Misafir birce Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2009 Çeşme hakkında genel Bilgiler: Çeşme İzmir'in batısına doğru uzanan Çeşme yarımadası üzerinde yer almaktadır. Güzel tatil beldesi Çeşme bu yarım adanın ucunda İzmir'e takriben 80 km uzaklıkta yer almaktadır. Çeşme'nin adı antik devirlerde Cyssus olarak geçer. Uzun ve kurak bir yazdan, dolayısıyla suya olan arzu ve hasretten ötürü bu bölgedeki çeşmeler çok önem kazanmış ve zamanla adını bu bölgeye vermiştir. Çeşme'de zaman içinde İyonlar, Likyalılar, İranlılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuk Türkleri (Aydınoğulları Beyliği) ve nihayet Osmanlılar hükumranlıklarını sürdürmüştür. Çeşme Limanı ulaşım kolaylığından ve korunmalı konumundan dolayı denizciler için çok önem arzetmiştir. Uzun seneler Osmanlı Donanmasının limanı görevini sürdürmüştür. Bugün için de gerek deniz taşımacılığında ve gerekse deniz yolculuğunda önemli bir role sahiptir. Çeşme'den 6 deniz mili uzaklıktaki Sakız adasına (Yunanistan) ve ayrıca Ancona ve Venediğe (İtalya) düzenli yolcu gemisi ve arabalı vapur seferleri vardır. Çeşme çarşısında gezinti zevklidir. Burada her şeyi bulabilirsiniz. Çeşme birbirinden güzel koylardan ve yerleşim yerlerinden (Ildır, Şifne, Paşa Limanı, Ilıca, Boyalık, Aya Yorgi, Dalyan, Teke, Pırlanta, Altınkum, Alaçatı) oluşmaktaktadır. Bu güzel koyların bazılarında çok bakımlı (Seaside, Granada, Sole Mare,vb..) gibi özel plaj tesisleri (Beach Clubs) bulabilirsiniz. Bu özel plaj tesisleri geceleri eğlence mekanlarına dönüşmektedir. Ilıca plajı 2 km uzunluğu, ince ve beyaz kumu, sığ ve turkuvaz renkli deniziyle haklı olarak dünya çapında ün kazanmıştır . ldır koyu ise sadece ressamların tablolarında rastlayabileceğiniz bir romantik güzelliğe sahiptir Çeşme yöresi termal kaynaklarından dolayı da meşhurdur. Bu konuda Şifne ve Ilıca öne çıkmaktadır. Çeşitli hastalıklar yanında özellikle her türlü romatizma, kadın ve cilt hastalıkları, karaciğer ve idrar yolları rahatsızlıklarına iyi geldiği söylenen kaynak suyunun sıcaklığı 58˚C olarak verilmektedir. Termal banyolar her zaman hizmetinizded Ildır, Milattan 1000 yıl önce Erythrai diye anılırdı ve İyon Şehirler Birliğinin 12 üyesinden biriydi. Korunmalı limanı sayesinde deniz ticaretinde önemli bir rol oynardı. Ildır'da eski Yunan ve Roma dönemlerine ait eserlerin bulunduğu küçük ve mütevazi bir müzeyi, amfi tiyatroyu, tepedeki kilise kalıntılarını görebilirsiniz. Ildırı'da (Erythrai)da gözle görülen kalıntıların başında şehir surları gelir. Bunun yanında akropolis ve kuzeyinde tiyatro ve yine akropolisin kuzeyinde yapılan kazılarda ortaya çıkan Hellenistik ve Roma Döneminden kalma villa yapıları, Arkaik Döneme ait Athena tapınağı, Bizans döneminde inşa edilmiş kilise, Cennettepe olarak adlandırılan yerde Roma villası ve mozaikleri, Geç Roma Bizans Döneminde inşa edilmiş hamam yapısı görülebilir. Ildırı (Erythrai) antik şehrinde yapılan kazı ve araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılan askeri ve sivil yapıları ziyaretçiler ücretsiz olarak ziyaret etmektedirler. Antika devirlerde İnsanlar Erythrai tepesine çıkıp güneşin batışını hayranlıkla seyrederlermiş. Bu muhteşem olayı bugün daha çok Ildır koyuna ve adacıklara geniş açılı bir görüş sağlayan Manzara Kahvesinde ve Şirin Cafe'de yaşayabilirsiniz. Alaçatı eskiden kalma binalarının korunması ve dar sokakları ile ön plana çıkmaktadır. Bu ortamda geceleri gezmek, restoran ve cafelerde ay ışığı altında oturup, içkinizi yudumlarken gelen geçeni seyretmek doyumsuzdur. Cumartesi günleri büyük, güzel ve çok sevilen Alaçatı Pazarı gündemi oluşturur. Alaçatı'da dünyanın en güzel ve en tanınmış rüzgar surf'ü merkezlerinden biri bulunmaktadır. Çeşitli Surf Club'lerinin yer aldığı bu merkez bütün dünyanın surfçüleri için büyük bir cazibe merkezi teşkil etmektedir. Pırlanta plajında ise Kite-Surfing denilen paraşütlü surf yapabilirsiniz. Dalyan'daki veya Ildır'daki Balık lokantaları çok ünlüdür ve kışın dahi İzmir tarafından ekstra bunun için gelen müşterilerle doludur. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2009 Hava Durumu (İklim) İlkbahar/Sonbahar : Nispeten seyrek yağmurla birlikte güneşli, Ortalama sıcaklık 18˚C, Deniz suyu 15˚C. Yaz : Daimi güneşli, Ortalama sıcaklık 26˚C, Deniz suyu 23˚C. En sıcak aylar : Temmuz ve Ağustos Diğer bilgiler : Balkan yarımadası ve Ege denizi üzerinden gelen kuzey rüzgarları yazın bunaltıcı sıcaklığını hissetmenizi önler. Çeşme'nin iklimi akçiğer ve kalp sorunu olan kimselere tavsiye edilir. İmkanlar ve Aktiviteler Çeşitli su sporları, rüzgar surfü, paraşütlü surf, balık tutma, plaj voleybolu, tekne turları, kır/dağ gezintileri, termal banyolar, oto, motor ve bisiklet kiralama Görülmeye Değer Nesneler : Çeşme Bölgesi içinde: Cenevizlilerden ve Osmanlılardan kalma Çeşme kalesi, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaptırılan Kervansaray, Erythrai harabeleri, Çeşme Bölgesi yakınında: İzmir (şehir turu/Kemeraltı çarşısı), antik Efes şehri, Sart harabeleri, Karaburun yarımadası etrafında kıyı boyunca gezi Ulaşım İmkanları Kolay deniz ulaşımı. İzmir Adnan Menderes Hava Limanı - Çeşme arası takriben 100 km dir ve ulaşım otoban ile olmaktadır. Yaz aylarında Çeşme'ye, İzmir'den başka İstanbul ve Ankara'dan da daimi olarak düzenli seferler yapılmaktadır. Çeşmenin çeşitli yerleşim yerleri arasında da düzenli minibüs seferleri vardır. ULAŞIM AKP’li aday seçilirse Çeşme’yi Dubai yapacak ! AKP’nin Çeşme Belediye Başkanlığı aday adayı Mehmet Ali Gökçeoğlu vaatte sınır tanımadı. Eğer Gökçeoğlu söylediklerini yapabilirse Çeşme 2015’te Dubai gibi olacak AKP’nin Çeşme Belediye Başkan aday adayı Mehmet Ali Gökçeoğlu, başkan seçilmesi halinde yapmayı vaat ettiği projelerle Çeşmeliler'in desteğini sağlamaya çalışıyor. Harita ve Kadastro Mühendisi olan, Çeşme Fenerburnu’nda kendi evinin bahçe duvarlarını içinde çeşitli deniz balıklarının bulunduğu devasa bir akvaryum haline getirerek haberlere konu olan Gökçeoğlu, başkan seçilmesi halinde yapacaklarıyla ilgili afişler hazırlattı. Afişlerde, Çeşme için hedeflenen projeler, görenleri şaşkına çeviriyor. Hürriyet'in haberine göre evli ve 3 çocuk babası Gökçeoğlu’nun ’Çeşme 2015’ başlığı altında tanıttığı projelerden bazıları şöyle: Yıldız Burnu açıklarına Dubai’deki Palmiye Adası’nın tıpa tıp aynısı, dünyanın en yüksek binası olacak ve her katı ayrı dönen Burgu Towers, palmiyeler arasında bir araziye yaptırılacak, 6 milyon Euro’ya mal olacak uzay mekiği şeklinde ve düğmeye basıldığında 35 metre havalanabilecek UFO uzay kabin restoranları, Karadağ tepesine kadar uzanan bir teleferik hattı, dünyanın en büyük yat limanı, her eve sıcak su. İŞTE VAATLERİ - TOKİ ile yapılan çalışmalarımız hızlandırılıp, bir an önce halkımızın kira öder gibi konut sahibi olmasını sağlayacağız. - Belediyeye 4 adet ambulans alınıp yatalak hastalar, yaşlılar ve ihtiyaç sahipleri ücretsiz sağlık kurumlarına ulaştırılacaktır. - Öğrenci servisleri ücretsiz olacaktır. - Her otele değil her eve sıcak su bağlatılacak. - Su şirketi tekrar belediyeye bağlanacak ve faturalar asgari limitten uygulanacaktır. - Merkezde bulunan Ro-Ro Limanı şehir dışına taşınıp tır taşıyan yük gemileri merkeze alınmayacaktır. - Çeşme limanı Fener burnundan ve tekke plajından mendirek yapılarak dünyanın en büyük yat limanları bölgesi oluşturulacaktır. - Sit dereceleri yumuşatılıp yarışma kazanmış projelerle ileri teknolojiyi getiren planlar yapılıp uygulanacaktır. - En kısa zamanda elektrik ve telefon kabloları yeraltına alınacaktır. - Çeşme merkez ve çevresinde ücretsiz otopark alanları oluşturulmasına önem verilecek. - Çeşmede yapılacak olan oteller ve çeşitli oluşacak işletmelerde Çeşme’de yaşayanların çalışmasına öncelik verilip ortalama 3000 kişi olan işsiz sayısını sıfıra indirmek en öncelikli amacımızdır. - Bizim işimiz sahil kenarlarındaki restoran ve işletmeleri yıkıp yakmak değil daha çok teşvik etmek olacaktır. Çeşme sahil şeridindeki çeşitli devlet kurumlarına ait olan yapıları sahilden çok daha uygun yerlere taşıyıp, bunların yerine bir turizm kentine yakışacak işletmeler yapılacaktır. - Eski Festival günlerini aratmayacak Uluslararası Müzik Festivalleri düzenlenip, turizm ve tanıtım için yurtdışında yapılacak olan bütün organizasyonlar, belediyemizin maddi ve organize çalışmalarıyla en üst seviyede yapılacaktır. - Başkanlığımızda her daim direk başkanınız ile görüşebileceksiniz. - İşyeri açılışı yapılır iken esnafımızın ruhsat harçları taksitlendirilip kolaylık sağlanacaktır. - Bütün yollar ve mahalle araları (özellikle bayanlar için) 24 saat yürünecek ve güvenlikli bir hale getirilecektir. - İşçiler için bekleme alanları oluşturulup, ulu orta meydanlarda bekleyen grup görüntüleri engellenecektir. - Çeşme Tedaş'ın arka tepesinden Karadağ tepesine kadar teleferik hattı kurulacaktır. - Tabela vergileri ve işgaliye bedelleri alt limitten hesaplanıp işletmelere katkı sağlanacaktır. - Belediyemiz sadece yerel yönetim hizmeti değil, çeşitli işletmeler kurup sağlamış olduğu kazançlar ile çok daha faydalı yatırımlar yapacaktır. - Çeşitli kültür etkinlikleri (Galeri, Sergi, konser, Konuk yazarlar ile söyleşiler, Tartışma Forumlar vs.) düzenlenecektir. - Şehir içi özel gezinti araçları ile şehir turu düzenlenecektir. (Tren şeklinde traktör, Üstü açık otobüs vb.) - Çeşme’de yaşayan öğrencilere dershane yardımı ve yükseköğrenim bursu verilecek. - Etrafına pis kokular yayan arıtmaların düzenli aralıklarla filtreleri değiştirilerek halkımızın rahatsız olmasına fırsat verilmeyecek. - Çeşme’de araç muayene istasyonu yapılması için tüm girişimler ivedilikle yapılacaktır. - Yoksullar, kimsesiz ve yaşlılar belediye tarafından kurulacak bakım evlerinde ikamet ettirilecektir. - Çeşme’yi havaalanına kavuşturacağız. - Halkımız için semt pazarlarına dönüş servisi tahsis edip herkesi evine yakın bir noktaya götürecek taşıma sistemi oluşturulacaktır. - Sıklıkla memnuniyet anketleri yapıp, eksiklerimiz tamamlanacaktır. - Devlet memuru ve özel sektörde çalışan bayanlara kreş yardımı yapılacak. - Çeşme’de YOL’dan başka bir şeyler de yapılması gerektiğini ispatlayacağız Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Co-Admin Ω Smyrna Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2011 Co-Admin Paylaş Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2011 Çeşme’ nin en keyifli yönlerinden biri batısında boydan boya uzanan Sakız Adasıdır. Güneş ada tarafına geçtikten sonra denizin üstüne vuran parıltılı yansımalar insanın gözünü kamaştırır. Upuzun süren günbatımının güzelliğine doyum olmaz. Hava karardıktan sonra karşı kıyıdan bize göz kırpan titrek ışıklarsa merakımızı iyice o yöne çeker. Birgün kısmet olur, limandan bir tekneye atlar ve kendinizi Sakız’da bulursanız ne yapayım demeyin, gelin beni izleyin… Çeşme limanına doğru yolun sağındaki seyahat acentelerinden birini gözüme kestirdim; tonton ve bilgili sahibi hem otelimi, hem de iner inmez kiralayacağım arabayı çabucak ayarladı, Chios haritası üzerinde görülmesi gereken yerleri işaretledi, önerilerde bulundu ve beni sağlıcakla yola uğurladı. Limandan kalkan teknelerin içine arabalar da sığıyor. Yolcular doluşunca Çeşme’yi arkamızda bırakarak denize açıldık, yaklaşık kırkbeş dakikada Sakız’a vardık. Gümrükten çıkarçıkmaz elindeki kağıtta adımı gösteren birine doğru yürüdüm; İlias (aynen bizim İlyas) kendini tanıttı, kağıtları imzalattı, yarı İngilizce yarı Türkçe “otele geçerken beni de dükkana atıver” dedi, kiralık renoya bindik ve “ver elini Sakız”.sakız adası, sakız adası' nda nerede kalınır, ne yenir Bizim için Sakız, onlar için Xios (Hios diye yazılıyor ama okurken H ve S harfi düşüyor ve İo kalıyor), eski deyimiyle İonia (evet yanlış duymadınız bizim buralar ve karşı kıyıların bu mevkiinin eski eski en eski adı) adası büyük. Haritada bakarsanız göreceksiniz, karşısındaki Karaburun Yarımadası kadar büyük, tam sekizyüzellidokuz metrekareymiş!. Dokuz ayrı yönetim beldesine bölünmüş, en büyükleri bizim şimdi yanaştığımız liman kenti Hiosmuş. Deniz kıyısındaki yoldan ilerlerken binalar, barlar, kafeler, dükkanlar, arabalar, motosikletler arasından geçiyoruz. İç kısımlarında ise bir Ceneviz Kalesi çevresine inşa edilmiş Türk evleri, camii, pazar yeri, küçük müzeler, kütüphane ve park-bahçeler var. Otelim limandan aşağıya, güneye giden yolun sonunda, merkeze hem yakın hem uzak, sevimli KYMA Oteli. Sahibi Sakızlı Teo ve eşi İzmirli Güher çok hoş bir çift. “Karşı kıyı aşk hikayesi” onları burada buluşturmuş, yazları biri Hios’ta biri Kardamila’da deniz kenarında iki otel işletir, kışları İzmir’de kent yaşamı içinde geçirir olmuşlar. Çeşme’den aldığım bilgileri onlarla karşılaştırıp hemen yola koyuluyorum. Adada görecek birçok yer var, yol yer yer dağlık bölgelerden geçiyor ve virajlı, tek bir üste gecelemeye karar verdiğim için gün boyu gezip akşamları otelime döneceğim, o yüzden yolcu yolunda gerek. Kuzeye doğru sahile bakarak ilerleyen yoldan onaltı kilometre sonra Lagada köyüne varılıyor, geç bir öğlen yemeği için balıkçı ailelerin hazırladığı meze ve balıklar tam yerinde. Yerli marka soğuk bira ile iyi gidiyor. Buralardaki porsiyonların büyüklüğünü unutup biraz abartmışım ama uzun yemek sırasında yerlisiyle sohbet pek keyifli. Sakız en turistik olmayan adalarıymış, Ege’deki ünlü birçok adanın aksine burası kendi kendine yeten bir adaymış. Sakız diğer Kuzey Ege adalarında yetişen zeytinden daha çok gelir getiriyormuş, sakız hasadı zamanı adanın içlerine hiçbir yabancıyı sokmazlarmış. Atina için bile “uzak dursun” diyip “özgür takılmayı” yeğleyen bir tavırları var. Bu yüzden gittiğim köylerde az yabancı gördüm, ya da insanlar sıcakta gezmiyorlar. Türkiye’den gelenlerin çoğu ya teknelerle yanaştıkları temiz ve berrak sularda serinlemeyi tercih ediyor ya da en fazla Hios’ta kalıp etrafa şöyle bir bakınıp restoran-bar muhabbetine dalıyor. Benim Hios’taki favori yerim ise Mastiha Shop ve Kafesi. Ana cadde üzerinde, denize bakan geniş şemsiyeli şık bir mekan. Sakızlı sıcak-soğuk kahveler çaylar, kurabiyeler çörekler yiyip içebildiğiniz kafenin arkasında büyücek bir damla sakızlı ürünler dükkanı var. Mastiha Shop’lar bir zincir, başka adalarda da gördüm. Sakız’dakinin yeri çok uygun, tam piyasa yerinde, gelen geçeni seyri keyifli. Sakız likörüne bayılırım, zaten İzmir’de büyümüş biri olarak sakızlı muhallebinin hastasıyım J Sekiz-dokuz yıl önceden başladığımız her Çeşme gidişimizde arkadaşımız Ali’nin bana gösterdiği bir dükkandan sakız likörleri alıp taşırım, Senem’in muhallebisini yalayıp yutarım. Son yıllardaki ada gezileri sayesinde sakızlı başka lezzetleri kapıp getiriyorum. Burası ise ana kaynak, kaçırılmaz ! Çeşme’nin göz kırpışlarını seyre dalıyorum. Şansıma bir de dolunay zamanı… Marmaro köyü Lagada’nın on kilometre daha kuzey kıyısında çok güzel bir koyda. Akşamları cıvıl cıvıl gençler kaynıyor. Buralar yazlık evlerin bulunduğu keyifli tatil kıyıları, Temmuz başında bazı evler kapalıydı, sahipleri henüz tatile gelmemiş belli. Deniz kıyısındaki lokanta ve kafelerde oturuyorsun, hemen önünden millet suya giriyor, suyun dibi görünüyor, attığın ekmekleri yemeğe gelen irili ufaklı balıkları hepbirlikte izliyorsun. Abartısız bir düzen ve özen var, insan sayısı yeterli (daha az veya çok olmasını istemezsin), tatlar-kokular-görüntüler içini açıyor. İdeal köy yaşantısı diye aradığımız doğru ölçek bu mu acaba? Akşam hava geç karardığı için vakitlice otele geri dönüyorum. Otelin denize bakan terasında oturup bu kez Çeşme’nin göz kırpışlarını seyre dalıyorum. Şansıma bir de dolunay zamanı kii .. sessiz şükürlerimi sunuyorum. Sabah kahvaltısı aynı terasa bakan yemek bölümünde açık büfe halinde. Zengin kahvaltıyı erken bitirip hava çok ısınmadan yola koyuluyorum. Bu kez güney yönüne, adanın içlerine gideceğim. Sakız ağaçlarının bolca yetiştiği Mastichochoria bölgesi adanın tarihi boyunca en önemli yeri. Damla sakızı, sakız ağaçlarından doğal ve geleneksel yöntemlerle toplanırmış. Adaya olan ekonomik getirisi onu herzaman zengin ve güçlü kılmış. Tarih boyunca yönetimini ele geçiren beylik ve imparatorluklara vergilerini kolayca ödeyip rahat edebilmişler. Antik Yunan yazarları sakızın tıbben kullanımından bahsetmiş, Hipokrat tıbbi bitkiler arasında sakıza önemli yer vermiş. Roma döneminde hanımlar dişlerini beyazlatmak için damla sakızlı çubuklar kullanmışlar. Antik çağda ada halkı sakızın yağını çıkarıp hastalık tedavilerinde, yılan sokmasında, mide yanmasında kullanırmış. Öksürüğe bile iyi geldiği söylenirmiş. Bugünse eczacılık, parfümeri, yiyecek, içecek, boya sektörlerinde girdi olarak bolca yararlanılan bir ürünmüş. Şimdi hasadın başladığı döneme girdik, yabancılara Eylül sonuna dek sakız ağaçlarına yaklaşmak yok, oralardan teğet geçip yirmibeş kilometre sonra ilk durağıma ulaşıyorum. Pyrgi adanın ortaçağdan kalan en büyük köyü. Yunanistan’ın en göze çarpan köylerinden biri denebilecek nitelikteki Pyrgi, labirenti andıran dar sokakları, gri ve beyaz desenli binaları ile çok özel bir yer. Köyün ortasındaki meydana kurulu büyük kilisesi de dahil olmak üzere bütün evler ve binalar özel bir teknikle yapılmış bir duvar dokusuna sahip. Duvarlara bu görünümü vermek için üzerini çimento ve volkanik kum karışımı bir sıva ile kaplayıp, üzerine beyaz kireç sürüp, sonra da bazı kısımlarını tırmıkla çekerek bu geometrik desen ve şekilleri elde ediyorlarmış. Duvarlar, kapı alınları, pencere pervazları, balkon altları her santimetrekarede ayrı bir işçilik, ayrı bir özen, bu sanatçı uğraşından etkilenmemek olanaksız. Sokak sokak iki saat dolaşıyorum, fotoğraflıyorum, sohbet ediyorum; bir ev yapılırken ustalarla birlikte ev sahibinin zevkine ve isteğine göre birlikte çalışıyorlarmış. Eski yapılanların tadı başka, güneş ve rüzgarın soldurduğu doku çok estetik duruyor. Yenilerden bazısı biraz çiğ kalsa da zamanla solacak diye düşünüyorum. Pyrgi’nin limanı Emporios sahili hem güzel, hem kumsal, denize girmek için ideal. Fazla oyalanmadan adanın batısındaki başka bir ortaçağ köyüne yöneliyorum. Mesta adanın güney batısında alçak tepeler arasında yer alan otantik bir köy. Korsanlara karşı korunmak üzere güçlendirilmiş duvarlarla çevrili. Arabalar duvar dışında bırakılıp içeri yayan giriliyor. Şehre dört ayrı kapıdan giriliyormuş. Ben birinden girdim ama labirentte kayboldum. Daracık sokaklar, nerdeyse evlerin içinden geçilen aralıklar, dolambaçlı yollar, tüneller, oyuklar, geçitlerle karmaşık bir plana sahip. Meğer bu sınırlı girişler, karışık sokaklar ve tüneller ondördüncü yüzyılın savunma mimarisinin en iyi örneklerinden biriymiş. İçeriye saldırmaya çalışan korsanların kafası iyice karışmıştır. Ben de hem eğlenceli hem gölgeli bir kayboluş yaşıyorum. Sıkışık küçücük sokaklarında sevgili Egeliler yine kapı önü muhabbetindeler; kadınlar iş işler, fasulye ayıklar, yaşlılar uyuklar, çocuklar bağrış çığrış oyunlar kurarken kimine selam verip, kiminden yol çıkar mı çıkmaz mı işareti alıp gezimin keyfini çıkarıyorum. Ortasındaki meydana ulaştığımda kocaman çınarın dibinde güzel bir kafe serinlemem için beni bekliyor. Akşamüstü dönüşe geçtiğimde Limenas Meston sahiline uğrayıp başka bir dağ yolunu tutuyorum. Sakız Adası topoğrafyası elbette ana karadakinin aynı. Çeşme civarında gezerken çevre nasıl görünüyorsa, burası da öyle. Ege ve Akdeniz bölgesi iklimi de aynı: Yazlar sıcak ve kurak. Hem sıcaklık, hem kuraklık, üstüne de orman yangınları burayı çok muzdarip etmiş. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan bir yangın güzelim tepeleri kelleştirmiş. Ağaçlandırma çabaları bizdeki gibi hızla devreye girmiş. Yangınlara karşı korunma yöntemlerinden biri dağlık yollarda dikkatimi çeken kulelerdi. Hem yangın söndürücü araçların bulundurulduğu, hem haber verici istasyonlar olarak devriye çalışan bazı kritik noktalar var. Yol boyunca kenarlara yerleştirilen acil durum telefonları da çok yararlı. Oradan geçen biri hem gördüğü dumanı haber verebilir, hem başka bir ihtiyaç için yardım çağırabilir, ince düşünülmüş bir uygulama. Gittiğim yolun zirvesinde (yine çok tanıdık isimli) Aya Yorgi’de ise başka önemli bir uygulama dikkatimi çekti. Tepenin yanında derin bir çukurun içi damların kaplandığı yalıtım malzemesi ile kaplanmıştı ve içi su doluydu. Baharda yağan yağmur sularının toplandığı yapay bir göl gibi düşünün, yazın hem yangın söndürmekte, hem sulamada kullanılıyor. Hava güzel, deniz sakin, su ılık. Ada güzel, insanlar sakin, içim ılık. Üçüncü günümün sabah kahvaltısından sonra otelin girişinde konuklarla ilgilenen Teo’nun Annesi ile sohbetleşiyoruz. Daha önce gezdiğim köyleri anlatıyorum, sonra benden birşey yapmamı istiyor. Oğlu ve gelini daha çok Kardamila’daki otelde kaldıklarından buraya o bakıyormuş ve otelden şu sıralar ayrılamıyormuş. Ama bir duası varmış ve ben onun için gidip iletebilir miymişim? Elbette giderim teyzecim diyip haritadan yolumu belirliyorum. O da gidip göreceğin köyü çok beğeneceksin diyor. Bu kez kuzey batıya doğru kırkbir kilometrelik yolum var. Volissos gerçekten güzel bir dağ köyü olarak daha yaklaşırken dikkatimi çekiyor. Bazı dönemeçlerde bir kaç kez arabayı yol kenarına çekip bu güzel korunmuş ve onarılmış köyü fotoğraflıyorum. Teyze haklıymış, iyi ki geldim! Köyün dışında arabalar bırakılıyor ve yokuş yukarı doğru taş evler, butik oteller, şık lokantalar, dükkanlar arasında keşif yürüyüşüne geçiliyor. Tepede çok güzel bir manzaraya bakan Venedik kalesi var. Köyün ana kilisesi her yıl 6 Ağustos’ta dini ziyaretçilerle dolup taşıyormuş. Aslında her köydeki kilise ve dini kutlamaların bolluğu halkın güçlü inançlarının göstergesi. Burası zengin ve bakımlı bir köy olarak ayrı bir yere konuyor. Yılın bu zamanları hem Hios’tan hem Yunanistan’ın diğer yörelerinden çok ziyaretçi geliyormuş. Ziyaretin en önemli nedenlerinden biri köyün yedi kilometre daha batısında deniz kenarında bulunan Aya Markela Aya Markela bir hac yeri olarak kutsallığını bugün de muhafaza ediyormuş. Özellikle Hios halkı Temmuz sonunda isim gününü kutlamaya buraya akın edermiş. Adanın en kutlu yeri olarak tanımladıkları, Teyzenin gelmemi rica ettiği yer de işte bu manastır. Volissos tepelerinden kıvrılarak aşağı inip deniz kıyısına ulaşıyorum. Önümde beyaz kumlu sakin ve temiz bir plaj var. Hemen gerisinde gölgelik yapan ağaçlardan birinin altına park edip, bembeyaz boyalı alçak Manastır duvarı boyunca yürüyüp içeri giriyorum. Avludan geçilip Manastır kapısına varılıyor; içeride dua edenler, mum yakanlar, rahipleri dinleyenlerle dolu bir kalabalıktayım. Teyzenin elime tutuşturduğu kağıdını söylediği yere bırakıyorum. Her inancın kadın erenleri vardır, Markela Ana’ya bir dua da benden gitsin. Çıkışta minik el tezgahlarından Teyze için uğurlu bişiy alıp kumsala yöneliyorum. Hava güzel, deniz sakin, su ılık. Ada güzel, insanlar sakin, içim ılık. Serap BAŞOL Chios’ta HOTEL KYMA tel 30-2271044500 – kl. Nenitoussi caddesi ucuz araba kiralamak icin; Ilias Gambas 30- 2271020160-2271021604 [email protected] 36 Aegean ave. de Mastiha Shop ve kafesi Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ kadir_ist Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2011 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2011 Çeşme'nin Dubai olmasına ne gerek vardır sorarım? Hemen her geçen gün Arabileşiyoruz.....Dubai Çeşme'ye benzese çok daha iyi olur bence.... İzmirliler olarak, biz Çeşmenin Dubai olmasını istemiyoruz...., Zaten Alaçatı, elden yitip gitti.....gereğinden fazla ticarileşip, gereksiz bir marka, özenti haline gelip, özgünlüğünü kaybetiii.... Nerde o 10 sene öncesinin Alaçatısı, nerde şimdiki Alaçatı..... Biz gelişmişik, popülarite ve çok para istemiyoruz.... Biz elimizdeki bu güzelliklerin korunmasını istiyoruz..... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sucan Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2014 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2014 tatil köyleri araştırıyorum çocuklu önerebileceğiniz hem uygun hem eğlenceli önerebileceğiniz bi yer var mı ? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.