Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 17 yıl Frengi (sifiliz) Treponema Pallidum adı verilen bir bakterinin neden olduğu *******, ******, anüs (makat) ya da ağız yolu ile bulaşan uzun seyirli, tedavi edilmediği takdirde zamanla vücuda yayılarak iç organların tümünü tutabilen iltihabi bir hastalıktır. Belirtileri: Cinsel temastan yaklaşık 4-5 hafta sonra , % 95 oranında cinsel bölgelerde , % 5 oranında da dudak, dil, damak, kulak, gögüs uçları, eller gibi bölgelerde ; -kırmızı, -deriden kabarık , -ağrısız -sivilce benzeri -çoğunlukla tek, nadiren de çok sayıda deri kabartıları oluşur. Bu kabartılar çok kısa sürede kraterleşerek ağrısız, sert ülserler ( yaralar ) haline dönerler. Tedavi: Bu yaralar tedavi edilse de edilmese de yaklaşık 6 hafta içinde ortadan kalkar.Ama bu durum hastalığın da ortadan kalktığı anlamına gelmez.Hastalık bu ülser döneminde fark edilip tedaviye başlanmazsa ;Kan yoluyla yayılarak tüm organları etkiler. Tedavisi çok kolaydır.Önemli olan bu ülseratif yaraları vücudunda fark eden kişinin hemen hekime başvurmasıdır.Hekimde uyanık olmalı ve teşhisi koyar koymaz hemen tedaviye başlamalıdır. Frengi genellikle penisilinle kolayca iyileşir.Penisilin dozu ve uygulanışı hekimce belirlenir.Kişi asla utanıp sıkılma yüzünden kendi kendini tedaviye kalkışmamalıdır.Bu mikroorganizmanın direncini yükseltmekten ve zaman kaybetmekten başka bir işe yaramaz. Tedavinin başlangıcından genellikle 24 saat sonra bulaştırıcılık kaybolur.Tedavi edilmezse uzun dönemde,felçler,körlük,ruhsal hastalıklar ve ölüm meydana gelir. Uyarılar: -Prezervatif kullanınız. -Çokeşli olmayınız. -Rast gele cinsel ilişkiden kaçınınız -Birlikte olduğunuz kişinin çokeşli olmadığından emin olunuz. :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: ::::::::::: Genital uçuk Son yıllarda tüm dünyada oldukça yaygındır.Nedeni Herpes Simplex adlı bir virüstür.İki tipi mevcuttur.Tip 1 genelde ağız ve yüzde Tip 2 ise genital bölgede (*******,******,kalça,rahim ağzı) uçuğa neden olur. Her iki uçuk da bulaşıcıdır! Bu sinsi virüs, vücuda genellikle dudak veya genital bölge mukozasındaki bir çatlaktan girer.Tedavi edilse bile, bir daha vücudu asla terk etmez. Virüsler hücre içi parazitlere benzerler. Kendi başlarına yaşayamazlar. Tamamen içinde bulunduğu hücreye bağımlıdırlar. Virüsler ve bakteriler insanlarda enfeksiyona neden olan mikroorganizmalardır. Bakteriler büyük ve bağımsız mikroorganizmalardır. Kendi başlarına yaşamlarını sürdürebilirler.Bu yüzden de onlarla savaşmak daha kolaydır.Oysa virüsler bedenimizin bir dalına tutunur, orada saklanır ve yaşamlarını sürdürürler. Peki Bu Ne Demektir: Diyelim ki bu virüs vücudunuza girdi.O şiddetli, ağrılı ve yangılı dönemi yaşadınız.Tedavi oldunuz ve ortadan kayboldu.İşte bu ortadan kayboluş sadece belirtiler için geçerlidir. Sizde belirtiler söner,rahatlarsınız.Hastalığınızdan eser kalmaz.Normal yaşamı kucaklarsınız.Oysa bu istenmeyen misafir; artık ömür boyu sizinledir. Bedeninizde ilerleyerek sinir düğümlerinize yerleşir.Uyuma evresine geçer.Uygun ortam bulduğu her fırsatta uyanır ve yeniden çoğalarak kendini gösteriri.Nükseder.İyi haberenital herpesde tekrarlar her zaman ilk ataktan daha hafif seyreder. İlk atak (primer herpes): Genital herpesin ilk hastalığıdır. İlk enfeksiyon genellikle aktif hastalığı olan kişi ile cinsel ilişki sonrası 2 ile 12 gün arasında ortaya çıkar. Vücut bu virüsle ilk kez karşılaştığı için oldukça ağrılı ve ciddi belirtilerle seyreder. Belirtiler 20 gün civarında sürer Oldukça ağrılı ve ağır seyreder.Virüs,hücre içine girdiğinde yaşamak için hücrenin fonksiyonlarını kullanır ve bundan dolayı hücrede hasara neden olur. Virüs bir kere vücuda girdiğinde, savaşmak için antikor dediğimiz savaşçılar oluşur. Bunlar kanda bulunurlar ve bağışıklık cevabı için çok önemlidirler. Bu hastalığın karakteristik belirtileri ; Birkaç gün öncesinden; -kaşıntı, -karıncalanma -bacaklardaki batıcı ağrılar tipiktir. Sonra; -kızarık bir döküntü başlar Kısa bir süre sonra (saatler içinde dahi) bu kırmızı zemin üzerinde; -Gruplaşmış su kesecikleri şeklinde kabartılar ortaya çıkar -Bu kabarcıklar çok ince duvarlı olduklarından bazen hastalar tarafından hiç fark edilmeden yüzeysel ülserlere (yaralara) dönüşebilirler - Şiddetli ağrı, Bu uçuklara; -Ateş, halsizlik, lenf nodu şişmesi gibi sistemik belirtiler de eşlik edebilir. -Kadınlarda lezyonlar içeride kalabildiğinden, belirti olarak sadece ağrılı cinsel ilişki gözlenebilir. -Kadınlarda belirtilere ek olarak idrar yaparken yanma ve vajinal akıntı oluşabilir Görülme yerleri: Kadınlarda en sık; -Vulva ( cinsel organdaki büyük küçük dudaklar ve klitoris) -Vajinanın ön kısmı -Rahim ağzı Erkeklerde en sık; -Penisin son kısmında -Testislerin üzerinde Hem kadın hem de erkeklerde nadir olarak anüs ve kalçada da görülebilir. Tanı: Aslında görünümü çok tipik olduğundan hekim sadece görüntüyle de tanı koyabilir.Ama kabartılar çok çabuk patladığından tanı için klinik görünümün yanında immünolojik kan tetkikleri, yara sıvısının mikroskobik incelemesi ve kültürü gerekebilir. Tedavi: Kesinlikle eşlerin her ikisinin de tedavisi gerekir.Ne yazık ki bir aşısı yoktur.Tedavi primer ve tekrarlayan enfeksiyonlar sırasında zovirax,asiviral gibi antiviral ilaçlarla ( ağızdan ve lokal ) 7 -10 gün süreyle yapılır.Çok inatçı tekrarlayıcı ( enfeksiyonlarda düşük doz antiviral ilaçlar uzun süre kür halinde ( 3, 6, 12, 24 ay ) kullanılabilir. Aktif ataklar sırasında cinsel temaslardan kaçınılmalıdır.Özellikle kadınlarda genital herpesin rahim ağzı ve ****** kanser riskini arttırdığı bilinmektedir.Bu nedenle herpes simplex virüsü taşıyan kadınlar periyodik smear testlerini ihmal etmemeliler. Bulaşma: Genital Herpes genellikle;aktif genital herpesi olan kişiden cinsel temasla bulaşır ama bulaşma ;hastalık belirtilerinin olmadığı dönemlerde bile oluşabilir. Gebelik esnasında herpetik lezyonu olan hastalarda çocuğu koruma amaçlı olarak sezeryan yapılmalıdır. Tekrarlama nasıl önlenir: Eğer genital herpesiniz varsa bununla yaşamayı öğrenmeli ve belirli aralıklarla tekrarlayacağını bilmelisiniz. Aktifleşmemesi için aşağıda sıraladığımız,tetikleyici faktörlerden kaçınmak zorundasınız. -Kontrolsüz alkol alımı -Güneşte uzun süre kalma -Mukozada çatlama,incinme -Direncin düşmesi bunun önüne geçmek için -stres ve ağır anksiyeteden kaçınınız -doğru ve dengeli besleniniz :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: :::: Genital siğil HPV (Human Papilloma Virus) denilen ve 100′ün üzerinde farklı tipi olan bir virüsün neden olduğu; kadınlarda üreme organlarında bazı kanser türlerine neden olduğu ispatlanmış yaygın bir zührevi hastalıktır.Genital siğiller, HPV’nin DNA’ya yerleşmesiyle ortaya çıkar. Virüs taşıyan ve lezyonlu olan kişinin partnerine sexüel temasıyla bulaşır. Görünüm: Genital siğiller genellikle -yüzeyden kabarık, -koyu kahverengi, -et beni görünümlü -üzeri pürtüklü -irili ufaklı -bazen kanayabilen, -çabuk yayılım gösteren karnı bahar görünümündeki ağrısız oluşumlardır. Tutulum Bölgesi: -kasık -cinsel organlar (içi ,dışı) -makat -rahim ağzı -idrar kanalı çevresi Belirtileri: Çoğunlukla belirtisiz seyrettiği için tespiti ve teşhisi zaman alır.Bu da tedaviyi olumsuz etkiler.Ama bazen yerleşim yeriyle bağıntılı olarak hastalar değişik şikayetlerle gelebilirler.Muayene esnasında ortaya genital siğil çıkabilir.Bu belirtiler: -tedaviye yanıt vermeyen vajinal yanma, -kaşıntı, -ağrılı cinsel ilişki, Risk grubu: Cinsel ilişkiye başlama yaşıyla doğru orantılı bir başlangıç yaşı vardır.Yani 16-25 yaşlarında görülmeye başlanır.Tüm erişkinlerde rastlanabilir.Nadiren çocuklarda da olabilir. -korunmasız cinsel ilişki -çok eşlilik -anal sex -oral sex yaşayanlarda görülme oranı oldukça yüksektir.Bazen bağışıklık sistemi zayıflamış kimselerde kendiliğinden de görülebilir. Gelişim: Siğiller virüs vücuda alındıktan 1-6 ay sonra görülebilir. Tedavide: Lokal yakıcı ilaçlar çevre dokuyada zarar verebildiklerinden pek tercih edilmemekle beraber yakarak ( elektrokoterizasyon ) , dondurarak ( kriyoterapi ) ve lazerle tedavi edilirler.Ayarıca kanser ilaçları da kullanılır. Virüs DNA’ya yerleştiği için hiçbir zaman tam anlamıyla vücuttan atılamıyor. Korunma: Kimde olduğunu tespit etmek sizin için çok da mümkün olmayabilir.Ayrıca partner sadece taşıyıcı olabilir.O yüzden bütün cinsel yolla bulaşan hastalıklar için önerdiklerimiz burada da geçerli: -Prezervatif kullanınız. -Çokeşli olmayınız. -Rast gele cinsel ilişkiden kaçınınız. -Birlikte olduğunuz kişinin çokeşli olmadığından emin olunuz. Kadınlar için evli de olsalar eşleri taşıyıcı olabileceği düşünmeliler.Kendilerini düzenli jinekolojik testlerle koruyabilirler.Bu şekilde saptanması ve bir kansere neden olması önlenebilir.
Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 17 yıl Yazar Yumuşak şankır (ulcus molle) Daima cinsel yolla, bu bölgede bulunan bütünlüğü bozulmuş cilt ve mukozalardan bulaşır.Dünyada sıkça görülen ülkemizde de bazen salgınlar yapabilen bir hastalıktır. Belirtiler: Cinsel temastan genellikle 2-3 gün ile 1 hafta sonra cinsel bölgede -önce kızarıklık -ardından sivilce benzeri bir gelişim gösterir -daha sonra kabarır,oldukça ağrılı ülser şeklinde yaralar oluşur -zemin yumuşaktır -kolayca kanar -akıntılıdır -kadın cinsel organında;özellikle dudaklar,klitoris,****** ,rahim ağzı tutulur -erkekte; özellikle sünnet derisi, ******* ucu, tüm ******* yüzeyi tutulur -makat ve idrar yolları ağzına da yerleşebilir -sayıları genelde birden fazladır -ama genelde birleşerek bir derin yaraya dönüşür -kasık bölgesinde de ağrılı şişlikler ve bu şişliklerden akıntı olur Tanı ve tedavi: Tanı bu akıntıların mikroskobik incelemesi sonrasında konur.Tedavi antibiyotikle yapılır.2-3 hafta içinde kesin tedavi olur :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: Molloskum kontagiosum Bir virüs enfeksiyonudur. Cinsel temasla, direk temasla, bulaşıklı havlu, çarşaf vb. bulaşır. Belirti ve tutulum: Bulaştıktan 2-7 hafta ile 6 aya kadar uzayan bir kuluçka devresi vardır. -özellikle kasıklar , -genital bölgeler ve makat civarında , -çok sayıda , inci taneleri gibi , sivilce benzeri ama sivilceden daha sert , göbekli kabartılar şeklinde görülür. -hızlı bir şekilde tüm vücuda yayılabilirler. -sıkıldıklarında içlerinden süt rengi ve kıvamında sıvı gelir -bağışıklığı düşük kimselerde daha yaygındır. Tedavi: Bu oluşumlar kendiliğinden iz bırakmadan iyileşir. Ancak kısa sürede iyileşmeyen lezyonların yayılmasını ve başka kişilere bulaşmasını önlemek için, anestetik kremler sürüldükten veya sıvı nitrojen uygulandıktan sonra içindeki sıvının çıkarılması önerilmektedir. Elektrokoter ile yakılarak yada kriyoterapi ile dondurularak da tedavi edilebilir… ::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: Genital tüberküloz Tüberküloz yani verem bir zamanların en tehlikeli ve en ölümcül hastalığıydı. Günümüzde ise eskisi kadar yaygın olmasa bile hala daha özellikle ülkemizde yaygın olarak görülmekte olan bir hastalıktır. Ancak geliştirilen antibiyotik ve aşılar sayesinde hem önlenebilen hem de tedavi edilebilen bir hastalıktır. Son 50 yılda tüberküloz tedavisindeki gelişmelere ve gelişmiş ülkelerde büyük ölçüde yok edilmiş olmasına karşın tüm dünyada bakıldığında önlenebilen ölüm sebepleri arasında 5. sıradadır. Dünya Sağlık teşkilatı 1990 yılında tüm dünyada 2.910.000 kişinin bu hastalık nedeni ile hayatını kaybettiğini açıklamıştır. Çarpıcı olan bu ölüm vakalarının sadece 40.000′inin gelişmiş ülkelerde meydana gelmesidir. Uzun süre belirti vermemesi nedeni ile ve ihmalkarlıklar sonucu ülkemizdeki tüberküloz görülme sıklığı tam olarak bilinmemekte, hastaların önemli bir kısmı saptanamamakta ve teşhis konulan hastalar yeterli düzeyde takip edilememektedir. Tüberküloz en sık solunum yollarını tutmaktadır. Bu hastaların %2-5 kadarında da genital tüberküloz saptanmaktadır. Genital tüberküloz primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır. Son derece nadir olan primer genital tüberkülozda mikroorganizmanın ilk enfeksiyon yarattığı alan genital organlardır. Vakaların %99′dan fazlası sekonder tüberkülozdur. Burada vücudun başka bir yerinde (genelde akciğerler) bulunan enfeksiyon kan yolu ile genital organlara yayılır (dessendan enfeksiyon). Dış genital organların tüberkülozu son derece nadirdir. En sık endometrium ve adneksler (yumurtalıklar ve tüpler) tutulur. Klinik Genital tüberküloz vakalarında tüberküloz için tipik olan yorgunluk, kilo kaybı, gece terlemeleri, gece yükselen ateş çok nadir görülür. Genital tüberkülozlu hastalarda en sık başvuru sebebi infertilitedir. Hastalarda %25-50 oranında pelvik ağrı ve %10-40 oranında anormal kanama görülür. Endometriumda olan harabiyet nedeni ile zarlar birbirine yapışır (Asherman sendromu) ve bu durum hem infertiliteye hem de adet kanamasının azalmasına ya da olmamasına neden olur. Tüpler sıklıkla iki taraflı tutulur ve histerosapingografide (rahim filmi) görünümü tipiktir. Tanı Genital tüberkülozdan şüphelenilen vakalarda aile ve kişinin kendi öyküsü önemlidir. Daha önceden tüberküloz tanısı alıp almadığı, ailesi ve yakın çevresinde bu hastalığa sahip kişi olup olmadığı araştırılmalı ve detaylı bir fizik muayene yapılmalıdır. Tanıya yardımcı olması açısından akciğer grafisi çekilmeli ve PPD testi yapılmalıdır. İnfertilite nedeni ile müracaat etmiş hastalarda HSG çekilmeli, gerekli vakalarda endometrium biopsisi yapılmalıdır. Tedavi Genital tüberkülozun tedavisi tıbbidir. Ancak gelişmiş olan infertilite vakalarında tedaviye yanıt çok iyi değildir. Sebat eden vakalarda cerrahi tedavi de uygulanabilir. Çocuk isteği olmayan kadınlarda rahim alınabilir. Genital tüberküloz tedavisi güç ve yüzgüldürücü olmayan bir hastalıktır. :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: BEL SOĞUKLUĞUGONORE) Gonore isimli mikropun meydana getirdiği cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır.Nadiren olsada cinsel yolla bulaşmaz.Mikroplu havlu,mendil gibi eşyaların kullanılması ile de bulaşabilir.Mikrop alındıktan sonra 3-7 gün arasında belirti verir.Bazen belirtiisi 12 saat ile 3 ay kadar da değişebilir.Tedavi edilmezse 3-7 hafta sonra müzminleşir. Penisten sarı kahverengi çok defada yeşile çalan bir akıntı olur.Miktarı çok olmazsa bile her idrar yapıştan sonra ve sabahları kilota bulaşan bir akıntıdır.İdrar çıkış yeri kızarır şişer.İdrar şikayetleri olur. Teşhis,akıntının özel metotlar ile alınıp mikroskop altında belsoğukluğu mikrobunun görülmesi ile konur. Tedavi edilmeyen vakalarda apse sonucu idrar yolunun daralması meydana gelir.hastalık daha ilerliyecek olursa testise yayılır.Buradaki tohum hücrelerinin gelişmesini önliyerek kısırlığa neden olur. Korunmaer şeyden önce hijen kurallarına uyulmalı.Cinsel temas sırasında kondom (prezervatif) kullanılmaldır.Şüpheli ilişkilerde bulunulmamalıdır. Tedavi.Bir doktor kontrolünde uygun antibiyotik ve gerekli ilaçların kullanılması ile tedavi olunur.Bu ilaçlar hastalığın şiddetine göre ağızdan alınan haplar veya kalçadan vurulan iğnelerdir. Kadınlarda çok defa akıntı olmaz.%20 oranında idrar yanması vardır.tedavisi biraz daha yoğun çaba gerektirir. Belsoğukluğu mikrobunun kan yoluna geçmesi ile eklam şişmeleri,kalp kası iltihapları olabilir.Nadiren beyin zarı iltihabı ve Karaciğer iltihabı yapar. BELSOĞUKLUĞU OLMAYAN AKINTI : Bu akıntıda bel soğukluğu mikrobu bulunmaz.Mikroplar çok defa değişiktir.Cinsel yolla geçer.Genç erkeklerde görülür.Bazen belsoğukluğundan daha ciddidir.Belirtiler 7-24 gün sonra çıkar.Akıntı olmayabilir.İdrarda yanma ve idrar yolları kaşıntısı vardır. ::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: TRİKOMONİASİS: Trikomona isimli mikroptan ileri gelir.Çok defa kadın vajeninde bulunur.Mutat cinsel temas ile bulaşır.Eşler arasında bir birlerine bulaştırma çok sıktır.Akıntıda mikrobun görülmesi ile teşhis konur. Ekeklerde bazen belirti vermiyebilir.Prostata ve testise yayılacak olursa kısırlık meydana getirme riski olur GENİTAL UÇUK: Kadın ve erkeklerde sıklıkla görülür.Herpes simplex virusunun meydana getirdiği bir cilt hastalığıdır.Daha ziyade ağız ve dudak çevresinde görülür. %5 oranında da genital organlarda bulunur ve cinsel ilişki ile geçer. 2-10 gün süreden sonra torbalarda ve kadında dış genital organlarda kırmızı zemin üzerinde içi sıvı dolu bir çok keseciklerden oluşur. Kasıklarda beze yapar. Tedavide viruslara etkili melhem kullanılması ile yapılır. YUMUŞAK ŞANKIR: Gene bir cilt hastalığıdır. Sebebi mikrobiktir. 1-7 gün bekleme süresinden sonra belirti verir. ******* başında gözükür. Önceleri bir kızartı halinde başlar. 24 saat içinde kabarır ve yaradan akıntı başlar. Sonunda bir derin yaraya dönüşür. Yaralar birleşerek daha geniş bir hal alır. Kasıklarda beze olur. Tedavi uygun antibiyotik kullanımı ve hijene dikkat etmektir. AIDSEdinsel bağışıklık yetmezliği) İlk defa 1981 yılında görülmüştür. HIV isimli virusten ileri gelmektedir. Seksüel ilişki ile kirli enjektör kullanımı ve kan nakillerinden geçer. Anneden cenine, kadından erkeğe ve erkekten erkeğe geçer. Virus vücuda geçtikten sonra bağışıklık sistemini bozar. Organizma kendisini koruyamaz hale elir. Yorgunluk, kilo kaybı ateş ve ishal bulunur. Kasıklarda koltuk altlarında yaygın bezeler olur. Bacaklarda çeşitli büyüklüklerde mor renkli çürükler meydana gelir. Hastalığın teşhisi en yaygın olarak kullanılan ELİSA testi ile konur. %95 positif sonuç verir. Maalesef bugün için belirili bir tedavisi yoktur. FRENGİ:Mikrobik bulaşıcı bir hastalıktır. Cinsel ilişki ile deri yolu ile geçer. 2-4 hafta sonra peniste ağrısız bir yara gözükür. Önceleri bir sivilce şeklinde başlar daha sonra akıntı olur. ******* boyunca ve torbalara yayılır. Bu yara 1-2 haftada zımba ile delinmiş bir şekil alır. Derin, sert kenarlı olan bu yara tedavi edilmezse kendiliğinden iyileşir. Bu frenginin birinci devresidir. 2 ci devre bu yaradan itibaren 6 hafta sonra ortaya çıkar. Daha yaygın kızarıklıklar vardır. Döküntüler olur. Bu devrede 4 yıl sürebilir. 3 cü devrede yer yer bölgesel tümörler oluşur. Bu tümörler yaygındır. Genital organlarda bulunduğu gibi eklemlerde de bulunur. Tedavide uygun antibiyotiğin kullanımı ile olur. Günümüzde erken tedevi ile ve frenginin 2-3 cü dönemleri artık olma mamaktadır. İnsan papilloma Virüsü:Cinsel organlar ve çevresinde siğil benzeri oluşumlara neden olan bu virüs kadınlarda rahim girişi kanserlerine neden olabilir Chlamydial Enfeksiyonlar:çok sık raslanılır. kadınlarda ve erklerde görülür. Akıntı ve idrar sırasında yanma olur. Bazan hiç bir belirti vermez
Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 17 yıl Yazar AIDS.............. AIDS NEDİR ? Ölümcül bir hastalığa verilen addır. İnsanın bağışıklığını yitirmesini tanımlayan Acquired Immuno Deficiency Syndrome kelimelerinin baş harflerinden oluşmuştur. İnfeksiyonlarda hastalığa karşı koymada yetersizlik ve hastalıkla savaşamama durumunu belirtir. NASIL BULAŞIR? Her türlü cinsel ilişki en önemli bulaşma yoludur. Homoseksüel ve biseksüel (her iki cinsle de ilişki kuranlar) arasında daha yaygınsa da son yıllarda heteroseksüel ilişki (kadın-erkek) ile bulaşma, bilhassa gelişmekte olan ülkelerde. hızla artmaktadır. Meni (döl) ve vajen ifrazatı virüs taşır. Virüsün mukoza ve zedelenmiş dokudan girişi enfeksiyona sebep olur. Zorlu ilişkide doku zedelenmesi bulaşmayı arttıran etkendir. Diğer bulaşma yollarından birisi de kanla geçiştir. AIDS virüsü taşıyan bir şahsın kanıyla kirlenmiş her hangi bir kesici cismin derimizi delmesi veya AIDS virüs’ü ihtiva eden kan veya kan ürününün alınmasıyla geçer. Kan veya kan ürünleri uzun süredir kontrol edildiğinden artık bu yolla AIDS’e yakalanmak son derece nadirdir. Üçüncü bir yol ise AIDS’li anneden çocuğuna geçmesidir. Sağlıklı görünen fakat HIV virüsü taşıyanlar hastalığın bulaşmasında en büyük etkendir. NASIL KORUNULUR ? Güvenli cinsel ilişki kurarak korunabilirsiniz. Bundan kastımız; Eş değiştirmeyin. Tanımadığınız şahıslarla cinsel ilişkiye girmeyiniz. Tam koruyucu olmamakla birlikte mutlaka kondom (kaput)kullanınız. Hiç bir şekilde steril olmayan şırınga, ustura ve jilet, delici, kesici aletleri kullanmayın, paylaşmayın, Her hangi bir nedenle eğer cildinize kan değerse sabun ve su ile iyice yıkamak gerekir. Sağlam deriden virüs bulaşmaz. AIDS VİRÜSÜ TAŞIYANLARLA HER TÜRLÜ TEMASTAN KAÇINILMALI MI? Hayır, AIDS taşıyan hastalarla normal yaşam düzeni içindeki temaslarımızla hastalık bulaşmaz. Toplumun kullanımına açık tuvalet,telefon gibi araçların kullanılması, Bu şahıslar tarafından hazırlanmış veya dağıtılmış yemeklerin yenmesi, AIDS’li bir şahıs tarafından çatal, bıçakla yemek yenmesi, Aynı toplu taşıma vasıtalarında seyahat. Hatta başka hastalıkların geçmesine sebep olan el sıkma, öpüşme gibi temaslarla veya öksürük ve aksırıkla dağılan tükürüğün yüzümüze gözümüze gelmesiyle AIDS virüsü bulaşmaz. Yazılı ve sözlü basın “Ülkemizin şanslı olduğunu, homoseksüel ilişkilerin yaygın olmadığını ” söylemektedir. “AIDS’li ve AIDS virüsü taşıyanların sayısının düşük olduğunu” bildirmektedir. Bu tedbirli davranmada gevşemeye neden olmamalıdır. DETAYLI BİLGİ İÇİN BAŞVURABİLECEĞİNİZ TELEFON NUMARALARI AIDS Bilgi Hattı 0(362) 457 60 00/2424 (24 saat) AIDS Savaşım Derneği-İstanbul: (212)533 47 73 AIDS Savaşım Derneği Ankara Şubesi: (312) 310 80 47 AIDS ile Mücadele Derneği-İzmir: (232) 478 05 40 Türkiye Aile Planlaması Derneği AIDS Bilgi Hattı: (312) 435 20 47 :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: HIV Nedir Ve Nasıl Bulaşır? HIV kelimesinin açılımı Human Immunodeficiency Virüs’tür (İnsanların Bağışıklık Sisteminin Çökmesine Neden Olan Virüs). Bu ifade, bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açabilen bir virüs anlamına gelmektedir. Bağışıklık sisteminiz normalde, sizi bakteri ve virüs gibi mikroplardan korur. HIV, vücut sıvıları yoluyla bulaşır. HIV virüsü taşıyan birisiyle korunmadan seks yaparsanız veya aynı iğneyi paylaşırsanız HIV virüsü size de bulaşır. Ya da HIV virüsü taşıyan bir anne HIV’i bebeğine bulaştırabilir. HIV Nedir? HIV, AIDS’e yol açan virüstür. HIV, Human Immunodeficiency Virus (Bağışıklık Sisteminin Çökmesine Neden Olan Virüs) kelimelerinin kısaltmasıdır. HIV virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” veya “HIV enfeksiyonlu” olarak adlandırılır. HIV virüsü, bağışıklık sisteminize zarar vererek sizi hasta eder. Bağışıklık sistemi vücudunuzu mikroplardan korur. Bağışıklık sisteminiz çalışmadığında, mikroplar sizi daha kolay hasta edebilir. Ancak, hasta görünmeyebilir veya hissetmeyebilirsiniz. HIV virüsü taşıdığınızı bile bilmeyebilirsiniz. AIDS Nedir? AIDS, HIV virüsü bağışıklık sisteminizi zayıf hale getirdikten sonra ortaya çıkan hastalıktır. AIDS, Acquired Immunodeficiency Syndrome (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) kelimelerinin kısaltmasıdır. AIDS hastası insanlar, bağışıklık sistemi güçlü olan insanları etkilemeyen mikroplar nedeniyle kötü enfeksiyonlara yakalanırlar. AIDS hastası olmadan yıllar önce HIV virüsü almış olabilirsiniz. HIV Virüsü Kadınlara Nasıl Bulaşır? HIV virüsü iki temel yolla bulaşır. 1. Seks HIV vücudunuza HIV virüsü taşıyan birisinin kanı, spermi veya vajinal akıntıları yoluyla bulaşır. Bu durum, vajinal, anal veya oral seks sırasında gerçekleşebilir. Lateksten yapılmış bir prezervatif kullanarak HIV virüsünden korunabilirsiniz. Doğum kontrol hapları ve lateks olmayan prezervatifler, sizi HIV virüsünden koruyamaz. HIV virüsü hem bir erkekten hem de bir kadından bulaşabilir. Herhangi bir cinsel hastalığınız varsa HIV virüsünün size bulaşma ihtimali daha yüksektir. 2. İlaçlar HIV virüsü taşıyan birisiyle kirli bir iğneyi paylaşırsanız, virüs bulaşabilir. Dövme ve vücuda piercing yaptırma işlemlerinde kullanılan iğneler, temiz değilse HIV bulaştırabilir. HIV Kadınlara Nasıl Bulaşır Bir Erkekle Seks %36 İğne Paylaşımı %14 Sebebi Bilinmiyor %50 HIV ile ilgili Uyarı İşaretleri Bazı HIV virüsü belirtileri şunlardır : Öksürme, ishal, kilo kaybı, gece terlemesi, yorgunluk hissi İlginç renkli veya kokulu bir ****** akıntısı Yinelenen veya kalıcı ****** enfeksiyonları Vajinada veya ****** çevresindeki yara veya acı Adet dönemlerinde ani bir değişim Adet dönemleri arasında karın ağrısı Seks sırasındaki olağandışı acı veya ağrı Dilinizde veya ağzınızın içinde beyaz noktalar veya yaralar HIV Testi Yaptırma Aşağıdaki durumlar sizin için geçerliyse HIV testi yaptırmalısınız: İğneleri paylaşıyorsanız Eşiniz ilaç kullanmışsa veya kullanıyorsa Vücudunuzda herhangi bir HIV belirtisi varsa Prezervatif kullanmadan seks yaptıysanız da test yaptırmalısınız. Test yaptırmak basit ve kolaydır. Test sonucunda virüs taşıyıp taşımadığınızı öğrenebilirsiniz. Ancak, virüsün bağışıklık sisteminize ne kadar zarar verdiğini öğrenemezsiniz. Nasıl Test Yaptırabilirim Bazı yerlerde, adınızı vermeniz gerekmez, testin sonuçları yalnızca size bildirilecektir. Diğer yerlerde, sonuçlar sağlık yetkilinize veya danışmanınıza da bildirilir. Ancak, sağlık yetkilileri genellikle siz izin vermedikçe sonuçları başkasına vermezler. Tedavi Olma HIV için herhangi bir tedavi bulunmamaktadır. HIV virüsü taşıyan binlerce kişide yapılan çalışmalar, kombinasyon tedavisinin, insanların daha iyi hissetmesine ve daha uzun yaşamasına yardımcı olabildiğini göstermiştir. Bir doktorla, hemşireyle veya danışmanla konuşun. Tedavi seçenekleri hakkında size daha fazla bilgi verebilir. Gereken Cevapları Alma Bugün, birçok yerde AIDS testi yaptırabilir ve AIDS konusundaki sorularınıza yanıt alabilirsiniz: Sağlık bakanlığına bağlı birimlerde veya yerel sağlık kuruluşlarında Devlet kliniklerinde Özel doktorlarda Özel laboratuarlarda Birçok devlet kliniğinde test işlemi ücretsiz olarak veya çok az bir ücretle gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, doktorunuz da HIV testi yapabilir ve sonuçları verebilir. Evde test yaptığınız takdirde sonuçlar için danışabileceğiniz yerler bulunmaktadır. Hamile olan veya hamile kalmayı planlayan kadınlar için daha fazla bilgi verilebilir. HIV Virüsüyle Nasıl Savaşabilirsiniz? HIV virüsü taşıdığınızı bir kere öğrendikten sonra, sağlık uzmanlarıyla birlikte hareket etmeniz her zaman çok önemlidir. Nasıl yürüdüğünü biliyorsanız, tedavinize devam etmek her zaman daha kolaydır. Virüs nasıl çoğalıyor? İlaçlar, virüsle savaşmanıza nasıl yardım ediyor? Virüsünüzün ve ilaç tedavinizin ne durumda olduğunu daha iyi anlamanıza yardımcı olmak için bu soruların cevapları verilmiştir. HIV de dahil olmak üzere virüsler, kendi kendilerini kopyalayamazlar, çoğalamazlar.Varlığını sürdürmek için HIV virüsünün vücudunuzdaki sağlıklı bir hücreyi işgal etmesi gerekmektedir HIV virüsü, CD4 hücrelerini işgal etmeye eğilimlidir. CD4 hücreleri vücudun bağışıklık sisteminin sizi hasta edebilecek mikrop ve virüslere karşı korumasına yardımcı olan özel hücrelerdir SIK SORULAN SORULAR: Ben HIV (+) Bir Kişiyim. Bu AIDS Hastası Olduğum Anlamına mı Geliyor? “HIV (+)” test sonuçları, sizin AIDS’e neden olan virusla (HIV) enfekte olduğunuz anlamına geliyor. CD4+ T hücre sayınız 200hücre/mm3′ün altına düştüğünde ve/veya AIDS ile ilişkili bir hastalık (fırsatçı enfeksiyonlar ve Kaposi Sarkomu gibi) gelişirse HIV AIDS hastalığına doğru ilerler. CD4+ T Hücre Sayısı Ne Demektir? CD4+ T hücre sayısı kişinin ölçülen CD4+ T hücre miktarı demektir. HIV kişinin bu hücrelerini enfekte eder ve çoğalmak (kendi kopyasını yapar) için bu hücreleri kullanır. Bu hücreler zarar gördükçe kişinin bağışıklık sistemi zayıflar ve kişi fırsatçı enfeksiyonlara (bakteriyel, viral, parazit ve mantar gibi) daha çabuk yakalanır. Viral Yük Nedir? Viral yük insanın kanında bulunan virus (HIV) miktarıdır. Yüksek miktarda viral yükü olan olan kişi, düşük viral yükü olan kişiden daha çabuk AIDS geliştirir. CD4+ T Hücresi Nedir? CD4+T hücrelerine, akyuvarlar, T yardımcı hücreleri de denilmektedir. İnsan bağışıklık sisteminde diğer hücrelerle birlikte hastalıklara karşı savaşırlar. HIV, çoğalmak için bu hücreleri kullanır. Sağlıklı bir kimsede CD4+T hücre sayısı 800-1200/mm3 kadardır. Hangi Testler Yapılabilir? Türkiye’de kan ve kan ürünlerini toplayan ve saklayan merkezlerde (Kan Bankaları-Kızılay Kan Merkezi gibi) alınan her kan bağışında, HIV, Hepatit-B ve Hepatit-C virus antikorları veya antijenleri açısından tarama yapılması kanunen gereklidir. Nerelerde Bakılabilir? Tanı ELISA yöntemiyle konur. ELISA virusun bulaşmasından sonra 10-12 haftada sonuç verebilir. HIV tedavisine başlamadan önce doktorunuz tam bir hikaye almalı, fizik muayene yapmalı ve kan testlerini istemelidir. Bu testler tam kan sayımı, viral yük testi ve CD4+ T hücre sayımını içerir. Ayrıca enfeksiyonlar için gerekli diğer testler (sifiliz, tüberkülin deri testi, toksoplazma antikor testi ve kadınlar için jinekolojik Pap Smear testi) yapılmalıdır. Viral Yük testi ve CD4+ T hücre ölçme testi, HIV tedavisine başlamadan önce mutlaka yapılmalıdır. Nasıl Bir Doktora Gitmeliyim? HIV tedavisi kompleks bir tedavi olduğundan doktorunuzda HIV ve AIDS tedavisi konusunda uzman olmalıdır. Tedaviniz hakkında karar verirken yakından çalışabileceğiniz birine ihtiyacınız olur ve bu yüzden kendinizi rahat hissedebileceğiniz bir kişi olmalıdır. Bu HIV tedavisinin yararları ve riskleri hakkında herşeyi rahatlıkla sorabilmeniz için önemlidir. Ayrıca Türkiye ‘de AIDS tanı ve tedavisi hakkında sizi yönlendirebilecek ve yardımcı olabilecek merkezler bulunmaktadır. , Aids açıklaması AIDS, (Acquired Immune Deficieny Syndrome) vücudun bağışıklık sistemini çökerten HIV ( Human İmmunodeficency Virüs) virüsünün yol açtığı bir hastalık. Dünyada her gün yaklaşık 16 bin kişinin yakalandığı düşünülen AIDS, bağışıklık sistemini çökertmesi nedeniyle vücudu her türlü mikroba karşı dirençsiz bırakıyor. HIV virüsü, uzun yıllar sessiz kalsa bile diğer hastalıkların oluşumunu hızlandırıp organizmayı sinsi sinsi yok ediyor. Zararsız hastalıklar bile bağışıklık sistemi hasar görmüş insanlarda ağır ve ölümcül durumlara neden olabiliyor. CİNSEL TEMAS VE KAN AIDS üç yolla bulaşıyor. Cinsel ilişki, kan yoluyla ve anneden bebeğe. Bunların dışında AIDS in bulaşması hemen hemen imkansız. AIDS li kişi ile kucaklaşmak, el sıkışmak, kullandığı tabak, çatal, bardak gibi eşyaları kullanmak veya aynı sosyal ortamlarda bulunmak hatta aynı havuzu kullanmak bile hastalığın bulaşması için risk taşımıyor. AIDS en çok cinsel ilişki yoluyla bulaşıyor. Cinsel ilişki sırasında cinsel organlarında ve makattaki zedelenmeler mikrobun vücuda girmesine neden oluyor. AIDS in bulaşması için cinsel organların zedelenmiş olması da şart değil. En fazla risk altında olanlar ise kadınlar. Çünkü meni yüksek yoğunlukta mikrop içeriyor. Kan ve kan ürünleri, organ ve doku nakli, tıraş bıçağı, diş fırçası ve enjektör paylaşımıyla bulaşıyor. Mikroptan arındırılmamış yani sterilize edilmemiş iğne, enjektör, makas, jilet hatta manikür-pedikür için kullanılan kesici aletler her zaman risk taşıyor. AIDS; kan ve cinsel temas dışında anneden bebeğe de bulaşabiliyor. Hamilelikte, doğum sırasında veya anne sütü ile bebeğe geçebiliyor. AIDS, � Günlük yaşamda ve sosyal ilişkilerle, � Öpüşme, dokunma, sarılma, el sıkışmayla, � Herkese açık tuvalet, havuz, duştan, � Başkalarının eşyalarını kullanmakla � Sinek, böcek sokması, hayvan ısırmasıyla BULAŞMIYOR AIDS İN BELİRTİLERİ , § Günler veya aylar süren ateş, § Gece terlemesi, § İştah azalması, § Uzun süreli yorgunluk hissi, § % 10 dan fazla kilo kaybı, § Eklem yerlerinde ve kaslarda ağrı, § Nedeni belirsiz , uzun süreli boğaz ağrısı, § Nedeni belirsiz lenf bezlerinin şişmesi (lenfadenopati), § Uzun süreli ishal, § Tekrarlayan enfeksiyonlar, § Çok yaygın görülmeyen hastalıklara yakalanmak. KORUNMA YOLLARI: § Her türlü cinsel ilişkide prezervatif kullanın. § Cinsel partnerinizin geçmişinde böyle bir hastalık olmasa da korunun. Unutmayın partneriniz doğru söylemiyor olabilir. § Ne olursa olsun başka biriyle ortak enjektör kullanmayın. § Kan verirken ya da alırken, diş hekimi koltuğunda ve kuaförde kullanacağınız aletlerin sterilizasyonundan emin olun. § Hamilelikten korunmak için prezervatiften başka yöntemler kullanıyor olsanız da AIDS i düşünerek partnerinize prezertvatif kullanması için baskı yapın. § Başkasının özel aletlerini kullanmayın, kendi aletlerinizi kullandırtmayın . Eğer bu aletleri kullanmak veya kullandırmak zorunda kalırsanız bir daha kendiniz kullanmadan önce kolonya veya alkolle dezenfekte edin. § Evlenmeden önce AIDS testi yaptırın. § Cinsel geçimişini bildiğiniz bir partnerle tek eşli yaşamanız AIDS den korunmak için iyi bir yöntemdir, UNUTMAYIN. AIDS LE İLGİLİ BAZI SORULAR: AIDS i önleyecek bir aşı var mı? Şu an için yok. Öpüşmeyle bulaşır mı? Kandaki ya da tükürükteki virüs başka birine ancak o kişinin ağzında kesik varsa geçebilir. Sivrisinek sokması, ter, aksırık, gözyaşı, yiyecek, içeçek, çatal, kaşık, bardak, yüzme havuzundan bulaşır mı? Hayır. AIDS li kişiye dokunmak, el sıkışmak veya sarılmak tehlikeli mi? Hayır. HIV, hapşırmak ve öksürmekle bulaşmaz. Köpek, kedi ve diğer hayvanlardan virüsü kapmazsınız. Oral seksle HIV bulaşır mı? Eger enfekte sperm ya da vajinal sıvılar, cinsel ilişkideki diger kişi tarafindan ağıza alınırsa risk yükselir. Ağızdaki ya da dudaklardaki küçük çatlaklar virüs için bir giriş yolu olabilir. Daha çok erkekten kadına mı kadından erkeğe mi bulaşıyor? Erkekten kadına bulaşma oranı, kadından erkeğe bulaşma oranından daha yüksek. Erkek, prezervatifsiz olarak boşaldığı zaman kadın, HIV taşıyabilen daha yüksek hacimdeki sperm sıvısına açık duruma gelir. Bu yüzden korunmasız sekste kadın daha büyük risk altında. HIV virüsü dış ortamda yaşayabilir mi? HIV, açık havaya maruz kaldığında uzun süre yaşayamaz. Dış ortamda ısı, kuruma, su, sabun ve deterjanlar nedeniyle tahrip olur. Spermdeki ve ****** salgısındaki HIV, dış ortamda birkaç saatte, kuru ortamda ise yarım saatte ölür. HIV kurumuş kanda da kısa zamanda ölür. Yine de dökülmüş kan, sperm ve diğer beden sıvıları küçük de olsa risk oluşturur. Bu yüzden riskli eşyaların, sulandırılmış çamaşır suyu ile veya bir kaç dakika kaynatılarak temizlenmesi gerekir. Deri HIV den nasıl arındırılır? Su ve sabunla iyice yıkama ile HIV de deriden uzaklaştırılabilir. Yıkandıktan sonra derinin alkol ile temizlenmesi gerekiyor. Yaralanma durumunda yara yeri, önce sabun ve su ile iyice yıkanmalı, ardından betadin gibi bir antiseptik ile temizlenmeli. Kan vermek ya da almak güvenli mi? Kan almak için steril malzeme kullanılan yerlerde kan verirseniz, HIV ile enfekte olmanız mümkün değil. Eğer kullanılan malzemelerden emin değilseniz kan vermeyin. HIV ile temas ettiginizi düşünüyorsanız ve bir HIV testinden geçmediyseniz, kan vermeyin. Diş tedavisinde risk var mı? Eğer her iki hasta arasında aletler sterilize edilirse riskli değil. AIDS testinde neye bakılır? HIV vücuda girdiğinden itibaren, vücutta bununla savaşmak için özel antikorlar oluşur. Eliza diye bilinen testle kanda, hastalığa sebep olan mikroba karşı gelişmiş olan antikor olup olmadığına bakılır. Antikorların Eliza yöntemiyle ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık bir süreye (pencere dönemi) ihtiyaç vardır. Bu nedenle test, bulaşma olduktan 3 ay sonra yapılmalıdır. Test sonucu HIV(+) (HIV Pozitif) çıkarsa kişi kanında bu antikorları taşıyor demektir. Bu da kişinin AIDS virüsüyle karşılaştığı anlamına gelir. Ancak testin yalancı pozitif çıkma ihkimali de vardır. Kişinin HIV pozitif olduğunun seylenebilmesi için Westernblood testi denen doğrulama testinin de yapılıp sonucunun pozitif olması gerekir. Eğer test (-) çıkarsa bu, kişinin AIDS virüsü taşımadığı anlamını taşımıyor. Emin olmak için üçüncü ayın sonunda tekrar test yaptırılır. Çünkü kan testi virüs vücuda girdikten 3 ay sonrasına kadar virüsü gösteremeyebilir. Üçüncü ay yapılan test yine (-) çıkarsa rahatlayabilirsiniz. AIDS, Sağlık Bakanlığı na bildirilmesi zorunlu bir hastalık. Ama bu bildirim isimle yapılmıyor. İsminizin baş harfleri ve doğum yılınız kullanılarak kodlanıyor. Bunun dışında tedavinizden sorumlu doktor ve ekibi dışında kimseye söylenmemesi gerekiyor
Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 17 yıl Yazar CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR Üreme sağlığını etkileyen tehlikelerden biriside cinsel yolla bulaşan hastalıklardır.Dünya sağlık örgütünün tahminlerine göre ,her yıl yaklaşık 350 milyon kişi tedavi edilebilen cinsel yolla bulaşan enfenksiyonlara yakalanmakta,bu sayı ise tedavi edilemiyen viruslerin neden olduğu hastalıklarla birlikte milyarı aşmaktadır cinsel sağlıklarını korumaya yönelik bilgilerden ve becerilerden yoksun olan gençlerin cinsel yolla bulaşan enfenksiyonlara yakalanma oranı daha yüksektir. Cinsel Sağlık Bilgiler Eğitiminin uygulandığı ülkelerde yapılan araştırmalar bu eğitimi almış gençlerin daha geç cinsel ilişkiye başladıklarını ve güvenli cinsel ilişki davranışı gösterdiğini saptamıştır.Cinsel Sağlık Bilgiler Eğitimi sevgi ve insan cinselliğini bütünleştirerek sorumluluk anlayışını geliştirir.CYBE’lerden korunma,saygıya dayalı ve karşısındakine özen gösteren bir davranış gerektirir.Cİnsel Bilgiler Eğitimininde amacı budur. CYBE’lerin etkileri CYBE’lerin bazıları vücüda girdikleri cinsel organlarda akıntı,yara,yumru,ağrılı şişlik,kızarılık ve deri değişmeleri oluştururlar.Vücüda girdikten sonra kan dolaşımına karışan etkenler yaşamını burada çoğalarak sürdürürler ve karaciğer,bağışıklık sistemi ve tüm bedeni etkileyen hastalıklara neden olurlar. CYBE’nin sonuçları Her zaman belirti vermeyebilirler özellikte kadınlarda erkeklere nazaran daha az belirgin semptomlar gösterirler.Beliti olmasa bile hastalık taşıyan kişilerce başkalarına bulaşabilirler. Virusların neden olduğu Hepatit B,AİDS hariç çogunun tedavisi ucuz ve başarılıdır.Kısırlığın en önemli nedenlerinden birisi tedavi edilmemiş CYBE’lerdir. Bazı CYBE’ler kadınlarda rahim agzı kanserlerine neden olurlar.Bagışıklı sistemlerde yetersizliğe neden olan AİDS hastalığı ise milyonlarca insanın ölümüne neden olmaktadır.Aşagıda belli başlı CYBE’ler yazılmıştır. AİDS-Kazanılmış Bağışılık Yetmezliği Sendromu- Bel Soğukluğu-Gonorrhea- Cinsel Organ Siğilleri Frengi-Sifiliz- Hepatit-B Klamidya Mantar-Candidiasis- Tricomonas Herpes-Uçuklar CYBE ve HIV/AİDS’den Korunma Yolları CYBE’den korunmanın tek yolu cinsel ilişkiden kaçınmaktır.İnsanlarda yaşam boyunca cinsel ilişkiden kaçınmalarını istemek pek gerçekçi değildir.Bunun yerine sağlıklı ve bir tek eşle,birbirlerine sadık kalarak yaşamlarını sürdürmelerini istemek daha akıllıca bir yöntem olmasına karşın dünyada CYBE’lerin artmakta olması sadakat kuralının pek işlemediğini ve bu yüzden insanlara uygulabilirliği olmayan öneriler yerine cinsel ilişkide bulunan insanlara cinsel ilişkinin hangi koşullarda daha güvenilir olduğunu öğretmek asıl yol gibi gözükmektedir. Güvenli cinsel davranış Cinsel yolla bulaşan enfenksiyonların ve istenmiyen gebeliklerin oluşturacağı ruhsal ,bedensel ve toplumsal zararlardan kaçınmanın en etkin yolu güvenli cinsel davranış kazanmaktır.Güvenli cinsel ilişkinin basamakları şunlardır; Cinsel ilişkiyi erteleyin, eğer erteleyemiyorsanız Eşinize sadık kalın, eğer sadık kalamıyorsanız Korunmalı cinsel ilişkiye girin ve Kondom kullanınız Mastürbasyon,masaj,sürtünme cinsel organlara dokunma gibi davranışlar eşler arasında kan,semen yada vaginal salgı teması olmayacağı için mikrop geçmesine neden olmaz Az tehlikeli cinsel davranışlar Cinsel ilişki sırasında doğru ve zamanında uygulanmış bir kondom kullanılırsa hastalık riski azalır.Penisin agıza alınması,ağızın vaginaya dayanması,ağızın anüse dayanması,derin ve ıslak öpüşmede çok az sayıda kişi bu yolla mikrobu alsa da riskli olabilir. Tehlikeli cinsel davranışlar Kondom kullanılmadan yapılan vaginal seks,kondom kullanılmadan yapılan anal seks,kanamaya neden olan her türlü cinsel birleşme,oral seks sırasında salgı yada kanın agıza alınması gibi cinsel ilişki biçimlerinin tümü tehlikelidir. Cinsel ilişki dışı bulaşmaların önlenmesi Hastalık etkenlerini taşıyan kişilerden kan organ sperm bağışlamalarının önlenmesi Tek kullanımlık enjektörlerin kullanılması kulak deldirme,manikür,pedikür,sünnet olma,epilasyon gibi işlemlerde tek kulanımlık aletlerin kullanılması yasa iyi koşullarda sterilize edilmiş aletlerin kullanılması Berberlerde her müşteriye ayrı jilet kullanılması Diş fırcası,tırnak makası gibi kişisel eşyaların paylaşılmaması önemlidir. Anneden bebege bulaşmanın önlenmesi Anneden bebeğe bulaşan HIV yada Hepatit B gibi hastalık etkeni taşıyan kadın gebe kalmak istemiyorsa mutlaka korunmalıdır. Anne adayları HIV testi yaptırmaları konusunda uyarılmalı,HIV pozitif olarak saptanan anne adayları düşük için zorlanmamalı,bebeklerşni dünyaya getirmek istiyorlarsa gerekli tıbbi tedavi yapılmalı ve anne adayı aydınlatılmalıdır.Bebeğini dünyaya getirmek isteyen anne adaylarına gebelik süresinde ilaç tedavisi yapılmalı, doğumu sezaryanla yapılmalı ve yapay sütlerle beslenmeye geçilmelidir.Yapay sütlerin olmadığı durumlarda anne sütü sağılıp kaynatılarak bebeğe verilmelidir.
Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 17 yıl Yazar cinsel yolla bulaşan hastalıkların belirtileri 1. Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlarda Her İki Cinste de Görülebilen Ortak Belirtiler Ağrılı idrar yapma, idrar yaparken güçlük, sık idrara çıkma. Cinsel organlarda ağrılı/ağrısız açık yaralar ya da kabarıklar. Cinsel organlarda siğil ve uçuklar. Kol ve bacaklarda kaşıntısız kızarıklıklar, döküntüler. Cinsel organda karıncalanma hissi ya da kaşıntı. Baş ağrısı, halsizlik, bulantı, kusma. Ateş, üşüme. Ağızda yaralar. Kasıklarda şiş ve ağrılı bezeler. Deri altında şişlikler. 2. Erkeklerdeki Belirtiler Penisten akıntı (yeşil, sarı renkli) gelmesi. 3. Kadınlardaki Belirtiler Düzensiz adet kanaması. Kasık ve/veya bel ağrısı. Her zamankinden farklı nitelikte vajinal akıntı (beyaz, grimsi, yeşil, sarı, köpüklü, iltihaplı, kokulu) Ağrılı ya da güç cinsel ilişki. 4. Bebek ve Çocuklardaki Belirtiler Göz iltihabı, tedavi edilmezse gözde yaralara ve körlüğe yol açabilir. Doğumsal sifilizde burun kökü çöküklüğü. Zatürre
Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2008 17 yıl Yazar Cinsel birleşme insan yaşamının en doğal ve en zevkli boyutlarından biridir. Ama ne var ki bazan uzun süren acılara, çaresizliğe ve ölüme bile yol açtığı olur. Zührevi hastalıklar, yani cinsel birleşme yolu ile geçen bulaşıcı hastalıklar, insanlığın günümüzde halâ ortadan kaldıramamış olduğu bir sağlık sorunudur Zührevi sözcüğü, cinsellik tanrıçası olarak bilinen Afrodit ya da Venüs’ün Doğu’daki ismi olan Zühre’den türetilmiştir. Zührevi hastalıklar cinsel birleşme yolu ile bulaştıklarından ilk saldırı noktaları da cinsel temas yöreleri olur. Bu hastalıklara yol açan virüs ya da mikroplar bedenin ılık ve nemli iç yüzeylerinde, özellikle de cinsel organların mukoza dokularında, ağızda ve makatta barınırlar. Bu elverişli ortam dışında çok kısa sürede ölürler. Bu çok basit nedenden dolayı, tuvaletten, kapı tokmağından, vb. nesnelerden mikrop kapma olanağı yoktur. Ancak pek ender durumlarda kullanılmış havlu, iç çamaşır v.b. giyim eşyasından da mikrop geçtiği görülmüştür. Cinsel birleşme, bu tür hastalık taşıyan mikro-organizmaların bir kişiden diğerine aktarılması için en ideal koşulları yaratır. Hatta bu koşullar içinde birden fazla zührevi hastalığa yakalanmak bile mümkündür. Bu hasta- lıkların hepsi iyileştirilebilir hastalıklardır, ama ne yazık ki bunlara karşı aşı, v.b. yollarından bağışıklık kazanma olanağı yoktur. Zührevi bir hastalık her zaman kolayca anlaşılmaz. Bir yanma duygusu, akıntı, ya da cinsel organlarda görülen yaralar uyarı belirtileridir. Bunlar zararsız bir mantar hastalığı nedeniyle de ortaya çıkabilir, ama bunu güvenilebilir bir biçimde saptayabilmek için de doktora ya da bir zührevi hastalıklar kliniğine gitmek gerekir. Doktor ya da klinik kesin teşhis için bir parça alır ve genel olarak bu hastalıklar kısa bir sürede antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Ancak insanlar genellikle zührevi bir hastalık kuşkusuyla doktora gitmekten çekinirler. Çünkü bu tür bir kuşku onların cinsel ilişkide bulunmuş olduklarını gösterir ve ayrıca da cinsel organlarında bir şeyin “bozuk” olduğunu kabul etmek güç gelir. Zührevi hastalığı olan bir kişiyi tedavi eden doktor kişinin en son cinsel ilişkide bulunduğu kişilerin adlarını kesinlikle öğrenmek isteyecektir. İlişkide bulunulan kişiye de hastalığın bulaşma olasılığı olduğu için bu son derece önemlidir. Cinsel ilişkide bulunma ve sevişme eğiliminin daha güçlü olduğu gençlerde bu hastalıklar daha çabuk yayılır. Cinsel ahlâk anlayışının değişmesi bu hastalıların daha sık görülmesine yol açmıştır. Günümüzde en çok rastlanılan zührevi hastalıklar belsoğukluğu ile frengidir. Her ikisi de insanlığın en eski çağlarına kadar uzanan son derece uzun bir geçmişe sahiptir. Her iki hastalık da insanlığı binlerce yıl çaresizlik içinde bırakmışlardır. Sonunda 1910 yılında frengi için kısmen etkili bir çare bulunabilmiştir. “606″ yada Salvarsan diye bilinen bir arsenik bileşimi kullanıl maya başlanmıştır. Ancak yine de frengi ve belsogukluğunun tam bir başarıyla iyileştirilebilmesi ancak 1940′larda penisilinin ortaya çıkmasıyla olmuştur. Geçmişte zührevi hastalıklar sağlık yönünden çok ahlak yününden ele alınmış, “günah bedeli” şeklinde yorumlanmışlardır. Bu düşünceye göre bu tür hastalıklara tutulanlar, bunu zaten hak eden kişilerdir. Üstelik, bu konularda bilgisizlik iffetlilikle özdeş tutulmuş, böylece korku ve bilgisizlik kamu sağlığı açısından gerçek bir tehdit oluşturmaya başlamıştır. Ayrıca bir köşede kendi kendine gizlice uygulanan iyileştirme yöntemleri, belsoğukluğu mikrobunun direnç azalmasa, gitgide güç iyileştirilir olmasıyla sonuçlanmıştır. Ülkemizde Umumi Hıfzısıhha Kanunu kapsamında zührevi hastalıkları önleyici, iyileştirilmelerini kolaylaştırıcı bazı mad- deler ver almıştır. Bu tür hüküm ve önlemlere karşın zührevi hastalıklar ülkemizde tam anlamıyla denetim altına alınmış değildir. Toplum içinde yaygın olan tabular bu konunun yeterince açıklıkla eie alınmasına ve sağlıkla ilgili yönlerine öncelik tanınmasına engel olmaktadır. Oysa özellikle genç insanlar için frengi ve belsoğukluğu büyük bir tehlikedir. Bu hastalıkların tedavi edilmeden bırakılması , bir aile krizinden çok daha kötü sonuçlar doğurabilir. Belsoğukluğu ve frengi başlıkları altında ayrıca ele alınan iki önemli hastalıktan başka daha seyrek de olsa bir tehlike oluşturabilen şu hastalıklar vardır: Yumuşak şankr: Bir bakteri iltihabıdır. Yakalanıldıktan birkaç gün sonra büyük, acılı ülserlere ve kasıkta şişliklerin oluşumuna yol açar. Antibiyotiklerle iyileştirilebilir Granuloma Inguinale: Dış üreme organlarında ağrısız, kolay kanayan, kesin sınırlı kabartılara ve ülsere yol açar. Antibiyotik uygulamasıyla iyileştirilir. Lemfogranuloma Venereum: Bir virüs tarafından oluşturulan iltihaplanma şeklinde bu hastalık kasıklardaki lenf düğümlerinin şişmesine ve ülserlere neden olur. Etkili biçimde tedavi yapılabilir. Cinsel birleşme yoluyla yayılan diğer hastalıklar, dölyolu mantarı, trikomonas,-zührevi siiller, herpes, idrar yolu iltihapları, kıl biti ve uyuz hastalığıdır. Bu hastalıkların açıklamaları kendi başlıkları altında bulunmaktadır. Dölyolu mantarı ve trikomonas’dan “akıntı” başlığı altında söz edilmiştir.
Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2008 17 yıl Yazar Zührevi Hastalık Frengi Nedir?? Zührevi bir hastalıktır. Bulaşıcıdır. Tıp dilinde sifilis denir. Frengili kadının doğurduğu çocuğa, doğuştan geçmesi şekli istisna edilirse; hemen hemen her zaman cinsel ilişkiyle geçer. Mikrop vücuda girdikten 3 hafta sonra belirtilerini göstermeye başlar. Mikrobun vücuda girdiği yerde, yani erkeklerde peniste, kadınlarda vajinada Şankr adı verilen bir yara meydana gelir. Bu yara dudakta, meme ucunda, makatta veya parmaklarda da görülebilir. Zamanla akıntılı bir yara haline gelip; çevresi kızarır ve sertleşir. Mikrobun vücuda girmesinden 6-12 hafta sonra hastada; baş ağrıları, ateş, boğaz ağrısı, deri döküntüleri ve iştahsızlık, görülmeye başlar. 6 ay sonra ise, mikrop vücudun belli başlı organlarına oturur. Tedaviye en kısa zamanda başlanması gerekir. Zührevî hastalıklar içinde en tehlikeli olanı tıp dilinde “sifilis” olarak bilinen frengidir. Belsoğukluğu kadar yaygın değilse de sık Taşlanmaktadır. Nedeni spiroket (treponema pallidum) adı verilen bir bakteridir. Bu bakteri ancak nemli mukozada var olabildiğinden ve insan bedeni dışında ancak birkaç saniye canlı kalabildiğinden, frengi hastalığının bir kişiden diğerine aktarılması bedenin iç yüzeylerinin teması yoluyla olur. Cinsel birleşme sırasında eşlerden birinin tükürük, meni ya da kanında bulunan frengi mikrobu diğerinin de derisi üzerindeki herhangi bir yara ya da sıyrıktan içeri girebilir. Mikrobun yayılışı, birbirinden-farklı özellikleri olan birkaç evre izler. A. Birinci evre: Frengili bir kişiyle cinsel birleşmede bulunduktan 10-90 gün sonra spiroketin bedene girdiği yörede “şankr ” adı verilen acısız bir yara ya da kabartı meydana gelmiştir. Olayların yüzde on kadarında ilk belirti üreme organının dış bölgelerinde başgösterir. Bu tip yaralardan alınan maddenin özel bir teknikle mikroskop altında incelenmesi hastalığın teşhisine olanak sağlar. Ancak bu tip bir; inceleme sonucu mikrobun görülmemesi hastalık olasılığını kesinlikle ortadan kaldıramaz. Bazan yapılan ikinci bir aydınlığa çıkartır. VVasserman testleri bir-iki gün sonra inceleme gerçeği Kolmar, Kahn ve adı ile anılan bazı kan testleri teşhiste yardımcı olur. Bu devrede kasıkta bulunan lenf bezleri de tek taraflı şişmiş olabilirler. B. İkinci evre: Bakteriler kan dolaşımına girmiş ve tüm bedene yayılmağa başlamıştır. Sonuç, ilk belirtilerden 3-6 hafta sonra görülen deri döküntüleri, boğaz, burun ve gözlerde iltihap, çeşitli yerlerdeki lenf bezlerinin şişmesi, mukozalarda pembe ya da açık kahverengi lekelerdir. Bu devrede frengi teşhisi için yapılan kan testlerinin sonuçları kuvvetle pozitif olur. Kısa bir süre için omurilik sıvısında da mikrop bulunabilir. C. Gizli Frengi: Dört yıla kadar erken, dört yıldan sonra geç gizli frengi diye anılır. Bu süre içinde ikincil belirtiler ortadan kaybolmuştur. Bu nedenle hastalığın teşhisi ancak bazı özel kan incelemelerinin yapılması ile mümkün olur. Bu devrenin geç aşamalarında hastalık bedenin ya tüm organlarına ya da yalnızca birkaç bölgesine yerleşmiş ve yerleştiği bölgede bazı bozukluklara yol açmıştır. Bu bozukluklar mikrobun kapılmasından iki ilâ on yıl sonra ortaya çıkabilir. Deride, kemiklerde, eklemlerde, gözlerde, karaciğerde, böbreklerde, midede, akciğerde, kalbin aorta adı verilen ana atardamara açılan yolundaki kapakçıklarda ve aortada yerleşip, yerleştiği yerde ciddi bozukluklara yol açabilir. Hastalık bu devrede sinir sistemine yayıldığı takdirde belirtisiz ya da belirtili sinir sistemi frengisi şeklinde görülür. Belirtisiz sinir sistemi frengisinde omurilik sıvısında mikrop vardır ve bu sıvının yapısı bazı özel değişikliklere uğramıştır. Bu durum fark edilemezse sonuçta belirtili sinir sistemi frengisi meydana gelir. Bu durumda da eğer hastalık beyin zarlarına yerleşmişse beyin zarları iltihabı, yani menenjit ile sonuçlanır. Aynı zamanda beyin damarlarını ve beyni de tutmuşsa bu çevrede yapacağı belirtilere ek olarak akıl dengesizlikleri; omuriliğin arka bölümü nü ve buradaki sinir köklerini tutmuş-sa.bazı duyularda bozukluklar, değişik bölgelerde ağrılar; duyu organlarına yerleşmişse körlük vb. gibi ağır sonuçlara yol açabilir. Frengi, annenin kan dolaşımından henüz doğmamış bir bebeğe de aktarılabilir. Bu yüzden bebek bekleyen kadınların bu tehlikeye karşı gebeliğin başlarında frengi testi yaptırmaları doğrudur. İyileştirilmesi: Frengi, yasalarımıza göre ihbar zorunluluğu olan hastalıklardandır. Dış üreme organlarında ya da bedenin bir başka bölgesinde ilk görülen yaradan incelen- mek amacıyla madde alınmadan bu yaraların üzerine ilâç sürülmesi teşhisi geciktirebilir. Bu nedenle bu tip bir yaranın ortaya çıkması halinde ezbere merhem, vb. sürülmeden önce deri hastalıkları uzmanına görünmek gerekir. Koruyucu olarak prezervatif kullanmak, cinsel birleşmeden hemen sonra su ve sabunla yıkanmak da en azından mikrop kapma şansını azaltacaktır. Eğer bu hastalığın ortaya çıktığı anlaşılırsa penisilin tedavisi uygulanır. Penisiline alerjik olan kimselerde başka antibiyotikler de kullanılabilir. Frengi mümkün olduğu kadar erken iyileştirilmesi gereken bir hastalıktır. Fakat ne yazık ki tedaviye başlama noktasından önce meydana gelmiş olan bozukluklar için yapılabilecek bîr şey yoktur. Frengi tedavisinden sonra hastalıkların bir süre hekim tarafından muayene ve kan testleri, gerekirse omurilik sıvısı incelemeleri ile izlenmeleri, hastalığın tam anlamıyla iyileşip iyileşmediğini ortaya koyacaktır Frengi Testleri Frengiye yakalanmış kimselerin kanlarında frengi mikrobuna karşı bir savunma cisimciğinin oluştuğunun gösterilmesi frengi testlerinin esasını meydana getirir. Bu savunma cisimciğine reagin adı verilir ve sığır adelesinden elde edilmiş bir madde ile bir araya geldiğinde ortaya çıkan çökelti ve benzeri tepkilerle varlığı saptanır. Bu tepkilerin başlıcaları şunlardır: I. Vvasserman tepkisi: Hasta kişinin serumu, ile sığır adelesinden elde. edilen maddenin bu ortama katılan kobay serumunda bulunan bir maddenin tükenmesine yol açtıklarının gösterilmesi esasına dayanır. II. Kahn Testi: Hasta kişinin serumu ile sığır adelesinden elde edilmiş maddenin • bir araya gelince bir çökelti meydana getirmelerinden yararlanılır. III. V.D.R.L. Testi: ilk iki testten daha hassas olup, ilke olarak Kahn testine benzer. IV. Treponema Pallidum immob’ilizasyon Testi: Frengi mikrobuna benzer bir başka mikrobun bir kimseden alınan serumla bir arada tutulması sonucu mikropların hareket etme yeteneklerini yitirmeleri esasına dayanır. Bu sonuncu test dışında kalan öteki testler frengiye yakalanıldığının ilk belirtisi olan yaranın ortaya çıkmasından yaklaşık iki hafta sonra olumlu sonuç verirler. Yine bu testler ilerlemiş frengi olaylarında olumsuz sonuç verebilecekleri gibi, sıtma, cüzzam, şark çıbanı vb bazı başka hastalıklara yakalanıldığında da olumlu sonuç verebilirler. Bu kuşkulu durumlarda gerçeğin aydınlatılması için Treponoma Pallidum Immobilizasyon testinden yararlanılır. Yoğun cinsel faaliyette bulunan bir kimse için uygulanacak en etkili önlem 3 ilâ 6 hafta gibi belli aralarla ve düzenli bir şekilde kan testleri yaptırmaktır. Bu testleri büyük kentlerdeki teşhis laboratuarlarında ya da devlet hastanelerinde yaptırmak mümkündür
Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2008 17 yıl Yazar Genital Siğiller (Kondilom) Kondilom ya da condyloma accumunata adı verilen genital siğiller pek çok kadına sıkıntı veren tatsız lezyonlardır. Tekrarlama eğiliminin olması çoğu zaman kadının moralini bozar. Kondilomlar cinsel yolla bulaşan ve human papilloma virus (HPV) adı verilen bir virusun neden olduğu enfeksiyonlardır. Kondilomlar cinsel yolla bulaşan ve human papilloma virus (HPV) adı verilen bir virusun neden olduğu enfeksiyonlardır. HPV sadece genital siğillere neden olmaz. Bu virusun 60′dan fazla değişik alt grubu vardır ve bu gruplardan bazılarının rahim ağzı kanserine neden olduğu bilinmektedir. Bazı tipleri ise anus kanserine yol açabilmektedir. Her HPV enfeksiyonu kondilom ya da kansere neden olmaz. Aslında çoğu enfeksiyon belirti vermeden geçirilir. Kişinin bağışıklık sistemi bu virüs ile başedebilir ve belirtiler ortaya çıkmadan hastalık etkisiz hale getirilir. Ancak bu başarı HPV’nin tehlikesiz olduğu sonucunu çıkarmaz. HPV enfeksiyonunun henüz bir tedavisi ya da aşısı olmadığından bu hastalığın tedavisinde en önemli faktör hastalığı bilmek ve Bulaşma genital HPV hastalığı taşıyan bir bireyle girilen her türlü cinsel ilişki ile bulaşabilir. Virüs, ilişki sırasında ciltte ortaya çıkan mikroskopik yırtıklar ve sıyrıklar vasıtası ile ciltten cilde temas yolu ile bulaşır. Virüsün erkek menisi içinde de saptanması vücut sıvılarının teması yolu ile de bulaşabileceğini düşündürmektedir. Virus ile tamas eden herkesde enfeksiyon bulguları ortaya çıkmaz ancak kondilom ortaya çıkan bireylerin %60-90′ının partnerinde de virüs olduğu saptanmıştır. Virüs birkere vücuda girdikten sonra uzun yıllar sessiz kalabilir. Cinsel yönden aktif olan herkeste görülebilir. En çok birden fazla sayıda partneri olan, ya da partneri birden fazla kişi ile birlikte olmuş 15-30 yaş arası kişilerde görülür. Gebelik esnasında çok hızlı bir seyir izler. Nadiren anneden bebeğine geçebilir. Kuluçka dönemi Kuluçka süresi belirli değildir. Virüsle temasdan aylar ya da yıllar sonra bulgular ortaya çıkabilir. Hastaların büyük kısmında 1-6 ay içinde belirti verir. Belirtileri Genelde dış genital bölgede küçük siğiller ortaya çıkar. Bunlar kişinin kendisi tarafından görülebilir ya da elle hissedilebilir. Siğiller yumuşak, pembe-beyaz renkli, karnıbahar benzeri oluşumlardır. Tek ya da grup halinde olabilirler. Zaman zaman dışarı kabarık olmayıp düz olarak bulunurlar. Nadiren ****** içinde,makat çevresinde ağız ve boğazda da görülebilirler. Kondilomda ağrı olmaz, fakat arasıra kaşıntı ve yanma görülebilir. Tedavi olmadığı taktirde siğiller hiçbir değişikliğe uğramadan uzun bir süre kalabilir, acak bu davranışları oldukça nadirdir. Genelde sürekli olarak büyüme ve yayılma eğilimleri vardır. Kondilom ile birlikte başka bir vajinal enfeksiyon varsa bu büyüme daha hızlı olur. Çoğunlukla vücudun nemli ve sıcak bölgelerine doğru yayılma gösterir. Eğer ****** ve makat civarında anormal renk ve şekil değişiklikleri ile anormal kabarıklıklar görülürse, genital bölgede kaşıntı, yanma ve kanama varsa,partnerde kondilom var ise ya da daha önceden geçirmiş ise mutlaka bir jinekolojik muayeneden geçmek gerekir. Tipik bir kondilom lezyonu Kondilomun tipik görünüşü Tanı Tanı muayene esnasında lezyonların görülmesi ile konur. Bazen bazı solüsyonlar uygulanarak ciltteki renk değişikliklerinden siğil olup olmadığı anlaşılabilir. Dıştan görünen herhangi bir lezyonun olmadığı durumlarda rahim ağzının büyüteç benzeri kolposkop adı verilen bir cihaz ile incelenmesi ile tanı konabilir. Smear testi kondilomun tanı ve takibinde son derece önemlidir. Hayatının herhangi bir döneminde kondilom geçiren kişiler yılda bir defa smear yaptırmalıdırlar. Kondilom tanısı konan kişilerin partnerleri de mutlaka muayene olmalı ve gerekir ise tedavi edilmelidir. Çünkü tedavi edilmemiş bir eş enfeksiyonun sürekli yeniden bulaşmasına neden olabilir. Tedavi Kondilom ihmal edilmemesi gereken bir hastalıktır.Tedavide virüsü yok etmek mümkün değildir. Tedavi sadece siğilleri ortadan kaldırır. Pek çok vakada tek sefer tedavi yeterli olmamakta en az 2 seans gerekmektedir. Tedavide tıbbi ve cerrahi yaklaşımların ikiside uygulanabilir. Tıbbi tedavi olarak dıştan sürülen bazı ilaçlar kullanılabilir ancak bu uzun süreli ve zahmetli bir tedavidir. Çoğu ilaç hasta tarafından değil hekim tarafından uygulanmalı ve direk lezyonun üstüne tatbik edilmelidir. Normal dokuya temas ettiğinde pekçok ilaç tahribata neden olur. Bu nedenle son derece dikkatli uygulama gerekir. Bazı ilaçlar ise direk olarak lezyona hekim tarafından enjekte edilir. Cerrahi tedavide en çok uygulanan yöntem lezyonun yakılması ya da dondurulmasıdır. Burada amaç lezyonun tahrip edilmesidir. Dondurma işleminde (krioterapi, cryotherapy) sıvı nitrojen ya da karbondioksit kullanılır. yakma işleminde ise laser ya da elektrokoter uygulanır. Bazı büyük lezyonlar cerrahi olarak çıkarılmayı gerektirebilir. Dondurma hariç diğer cerrahi işlemler için lokal ya da tercihan genel anestezi uygulanır. Önlem Genital siğil riskini azaltmanın en etkili yolu birden fazla sayıda partner ile birlikte olmamaktır. Ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda prezervatif en etkili önlem yoludur. Prezervatif siğillerin yanısıra cinsel yolla bulaşan AIDS’de dahil olmak üzere pekçok hastalığa karşı koruma sağlar. Siğiller kondomun kapladığı alan dışında da bulunabildiğinden prezervatif zaman zaman etkisiz kalabilir.
Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2008 17 yıl Yazar Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), özellikle nüfusu kalabalık olan şehirlerde daha önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çok çeşitli şehirlerden ve hatta ülkelerden, çeşitli kültürlerden gelen insanların fazlaca yaşadığı yerlerde elbette kaçınılmaz olarak bu tür hastalıklar daha fazla görülür. Korunma yollarına girmeden önce bu hastalıkların çok kısa bir özetini yapmakta fayda var: CYBH başlığı altında toplanan hastalıklar hayatı tehdid eden hastalıklar olabileceği gibi (AIDS ve Hepatit B gibi); hayati tehlikesi olmayan ancak kalıcı hasarlar bırakabilen hastalıklar (erkekte ve kadında kısırlığa neden olan enfeksiyonlar, özellikle kadında kalıcı ağrılar ve diğer jinekolojik belirtilere yolaçan enfeksiyonlar) şeklinde; ya da enfeksiyon süresince çok çeşitli belirtilere yolaçan, kişiyi rahatsız eden ve daha sonra giderek hafifleyen seyir izleyecek şekilde olabilir (kadında vajinit ve bazı sistit türleri gibi). CYBH’ler kadının anatomik özellikleri nedeniyle erkekten kadına daha kolay bulaşırlar. Hayatı tehdid eden enfeksiyonlar hariç, diğerleri genellikle kadınlarda daha kolay kalıcı hasar bırakırlar ve daha şiddetli belirtilere neden olurlar. CYBH’lerin önemli bir kısmı kronik seyirlidir, yani bir kez bulaştıktan sonra hiçbir belirti vermese de vücutta enfeksiyon etmeni yaşamaya devam eder. CYBH’ler arasında virüslere bağlı oluşanlar için henüz kesin etkili bir tedavi şekli geliştirilememiştir. Tüm bu özellikleri nedeniyle CYBH’ler önemli bir sağlık sorunudur ve bu konuda bilgisi olmayanları daha kolay “vurur”. Korunma Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bireysel düzeyde korunmanın en etkili yolu hastalık riski taşıyan şüpheli kişilerle (hayat kadınları, hayat kadınlarıyla birlikte olduğu bilinen kişiler, çok sayıda partneri olan ya da olmuş kişiler) ilişkiye girmekten kaçınmaktır. Ancak unutulmamalıdır ki bariz olarak şüpheli olmayan biriyle beraber olunduğunda da hastalık bulaşabilir. O yüzden ikinci basamak, hakkında bilgi sahibi olunmayan bir kişiyle, ne kadar “temiz” görünürse görünsün, ilişkide prezervatif kullanmaktır. Prezervatifler arasında lateks yapılı olan ve spermisit içerenler tercih edilmelidir (spermisitlerin aynı zamanda mikroorganizmaları etkisiz hale getirebilme özellikleri de bulunmaktadır). Prezervatif bir kez kullanılmalı ve ilişki sonrası çıkartıldıktan sonra poşete koyularak atılmalı ve eller sabunlu suyla yıkanmalıdır. Prezervatif kullanımı yıllar boyu erkeklerin tekelinde ve inisiyatifinde kalmıştır. Son yıllarda ise kadınların kullanımına uygun olarak geliştirilen prezervatifler Amerika’da ve bazı Avrupa ülkelerinde kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemize de girmiş olan bu ürünlerin çok yakında yaygın olarak kullanılacağını düşünüyorum. Ne kadar etkili korunma olursa olsun cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından herkes risk altındadır. Bu hastalıkların çoğunda erken tanı ve tedavi hem kişinin sağlığının tekrar oluşturulması, hem de hastalığın daha çok bulaşmasının engellenmesi açısından önemlidir. Her bireyin CYBH grubunda yeralan hastalıkların genel belirtilerini bilmesi ve aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlası olduğunda çekinmeden doktora başvurması önemlidir.
Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2008 17 yıl bu zührevi hastalıkların bir de uhrevi yönü var deyip daha da korkutayım Turkish Approach:Atın ölümü arpadan , zatın ölümü korunmamaktan...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Hemen ileti gönderebilir ve devamında kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.