Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 16 yıl "Düşünce bir köprü, kıldan ince, kılıçtan keskin... Kalabalıklar geçemez üzerinden. Ülkeler asırlarca habersiz yaşamış birbirinden. Ne Asya Avrupa’yı tanımış, ne Avrupa Asya’yı. El Biruni boşuna anlatmış Hint'i çağdaşlarına. Kıt'alar kapalı birbirine. Yalnız Kıt’alar mı? Aynı mahalledeki insanlar birbirlerine yabancı. Her ev meçhule giden bir kompartıman. Kompartımandakiler tesadüfün bir araya topladığı üç beş yolcu. Ne Marx’ın annesi oğlunu anlayabilmiş; ne Cromwell, Milton’u. Saint-Simon Ebediyete giden yol tımarhaneden geçer diyor. Tehlikeli bir durak, tımarhane. Birçok yolcular cinnette karar kıldı: Nietzsche, Hölderlin. Comte, ömrü boyunca huysuz bir aşık gibi dalaştı cinnetle. Ayrılan birleşen, tekrar ayrılan bir çifttiler. Ve Rubaçof zindanının duvarında sesler duydu, kelimeleşen sesler. Bir avuç kelime kıtaları birbirinden ayırır, yer sarsıntısı gibi. Uçurumlara köprü atan cümlelerde var. Bir ırmağa benziyor zaman. Hayretten dona kalmış. Perdede hep aynı gölgeler. Karagöz'ün repertuvarı tarihinkinden daha zengin. Juvenal'i öfke şairleştirmiş, öfke yani isyan. Şark'ta fert değil, sokak isyan eder. Sorumsuz ve şuursuz bir bir ayaklanış. Hikmet, hamakatle vuslatı hayatın tabii cilvesi saymaktan ibaret. ..... Coşmak lazım, diyor Saint-Simon, yaşamak lazım. Hem zirvelerde, hem uçurumlarda yaşamak. Dizginleri gerilen at şahlanır, ama kanatlanmaz. ...... İnsanları eskisi kadar sevmemek. İnsanları ve eşyayı. Galiba ölmek de bu. " diyor Meriç.Düşünce ile başlayan serzenişteki yabancılığı okuyabildiniz mi? Yabancı,yabancı,yabancı...insan insana yabancı,insan kendisine yabancı. Çünkü,insan insanı dinlemez,insan kendisini anlamaz. Nerden icab etti bunu yazmak diye sordum kendime.Cevabım yine bende....ANLAŞILMAMAK. Az önce forumda bana verilen yanıtlara baktım. Yine anlaşılmamışım. İşkence dediğim de bana "aklanan" Faili dediğim de bana "işine gelinen" olarak sunulan, Kürt Sorunu dediğimde "bölücülük" ile suçlanan düşünceler...hemen akaibinde gelen eleştiriler;"madalyonun öbür yüzünü neden yazamıyorsunuz?" Ben madalyonun öbür yüzünü de çok yazdım.Ama kimse yazdığım öbür yüzü göremedi. Sorun benim yazdıklarım değil,anlaşılmam hiç değil. Sorun,düşüncelerimizde ki kargaşalar,sorun kendimize olan yabancılığımız... yani tamamen özeleştiri. teşekkür ederim,kendime,size ve bu zihniyetti bize aşılayan herkese. egemenlere,çıkarlara ve dengelere...başardılar bunu,artık biz bize yabancıyız! teşekkür ederim sevgili ülkem!
Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 16 yıl "Düşünce bir köprü, kıldan ince, kılıçtan keskin... Kalabalıklar geçemez üzerinden. Ülkeler asırlarca habersiz yaşamış birbirinden. Ne Asya Avrupa’yı tanımış, ne Avrupa Asya’yı. El Biruni boşuna anlatmış Hint'i çağdaşlarına. Kıt'alar kapalı birbirine. Yalnız Kıt’alar mı? Aynı mahalledeki insanlar birbirlerine yabancı. Her ev meçhule giden bir kompartıman. Kompartımandakiler tesadüfün bir araya topladığı üç beş yolcu. Ne Marx’ın annesi oğlunu anlayabilmiş; ne Cromwell, Milton’u. Saint-Simon Ebediyete giden yol tımarhaneden geçer diyor. Tehlikeli bir durak, tımarhane. Birçok yolcular cinnette karar kıldı: Nietzsche, Hölderlin. Comte, ömrü boyunca huysuz bir aşık gibi dalaştı cinnetle. Ayrılan birleşen, tekrar ayrılan bir çifttiler. . .! Anlaşılamak istiyorsan eğer, önce seni anlamayanları anlamaya çalışmalı ve anlamalısın, arkadaşım.
Gönderi tarihi: 22 Şubat , 2009 16 yıl "Düşünce bir köprü, kıldan ince, kılıçtan keskin... Kalabalıklar geçemez üzerinden. Ülkeler asırlarca habersiz yaşamış birbirinden. Ne Asya Avrupa’yı tanımış, ne Avrupa Asya’yı. El Biruni boşuna anlatmış Hint'i çağdaşlarına. Kıt'alar kapalı birbirine. Yalnız Kıt’alar mı? Aynı mahalledeki insanlar birbirlerine yabancı. Her ev meçhule giden bir kompartıman. Kompartımandakiler tesadüfün bir araya topladığı üç beş yolcu. Ne Marx’ın annesi oğlunu anlayabilmiş; ne Cromwell, Milton’u. Saint-Simon Ebediyete giden yol tımarhaneden geçer diyor. Tehlikeli bir durak, tımarhane. Birçok yolcular cinnette karar kıldı: Nietzsche, Hölderlin. Comte, ömrü boyunca huysuz bir aşık gibi dalaştı cinnetle. Ayrılan birleşen, tekrar ayrılan bir çifttiler. . . teşekkürler umuduna teşekkürler hayallerine teşekkürler inadına , kavgana teşekkür ederim yazdıklarına daha başaranadılar bence..... hala umut var , çünkü bizler varız sauron'un (yüzüklerin kardeşliği) karanlığını , türk ve kürt egemelerinin uygulamalarını , sistemin planlarını engelleyebiliriz. ***
Gönderi tarihi: 22 Şubat , 2009 16 yıl "Düşünce bir köprü, kıldan ince, kılıçtan keskin... Kalabalıklar geçemez üzerinden. Ülkeler asırlarca habersiz yaşamış birbirinden. . . . ..... Sayin mavi, sizi anlayanlar var ve bunlarin sayisi hicte az degil. Anlamak istemeyenlere ne anlatsaniz kar etmiyor malesef. ben kendi yasadigimi anlatiyorum ve o bile anlasilmak istenmedigi icin anlattiklarim "hikaye" olarak nitelendiriliyor. Ne derler ülkemizde anlamayanlara? Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az derler. Olay bu kadar basit. Ama siz anlatmaya devam edin, cünki anlayanlar (anlamak isteyenler daha dogru olur) sizi devamli ilgiyle okuyor.
Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 16 yıl Yazar Anlaşılamak istiyorsan eğer, önce seni anlamayanları anlamaya çalışmalı ve anlamalısın, arkadaşım. Sayın Yazgan, tamamen özeleştiri demiştim...başta kendime teşekkür etmiştim. dikkate alacağım...saygılar.
Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 16 yıl Yazar Sevgili Guazimolo ve Sevgili Dünyahepimizin, Yüreğiniz va anlayışınız için çok teşekkür ederim İyi ki varsınız,iyi ki dünya hala sizler ile var.
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.