Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

KURAN YOLUYLA DİNİ TAHRİF ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR

KURANIN YERYÜZÜNDEKİ HER NÜSHASI AYNIDIR

AYRICA KURANIN MUHAFAZASINI ALLAH ÜZERİNE ALMIŞTIR

İÇİNDE ÇELİŞKİSİ DE YOKTUR Kİ ONDAN ŞÜPHE EDİLSİN

YAKLAŞIK 1.5 BİN YILDIR BİLİMSEL SOSYAL HEMEN HEMEN HER SAHADA IŞIK TUTTUĞU GERÇEKLER DİMDİK AYAKTADIR KISACA AKLINI KULLANAN HERKESE BİR IŞIKTIR HİDAYETTİR O

 

hADİSLERE GELİNCE DURUM BÖYLE DEĞİLDİR

MEYDANA GELİŞ NEDENİ İLE İÇİNDE ÇOK ÇÜRÜKLER VARDIR

BU ÇÜRÜKLER SEBEBİYLE DİNE SALDIRMAK KOLAYDIR

DİN DÜŞMANLARI KURANDAN SALDIRACAK YOL BULAMAYINCA PEYGAMBER ADINA HADİSLER UYDURARAK SALDIRMAYA BAŞLAMIŞLARDIR

GERÇEKTE PEYGAMBER HADİS YAZILMASINI YASAKLAMIŞTIR

BENDEN HADİS RİVAYET EDİN AMA YAZMAYIN DEMİŞTİR

SİZDEN ÖNCEKİLER KENDİ ELLERİYLE YAZDIKLARI KİTAPLARLA ALLAHIN KİTABINI GÖLGELEDİLER VE BÖYLECE SAPITTILAR DEMİŞTİR

BU YAZMAYIN EMRİNİ BUHARİNİN BİRİNCİ CİLDİNE BAKILDIĞINDA GÖRMEK MÜMKÜNDÜR

 

 

BU EMİR PEYGAMBERDEN SONRA ANCAK 250-300 SENE SÜREBİLDİ

BU YASAK DELİNDİ VE KÜTÜBÜ SİTTE MEYDANA GELDİ

SADECE BUNLAR DEĞİL DAHA BİR ÇOK HADİS KİTAPLARI DA MEYDANA GELDİ

 

aRTIK BİR REALİTE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ BU HADİS KİTAPLARIYLA YAŞAMAK ZORUNDAYIZ

O HALDE YAPILACAK TEK SEÇENEK VARDIR KURANI ESAS ALMAK

ÖNCE KURANI BİLMEK VE SONRA HADİSLERE MÜRACAAT ETMEK

kURANLA ÇELİŞEN HADİSLERİ RED ETMEK

RESULU GÖNDEREN ALLAH OLDUĞUNA GÖRE GÖNDERDİĞİ RESULU KURANA KARŞI SÖZ VE EYLEMDE BULUNABİLİR Mİ? TABİ Kİ HAYIR

 

aNCAK VE ANCAK KURANI BAŞA KOYMAK SONRA HADİSLERİ ONUNLA TEST ETMEK GERÇEK BİR TEDBİRDİR

ZOR AMA YAPABİLENLER ANCAK HAK DİNLERİNİ UYDURUK VE HURAFELERDEN BÖYLE TEMİZLİYEBİLİRLER

BİRİLERİ ZATEN BÖYLE YAPMAK ZORUNDADIRLAR

BAŞKADA BİR YOL BİLMİYORUM

 

HERKESE SELAM

Gönderi tarihi:

Alah razı olsun kardeşim..

Çok doğru..

İlmin merkezinden gün geçtikçe daha da uzaklaşıyoruz..

O na uzak kaldık..

Sahih hadisler insanın kalbine doğuyor..

Biraz dikkat edilirse uydurma hadis kendini ele veriyor..

Dediğin gibi okuduğumuz her hadis-i şerif'i yapabildiğimiz kadarıyla Kuran'ı kerimle karşılaştırmamız lazım..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

İslamı yaşamak gittikçe zorlaşıyor gerçekten...

 

Kur'an, Peygamberimizin kişiliği hakkında bildiklerimiz, tecrübeli ileri gelenler ve billim ışığında akıl ile ayıklama yapmak şart...

 

Çünkü öyle dönemler geldi ki hükümdarların elindeki en büyük silah din oldu...

 

Öyle dönemler geldi ki insanlar dünyaya düştü ahireti unuttu...

 

Öyle günler oldu ki herkes çıkarına işledi...

 

Ve minareyi çalan kılıfını hazırlar...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

arkadaşlar Hadisleri doğru kaynakardan okumalıyız. Yani İslam Alemi taradından kabul edilen yazılı kaynaklardan. mesela Sahih-i Buhari bunlardan biridir.Sahih- Buhari ile alakalı İslam Ansiklopedisinde geniş bir yer var. !!!

Gönderi tarihi:

Artık teknoloji çağındayız...

 

Hadis türetmek biraz sıkar...

 

:D

 

Çıkarına dini kullananlar da zamanla anlaşılacaktır...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

Kime ve ne kadar kişiye dur diceksin..

Hem şimdi dur demenin de pek mantığı kalmadı..

Uydurma hadisler ağırlıklı olarak geçmişte yazılmıştır..

Değişik menfeatler için...

 

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

hadis hususunda bi kaç kitap karıştırmak gerek. zira bu iş aslında "kutsal" terimimizin sorgulanmasına kadar gitmeli. sahih olmayan hadisler sahabe dönemine dayanır. onlar birbirlerini sürekli tenkit ederlerken; onlardan sonraki devirlerde ve günümüzde sahabelerin ağzından çıkan her kelimenin mukaddes olduğuna kanaat getirilmiş. ve tabiki pek çok sorun da peşinden.. bu nedenle yukarıda önerildiği gibi Kur'an'ı baz alarak hadislere itibar etmek gerekir.

 

güzel bir hadis eleştirisi için h. musa bağcı'nın "hadis rivayetinde sahabenin anlama ve kavrama sorunu" kitabını okumanızı tavsiye ederim.

 

selam ile..

Gönderi tarihi:

arkadaşlar Hadisleri doğru kaynakardan okumalıyız. Yani İslam Alemi taradından kabul edilen yazılı kaynaklardan. mesela Sahih-i Buhari bunlardan biridir.Sahih- Buhari ile alakalı İslam Ansiklopedisinde geniş bir yer var. !!!

 

Hadis=söz demektir. Geleneksel İslam'da hadis, peygamber sözleri olarak bilinir. Halbuki bunların çoğu Yahudilikten aşırma iftiralardır. Bunların çoğunda elçi "sapık, gaddar, zalim, cahil ..." olarak addedilir. Samimi bir mümimin Kuran'daki Allah sözleri dururken kul sözlerine itibar etmesi ve bununla yetinmeyip bunları dininde kaynak edinmesi, inancında samimi olmadığını göstermeye yeter.

 

Hep şu sorunun cevabını merak etmişimdir. "Neden elçi hayatta iken bu ne idüğü belirsiz yahudi öğretileri derlenmemiş de, elçinin ölümünden 50-200 yıl sonra derlenmiştir? Cevap basit aslında! Ama herkesi tatmin etmiyor malesef.

 

Kuranda hadis=Allah sözleri (ayetler) olarak geçer. Fakat aynı zamanda Kuranda elçiye atfen "ey muhammed de ki, ey resulum de ki ..." şeklinde başlayan ayetler de aynı zamanda birer gerçek hadistirler. Şu halde Kurandaki Allah'ın hadisleri dururken neden "buhari, tirmizi vd."ne itibar edeyim? Bana onların yahudilikten aşırma öğretileri sorulmayacak, beni hesaba çekecek olan Allah ise, elbette kendi kitabından soracak! Sizi de ...

 

45/6 Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir. ALLAH'tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?

 

43/43-44 Sana vahyedilene sarıl; çünkü sen doğru yoldasın. Bu, sana ve halkına bir mesajdır; ondan sorulacaksınız.

Gönderi tarihi:

45/CASİYE-6: Tilke âyâtullahi netlûhâ aleyke bil hakk(hakk‎ı), fe bi eyyi hadîsin ba’dallâhi ve âyâtihî yû’minûn(yû’minûne).

İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir. Sana hak olarak onları okuyoruz. O halde Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

 

43/ZUHRUF-43: Festemsik billezî ûhıye ileyk(ileyke), inneke alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).

Artık sana vahyedilene sarıl. Muhakkak ki sen, Sıratı Mustakîm üzerindesin

 

43/ZUHRUF-44: Ve innehu le zikrun leke ve li kavmik(kavmike), ve sevfe tus’elûn(tus’elûne).

Muhakkak ki O (Kur’ân), senin için ve senin kavmin için mutlaka bir zikirdir (öğüttür). Ve siz, (Kur’ân’dan) sorumlu olacaksınız.

 

Ercan arkadaş siz sırat-ı mustakiyme nasıl çıktınız ayetlerle açıklama yaparmısınız ! Zuhruf 43 te sırat-ın mustakiym ifadesi var...doğru yol diye telaffuz ettiğiniz bu yol NEREYE GİDİYOR..YOLUN SONU NERESİDİR ! litfen bunları bir zahmet ayetlerle açıklayın.....

Gönderi tarihi:
45/CASİYE-6: Tilke âyâtullahi netlûhâ aleyke bil hakk(hakk‎ı), fe bi eyyi hadîsin ba’dallâhi ve âyâtihî yû’minûn(yû’minûne).

İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir. Sana hak olarak onları okuyoruz. O halde Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

 

43/ZUHRUF-43: Festemsik billezî ûhıye ileyk(ileyke), inneke alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).

Artık sana vahyedilene sarıl. Muhakkak ki sen, Sıratı Mustakîm üzerindesin

 

43/ZUHRUF-44: Ve innehu le zikrun leke ve li kavmik(kavmike), ve sevfe tus’elûn(tus’elûne).

Muhakkak ki O (Kur’ân), senin için ve senin kavmin için mutlaka bir zikirdir (öğüttür). Ve siz, (Kur’ân’dan) sorumlu olacaksınız.

 

Ercan arkadaş siz sırat-ı mustakiyme nasıl çıktınız ayetlerle açıklama yaparmısınız ! Zuhruf 43 te sırat-ın mustakiym ifadesi var...doğru yol diye telaffuz ettiğiniz bu yol NEREYE GİDİYOR..YOLUN SONU NERESİDİR ! litfen bunları bir zahmet ayetlerle açıklayın.....

 

İskenderin müridi, senin yapacak başka bir işin yok mu? Allah Allah! Yaw arkadaş işinize baksanıza siz! Kuran talebeleri ile didişmeyi bırakın! Siz gidin de Kuran'ı duvara asanlarla, astıranlarla uğraşın (eğer yapabiliyorsanız)! Ne kadar da rahatsız oluyormuşsunuz ayetlerden yaw?

 

Sırat=yol demek

Mustekim=doğru, düz ... demektir.

 

Sıratı müstakim=doğru yol demek. Ayete bak ne diyor? Vahyedilene sarıldığın müddetçe, yani Allah'ın sözünden dışarı çıkmadığın müddetçe, sen doğru yol (istikamet) üzerindesin diyor?

 

......... "Yol nereye gidiyor, yolun sonu neresi imiş?" tevbe tevbe! Ben nerden bileyim kardeşim neresi olduğunu! Buradaki yolu illa zivt ve çakıldan oluşan asfalt yolu olarak mı algılamamız gerekiyor? Siz böyle mi algılıyorsunuz? Peki sen söyle bakalım, ne demekmiş "sıratı mustakim"?

 

Şunu tekrar belirteyim. Bende sizin kadar Allah işlerine karışabilecek yürek yok dedim! Yine diyorum! Benim için ne yazıyorsa odur!

 

Selametle!!!

Gönderi tarihi:
Hadis=söz demektir. Geleneksel İslam'da hadis, peygamber sözleri olarak bilinir. Halbuki bunların çoğu Yahudilikten aşırma iftiralardır. Bunların çoğunda elçi "sapık, gaddar, zalim, ..... ..." olarak addedilir. Samimi bir mümimin Kuran'daki Allah sözleri dururken kul sözlerine itibar etmesi ve bununla yetinmeyip bunları dininde kaynak edinmesi, inancında samimi olmadığını göstermeye yeter.

 

Hep şu sorunun cevabını merak etmişimdir. "Neden elçi hayatta iken bu ne idüğü belirsiz yahudi öğretileri derlenmemiş de, elçinin ölümünden 50-200 yıl sonra derlenmiştir? Cevap basit aslında! Ama herkesi tatmin etmiyor malesef.

 

Kuranda hadis=Allah sözleri (ayetler) olarak geçer. Fakat aynı zamanda Kuranda elçiye atfen "ey muhammed de ki, ey resulum de ki ..." şeklinde başlayan ayetler de aynı zamanda birer gerçek hadistirler. Şu halde Kurandaki Allah'ın hadisleri dururken neden "buhari, tirmizi vd."ne itibar edeyim? Bana onların yahudilikten aşırma öğretileri sorulmayacak, beni hesaba çekecek olan Allah ise, elbette kendi kitabından soracak! Sizi de ...

 

45/6 Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir. ALLAH'tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?

 

43/43-44 Sana vahyedilene sarıl; çünkü sen doğru yoldasın. Bu, sana ve halkına bir mesajdır; ondan sorulacaksınız.

 

şimdi öncelikle ayeti düzgün anlayalım

 

43/6-İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir; onları sana hak ile okuyoruz. Artık Allah’dan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar? (Hayrat Neşriyat Meâli, İstanbul 2001)

 

senin yazmış olduğun mealdeki "hadis" kelimesini doğru anlamamız gerekiyor. tam olarak manasınız çıkartabilmek için Arapça olarak değerlendirmek gerekiyor. yani sen şimdi yazdığın meâle göre """" ALLAH'tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?""" hadis kavramını yanlış mana veriyorsun.

 

ikincisi Peygamberimniz (S.A.V) vahiylerin inmeye başladığı zamanda vahiyle hadisin karışmaması için, hadisleri yazmayın buyurmuş. Fakat daha sonra hem hafızların artması, hemde Kuran Sayfalarının kopyalarının çoğalması bu tehlikeyi kaldırdığı için hadisleri sahabe efendilerimizden yazanlar olmuştur. Peygamber Efendimizde (S.A.V) izin vermiştir. bununla ilgili mütevatir hadisleri Kütüb-ü Sitte eserinde bulabilirsiniz.

 

üçüncüsü. elbette biz Kur'an dan sorumluyuz. Fakat biz hadisleri, sünnetleri hiçe sayarsak (Allah muhafaza), ne olur biliyormusunuz.

 

3/31-(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız, o hâlde bana tâbi‘ olun ki, Allah (da) sizi sevsin ve günahlarınızı size bağışlasın!”(2) Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.

 

Âyet-i azîmesi ittibâ‘-ı sünnet (sünnete tâbi‘ olmak) ne kadar mühim ve lâzım olduğunu pek kat‘î bir sûrette i‘lân ediyor. (...) Şu âyet-i kerîme der ki: ‘Eğer Allah’a muhabbetiniz (sevginiz) varsa, Habîbullâh’a ittibâ‘ edilecek. Eğer ittibâ‘ edilmezse netîce veriyor ki, Allah’a muhabbetiniz yoktur. Eğer muhabbetullah (Allah sevgisi) varsa, netîce verir ki, Habîbullâh’ın sünnet-i seniyesine ittibâı intâc eder.’ Evet Cenâb-ı Hakk’a îmân eden, elbette O’na itâat edecek ve itâat yolları içinde en makbûlü ve en müstakīmi (istikāmetli olanı) ve en kısası, bilâ-şübhe (şübhesiz) Habîbullâh’ın gösterdiği ve ta‘kīb ettiği yoldur.” (Lem‘alar, 11. Lem‘a, 53-54)

Ayrıca bakınız; (sahîfe 169, hâşiye 3; sahîfe 206, hâşiye 2)

 

Kim benim sünnetime sarılırsa, o bendendir. Kimde ebnim sünnetime sarılmazsa, o benden (kâmil ümmetimden) değildir. (Celaleyn Şerhi c.2, 267)

 

“Evet Cenâb-ı Hakk’a îmân eden, elbette O’na itâat edecek. Ve itâat yolları içinde en makbûlü ve en müstakīmi (istikāmetlisi) ve en kısası, bilâ-şübhe (şübhesiz) Habîbullâh’ın (Allah’ın sevgilisi olan Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın) gösterdiği ve ta‘kīb ettiği yoldur.” (Lem‘alar, 11. Lem‘a, 54)

 

 

Mâdem dost ve düşmanın ittifâkıyla, Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, mehâsin-i ahlâkın (güzel ahlâkın) en yüksek mertebelerine mazhardır. Ve mâdem bil-ittifak (herkesin kabûlüyle) nev‘-i beşer (insanlık) içinde en meşhur ve en mümtaz (seçkin) bir şahsiyettir. Ve mâdem binler mu‘cizâtının delâletiyle (mu‘cizelerin işâre-tiyle) ve teşkîl ettiği âlem-i İslâmiyetin kemâlâtının (fazîletlerinin) şehâdâtıyla ve mübelliğ (teblîğ edici) ve tercümân olduğu Kur’ân-ı Hakîm’in hakāikının (hakīkatlerinin) tasdîkıyle, en mükemmel bir insân-ı kâmil ve bir mürşid-i ekmeldir (en mükemmel bir mürşiddir). Ve mâdem semere-i etbâıyla (ona tâbî‘ olanların netîcesi ola¬rak) milyonlar ehl-i kemâl (kâmil insanlar), merâtib-i kemâlâtta (olgunluk mertebelerinde) terakkī edip (yükselip) saâdet-i dâreyne (iki dünya saâdetine) mazhar olmuşlardır.

 

Elbette o Zât’ın (asm) sünneti ve harekâtı, iktidâ edilecek (tâbi‘ olunacak) en güzel nümûnelerdir ve ta‘kīb edilecek en sağlam rehberlerdir ve düstur ittihâz (kabûl) edilecek en muhkem (sağlam) kānunlardır. Bahtiyâr odur ki, bu ittibâ‘-ı sünnette hissesi ziyâde ola! Sünnete ittibâ‘ etmeyen, tenbellik ederse, hasâret-i azîme (büyük bir zarar); ehemmiyetsiz görürse, cinâyet-i azîme; tekzîbi işmâm eden (yalanlamayı hissettiren) tenkīd ise, dalâlet-i azîmedir .” (Lem‘alar, 11. Lem‘a, 61)

Gönderi tarihi:
“Evet Cenâb-ı Hakk’a îmân eden, elbette O’na itâat edecek. Ve itâat yolları içinde en makbûlü ve en müstakīmi (istikāmetlisi) ve en kısası, bilâ-şübhe (şübhesiz) Habîbullâh’ın (Allah’ın sevgilisi olan Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın) gösterdiği ve ta‘kīb ettiği yoldur.” (Lem‘alar, 11. Lem‘a, 54)

Mâdem dost ve düşmanın ittifâkıyla, Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, mehâsin-i ahlâkın (güzel ahlâkın) en yüksek mertebelerine mazhardır. Ve mâdem bil-ittifak (herkesin kabûlüyle) nev‘-i beşer (insanlık) içinde en meşhur ve en mümtaz (seçkin) bir şahsiyettir. Ve mâdem binler mu‘cizâtının delâletiyle (mu‘cizelerin işâre-tiyle) ve teşkîl ettiği âlem-i İslâmiyetin kemâlâtının (fazîletlerinin) şehâdâtıyla ve mübelliğ (teblîğ edici) ve tercümân olduğu Kur’ân-ı Hakîm’in hakāikının (hakīkatlerinin) tasdîkıyle, en mükemmel bir insân-ı kâmil ve bir mürşid-i ekmeldir (en mükemmel bir mürşiddir). Ve mâdem semere-i etbâıyla (ona tâbî‘ olanların netîcesi ola¬rak) milyonlar ehl-i kemâl (kâmil insanlar), merâtib-i kemâlâtta (olgunluk mertebelerinde) terakkī edip (yükselip) saâdet-i dâreyne (iki dünya saâdetine) mazhar olmuşlardır.

 

Elbette o Zât’ın (asm) sünneti ve harekâtı, iktidâ edilecek (tâbi‘ olunacak) en güzel nümûnelerdir ve ta‘kīb edilecek en sağlam rehberlerdir ve düstur ittihâz (kabûl) edilecek en muhkem (sağlam) kānunlardır. Bahtiyâr odur ki, bu ittibâ‘-ı sünnette hissesi ziyâde ola! Sünnete ittibâ‘ etmeyen, tenbellik ederse, hasâret-i azîme (büyük bir zarar); ehemmiyetsiz görürse, cinâyet-i azîme; tekzîbi işmâm eden (yalanlamayı hissettiren) tenkīd ise, dalâlet-i azîmedir .” (Lem‘alar, 11. Lem‘a, 61)

 

Bu ne ya Allasen? Ya parantez içindeki türkçeleri ayıklayıp da yaz, ya da sadece osmanlıca yaz! Gözüm yoruldu yahu okurken, birşey de anlamadım öte yandan! Beyin karıştırmayın kardeşim! Ne söyleyecekseniz anlayacağımız dilden söyleyiniz!

 

Hem bana ne bediüz-zaman (zamanı yaratan) denen yapay tanrıdan! Bana Kuran'dan delil getir! Kişisel görüşlerin Kuran-i bir dayanağı yok ise, bu sözler beni bağlamaz! Masal der geçerim!

 

Ha unutmadan, peki sen söyle bakalım "hadis" ne demekmiş ???

 

Selametle!!!

Gönderi tarihi:

Hem bana ne bediüz-zaman (zamanı yaratan) denen yapay tanrıdan!

 

sen ne yazdığının farkındamısın. ne yapay tanrısı. haşa...

 

bediüzzaman ın kelime manası : bedi' = zamanda eşi benzeri olmayan, zaman ise bildiğimiz zaman anlamına gelir. bu iki kelime birleince anlamı, Bedüzzaman = Zamanın bedî'i olanı. Zamanında kendisi gibi görülmedik olan. (kaynak: yeni lügat sayfa 53,54)

 

bu izahı yapma ihtiyacı duydum, taki yanlış bilgilerden kurtulun diye. Bediüzzaman'ın kelime manasını yukarıda yazdım.

 

---------------------------------

 

bakın bir önceki mesajımda Peygamberimiz (S.A.V) 'e ittiba etmenin ne kadar gerekli olduğu hakkındaki Ayêtleri ve akabinde açıklamaları kaynaklarıyla yazdım. ister inan ister inanma, ister ciddi oku, ister hikaye gibi. orası senin bileceğin bir iş. fakat şunu bilki bu yazılan açıklamalar mevzuyu tam açıklıyor, vede açıklayacak.

 

ha birde aklıma gelmişken lütfen polemik oluşturmayalım. fikirlerimizi tartışalım, ben ona masal derim, buna hikaye derim, demekle bir yere varamazsın. ben açılamalarımı Ayetlerle kaynaklarıyla yazdım. eğer bir fikrin varsa sende yazarsın kaynaklarıyla, konuşuruz tartışırız......

Gönderi tarihi:

sen ne yazdığının farkındamısın. ne yapay tanrısı. haşa...

 

bediüzzaman ın kelime manası : bedi' = zamanda eşi benzeri olmayan, zaman ise bildiğimiz zaman anlamına gelir. bu iki kelime birleince anlamı, Bedüzzaman = Zamanın bedî'i olanı. Zamanında kendisi gibi görülmedik olan. (kaynak: yeni lügat sayfa 53,54)

 

bu izahı yapma ihtiyacı duydum, taki yanlış bilgilerden kurtulun diye. Bediüzzaman'ın kelime manasını yukarıda yazdım.

 

---------------------------------

 

bakın bir önceki mesajımda Peygamberimiz (S.A.V) 'e ittiba etmenin ne kadar gerekli olduğu hakkındaki Ayêtleri ve akabinde açıklamaları kaynaklarıyla yazdım. ister inan ister inanma, ister ciddi oku, ister hikaye gibi. orası senin bileceğin bir iş. fakat şunu bilki bu yazılan açıklamalar mevzuyu tam açıklıyor, vede açıklayacak.

 

ha birde aklıma gelmişken lütfen polemik oluşturmayalım. fikirlerimizi tartışalım, ben ona masal derim, buna hikaye derim, demekle bir yere varamazsın. ben açılamalarımı Ayetlerle kaynaklarıyla yazdım. eğer bir fikrin varsa sende yazarsın kaynaklarıyla, konuşuruz tartışırız......

 

Bedius semavati vel ard, ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun 2/117

 

2/117 Gökleri ve yeri yoktan var edendir. Bir işin olmasını dilerse, ona sadece "Ol," der ve olur.

 

Bedius semavati vel ard enna yekunü lehu veledüv ve lem tekül lehu sahibeh ve haleka külle şey' ve hüve bi külli şey'in alim 6/101

 

6/101 Gökleri ve yeri yoktan var edendir. Eşi olmadığı halde nasıl olur da çocuğu olur? Herşeyi O yaratmıştır ve O, herşeyi bilendir.

 

Arkadaşım merak etme böyle ciddi konular üzerinde polemik yaratacak ve/veya asılsız iddialarda buluncak statüde değilim hamdolsun! Kuran dilinde "bedi=yoktan var eden, yaratan, eşi olmayan" demektir. Biz delilsiz konuşmayız!

 

Senin dediğin gibi "eşi ve benzeri olmayan" anlamına geliyorsa, yine de benim dediğim kapıya çıkacak! Düşün istersen, ne demek "eşi ve benzeri yok"? Bu adam Allah mı ki "eşi ve benzeri olmasın"? Sıradan bir insan işte! Kişileri tanrılaştırmanın ne alemi var!

 

Fesuphanallah!

Gönderi tarihi:
Arkadaşım merak etme böyle ciddi konular üzerinde polemik yaratacak ve/veya asılsız iddialarda buluncak statüde değilim hamdolsun!

 

sen zaten polemik yaratamazsın, çünkü yaratmak sadece ALLAH' MAHSUSTUR.

 

polemik yapmam derken bile, aslında polemiğin içindesin. (ilk polemiği sen başlattın deme, önceki mesajlara bi bak istersen.)

 

konunun başlığını bi oku isterse. konu HADİS lerden bahsediyor. mevzuyu nereye getirdin. ben sana bi fikir yazdım. sen gittin fikrin sahibine saldırmaya başladın. yapabiliyorsan fikir üzerinde dur.

 

neyse ben yinede açıklayayım...

 

şimdi öncelikle dikkatli dinle !!!!!!!!!!!!!!

 

daha önceden yazmıştım. Bedüzzaman = Zamanın bedî'i olanı. Zamanında kendisi gibi görülmedik olan. (kaynak: yeni lügat sayfa 53,54)

 

zamanında kendisi gibi olmamak demek HAŞA O KİŞİ ALLAH DEMEK ANLAMINAMI GELİYOR. HAŞA. BÖYLE Bİ ANLAMA GELMEZ.

 

BEDİÜZZAMAN ÜNVANINI ALAN KİŞİ, ZEKAVETTE, BİLGİDE, İLİMDE, ..... BU GİBİ KONULARDA O KADAR ÜSTÜNKİ, BAŞKA Bİ İNSAN ONUN ZAMANINDA GÖRÜLMEMİŞ. DAHA ÖNCEDEN BÖYLE Bİ KİŞİ OLABİLİR VEYA OLMAYABİLİR.

 

ANLATABİLİYORMUYUM.

 

İKİNCİSİ SIRADAN Bİ İNSAN DEMİŞSİN.

 

SIRADAN Bİ İNSAN KAÇ TANE, İLMİ ESER YAZMIŞ HABERİN VARMI.............

 

EĞER BİLMİYORSAN BEDİÜZZAMAN ÜNVANINI ALAN ZATIN HAYATINI Bİ OKU. BAKALIM OZAMANDA BÖYLE KONUŞABİLECEKMİSİN.

 

 

BİZ KİŞİLERİ TANRILAŞTIRMIYORUZ. (HAŞA).

 

FİKİRLER ÜZERİNDE DUR. EĞER MEVZU HAKKINDA Bİ FİKRİN VARSA SÖYLE, FİKRİN YOKSA OTUR DİNLE. ( MERTLİKDE BUDUR ZATEN.)

ŞAHISLARA LAF ATMAYLA, ESER SAHİBİNE LAF ATMAYLA BİYERE VARAMAZSIN.

 

SÖYLEDİĞİM GİBİ MEVZYUYU DAĞITMA. ŞİMDİ ASIL MEVZUYA DÖN.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.