Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Kriz haberleri gündeme yeniden sıcak bir şekilde oturdu; ABD'den gelmeye devam eden haberler doğal olarak dünyayı etkiledi... Haber bağlantıları: ABD'deki kriz piyasaları sarstı Küresel mali krizin etkileri Borsalar çöktü, dünya yüzyılın krizini yaşıyor Ekonominin akıl hocaları batıyor dünyayı kriz korkusu sardı Dolar ve faiz yükseldi borsadaki kayıp %5 "Lehman'ın batışı, 80 yıllık sistemin iflası" Ankara alarma geçti Değişime mi şahit oluyoruz yoksa olağan bir gidişat mıdır bu; çöküşe dair ufak ya da büyük bir işaret olabilir mi hatta??? Ekonominin gündemimize kesin olarak girmesi gerekiyor anlaşılan... Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Ohoooo...günaydın! Bu konuda geçen yıl Aydınlık Dergisi 2 sayı yazdı çizdi... Millet daha yeni haberdar oluyor. Son 2 yıldır ABD, Çin den 6 ayda bir 700 milyar dolar borç alıyor... Gavur ipiyle kuyuya inenler düşündünler bakalım ne olacak. Merkez bankasındaki dolarıda hatıra olarak saklarız artık... ABD batıyor! Bu taaa Morgeç midir ******* o olayla başladı, domino taşı etkisi yapıyor... Avrupa şuan tam ortasında! Türkiye de birkaç aya kadar büyük bir yıkım olur... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 İşin geçmişine gidersek bildiğim kadarıyla 2003-04 gibi açılıyor mesele; ne getireceğini bilemiyoruz... Belki de sakin olmak daha iyidir: Warren Buffet: "Capitalism without failure is like Christianity without h e l l " Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Çin sürekli süspanse ediyor.. Bu nedenle ABD deki kriz yavaş yavaş derinleşiyor. ABD nin bu krizleri atlatabilmesinin tek yolu savaşlardır. Bu nedenle Karadeniz de boy gösteriyor. ABD tarihine bakın, hep kriz dönemlerinde bir yerlede savaş başlatmıştır. Bunun mantık açılımı yaparız isterseniz. Şuan ABD deki şirketler kapanıyor. İş bankalara kadar geldi çattı. Halk çadırlarda yaşamaya başladı! yani bu bilinen 300-500 işsiz değil. Neredeyse 30 milyon insanın durumu bu şekilde. Avrupa bu gidişi durduramıyor. ABD yılların veridği açlıkla hala dünya petrolünün neredeyse yarısını içmeye devam ediyor. Ama bunuda hala borçla yapıyor. Sonuç olarak, Türkiye, ABD ekonomisine endeksli olduğundan aynı krizi çok sert şekilde yaşıyor. Bu 2000 krizi gibi birşey değil. Doğal kaynakların bitmesi, küresel ısınmadan dolayı ortaya çıkan kıtlık ve global anlamda kriz, Türkiye nin kolayca altından kalkabileceği bir durum değildir... Üstelik hükümetin bu krize karşı ön hazırlık yaptığı bir proğramda yoktur!! Açıkça.... battık! Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Şimdilik battık demek pek yerinde olmaz bence ama çok dikkatli adımlar atmamız gerekiyor ki her an ayağımızı içeri çekecek bir birikintiye batabiliriz... Bu arada laf açılmışken çevre sorunlarıyla birlikte artan ve daha da artması beklenen kıtlık, kaynak tükenmesi vb. meseleler üzerinde daha fazla kafa yormamız gerektiği de kesin... Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2008 Şimdilik battık demek pek yerinde olmaz bence ama çok dikkatli adımlar atmamız gerekiyor ki her an ayağımızı içeri çekecek bir birikintiye batabiliriz... Bu arada laf açılmışken çevre sorunlarıyla birlikte artan ve daha da artması beklenen kıtlık, kaynak tükenmesi vb. meseleler üzerinde daha fazla kafa yormamız gerektiği de kesin... Buraya yaklaşık 2 hafta önce bir yazı atmıştım. Kimse ilgi göstermedi. Oysa enerji üretimi için dünyaya karbon gazı salmaya gerek yok. Sera gazı etkisi, bu hızla ki katlanarak artan bir etkisi var, geriye doğru çok geç tamir oluyor... Neyse, bir enerji kaynağı ürettim. Yaklaşık14 aydır çalışıyor.. Hiç bir yakıt kullanmıyor! Su dahil hiç bir katkıya ihtiyacı yok... Bakalım daha büyüğünü yapabilecekmiyim! Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Buraya gönderdiğiniz yazının bağlantısını verirseniz iyi olur... Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2008 Buraya gönderdiğiniz yazının bağlantısını verirseniz iyi olur... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=721125 Sadece kısa bir başlangıç adımı atmıştım... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2008 Gelen haberlere göre henüz bir "çöküş" yok ama yine de ilerleyen süreçte önemli etkilerin görüleceği belirtiliyor... Piyasalardan iyi haberlerin geldiğini okuyoruz: Piyasalarda düzelme Borsaların uçuşu ABD'den bir adım Ve bir de petrol fiyatlarının düşüşü var tabii; bağlantısını verdiğim değerlendirmeye göre adını sıkça duyduğumuz Lehman Brothers ve Merrill Lynch son zamanlarda petrolun yükselişine sebep olanlardandı ve yaşanan olaylar nedeniyle petrol fiyatları düşüşe geçti: Petrol fiyatlarına dair Ve indirim haberi: Benzinde indirim Ülkemize dair bir değerlendirme: Moody's: Tabii daha bu haftayı tamamlamadık; özellikle ABD'den gelen haberler çok önemli oluyor... Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2008 Tabii daha bu haftayı tamamlamadık; özellikle ABD'den gelen haberler çok önemli oluyor... Sayın ali0_1, Bizim olayımız ABD ile bire-bir ilintili değildir. Tabii ki ilgi kurulabilir ancak kaçıncı göbekten. Şöyle izah edeyim; Öyle bir ülke düşünün ki ekonomisinin belkemiği borsasının %70'i yabancı devletlerdeki yatırımcılara ait olsun. Neye karşı dayanabilirsiniz? İçerde işler yağ-bal-şeker-kaymak gibi olsun -ki öyle değil-, olası herhangi bir akıntıya kim karşı duracak? Ülkenin yüzmilyarlarca dolar 'dış borcu' olduğu, milyarlarca dolar 'cari açığı' olduğu, kamu-özel sektör dış borç dengesinde 'özel sektörün borç payının' günden güne arttığı bir yerde kim bu akıntıya dur diyebilecek? Efendim neymiş, ABD'de de öyle olmuş böyle olmuş. Biz de ekonomimizi hatırlamalıymışız. Sizin yaşadığınız memleketin iktidarı, -ülke ekonomisinin iplerini resmen peşkeş ile teslim ettiği- yabancı yatırımcıları pohpohladıkça ve o yatırımcıların da ABD ile olan ekonomik ve siyasi ilgileri devam ettiği sürece, siz daha çooooooook yanılırsınız. Kafanızı kaldırın, etrafınıza bakın. Ekonominizi hatırlamak için ABD'ye gereksinim duymayın. Yalnız ve güzel ülkemizin böylesi durumlara gelmemesi için çabalamayan, günden güne bizi bu borç batağına sürükleyerek ekonomi yönetimi yaptığını sanan, icraatın içinden programında sadece ihracat artışlarından söz edebilen, dış borçtan-cari açıktan yana elini sürmemiş, Cumhuriyet tarihindeki iç ve dış borçları 5,5 yılda rekorlarla artırmış sorumluların ve buna suskun kalmış her vekilin, ve buna imkan vermiş her oy sahibinin vebali gün gibi ortadadır. Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2008 Gelen haberlere göre henüz bir "çöküş" yok ama yine de ilerleyen süreçte önemli etkilerin görüleceği belirtiliyor... Piyasalardan iyi haberlerin geldiğini okuyoruz: Piyasalarda düzelme Borsaların uçuşu ABD'den bir adım Ve bir de petrol fiyatlarının düşüşü var tabii; bağlantısını verdiğim değerlendirmeye göre adını sıkça duyduğumuz Lehman Brothers ve Merrill Lynch son zamanlarda petrolun yükselişine sebep olanlardandı ve yaşanan olaylar nedeniyle petrol fiyatları düşüşe geçti: Petrol fiyatlarına dair Ve indirim haberi: Benzinde indirim Ülkemize dair bir değerlendirme: Moody's: Tabii daha bu haftayı tamamlamadık; özellikle ABD'den gelen haberler çok önemli oluyor... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=727561 Yine benzer açıklamalar ile Türkiye ye ninni söyleniyor... kaldı ki, bu küresel krizin dünya savaşlarını tetikleyeceğinden bahsediliyorken (19.Eylül.2008 Cevizkabuğu proğ./ART) bu yazılanlar çok manidar... Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2008 Süper bir yorum, süper bir tespit! A gurubu maç ancak böyle anlatılabilir... * * * AMERİKANIN KÜRESEL SOYGUNU Bugün, Amerika' da yaşanan finans krizi benzeri 1960 yılında da yaşanmıştı. Amerikan doları ve diğerleri de altına endeksliydi. Yani mesela, Amerika; " getir bana dolarını vereyim sana altınını! "diyordu. Dünya bu güvence ile yuvarlanıp giderken, O günlerde Amerika' da Vietnam savaşından dolayı maliyetler artmıştı. Amerika elindeki altından fazla doları dünyaya pompalıyor, Yani kendine faizsiz kredi sağlıyordu. Fransız Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle uyanmış ve müdahale etmişti. " Opps! Al dolarını ver altınımı " demişti fakat Amerika'nın o kadar altını yoktu ki! Şapka düşmüş, kel görünmüştü, Ama uluslararası ticaretin güvenliğinin ayakta kalması adına dolara destek verildi. Sistemi değiştirdiler. Bretton Woods, altın standart sistemi yerine " dalgalı kur " u getirdiler. Kısa süre sonra Amerika 1975 te OPEC üyesi Suudi Arabistan' ı kafaya aldı. Ve Suudiler, petrolünü dolar karşılığında satmaya başladı. Sonra diğerleri de böyle yaptı. Petrol altının yerine geçti. Bütün ülkeler, petrol alabilmek için Amerikan doları rezervi yapma yarışına girdiler. Amerikan doları herşey oldu. Bugün Amerikan doları, insanlığın icat ettiği " tek egemen, tek put, tek silahtır." Sanırsın ki, dünya onun sayesinde güneşin yörüngesinde dönüyor! Amerikan doları, dünyanın görünen yeni lideridir de! Günümüzde ekonomik alanda iki merkez oluştu. Merkezi New York olan " Finans Merkezi " ve Merkezi Çin olan " Sanayi Merkezi ". Amerika, petrol fiatlarını arttırarak yükselen güc Çin ve diğerlerinin büyümesini yavaşlatıyor, Bu ülkelerde petrol satın almak için habire yüksek miktarda doları rezerv yapmak zorunda kalıyor. Bugün bu ülkeler ulaştıkları ticaret boyutuyla ciddi büyüklükte dolar rezervine sahipler. Tüketim potansiyellerinin zayıf olması nedeniyle de tasarruf fazlaları yüksek. Petrolün fiatından etkilenmiyorlar. Tasarruflarının fazlasıyla da Amerikan hazine kağıtlarını satın alıyorlar. Giderek şu denge oluşuyor zannedildi. " Amerika Çin' den ithalatı durdurursa Çin batar!" " Çin Amerikan kağıtlarını almazsa Amerika batar!" Şu anlaşıldı ki; Çin' in giderek artan petrol ihtiyacı vardır. Bu Çin' in elinde fazla Amerikan kağıdı tutma avantajını yok ediyordu. Rusya, Micex Endeksi büyük artışlar göstermişti. Ne ki, BP nin baskı altında olduğu ortaya çıktı. Rus Madencilik firması Mechel' da yaşanan gerginlikler de ilave olduğunda Rus yatırımcılar huzursuz oldular. Yetmezmiş gibi Gürcistan müdahalesi işin tuzu- biberi oldu. Rusya' dan 21 Milyar dolar para çıktı! Avrupa, Amerikan Mortgage krizinden bu yana durgunluk yaşıyordu. İngiltere'nin en büyük mortgage şirketi Halifax Bank of Scotland batmak üzereydi. Özellikle Avrupa Havacılık ve Uzay Teknolojileri sektörü de stop noktasındaydılar. İşte tam bu esnada Amerikan Finans Merkezinde bomba patladı! 600 Milyar dolarlık akıllara zarar borcu nedeniyle devasa yatırım bankası Lehman Brothers iflas etti. Yani Amerika şööyle bir döndü ve dedi ki; " hey, millet! para bulamazsam ve kepenklerimi indirirsem; bankalara borcumu ödeyemem, kağıtlarımın değeri düşer ve borsam çöker. Ey benim için çalışan, üreten siz saygıdeğerler, biliyorsunuz bu taktirde siz de üretemezsiniz, piyasalarınız ve de insanlarınız nice olur sonra? Bakın ben elimden geleni yaptım. Sermayeyi elinde tutanlar ve hükümet olarak bir kısım zararı karşıladım. Ama olmaz ki, böyle de yatılmaz ki, haydi pamuk eller ceplere!" Avrupa' da durgunluk var. Piyasalar zayıf. Piyasalar zayıflayınca finans kesimi titriyor. Yani Avrupa Bankaları zayıflıyor. Ya Amerika? Ya yaşanan finansal kriz, Amerikalı tüketiciyi vurursa, Çin üretemez! Ya Amerikan kağıtlarının değeri düşerse, Çin tasarrufları boşa gider! Çin' in büyümesi , afrası tafrası sona erer. Küresel Krize böylece el attılar. 1 Trilyon dolarlık bir kurtarma yapılacağı hesaplanıyor. ABD, İngiltere, Avrupa, Japonya, İsviçre, Kanada, Rusya Merkez Bankaları, " doların değerinin korunması için " hamle yaptılar. Piyasalara milyarlarca dolar şırınga edildi. Başka çareleri yoktu! Yukarıda belirttim ya, Amerikan Doları artık " tek egemen, tek put, tek silah " tır. Ve dünya halkları; a- zengin ülke halkları fedakarlık yapacaklar ve zenginliklerinin diyetini tekrar kazanmak kaydıyla ödeyeceklerdir. b- fakir ülkeler halkları daha tasarruflu enerji kullanarak ve daha az tüketerek yapacakları enerji tasarruflarıyla zenginin sofrasındaki enerjisine destek olacaktır. Dünyanın " yatırımı " ; daha hesaplı üreten ve tüketen toplumlar için olacaktır. " Ne verirlerse alırım " tevazuhu içinde olan hükümetimiz bu nedenle ve böylesine zor günlerde pek rahattır. Ekonomiyle ilgili söyleneni yaptılar. Petrol ve doğal gaz fiyatlarını indirmedikleri gibi elektriğe zam yaptılar. Devlet Yatırımlarında tasarruflu olacaklarını açıkladılar. Onların uhdesine bunlar düştü. Halk onların umurunda olmadı. Onlar Doğan Medyaya kampanya uyguluyorlar. Şunu unutuyorlar ki; " bu kadar kolay Başbakanlığı, - hey! sen! vallahi bu kadar kolay Başbakanlığı sen bile yaparsın, be arkadaşım!" Onun da esprisini yok ettiler... A.K.Aktar Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2008 Büyümenin yavaşlayacağı söylenmekte: Bakan Şimşek: Krizler ve kazananlar ve fırsatı kaçıranlara dair bir analiz: İhsan Işık: Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2008 Şeytanla dans eden mümin olamaz! Aytun Çıray Bundan şuna şundan buna, defalarca aynı “kâğıtlar”ı sattılar. Sonunda bu saadet zinciri iflâs etti. “Morardın” derler ya… İşte öyle morardılar, Mortgage (Mor gıç diye okunuyor) gibi. Kısacası bütün çağların en büyük dolandırıcılığı iflâs etti. *** Kolalı yakalarıyla briyantinli çocuklar tv’lerde “dolarların gücü adına” atıp tutuyorlardı. Adlarına da “türev” dedikleri belgeleri pazarlıyorlardı. Türev; “Türemiş veya üretilmiş şey” demek. Uydurulmuş yani! Sonunda çanak çömlek patladı. *** Putin yine farkını ortaya koydu. “Kardeşim kriz bahanesi ile benim devletimin, milletimin yıllardır yarattığı değerlerin hiç pahasına elden çıkarılmasına izin vermem” dedi ve borsasını tatil etti. Sakın eski Komünist muhabbetine takılmayın. 11 Eylül felâketinde de ABD borsaları dört gün tatil edilmemiş miydi? *** Bir de “Bırakınız yapsınlar” diyenlere bakın. Özelleştirme şampiyonlarına… Şimdi de “devletleştirme” istiyorlar. ABD Merkez Bankası 180 milyar dolar sürüyor piyasaya… Şirketler devletleştirilince borsalar coşuyor utanmazca! *** İkinci büyük kriz çıktığında ise IMF ve dönemin ekonomi yönetimi bize izin vermemişti… Ne Merkez Bankası’nın finans kuruluşlarını fonlamasına… Ne de borsanın tatil edilmesine. Bu sayede Türk milletinin tarih boyunca elde ettiği değerlerin tamamı yabancıların eline geçti. Bize şube izni bile vermeyen Yunanlılara dev bankalar satıldı. Ekonomiyi yönetenler ise, “Bırakınız yapsınlar” dediler. Satılmadık hiçbir şeyimiz kalmadı sonunda… Asıl satın almak istedikler ruhlarımızdan başka! *** Nasıl ki insan doğasına aykırı olduğu için faşist sistemler yaşayamadıysa… Vahşi kapitalizm de can çekişiyor şu anda. Türkiye’ye gelince… Yeni siyaset, bireysel olarak yaşanması gereken değerlerle ilgilenmek yerine… Toplumsal dayanışmayı sevgi temelinde geliştirecek olan sınıf bilincini oluşturmalıdır. Çünkü Şeytanla dans ederek mümin olunmayacağı artık çok açık değil mi?. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2008 Başbakan konuyla ilgili konuşmuş: Başbakan: Başbakan Bir değerlendirme: Ergun Özen: ABD'de banka statülerinde değişim: Yatırım bankacılığının sonu Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2008 Başbakan konuyla ilgili konuşmuş: Başbakan: Bu süreç Türkiye için fırsata dönüşecek evet dönüşecek! Tıpkı 2000 krizinde olduğu gibi. 20 bin liraya aldığın evi 7 binliraya müşteri bulamamak gibi... Kimin için fırsat olacak? Cebinde parası olan için! Yandaş için! Yoldaş için! Yabancı için! Ama Türkiye için değil... Altınını üç pul tenekeye satmak zorunda kalanlar için değil... Bir değerlendirme: Ergun Özen: Ayağımızı yorgana göre uzatalım Türk bankacılık sisteminin krizi çok iyi yönettiğini belirten Garanti Bankası Genel Müdürü Özen sektörü uyardı: “Likidite bol olmayacak. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız gerekiyor.” Benim şahsi düşüncem, neredeyse birey başına kredi kartı borcu maaşının 10 mislinden aşağı olmayan, açlık sınırının 1000 dolar civarında seyrettiği bir ülkede zaten likidite yokluğu çekilmiyormu? Tüm temel ihtiyaç maddeleri %300 lere varan zam yemişken; ve gelirimizdeki artış %7.5 larda seyrederken, bu milletin krizi nasıl aşacağının reçetesini vermek, öğüt vermekten daha iyi olmazmıydı?.... Mesela garanti bankası çıkıp, "kredi kartı borçlarınızı dondurduk, 3 yıl tek kuruş ödemeyeceksiniz, kriz geliyor, cebinizde para olsun" diyebilirdi....dermiydi? Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2008 Serbest piyasa çöküyor mu? 'Serbest piyasa'nın çöküp çökmediğini tartışan ekonomistlerin bir kısmına göre, düzmece finansal liberalizmin sonu geldi. Amerikan Hazinesi ve FED, martta Bear Stearns ve JP Morgan'ın birleşmesine 29 milyar dolarlık destekte bulundu. Ardından mortgage devleri Fannie Mae ve Freddie Mac kurtardı. Merrill Lynch'in Bank of America tarafından yaklaşık 50 milyar dolara satın alınmasında 'yönlendirici' oldu. Zor durumdaki AIG'nin FED'den 40 milyar dolarlık kredi istediği henüz karşılanmış değil ancak New York Eyaleti AIG'nin iştiraklerinden 20 milyar dolar kullanmasına izin verdi. Avrupa'da da iflaslara izin verilmedi. İngiltere'de Northern Rock devlet tarafından kurtarıldı. Şimdi finans kuruluşlarının oluşturduğu fonların yanı sıra Amerikan Tasarruf ve Sigorta Mevduatı Fonu FDIC devreye giriyor. Ancak ABD'de 10 büyük bankanın, Lehman iflasının etkilerinin azaltılmak için kurduğu 70-100 milyar dolarlık acil fon havuzu için kredi musluklarını açan FED ve ABD Hazinesi, FDIC'in kredi fon talebini de karşılamak durumunda. Dolayısıyla kamu otoritesi, krizin göbeğinde 'düzenleyici' olmaktan çıkmış, 'kurtarıcı' olmuş durumda. Ancak, teorinin vaazına göre 'serbest piyasa'da 'çürüklerin ayıklanmasına' izin verilmesi gerekiyordu… Türk iktisatçılar ve ekonomi yazarları arasında başlayan bu tartışma aslında dünya ölçeğinde devam ediyor. Kurtarmak için müdahale ediliyor Hürriyet yazarı, iktisatçı Ege Cansen: "Serbest piyasa ekonomisi 'her koyun kendi bacağından asılır' gibi tanımlanıyorsa, bunun içinde devletçi müdahaleler de vardır. Biraz da zorunluluktan ortaya çıkıyor, durup dururken kimse müdahale etmiyor. Bunlara sistemik arızalar da denebilir. Yani sistem kendi kendini tahrip etmesin diye aynen nükleer santrallarda olduğu gibi soğutuluyor. Burada bir çelişki görmüyorum. Amerika daha serbest olduğu için bu tür tehlikelere açık. Avrupa'da zaten devlet kriz olmadan da işin içinde. Demek ki saf bir sistem yok. ABD'deki müdahale kapitalizmin kendi çalışacağı platforma yeniden oturtmaktır. Kapitalizmi ortadan kaldırmak değil, kendisini kurtarmak için bu yapılıyor. Vergi mükelleflerinin yani halkın parasıyla firmalar kurtarılıyor lafları boş. Devlet 'müdahaleyi yapmasam halk daha çok zarar görür, onu kurtarmak için yapıyorum' diyor. Vergi mükellefinin birinin cebinden alıp diğerine koyma gibi birşey görmedik. Böyle sonuçlarda olabilir. Burada halkın daha az zarar görmesi için faizlerin, en azından milli gelir artışından daha düşük olması lazım. Yani zengin parasıyla para kazanamayacak. Faizi azaltırsak halkın sırtına yük binmemiş olur." Kitaba uyacak halleri kalmadı Milliyet yazarı, iktisatçı Güngör Uras: "Güzel bir deyimimiz vardır. Zor, oyunu bozar. Kapitalizm zorlandığında, serbest piyasanın olmazsa olmaz sayılan ilkelerine ters uygulamalar başladı. Serbest piyasada devlet oyunun kaidelerini belirleyecek, sonra hiç müdahale etmeyecekti. Denge bozulduğunda batan batacak, çıkan çıkacak, sistem dengeyi bulacaktı. İyi de acaba bugüne kadar söylenenler mi yanlıştı? Yoksa bugün başta ABD olmak üzere birçok ülkede merkez bankalarının ve hükümetlerin sisteme müdahaleleri mi yanlış? Eski sistemde regülasyonlar merkez bankalarının parasal gücü kontrol edebilecekleri varsayımına dayandırılmıştı. Yeni düzende merkez bankası dışında birçok kuruluş parasal gücü sanal olarak istedikleri ölçüde artırdı. Eski düzene göre belirlenmiş regülasyonlar yeni düzende sanal parayı kontrol edemedi. Piyasa regülasyonsuz bir oyuna yöneldi. Bu tabloda 'merkez bankaları ve hükümetler müdahale etmesin' demeye imkân yok. Çünkü regülasyonu olmayan oyunda gücü gücü yeteni devirmekle kalmıyor, eteklerine yapıştıkları doğru dürüst oyuncuları da peşlerinden sürüklüyor. Merkez bankaları ve hükümetler kitaba göre hareket edecek durumda değiller. Yangını en az hasarla nasıl atlatabileceklerinin telaşındalar." 'Neylerse güzel eyler' demek yanlış CHP Milletvekili, eski Hazine Müsteşarı Faik Öztrak: "Kriz bugüne kadar Amerika'nın takip etmiş olduğunu paradigmaların nasıl çöktüğünü gösteriyor. Türkiye'de uzun süre 'paradigmalar değişti, yeni bir düzene geçiyoruz' diye bir türkü dinlettiler bize. Bütün bunlar gösteriyor ki paradigmalar değişmiyor. Amerikalılar 'Piyasalar ne eylerse düzgün eyler, balon olmaz, her şey doğrudur' diyerek gittiler, müdahaleye mecbur kaldılar. Biz de 2000 ve 2001 krizlerinde aşağı yukarı aynı şeyleri yapmıştık. Onlar da bir tane batırdılar, geri kalanının yönetimini devlete aldılar. Yetmedi, bizim TMSF gibi bir varlık yönetim şirketi kuruyorlar, likit olmayan kağıtları likit haline getiriyorlar, karşığılında hazine kâğıdı veriyorlar. Hepimiz o dönemde bankaların likit olmayan kâğıtları yerine götürdük onların yerine hazine kağıtları koyduk. Çok büyük bu tür sistemik finansal piyasalarda böylesine bir balona izin verip olayı patlattıktan sonra, piyasayı iyi regüle edemiyorsanız, iyi denetleyemiyorsanız ki Amerika'daki olay budur, sonucunda bunun bedeli mutlaka ve mutlaka çalışan kesime ve vergi mükelleflerine çıkıyor." Serbest piyasa zaten bir efsaneydi, hiç olmadı Milliyet yazarı, Prof. Dr. Hurşit Güneş: "Cuma günkü yazımızın başlığı 'Amerika Sovyet Sosyalist Birleşik Devletleri'ydi. Malum mali kesim batmaya başladıkça ABD Hazinesi'nin yapabileceği tek şey bu batıkları ayıklayarak üstlenmek. 700 milyar dolarlık paketin işlevi de bu olacak. Ancak bu operasyon devletin serbest piyasa sistemine müdahalesi olduğu için bir hayli tartışılıyor. Tek tek kuruluşlar kamunun eline geçiyor. Gerçekten serbest piyasa sistemi çöküyor mu? Yanıtlayalım: Birincisi, kriz dışında hiç bir kuruluşu kurtarmaya gerek yoktur. Krizlerde de her batan kuruluşu kurtarmaya gerek yoktur. Serbest piyasa sistemi içinde verimsiz kuruluşlar sistemi sıkıntıya sokmadıkça batmasına izin verilir. Ancak, bir kuruluş çok büyükse ve battığı taktirde tüm ekonomiyi sarsacaksa buna izin verilemez. İkincisi, serbest piyasa düzeni zaten bir ütopyadır, bir efsanedir. Piyasa efsanesinin çöktüğü de iddia edilemez. Çünkü bu efsane hiç gerçek olmadı ki? Fakat şu söylenebilir; piyasa ekonomisinin bir aşaması olan küreselleşme çok ağır bir darbe yedi. Hiçbir zaman tam anlamıyla var olamaz. Piyasa sistemi elbette rekabetle beraber ekonomiye bir canlılık kazandırmaktdır. Ama sistemin aksadığı her noktada müdahalelerde bulunarak daha adil ya da sürdürülebilir bir düzeye erişmek mümkündür. Yanlış ekonomi politikalarının diyetini vergi mükellefi öder. ABD'de mali krizin faturasını da Hazine üstlendiğine göre artan kamu borcu artık vergi mükellefinin kucağındadır." İktisat teorisinde revizyon gerekecek Prof. Dr. Erinç Yeldan: "Şu andaki kriz aslında konjoktürel bir dalgalanma, bir iktisadi kaos olmakla beraber, aynı zamanda hakim ideolojinin, hakim iktisat teorisinin de birçok noktada ne kadar yanlış çözümlemelere dayalı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Bu yalnızca bir iktisat krizi değil, aynı zamanda iktisat teorisinin kuramsal bir revizyona ihtiyacı olduğunu gösteren topyekûn bir dönüşüm. Mevcut serbest piyasa öğretisine dayalı iktisat öğretisi de büyük bir olasılıkla revizyona uğrayacak. Ders kitaplarında okutulan iktisat teorileri gözden geçirilecek. Yeniden düzenlemeci dalgayı haklı çıkaracak yeni teoriler, yeni alt başlık, yeni bölümler, iktisat kitaplarına ilave edilecektir. Bizim gibi azgelişmiş ülkelere 'piyasaya kesinlikle müdahale etmeyin, bu bir ahlaki tehlike yaratır. Şirketler aşırı risk alır, aşırı borçlanır ve hakkaniyetli davranamazsınız. Devlet kesinlikle müdahale etmemeli' diyorlardı. Kapitalizm aslında eşitsizlerin hüküm sürdüğü bir sistem. Kapitalizmde güçlü hegemon devletler için gerçekler başka, az gelişmiş ülkeler için öne sürülen politikalar farklı. Şimdi bu çok açıkça görülüyor." Dünya eskisi gibi olmayacak Eski Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel: "Kapitalizmin tarifinde vardır bunlar, batma olmadan kapitalizm olmaz. Dünya iki şekilde eskisi gibi olmayacak artık. Birincisi, finans sistemi devletin regülasyonu olmadan çalışmayacak. İkincisi, petrol fiyatlarının artmasıyla, Körfez ülkeleri, Rusya, Asya'daki bazı ülkeler önemli bir sermaye biriktirdiler. Fakat bunların tamamına yakını demokrasiyle yönetilmiyor. Sistemlerinde hep müdahale var. Para bunların eline geçince global sistemde de müdahalecilerin hâkimiyeti ortaya çıkacak. Bu iki eğilim yani hem krizin etkileri sonunda ona reaksiyon olarak yeniden düzenlenecek sistem ve denetimi, bir taraftan devletin ağırlığını beraberinde getirecek. Diğer taraftan, son dünya düzeninde değişiklikte parayı elinde bulunduran demokrasi dışı ülkelerdeki gibi müdahaleyi beraberinde getirecek. Sistem eskisi gibi olmayacak. Neoklasik iktisat kuralları özellikle finans sisteminde pek kolay yerini bulamayacak." Bu, serbest piyasanın sonucu değil İktisatçı, yazar Uğur Civelek: "Kapitalizmle, serbest piyasayı birbirinden ayırmak lazım. Kapitalizmin aslında kuralsızlık var. Kuralların güçlülerin isteğine göre değiştiği bir durum var. Ama serbest piyasa güçlü, güçsüz herkesin eşit bilgiye sahip olması, ona göre davranmasını savunuyor. 80 sonrasında küreselleşme adı altında vahşi kapitalizm hortladı, serbest piyasa anlayışı katledildi. Kapitalizm devletleştirmeyi savunur mu? Eğer çıkarı sözkonusuyla savunur. Ama serbest piyasaya aykırıdır. Bugün kim gidecek kavgası var. Bütün yük vergi mükelleflerine. Bir, hadi para verin denilip vergi alınabilir. İki, para basıp enflasyon yaratılabilir. Yani hangi yolda gidilirse gidilsin maliyeti geniş kesimlere çıkar. Deniyor ki 'Sizi kurtarmak için mali sektörü kurtarıyoruz sistem çökerse perişan olursunuz.' Ama bu yapılanlar gelir dağılımı, rekabet koşullarını bozar. 'Güçsüzler için yapıldığı' büyük bir aldatmacadır." Finansal liberalizm düzmecedir Joseph Stiglitz (Nobelli Ekonomist, Columbia): Küreselleşmenin gündemi piyasa köktencilerinin gündemine yani serbest piyasa ve finansal liberalizasyon ideolojisine sıkı bir şekilde bağlı oldu. Ancak krizde en piyasa yanlısı ekonomilerinin en piyasacı kurumları yardım için hükümete koştular. Şimdi dünyada herkes piyasa köktenciliğinin sonu olduğunu söyleyecek. Bu anlamda Berlin Duvarı'nın çökmesi komünistler için ne anlama geldiyse Wall Street'in çökmesi de piyasa köktencileri için aynı anlama gelecek: Kriz dünyaya bu şekilde bir ekonomik modelin sürdürülebilir olmadığını söylüyor. Şu an finansal liberalizmin iddialarının düzmece olduğunun görüldüğü andır. (CNN, 16 Eylül) Görülmemiş bir müdahale oldu Noam Chomsky (Siyaset bilimci, MIT): Finansal kurumların görevi, kendilerine maliyetini hesaba katarak risk almaktır. Ancak bu kurumlar kendi zararlarının toplam ekonomi için sonuçlarını dikkate almazlar. Bu nedenle finansal piyasalar riske olması gerektiğinden daha düşük bir fiyat biçer ve sistematik olarak verimsizdirler. FED'in piyasalara yaptığı daha önce hiç görülmemiş büyüklükteki müdahale devletin kapitalist kurumlarının demokratik olmayan karakterini bir kez daha ortaya koydu. Bu karakteristik özelliğe göre devlet riski ve maliyeti dağıtır, kamulaştırır, kârı ise özelleştirir, birkaç elde toplar. Bu tabii ki sadece finans piyasalarıyla ilgili bir durum değil. Gelişmiş ekonomi, tamamen bu alanlarda aktif kamu sektörüne dayanır. (BBC, 19 Eylül) Eski düşünceler şimdi fark ediliyor Amartya Sen (Nobelli Ekonomist, Harvard): Kriz, sınırlandırılmayan bir piyasanın zararlı olduğuna dair eski düşüncenin yeniden fark edilmesini sağladı. John McCain krizden Wall Street'in açgözlülüğünü sorumlu tutu. Ancak açgözlülük yeni keşfedilmiş bir insan özelliği değil. Asıl mesele ekonomik sistemin iş dünyasına kurnaz bir açgözlülükle kâr etme fırsatı sağlıyor olması. Şirketlerin kötü kararlarının sonuçlarını başkaları sırtlanırsa, aşırılığın ve beceriksizliğin cezası da başkalarına yüklenmiş olur. Piyasaların yaratıcı katkısıyla yapıcı sosyal müdahaleyi birleştirmeye yarayacak, anlamlı bir düzenlemeyi de içeren bir kurumsal reforma ihtiyacımız var. Bu krizin olumlu bir sonucu olacaktır. (Guardian, 20 Eylül) Maliyeti kendileri üstlenmezse… Kenneth Rogoff (Eski IMF Baş ekonomisti) Burada bir adaletsizlik var. Finans sektörü geçtiğimiz dönemde olağanüstü kârlar elde etti. İstatistikler 2006′da finans şirketlerinin kârının ABD'deki tüm şirketlerin kârının üçte birine ulaştığını gösteriyor. Wall Street'te ve Londra'da milyonlarca dolarlık ikramiyeler artık bir rutin oldu. Ayrıca 2008 başkanlık seçimlerinde politikacıların bağış listesinde finans şirketlerinin hâkimiyetini görüyoruz. O halde neden sıradan vatandaş vergileriyle finans sektörünü kurtarmanın faturasını ödesin? Neden geçen yıl tepetakla aşağı giden otomobil, çelik sektörü ya da başka herhangi bir sektör kurtarılmasın? Finans şirketlerinin hisselerini ve tahvillerini elinde tutanlar büyük maliyeti sırtlanmalı yoksa ilerde onların daha sorumlu davranacağına dair çok az umudumuz olacak. (Guardian, 8 Eylül) Kaynak: Milliyet Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2008 Kredi derecelendirme kuruluşu S&P Türk bankalarının riskinin arttığını belirtiyor: S&P: Türkiye yatırım liginde 2007 yılında 2006'ya göre düşüş yaşamış: 6 sıra geriledik Buffett piyasaların tehlikeli durumda olduğunu söylüyor: Warren Buffett: Petrol fiyatları dalgalanıyor: Petrolde 25 dolarlık dalgalanma ABD'de belirsizliğin sürdüğünü görüyoruz... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Kriz haberleri gündeme yeniden sıcak bir şekilde oturdu; ABD'den gelmeye devam eden haberler doğal olarak dünyayı etkiledi... Haber bağlantıları: ABD'deki kriz piyasaları sarstı Küresel mali krizin etkileri Borsalar çöktü, dünya yüzyılın krizini yaşıyor Ekonominin akıl hocaları batıyor dünyayı kriz korkusu sardı Dolar ve faiz yükseldi borsadaki kayıp %5 "Lehman'ın batışı, 80 yıllık sistemin iflası" Ankara alarma geçti Değişime mi şahit oluyoruz yoksa olağan bir gidişat mıdır bu; çöküşe dair ufak ya da büyük bir işaret olabilir mi hatta??? Ekonominin gündemimize kesin olarak girmesi gerekiyor anlaşılan... Ben sadece, dünyanın ekonomik olarak ne kadar ABD'ye endeksli olduğunu görüyorum. ABD'deki bir kriz tüm dünyayı sarsıyor. Washington'da kar yağıyor. Ankara üşüyor. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Ben sadece, dünyanın ekonomik olarak ne kadar ABD'ye endeksli olduğunu görüyorum. ABD'deki bir kriz tüm dünyayı sarsıyor. Washington'da kar yağıyor. Ankara üşüyor. Kesinlikle; Rusya ile ilgili kehaneti konuşurken ABD de tek güç değil diyen arkadaşa özetle dediğim gibi "tabii ki tek bir güç odağı yok ama sadece görüntüde de olsa paranın ve teknolojinin ana yönü ABD'dir"... Belki de çöküşe geçiyorlar ama biz görüyoruz ki dünyada etkili olan bir gücün sıkıntıları tüm dünyanın sıkıntısı olabiliyor... Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Olmak ya da Olmamak Mehmet Bedri Gültekin "Sistemin çöküşü" Başlık bana ait değil. Amerika'da 630 milyar dolarlık Lehman Brothers iflasını istedikten ve Merill-Liynch 50 milyar Dolara, Bank of America tarafından satın alındıktan sonra, basınımızdaki Amerikancı yayın organlarından bazıları olayı bu şekilde değerlendirdiler. Amerikan Merkez Bankasının eski başkanlarından Alan Greenspan'a göre yaşananlar, "yüzyılın en büyük krizi"dir. Gerçekten de artık orta yerde sistemin sahiplerinin bile inkâr edemediği bir gerçek duruyor. Kriz bütün şiddetiyle yaşanıyor. 1980'lerden sonra yeniden kutsallık mevkiine yerleştirilen, Adam Simith'in piyasaları düzene sokacak olan o meşhur "görünmez eli"ne düzülen methiyeler artık duyulmuyor. Özel sektörün burunlarından kıl aldırmayan en büyükleri bile, şimdi devletin müdahalesini bekliyorlar. Ama konumuz bu değil. Yaşanan krizin nedenleri üzerinde durmak istiyoruz: KÖPÜK EKONOMİSİ Tüm dünyada yaratılan toplam hasıla, yıllık 40 trilyon Dolara yaklaşıyor. Ama dünya ekonomisinin; verilen krediler, borsada işlem gören hisse senetleri, defalarca el değiştirerek her seferinde yeni bir değer yarattığı varsayılan kağıtlarla toplam olarak, bir katrilyonluk bir hacme ulaşıldığı tahmin ediliyor. Ortaya çıkan görünüm şudur: Yüz trilyonlarca değerli kâğıt ortalıkta dolaşıyor; alınıyor, satılıyor ama gerçek yaşamda bu kâğıtların karşılığı yok! Bol keseden yaratılan kredi olanaklarıyla şişirilen ekonomiyi sayısal olarak ifade edecek olursak; 1990 yılında krediler toplam hasılanın ancak yüzde 27'si kadar iken, 2006'da bu oran yüzde 772'sine fırlamıştı. Şişirilen kredilerle yaratılan köpüğün sadece bir kısmını, hatta küçük bir kısmını oluşturdu. Menkul Kıymetler Borsaları aracılığı ile yaratılan sanal değerler de gerçek ekonominin dışında, onunla ilgisi olmayan bir hayalet ekonomi yarattı. Gerçek piyasaların yanı sıra bir de "türev piyasalar" var. Dünyanın dört bir yanında yaratılan gerçek değerlerin emperyalist metropollere aktarılmasının bir aracı olarak işlev gördüğü müddetçe bu "sanal ekonomi" yürüdü. GERÇEK DEĞERE YAKLAŞMA Lehman Brothers'ın hisselerinde son on ay içinde yaşanan değer kaybı çok çarpıcıdır. Bu tablo; "sanal ekonomi"den kastettiğimizin ne olduğunu ortaya koyuyor. 14 Kasım 2007 tarihinde şirketin hisseleri 67 Dolardan alınıp satılmış. Bu değer Şubat başında 66 Dolara, 14 Martta 38 Dolara, 11 Temmuz'da 28 Dolara ve iflasını istediği 15 Eylül'de de 20 Cent'e düşmüş. Elbette, çıkmaza giren bir şirketin hisselerinin gerçek değerin altına düşmesi gerçeği de var burada. Ama bunun yanı sıra geçmişteki değerin, gerçek değer olmadığı, yaratılan sanal ekonominin bir parçası olarak değerinin çok çok üzerine çıktığı da bu gelişmelerle birlikte açığa çıkıyor. Sadece Lehman Brothers değil değer kaybeden. Veya başka bir deyişle gerçek yaşamdaki varlığının ifadesi olan fiyatlara yaklaşan. Merrill-Liynch son aylar içinde yüzde 62.2, AIG (American Internatıonal Group) ise yüzde 79,2 değer kaybetmiş. Köpük delindi. Sanal değerlerin buhar olup uçması, dalga dalga sistemin içinde yer alan bütün şirketlere yayılması kaçınılmazdır. Kriz sadece ABD ile sınırlı kalmayacaktır. Bütün kapitalist dünya kaçınılmaz olarak krizden payına düşeni alacaktır. Tıpkı 1929 Büyük Krizi'nde olduğu gibi. Ancak sistemin dışında olan ve kendi bağımsız mekanizmalarına sahip olan ekonomiler yaşanan bu fırtınadan kurtulabilirler. GERİYE DÖNÜŞ Yaşanan kriz, ülkeleri ve insanları sanal ekonomiden gerçek ekonomiye geri getirmektedir. Gelişmeleri değerlendiren ETX Capital adlı Amerikan finans kuruluşunun tespiti son derece gerçekçidir: "Görünen o ki, insanlar paralarını emtia piyasalarına, altına ve gümüşe geri yatırıyor." Peki, son zamanlarda teklese de yaklaşık otuz yıldır işlemekte olan sistem niçin çöktü? ÖLÜME ÇARE YOK Bugüne kadar bu değerli kâğıtlar, esas olarak Amerikan Doları cinsindendi veya Dolara bağlı olarak yaratılıyordu. Amerika'nın, dünya sisteminin hegemonik gücü olarak borusunun öttüğü arkada kalan dönemde bu durum, çok büyük bir sorun olmadan bugüne kadar geldi. Ama artık dengeler değişti. Amerika'nın tek kutuplu Dünya rüyası, Irak çöllerine ve Afganistan dağlarına gömüldü. Hala durumu kavramayanların aklını ise, Gürcistan'da ABD'ye atılan tokat başlarına getirdi. Bu gelişmeler birdenbire olmadı. Amerika'nın dünya ekonomisi içindeki payı yarım yüzyıldır azalıyordu. Uluslar arası rezerv para olarak doların payı 1970'lerde yüzde 80'lere varmıştı. O zamandan bu yana bu oran da düşüyor Ama bütün bunlara karşın ABD'nin devasa askeri gücü, en büyük rakibi Sovyetler Birliği'nin 1990'larla birlikte devreden çıkması; bu ülkenin en azından 2000'li yıllara kadar tartışmasız hegemonyasını sürdürebilmesini sağladı. Büyük Ortadoğu Projesi, Afganistan ve Irak saldırıları, ABD'nin; kaçınılmaz çöküşünü durdurmak için giriştiği hamlelerdi. Ama ölüme çare daha bulunmadı. ABD'nin çırpınışları da kaçınılmaz sonunu daha da yakınlaştırmaktan başka bir şeye hizmet etmedi. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Buraya yaklaşık 2 hafta önce bir yazı atmıştım. Kimse ilgi göstermedi. Oysa enerji üretimi için dünyaya karbon gazı salmaya gerek yok. ....bir enerji kaynağı ürettim. Yaklaşık14 aydır çalışıyor.. Hiç bir yakıt kullanmıyor! Ben ilgi gösterebilirim. Sisteminiz güneş enerjisi mi kullanıyor? Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Ben ilgi gösterebilirim. Sisteminiz güneş enerjisi mi kullanıyor? Hayır... Ne güneş, ne su, ne rüzgar, ne deniz dalgası, ne kömür, ne hidrojen, ne katı yakıt (her türü), ne bilinen sıvı yakıt (her türü)... enerjinin ana kaynağı çok çok basit; burnumuzun ucunda. İşleme başlarken, ilk başlarda böyle bir sonuç alacağımı hiç düşünmemiştim.. Şimdi daha büyüğünü yani en azından 15-20 kw elektrik üreten bir modelini yapmaya çalışıyorum... Umarım başarırım. Eğer başarırsam, elektriği bedava kullanmanın dışında, ısınma, soğutma gibi her türlü enerji ihtiyacımızı karşılamış oluruz... Tabi beni yaşatırlarsa! Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Hayır... Ne güneş, ne su, ne rüzgar, ne deniz dalgası, ne kömür, ne hidrojen, ne katı yakıt (her türü), ne bilinen sıvı yakıt (her türü)... enerjinin ana kaynağı çok çok basit; burnumuzun ucunda. İşleme başlarken, ilk başlarda böyle bir sonuç alacağımı hiç düşünmemiştim.. Şimdi daha büyüğünü yani en azından 15-20 kw elektrik üreten bir modelini yapmaya çalışıyorum... Umarım başarırım. Eğer başarırsam, elektriği bedava kullanmanın dışında, ısınma, soğutma gibi her türlü enerji ihtiyacımızı karşılamış oluruz... Tabi beni yaşatırlarsa! Burasini ben gercekten merak ettim desem... Saygilar Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2008 Ben ilgi gösterebilirim. Sisteminiz güneş enerjisi mi kullanıyor? Hayır... Ne güneş, ne su, ne rüzgar, ne deniz dalgası, ne kömür, ne hidrojen, ne katı yakıt (her türü), ne bilinen sıvı yakıt (her türü)... enerjinin ana kaynağı çok çok basit; burnumuzun ucunda. İşleme başlarken, ilk başlarda böyle bir sonuç alacağımı hiç düşünmemiştim.. Şimdi daha büyüğünü yani en azından 15-20 kw elektrik üreten bir modelini yapmaya çalışıyorum... Umarım başarırım. Eğer başarırsam, elektriği bedava kullanmanın dışında, ısınma, soğutma gibi her türlü enerji ihtiyacımızı karşılamış oluruz... Tabi beni yaşatırlarsa! Burasini ben gercekten merak ettim desem... Saygilar Bu konuyu farklı bir başlık altında sürdürmenizi rica etsem? Televole'ye dönecek bu başlık, az kaldı. Takip ettiğimizi anlatmak için illa ki ileti yazmamız gerekiyor herhalde. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.