Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2006 19 yıl George Soros Başkalarının paralarıyla büyük vurgunlar yaptı George Soros, 1930 yılında Macaristan’da bir Yahudi ailenin çocuğu olarak doğdu. Ülke, 1930 yılında Nazi istilasına uğradığı zaman, ailesiyle birlikte çok tehlikeli ve güç günler yaşadı. Babası, tüm aile bireyleri için sahte kimlikler düzenleyerek ve oturdukları yeri sürekli değiştirerek hayatta kalmalarını sağladı. Böylece, ilk dersini babasından öğrenmiş oldu. Yıllar sonra, babasını şöyle tanımlayacaktı: “Benim babam çalışmaz, sadece para kazanırdı.” Gençken bazı insanüstü güçlere sahip olduğunu sanıyor, kendini ‘tanrı’ gibi görüyordu. 1947’de İngiltere’ye gitti. 1949’da Londra’da ünlü ekonomi fakültesi London School of Economis’e girdi, 1952 yılında bitirdi. Eylül 1956’da New York’a gitti. Aralık 1961’de Amerikan vatandaşı oldu. 1967’de 250 bin dolar sermayeyle bir ‘ yatırım fonu’ kurdu. Yatırım Fonu’nun anlamı şu; borsada hisse senetlerinin alış verişini yaparak para kazanmak isteyenlerin paralarını topluyorsunuz. Toplanan bu paralara fon (para havuzu) diyorsunuz. Sonra siz bu paralarla senet, bono ve döviz alıp satıyor ve size paralarını yatırmış olan kişilere para kazandırıyorsunuz. Fonu kuran ve işleten kişiye ‘fon yöneticisi’ veya ‘para yöneticisi’ deniliyor. Bono ve döviz satarak her yılı kârla kapattı George Soros, 1969’da Hollanda Batı Hint Adaları’ndan yönetilen ve bir grup yatırım fonundan oluşan ‘Quantum Fonu’nu kurar. Hollanda Antilleri, tam bir vergi cennetidir. Fon, kurulduğu günden bu yana 2 bin kat değer kazanarak inanılması güç bir başarı elde eder. Zaten, kuruluşunun hemen akabinde bu fonlara, Avrupa’da tanıdığı zenginlerden para yağmaya başlamıştır ve Soros’un elindeki sermaye 6 milyon dolara çıkmıştır. Soros, 1970-1980 yılları arasında senet, bono ve döviz alıp satarak her yılı kârla kapattı. 1980’de 1 milyar dolarlık Britanya bonosu alıp satarak büyük para kazandı. 1980 yılının sonunda Soros’un fonlarında biriken sermaye 380 milyon dolara çıkmıştı. Soros, 1981’de zarar etti. Elindeki hisseler yüzde 22.9 değer kaybetmişti. Kendisine para yatırmış olanların üçte biri korkup paralarını fondan çektiler ve kaçtılar. Soros buna çok kızdı. 1984’de gözlerini İngiltere’deki özelleştirmelere çevirdi. Jaguar’ın hisselerini alıp satarak 25 milyon dolar kazandı. 1985’de doların Japon parası Yen’e ve Alman parası Mark’a karşı değer kaybedeceğine bahse girdi. 1.5 milyar dolar satıp karşılığında Yen ve Mark satın aldı. Kısa sürede bu vurgundan 150 milyon dolar kazandı. Amerikan Borsası’nın adı Wall Street’tir. Soros, 1985 yılında Wall Street’te dünyanın en yüksek kazanç sağlayan yüz kişisi arasında ikinci oldu. Bir yılda kendisine 93.5 milyon dolar kazandırmıştı. 1986’da Soros Fonu’nun öz kaynağı 1.5 milyar dolara çıktı. Hiçbir fabrika, işletme kurmadı Şimdi biraz nefes alalım ve şu soruyu soralım: Soros, bir sanayici mi? Cevap: Hayır! Soros, hiçbir fabrika, işletme kurmadı; petrol kuyusu, maden ocağı açmadı. Yanındaki birkaç müdür dışında hiçbir işçi çalıştırmadı. O sadece para piyasalarında pire gibi sıçrayıp durdu, başkalarının paralarıyla kumar oynayıp büyük vurgunlar yaptı ve erişilmesi güç bir servet yaptı. Soros, 1987’de ‘Finansın Kimyası’ adlı bir kitap yazdı. Çalışmadan para kazanmanın sırlarını öğrenmek isteyen avantacılar kitaba hücum etti. Ancak kitapta en küçük bir ‘sır’a rastlayamadılar. Soros’un en yakın dostları bile kitaptan bir şey anlamadı. Soros, bu kitabında, ‘refleksivite kuramı’ diye sözde yeni bir kuram atmıştı ortaya. Sözlük yardımıyla bile refleksivite’nin ne anlama geldiği dahi anlaşılamamıştı. Soros, bu kitabıyla yalnızca vurguncu-kumarbaz değil, aynı zamanda bir filozof olduğu havasını vermeye çalışmıştı. Türkiye’de gıda yatırımlarına girişti Soros, Türkiye’ye de geldi: Ağustos 1997’de Soros, İMKB’de gerçekleştirdiği bir operasyonla Net Holding’in yüzde 14.1’ini ele geçirdi ve holdingin yönetimine girdi. Yıl 2003’e gelindiğinde, Soros, bu sefer gıda işine el attı. İngilizlere ‘Kara Çarşamba’ sürprizi! Soros hayatının en büyük kumarını Eylül 1992’de oynadı. İngiliz Poundu’na karşı büyük bir mücadeleye girdi. Pound’un değer kaybedeceğine, Mark’ın değer kazanacağına inanıyordu. Büyük bahsin konusu şuydu: Soros’a göre İngiliz ekonomisi kötüye gidiyordu ve tuzağa düşmüştü. Aşırı değerlenmiş Pound devalüasyon riski altındaydı. Fakat İngiltere, Avrupa kur mekanizması’na (ERM) girdiği için Pound’u devalüe edemiyor ve 2.95 Alman markı seviyesinde tutmak zorunda kalıyordu. Soros, İngiltere’nin kendi isteğiyle para anlaşmasını terkederek Pound’u devalüe etmesi gerektiğini yoksa buna mecbur kalacağını iddialı bir şekilde öne sürdü. Aynı zamanda spekülatif pozisyonları almaktan da geri durmadı. Alman Merkez Bankası Başkanı’ndan aldığı tüyoyu da değerlendirerek, 10 Eylül 1992’de 10 milyar dolar değerinde sterlin satıp mark aldı. Soros’un bu vurguncu girişimiyle sterlin değer kaybetmeye başladı. İngiliz Merkez Bankası piyasaya girmeye çalıştı, mark satıp sterlin alarak düşüşü engellemeye çalıştı. 44 milyar döviz rezervinin 15 milyarını harcayan İngiliz Merkez Bankası düşüşü engelleyemedi. İngilizler faizleri yüzde 2 artırdılar. Çare olmadı. İngiliz tarihinde ilk kez, bir günün içinde faizler ikinci kez artırıldı. Soros’un başlattığı kanama durmuyordu. Sonunda İngiliz hükümeti teslim oldu; 16 Eylül 1992 Çarşamba günü, sterlini Avrupa Döviz Mekanizması’ndan çıkardılar ve sterlinin değeri yüzde 16 düşürdüler. Soros, tam bir milyar dolar kazanmıştı. Sterlin’in arkasından İspanya parası yüzde 28, İtalyan parası da yüzde 22 değer kaybedince Soros bu düşüşlerden de bir milyar dolar kazandı. Soros bir haftada 2 milyar dolar vurgun yapmıştı. 16 Eylül 1992 tarihi, mağrur İngilizler tarafından ‘kara çarşamba’ olarak ilan ettiler. Doğu Avrupa ve Rusya’yı mahvetti Soros, 1993 yılında 1.1 milyar dolar kazandı. Onun bu kazancı, BM’ye üye 42 ülkenin Yıllık Ulusal Kazancı’ndan daha fazlaydı. Onun bu kazancı, toplam 170 bin işçi çalıştıran McDonald’ın kârına eşitti. Soros, 1994’te Doğu Avrupa ve Rusya para piyasalarına girmeye karar verir. Önce bu ülkelerde, halkın yararına işler yapacak vakıflar kurar. Amacı, ‘hayırsever işadamı’ izlenimi oluşturmaktır. Asıl amacını ise şöyle açıklıyordu: “Doğu Avrupa ülkelerinin para piyasalarına ihtiyacı var. Biz de para piyasaları yatırımcıları olarak onların gelişmelerine yardımcı oluyoruz. Tabii bunu halka hizmet olsun diye değil, para kazanmak için yapıyoruz. Orada sağladığımız kârları dışarı çıkarmak bu ülkelerin çıkarlarına uygun olmayabilir, ama para piyasalarının yapısı böyle.” Çek Cumhuriyeti’nde Soros, özelleştirme furyasında çok büyük vurgunlar yaptı ve kazandıklarının hepsini dışarıya çıkardı. Temmuz 1997’de, Rusya’nın kısmen özelleştirilmiş telekomünikasyon şirketi Svyazinvest’in satışa çıkarılan yüzde 25 hissesinin yarısını 980 milyon dolar vererek topladı. Ve en sonunda Soros, Türkiye’ye de geldi: Ağustos 1997’de Soros, İMKB’de gerçekleştirdiği bir operasyonla Net Holding’in yüzde 14.1’ini ele geçirdi ve holdingin yönetimine girdi. Yıl 2003’e gelindiğinde, Soros, bu sefer gıda işine el attı. UNILEVER’den ‘Yudum’ ve ‘Sırma’ markalarını satın aldı. Soros, şimdi de Türk şekerleme ve çikolata sektörüne yatırım yapmaya haırlanıyor. Danışmanları aracılığıyla yaklaşık 23 firmayla temas kuran Soros, ortaklık ve satın almalar konusunda araştırmalarda bulunuyor. Soros, hayır sevdasını doğalgaz yollarına döşedi OSI (OPEN SOCİETY INSTİTUTE) NEDİR? -“Açık toplumların oluşmasını sağlamak kuruluş gerekçemizdir” diyorlar. Yine kendi ifadeleriyle; küresel düzeyde bu hedeflerine ulaşmak için sivil toplum örgütlerinin, uluslararası kurumların ve hükümet temsilcilerinin biraraya geldiği geniş katılımlı bir açık toplum ağı oluşturmak istiyorlar. 1993 yılında Soros’un New York merkezli kurduğu Açık Toplum Enstitüsü gerçekten de kısa zamanda bir çok ülkede olağanüstü ilişkiler ağını geliştirmesine yardımcı oldu. Eski SSCB, Doğu ve Orta Avrupa’daki Soros vakıflarına destek olmak için kurulan enstitü, bir çok ülkede şubeler açarak bazı sicil toplum örgütlerini destekledi. - Fizik biliminde kainatta kaotik bir düzen olduğuna dair bir önermeyi ifade eden “Quantum” kavramı ile fon kuran Soros’un, bu fon’la sergilediği olağanüstü performansını sadece spekülasyon oyunlarındaki yeteneğine bağlamak zor. Soros’un gelişmiş ülkeler dahil olmak üzere çok üst düzey istihbaratlar aldığı, kamuoyuna yansıyan operasyonlarında görülüyor. İngiliz Paund’unun devalüe olacağını bilmesi gibi... Bu noktada Soros’un Yahudi bankerlerin başında gelen Rothschild ailesi olan ilişkilerine bakmakta fayda var. Soros’a ait Quantum Fonu’nun bazı yöneticilerinin Rothschild şirketlerinde yönetici olarak çalıştığı biliniyor. Soros’un altın spekülasyonlarını da bu aile birlikte yürüttüğü ileri sürülüyor. Rothschildler bu ilişkinin karşılığını istihbaratlarını Soros’la paylaşarak ödüyor. Sırlarla dolu bu ailenin İsrail, İngiliz ve Amerikan gizli servislerine maddi destek sağladığı, operasyonlarına yardımcı olduğu birçok defa gündeme gelmişti. Kim bu Rothschildler? Peki, kim bu Rothschildler? ‘Avrupa’nın diktatörleri’ diye bazı tarihçiler tarafından tanımlanan, Alman asıllı Yahudi bankerler ailesi... Servetleri 2000 yılının başında 3 trilyon dolar olarak tahmin edilen Rothschildler, Yahudi bankerler arasında hiyerarşinin en tepesinde görünüyorlar. Dünyada bankacılık, maden, petrol ve telekom alanlarında neredeyse tekel konumdalar. 1900’lü yıllarda aile, Rusya petrollerinin en önemli üreticisiydi. 1800’lü yılların başında Almanya’nın en büyük ticari merkezlerinden Frankfurt’ta ticari hayatlarına başlayan Rothschildler arsa eşrafına girerek kısa zamanda büyük paralar kazandılar. Dünyanın güçlü devletlerinin başkentlerine yayılıp, bu bölgelerin en büyük bankerleri haline geldiler. Ellerindeki servetle savaşlara ve dünya politikalarına yön verdiler. Türkiye’de destekledikleri projeler Açık Toplum Vakfı’nın Türkiye’de desteklediği bazı projeler: Bağımsız Türkiye Komisyonu, Ders Kitaplarında İnsan Hakları Taraması, Eğitim Reformu Girişimi, Sosyal Politika Forumu, Herkes İçin İnsan Hakları, 20 İlde İnsan Hakları Filmleri Gösterimi, Bireysel Silahsızlanma Projesi, STK Eğitim Merkezi, Gezici Afet Eğitim Merkezi, Kagider Kadın Fonu, Namus-Cinayetlerini Önleme Projesi, Kadın Filmleri Festivali, Açık Radyo, Beyoğlu Gazetesi ve Uluslararası Basın Enstitüsü ile birlikte Gazetecilik Eğitim Semineri. Hangi ülkelerde Soros vakıfları var? Hayır sevdasını bütün doğalgaz yollarına döşeyen Soros’un vakıflarının bulunduğu ülkeler şöyle: Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Ermenistan, Estonya, Gürcistan, Hırvatistan, Karadağ, Kazakistan, Kırgızistan, Kosova, Latvia, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Moğolistan, Moldova, Özbekistan, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan,Slovakya, Tacikistan, Ukrayna. Son söz olarak, Soros’u iyi tahlil etmek gerekiyor. Soros’un ‘para dağıttığı’ ülkelere bakıldığında çok çarpıcı bir fotoğraf önümüze çıkıyor. Kafkasya ve Ortadoğu’da ‘yoksullara yardım’ iddiasıyla kurulan vakıflarıyla etkin olan, Afrika’da su, altın ve krom ticaretiyle uğraşan Soros, aslında Türkiye gibi özelleştirme şaşkını olan ülkelerde stratejik dev kuruluşların düşük bedellerle alınmasına öncülük ediyor
Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2006 19 yıl Bu ülkede sözde medya mensupları ve medya kuruluşları, Soros vakfı-enstitüsü ile ilişkisini sürdürdükçe, ABD Büyükelçiliği kesenin ağzını açtığı sürece, daha kim bilir neler göreceğiz. İşi Amerikan mandacılığına kadar götüren çıkarsa, sakın ola ki şaşırmayın... Ancak biz alışkanlıkla ve aynı şaşkınlıkla soracağız; İnanması gerçekten güç değil mi? diye... Keşke bunu önlemenin başka çareleri de olsa. Ahlaklı ve yurtsever olmanın dışında...
Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2006 19 yıl Eline sağlık vakana. Gerekli ve faydalı bir teşhir çalışması olmuş. Kutlarım.
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.