Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2008 16 yıl Ölüm aslında hem her an karşımıza çıkan ya da başımıza gelebilen bir hadiseyken ona hiç alışamadığımız da bir gerçek. Alışmamak belki de daha iyi. Çünkü alışmak beraberinde kanıksamayı da getirir ki bu çok tehlikelidir bence. Ölümlere duyarsızlaşmaktan korkmalıyız ama onu da büyük bir olgunlukla karşılamalıyız düşüncesindeyim. Türkiye olarak ölümlere en duyarsız ülkeyiz kanımca. Artık bayram tatili demek yeni canların gitmesi demek. Bir uçak düştüğünde ölen insan sayısı kadar canı tatillerde trafikte veriyoruz. Ve işin kötüsü bu haber artık ekonomi haberlerinden bile sonra verilir hale geldi. 3 çocuğuyla sele kapılıp hayatını kaybeden işadamımızın ve o ailenin tek hayatta kalan 13 yaşındaki ferdi de şehit haberlerin arasına karıştı, belki - bunu üzülerek söylüyorum- çok önemli de bulunmadı basında ve halk arasında. Duygu dejenerasyonu diye bir kavram var mı bilmiyorum ama yaşadığımız şey şu an tam olarak bu. 1 milyarın üzerinde nüfusu olduğu halde bebek mamasından zehirlenen bebekler Çin ve tüm dünya medyasında yer bulmuş, günlerce konuşulmuşken İzmir'de yeni doğan 13 bebeğin vefatı yine ikinci planda kaldı. Birer ikişer aldığımız şehit haberleri de aynı durumda. Her anahaberde bir şehit cenazesi görüyoruz ve maalesef normal birşey duymuşuz gibi tepkisiz sıradaki habere geçiyoruz. Aslında teker teker incelendiğinde ne dramlar içerdiğini görebileceğiz bu olayların. Belki de artık doyduk ölüm haberlerine. Sıradanlaştı bizim için. Ancak onları yaşayan aileler, sevdiklerinden ayrılanlar için ne diyeceğiz. Kuru bir başın sağ olsun herhalde. Bu taziye cümlesini de sevmiyorum. "Başın sağ olsun?" Ne demek ki bu? Yani "giden gitti ama bak en azından sen sağlamsın, yaşıyorsun, bunun için sevin" manasına gelmiyor mu? Bu cümleyi kurduğunuz insan için acaba bunu söylemeniz çok mu önemli? Bence hiç değil. Aktütün karakolu yapılan kalleş saldırı sonucu şehit olan 17 şehidimizin haberi ulaştıktan bir gün sonra otobüsle Sivas'a gidiyordum. Sabah olmuş ve artık şehre gelmemize az kalmıştı. Otobüsün televizyonundan haberler ve tabii ki şehitlerimizle ilgili haberler veriliyordu. Şehitlerimizin isimleri okunurken bir kaç koltuk önümde kucağında bir yaşlarında bir çocuk olan genç bir kadın çığlık atmaya ve ağlamaya başladı. Ne olduğunu sabah mahmurluğuyla ilk başta anlamasak da çok geçmeden öğrendik. Aslında bir otobüs dolusu insanla aynı anda öğrendi bu genç kadın ağabeyinin Aktütün şehitlerinden olduğunu. Sivas da bir şehit vermişti ve bu genç kadının ağabeyiydi. Gözyaşları arasında bir kaç söz döküldü ağzından. - "Abim, abim Bahattin benim abim..." Ailesi onu çağırırken babasının hastalandığını acil gelmesini söylemişler. Acı haberi gidince öğrenecekti ama haberler daha hızlı davrandı. Tüm gün hatta tüm hafta etkisinde kaldığım böyle acı olaylar hiç yaşamamamız, evlere böyle üzüntülerin girmemesini diliyorum. Alıntı...................
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.