Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Kuran bir çok ayetinde apaçık bir kitap olduğunu belirtir hatta allah sadece apaçık bir kitap olduğunu söylemenin yetmiyeceğini düşünmüş olmalıdır ki bir de üzerine yemin eder..

 

İşte asıl komedi ise buradadır..

 

İlk ayetle ikinci ayet birden çelişivermektedir...

 

KASAS SURESİ:

 

1. Ta, Sin, Mim.

 

2. Bunlar, apaçık Kitab'ın ayetleridir.

 

Arap putu al-ilah ilk ayette ne olduğu belirsiz anlaşılmayan kelimelerden sonra ikinci ayette ise dalga geçer gibi Bunlar apaçık kitab ın ayetleridir diyorsun..

 

Peki o zaman Ta, Sin, Mim nedir?

 

Sadece bu ayetler değil, bunun gibi bir çok yerde hokus pokus tarzında anlamsız söylemler mevcuttur..

 

Bakara (2) —– -Elif, Lam, Mim

Ali İmran(3) —- Elif, Lam, Mim

Araf (7) ——— Elif, Lam, Mim, Sad

Yunus (10)—— Elif, Lam, Ra

Hud (11)——— Elif, Lam, Ra

Yusuf (12)—— Elif, Lam, Ra

Rad (13) ——– Elif, Lam, Mim, Ra

İbrahim (14)—– Elif, Lam, Ra

Hicr (15)——— Elif, Lam, Ra

Meryem (19)—-Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad

Ta-ha (20)——-Ta, Ha

Şuara (26)—— Ta, Sin, Mim

Neml (27)——–Ta, Sin

Kasas (28)——Ta, Sin, Mim

Ankebut (29)—-Elif, Lam, Mim

Rum (30)———Elif, Lam, Mim

Lukman (31)—–Elif, Lam, Mim

Secde (32)——-Elif, Lam, Mim

Yasin (36)——–Ya, sin

Sad (38)———-Sad

Mümin (40)——Ha, Mim

Fussilet (41)—-Ha, Mim

Şura (42)——– Ha, Mim (1.ayet), Ayn, Sin, Kaf (2. ayet)

Zuhruf (43)——-Ha, Mim

Duhan (44)—— Ha, Mim

Casiye (45)—– Ha, Mim

Ahkaf (46)——-Ha, Mİm

Kaf (50)———–Kaf

Kalem (68)——Nun

 

Değerli Müslümanlardan ricam Arap putunun apaçık dediği kitapta ki bu kelimeler nelerdir...

Buyurun izah edin bakalım..

Gönderi tarihi:
Kuran bir çok ayetinde apaçık bir kitap olduğunu belirtir hatta allah sadece apaçık bir kitap olduğunu söylemenin yetmiyeceğini düşünmüş olmalıdır ki bir de üzerine yemin eder..

.

.

.

Değerli Müslümanlardan ricam Arap putunun apaçık dediği kitapta ki bu kelimeler nelerdir...

Buyurun izah edin bakalım..

 

Ali İmran-7; Sana Kitab?ı indiren O'dur. Ondan, Kitab?ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler.

Allahualem...

 

;)

 

Gönderi tarihi:
Allahualem...

Bu tür birbirinin tersini söyleyen ayetler çoktur. Bu da Kurân'ın bir sistematiği olmadığını, duruma göre mevcut durumu idare etmek için farklı zamanlarda birbirine zıt anlamlar içerir biçimde yazıldığını gösterir.

 

Bir dinde zorlama yoktur der, bir müşriklerin katledilmesini veya sürülmesini emreder. Tam da bu yüzden Kurâna dayalı bir sistem kurulamayacağını ve laikliği savunuyoruz.

 

Bir diğer konu da Kurânın kesinlikle apaçık olmadığı, tam tersine gizemi sevdiğidir. Bunu daha yeni (matematik hata) başlığında tartıştık. Aynı yöntemin "Ay yarıldı" ve "Sen atmadın, Allah attı" gibi belirsizlik yumağı ayetlerde de mucize iması yapmak için kullanıldığını daha önce belirtmiştim. Yani Muhammed açıkça mucize gösterdiğini iddia etmemiş, ama bu belirsiz atamalarla zihinlere mucize tohumları ekmiştir. Gerisini bağnaz bağlılarına bırakmıştır...

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:

elif lam mim, ha mim, ya sin, elif lam ra gibi cesitli surelerin basinda yer alan bu harflerin manasini kesin olarak bilinmese de, mutemel manalari uzerine islam alimleri bir cok yorumlar yapmislardir. hurufu mukatta harflerinin spesifik manalarinin otesinde hepsinin toplu olarak ifade ettigi bir mana vardir ki, o da sudur: "iste bu kur'an'da rabbiniz sizin kullandiginiz harfleri kullanarak sizinle konusuyor. eger onun allah kelami olduguna inanmiyorsaniz, buyrun kullandigi harfler burada, siz de ona benzer bir soz soyleyin".

 

huruf-u mukatta harflerinin cogundan hemen sonra gelen ayetin kur'an-i tarif edici olmasi bu yorumu kuvvetlendirmektedir.

 

bakara suresi:

1. elif lam mim

2. bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.

 

yusuf suresi:

1. elif lâm râ. bunlar, apaçık kitabın âyetleridir.

2. biz onu, akıl erdiresiniz diye arapça bir kur'an olarak indirdik.

 

a'raf suresi

1. elif lam mim sad

2. bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü'minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.

 

huruf u mukatta harfleri ile muphem olarak yapilan bu meydan okumanin, bakara suresi 23-24. ayetlerde acikca yapildigini goruyoruz:

 

23. eğer kulumuza (muhammed'e) indirdiğimiz (kur'an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, allah'tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).

 

24. eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o halde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. o ateş kafirler için hazırlanmıştır.

 

bu acik meydan okumaya, o donem edebiyatin ve sairligin zirvesindeki araplardan bir kisi bile cikip cevap verememisti, ki hala da kimse cevap verebilmis degildir. cevap verebiliyor olsalardi mallarini ve canlarini tehlikeye atip savasmazlardi.

 

*********************

 

muhammed esed'in harf-sembol dediği bütün üzerine incelemesi ve getirdiği açıklama şu şekildedir;

 

kur'an'ın surelerinin yaklaşık dörtte biri, genel olarak mukatta'ât (ayrık harfler) veya bazan da, surelerin başında yer aldıkları için fevâtih (başlatanlar) diye adlandırılan gizemli/esrarlı harf-semboller ile başlamaktadır. arap alfabesinin yirmisekiz harfinin tam yarısı -yani ondört harfi- ya tek tek, ya da ikili, üçlü, dörtlü veya beşli terkipler halinde bu şekilde kullanılmışlardır. bunlar, her zaman yalnızca temsil ettikleri seslerle değil, tek tek, isimleriyle telaffuz edilirler: elif-lâm-mîm yahut bâ-mîm vb. gibi.

 

bu harf-sembollerin anlamı, başlangıçtan beri müfessirlerin aklını karıştırmıştır. ne hz. peygamber'in kendisinden nakledilen hadisler'de bu konuya temas ettiğine ve ne de sahâbîler'in o'ndan bu konuda bir açıklama istediklerine dair elimizde hiçbir delil yoktur. bununla birlikte, bütün sahâbe'nin -elbette hz. peygamber örneğine uyarak- mukatta'âtı başında bulundukları surenin ayrılmaz bir parçası saydıkları ve kıraatlarında buna göre davrandıkları, şüphe götürmez bir gerçektir: bu gerçek, bazı batılı oryantalistlerin, bu harflerin hz. peygamber'in dikte ettiği vahiyleri yazan katiplerin veya ilk üç halife döneminde kur'an'ın nihai cem'i yapılırken onları kaydeden sahâbîler'in isimlerinin baş harflerinden başka bir şey olmadığı şeklindeki iddialarını geçersiz kılmaktadır.

 

bazı sahâbîler, onların hemen ardından gelen kuşak ve daha sonraki bir kısım müfessirler, bu harflerin, yahut bazı kelimelerin allah'a ve sıfatlarına ilişkin bazı ibarelerin kısaltılmış şekilleri olduğuna inanmışlar ve onları büyük bir maharetle "yeniden kurma"ya çalışmışlardır: ancak muhtemel terkiplerin pratikte bir sınırı olmadığından bu tür bütün yorumlar son derece keyfi olup herhangi bir gerçek faydadan da yoksundurlar. diğer bazıları ise, mukatta'ât ile arap harflerinin sayı değerleri arasında irtibat kurmaya çalışmışlar ve bu yolla çok çeşitli batınî delaletler ve gaybî haberler türetmişlerdir.

 

iki gerçek üzerine bina edilen bir diğer ve belki akla en yatkın izah şekli, asırlar boyunca en gözde bazı islam alimleri tarafından ileri sürülmüştür:

 

birinci olarak, arap dilinin istisnasız bütün kelimeleri, ya tek harften ya da iki, üç, dört veya beş harfin (ve azami beş harfin) terkiplerinden oluşturulmuştur: ve bunlar, biraz önce değinildiği gibi, mukatta'âtı oluşturan köklerdir.

 

ikinci olarak, bu harf-semboller ile başlayan bütün sureler, doğrudan veya dolaylı olarak, ya genel anlamda yahut özel bir tezahürü olarak kur'an anlamında vahye atıfla başlayan surelerdir. üç sure (29, 30 ve 68), ilk bakışta bu kuralın istisnaları olarak görülebilir; ancak bu varsayım yanıltıcıdır. 29. surenin (ankebût) ilk ayetinde, "inandık!" (âmennâ) -yani, allah'a ve o'nun mesajlarına- ifadesinde vahye açık bir imada bulunulmaktadır. 30. surede (rûm), 2-4 ayetlerdeki bizans'ın zaferiyle ilgili haberlerde de şüphesiz ilahi vahiy vurgulanmaktadır. 68. surenin (kalem) 1. ayetinde, "kalem"in çağrışım yaptırıcı şekilde anılmasıyla açıkça vahiy olgusuna işaret edilmektedir. o halde, bir veya daha fazla mukatta'ât ile başlayan surelerde hiçbir istisna yoktur: hepsi de ilahi vahye atıfla başlarlar.

 

bu olgu, mukatta'âtın adeta arap dilinin bütün kelime-formlarını yansıttığı gerçeği ile birlikte düşünüldüğünde, el-müberred, ibni hazm, zemahşeri, râzî, beydâvî, ibni teymiye, ibni kesîr -ki bunlar sadece bir kısmıdır- gibi alim ve düşünürleri şu kanaate ulaştırmıştır: mukatta'ât, insan kavrayışının ötesindeki bir alemde (ğayb) oluşturulmasına rağmen, harfler ile temsil edilen olağan insan konuşmasının sesleri aracılığıyla insanlara aktarılabilen -ve aktarılmakta olan- kur'an vahyinin taklit edilemez, olağanüstü, benzersiz tabiatını yansıtmayı amaçlamaktadır.

 

ancak bu çok cazip açıklama şekli bile tam ikna edici değildir, çünkü ilahi vahye açık bir atıf ile başladığı halde başında hiçbir harf-sembolün bulunmadığı birçok sure vardır. ikinci olarak, -ki bu en ciddi itirazdır- yukarıdaki açıklama da faraziyeden başka bir şeye dayanmamaktadır: o halde, son tahlilde, bu probleme getirilebilecek muhtemel bütün çözümlerin yine de kavrayışımızın ötesinde kaldığı gerçeği ile yetinmeliyiz. bu sonuç, hz. ebû bekir'in şu sözlerinde ifadesini bulan dört râşid halife'nin de görüşü idi:

 

"her ilahî kelâmda (kitâB) bir esrar [unsuru] vardır. -kur'an'ın esrarı ise, [bazı] surelerin baş (harflerin)de [bulunmakta]dır."

Gönderi tarihi:

TMKLMP... Sıkıysa bu sözün benzerini yazın. Bu harfleri bildiren Suttaramattakap ne yücedir...

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:
TMKLMP... Sıkıysa bu sözün benzerini yazın. Bu harfleri bildiren Suttaramattakap ne yücedir...

Oradaki anlam bu değil. Orada ifade edilmek istenen alın size harfler c,s,n,j, aynı tür harflerle yazdığım kurandaki üstün anlatım ve ifade edilenlerin benzerini buyrun sizde yazabiliyorsanız yazın şeklinde bir meydan okumadır. Maharet harflerin kendisinde değil, onları böylesine anlamlı ifadeler oluşturacak şekilde bir araya getirilebilende demek istiyor, özetle kuranın ne demek istediğini anlamaya çalışarak okuyan biri için apaçık anlaşılabilir bir şekilde, başkası tarafından yazılması çok zor olan bir ifade bütünlüğü ve anlam içerdiğini söylüyor.

Gönderi tarihi:
TMKLMP... Sıkıysa bu sözün benzerini yazın. Bu harfleri bildiren Suttaramattakap ne yücedir...

 

Sayın Demirefe Kuran'la ilgili bir söz vardır bilirsin belki çünkü ziyadesiye bilgi sahibisiniz bu alanda.Kuran bir deryadır.Her insan bilgisi,aklı ölçüsünde o deryadan nasibini alır.Kimi kepçeyi daldırır kimi kaşığını.

 

Sizin kepçeniz ya da kaşığınız boş çıkıyorsa deryayla birlikte kepçenize de bakın derim...

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:
Bu tür birbirinin tersini söyleyen ayetler çoktur. Bu da Kurân'ın bir sistematiği olmadığını, duruma göre mevcut durumu idare etmek için farklı zamanlarda birbirine zıt anlamlar içerir biçimde yazıldığını gösterir.

 

Bir dinde zorlama yoktur der, bir müşriklerin katledilmesini veya sürülmesini emreder. Tam da bu yüzden Kurâna dayalı bir sistem kurulamayacağını ve laikliği savunuyoruz.

 

Bir diğer konu da Kurânın kesinlikle apaçık olmadığı, tam tersine gizemi sevdiğidir. Bunu daha yeni (matematik hata) başlığında tartıştık. Aynı yöntemin "Ay yarıldı" ve "Sen atmadın, Allah attı" gibi belirsizlik yumağı ayetlerde de mucize iması yapmak için kullanıldığını daha önce belirtmiştim. Yani Muhammed açıkça mucize gösterdiğini iddia etmemiş, ama bu belirsiz atamalarla zihinlere mucize tohumları ekmiştir. Gerisini bağnaz bağlılarına bırakmıştır...

Nasılki zaman-ı Musa Aleyhisselâm'da sihir ve zaman-ı İsa Aleyhisselâm'da tıb revaçta idi. Mu'cizelerinin mühimmi o cinsten geldi. İşte o vakit bülega-yı Arabı(arab edebiyatçılar o zaman arablarda belagatlı sözleme ön planda idi), en kısa bir suresine mukabeleye davet etti:

 

وَاِنْ كُنْتُمْ فِى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَى عَبْدِنَا فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ

fermanıyla onlara meydan okuyor. Hem der ki: "İman getirmezseniz mel'unsunuz. Cehennem'e gireceksiniz." Damarlarına şiddetle vuruyor. Gururlarını dehşetli surette kırıyor. O kibirli akıllarını istihfaf( Küçük ve aşağı görmek) ediyor. Onları bidayeten(ilk olarak) i'dam-ı ebedî ile ve sonra da Cehennem'de i'dam-ı ebedî ile beraber dünyevî i'dam ile de mahkûm ediyor. Der: "Ya muaraza ediniz, yahut can ve malınız helâkettedir."

işte eğer muaraza mümkün olsaydı acaba hiç mümkün mü idi ki, bir-iki satırla muaraza edip davasını ibtal etmek gibi rahat bir çare varken, en tehlikeli, en müşkilatlı muharebe tarîkı(yolu) ihtiyar edilsin? Evet o zeki kavim, o siyasî millet ki, bir zaman âlemi, siyasetle idare ettiği halde, en kısa ve rahat ve hafif bir yolu terketsin? En tehlikeli ve bütün mal ve canını belaya atacak uzun bir yolu ihtiyar etsin, hiç kabil midir? Çünki bir edibleri, birkaç hurufatla muaraza edebilseydi; Kur'an, davasından vazgeçerdi. Onlar da maddî ve manevî helâketten kurtulurlardı. Halbuki muharebe gibi dehşetli, uzun bir yolu ihtiyar ettiler. Demek, muaraza-i bilhuruf( Sözlü mücâdele)mümkün değildi, muhaldi. Onun için muharebe-i bis-süyufa(Kılınçla, kuvvetle, silâhla mücadele etmek) mecbur oldular. Hem Kur'anı tanzir( Tazeleştirme) etmek, taklidini yapmak için gayet şiddetli iki sebeb vardı. Birisi; düşmanın hırs-ı muarazası. Diğeri; dostlarının şevk-i taklididir ki, şu iki saik-i şedid(şiddetli sebep) altında milyonlar Arabî kitablar yazılmış ki hiçbirisi ona benzemez. Âlim olsun, âmi olsun her kim ona ve onlara baksa kat'iyyen diyecek ki: "Kur'an, bunlara benzemez. Hiçbirisi onu tanzir edemez." Şu halde, ya Kur'an bütününün altındadır. Bu ise, bütün dost ve düşmanın ittifakıyla battaldır, muhaldir. Veya Kur'an, o yazılan umum kitabların fevkındedir(üstündedir).

Gönderi tarihi:
Sizin kepçeniz ya da kaşığınız boş çıkıyorsa deryayla birlikte kepçenize de bakın derim...

Ben kepçeyi de kaşığı da hangi deryaya daldıracağımı iyi bilirim, boş da çıkmaz...

Gönderi tarihi:

Değerli Müslümanlardan ricam Arap putunun apaçık dediği kitapta ki bu kelimeler nelerdir...

Buyurun izah edin bakalım..

 

Sayin decent:

 

Kuranda

 

"Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir." (2:2)

 

yazildigi gibi bu kitabi suphesiz okumak ve Allaha karsi gelmemek gerekir. Aksi takdirde, anlamazsiniz! Umarim, size anlatabildim ve bana sevap gelir.

Gönderi tarihi:
Sayin decent:

 

Kuranda

 

"Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir." (2:2)

 

yazildigi gibi bu kitabi suphesiz okumak ve Allaha karsi gelmemek gerekir. Aksi takdirde, anlamazsiniz! Umarim, size anlatabildim ve bana sevap gelir.

 

 

merhaba süheyla muhterem

 

Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir

 

Bakara (2) —– -Elif, Lam, Mim

Ali İmran(3) —- Elif, Lam, Mim

Araf (7) ——— Elif, Lam, Mim, Sad

Yunus (10)—— Elif, Lam, Ra

Hud (11)——— Elif, Lam, Ra

Yusuf (12)—— Elif, Lam, Ra

Rad (13) ——– Elif, Lam, Mim, Ra

İbrahim (14)—– Elif, Lam, Ra

Hicr (15)——— Elif, Lam, Ra

Meryem (19)—-Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad

Ta-ha (20)——-Ta, Ha

Şuara (26)—— Ta, Sin, Mim

Neml (27)——–Ta, Sin

Kasas (28)——Ta, Sin, Mim

Ankebut (29)—-Elif, Lam, Mim

Rum (30)———Elif, Lam, Mim

Lukman (31)—–Elif, Lam, Mim

Secde (32)——-Elif, Lam, Mim

Yasin (36)——–Ya, sin

Sad (38)———-Sad

Mümin (40)——Ha, Mim

Fussilet (41)—-Ha, Mim

Şura (42)——– Ha, Mim (1.ayet), Ayn, Sin, Kaf (2. ayet)

Zuhruf (43)——-Ha, Mim

Duhan (44)—— Ha, Mim

Casiye (45)—– Ha, Mim

Ahkaf (46)——-Ha, Mİm

Kaf (50)———–Kaf

Kalem (68)——Nun

 

bunlar ap açık ayetlermi?

 

lütfen açıklayınız

 

 

bu arada "ya-"sin" kuranda çokça geçer "sin" in bir putun ismi olduğunu bir tanrı ismi olduğunu biliyormusunuz?

 

saygılar sevgiler

Gönderi tarihi:
merhaba süheyla muhterem

 

 

 

...

 

bunlar ap açık ayetlermi? lütfen açıklayınız

 

 

bu arada "ya-"sin" kuranda çokça geçer "sin" in bir putun ismi olduğunu bir tanrı ismi olduğunu biliyormusunuz?

 

saygılar sevgiler

 

Sayin Doçent. Bu sorunuzun çok degisik açıklamalarını duydum. Bana kalırsa, Peygamber uzun zamanlar tek başına, magarada, karanlıklar içinde kalmış ve kendi kendine konuşurdu. Bu yuzden aklını kacırmış, manasız bir sozler soylemiş olabilir.

 

Not: yukarda yazdıgım (2:2) ayetle benim kastım, bun ayetin ne kadar mantiksız olduguna işaret vermekti. Demekki, kendimi iyi ifade edemedim. Kusura bakma.

Gönderi tarihi:
Dua etmekten başka çare yok Allah ıslah etsin.

 

Sayin Fuzuli:

 

"God helps those who help themselves" - yani, Allah kendine yardim edenlere yardim eder.

 

Dua'niza tesekkurler ama, Dua'nin bir faydasindan fazla zarari oldugu muhakkak. Dua'nin yerine, insanlar okumus, tahsil gorup kendi durumlarini gelistirmekle insanogluna daha faydali olur zannederim, Du'a ile degil. Trajedi bir ornek vererek Depremlerden bahsedelim. Deprem, doğal bir olaydır. Sebebi bellidir, ne zaman olacağı yaklaşık bellidir, dünyanın nerelerinde deprem olacağı bellidir. Akıllı insanlar, depremden yıkılmayacak, can kaybına neden olmayacak sağlamlıkta ve yerlerde binalar yaparlar. Du'a eden insanlar , hayatlarini malesef kaybederler! Turkiyede, Iran'da cok du'a eden insanlar var. Deprem olunca, cok hayatlarini kaybedilyorlar. Amerika'da, Meksika'da, Japonya'da Deprem olunca (daha da siddetli) insan hayatlari kayip olmuyor.

 

Ya Allah gavurlari Muslumanlardan daha fazla seviyor, ya da Du'a nin hic bir faydasi olmuyor.

 

Hangisini seciyorsunuz?

 

Hosca Kal

Gönderi tarihi:
Sayin Fuzuli:

 

"God helps those who help themselves" - yani, Allah kendine yardim edenlere yardim eder.

 

Dua'niza tesekkurler ama, Dua'nin bir faydasindan fazla zarari oldugu muhakkak. Dua'nin yerine, insanlar okumus, tahsil gorup kendi durumlarini gelistirmekle insanogluna daha faydali olur zannederim, Du'a ile degil. Trajedi bir ornek vererek Depremlerden bahsedelim. Deprem, doğal bir olaydır. Sebebi bellidir, ne zaman olacağı yaklaşık bellidir, dünyanın nerelerinde deprem olacağı bellidir. Akıllı insanlar, depremden yıkılmayacak, can kaybına neden olmayacak sağlamlıkta ve yerlerde binalar yaparlar. Du'a eden insanlar , hayatlarini malesef kaybederler! Turkiyede, Iran'da cok du'a eden insanlar var. Deprem olunca, cok hayatlarini kaybedilyorlar. Amerika'da, Meksika'da, Japonya'da Deprem olunca (daha da siddetli) insan hayatlari kayip olmuyor.

 

Ya Allah gavurlari Muslumanlardan daha fazla seviyor, ya da Du'a nin hic bir faydasi olmuyor.

 

Hangisini seciyorsunuz?

 

Hosca Kal

 

Siz okuduklarınızı mı yanlış anlıyorsunuz bir kitanı okuyanlardan hareketle mi kitabı okumadan kitapla ilgili kanıya sahip oluyorsunuz?Tevekkülü bilir misin?Bir benzetmesi vardır:''Deveni önce sağlam kazığa bağla sonra Allah'a tevekkül et.''Biraz düşünün derim bu konuda.Sizinle sizin gibi düşünüp inananlar arasında fazla bir fark yok Sayın Süheyla emin olun.Çalışanın kim olduğu ne olduğu önemli değil karşılığını alması için.

 

Duanın faydaları:http://www.hastaadam.com/haber/2008/Nisan/30/dua.faydalari.htm

 

Güzel sözlerin su üzerindeki etkisi:http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23728 Duayla belki alakasını kuarabilirsin insanın kaçta kaçının su olduğunu da biliyorsundur.

 

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:
Siz okuduklarınızı mı yanlış anlıyorsunuz bir kitanı okuyanlardan hareketle mi kitabı okumadan kitapla ilgili kanıya sahip oluyorsunuz?Tevekkülü bilir misin?Bir benzetmesi vardır:''Deveni önce sağlam kazığa bağla sonra Allah'a tevekkül et.''Biraz düşünün derim bu konuda.Sizinle sizin gibi düşünüp inananlar arasında fazla bir fark yok Sayın Süheyla emin olun.Çalışanın kim olduğu ne olduğu önemli değil karşılığını alması için.

 

Duanın faydaları:http://www.hastaadam.com/haber/2008/Nisan/30/dua.faydalari.htm

 

Güzel sözlerin su üzerindeki etkisi:http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23728 Duayla belki alakasını kuarabilirsin insanın kaçta kaçının su olduğunu da biliyorsundur.

 

 

MUHABBETLE...

 

Suya kesinlikle Kuran dinletmemek gerek. Su, Kuran'da insanlar için söylenen bütün o küfür ve kötü sözleri duyarsa molekülleri ve atomları kim bilir neye benzer...

Gönderi tarihi:
Suya kesinlikle Kuran dinletmemek gerek. Su, Kuran'da insanlar için söylenen bütün o küfür ve kötü sözleri duyarsa molekülleri ve atomları kim bilir neye benzer...

 

 

Siz hiç Kuran dinlemediniz galiba.

Gönderi tarihi:
Suya kesinlikle Kuran dinletmemek gerek. Su, Kuran'da insanlar için söylenen bütün o küfür ve kötü sözleri duyarsa molekülleri ve atomları kim bilir neye benzer...

 

Sizin inancınızla alakalı kişisel yargılarınız bunlar nasıl ki inançlıların yargıları varsa.

Gönderi tarihi:
Tevekkülü bilir misin?Bir benzetmesi vardır:''Deveni önce sağlam kazığa bağla sonra Allah'a tevekkül et.''

Sayin Fuzuli:

 

Arapça`dan Turkce dilimize geçmiş olan kelime ile kendinizi anlatmak zorunda kaldiysaniz, bunun sebepleri siz kendinizi 7inci asira mahkum etmissiniz demektir. Evet kardesim, kelimenin anlamı: "Vekil kılmak, başkasına havâle etmek" tir. Benimde demek istedigim oydu. Yardiminiza tesekkurler. Muhammedi takip edenler, kendi sorunlarinı "başkasına havâle etmislerdir", yani Allaha sıgınmıslar.

 

Eger dahada "tevekkül"lü kelimeler dolu fakat manasiz, insanogluna zararli sozleri okumak isterseniz buyrun:

 

1. Tevekkelin (tevekküllünün) gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez).

 

2. Tevekkül, kişinin kendisini Allah`ın dilediği şekle bırakmasıdır.

 

3. Kim insanların en şereflisi olmak isterse Allah'tan korksun. Kim insanların en güçlüsü olmak isterse Allah`a tevekkül etsin. Kim de insanların en zengini olmak isterse, kendi elindekinden çok Allah`ın nezdindekine bel bağlasın.

 

Suphesiz, bu yuzden, etrafınıza bakın, odanızdaki kullandıgınız teknoloji urunlerine dikkat edin; Bunlarin hic birinin Islam dunyasından gelmediğini gormemek imkansızdir. Cunku, dediğiniz gibi Islam sizlere "tevekkulu" oğretiyor. Fen, ilim, bilim, bilgi degil!

 

Not: Benim devem yok. Hic deveye binmedim veya deve bile gormedim. O deveyi sağlam kazığa baglamasınıda bilmiyorum. Ama bizlere kazık atanları tanıyabilirim! Malesef cevabınız, benim yukarda verdiğim "deprem" orneğine uymadı.

  • 4 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
Suphesiz, bu yuzden, etrafınıza bakın, odanızdaki kullandıgınız teknoloji urunlerine dikkat edin; Bunlarin hic birinin Islam dunyasından gelmediğini gormemek imkansızdir. Cunku, dediğiniz gibi Islam sizlere "tevekkulu" oğretiyor. Fen, ilim, bilim, bilgi degil!

 

TEVEKKÜL

 

Acizlik gösterme, başkasına güvenip dayanmak, Allah'a güvenme, O'nun hükmünün mutlaka meydana geleceğine kesin olarak inanma ve alınması gereken tedbirleri almak anlamında Kur'anî bir terim.

Tariften de anlaşıldığı gibi tevekkül; müslümanın, yapacağı işlerde tüm zahiri sebeplere sarılması, alınması gereken tedbirleri alması, çalışıp çabalaması, ama gönlünü bunlara bağlamayıp sadece Allah'a dayanmasıdır. Tevekkül, hiç bir zaman, çalışmayı ve sebebe sarılmayı terkedip, Allah'ın dediği olur" diyerek kenara çekilmek değildir.

Tevekkül, müslümanların kadere olan inançlarının bir sonucudur. Tevekkül eden kimse, Allah'a kayıtsız şartsız teslim olmuş, kaderine razı kimsedir. Fakat, nasıl kadere inanmak tembel tembel oturmayı, herşeyden el etek çekmeyi gerektirmiyorsa, tevekkül de tembellik ve miskinliği gerektirmez. Gerçek mütevekkil çalışmadan kazanmayacağını, ekmeden biçilemeyeceğini, amelsiz Cennet'e girilemeyeceğini, ihlasla ibadet ve taatta bulunmadan Allah'ın rızasına kavuşulamayacağını bilir.

Hz. Ömer, Medine'de boşta gezen bir gruba: "Siz necisiniz?" diye sordu. Onlar da: "Biz mütevekkilleriz", dediler. Bunun üzerine büyük halife: "Hayır, siz mütevekkil değil, müteekkil (yiyici)lersiniz. Siz yalancısınız, tohumumu yere atıp sonra tevekkül edene mütevekkil denir" dedi.

"Kim Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter"(Talak, 65/31); "Müminler, ancak o kimselerdir ki Allah anılınca kalpleri ürperir, onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda o ayetler onların imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler" (Enfal, 8/2).

İslam Ansiklopedisi.

Kısaca, ve şimdi bilime katkıları olan İslam alimlerinden bir demet.

 

İbni Sina: (980 - 1037) Doktorların sultanı. Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 sene temel kitap olarak okutulan dahi doktor. Hastalık yayan küçük organizmalar, civa ile tedavi, pastör' e ışık tutması, ilaç bilim ustası, dış belirtilere dayanarak teşhis koyma, botanik ve zooloji ile ilgilendi, Fizikle ilgilendi, jeoloji ilminin babası.

Ali Bin Abbas: (? - 994) 1000 sene önce ilk kanser ameliyatını yapan bilim adamı. Kılcal damar sitemini ilk defa ortaya atan bilim adamıdır. Eski çağın en büyük hekimlerinden olan hipokratesin (Hipokrat) Doğum olayı görüşünü kökünden yıktı.

 

Battani: (858 - 929) Dünyanın en meşhur 20 astrononumdan biri trigonometrinin mucidi, sinus ve kosinüs tabirlerini kullanan ilk bilgin.

Beyruni: (973 - 1051) Dünyanın döndüğünü ilk bulan bilim adamı ümit burnu, amerika ve japonyanın varlığından bahseden ilk bilim adamı. Beyruni amerika kıtasının varlığını kristof colomb'un Keşfinden 500 sene önce bildirmiştir. Matematik, Jeoloji, Coğrafya, Tıp, Felsefe, Fizik, Astronomi gibi dallarda eserler yazmıştır. Çağın En Büyük Alimidir.

 

Cabir Bin Eflah: (12 yüzyıl) Ortaçağın büyük matematik ve astronom bilginidir . Çubuklu güneş saatini bulan ilk bilim adamıdır.

 

Cabir Bin Hayyan: (721 - 805) Atom bombası fikrinin ilk mucidi ve kimyanın babası sayılır. Maddenin en Küçük parçası atomun parçalana bileciğini bundan 1200 sene önce söylemiştir.

Cahiz: (776 - 869) Zooloji İlminin öncülerindendir. Hayvan gübresinden amonyak elde etmiştir.

 

Cezeri: (1136 - 1206) İlk sistem mühendisi ve ilk sibernetikçi ve elektronikçi Bilgisayarın babası; oysa bilgisayarın babası yanlış olarak ingiliz matematikçisi Charles Babbage olarak bilinir..

 

Demiri: (1349 - 1405 )Avrupalılardan 400 yıl önce ilk zooloji ansiklopedisini yazan alimdir ... Hayatül hayavan isimli kitabı yazmıştır.

Fergani: (9 yüzyıl) Ekliptik meyli ilk defa tesbit eden astronomi alimi.

 

Gıyasüddin Cemşid: (? - 1429) Matematik alimi. Ondalık kesir sistemini bulan çemşid cebir ve astronomi alimi.

 

Harizmi: (780 - 850) İlk cebir kitabını yazan ve batıya cebiri öğreten bilgin. Adı algoritmaya isim oldu rakamları Avrupa' ya öğreten bilgin. Cebiri sistemleştiren Bilgin.

 

İslam Dünyasında bunlar olurken bazı İnsanlar orta çağı yaşıyordu,üstelik batıya eski yunanı öğreten ( Aristo,Eflatun) İbn Rüşd ve Farabi'yi unutmamak gerekir.

Zamanımızda Müslümanların teknolojik gelişmede geri kaldıkları doğru, fakat teknolojide ileri giden İnsanlara kapıyı açanda İslam ilim adamlarıdır,bu itibarla "TEVEKKÜL" ederek,çalışıp ilime,bilime katkı yapmak Müslümanlarında görevidir.

 

ALLAHU ALEM...

 

:)

 

 

 

 

 

 

  • 3 ay sonra...
Gönderi tarihi:

MUKATAA HARFLİ SURELERİN KOORDİNAT SİSTEMİNE KONUMLANDIRILMASI ÇALIŞMASI

 

Mukataa Harfli Surelerin "Mushaf sırasına göre" ve "Nüzul sırasına göre" Koordinata konumlandırılması neticesinde aşağıdaki grafikler ortaya çıkmıştır.

 

"Mushaf sırasına göre" yapılan çalışmada çok net şekilde "Allah" Lafzı ortaya çıkmış,

kuran%20sirasi.jpg

 

"Nüzul sırasına göre" olan çalışmada çıkmamıştır.

nuzul%20sirasi.jpg

 

Konuyla ilgili tüm açıklamaları ve detayları görebileceğiniz adresler aşağıda verilmiştir.

www.kuranharfleri.org

www.quranletters.org

 

GRAFİK ÇALIŞMALARININ SEBEBİ VE ÇIKIŞ NOKTASI

1.) Kur?an-ı Kerim?deki 114 sureden 29?unun ilk ayetleri çeşitli Arapça harflerle başlar. ?Elif Lam Mim, Ya Sin, Ha Mim? gibi? Bu harflerin ne anlama geldiğini yalnızca Yüce Allah (C.C.) biliyor.

 

2.) Kur?an-ı Kerim, iniş (nüzul) sırasına göre sıralanmamıştır. Yüce Allah?ın (C.C) emriyle vahyin hemen akabinde, Cebrail (A.S) tarafından ayetlerin ve surelerin yerleri tek tek belirtilmek suretiyle ?farklı şekilde tertip edilmiştir?.

 

Şu an elimizde bulunan Kur?an-ı Kerim bu ?Tertip üzerinedir?.

------------------------------------------------------------

1.) Sure başlarında ?Mukataa harflerinin? kullanılması ve

2.) Kur?an tertibinin, sure ve ayetleriyle vahiy esnasında ?yeniden yapılması?, ?Sıradan, anlamsız ve dikkate alınmaması gereken? bir işlem midir, yoksa ?Bilinçli? olarak mı yapılmıştır?

 

Koordinat Ekseninde yapılan Grafik çalışmasının amacı, bu çok önemli ve sebebi merak konusu olan 2 soruya (şayet ?Bilinçli? bir eylemse), Matematik boyutta ?Görsel? bir yanıtın olup olmadığıdır.

Grafik çalışması, ?mukayese ve değerlendirmelerin? en sağlıklı şekilde yapılabilmesi için iki türlü yapılmıştır.

 

1. Elimizde bulunan Kur?an-ı Kerim?deki surelerin sıralamasına göre,

2. Surelerin vahiy, (iniş, nüzul) sırasına göre,

 

Bir konuyu önemle vurgulamak ihtiyacını hissediyoruz:

 

Koordinat Düzleminde yapılan çalışmalar neticesinde ortaya çıkan sonuçlar ?Görünen sonuçlar? olduğu sizlerin de malumudur.

Bu çalışmalarda ?Toplama, Çarpma, Bölme ve Çıkarma? işlemleri yoktur.

Elinizdeki verileri ?sırayla? ve ?kurallara uygun şekilde? eksenlerdeki yerlerine yerleştirir ve kural gereği işlemleri tamamlarsınız.

Bu sebeple bu tür çalışmalar, ?sağa sola çekiştirilecek? ve üzerinde ?mantıksız? yorumlar yapılacak çalışmalar değildir.

Ortaya çıkan ?Grafik? neyse sonuç "O'dur".

 

Bu çalışmaların, ?İnanan? veya ?İnanmayan? tüm insanlara ?Akıl yoluyla gerçek doğruları? görebilmeleri için faydalı olmasını Cenab-ı Allah?tan diliyoruz.

 

*****

 

Allah'a emanet olun...

Saygılarımızla...

 

Arastirmaci

Gönderi tarihi:

Apaçık bir kitap, eğer en ami bir insanın dahi takliden bildiğini sen malumat ehli olarak bilirsen!! Çok çetrefilli karmaşık bişey yok, sadece şunu bilceksin, soyut hakikatler alem şümuldür evrenseldir, bizler tarafından idrak edilmesi için elbise giymesi hatta elbise değiştirmesi gerekir.. Mesela güzellik bir hakikattir, asyadada avrupadada keza amerikadada, ilk çağlardada vardı bugünde var, ama bu hakikat bazan bir kadında görülür, bazan bir tabloda, bazan renkleriyle sizi mest eden bir çiçekte.. Hakikat değişmez, kılıflar değişir, zamana ve zemine göre..

Vahy de bir hakikattir, kainattan süzülen.. Mantığıdır kainatın, aklıdır, logosudur.. Kur'ani vahyin ambalajı ise arap toplumudur, vahy önce girdiği yere hayat verir orayı düzenli ve canlı kılar.. Mesela dinde dinin özü aslı asla değişmezken, şeriatlerin asırlara göre değişeceği her asırda bir yenileyici geleceği vurgusu yapılmıştır..

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

öncelikle bu kitabın hangi kitap olduğunu netleştirelim.

Kuran bir kitapmıdır ?

Kurandaki kitap bildiğimiz anlamda bir kitapmıdır.

 

cevap değildir !

kitap evrensel yasaları ifade eder.

ap açık olan bunlardır.yasalarda ayet demektir.

 

yani bir taşı attığında yere düşmesi bir ayettir.

ve apaçıktır.

Gönderi tarihi:

ruh insanı Adem eden mekanizmadır.

ruh ile

 

sıra ile şunlar işler

kitap

hikmet

furkan

zikir

 

tevrat

zebur

incil

 

iş ruhta başlar,kutsal ruhta biter.

bittiği yer Kurandır.Kuran bunların hiçbiri değildir.

Kuran ancak onların hepsidir.

bunların biri olmazsa Kurana dokunulmaz.

 

Kuran arapça ile okunmaz

ruh ile okunur.

önce gözler insan kitabı okur.

kitabı okuyan hikmete-hükme varır.

hükmü doğru koyanın Furkanı çalışır.bir doğru edinirsin ve işte şunlar yanlıştır dersin.

işte böylece zikri doğru koyarsın.

bu dördü aynı anda sıralı işler.kitap okunursa hüküm doğru konulur.ancak o zaman sıra furkana gelir.

furkan doğru süzerse zikir doğru olur.

 

işte ilk 4 den sonra son 3 işler olur.

tevrat ile yasan olur

zebur ile içtihatın olur

incil ile mülkün olur.

 

tevrat namaza denk gelir.

incil zekata denk gelir.

 

sen bu yediyi doğru okursan

işte o zaman Kurana dokunursun.

 

bunlara dokunmak secde ile olur.

ap açık kitabın ayetleri besmele ile okunur.

işte o zaman İbrahim olunur hüküm doğru konulur.

sonra Musa olunur Adem hatasından türevli fravun düzenine taş koyulur.

bu taşı koyarsan davut hükümdar olur.

davut hükümdar olursa imran ailesine varılır.

İmran ailesine varılınca ölüler dirilir.körler görür olur.

işte o zaman Ahmet-Muhammed müjdelenir !

 

Amma o müjde henüz verilmemiştir.

insana hala Adem oğlu denilmektedir.

 

kişi kitabı okumazsa

Muhammed ölülere duyuramaz.kulak iş görmezse Muhammed bize müjde olmaz.

sen Muhammedi mezarlıklarda tebliğ eden bellersen.

İsanın ölüleri diriltmesinden ne anlarsın !

 

:)

 

ben ancak Dayı'ya selam ederim.

Dayı ne yüzüm görmüştür ne sözüm duymuştur.

ama dayı beni o yolda bulmuştur.

ayakların bastığı nefeslerin alındığı yol başka olsada

akılların yürüdüğü akıl aynı yolda yoldaştır.

Gönderi tarihi:

insan gerçek üzerine değilse ancak kafir olur.

gerçekle iş tutmazsan yatıp kalksan nafile olur.

huzura, ancak kitabı okursan yol bulunur.

işte o zaman rahat uyunur.işte o zaman ölüme buyur edilir.

 

neyse,,,

sıkıldım buralarda

susar oldum artık kalabalıklarda

çünkü ağırlık var hep kulaklarda

ve anahtarı yok o mührün anlatanlarda

 

o anahtar yaratanın elinde,

ve kimseye satmaz para ile,

bir şifresi var,yazar her yerde

sorar onu her kula,her nefesinde

 

şifre zor belleme,

dedikya yazıyor her yerde

ve soruyor onu her nefesinde

oku,oku,oku diyor ya işte !

hani muhteşem güçleri olanın adı ile,

işte onu söyle !

 

ama yalandan söyleme

dilin ile söyleme

onu kendini temizle ve işin ile söyle !

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.