Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bir ateistin sorularına ALLAH ın HİKMETİ ve izni ile cevap!...


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bir ateistin sorularına ALLAH ın HİKMETİ ve izni ile cevap!...

 

 

 

Allah bir varlıksa başı ve sonu olmalıdır....

 

misal dünya bir varlıktır,geoit şeklinde bir varlıkdır!.. bir daireyi anımsatır ama bir dairenin bilindiği gibi sadece bir merkezi vardır!... onu bir cizgi veya bir agaç gibi bir başı veya sonu yoktur!... bu halin bir başlangıcı ve sonu olamaz o sadece kendine tabidir,merkez odur hiçlik ila sonsuzdur!..hatta deyim yerinde olursa daire kendi çizgisi içinde sonsuzdur ve devinim halindedir...ben dairenin bir varlık olduguna inanıyorum ama onun başı ve sonu yoktur o hep devinim halindedir...ama sen bir yerden başlamak istersen o ayrı bir yerden parçalayıp başlaya bilirsin ama bu seferde o bir daireden cok bir yay olacaktır!... ki bilim dediğinde budur bir noktadan tutar ve sona ulaşmaya çalışır ama bilindiği gibi bir son yoktur!...varlıkların bası ve sonu vardır diye idda ettin dairenin başını ve sonunu göster...iki uc noktası olarak onu nasıl tutacaksın...veya dünyanın...demekki kapsama ve devinimi daimi olan her maddenin başlangıçı ve sonu yoktur...ki ALLAH herşeyin kapsayan ve devinimini besleyen kaynagıdır!...merkez ve sonsuzdur...

 

 

 

Alıntı:

algıların hadi geçtim algıları, düşüncelerin belli bir kapasitede kalıyorsa varlığı sorgulama yetin olmaz tabiki... düşüncenden büyük şeyler sonsuz büyüklükte ve güçtemi oluyor?

 

eger düşüncen sonsuzsa sende sonsuz olursun!... eger sonsuzu düşünüyorsan burda durum biraz değişir!...düşünceden büyük olan şey düşünülen şeydir!...düşünceden güçlü olan ise düşünülenden sonrakinin düşündüğün anda idrak edilememesidir!...

 

 

Alıntı:

İlkel kabile dinlerinden farkı yok bunun... unga munga tribi... ya allah oluyor bu kadar fark var...

 

gördüğün gibi insanların beklentilerinin ve kalıplarının ilkel kabile insanlarınınkinden farkı yok!...ortak nokta kalıptır o oyleyse boyle olmak zorunda...dogayı yaratan dogadan üstündür!... bu aynı arabayı yapan arabayı kullanır gibisindendir...insan arabaya tabi degildir! araba insana tabidir...

 

 

Alıntı:

Varlıksa eğer varlık olduğuna dair izler olmalıdır...hacmi, boyu, başı sonu

 

dünkü konusmamızdan ve bir sonraki yazımdan bunun yanlıs anlasılmaması ıcın acıklamalarda bulunmustum gene kopyalıyorum...

 

varolanda kesınlıkle varlıktır!...ama dıkkat et varolan dıyorum cunku onun bır sebebı yoktur!...cunku bır sebebe muhtac olsa varedılen derdım ve bızler gıbı varedılen herseyde onu deney asamasında tahlıl edebılrdık...

 

ve gelelım nacız soruna düşüncede bir varlıktır!... hatta sevmekte kendini belirli bir noktada hissettirir!...maddeleri nasıl algılıyoruz beş duyu organımızla bunlardan biride hissetmedir!..ben düşündüğümü hissediyorum ama ortada bir hacim veya maddeye özgü elle tutulur birsey göremiyorum!...misal düşünmemeyi düşünüyorum!...(bunu soyluyorum cunku sız bır maddeyı dusunmuyormusunuz demeyın dıye) ben sevdiğimi hissediyorum ama ortada buna dairde bir madde yapısı göremiyorum!... hani bir düşünce veya sevmek tası gibisinden birşey düşmüyor! ama hissediyorum!...demekki hissedilen hersey bir hacme veya maddesel oldugu idda edilebilecek hacim boyu başı sonu olmuyormuş...ki bunun nerden geldisini nerden gittisini sorgulamıyorum...sadece olana bakıyorum...ki senin soylediğin seyler boyut, hacim bir deney acısından maddenın olması gereken seylerdir!... varlıgının kanıtı acısından gereklı degıldır!...

 

ozaman hacmını tartamadıgın boyunu olcemedıgın basının ve sonunun ulasılamadıgı hatta hızının olculemeyecegı derecede bırseyın senın gozunde varlık olmaması gerekıyor!...ama sen bunun bir hacme ve boyuta sahip oldugunu hissedip bilebiliyorsun...

 

Alıntı:

tutturmuşsunuz bi allah sonsuz büyüklüktedir...

 

sonsuzluk ALLAH a eş kosulamaz sonsuzluktan kasıt onun bir aletle ölçülebilecek hem bir madde olmadıgıdır hemde imkansızlıgıdır..çünkü bilimde sonsuz bilinemeyendir...bilinemeyenin bir nevi evrensel ismidir sonsuz!....

 

bu yüzden şu sorun itici bir şekilde hem seni hemde kendisini otomatik olarak dışarıda bırakır...(kırmızıyla işaretledim)

 

 

Alıntı:

tutturmuşsunuz bi allah sonsuz büyüklüktedir... o kadar yüce ise neden hacme ihtiyacı var?allah sonsuzdan beri vardır...o halde neden bizim gibi zaman içinde sıkışmış varlıklarla muhattap?

allah herşeyi bilir.... o zaman düzgün bir kitap ve türlü çeviri yollasaydı....

 

sanki su anda kuran okumaktan aciz biriyle konusuyorum ögrenme imkanı elinde ve bir dünya cevrilmiş kaynak var...bir ikincisi ben kurana inanırım ama kuran hakkında cok yaygın bir düşüncem yoktur!... cok detaylı bir araştırmamda!... ama onada İMAN etmişimdir...ve bana senin anlatmaya calıştıgın tarzda bir absürtlük su ana kadar içermemiştir ve içermeyecektir çünkü onun komünü ALLAHA baglıdır...dediğim gibi eşşek sizin nereye çekerseniz oraya gider...

 

ALLAH herşeyi bilirden kasıt evrende dahil içindekiler hatta içindekilerinde içi dir!...ama bu bilgi seni yönlendirmez ama bundanda aciz degildir!...

 

 

Alıntı:

allah mutlak iyidir... o halde kötülük olgusunu neden taşır?

 

hayır ve şer allahtan dır!...ALLAH iyi veya kötü değildir...en azından bunu sen bilemezsin1!... bende!... ALLAH yolunda HAYIR vardır!...

ADALET birşeyi bagışlamıştır ama birşeyide cezalandırmıştır!....işte HAK budur herkesin nasibini aldıgı şey...iyi ve kötü diye birşey ALLAH ta isim degildir!...bunlar dünyasal insan cıkarlarının tezahürüdür...

 

 

Alıntı:

allah bağışlayıcıdır? o zaman neden ona inanmayanlara cehennemde yakar?

 

inançsız olan tarafsız olur tarafsız olanda bertaraf olur!...inanmayanlar zaten hem bu dünyada hem diğerinde cehennemdedir...ALLAH ın gazabı yani insanların yaptıkları işlerden sonra çektikleri pişmanlıkları bu dünyada cehennemdir!...bu dünyada cehennemi yaşayıp o pismanlıgın HAKK ının anlamayan bilincindede bunu tasıyacaktır!....ALLAH ise herşeye HAKK ını eşit verendir...kimse yanmadan aydınlanamayacak merak etme sen!...

 

 

 

Alıntı:

Ve 2. sorun... allah öyledir böyledir.... eee sorarlar adama nerden biliyorsun peki? bilmediklerin boyunu aştığı için uydurmuş olma bunu?

 

evet belki haklısın neden bana güvenesin ki ben bilmediğimi söylüyorum!...ama su kesin bir noktadan ALLAH a kosuyorum eger temelim çürükse bu zaten yıkılacak ve yanlışı görecegim ve dogru şekilde ilerleyecegim!...eger bir insan iki kere aynı yanlısı yapıyorsa bilki o işte gönülsüzdür!...ama o işte gönüllü olan kişi ikincisinde dogruyu bulacak ve hep aynı dogruda odaklanacaktır ve dogrusunda istikrar olacaktır...reddetmek kolaydır ama kabullenmek daha zordur!...ve ALLAH dogruya eriştirendir!...

 

bilgiden kasıt ne orda?ALLAH akıldan cok kalp ile ulaşılandır!...akıl sadece bir idrak edicidir ve depolayıcıdır sevgiyle ekilmeyen bilgi dogruya kullanılmak için ugrasılmaz!...

 

 

 

Alıntı:

Allah varlıksa eğer başlı ve sonludur... allah varlık değilse eğer, sadece düşünce ürünüdür... bir imajdır. Ve görünen oki sadece belli düşünsel yada sosyal acizliklere sahiplerin düşünsel dayanağıdır.... Sorgulamayı konu allah olunca kesmek kaypaklıktır... inanç doğmadır... dogmalar sorgusuzdur.. koyunluk gerektirir...

sorgula ya da sorgulama allahı... karar kişiye aittir....

 

bunlar senin fikirlerin... hem sorup,hem yazıp, hem cevap vermişsin ilginç bir fantazi!...üçü bir arada...

 

 

saygılar....

 

 

 

 

Alıntı:

Yani gözlem ve sorgu ile allah inanacı oluşurmu diyorsun?

O halde neden tanrı kavramına ait tek bir bilimsel veri yoktur bunu söyle?

Kalıplar derken? neyse hiç girmiyorum bu konuya...

Allah varlıktır kabul ettin...

Şimdi söyle bakalım, allahın varlığı sorgulanabilirmi?

Sorgulanamazsa bunun sebebi nedir?

 

Alıntı:

Yani gözlem ve sorgu ile allah inanacı oluşurmu diyorsun?

 

sorgu demıyorum!.... ama dıkkat et sorgulamak yanlıs,kotu,ayıp,kaka da demıyorum!.. sadece sorguladıgın sey bır HAKİKATse gene ona cıkacaksın dıyorum...yanı sen dunyayı bır noktadan yurumeye baslayacaksın ve tekrar aynı noktaya gene geleceksın dıyorum ve bu hiç bitmeyecek...ama gozlem cok farklıdır gozlem olanı idrak etmektir...olan o sey neyse,nasıl isimleniyorsa o, onu oldugu anda ve oldugu noktada hazır bır sekılde bulacaksın!.. burdada zaten idrak vardır...zaten o olan deneyım neyse senın ıcın olacak...çünkü bir deneyimin yaratılması için bile önce deneyimin gelip ulaşacagı bir varlık gerekir...ama sorgu tekniğinde ise sen olup bitmiş olanın ve olması muhtemel olabilecek olanın peşine düşersin,buda seni hep aynı nokta,hep bir olmuşa götürecektir...ve yaşanmış bir şeyi yaşanmamış gibi farz edeceksindir!..işte ALLAH bana göre herşeyin ulaşa bilecegi son noktadır o doyumdur...sen ona ne dersen de...ben on aALLAH diyorum...

 

 

Alıntı:

O halde neden tanrı kavramına ait tek bir bilimsel veri yoktur bunu söyle?

 

bir tanrımı edinmek istiyorsun?

şunu bil ALLAH zorla edilenilenlerden degildir!..o apaçık kendini ve hakikatini ortaya tezahür ettirmiştir...ALLAH ın idraki için bir kimya sadece insanın içindedir...yeterki samimi gözlemle hatta gözlemlediğini ALLAH a bile baglama hiç bir kalıpta sıkışma...nasıl bir deneyde hakikat kendini gösteriyorsa!... bu gözlem deneyindede gerçek insana öyle gözükür...bana göre her bilimsel bulguda ALLAH bütün isimleriyle orda...sadece sabır....

 

 

Alıntı:

Şimdi söyle bakalım, allahın varlığı sorgulanabilirmi?

 

istediğin kadar sorgula bu kulagını tersten tutmaya benzer...her sorguluyusunda tekrar ALLAHA cıkacaksın...bu yüzden HAKİKAT sorgulanmaz diyorum!...bosuna ugrasmamanız için...kuranın yanlıslarını bulmak veya buldugunu sanmak ALLAH ın yok oldugunu ıspatlamak degildir...çünkü ALLAH ona sıgmaz sadece onda belirir....

 

 

Alıntı:

Sorgulanamazsa bunun sebebi nedir?

 

bunun cevabını hep verıyorum...HAKIKAT sorgulanmaz....du dereye maya calmak gıbı bır sey,calarsın tutmaz calarsın tutmaz,en sonunda calacak maya bulamazsın...ama sen ya tutarsa dıyorsan buyur...sen ateıstsın degılmı? tam anlamıyla senden duymak ıstıyorum.....

 

 

Alıntı:

allah LA İLGİLİ BU KADAR BİLGİYİ SORGUYLAMI ALDIN?

 

hala sorgudasın!...evet uzun bir süre baya sorguladım ama hersey ona cıktı!... sonralarda ise sorgulamaktan vaz gectim... bu kısa anlatımı

 

çünkü sorguladıkca bile, sizin su ankı durumunuz gibi,onun bu seferde yok oldugu sorgusundan kurtulamadım...bir sona kolay ulasılmıyor...

ama sorgulamadan vaz geçtiğim ve artık hiç bir şeyi düşünmediğim dönem herşeyi kusursuzca gözlemlediğimi farkettim, çünkü hiç bir şeye tam anlamıyla inanmıyordum hatta hiç inanmıyordum yani zihnim bir kalıba sıkışmamıştı!... sonrasında ise herşeyin özünün bir oldugunu anladım...ve gözlemlerin ancak bir deneyim oldugu vurgusunu burda idrak etmeye başladım...ve bu sürece kayıtsız kaldın...sahte olan seylerin gecici ve yıkılıp hatta yok olduguna bir çok kez şahit oldum...ama herşey özünde bir oldugu için sahte yıkılırken bile genel anlamında herşeyin bir öze sahip oldu fikrini benimsedim ve buna güvendim onu sorgulamadım ama daima gözlem içindeydim ama hiç beklentim yoktu...bu öz fikri ise beni ALLAH a ulaştırdı...herşeyin bir özü olsa dahi bunların aynı istekle tezahür etmeleri için bir noktaları olması gerekirdi yani bir istekten doglarını kastediyorum(işte bunu anlatması cok zor)..çünkü herşey özde birdir...işte bu özün başladıgı nokta ALLAHtır...o askın mutluluktur ve coskun enerjidir...

Gönderi tarihi:
Alıntı:

YOKSA SANA SUNULANLARDANMI?

 

herşey ortadaydı ben sadece kendimi şartlanmalar ve reflekslerden kurtardım ve gözlemleme yetenegim gelişti çünkü odaklarım dagıldı!... ve hiç bir şeyi sorgulamadım herşeyi oldugu gibi gördüm ve gözlemleme yetisine kayıtsız kaldım zaten sahte olan da gerçekmiş gibi davranısı uzun sürmedi dünya gerçek yüzünü gösterdi.....

 

Alıntı:

KENDİNE AİT BİR FİKİR VARMI İÇLERİNDE?

 

hepsi ALLAH ın HİKMETİ ben onun gerçekliğine inandım belli bir süreden sonra..tabi bu insanın inanış biçimine baglı!...hep inanıp hiç bir zaman bunu alamayacaklarda var çünkü mesele odak meselesi ben bir ŞEFKATE ugradım sadece yani lutuf bana geldi ve ben onu kabullendim...ondan kendimi sıyırmadım ve buna calısmadım cünkü gözleme yetisini farkettim....

 

 

Alıntı:

HALA HAKİKAT SORGULANMAZ DİYORSUN...

 

HAKİKATİN neresini sorgulamak istiyorsun beraber sorgulayalım bakalım nereye cıkacak?banada merak ettirdin hakikaten

 

 

Alıntı:

allah FİKRİNİN BİR TEZİ YOKKİ ANTİTEZ ÜRETELİM....

 

ama sen olmadıgı üzere tezi neye göre yazıyorsun öyleyse?sen anti tezlerle dolusun ama tezi olmadıgınıda sen idda ediyorsun!....

 

Alıntı:

ŞUNU BELİRTEYİM; allah NEDENSE İNANMAYAN KİMSEYE KENDİNİ GÖSTEREBİLECEK KUDRETTE DEĞİLDİR.

 

 

hareket etmek nasıl bir enerji isterse,hareketsiz kalmakta aynı enerjiyi ister!...iste bunlar birbirine zıt terimlerdir...yani birinde belli olan birseyin zıttı digerindede olmak zorundadır...yukardan ışık geliyorsa bir yerdede gölge olmak zorundadır...bu tamamen senın sartlanmana baglı bu inatçılıkla sahiplenilicek bir şey degildir....

 

 

 

.

Alıntı:

allah SADECE BİR FİKİRDİR...

 

zaten herşey bir fikirdir...zihin herşeyi kendine göre algılar... zihnin halleri sonsuzdur...zihinden geçmeden hiçbirşey sana ulaşmaz!... önemli olan zihnin o anki halini bilerek sana gelen şeyi alman!... o zaman sana gelen bazı seyler zihnin süslü ilizyonundan cıkar ve sen saf olanla yüzyüze kalırsın....bu ise artık fikirden arınmış bir şeydir,temizdir,özdür!...

 

 

 

Alıntı:

CEVAPLAYAMADIĞINIZ SORULARIN ORTAK CEVABI, KUDRETLİLER KUDRETLİSİ, HERŞEYİ BİLEN, NEDENSE İNSANDAN İMAN BEKLEYEN BİR DÜŞSEL YARATIKTIR allah....

 

o insanın HAKİKATE iman etmesinin daha HAYIRLI oldugunu soylemiştir...o özdür !..öz ise belirip kaybolmayandır...kendini öyleymiş gibi yansıtmaz o oldugu gibidir ve herseyden arıdır...bir şey beklemez zaten etkilenmez!...

 

 

Alıntı:

SEN FELSEFE GEOMETRİ MANTIK BİLİM DEMEDEN TÜM EŞANLAMLI KELİMELERİ BİRBİRİNE KARIŞTIRIP LAF OYUNU YAPMAYA DEVAM ET.

 

eger ben laf oyunu yapıyorsam...bir telaş içinde olurdum halbuki ben cok sakin ve sizi dinliyorum...siz bazen cevap verip bazende yerden yere vuruyorsunuz kimi zamansa tedirgin bir soru soruyorsunuz...cogu zamanda aynı soruyu farklı bıcımde soruyorsunuz...benım sızden bır kazancım yok!...herkez kendıne...

 

 

saygılar....

 

 

hayhak

O nun, bir bilinmeyen oldugunuda nerden cıkarıyorsun?..idrak edemediğin ve idrakinde güçlük çektiğin şey bilinmeyenmidir?

 

soran:

iste bunu iddia ettigin de sen,

 

idrak etmenin metodunu aciklamaya MECBURSUN!

 

hangi mantiki ve bilimsel metotlarla idrak edebiliz?

 

sakin, ucube kuran ayetleri ile gelme!

 

bilimsel bir aciklama yap da, anlayalim.

 

antik masallara ve arap martavallarina karnimiz tok.

 

ben nasıl idrak ettiğimi yukarlarda yazmıstım.... ama bu tabiki bir metod degildir!... herkesin kendi içinde yaşayacagı süreç farklıdır, ama sürecin sonunda tekrar aynı kelimeyi kullanacaları kesindir ''ALLAH''....

 

ama sen idrakin ne oldugunu sormak mı istedin?tam anlamadım....

 

QUOTE

hangi mantiki ve bilimsel metotlarla idrak edebiliz?

 

 

bilimsel metodlarla bunun idrakine ulaşman kısmen imkansızdır!....ama neden sanada o yol olmasın?...bilim bir süreci inceler ve buda bilgidir,bilgide bazen bu yolda bir perdedir(ama kesinlikle kötü veya olumsuz birşey demiyorum)...ama bu sürece mantık içinde bakarsan hiç birinin net bir sonunu göremezsin....ama herşeyin aynı istekle bir yere ulaşmaya çalıştıgını idrak edebilirsin,buda herşeyin bir istekle basladıgını ve istegini kaybetmeden ilerlediğini gösterir...

 

cok nadirdir ki...hiç bir mantık bir karanlıgın arkasında bir ışık olmadı veya bu ışıgın onu cevrelemediği fikrini benimsemesin...birşeyin varlıgı olmadan diger şeylerin belirtisi imkansızdır...belirtisini görüp varlıgı inkar etmekte imkansız derecede zordur....

 

bilime gelince bilim bir şeyin ancak sürecinin tahlilinde bulabilir, bunların hepsi maddidir....yani bir taşın taş oldugunu belli bir süreçten dolayı bu şekli aldıgını ve dahası onun neden orda olması gerketıgının sonucu ve o sonucun surda gozuktugunu ve o gozukenın aslında sununda bır nedenı olabılecegı ve devam eden bır bılgı bırıkımını ve bır bılgı kaosuna bılım sokar...

 

bilim idrak ile bilinebilecek olanı bilemez!...benim bir sonraki anda ne düşünecegimi bilemez! ama o anda ne düşündüğümü bilebilir veya tespit edebilir!...bu yüzden bilim benim düşüncelerimi hep bir belirtinin olduğu noktadan keşfedebilir...o somutlugu ele alır... somut olanda duyularımızla farkedilip nicelikleriyle ve nitelikleriyle ele alınandır... ALLAH ise o olamaz,somut sadece bizimle beraber varedilenin kanıtıdır...mademki varedilen herşeyin kanıtı kesindir bu sayede varolup onları varedeninde kanıtı süphesizki kesindir!.....o ise herşeyin merkezi olan ve herşeyin onda ve ondan tezahür ettiği ALLAH dır...

 

ben bilimi beklersem bilim önce bütün evreni keşfedecek önce maddeyi aşacak...bunları aşmak için gerekli aletleri elde edecek...hem bilim bile bugun maddenin ötesini araştırıyor...bütün araç ve teknolojiler o yöne cevrilmiş durumda ama bu sadece idrakla olabilir...eger bilim bugun insan düşünce sisteminin keşfine ve bunun ilhamlarına yogunlaşsaydı belki madde ötesine daha rahat geçerdi ama bunun imkansızlıgını(en azından bu teknolojiyle)görünce maddeyi başka şekilde aşmayı planladı hatta planlıyor...yani ALLAH ı idrak etmek için evrenin en büyük ve güclü teknolojisi olan insan beyni ve algıları hatta ilhamları yeterlidir.... baska bir araca ve alternatife gerek yok!...gözlemci olan insan herşeyi idrak edicek olandır...herşeyin tezahür ettiği yer sadece zihindir ve berrak bir zihindede idrak cok kolaydır.Çünkü bu zihin şartlanmaz ve etkilenmez sadece özüne odaklıdır öz ise sahte olandan uzaktır ve kayıtsızdır ve onla karışmaz....

 

birşeyin madde olduguna en buyuk ıspat bizim gene kendimiziz!... yani bir şeye bizden demek için önce kendi varlıgını kabullenmek zorundasın sonrada o bizden(madde) dediğin şeyin beynindeki belirtilerini kabullenirsin...peki bu belirtiler nerden gelip sana ulaşmıştır? veya kesin dediğin bir şeye neden insanlar farklı yorumlarla yaklaşır? bu kesinlikte neden bu kadar çeşitlilik vardır?işte senin ıspat dediğin şey sadece onun orda oldugudur ve bir sürece dahil oldugudur kesinliği ise kati değildir!...o belirir ve yok olur!...

 

sen uyudugunda rüya görürsün ve rüyada kendini bir denize girmiş ve ıslanmıs görürsün ve rüyada ıslanırsın!....çünkü herşey o anda senin gibi hayaldir bir anımsamadır...nasıl bu rüyayı rüyadayken gercek sanıyorsan ve uyandıgında herşey dagılıyorsa,bu dünyayıda gerçek olarak görüyorsun ve algılıyorsun!...çünkü algıladıgın ve yasadıgın seyler senın gıbı maddı aynı ruyandakı hayallerın gıbı...eger ruyanda bırı sana uyanacaksın ve bunlar kaybolacak dese ona ınanmazsın cunku ona daldın ve onda yasıyorsun onun gerceklıgını kendınde dokunarak ve gozlemleyerek sezıyorsun....hanı duyular ile algıladıklarımız gercektı?dokundugum,gordugum,tadaldıgım ısıttıgım,kokladıgımseyler gercektı?eğer bu dunyada gerçek olsaydı onlarda bırgun senın ruyaların gıbı bır zamana tabı olmazlardı ve senı terketmezlerdı!.... ama tek gercek senın ıdrakle olusturacagın bılıncın olacak!... cunku hersey bılıncte dogar ve yok olur! bılınc ıse bır surecı ıcıne alandır! ama surec degıldır!.....bu bılınc ıse ancak tekrar ALLAH da HAYAT bulacaktır...reddeden bılınc ıse HAYAT bulamayacagı ıcın yanacak tır....ve herşey ile birlikte sen öldüğünde yaşayacak olan tek şeyin bilinçtir...bunun için bilincini ALLAH a hazırla....Çünkü o sonsuz HAYAT ve onun sahibidir!....bir bilincin oldugu bilimsel bir gerçektir ama öldüğü bilimsel bir deneyle kesin değildir!...

 

insanlık bence herseyın sırrını arıyor ama yanlıs(tam anlamıyla yanlıs degıl tabıkı) atesın sırrını arasaydı belkı cok daha buyuk bır adım atbılırdı....neden ateşte yanan birşeyin geri dönüşümü olamıyor?...

 

saygılar....

 

 

 

 

>>>>>>ama tek gercek senın ıdrakle olusturacagın bılıncın olacak!... cunku hersey bılıncte dogar ve yok olur! bılınc ıse bır surecı ıcıne alandır! ama surec degıldır!.....bu bılınc ıse ancak tekrar ALLAH da HAYAT bulacaktır...reddeden bılınc ıse HAYAT bulamayacagı ıcın yanacak tır....ve herşey ile birlikte sen öldüğünde yaşayacak olan tek şeyin bilinçtir...bunun için bilincini ALLAH a hazırla....Çünkü o sonsuz HAYAT ve onun sahibidir!....bir bilincin oldugu bilimsel bir gerçektir ama öldüğü bilimsel bir deneyle kesin değildir!...<<<<<<<<------------------------------------------------------------------

soran:

 

Bilinc ile ilgili yorumlarinizi okuyorum, cok enteresan oldugunu soylemeliyim!

Cok az bir zamanim var, bu nedenle bir soru soracagim ve cekilecegim..Ancak gitmeden once yanitinizi okumak isterim..

 

Bilinc hem oznel, hem nesnel olabilir mi?

 

Inancla bilinc ikilemi hakkinda ne dusunuyorsunuz?

 

 

QUOTE

Bilinc hem oznel, hem nesnel olabilir mi?

 

 

zihnimizde bir akısa tabı olan yanı zihinde reaksiyon halınde olan hersey bilince yansır!...bılınc herseydır!..çünkü idrak ancak onda vardır!...

 

 

QUOTE

Inancla bilinc ikilemi hakkinda ne dusunuyorsunuz?

 

 

ne olmadıgını anladıgında ne oldugun apacık ortadadır!...

 

saygılar.......

Gönderi tarihi:
merhaba soru

 

bir soruda benim srmama izin verin

 

allah allah olmak için neye muhtaçtır?

 

iyi düşünün sonra cevap verin

 

saygılar sevgiler

 

 

nedemek kardeşim tabikide sorcaksınbende sana sorabilirim anlamı çıkıyor tabikide bundan ;)

 

allah allah olmak için neye muhtaçtır?

 

ALLAH ismi (c.c.) yaşayan varlıkların onu zikretmesi için ALLAH'ın biz kullarına öğretiği isimlerinden biridir....99 ismi kapsayan ismidir!....

 

 

şimdi soruya gelelim.....bir insan insan olmak için neye muhtaçtır?... bir taş taş olmak için neye muhtaçtır?...bir gezegen gezegen olmak için neye muhtactır?...güneş güneş olmak için neye muhtaçtır?...bu tarz sorular bu şekilde sonsuza kadar sürebilir!...ama akıl ekseninden bakınca durumun bu olmadıgı nettir!....

 

bir şey sürekliliği içinde birşey olmak için hiç birşeye muhtaç değildir!....sen bir taşa ister taş de ister hayatı boyunca kimsenin görmediği ve bilemediği bir şey sürekliliği daimi olsun veya olmasın o şey oldugu şeydir!....ama farkedildiği anda isimlenir...ve artık farkedenin belleğinde bir hacme sahip olur!....yani olana olan gibi bakmakla olana isim vermek olan şeyde bir değişikliğe neden ve sebebiyet vermez!....ALLAH bize onu nasıl zikredeceğimizi öğretti şükürler olsun....ama ALLAH bunu yapmakla ALLAH olmadı!....o zaten oydu ve oldugu gibide idrak etmemiz için tezahür etti!....yani ALLAH kendisini bizimle farketmedi bize kendisini farkettirdi!...

 

saygılar....

Gönderi tarihi:
nedemek kardeşim tabikide sorcaksınbende sana sorabilirim anlamı çıkıyor tabikide bundan ;)

 

 

 

ALLAH ismi (c.c.) yaşayan varlıkların onu zikretmesi için ALLAH'ın biz kullarına öğretiği isimlerinden biridir....99 ismi kapsayan ismidir!....

 

 

şimdi soruya gelelim.....bir insan insan olmak için neye muhtaçtır?... bir taş taş olmak için neye muhtaçtır?...bir gezegen gezegen olmak için neye muhtactır?...güneş güneş olmak için neye muhtaçtır?...bu tarz sorular bu şekilde sonsuza kadar sürebilir!...ama akıl ekseninden bakınca durumun bu olmadıgı nettir!....

 

bir şey sürekliliği içinde birşey olmak için hiç birşeye muhtaç değildir!....sen bir taşa ister taş de ister hayatı boyunca kimsenin görmediği ve bilemediği bir şey sürekliliği daimi olsun veya olmasın o şey oldugu şeydir!....ama farkedildiği anda isimlenir...ve artık farkedenin belleğinde bir hacme sahip olur!....yani olana olan gibi bakmakla olana isim vermek olan şeyde bir değişikliğe neden ve sebebiyet vermez!....ALLAH bize onu nasıl zikredeceğimizi öğretti şükürler olsun....ama ALLAH bunu yapmakla ALLAH olmadı!....o zaten oydu ve oldugu gibide idrak etmemiz için tezahür etti!....yani ALLAH kendisini bizimle farketmedi bize kendisini farkettirdi!...

 

saygılar....

 

merhaba soru

 

sorumuza cevap vermek yerine sadece farklı nesnelerde detaya girmişsiniz ben cevaplayayım

 

allah 'allah olmak için neye muhtaçtır

 

allah dediğiniz tanrı tanrı olabilmesi için bana muhtaçtır

 

ben ise allahın haricindeki her şeyim

 

bunu şöyle açıklayabiliriz

 

tüm dünya sizin olswa fakat tüm dünyada sizden başka hiç bir insan veya hiç bir canlı olmasa siz ise çok büyük bir alim veya dr veya bilim insanı olsanız bunun hiç bir kıymeti değeri yoktur.

 

ürettiğinizin değerli olması için bilinmeniz tanınmanız ve takdir elimeniz gereklidir(bu ihtiyaçtır)!

 

işte allah dediğiniz (gerçekte arap pagan putu) soyut tanrıda tanrı olduğunun bilinmesi tanınması ve takdir edilmesi için kendi haricinde düşünen takdir eden bireylere muhtaçtır!

 

pagan arapların ay tanrıçası put al-ilah farz edelimki var olsun fakat hiç bir şey yaratmamış olsun kimse onun varlığından bilgisinden gücünden haberdar olmadığından allah veya tanrı olamaz.

 

bilinmsei için kendi haricindeki HER ŞEYE MUHTAÇTIR.

 

saygılar sevgiler

Gönderi tarihi:
bir şey sürekliliği içinde birşey olmak için hiç birşeye muhtaç değildir!....sen bir taşa ister taş de ister hayatı boyunca kimsenin görmediği ve bilemediği bir şey sürekliliği daimi olsun veya olmasın o şey oldugu şeydir!....

 

Bunlar nasıl iddialar böyle soru? Aklı olan bir kişi nasıl böyle iddialarda bulunabilir? Sanki hiç mektep medrese görmemiş bir halin var gibi. "Bir şey, sürekliliği içinde bir şey olmak için hiç birşeye muhtaç değildir" nasıl diyebiliyorsun?

 

Mesela; hava denen, çeşitli gazlardan oluşan madde olmadan, sen olabilirmisin?

 

Hava denen madde, dünya gezegeni denen madde olmadan olabilirmi?

 

Dünya denen medde, Güneş isimli yıldız olmadan olabilirmi?

 

Güneş denen madde.... Bu şekilde uzaaar gider. Sonsuzca.

 

Bunlar ilk öğretimde okutuluyor artık.

 

E tabi bu bilgiyle 2. cümlede de yanlışlıklar yapacaksın. Hiç birşey olduğu gibi kalmaz sürekli değişim içerisindedir. Anlık, nicellik değişimden nitelliğe doğru.

 

Bir şey, o an için olduğu şeydir. Bir saniye sonrası için olduğu şey değildir.

 

Bunlar, aksi iddia edilemez bilimsel yasalardır. Bir varlığın var olabilmesi, varlığını devam ettirebilmesi, hatta isimlendirilebimesi, diğer bir varlığın var olmasına bağımlıdır.

Gönderi tarihi:
tüm dünya sizin olswa fakat tüm dünyada sizden başka hiç bir insan veya hiç bir canlı olmasa siz ise çok büyük bir alim veya dr veya bilim insanı olsanız bunun hiç bir kıymeti değeri yoktur.

saygılar sevgiler[/b]

 

 

ama sende herhanfi bir değişiklik olurmu?...bu senden bir bilgi ve birikim eksiltirmi?...sende kendine ait yapılar veya yapıtlar yapabilirsin bu yapılar ve yapıtlar senden birşey götürebilirmi?....

 

aslında benim ima ettiğimi burda güzel bir şekilde açmışsın teşekkürler sayın doçent....

 

 

saygılar.......

Gönderi tarihi:
Bunlar nasıl iddialar böyle soru? Aklı olan bir kişi nasıl böyle iddialarda bulunabilir? Sanki hiç mektep medrese görmemiş bir halin var gibi. "Bir şey, sürekliliği içinde bir şey olmak için hiç birşeye muhtaç değildir" nasıl diyebiliyorsun?

 

Mesela; hava denen, çeşitli gazlardan oluşan madde olmadan, sen olabilirmisin?

 

Hava denen madde, dünya gezegeni denen madde olmadan olabilirmi?

 

Dünya denen medde, Güneş isimli yıldız olmadan olabilirmi?

 

Güneş denen madde.... Bu şekilde uzaaar gider. Sonsuzca.

 

Bunlar ilk öğretimde okutuluyor artık.

 

E tabi bu bilgiyle 2. cümlede de yanlışlıklar yapacaksın. Hiç birşey olduğu gibi kalmaz sürekli değişim içerisindedir. Anlık, nicellik değişimden nitelliğe doğru.

 

Bir şey, o an için olduğu şeydir. Bir saniye sonrası için olduğu şey değildir.

 

Bunlar, aksi iddia edilemez bilimsel yasalardır. Bir varlığın var olabilmesi, varlığını devam ettirebilmesi, hatta isimlendirilebimesi, diğer bir varlığın var olmasına bağımlıdır.

 

Bir şey, o an için olduğu şeydir. Bir saniye sonrası için olduğu şey değildir.

 

"Bir şey, sürekliliği içinde bir şey olmak için hiç birşeye muhtaç değildir"

 

bu iki cümle içinde farklılığı göstere bilirmisin?....

 

 

bir şey sürekliliği içinde aynı şeydir!....ille bunu küçülterek saniyelere düşürmek neden?...sürekliliği senden veya duyularınla algıladıklarından daha uzun olamazmı?...süreklilik nelerden etkilenir?....önce sürekliliğin anlamını açmamız lazım!.....nedir süreklilik?....

Gönderi tarihi:

Sn soru...

 

SORU___ Sizin Tanrı'yı kanıtlamak için kullandığınız bu argümanlar, ondan daha üst bir varlığı kanıtlamak için de aynen kullanılabilirmi acaba...

Eğre bu şekilde, bu akıl yürütmeyle biryerlere varacağınızı sanıyorsanız bu sonsuza kadar gider...

Dolayısıyla bu tür anlamsız ve gereksiz düşünceler sonuçsuzdur...

Fakat anlatmaya çalıştıklarınız algılanamaz, tecrübe edilemez bir alemden bahsedilmek isteniyorsa...

Kusura bakmayın ama kimsenin algılamadığı ve tecrübe etmediği böyle bir alemin varolup olmadığı dahi bilinemeyecektir...

Hadi Tanrı var diyelim...

Peki ondan daha üst bir benzeri alemin varolup olmadığını nereden bileceğiz...

Dolayısıyla bu tür yaklaşım ve ifadelerle algılanamaz dünya hakkında spekülasyon yapmak, ya da "metafizik" yapmak, boş bir çabadır ve bu gune kadar hiçbir kimse bir adim ileriye dahi gidememiştir ve kişiyi de hiç bir yere götürmez...

Hayrıca...

Böyle bir alem ile ilgili herhangi bir sonuç çıkarmak, ya da bir kabulde bulunmak da tamamen keyfi bir tavırdır ve akıl ve mantık açısından geçerli görülmeyecektir...

Öyle algılanamayan...

Tecrübe edilememeyen herhangi birşeyle ilgili bir şey için bu tur varsayımlarda bulunmak, Varlığıyla ilgili çaba sarfetmek, nafile bir çabadır diye düşünüyorum...

 

DİPNOT...

Gönderi tarihi:
ama sende herhanfi bir değişiklik olurmu?...bu senden bir bilgi ve birikim eksiltirmi?...sende kendine ait yapılar veya yapıtlar yapabilirsin bu yapılar ve yapıtlar senden birşey götürebilirmi?....

 

aslında benim ima ettiğimi burda güzel bir şekilde açmışsın teşekkürler sayın doçent....

 

 

saygılar.......

 

 

merhaba soru

 

açılımı iyi etüd etmişsiniz

 

fakat kritik noktayı atlamışsınız

 

bakınız biz size(inananlara)şunu anlatıyoruz

 

"misal" allah var diyelim onun varlığının tanıklığını yapacak olan ne varsa allah ona muhtaçtır

 

hani kudsi hadis derya

 

"ben gizli bir hazine idim bilinip tanınmak istedim"

 

işte bu "bilinmek istemek" ve "tanınmak istemek" tanrının olmazsa olmaz ihtiyacıdır!

 

bakın kritik noktayı iyi etüd edin

 

allah hiç bir şeye muhtaç değilm diyemez

 

çünkü varlığının bilinmesi için bana(allah haricindeki her şey)muhtaçtır

 

burada onun bu ihtiyacını giderirken ondan bir şey eksilmesi veya çoğalmasını değil bilakis onun ihtiyacının en temel unsurunu görüyorz.

 

varlığının bilinmesi için tanrı (bu allah olur nirvana olur horus olur) kendi haricinde kendisini tanıyacak olanlara MUHTAÇTIR

 

bu tanrının en büyük zafiyetidir.

 

misal bu gün ilahınız al-ilah(pagan araplarının ay tanrıçası büyük put) tüm dünyayı hatta tüm kainatı yok etsin

 

gizli kalsın bilinmesin bu onu tanrı olmaktan çıkarır

 

işte tanrının en vaz geçilmez egosu budur

 

tanınmamak

Gönderi tarihi:

"Bir şey, o an için olduğu şeydir. Bir saniye sonrası için(artık o eski) olduğu şey değildir."

 

"Bir şey, sürekliliği içinde bir şey olmak için hiç birşeye muhtaç değildir"

 

bu iki cümle içinde farklılığı göstere bilirmisin?....

 

İkisi elbette farklı. Benzerlik bile bulunmuyor. Zira birinci cümlede "madde anlık dahi olsa, daha önceki hali değidir". Bu etkenlikli değişimle, zaman içinde, maddenin aynı kalamayacağı, olmadığı..

 

İkinci cümlede ise; "Bir şey zaman içinde bir şey olmak için(değişim) hiç bir şeye muhtaç değildir" demekle de madde yi çevresinden tamamen soyut olarak ele almak gerektiğini anlatıyor. (Bu mümkünmü?) Maddeler de, kavramlar da, mutlaka başka bir olguya muhtaçtırlar.

 

bir şey sürekliliği içinde aynı şeydir!....ille bunu küçülterek saniyelere düşürmek neden?...sürekliliği senden veya duyularınla algıladıklarından daha uzun olamazmı?...süreklilik nelerden etkilenir?....önce sürekliliğin anlamını açmamız lazım!.....nedir süreklilik?....

"Süreklilik" kısaca sonsuz zaman demektir. Aslında zaman da tek başına bir kavram değildir. Maddenin olmadığı yerde zaman düşünülemez. Hatta zamanı da madde etkiler. Görelidir. Büyük kütlelerde yavaşlar, daha büyüklerinde ise durmaya yaklaşır. Madde, uzay, ve zaman'ı makro ve mikro düzeyde değerlendirmeler yapmadan anlamak mümkün değildir.

 

Konular hakkında bilgi edinmelisin. Metafizik bilgilerle olmuyor.

Gönderi tarihi:
merhaba soru

.

.

.

işte tanrının en vaz geçilmez egosu budur

 

tanınmamak

 

Aynen İnsan gibi değilmi.. :)

 

İnsandan bildiriyor..İnsandan biliyor..başkada hiç bir canlının umurunda bile değil Tanrı.. :)

 

Biz İnsanlarda aynı egoya sahip değilmiyiz..bilinmek istiyoruz..bildiklerimizin başka İnsanlar tarafından bilinmesini,gördüklerimizi başka İnsanlarında görmesini yani bilinmeyi tıpkı Tanrı gibi bizlerde istiyoruz..adeta Tanrının dünya gezegenindeki prototipiyiz.. :D

Gönderi tarihi:

Aynen İnsan gibi değilmi.. :)

 

İnsandan bildiriyor..İnsandan biliyor..başkada hiç bir canlının umurunda bile değil Tanrı.. :)

 

Biz İnsanlarda aynı egoya sahip değilmiyiz..bilinmek istiyoruz..bildiklerimizin başka İnsanlar tarafından bilinmesini,gördüklerimizi başka İnsanlarında görmesini yani bilinmeyi tıpkı Tanrı gibi bizlerde istiyoruz..adeta Tanrının dünya gezegenindeki prototipiyiz.. :D

 

 

merhaba dayı

 

haklısınız aynen insan gibi

 

bu sebeble kuran insan yazması diyoruz

 

kurana baktığımızda insan gibi!!! kızan bağıran küfrden hakaret eden gazaplanan bir tanrı profili görüyoruz

 

gazaplanmak!

 

kızmak!

 

hakaret etmek!

 

küfretmek!

 

aşağılamak!

 

bunları incelediğimizde mesela!

 

hakaret etmek!

 

bu psikolojik vakadır.

 

"hakaret etmek"karşıdaki bireye istediğini kabul ettiremeyen bireyin bir anlamda çaresizliğinden oluşan tepkisidir!

 

kuranı gruplar halinde psikologlar eşliğinde incelesek karşımıza narsist bir yaklaşım çıkar.

 

Gönderi tarihi:

slm doçent

 

merhaba soru

 

açılımı iyi etüd etmişsiniz

 

fakat kritik noktayı atlamışsınız

 

bakınız biz size(inananlara)şunu anlatıyoruz

 

"misal" allah var diyelim onun varlığının tanıklığını yapacak olan ne varsa allah ona muhtaçtır

 

ben muhtaçlıktan daha farklı birşey anlıyorum...istemek ve yapabilmek, istediğini yapacak kudrete sahip olmak, istediği şeyin idrakinde olmak ve bunları yapacak hikmet ve kudret bence muhtaçlık kelimesini hakketmez!...ve onda böyle birşey isimlenmez.....yani bu tabiri o anlamda orda kullanmak ne kadar dogru?.... bana gore cok yanlıs tabıkı!.... çünkü anlam kaydırmak veya o değilmiş veya oymuş gibi göstermek bana göre yanlıştır!...

 

 

hani kudsi hadis derya

 

"ben gizli bir hazine idim bilinip tanınmak istedim"

 

tabiki bu hadisle karşıma geldiğiniz için bu hadisi gerçekliğini en az benim kadar kabul ettiğinizi kabul ederek konuşuyorum..."ben gizli bir hazine idim bilinip tanınmak istedim" ve bu isteğini gerçekleştirmek için insanı(varlıkları) yaradan ALLAH (c.c.) kendi istediğini yaratmakla şu ismin kendinde oldugunuda kuluna bildirmiştir!.....66) el-VÂCİD: Var olan ve her şeyi vareden, icad eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratandır O'na karşı hiçbir şey kendini gizleyemez yani ben burda bir muhtaçlıktan cok bir HİKMET ve KUDRET vede VÂCİD görüyorum ama ego konusunada geleceğim elbette!...yani ALLAH (c.c.) kendi istediğini yapmış bir mecburiyet karşısında bu yola sevk edilmemiştir,kimse ona şöyle olsa daha iyi olurdu dememiş...bu yüzden bu bir muhtaçlık değildir...dilediğini ve yapabilmektir...muhtaçlık duyan bir şey muhtaç oldugunu elde edebilirmi?...

 

 

işte bu "bilinmek istemek" ve "tanınmak istemek" tanrının olmazsa olmaz ihtiyacıdır!

 

yani ALLAH eger bu olmasaydı ALLAH olmazmıydı demek?

 

 

 

bakın kritik noktayı iyi etüd edin

 

allah hiç bir şeye muhtaç değilm diyemez

 

çünkü varlığının bilinmesi için bana(allah haricindeki her şey)muhtaçtır

 

neden ki böyle kesin konuşuyorsunuz ALLAH kendini bilmiyormuki bize muhtaç olsun?...

 

 

burada onun bu ihtiyacını giderirken ondan bir şey eksilmesi veya çoğalmasını değil bilakis onun ihtiyacının en temel unsurunu görüyorz.

 

varlığının bilinmesi için tanrı (bu allah olur nirvana olur horus olur) kendi haricinde kendisini tanıyacak olanlara MUHTAÇTIR

 

bu tanrının en büyük zafiyetidir.

 

işte bunu anlamıyorum herşey onun isteğiyle olurken, o nasıl olurda buna muhtaç olabilir?...o istedi yarattı bilinmek ve tanınmak için ve bunu yaptı hani muhtaçlık nerde?...muhtaçlık konusu biraz ucu açık bir konu tabikide derinlerini araştırmak lazım....nedir muhtaçlık?...neden duyumsanma hissettirir?...

 

misal bu gün ilahınız al-ilah(pagan araplarının ay tanrıçası büyük put) tüm dünyayı hatta tüm kainatı yok etsin

 

gizli kalsın bilinmesin bu onu tanrı olmaktan çıkarır

 

bu onu bilecek bir varedilen olmadıgını gösterir yoksa böyle bir durum onda bir tüketime yol açmaz!...olmasıda bir getiri sürdürmez....bu aynı insanın güneşten faydalanması gibidir güneş ordadır hep dogar ve batar sen ister faydalan ister faydalanma, senin ondan yararlanman veya yararlanmaman ondan bir getiri ve götürü yapmaz ve bir değişime ve hareketinde bir engel teşhil etmez!...o dogar ve batar!....

 

işte tanrının en vaz geçilmez egosu budur

 

tanınmamak

 

en önemlisi şudurki ego yu ego yapan nedir?...yani bir an sonra herşey senin elinde istediğini yapacak bir KUDRET'te olman ve bunun gayet bilincinde olman sana bir EGO kazandırırmı?...nedir ego nasıl belirir?...

 

bu arada işlerimin yogunlugundan cevaplar biraz gecikiyor diğer arkadaşlarlada muhabbet etmek için sabırsızlanıyorum sevgiler hepinize...

 

 

saygılar.....

Gönderi tarihi:
işte bunu anlamıyorum herşey onun isteğiyle olurken, o nasıl olurda buna muhtaç olabilir

 

İzah edilenleri kavrayamamak konuyu kısır döngü yapıyor soru. Zaten inançların oluşumu, olup bitenleri tanımlayamamaktan dolayı soyuta atama olayı değimlidir ki?

 

Allah kavramı da olsa bir başka kavram da olsa, hatta varlığın varlığını sürdürebilmesi de gerekse, bir başka kavrama, bir başka varlığa ihtiyaç vardır. En azından bir tanım için..

 

Bunlara misaller vermek gerekirse;

 

Beş olmadan, altı olabilir mi?

Soğuk olmadan, sıcak olabilir mi?

Evren olmadan, Güneş olabilir mi?

Güneş olmadan, Dünya olabilir mi?

Çocuk olmadan, ebeveyn olabilir mi?

Yaratılan olmadan, bir yaratıcı olabilir mi?

En önemlisi; düşünen olmadan, düşünülen olabilir mi?

Herhangi bir şeyin var olabilmesi, bir başka şey olmadan mümkün olabilir mi?

 

Sonuç: Bir şey var olabilmesi için, diğer bir şeye muhtaçlığı vardır. Diğer bir şey yoksa, o bir şey de yoktur.

Gönderi tarihi:

merhaba soru

 

el-VÂCİD: Var olan ve her şeyi vareden, icad eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratandır O'na karşı hiçbir şey kendini gizleyemez

 

sevgili soru

 

konuyu anlamamakta diretiyorsunuz!

 

biz (allahaha inanmıyorum)allah isimli mitolojik ve metafizik varlığın var olmasında başkasına muhtaç olup olmamasını değil sözde yarattığı varlıkları neden yarattığını anlamaya çalışıyoruz.

 

1- eğer mitolojik ilah allah veya zeus veya horus vs tüm evreni yaratmış kendini bir yaratıcı olarak tanıtmış ancak gerisine karışmamış olsa idi dedğiniz "el-vacid" dediğiniz noktada anlam kazanırdı.

 

ancak karşımızdali allah başka ilahlara savaş açan

 

"bana tapın"

 

"bana yalvarın"

 

"benim dediğim gibi yaşayın"

 

"benim dediğim gibi harcayın"

 

gibi kavramları bilakis insanlardan isteyen(bu istemek ne sebeble) buna sebeb olarakta ŞEYTAN'ı gösteren bir ilah!

 

mitolojik varlık ademin neden cennetten kovulduğunu neden dünyaya indiğini ve al-ilahın neden iblis ile hangi konuda pazarlık yaptığını araştırmalı ve muhtaçlık kriterinin nerede var olduğunu bulmalısınız?

 

allah insanın kendisini tanımasına ve sadece kendisine tapmasına muhtaçtır

 

yoksa iblis ile yaptığı iddiayı kaybedecek iblise fikirsel noktasa yenilecektir

 

allahın en büyük egosu tanınmak sebebi ise sadece iblis ile girdiği iddiadır en büyük endişesi ise tanınmamak iblise yenilmektir gazabı kızgınlığı bağırması hakaret etmesi korkutması sadece bundandır.

 

(bu arada "allah=muhammeddir" yani allahı yaratan siyasetini yerleştirmek için allahı kullanan muhammeddir)

 

saygılar sevgiler

 

 

 

 

Gönderi tarihi:
Sn soru...

 

SORU___ Sizin Tanrı'yı kanıtlamak için kullandığınız bu argümanlar, ondan daha üst bir varlığı kanıtlamak için de aynen kullanılabilirmi acaba...

 

ne farkederki!....ben zaten bununla en üst olanı tanımladım seninki daha üst veya ben,imki daha üst diye bir yorumum yok orda!...bu sıfatları taşıyan ancak ALLAH'tır....sen ona ne dersen de sonuçta isimleriyle o gene o!....

 

Eğre bu şekilde, bu akıl yürütmeyle biryerlere varacağınızı sanıyorsanız bu sonsuza kadar gider...

Dolayısıyla bu tür anlamsız ve gereksiz düşünceler sonuçsuzdur...

 

sonuçların beklediğiniz gibi olmaması size sonuçsuzluk gibi gelebilir bu normaldir ama olanda bir etkisi yoktur....

 

 

Fakat anlatmaya çalıştıklarınız algılanamaz, tecrübe edilemez bir alemden bahsedilmek isteniyorsa...

Kusura bakmayın ama kimsenin algılamadığı ve tecrübe etmediği böyle bir alemin varolup olmadığı dahi bilinemeyecektir...

 

ben algılanamaz ve tecrübe edilemez demiyorum ama bunlarında kolay oldugunu savunmuyorum!...evet alglanması ve hatta tecrübe edilmesi zor hatta cok zordur ama imkansız değildir!....

 

 

Hadi Tanrı var diyelim...

Peki ondan daha üst bir benzeri alemin varolup olmadığını nereden bileceğiz...

 

bunu bilmek için bunun bir önceki adımı olanı bilmek gerekir!...

Dolayısıyla bu tür yaklaşım ve ifadelerle algılanamaz dünya hakkında spekülasyon yapmak, ya da "metafizik" yapmak, boş bir çabadır ve bu gune kadar hiçbir kimse bir adim ileriye dahi gidememiştir ve kişiyi de hiç bir yere götürmez...

 

bu kişinin algılama kapasitesindeki iradeyle alakalıdır!...sözümona bunları sarfetmek için bile önce bunların izlenimleri üzerinde bir deneyime sahip olmanız gerekir!...yoksa birkaç parça birleyle bunları karşılaştırmak bunun yoklugu demek degildir!....hal böyleyken karşılaştıralamayacak kadar kuvvetli olanı izah etmeye calısmam bile o değildir!.....benimkisi sadece izah edilebilecek kadar kıvamda bir dogrultudur!....

 

Hayrıca...

Böyle bir alem ile ilgili herhangi bir sonuç çıkarmak, ya da bir kabulde bulunmak da tamamen keyfi bir tavırdır ve akıl ve mantık açısından geçerli görülmeyecektir...

 

burda birşey söylemek yersizdir!...sonuçta bu yaşadıgın dünyada sadece algılarla var!.....bu yaşadıgımız dunyadada birşey hakkında herkesin farklı bir yorumu var!...

 

 

Öyle algılanamayan...

Tecrübe edilememeyen herhangi birşeyle ilgili bir şey için bu tur varsayımlarda bulunmak, Varlığıyla ilgili çaba sarfetmek, nafile bir çabadır diye düşünüyorum...

 

düşünceniz size aittir!... ama etkilenemez veya sabit dogrultusu degiştirilemez değildir, bu an bunu düşünmeniz bir sonraki anda bir başka şekilde değişbilir....bu değişkenlik etkisi altında olan bir örgütleşmiş fikir bütünlüğü size nekadar sadakat gösterir bilinmez....

 

tecrübe edilemeyen demişsiniz bunun kati sonuçlarınıda izah edermisiniz?...neden deneyimlenemez oldugunu ve deneyimlenemez oldugunun deneyimine nerden vardıgınızı?.....merak etmiyor değilim dogrusu!...

Gönderi tarihi:

merhaba soru

"alıntı bilimselci"

Fakat anlatmaya çalıştıklarınız algılanamaz, tecrübe edilemez bir alemden bahsedilmek isteniyorsa...

Kusura bakmayın ama kimsenin algılamadığı ve tecrübe etmediği böyle bir alemin varolup olmadığı dahi bilinemeyecektir.

 

alıntı"soru"

ben algılanamaz ve tecrübe edilemez demiyorum ama bunlarında kolay oldugunu savunmuyorum!...evet alglanması ve hatta tecrübe edilmesi zor hatta cok zordur ama imkansız değildir!....

 

algılamak veya hissetmek

 

sevgili soru neden siz allahı hissetiğinizde(duygusal noktada algıladığınızda) sorun olmamakta

 

fakat başka bir birey diğer metafizik bir varlığı algıladığında hissetiğinde "mesela hisporatamusu"sizin algınıza göre sorun olmakta ve siz o bireyi sizin gibi algılamadığından dolayı azab ile korkutmaktasınız?

 

bu algının çelişkili boyutunu nasıl açıklayacaksınız?

Gönderi tarihi:

Sayın Bilimselci,

 

İzah edilenleri kavrayamamak konuyu kısır döngü yapıyor soru. Zaten inançların oluşumu, olup bitenleri tanımlayamamaktan dolayı soyuta atama olayı değimlidir ki?

 

Bu nokta önemli esasında bakış açısına temel olan düşünce bağlamında.Olup bitenleri tanımlayamıyor olmamızın sebebi nedir?Bu sebep neye muhtaçtır?Neden insan soyutla somuttan doğan algıların acizliğini açıklama gereği duymaktadır?İnsanda soyuta atama düşüncesi vardır demek soyuta atama sebebinin nasıl tam karşılığı olabilir?Soyuta atama düşüncesi var tanımlayamadığından kaynaklanıyor peki niçin tanımlayamıyor?El cevap tanımlayamıyor olduğu için. gibi bir bilimsel çıkarsamasayla kısır döngüyü aklımızın ucuna bile getirmeden bilimsel açıklamalr yapabiliyoruz bunun adına bilim diyoruz.İnanç insanın fıtratında var çünkü yaratılıştan insan aciz, dediği zaman din, zinhar bilim dışı oluyor, soyuta atama oluyor mantıklıca olmuyor bir gariplik yok mu burda?

 

Allah kavramı da olsa bir başka kavram da olsa, hatta varlığın varlığını sürdürebilmesi de gerekse, bir başka kavrama, bir başka varlığa ihtiyaç vardır. En azından bir tanım için..

Allah'ı tanımlamak için hangi kavrama ihtiyaç var?Allah'ın varlığının mahiyeti bizim varlığımızın muhtaçlığıyla mı alakalı?O mahiler ki deryada yaşarlar deryayı bilmezler.Balıkların yaşadığı denizi bilmiyor olması denizin yokluğuna nasıl delalettir.Allah fikrine inanmıyor olmak, zihninde bu fikrin olmaması zihnin dışındaki bir durumun yok olması mı?Gözümüzün görmemesi, görüleni algılıyor olmamamız biz algılamadığımız için yok mu olur?Bu mantığın doğru cevapları kişiye bağlı.Maddesel knuşalım beş duyunuzun iflas ettiğini düşünün ki beş duyumuzdan birinin veye bir kaçının iflas etiğini,edebileceğini görüyoruz biliyoruz.Artık sizin için hiçbir şey yoktur.Yok olmasının ölçütü nedir, sensin.Sen beş duyunu kaybettin diye her şey yok mu oldu, hayır yok olan sensin farkında değilsin.Yani dış gerçeklik salt bizim algılamamıza bağlı değil.

 

 

Bunlara misaller vermek gerekirse;

 

Beş olmadan, altı olabilir mi?

Soğuk olmadan, sıcak olabilir mi?

Evren olmadan, Güneş olabilir mi?

Güneş olmadan, Dünya olabilir mi?

Çocuk olmadan, ebeveyn olabilir mi?

Yaratılan olmadan, bir yaratıcı olabilir mi?

En önemlisi; düşünen olmadan, düşünülen olabilir mi?

Herhangi bir şeyin var olabilmesi, bir başka şey olmadan mümkün olabilir mi?

 

Sonuç: Bir şey var olabilmesi için, diğer bir şeye muhtaçlığı vardır. Diğer bir şey yoksa, o bir şey de yoktur.

 

Yukardaki saydığınız her şey bir şeye muhtaçsa bütün bu varlık neye muhtaç?Bir şeye muhtaç değil mi?Bunu herkes biliyor kimi maddenin özündeki enerji diyor kimi bu bilinemez diyor, kimi de bu Tanrı diyor değil mi?Hangisi daha kapsayıcı hangisi daha mantıklı bir düşünelim isterseniz!Bu kendiliğinden var olan bir enerjidir diyenler bir enerjinin başka bir enerjiye muhtaç olduğunu bilirler.Madde de var olmak için kendini de kapsayan daha kapsayıcı bir güce muhtaç.Bilinemez diyenlerin dediği ne?O da olabilir bu da olabilir.Üçüncü tercih de sonuçta bir tercih.Allah ne diyor:Bütün evreni ben yarattım evren bana muhtaç.Ben yarattığım hiçbirşeye muhtaç değilim.Diyeceksiniz ki ki çok söylediniz Allah neye muhtaç?Bunu görebilmek için önce Allah'a ulaşmak gerekiyor.Ulaştıktan sonra ötesini düşünürsünüz. Bu tercihler içinde en kapsayıcısı, en tatmin edicisi bilinmeyen hakkında en fazla söz söyleyeni en son nokta neresi Allah.Buraya ulaşmadan maddeyle yetinmek de inanç, iki tercihi her an kabul edebilir durumda olmak da inanç.

 

 

MUHABBETLE....

Gönderi tarihi:
merhaba soru

 

 

 

 

algılamak veya hissetmek

 

sevgili soru neden siz allahı hissetiğinizde(duygusal noktada algıladığınızda) sorun olmamakta

 

fakat başka bir birey diğer metafizik bir varlığı algıladığında hissetiğinde "mesela hisporatamusu"sizin algınıza göre sorun olmakta ve siz o bireyi sizin gibi algılamadığından dolayı azab ile korkutmaktasınız?

 

bu algının çelişkili boyutunu nasıl açıklayacaksınız?

 

slm doçent..

 

sayın doçent tabikide bunun bir problemi yok her canlı varlık istediği şeye inanabilir veya inanmayabilir bu tamamiyle özgür bir iradedir!....

 

ben insansal olarak yaklaşmak istiyorum insan aciz bir varlıktır bunu heralde kabul ederiz!...peki acizlikten kasıt nedir?...aslında acizlikte bile insan mükemmel bir performans içindedir,yani istediğini yapabilecek güçtedir,çünkü acizlikte yapılan ve düşülen bir durumdur....benim acizlikten kastım şudur:insan anlık değişimlerine ve çıkarlarına göre bilincini çaresizce ve farkında olmaksızın ve tam tersi yönlendirebilir ve bu acizliktir!....çünkü gerçeğini veya kabul ettiği gerçeğini şartlara göre değiştirmiştir!....bu ise hak olamaz!...şimdi siz şunu sorabilirsiniz:eeeee bugunde islam hakkında bir çok fikir ve görüş bulunuyor ve islamı insanlar kendi gerçeklerine göre yaşıyor bunun için ne söyleyeceksiniz?

 

evet çok dogru bir soru olur bunu sorarsanız.... işte öyle görüyorsunuzki sizde insan her hakikati yıpratacak kadar aynı anda hem aciz hem cok kuvvetli...gerçeğin bir kanadıda şudurki bir yerden nail olan hakikat başka bir yerde birine ulaşmak zorundadır!...

 

sayın doçent görünüyorki kesinliği şüphe getirip götürmez olanda bir çelişki yoktur!.... çelişki o kesinliğin bir yerden gelipte ulaştıgı kimsededir....insan bunda deneyimle, hayatı arasında tercih yapmalıdır... bu ise zor olan tercihdir....

Gönderi tarihi:

Bilimselci- İzah edilenleri kavrayamamak konuyu kısır döngü yapıyor soru. Zaten inançların oluşumu, olup bitenleri tanımlayamamaktan dolayı soyuta atama olayı değimlidir ki?

 

Fuzuli- Bu nokta önemli esasında bakış açısına temel olan düşünce bağlamında.Olup bitenleri tanımlayamıyor olmamızın sebebi nedir?

 

B- Bilgisizlik.

 

F- Bu sebep neye muhtaçtır?Neden insan soyutla somuttan doğan algıların acizliğini açıklama gereği duymaktadır?

 

B- Paylaşma ihtiyacı.

 

F- İnsanda soyuta atama düşüncesi vardır demek soyuta atama sebebinin nasıl tam karşılığı olabilir?Soyuta atama düşüncesi var tanımlayamadığından kaynaklanıyor peki niçin tanımlayamıyor?

 

B-Soruların zaman içerisinde henüz çözümlenememiş olmasından.

 

F- El cevap tanımlayamıyor olduğu için. gibi bir bilimsel çıkarsamasayla kısır döngüyü aklımızın ucuna bile getirmeden bilimsel açıklamalr yapabiliyoruz bunun adına bilim diyoruz.

 

B- Bilimsel açıklamar öznel(kişisel) değildir. Nesneldir(deneysel, Objektif)

 

F- İnanç insanın fıtratında var çünkü yaratılıştan insan aciz, dediği zaman din, zinhar bilim dışı oluyor, soyuta atama oluyor mantıklıca olmuyor bir gariplik yok mu burda?

 

B- Çocuğun doğar doğmaz büyükler gibi hareket edememesi acizliğinden değil, henüz gelişmediği ve algılayamadığı içindir. İnsanlığın bazı şeyleri henüz çözememiş olması da çözümlerin bir birine bağlı olmasından dolayıdır. En üst basamağa çıkmak için alttaki basamakları kullanma zorunluluğu gibi.

.....................

 

B- Allah kavramı da olsa bir başka kavram da olsa, hatta varlığın varlığını sürdürebilmesi de gerekse, bir başka kavrama, bir başka varlığa ihtiyaç vardır. En azından bir tanım için..

 

F- Allah'ı tanımlamak için hangi kavrama ihtiyaç var?

 

B- Nesnelliğin ötesine ihtiyaç var. (bilim dışılık, metafizik, uydurma)

 

F- Allah'ın varlığının mahiyeti bizim varlığımızın muhtaçlığıyla mı alakalı?

 

B- Elbette. Tek başına varlığını sürdürebilecek bir kavram ya da nesne gösteremezsin.

 

F- O mahiler ki deryada yaşarlar deryayı bilmezler.Balıkların yaşadığı denizi bilmiyor olması denizin yokluğuna nasıl delalettir.

 

B- Balık düşünemediğinden denizi bilmiyor olabilir. Ama insan deniz olmadan balığın yaşayamayacağını bilir. Bir nesne olmadan yaratıcının olmayacağını da bilir. Yukarda söylediğim gibi kavram da, nesne de tek başına olamaz. En azından bir mekâna muhtaçtır. “Allah zamandan ve mekândan münezzehtir” tanımlamasının hiçbir anlamı yoktur.

 

F- Allah fikrine inanmıyor olmak, zihninde bu fikrin olmaması zihnin dışındaki bir durumun yok olması mı?

 

B- Bunların uydurma ve halüsinasyon oldukları gerçeği bilinmekte..

 

F- Gözümüzün görmemesi, görüleni algılıyor olmamamız biz algılamadığımız için yok mu olur?

 

B- Hayır. Bu basit mantık. Ötesi de var. Yaptığı işlerle algılananlar (nesnel) ve ölçümlenenler gerçektir. Kaf dağındaki elma ve bir yaratıcı kavramının nesnel tarafı yoktur. Tamamen söylentidir.

 

F- Bu mantığın doğru cevapları kişiye bağlı.Maddesel knuşalım beş duyunuzun iflas ettiğini düşünün ki beş duyumuzdan birinin veye bir kaçının iflas etiğini,edebileceğini görüyoruz biliyoruz.Artık sizin için hiçbir şey yoktur.Yok olmasının ölçütü nedir, sensin.

 

B- Gerçekliğin öznel olmadığını söyledik.

 

F- Sen beş duyunu kaybettin diye her şey yok mu oldu, hayır yok olan sensin farkında değilsin. Yani dış gerçeklik salt bizim algılamamıza bağlı değil.

 

B- Yanlış anlaşılmış, böyle bir tanımlama yapılmadı.

“Allah kavramı da olsa bir başka kavram da olsa, hatta varlığın varlığını sürdürebilmesi de gerekse, bir başka kavrama, bir başka varlığa ihtiyaç vardır. En azından bir tanım için..” bu tanımdan senin anladığın anlam çıkmıyor. Dikkatli okumalısın.

...........

 

B- Bunlara misaller vermek gerekirse;

 

Beş olmadan, altı olabilir mi?

Soğuk olmadan, sıcak olabilir mi?

Evren olmadan, Güneş olabilir mi?

Güneş olmadan, Dünya olabilir mi?

Çocuk olmadan, ebeveyn olabilir mi?

Yaratılan olmadan, bir yaratıcı olabilir mi?

En önemlisi; düşünen olmadan, düşünülen olabilir mi?

Herhangi bir şeyin var olabilmesi, bir başka şey olmadan mümkün olabilir mi?

 

Sonuç: Bir şey var olabilmesi için, diğer bir şeye muhtaçlığı vardır. Diğer bir şey yoksa, o bir şey de yoktur.

 

F- Yukardaki saydığınız her şey bir şeye muhtaçsa bütün bu varlık neye muhtaç? Bir şeye muhtaç değil mi?

 

B- Hayır muhtaç olduğu şeyleri doğa bilimleri (Biyoloji, fizik, kimya) tanımlamakta. Madde varlığını sürdürebilmesi için çok şeye ihtiyacı vardır.

 

F- Bunu herkes biliyor kimi maddenin özündeki enerji diyor kimi bu bilinemez diyor, kimi de bu Tanrı diyor değil mi?Hangisi daha kapsayıcı hangisi daha mantıklı bir düşünelim isterseniz!Bu kendiliğinden var olan bir enerjidir diyenler bir enerjinin başka bir enerjiye muhtaç olduğunu bilirler.Madde de var olmak için kendini de kapsayan daha kapsayıcı bir güce muhtaç.Bilinemez diyenlerin dediği ne?O da olabilir bu da olabilir.Üçüncü tercih de sonuçta bir tercih.Allah ne diyor:Bütün evreni ben yarattım evren bana muhtaç.Ben yarattığım hiçbirşeye muhtaç değilim.Diyeceksiniz ki ki çok söylediniz Allah neye muhtaç?Bunu görebilmek için önce Allah'a ulaşmak gerekiyor.Ulaştıktan sonra ötesini düşünürsünüz.

 

B- Seninkisi, “Kaf dağındaki elmayı bulursan her şeyine çözüm getirecektir”e benzeyen bir tanım.

 

F- Bu tercihler içinde en kapsayıcısı, en tatmin edicisi bilinmeyen hakkında en fazla söz söyleyeni en son nokta neresi Allah.Buraya ulaşmadan maddeyle yetinmek de inanç, iki tercihi her an kabul edebilir durumda olmak da inanç.

 

B- Kendin cevap vermişsin zaten. Birisi bilinmeyeni tasvir, Yani uydurma. Diğerisi ise algılananı, deneyleneni tasvir. Yani gerçek.

Gönderi tarihi:
Bilimselci- İzah edilenleri kavrayamamak konuyu kısır döngü yapıyor soru. Zaten inançların oluşumu, olup bitenleri tanımlayamamaktan dolayı soyuta atama olayı değimlidir ki?

.

.

.

B- Kendin cevap vermişsin zaten. Birisi bilinmeyeni tasvir, Yani uydurma. Diğerisi ise algılananı, deneyleneni tasvir. Yani gerçek.

 

 

Bilim bir kitabın yapıldığı malzemeyi,yazılış tarihi,yazıldığı mürekkep hakkında bilgi verebilir ama o kitabın okunurken hissettirdikleri içeriğinin maneviyatı hususunda hiçbir deneyimleme yapamaz Sayın Bilimselci.Size göre hissiyatı oluşturan bütün duygular uydurma olmalı nedeni mi?Onlar somut olarak yok çünkü ortada.Siz sadece kan, kemik ve etten misiniz Sayın Bilimselci?Size göre insan bu mudur?Kitabı kitap yapan boyası,kağıdı,mürekkebi değildir.İçinde yazanların görünmeyen dünyamızda bize hissettirdikleri bilimin şu an için ulaşamadığıdır asıl olan.Siz psikolojiye de bilim demiyorsunuz o zaman?

 

Size göre değerli olan beş duyumzla algılayabildiğimiz her şey.Siz kendi beş duyunuzun istenilen düzeyde çalıştığını neye göre söylüyorsunuz?Bütün algılamalarınız ve bu algılamalardan çıkardığınız yargılarınız hangi değişmez ölçüte göre doğru insanın aklına gelmiyor değil hani!Akıl dedim de aklı da görmüyoruz Sayın Bilimselci!Bir kişinin sınav kağıdına ya da ıQ testindeki kağıda bakarak soyut olanı somutlaştırıyor ve dolaylı gerçeklik ortaya koyuyoruz.O test ya da sınav kağıdı aklın kendi somut gerçekliği mi?Sizin düşünceleriniz de soyut Sayın bilimselci?Dış gerçekliği algılarınıza dayandırıp içsel soyutluklarla somutlar ortaya koymaya çalışıyorsunuz.Herkes gibi siz de öznelsiniz nikiniz Bilimselci olsa da...

 

MUHABBETLE...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.