Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Sevgili babacığım,

 

Tamı tamına 13 yıl oldu görüşmeyeli… Herkes bizi dargın sanıyor, bu kadar uzun zamandır görüşmedik diye… 13 yıldır Türkiye'de olanlardan uzaktasın biliyorum, ama sanki içimden bir ses 'İyi ki görmedin…' diyor… İyi ki görmedin, çünkü hiç bu kadar ****, sefil, trajı-komik bir duruma düştüğümüzü anımsamıyorum…

 

Türkiye ikiye bölündü baba… Yok, sandığın gibi coğrafi olarak filan değil, iki insan grubuna bölündü…Ama anlatması o kadar zor ki, nasıl anlatacağımı bilemiyorum? Karıştırırsam beni uyar lütfen… Nereden mi bileceksin yaşamadığın olayları… Bilirsin, çünkü bütün anlattıklarım, zaten yıllarca yazdıklarının pratiğe dönüşmesi de ondan…

 

İmam Hatip Lisesi mezunu, İstanbul eski Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan vardı ya, hani şeriatçılıktan hapis yatmıştı, işte o, başbakan oldu… Nasıl mı oldu, sanırım hapiste demokrasiye tutulmuş, ben solcuların yalancısıyım inan… Hayır baba, yanlış anlatmıyorum, öyle garip garip bakma bana… Şimdi Türkiye ikiye bölündü derken anlatmaya çalıştığım da bu zaten… Türkiye'de halk dinciler ve laikler olarak ikiye bölündü… Esas mesele ondan sonra başladı zaten baba… Bak şimdi dilim döndüğü kadar anlatmaya çalışacağım…

 

Dinciler kesimi en çok aydın desteğini sosyalistlerden aldı… Türbanı üniversitede serbest bırakmaya kalkışınca dinciler, bizimkiler okuma özgürlüğü adına bir destek, bir destek anlatamam sana… Anlıyacağın dincileri sosyalistler destekliyor… Hanı 141 ve 142. maddeler

 

kaldırılsın diye 163. maddenin kaldırılması için taviz vermişlerdi ya, işte aynı onun gibi şimdi de… Türbanlı kızlar üniversiteye alınırsa, bizim Che Guevera T-Shirt'lü çocuklar da alınırmış…

 

Karşı tarafta da laikler var… Aralarında en çok Atatürkçüler var… Yani Müslümanlar var… Evet baba, dincilerle dindarlar karşı karşıya…

 

Dindarlar 'Laik bir Türkiye istiyoruz!..' derlerken, dinciler de

 

'Demokrat ve özgür bir Türkiye istiyoruz!..' diyorlar… Avrupa Birliği'de, 'Siz zaten laik bir ülkesiniz…' dediğinden dolayı demokrat. Özgürlükçü. şeriatçı ve sözüm ona sol grubunu destekliyor…

 

Bilirsin bu Avrupalıları, demokrasi ve özgürlük de, canlarını al…Laik kesimi doğal olarak CHP götürüyor… Yanında 'Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz…' diyen demokrat Süleyman Demirel, Türk-İslam sentezinin temsilcisi MHP ve değişen başkanı Devlet Bahçeli filan var…

 

Arasıra da Kenan Evren kafasını çıkarıp dincilere karşı,

 

'Hıııııııııııııı netekim…' diye çok sert çıkışlar yapıyor… Son tezi çok önemliydi, zaten üzerine doktora yapmayı düşünüyorum baba… Türbana karşılık 'Allah kadının saçının gözükmesini istemeseydi, kel yaratırdı…' bilimsel açıklamasını yaptı… Evet evet, haklısın baba…

 

Ressam olduğundan beri herşeyi çıplak görmeye başladı…. Hatta geçen gün duydum, elma, portakal ve muz resmi yapacakmış… Meyvelerin kabuklarını soymadan koydular diye iki kişi işten atılmış… 'Siz soyun onları, renklerini ben zaten biliyorum netekim…' demiş…

 

Şaka bir yana baba, bu iş o kadar basit değil… Laik kesimin tarafı Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı AKP'yi kapatmak için Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı… Diğer kesim de karşı tarafı darbecilikle suçlayıp, önüne geleni içeri atmaya başladı… Davanın adı kondu: 'Ergenekon'… Ama dava yok henüz… Neden mi yok baba, çünkü tam iddianame

 

hazırlanıyor, dava açılacak, yeni birilerini daha alıyorlar ve dosya tamamlanmamış oluyor… Geçenlerde İlhan Ağabeyi (Selçuk) aldılar…Serbest bıraktılar ama, o da hemen sonrası By-pass ameliyatı oldu…

 

Biliyorsun, şimdiki duruma göre senden yaş olarak büyük artık o… Onu bıraktılar, ama bu kez de Mustafa Balbay'ı aldılar… Tanırsın Cumhuriyet'in Ankara temsilcisi… Tam sana yazarken onu da bırakmışlar…

 

Evet gülüşünden anladım, haklısın, aynen öyle… Balbay'ı albay sanmışlar…

 

Bu arada, sen eski asker olduğundan sana bir şey soracağım baba…Fotokopisi çekilmiş el bombasından parmak izi alınır mı?.. Hayır babacığım, sarhoş filan değilim… Bak sana anlatayım olayın komikliğini… Bu Ergenekon olayı bir gecekonduda yakalanan el bombalarından sonra başladı… Ancak, tesirini öğrenmek için bütün bombaları patlatmışlar… Gülme baba, o bombalar birinci dereceden delil… Acaba diyorum, parmak izinin tespiti için fotokopilerini

 

çekmişler midir?.. Çünkü ilk araştırmada tek parmak izi çıktı

 

bombalarda… Hayır babacığım el filan değil, adamın tek parmağı… Evet aynen öyle, hepsini parmaklamış biri teker teker, aynı kavun gibi…Bomba parmaklama uzmanı olabilir belki de. Ne anlarım ben askeriye işlerinden…

 

İşte böyle babacığım… Solun büyük bir kısmı dincileri desteklerken, sağcıların ve dindarların büyük bir kısmı da laisizm ve demokrasiyi savunuyor… Merak etme baba, ben iyiyim… Hem darbeye, hem de şeriata karşı olduğumdan azınlığın azınlığı olarak yazılar yazıyorum…

 

Sevgiler babacığım… Merak etme, artık sana ara sıra mektup yazacağım…

 

Son yazdıkların da çok güzeldi… Ali teker teker yayımlıyor onları…

 

 

 

Son Güncelleme ( Pazar, 06 Temmuz 2008 )

 

 

 

Yazarın diğer yazıları için

 

www.ahmetnesin.com dan ulaşabilirsiniz

Gönderi tarihi:
  • Yazar
:lol::lol: harika, çok komik

kıskandım ben bu yazıyı :D

wallahi ben bu yazıyı okurken hem aziz nesin'in mizah anlayışını, kabiliyetini devam ettiren bir çocuk yetiştirdiğini düşünerek kahkahalara boğuldum hem de millet olarak birbirimizden ne kadar uzaklaştığımızı anlayarak hüzünlendim...

Gönderi tarihi:

bunlarda diğer oğlu ali nesinden :

Türban yasağı toplumun bir kesimine 'siz üniversiteye yakışmıyorsunuz' diyerek hakaret ettiğinden dolayı güzel bir şey değildir.Kimsenin kimseyi düşüncesinden, inancından, giysisinden ve yaşam biçiminden dolayı üniversiteden men etmeye hakkı yoktur. Eğer yasaklarla Türkiye'nin daha laik olacağı düşünülüyorsa bu düşünce baştan aşağı yanlıştır.

 

ee beşparmağın beşide bir olmuyor tabi ....

Gönderi tarihi:
Sevgili babacığım,

 

Tamı tamına 13 yıl oldu görüşmeyeli… Herkes bizi dargın sanıyor, bu kadar uzun zamandır görüşmedik diye… 13 yıldır Türkiye'de olanlardan uzaktasın biliyorum, ama sanki içimden bir ses 'İyi ki görmedin…' diyor…

.

.

 

Sevgili Aziz Nesin'e oğlu ne güzel de özetlemiş olan biteni.Ne kadar garip,geçen yıllara inat süreki aynı şeylerden dem vurmak ve taraf olmak.Aziz Nesin bir kitabında anlatırken bizim tatil sevdamızı,Avrupalılar bizi anlayacak ya bir de bakıyorsunuz anlamaya çalışırken o da bizden biri.Biz maşallah çok çalışkan bir toplumuz ya,işte acı mizah.Şimdi ki çocuklarda gerçekten harika.Konuşurla sus der paylarız,hata yapınca büyütür paylarız.Paylaya paylaya sinikleşir bizim çocuklar ve dönüşürüz adını veremeyeceğimiz bir topluma.Susmayı alıştırır,susa susa konuşmayı unuturuz.Aziz Nesin'i anlamak gerçekten de güzel!

Gönderi tarihi:
  • Yazar
bunlarda diğer oğlu ali nesinden :

 

 

ee beşparmağın beşide bir olmuyor tabi ....

aslında bu yazıyı burada sizlerle burada paylaşırken buna benzer tepkilerin geleceğini tahmin ediyordum.

sonuçta bu türban meselesinde nasıl düşündüğüne bakmak gerekiyor.

radikal islamcılar gibi :

"türbanı (dini) üniversiteye soktuk, artık istediğimizi yaparız, laikliği de ortadan kaldırırız " şeklinde düşünmemiştir.

o yalnızca aile baskısıyla örtünmek zorunda kalan ve mecburen de bu örtüyü savunmak tek çaresi olan kızlarımızın eğitim hakkından mağdur olmamalarını istemiştir.

sonuçta bu iyi niyetli bir düşüncedir. bu arada hemen bu fikre katılmadığımı söylemeliyim.

türban bugün de olduğu gibi dün de radiakl islamcıların, şeriat yanlılarının simgesiydi. bununla birlikte çarşaf, peçe, burka, cüppe, çember sakal, takke vs. de bu simgeler arasındaydı.

ancak bir parti çıkıp da bunları kullanmaya başladığı zaman bütün bunlar siyasi simge haline geldi.

bunlar da artık "laik rejimi" ortadan kaldırmaya yönelik siyaset yapmaya başladıklarında yasaklandılar.

bence bu yasak da sadece bu nedenle olmalıdır.

eğer rejimimizi tehdit edecek herhangi bir durum olmasaydı ve başı kapalı kadınlarımız laikliğe düşman olmasaydı bu yasağın kaldırılmasından taraf olurdum. kuşkusuz nesin'in gördüğü ve savunduğu şey bu...

kendisinin kesinlikle laik demokratik Türkiye Cumhuriyetine muhalif olabileceğini düşünmüyorum...

Gönderi tarihi:
aslında bu yazıyı burada sizlerle burada paylaşırken buna benzer tepkilerin geleceğini tahmin ediyordum.

sonuçta bu türban meselesinde nasıl düşündüğüne bakmak gerekiyor.

radikal islamcılar gibi :

"türbanı (dini) üniversiteye soktuk, artık istediğimizi yaparız, laikliği de ortadan kaldırırız " şeklinde düşünmemiştir.

o yalnızca aile baskısıyla örtünmek zorunda kalan ve mecburen de bu örtüyü savunmak tek çaresi olan kızlarımızın eğitim hakkından mağdur olmamalarını istemiştir.

sonuçta bu iyi niyetli bir düşüncedir. bu arada hemen bu fikre katılmadığımı söylemeliyim.

türban bugün de olduğu gibi dün de radiakl islamcıların, şeriat yanlılarının simgesiydi. bununla birlikte çarşaf, peçe, burka, cüppe, çember sakal, takke vs. de bu simgeler arasındaydı.

ancak bir parti çıkıp da bunları kullanmaya başladığı zaman bütün bunlar siyasi simge haline geldi.

bunlar da artık "laik rejimi" ortadan kaldırmaya yönelik siyaset yapmaya başladıklarında yasaklandılar.

bence bu yasak da sadece bu nedenle olmalıdır.

eğer rejimimizi tehdit edecek herhangi bir durum olmasaydı ve başı kapalı kadınlarımız laikliğe düşman olmasaydı bu yasağın kaldırılmasından taraf olurdum. kuşkusuz nesin'in gördüğü ve savunduğu şey bu...

kendisinin kesinlikle laik demokratik Türkiye Cumhuriyetine muhalif olabileceğini düşünmüyorum...

 

kendisi laik türkiye cumhuriyetine muhalif ama dincilik olarak değil yasakçılık olarak ve bildiğim kadarıyla ateist bir zat-ı muhterem, kendisinin bu açıklamalardan sonra kendi camiasında gördüğü tepkiler ise akıl almaz türden

öyle alengirli bir konu ki demokrasi konusunda kimin ilkesel kimin şovenist olduğunu ortaya koydu maskeleri düşürdü

ve kendisinde gördüğümüz tepki ilkesel tepki, ilkesellik böyle bir şey işte kendine demokratlığı ortadan kaldıran olay

kendisini tebrik ediyoruz...

Gönderi tarihi:

Sevgili Ahmet ve Zeynep,

 

Aziz Nesin'in çocukları,çocuklarımız.Mektuplarınızı aldım,kutucuğuma sakladım.Yıllar geçti,siz büyüdünüz ama mektuplarınız aynı kaldı.Aynı kalan çocukluğumuz gibi...

 

Sevgili Zeynep,

 

Ankara çok sıcakmış bu aralar.Bunalmadın değil mi sıcaktan?Bunalmadın değil mi büyüklerinden.Arkadaşlarından bahsediyorsun mektuplarında.Zavallı kalan,susturulan,susmaya alıştırılan.Ablan ne oldu bu arada?O büyüklerin kendisine dayattığı yeteneklerden yoksun kalan yaşamına hangi kıyıdan tutunuyor?Ya kardeşin.Anlamıyor mu daha büyüklerini?Doğru ya çocuklar anlamaz.Anlayınca da konuşturulmaz.Dün bir gazetede karısı erkek çocuk dünyaya getirmedi diye evi terkeden bir adamın öyküsü vardır.Senin anlattığın,erkek gibi giyinmek zorunda kalan arkadaşını anımsadım birden.Ürktüm.Ve sen ve yazdıkların...sustum!

 

Sevgili Ahmet,

 

İstanbul yine aynı.Milyonlar ve yalnız kalanlar;büyükler ve onu anlamaya çalışan çocuklar!Zeynep gidince unutmadın onu,o da seni.Oysa büyükler çok kolay unutur sevgileri.Müfettiş geldiği zaman ki korkunu okudukça yüreğim acıdı,şaşkınlığına tanık oldukça güldüm.Ezbere sorular,ezbere düşünceler...ya sıraya konmuş ezbere sorular yer değiştirirse!Baban hala o kadar tutumlu mu?Başkalarına savurgan kendi ailesine kızgın mı?Kadın ve erkek ne diye sorulan sorular ve cevapsız kalanlar...Yıl sonu müsameresi muhteşemdi.Sizin değil,büyüklerinizindi.Hakeden değil,hakettirilendi.Okurken kahkahalara boğuldum.Büyük adam olacak ya bizim çocuklar,takmışlar müdürün gözlüklerini...güldüm,acıdım kendime,acıdım;güldüm kendime...

 

Sevgili Aziz Nesin,

 

Evet ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR GERÇEKTEN HARİKA!Senin çocukların,bizim çocuklarımız harika.Ve şimdiki çocuklarımızın gözünde yaşanlar bugün için devasa bir ayna.Çocuklar anlamaz diye susturulan çocuklar...birde onların gözünden bakalım dünyaya...

 

 

**Şimdiki Çocuklar Harika kitabını okumayan arkadaşlarıma,çocukluğunuzu,şaşkınlığınızı ve bugününüzü anlamak istiyorsanız hemen kitapçılara**

Gönderi tarihi:
Sevgili Ahmet ve Zeynep,

 

Aziz Nesin'in çocukları,çocuklarımız.Mektuplarınızı aldım,kutucuğuma sakladım.Yıllar geçti,siz büyüdünüz ama mektuplarınız aynı kaldı.Aynı kalan çocukluğumuz gibi...

 

Sevgili Zeynep,

 

Ankara çok sıcakmış bu aralar.Bunalmadın değil mi sıcaktan?Bunalmadın değil mi büyüklerinden.Arkadaşlarından bahsediyorsun mektuplarında.Zavallı kalan,susturulan,susmaya alıştırılan.Ablan ne oldu bu arada?O büyüklerin kendisine dayattığı yeteneklerden yoksun kalan yaşamına hangi kıyıdan tutunuyor?Ya kardeşin.Anlamıyor mu daha büyüklerini?Doğru ya çocuklar anlamaz.Anlayınca da konuşturulmaz.Dün bir gazetede karısı erkek çocuk dünyaya getirmedi diye evi terkeden bir adamın öyküsü vardır.Senin anlattığın,erkek gibi giyinmek zorunda kalan arkadaşını anımsadım birden.Ürktüm.Ve sen ve yazdıkların...sustum!

 

Sevgili Ahmet,

 

İstanbul yine aynı.Milyonlar ve yalnız kalanlar;büyükler ve onu anlamaya çalışan çocuklar!Zeynep gidince unutmadın onu,o da seni.Oysa büyükler çok kolay unutur sevgileri.Müfettiş geldiği zaman ki korkunu okudukça yüreğim acıdı,şaşkınlığına tanık oldukça güldüm.Ezbere sorular,ezbere düşünceler...ya sıraya konmuş ezbere sorular yer değiştirirse!Baban hala o kadar tutumlu mu?Başkalarına savurgan kendi ailesine kızgın mı?Kadın ve erkek ne diye sorulan sorular ve cevapsız kalanlar...Yıl sonu müsameresi muhteşemdi.Sizin değil,büyüklerinizindi.Hakeden değil,hakettirilendi.Okurken kahkahalara boğuldum.Büyük adam olacak ya bizim çocuklar,takmışlar müdürün gözlüklerini...güldüm,acıdım kendime,acıdım;güldüm kendime...

 

Sevgili Aziz Nesin,

 

Evet ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR GERÇEKTEN HARİKA!Senin çocukların,bizim çocuklarımız harika.Ve şimdiki çocuklarımızın gözünde yaşanlar bugün için devasa bir ayna.Çocuklar anlamaz diye susturulan çocuklar...birde onların gözünden bakalım dünyaya...

 

 

**Şimdiki Çocuklar Harika kitabını okumayan arkadaşlarıma,çocukluğunuzu,şaşkınlığınızı ve bugününüzü anlamak istiyorsanız hemen kitapçılara**

 

bu alıntı mı?alıntıysa yazın!

Gönderi tarihi:

Güzelim ülkeyi ne hale getirdiler.

 

Başörtüsü...

 

Bunun neden bir dini simge haline geldiğini tartışmak gerek.

 

Yoksa vur abalıya mantığı ile üzerine yürünür ise , kurunun yanında yaş ta yanar.

 

Kızlarımızı kafalarını kapamamaları ( her iki anlamda da) konusunda ikna etmeliyiz.

 

Peki soruyorum.

 

Bir kadın saç kıllarını neden kapatmalı.

 

ERKEKLER TAHRİK OLDUĞU için mi.

 

Ana sebep bu değil midir.

 

Bunu sosyal hayatın içine sokup , insanlara işkence eden din değilmidir.

 

Dinin hurafeleri değil midir.

 

Hiçbir kadının saçı beni tahrik edemez.

 

Çünkü ben SAPIK değilim.

 

Eüer kadın saç kıllarını erkekği tahrik eder düşüncesi ile kapatıyor ise , bununla mücadele etmeliyiz.

 

Kuran böyle emrediyor derler ise , o zaman Kuranın mantıksızlıklarını ortaya koymalıyız.

 

Huzurlu bir gelecek için bu gereklidir.

 

Saygılar.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.