil] bir karşılığı değil midir? Şimdi; Siyak,Sibak'a (Kelimenin taşıdığı mânâ itibariyle siyak, sözün son tarafı ve devamı; sibak ise ön tarafı ve evveliyatı demektir.) uymak lazım. HADÎS Hz. Peygamber (s.a.s)'in sözleri, fiilleri, takrirleri ile ahlâkî ve beşerî vasıflarındarı oluşan sünnetinin söz veya yazı ile ifade edilmiş şekli. Bu mânâda hadis, sünnet ile eş anlamlıdır. Hadisin Dindeki Yeri ve Önemi: Rasûlullah (s.a.s), Allah'tan aldığı vahyi yalnızca insanlara aktarmakla kalmamış, aynı zamanda onları açıklamış ve kendi hayatında da tatbik ederek müşahhas örnekler hâline getirmiştir. Bu nedenle O'na "yaşayan Kur'ân" da denilmiştir. Kur'ân, hadîsin aksine, anlam ve lâfız yönünden bir benzerinin meydana getirilmezliği (i'câz) ve Levh-i Mahfûz'da yazı ile tesbit edildiği için, ne Cibrîl (a.s.)'in ve ne de Hz. Peygamber'in, üzerinde hiçbir tasarrufları bulunmaması noktasında hadîsten ayrılır. Hadîs ise, lâfız olarak vahyedilmediği için, Kur'ân lâfzı gibi mu'ciz olmayıp, ifade ettiği anlama bağlı kalmak şartıyla sadece mânâ yönüyle nakledilmesi câizdir. Din açısından, Kur'ân'dan hemen sonra gelen bir hüküm kaynağı olarak hadislere gereken önemin verilerek Hz. Peygamber'in sünnetine uyulması, başta Allah (c.c.) olmak üzere, O'nun Rasülü Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından da çok kesin ifadelerle emredilmiştir. Bu konuda Kur'ân'da şu âyetlere yer verilmiştir: "Ey Peygamber de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyunuz ki; Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın"(Âlu İmrân, 3/31); "Ey Peygamber de ki: Allah'a ve peygamber'e itâat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki Allah kâfirleri sevmez" (Âlu İmran, 3/32; "Allah'a ve Peygamberlere itâat ediniz, umulur ki rahmet olunursunuz" (Âlu İmrân, 3/132); "Peygamber size neyi getirmişse onu alın, neyi yasaklamışsa ondan sakının" (el-Haşr, 59/7). Görüldüğü gibi bu âyetlerde, Rasûlullah (s.a.s)'e itâat, Allah'a (c.c.) itâat ile birlikte emredilmiş, hatta Peygamber (s.a.s)'e itâatin Allah'a (c.c.) itâat demek olduğu açıkça belirtilmiştir. Rasûlullah (s.a.s) da bir hadîsinde: "Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kur'ân ve onunla beraber onun bir benzeri (sünnet) daha verilmiştir. Karnı tok bir halde rahat koltuğuna oturarak;' Şu Kur'an'a sarılın; O'nda neyi helâl görürseniz onu helâl, neyi koram görürseniz onu da haram kabul ediniz' diyecek bazı kimseler gelmesi yakındır. Şüphesiz ki, Allah Rasûlünün haram kıldığı şey de Allah'ın haram kıldığı gibidir" (Ebû Davûd Sünnet, 5; İbni Mace, Mukaddime, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV,131) buyurarak, sünnetini küçümseyip dinden ayırmak isteyenlere karşı müslümanları uyarmış ve dinin sünnetsiz düşünülemeyeceğini vurgulamıştır. Şimdi; Halis ve Katıksız Kur’an inceleyip İnsanlara,anlatanlar kimdir mesela… Bu incelemeyi yapanlar “ halis Kur’an incelemesi” bunlara ne denir bir isimleri varmıdır ve bu İnsanlar Peygamberimizden, a.s.v. gelen Hadis,Sünnet zikretmezlermi… Ve Halis,katıksız, Kur’an incelemesi yapanlar, namaz kılmak, haccetmek, zekât vermek hakkında ne buyururlar,içtihatları nedir,İnsanlara… Sonra, Din İslam'dır. İslam birleştirir. Allah'ı bir, peygamberi bir, kıblesi bir, Kur'an'ı bir, Kabe'si bir olanlar ayrılığı önermez. Ehl-i Sünnet’ vel Cemaat’ı teşhis etmenin birkaç yolu var. Ehl-i Bid’at fırkalarla münakaşa edilmiş meselelere bakmak. Gerek usûl-i dinde gerek usûl-i fıkıhta Ehl-i Sünnet ile Ehl-i Bid’at fırkaları arasında yaklaşım farklılıkları var. Bu kaynak anlayışından, epistemolojiden gelen bir şey. Şimdi; Nedir onlar? Sahabeye saygı. Haber-i vâhid’in delil olarak alınması,” Bir sahabeden, bir kişiden veya bir koldan gelen sahih hadis” mütevâtir rivayetleri geçtik haber-i vâhid’in delil olarak alınması, meşhûr ve mütevâtir hadislerle sabit olmuş amelî ve itikâdî hükümler, Sahabe'ye hürmet, havz-ı Kevser, şefaat, kabir azabı, sırat, mîzân ve buna benzer hususlarda Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat diğer fırkalardan ayrı duruyor. Buradan hereketle, bu yazı ne demek “mesela;ehli sünnet velcemaat,o hadis,bu hadisi kutsi........v.s.nasılda aldatıyorlar insanları,halbuki GERÇEK İSLAM dini bunların içerisinde değil.” Gerçek İslam nedir ve bunu kimden öğreneceğiz Kur’an’ı okuyup halis ve katıksız bize kim anlatacak ve öğretecek,bu İnsanlara biz ne diyeceğiz ve onlara uyduğumuz zaman bir tarikatımız veya mezhebimiz olacakmı veya en azından bir ismimiz olacakmı. Ve yine bize katıksız,halis Kur’an öğretecek, kendimiz veya bir başkasının hiçmi yanılma payı yok,dolayısı ile Peygamberimizden a.s.v gelen Hadis,Sünnet üzere ALLAH c.c. vahyettiği Kur’an’a yine Peygamberimizin a.s.v. vazu nasihatleri “Hadis,Sünnet” üzere uymak bazı kendinden menkul kişilerin içtihat diye söylediklerinden,yazdıklarından daha emniyetli ve daha mantıklı değimli… Gerisi teferruat… bende yalandan yere çok gülücük atarım ama gerek yok,önemli olan insanlara doğruları öğretmek. Yukarda yazdıklarım (kısa ve öz) ortada... (bazı yerleri alıntı) Siz değerli forumdaşım, yalan olmayan ve içinde gülücükler samimi olan bir nasihatınız varsa dinlemeye hazırım nedir öneriniz... İnsanlara doğru olanı vermek adına... Kur'an'ı bize halis ve katıksız olarak anlatacak olan kim,eğer siz iseniz memnuniyetle yazdıklarınızı okurum,yok eğer bir ilim adamı var ise oda kabulümdür... ne dersiniz... Kırklı yaşlarımda iken(43--44) bir Kamil abi ile tanış oldum..yaşım 54..hala öğretim ve eğitimim devam ediyor..bu Kamil abi İbrahim kavminden bir abi..Bursanın kenar mahallesinde adını namını dayıdan başkasının bilmediği NAMIAZ bir abi.. Öğretim ve eğitiminiz hayırlı olsun NAMIAZ abinin tedrisatında... Mason falan değilim.. emekli devlet memuruyum..duvar ustası değil yani.. Farketmez,istenirse İnsan "KAMYONCU" da olur... Alıntı
Φ arci Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 sayın SARIGÖL KARDEŞİM saygılarımı ve sevgilerimi arz ederim,sizin gibi alaycı değilde samimi olarak dini konuda bilgi sahibi olmak isteyenlar yada bilgilerini doğru biçimde açıklamak isteyen insanlara ne mutlu,tekrar size tşk.ederim. isterseniz KURANİ olarak bu incelemelerime bir bakın,ARAPÇALARI İLE İNCELENMİŞTİR sonra konuşalım: SÜNNETULLAH:Allah'ın sünneti, KANUNU. Lügatte "yol" manasına gelen sünnet, "Allah" adıyla birlikte kullanıldığında, Allah'ın kâinatı idare ederken koyduğu kurallar; Cenab-ı Allah'ın yaratıkları hakkındaki hüküm ve âdetleri anlamına gelir YANİ ALLAH'IN KANUNLARI MANASINA GELİR.!!!!! Kâinatta meydana gelen olaylar Allah'ın koyduğu birtakım kurallara, kanunlara tabidir; her şeyde bir sebep sonuç ilişkisi vardır. Evrenin yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar tabiat olayları bu kanunlara bağlı olarak gerçekleşir. Meselâ, neslin devamı erkek ve dişi canlının birleşmesi sonucunda oluşan döllenme ile sağlanır. Her canlı doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Ateş yakıcıdır; su ise söndürücü. Suyun kaldırma kuvveti; yerin çekim gücü vardır. Yağmurun yağması için suyun buharlaşıp bulut haline gelmesi zorunludur... Kâinatta insanlar tarafından alışılmış ne kadar tabiat kanunu varsa bunların hepsi Allah'ın kâinatı yaratırken koyduğu kurallardır; normal şartlarda değişmez. Ancak, bu ilahi kanunlar eşyanın zorunlu bir neticesi olmadığından dolayı Allah dilerse insanların alışageldikleri tabiat olaylarının dışında bazı harikulade olayları da meydana getirmeye kadirdir. SÜNNETTULLAH HAKKINDA AYETLER: AHZAB 38. Peygambere, Allah' ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın adeti(SÜNNETTULLAH) öyledir. Allah'ın emri biçilmiş bir kaderdir. AHZAB 39. Onlar ki, Allah'ın risaletlerini (mesajlarını) tebliğ eder ve O'ndan korkarlar; Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter! AHZAB 62. Allah'ın bundan önce geçenler hakkında KANUNUdur( SÜNNETTULLAH)bu. Allah'ın KANUNUnu( SÜNNETTULLAH) değiştirmeye asla çare bulamazsın. ALİ İMRAN.137. Sizden önce KANUN(SUNENUN) olmuş bir takım olaylar geçti, onun için yer yüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların akibetlerinin nasıl olduğunu görün! FETİH 23. Allah'ın öteden beri süregelen KANUNU( SÜNNETTULLAH) (budur). Allah'ın o kanununda asla bir değişiklik de bulamazsın FATİR 43. Bu, yeryüzünde bir büyüklük taslamak ve suikast düzenlemek istediklerindendir. Oysa kötü tuzak, yalnızca sahibinin başına geçer. O halde öncekilerin kanunundan başka ne gözetirler?! Sen Allah'ın kanununda( SÜNNETTULLAH) asla bir değişiklik bulamazsın, Allah'ın kanununda asla bir sapma da bulamazsın! HADİS NE DEMEKTİR; HADİS=SÖZ demektir. Geleneksel İslam'da hadis, peygamber sözleri olarak bilinir. Halbuki bunların çoğu aşırma iftiralardır. Samimi bir mümimin Kuran'daki Allah sözleri dururken kul sözlerine itibar etmesi ve bununla yetinmeyip bunları dininde kaynak edinmesi, inancında samimi olmadığını göstermeye yeter. Hep şu sorunun cevabını merak etmişimdir. "Neden PEYGAMBERİMİZ hayatta İKEN derlenmemiş de, PEYGAMBERİMİZİN ölümünden 50-200 yıl sonra derlenmiştir? Cevap basit aslında! Ama herkesi tatmin etmiyor malesef. Kuranda hadis=Allah sözleri (ayetler) olarak geçer. Fakat aynı zamanda Kuranda elçiye atfen "ey muhammed de ki, ey resulum de ki ..." şeklinde başlayan ayetler de aynı zamanda birer gerçek hadistirler. Şu halde Kurandaki Allah'ın hadisleri dururken neden "buhari, tirmizi vd."ne itibar edeyim? Beni hesaba çekecek olan Allah ise, elbette kendi kitabından soracak! Sizi de ... KURAN YOLUYLA DİNİ TAHRİF ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR KURANIN YERYÜZÜNDEKİ HER NÜSHASI AYNIDIR AYRICA KURANIN MUHAFAZASINI ALLAH ÜZERİNE ALMIŞTIR İÇİNDE ÇELİŞKİSİ DE YOKTUR Kİ ONDAN ŞÜPHE EDİLSİN YAKLAŞIK 1.5 BİN YILDIR BİLİMSEL SOSYAL HEMEN HEMEN HER SAHADA IŞIK TUTTUĞU GERÇEKLER DİMDİK AYAKTADIR KISACA AKLINI KULLANAN HERKESE BİR IŞIKTIR HİDAYETTİR O HADİSLERE GELİNCE DURUM BÖYLE DEĞİLDİR MEYDANA GELİŞ NEDENİ İLE İÇİNDE ÇOK ÇÜRÜKLER VARDIR BU ÇÜRÜKLER SEBEBİYLE DİNE SALDIRMAK KOLAYDIR DİN DÜŞMANLARI KURANDAN SALDIRACAK YOL BULAMAYINCA PEYGAMBER ADINA HADİSLER UYDURARAK SALDIRMAYA BAŞLAMIŞLARDIR GERÇEKTE PEYGAMBER HADİS YAZILMASINI YASAKLAMIŞTIR BENDEN HADİS RİVAYET EDİN AMA YAZMAYIN DEMİŞTİR SİZDEN ÖNCEKİLER KENDİ ELLERİYLE YAZDIKLARI KİTAPLARLA ALLAHIN KİTABINI GÖLGELEDİLER VE BÖYLECE SAPITTILAR DEMİŞTİR BU YAZMAYIN EMRİNİ BUHARİNİN BİRİNCİ CİLDİNE BAKILDIĞINDA GÖRMEK MÜMKÜNDÜR BU EMİR PEYGAMBERDEN SONRA ANCAK 250-300 SENE SÜREBİLDİ BU YASAK DELİNDİ VE KÜTÜBÜ SİTTE MEYDANA GELDİ SADECE BUNLAR DEĞİL DAHA BİR ÇOK HADİS KİTAPLARI DA MEYDANA GELDİ aRTIK BİR REALİTE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ BU HADİS KİTAPLARIYLA YAŞAMAK ZORUNDAYIZ O HALDE YAPILACAK TEK SEÇENEK VARDIR KURANI ESAS ALMAK ÖNCE KURANI BİLMEK VE SONRA HADİSLERE MÜRACAAT ETMEK kURANLA ÇELİŞEN HADİSLERİ RED ETMEK RESULU GÖNDEREN ALLAH OLDUĞUNA GÖRE GÖNDERDİĞİ RESULU KURANA KARŞI SÖZ VE EYLEMDE BULUNABİLİR Mİ? TABİ Kİ HAYIR ANCAK VE ANCAK KURANI BAŞA KOYMAK SONRA HADİSLERİ ONUNLA TEST ETMEK GERÇEK BİR TEDBİRDİR ZOR AMA YAPABİLENLER ANCAK HAK DİNLERİNİ UYDURUK VE HURAFELERDEN BÖYLE TEMİZLİYEBİLİRLER BİRİLERİ ZATEN BÖYLE YAPMAK ZORUNDADIRLAR BAŞKADA BİR YOL BİLMİYORUM HADİS HAKKINDA AYETLER;DİKKAT!!!!!!!!!!!!LÜTFEN BU AYETLERİ ARAPÇALARI İLE İNCELEYİN TUR 33. Yoksa "Onu kendisi uydurmakta" mı diyorlar? Hayır, kendileri inanmazlar. TUR 34. Haydi onun gibi bir söz(HADİS'İN) getirsinler, eğer doğru iseler!l YUSUF 111. Gerçekten onların kıssalarında akıllılar için bir ibret vardır! Bu Ku'ran uydurulur bir SÖZ(HADİS) değil, ancak kendi önündekinin tasdiki, herşeyin açıklayıcısı ve iman edecek topluluk için bir hidayet, bir rahmettir CASİYE 6. İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Sana onları hakkıyla okuyoruz. Artık Allah'ın ayetlerine inanmadıktan sonra hangi söze(HADİS'İN) inanırlar NECM 59. Şimdi siz bu söze(HADİS'İ) mi şaşıyorsunuz? 45/6 Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir. ALLAH'tan ve ayetlerinden başka hangi SÖZE(HADİS'İN) inanıyorlar? ENAM 68. Ayetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakit, kendilerinden yüz çevir, ta ki başka bir söze(HADİS'İN) dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana bir an unutturursa, hatırına geldiği gibi hemen kalk, o zalimler topluluğu ile beraber olma NİSA 87. Allah, O'ndan tapılacak yoktur, ancak O vardır. Andolsun O, sizi olacağında şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü(HADİS'EN) kim olabilir? MURSELAT 50. Artık bundan sonra hangi söze(HADİS'İN) inanacaklar? ARAF 185. Bunlar göklerin, yerin ve Allah'ın yarattığı her hangi birşeyin tedbir ve tasarrufu hakkında hiçbir fikir yürütemediler mi? Ve bir de şu ecellerinin yaklaşmış olması ihtimalini hiç düşünmediler mi? O halde buna inanmadıktan sonra hangi söze(HADİS'İN) inanırlar Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Natıkayı KURAN..yani konuşan KURAN..bu hem kitabı anlamış canlı canlı anlatan vede anlattığı gibi yaşayan..hemde bu mükevvenatı bu alemi kim KURDU ise o KURAN,ı okuyan..yada bu gezegendeki oyunu kim KURDU ise ''O''nu okuyan..anlamınada gelir.. Sn.Sarıgöl.. Varmı böyle bir tanıdık..merhaba dediğiniz..kitabına değil kendisine müracaat edebildiğiniz..yani İMAN edebileceğiniz bir İNSAN varmı çevrenizde.. dayı,nın SINIRSIZ İMAN ettiği bir İNSAN var..şükürler olsun.. 1 Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Natıkayı KURAN..yani konuşan KURAN..bu hem kitabı anlamış canlı canlı anlatan vede anlattığı gibi yaşayan..hemde bu mükevvenatı bu alemi kim KURDU ise o KURAN,ı okuyan..yada bu gezegendeki oyunu kim KURDU ise ''O''nu okuyan..anlamınada gelir.. 1. Bismillahirrahmânirrahîm 2,3,4. Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur. 5. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. 6,7. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. Amenna ve Saddakna... Varmı böyle bir tanıdık..merhaba dediğiniz..kitabına değil kendisine müracaat edebildiğiniz..yani İMAN edebileceğiniz bir İNSAN varmı çevrenizde.. Şimdi; " Natıkayı KURAN..yani konuşan KURAN..bu hem kitabı anlamış canlı canlı anlatan vede anlattığı gibi yaşayan..hemde bu mükevvenatı bu alemi kim KURDU ise o KURAN,ı okuyan..yada bu gezegendeki oyunu kim KURDU ise ''O''nu okuyan..anlamınada gelir.. " yazmış namıaz tedrisatındaki zatı muhterem,sonra;" Varmı böyle bir tanıdık..merhaba dediğiniz..kitabına değil kendisine müracaat edebildiğiniz..yani İMAN edebileceğiniz bir İNSAN varmı çevrenizde.. " bu yazıyı yazmış, demekki bu zat Kitaba değil,yani "KUR'AN" a muracaat etmeden (HAŞA) kendinden menkul namıaz'a müracaat ediyor. Şimdi Alemlere rahmet olarak gönderilen Şanlı İslam peygamberi a.s.v. dahi Allah c.c. Kelamı Kur'an'a müracaat edip O'nun emirleri doğrultusunda yaşayıp vazu nasihat ediyor,bizim namıaz ve ekürisi burada ahkam kesiyor,kendince. dayı,nın SINIRSIZ İMAN ettiği bir İNSAN var..şükürler olsun.. Ve; bu sınırsız iman edilen kişi, evvela ben garip sarıgöl'ü ikna etsin, çıksın buraya forumlara darağcında hangi fikir,düşünce eylem varsa yazsın görelim ve alacağı cevaplardan sonra görelim bakalım endamını, daha "dayı" vasıtası ile serdedilen düşünceleri slogandan ileri gitmeyen ezoterik bilinen nakaratlar. Bismillahirrahmânirrahîm Allahülailahe illa hüvel hayyül kayyum, late'huzühu sinetün vela nevmün, lehu mafissemavati ve mafil ardı, men zelleziy yeşfe-u ındehu illa biiznih yalemü mabeyne eydiyhim vema halfehüm vela yühıtune bişey'in min ılmihı illa bimaşae, vesia kürsiyyühüssemavati vel'arda vela yeudühu hıfzuhüma vehüvel aliyyül azim. O'ndan başka ilah olmayan Allah, hay ve kayyumdur (ezel ve ebedidir). O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerlerde olan şeyler O’nundur. İzni olmaksızın O'nun yanında şefaat eden yoktur. Halkın önünde ve arkasında olanı (istikbal ve maziyi) bilir. İnsanlar O'nun ilminden, O'nun isteğinden başkasını ihata edemezler. Kürsisi semaları ve yeri içine alır. Onların hıfzı O'nu (Cenab-ı Ecelli Ala'yı) yormaz. O, pek yüksek ve büyüktür. Buraya Sure ve Ayet mealleri almamdaki maksat namıaz ve müridine cevap için değil,bilakis yazışılan konunun ne kadar ehemniyetli olduğunu bir nebze hatırlatmak içindir,dolayısı ile buradan saygı duyduğum İslam alimlerinin adını vermek şöyle dursun Mubarek Allah c.c. Kelamı Kur'an ve Peygamberimizi a.s.v. muhatap etmem (haşa) söz konusu bile değil,bu itibarla bu namıaz ve müridi evvela ben aciz sarıgöl'e şöyle fikrinizi,zikrinizi derceyleyin görelim bakalım,Halep orda ise,arşın forumlarda ne dersiniz... Bismillahirrahmânirrahîm Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad. Ey Muhammed!) De ki: O Allah bir tektir. Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O'na denk değildir. Amenna ve Saddakna... Ker**** koydum kazana Poyraz ile kaynattım Nedir diye sorana Bandım verdim özünü Yunus... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 ANCAK VE ANCAK KURANI BAŞA KOYMAK SONRA HADİSLERİ ONUNLA TEST ETMEK GERÇEK BİR TEDBİRDİRZOR AMA YAPABİLENLER ANCAK HAK DİNLERİNİ UYDURUK VE HURAFELERDEN BÖYLE TEMİZLİYEBİLİRLER BİRİLERİ ZATEN BÖYLE YAPMAK ZORUNDADIRLAR BAŞKADA BİR YOL BİLMİYORUM Hadis, kadim [eski] kelimesinin zıddıdır, yani yeni demektir. Ayrıca söz ve haber anlamına da gelir. Kur’an-ı kerimde geçen bütün hadis kelimeleri, söz ve haber anlamındadır. Ve o güne kadar söylenmemiş,üstelik kimseninde söyleyemeyeceği anlamındadır... (Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7] Selamunaleyküm... Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Sn.Sarıgöl.. Allah İnsana secde..İnsana uyma(imam)..İnsana hizmet..İnsana hürmet..dedi..aynen burada şu anda olduğu gibi o itirazcı hemen atladı..Yarabbi sen varken kim oluyor bu İNSAN..olay budur..İNSAN,a İMAN edilecek..tabi bulabilinirse bir İNSAN..pek nadirler..Elmas gibidirler..taş kömürü gibi bol değiller.. Diyoruz hep..Şeytan dışımızda değil.. içimizde bir yerlerde..sürekli itiraz ve şikayet halinde tutuyor bizi..kabul kapılarımızın bekçisi..sokmuyor içeriye herkesi..parsellemiş en güzel yerleri.. Dostuda..Sevgiliside İNSAN.. kitabı anlasanda anlamasanda İNSAN Sn.Sarıgöl.. Gaybta bir Allaha İMAN kolay olan..HUZUR,da Hazır olana İMAN biraz zor..karşından bakandan bakanı bilmek,karşından duyanın kim olduğunu bilmek..işte bu KENDİ HAKİKATİNİ bilmekle gerçekleşecek.. sabah aynaya baktığında karşından bakan bir çift gözün TANRININ gözü olduğunu Hisettiğinde dayını anlayacaksın inşallah.. Namıaz Kamil abimi tenzih ederim..bu forumlarda yazdığımı söylemedim henüz..buralarda yazdıkları, dayının boş boğazlılığı..anlaşılmıştır umarım.. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 bu itibarla bu namıaz ve müridi..alıntı..Sarıgöl.. Tek müridide dayı..iyimi.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 sabah aynaya baktığında karşından bakan bir çift gözün TANRININ gözü olduğunu Hisettiğinde dayını anlayacaksın inşallah.. Olayın seyri burada belli oluyor. Neymiş aynada bakan gözler, yazmaya bile elim varmıyor (haşa) Tanrının gözü imiş... Şimdi; bu aynaya bakan zat "KÖR" hem maddi,hem manevi hadi bakalım bu zata "RENKLERİ TARİF ET" denilsin ne yapar, başka yazmayacağım sebebi sonra belli olacak... Allah İnsana secde..İnsana uyma(imam)..İnsana hizmet..İnsana hürmet..dedi..aynen burada şu anda olduğu gibi o itirazcı hemen atladı..Yarabbi sen varken kim oluyor bu İNSAN..olay budur..İNSAN,a İMAN edilecek..tabi bulabilinirse bir İNSAN..pek nadirler..Elmas gibidirler..taş kömürü gibi bol değiller.. BAKARA. 1. Elif. Lâm. Mîm. 2. Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap'tır. 3. Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. 4. Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. 5. İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır. 6. Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar. NİSA-136.Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur. Bakara 30. Hani, Rabbin meleklere, ?Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım? demişti. Onlar, ?Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.? demişler. Allah da, ?Ben sizin bilmediğinizi bilirim? demişti. Aslen lügatta "secde", son derece tevazu ile alçalıp baş eğmektir ki, "kibr"in tam zıddıdır. Dînen de alnını yere koymaktır ki, ta'zîm (büyükleme) ve itaat etmenin en yüksek şeklidir. Ve ondan daha özeldir. Zira önceki, ayaklar altına yatıp yuvarlanmakla dahi olabilir. Şer'î mânâsında ibadet kastını ilave etmeye lüzum yoktur. Çünkü secdenin ibadet olması için niyet şart ise de, secde olması için şart değildir. Bununla beraber dile ve şeriate ait her secdede bir alçalma, ta'zim ve itaat vardır. Bunun için Allah'dan başkasına secde etmek dinî bakımdan küfürdür. Ve secde fiilî bir ta'zim ve itaat etme olduğu cihetle, yalnız kalbî olan itaat hakkında mecaz olur. Acaba meleklerin secdesi hangisidir? Kur'ân'a mahsus kelimeleri şer'î mânâsına yormak gerekir ve melekler cismanî şekilde de görülebileceklerinden "alın koyma" (vaz-ı cephe) mânâsı mümkündür. Bununla beraber meleklerin secdesini kendi hakikatleri ile uygun olarak düşünmek ve hilafet gereği Âdem'e ilâhî emirle bir fiilî tasdik halinde kabul etmek daha uygundur. Bu ise Âdem'e bir saygı gösterme olmakla beraber bizzat Allah Teâlâ'ya bir ibadettir. Bununla melekler ilâhî hükümlerin yerine getirilmesi bakımından Âdem'e hilafet mertebesine uygun bir şekilde hizmet ve yardıma memur edilmiş ve bir ahde (söz verme) bağlanmış demek olur. O halde melekler, Adem'e bizzat boyun eğmiş değil, fakat hilafete hizmetçi olacaktır. Ve herhalde asıl mabud, yüce yaratıcıdır. Hasılı bu secde Âdem'e bir ibadet değildir. "halife" kelimesi, sözlük anlamı olan; başkasının yürüttüğü bir işi, ondan sonra yüklenip yürüten anlamındadır. Ancak devralınan iş, hâkimiyetle ilgili bir iştir. Nitekim Hz. Adem için "halife" kelimesinin kullanıldığı ayetten hemen önceki ayette: "Allah, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı." (2/Bakara, 29) buyurulmaktadır. Demek ki Hz. Adem'in halife kılındığı şey, yeryüzünün hâkimiyet ve yönetimiyle ilgili bir iştir. "Kainatı İnsan için,İnsanı kendim için yarattım" (Hadis)... ?O ki, sizi yeryüzünün halifeleri kıldı.? (6/En?âm, 165) ?Onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık, nasıl davranacağınıza bakalım diye.?(10/Yûnus, 14) Buradan anlaşılacağı üzere;insana hürmet,saygı,İnsana "İMAN" etme olayı bir tapma değil bilakis,insanın halife kılınarak bir imtihana tâbi tutulduğu belirtilmektedir... Namıaz Kamil abimi tenzih ederim..bu forumlarda yazdığımı söylemedim henüz..buralarda yazdıkları, dayının edepsizliği ve boş boğazlılığı..anlaşılmıştır umarım.. Anladım... Ama bir nacizane tavsiye,eğer öyle biri var ise söyle,söyleki durum anlaşılsın,yok eğer söylemeyeceksen,zaten yazmışsın... Olayı,kendi hakkında... Ve; Balık kavağa çıkmış Zift turşusun yemeğe Leylek koduk doğurmuş Baka şunun sözünü Yunus Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Sn.Sarıgöl.. Duyan ve Gören Allah ise..gördüğü ne ola..aynaya bakansa aynadakini gören.. mesele anlaşılmıştır umarım can.. yok dayı olmadı..''BEN''de varım diyorsan..varsın elbet.. fazla giyinmişsin soyunman gerek.. İNSAN,a İMAN..yani bir İNSAN,a İNANMAK..o İNSANın elinden dilinden her şeyinden Emin olup o İNSANa GÜVENMEK..tapınmak değil Sn.Sarıgöl..anlatabildim galiba bu sefer.. Secde kime..tek cevabı var..ADEME..karışıyor itirazlar oluyor..ADAMA değil ADEM,e.. hemde AYDINLIK olan ADEM,e..secde ettiğiniz YER aydınlık olsun derler.. ADEM Safiullah..birde bu var.. KÖR adam aynaya bakmaz..aynadan haberi bile yoktur..bulun ayna bakın sizde..kör değilsiniz her halde.. gördüğünüz neyse aynada, siz ''O''sunuz işte.. Sn.Sarıgöl.. Çok ayet bilmek değil bir tek ayeti HAKKI ile yaşayabilmek..bildiğin ayetler sana AİT olacak..yani yaşanıp deneyimlenecek..kim ne kadar ayet biliyorsa..sizin işiniz epey var..biz birkaç ayeti YAŞAYALIM yeter..kolay gelsin size..meşkul etmeyeyim ben.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2009 Şimdi,aynaya bakan “GÖZ” Allah’ın insana bir lutfudur (görme duyusu) 'Her insanda bir İlahi İsim daha fazla mütecellidir . (Tecelli eden,görünen,açığa çıkan;parlak) Tecelli etmek başkadır, ayna olmak daha başkadır. İnsanın ölümünde Allah’ın Mümit (ölümü yaratan) ismi tecelli eder, fakat Bâkî ismi tecelli etmez. Ama, insanların ölümleri Bâki ismine bir ayna olurlar; yani biz, ölümlerde Allah’ın Bâki ismini okuyabiliriz. Ve Allah’ın en mükemmel eseri, insan ruhudur. Bu ilâhî mucizede, nice ilâhî hakikatlerin birtakım işaretleri mevcuttur. Bu ilâhî mucizede, nice ilâhî hakikatlerin birtakım işaretleri mevcuttur. Meselâ, insan kendi kudretini tefekkür ederek, ilâhî kudretin varlığını bilebilir; ancak, kudretinin “MAHLUK” olduğunu ve ilâhî kudrete işaret ettiğini unutmamak şartıyla...Şimdi; İnsanın görme kapasitesi kuşkusuz çok sınırlıdır. Çıplak gözle görebileceği mesafe en fazla birkaç kilometredir. Üstelik bu da ancak açık bir havada, yüksek bir yerden bakıyorsa mümkün olur ve bu lutfu (tecelli) kalkıp Allah c.c. görmesi ile bir tutup (haşa) ahkam kesmek ancak bilmemekle ve absürt düşünce ile olur. İnsanda oluşan sıfatlar (tecelli) şöyledir; İnsan bir fakiri gördüğünde içinde bir merhamet, bir acıma duygusu uyanır, Sonra ona yardım etmeye karar verdiğinde, irade devreye girmiş ve böylece sıfatlara intikal edilmiştir,”Külli irade,cüzi irade”, Bir âlimde Allah’ın Alîm ismi tecelli etmiştir. Bu âlim fakirleri doyurduğunda Rezzâk isminden de ayrı bir feyiz alır. Kendisine karşı işlenen bir hatayı affettiğinde ise Afüvv ismine mazhar olur. Bütün bunlar kulun kendi cüz’î iradesiyle yapabildiği işlerdir… Kısaca… Şimdi; öbür yazılanlara cevap yazmaya gerek görmüyorum sebebi, nakaratlar devam ediyor ayna,ayna, yukardaki yazılanlar dikkatle okunursa İnsan bazı şeyleri anlar,dolayısı ile Einstein'in dediği gibi bazı insanlara bir şeyler anlatmak atomu parçalamaktanda zor bu itibarla bu topigte öbür yazdıklarıma, bana cevap yazan zatın yazdıklarına bakıldımı olay tamamen çözülüyor... Hak Teala c.c. görüşü temin için gözleri, kendisi için değil,yarattığı şeyde bulundurur. Çünkü O olduğu gibi zamanlarıyla,mekanlarıyla olduğu yerdedir. Zaman ve mekan intikallerinde ona bu halleri yani olanları gösterir. Bunu'da sıra ile bir halden bir hale intikal ettirerek ona gösterir. Hak Teala'ya c.c. nisbeten bu aynı iştir,bunun süreside göz kapağının açılıp kapanması kadardır. Bu İlahi emirler meseleyi çözmüş ve istediğimiz olmuş demektir. Yeterki bizde yanlış bir görüş ve düşünce olmasın... FÜTÛHAT-I MEKKİYE Muhiddin-i Arabi Sayfa 68 Alıntı
Φ arci Gönderi tarihi: 24 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2009 Hadis, kadim [eski] kelimesinin zıddıdır, yani yeni demektir. Ayrıca söz ve haber anlamına da gelir. Kur’an-ı kerimde geçen bütün hadis kelimeleri, söz ve haber anlamındadır. Ve o güne kadar söylenmemiş,üstelik kimseninde söyleyemeyeceği anlamındadır... (Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7] Selamunaleyküm... sayın sarıgöl kardeşim: haşr suresi7:Allah'ın peygamberine diğer memleketlerden tahvil buyurduğu fey'i de Allah'a peygamberine, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmış kimselere verilir; yalnızca içinizden zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın diye. Bir de peygamber size her ne emir verirse onu tutun, yasakladığından da sakının ve Allah'tan korkun; çünkü Allah, cezalandırması çetin olandır. 1. mâ : şey 2. efâe : fey verdi, savaşsız elde edilen ganimetten verdi 3. allâhu : Allah'ın 4. alâ resûli-hî : resûlüne 5. min ehli : ehlinden, halkından 6. el kurâ : belde, şehir 7. fe : artık, o zaman, o taktirde 8. li allâhi : Allah için, Allah'ın 9. ve li er resûli : ve resûl için, resûlün 10. ve li : ve için 11. zî : sahip olanlar 12. el kurbâ : yakınlığı olanlar, akrabalar 13. ve el yetâmâ : ve yetimler 14. ve el mesâkîni : ve miskinler 15. ve ibni es sebîli : ve yolcular 16. key lâ yekûne : olmaması için 17. dûleten : elden ele dolaşan mal, servet 18. beyne : arasında 19. el agniyâi : zenginler 20. min-kum : sizden 21. ve mâ : ve şey 22. âtâ-kum(u) : size verdi 23. er resûlu : resûl 24. fe : artık, o zaman, o taktirde 25. huzû-hu : onu alın 26. ve mâ : ve şey 27. nehâ-kum : sizi nehyetti 28. an-hu : ondan 29. fe : artık, o zaman, o taktirde 30. intehû : vazgeçin 31. ve ittekû : ve takva sahibi olun 32. allâhe : Allah'a karşı 33. inne : muhakkak 34. allâhe : Allah 35. şedîdu : şiddetli 36. el ikâbi : azap, ceza bu ayeti uydurulan hadisler ile tevil etmeye çalışıyorsan yanılıyorsun,bir bölümünü cımbızlayıp çekip alıyorsun,halbuki ayeti baştan sona incelendiğinde uydurulan hadisleri din olarak dikta etmek isteyenlerin bir oyunudur bu,yukarıda gönderdiğim hadis ve sünnet kavramları ile ilgili ayetleri dikkatlice ve titizlikle incelerseniz uydurulan hadislerin İSLAM dini içerisinde hiçbirşey ifade etmediğini görürsünüz. yani yeni demektir. Ayrıca söz ve haber anlamına da gelir. Kur’an-ı kerimde geçen bütün hadis kelimeleri, söz ve haber anlamındadır. demişsiniz evet doğru bende aynı şeyi söyledim zaten,o halde ALLAH'ın HADİSLERİ sizin için ne ifade ediyor??????? Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 24 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 24 Mart , 2009 Şeyhül Ekber.. düşünmüş tefekkür etmiş..anlatmış..yazmış.. teşekkür ederiz kendisine.. Sn.Sarıgöl.. Size AİT görüş düşünce FİKİR varmı.. Muhiddin Arabi hazretleriyle anlatırız arada sırada.. şimdi siz varsınız burada..sizi dinleyelim sizi okuyalım..size AİT ne var ise.. Semiğulbasir..kim kardeşim..kim.. ya sen VARSIN o gözlerden bakan..yada Allah..ikiniz birden olmaz.. biriniz birinizde YOK olacaksınızki gerçek VAR olan çıkacak ORTAYA.. dayı fazla diretmeden..SENSİN Yarabbi..dedi..Rahat şimdi.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 24 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2009 Cenab-ı Hakka malum ve maruf ünvanıyla bakacak olursan, meçhul ve menkur olur.Allah?a marifet ve bilmek iki türlüdür: Birisi Allah?ın isim ve sıfatlarının kainat ve mevcudat üstündeki tecellilerini okuyarak marifet kazanmaktır. İslam bu tarz marifeti emrediyor. İnsan bu marifet yönünde ne kadar derinleşip terakki ederse o kadar iyidir. Bu tarz marifetinde insanlar arasında derece ve makamı nihayetsizdir. İlme-l Yakin, Ayne-l Yakin ve Hakke-l Yakin gibi çok derece ve mertebeleri vardır. İnsan, Allah?ın her bir isminin tecellisini kainat aynasında okursa marifeti de o oranda ziyadeleşir. Herbir isim ve sıfat, Allah?ı farklı açıdan insana tanıtır. Bu yüzden bütün isimlerin penceresi ile Allah?a marifet kazanamayan birisinin marifeti nakıs ve eksiktir. Allah?ı tanımaya çalışmanın diğer türü ise; Zat-ı Akdesi muhakeme ve duygular vasıtası ile idrak etmeye çalışmaktır. İslam bunu yasaklamıştır. Zira insanın muhakeme ve duyguları, Allah?ın Zat-ı Akdes?ini anlamakta aciz ve çaresizdir. İnsan ne kadar kendini zorlasa da, Allah?ın Zat-ı Akdesini idrak edemez. Zira insan fani ve cüzi duygular ile donatılmıştır, halbuki; Allah?ın Zat-ı Akdesi ezeli ve ebedidir. Cüzi ve kayıtlı duygular ile sonsuz ve sınırsız bir varlığı idrak edip anlamak mümkün değildir. Bu yüzden insanın aklında ve muhakemesinde, Allah?ın Zat-ı Akdesi hakkında ne varsa; Allah o değildir hükmü önemli bir hükümdür. İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez, Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez. İnsan zihni kayıtlı ve mukayyettir, düşünürken ve tefekkür ederken, bu kayıtlar altında hareket eder. Kendisini bu kayıtlardan kurtarıp tecerrüt edemez. Bir şeyi anlamaya çalıştığı zaman; önce kendi nefsine kıyas eder, şayet orada bir şey bulamaz ise; sair mevcudata kıyas eder, orada da bir şey bulamaz ise; bütün mümkünata kıyas eder. Yani anlama ve kıyas etme gücü; mahlukat ve mevcudatı aşamaz. Her şeyi mevcudat ve mahlukat kıstasları içinde muhakeme eder. Faraza Allah?ın Zatını düşünecek olsa; önce nefsine kıyaslar, sonra etrafındaki şeylere kıyas eder; en sonunda mümkünata kıyas eder ondan ötesine gidemez. insan zihni mevcudat ve imkan dairesinden münezzeh olan Allah?ın Zatını idrak edemez. Yani Allah?ın Zatına malum ve bilinen bir şey gibi bakarsan; senin malum ve bilinen dediğin şey aslında Allah değil, mahlukattan bir tasavvurdur. Bir mahluku ve mevcudu ilahlaştımaktır ki; bu da Allah?ı inkar ve kaybetmek demektir. Mesnevi-i Nuriye Size AİT görüş düşünce FİKİR varmı.. Muhiddin Arabi hazretleriyle anlatırız arada sırada.. şimdi siz varsınız burada..sizi dinleyelim sizi okuyalım..size AİT ne var ise Konu sizsiniz benim fikirlerim veya düşüncelerim değil. Sonra size yazdığım gibi; ezoterikçe aldığınız bilgileri,tasavvuf bulamaçlı yazıp İnsan zihni?ni bulandırmaktan başka bir olayınız yok? Bana ait,görüş,düşünce ?FİKİR? Estağfurullah yok biz bilgimizi evvela Peygamber efendimiz vasıtası ile Mübarek Kur?an?dan ve İslam alimlerinin açıklamalarından alırız? Fakat siz zataliniz gibi kişilere yazacak cevabımız vardır acizane? Yukardaki alıntı sizin görüşlerinize başka bir cenahtan cevap... Farkında iseniz siz yine aynı devam ediyorsunuz... Olay bu. Alıntı
Φ orkhun Gönderi tarihi: 24 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2009 Syn erdogan, siz Syn Dayı'nın iletilerinden ne anladığınızı paylaşırmısınız. Anladım diyen ne anlıyor merak ettim.. Sevgili dayı, Dikkatimi çekti sarıgöl'ün size karşı olan tutumunu anlamaya çalıştım. Epeydir yazılarınız okuyorum ve dikkatimi çeken bir konu var. Sizi bu forumda çok kişi seviyor nedeni düşüncelerinizin onlar tarafından anlaşılması ve anlamlı bulunması.... İşte burada yazdıklarından hiç bir şey anlamadığımız sayın sarıgöl devreye giriyor ve sizi anlaşılmayan olarak itham ediyor Kafa karıştırıcı olarak itham ediyor. çok enteresan ... Dikkat edin sarıgöl'ü anlaşılmaz yazılar yazdığı için itham eden bir çok üye var... forumu kontrol edin bulacaksınız benim gibi eskiler her yazıya göz attığı için görüyor. Bence dayı, dayılığı göstermeli ve aydınlatmaya devam etmeli. sadece gördüklerimi yazayım dedim Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.