Zıplanacak içerik

İŞSİZLİK... EKONOMİNİN SON ON YIL DEĞERLENDİRMESİ... VE ARTAN İŞSİZLİK...

Featured Replies

Gönderi tarihi:

2.4 MİLYON KİŞİ İŞSİZ

 

Ekonomide kırılgan dönem aşılamadı

 

Büyüme ve enflasyondaki görece olumlu rakamlara karşın, 2005'te ekonomideki kırılganlıklar devam etti. Enflasyondaki düşüşün sürdüğü, mali disiplinin büyük oranda korunduğu 2005 yılında, sürdürülebilir büyüme ortamı da yakalandı, ancak bu büyüme istihdama yansımadı. Türk ekonomisi, 2002 yılından bu yana sürdürdüğü büyümeyi 2005 Ocak-Eylül döneminde de devam ettirdi. Büyüme, 2005 yılının üçüncü çeyreğinde beklenmedik bir şekilde yüzde 7.3'yi buldu. Enflasyondaki düşüşe rağmen bunun sağlanması da ayrıca dikkati çeken bir durum oldu.

 

Bütün olumlu gelişmelere rağmen kırılganlığını sürdürdüğüne dikkat çekilen Türk ekonomisinin yıllardır sorunlu alanı olan cari açıkta, yılın 10 ayında (ocak-ekim) 17.1 milyar dolara ulaşıldı.

 

Ekonomi yönetimi, bazı kesimler tarafından ''endişe verici'' olarak görülen cari açığın finanse edilir olması üzerinde dururken işsizliği ise ''Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri'' olarak nitelendiriyor. Yeni Türk Lirası'nın (YTL) dolar ve Avro karşısında değerlenmesiyse özellikle ihracatçıların tepkisini çekiyor.

Ekonomideki gelişmeleri şöyle özetlemek mümkün:

 

ENFLASYON: 2005 Kasım ayında yıllık bazda ÜFE'de yüzde 1.60, TÜFE'de yüzde 7.61 artış kaydedildi.

İSTİHDAM: İşsizlik oranı ağustos ayında yüzde 9.4'e yükseldi. İşsizlik oranı geçen yıl ocakta yüzde 11.5, şubatta yüzde 11.7, martta yüzde 10.9, nisanda yüzde 10, mayısta yüzde 9.2, haziranda yüzde 9.1, temmuzda ise yüzde 9.1 idi. Ağustos ayında toplam istihdam 22 milyon 838 bin kişi, işsiz sayısı ise 2 milyon 381 bin kişi açıklandı. Eylül ayı itibarıyla işsizlik oranı yüzde 9.7, işsiz sayısı ise 2 milyon 423 bin kişi olarak açıklandı. Son bir yıl içinde iş bulmaktan ümidini kesenlerin sayısı 907 bin kişiden 1 milyon 686 bin kişiye çıktı. Bu kişiler işsiz kabul edilse, işsizlik oranı yüzde 12 olacaktı.

SANAYİ ÜRETİMİ: 2005 yılının 10 ayındaki üretim artışı, imalat sanayiinde yüzde 4.1, elektrik, gaz ve su sektöründe yüzde 7.2, madencilik sektöründe de yüzde 13.1 oldu.

BÜTÇE: 2005 yılı konsolide bütçesi, ocak-kasım döneminde 5 milyar 446 milyon YTL açık verdi. 11 ayda bütçe harcamaları 126 milyar 705 milyon YTL, bütçe gelirleri ise 121 milyar 259 milyon YTL olarak gerçekleşti. Söz konusu dönemde, faiz dışı bütçe fazlası da 35 milyar 985 milyon YTL oldu.

DIŞ TİCARET: İhracatçı birlikleri kayıtlarına göre ise 2005 yılı ocak-kasım döneminde ihracat 66 milyar 175 milyon dolara yükseldi. Kasım ayı sonu itibarıyla 12 aylık ihracat tutarı da 72 milyar 928 milyon dolara ulaştı.

İÇ BORÇ STOKU: 2004 yılı sonunda 224 milyar 483 milyon YTL olan iç borç stoku, bu yıl ekim sonu itibarıyla 242 milyar 779 milyon YTL'ye ulaştı. Geçen yıl sonuna göre bu yıl 10 ayda stoktaki artış yüzde 8 olarak hesaplandı.

DIŞ BORÇ STOKU: 2004 sonunda 161.6 milyar dolar olan dış borç stoku ise 2005 Haziran sonu itibarıyla 161.9 milyar dolar oldu. Dış borç stokunun 128 milyar 315 milyon doları orta ve uzun vadeli borçlardan, 33 milyar 676 milyon doları da kısa vadeli borçlardan oluşuyor.

ÖZELLEŞTİRME: Hükümetin, hukuku hiçe sayarak yürüttüğü pek çok uygulama sonucu, 2005 yılında 8 milyar 208 milyon dolarlık özelleştirmenin satış-devir işlemi tamamlanırken 8 milyar 740 milyon dolarlık özelleştirmenin de ihalesi tamamlanarak onay ve sözleşme imza aşamasına gelindi.

Gönderi tarihi:

Tüm bu acı tabloya rağmen kalkıp ülkenin kalkındığını, ekonominin büyüdüğünü söyleyenler, halkı kandırmaya ve uyutmaya hala devam ediyorlar.

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

bir gazetede bir başlık vardı geçenlerde:DİKEN ÜSTÜNDE EKONOMİ yazıyordu..

nereden baksak artık ekonomimizde gerçekten de olumlu bir durum görmemiz mümkün değil.türkiye en borçlu ülkeler arasında 162 milyar dolar dış borcu ile 7. sırada gelmekte..türkiye'de yapılan herşey (döviz açıkları,ithalatlar) borçlanma sistemine dayalı yapılmakta da ondan ne yazıkki..

GELİR DAĞILIMI BOZULDU, enerji ve hammadde gerektiği gibi kullaılmıyr değerlendirilmiyor.sanayi üretimi gittikçe gerilemekte bu yerli üreticinin de zor durumda olması demek..

türkiye'nin en öncelikle bu borçlardankurtulması gerekiyor..ama nasıl?ekonominin temel unsuruymuş gibi görmekten vazgeçerek bence..

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Tüm bu acı tabloya rağmen kalkıp ülkenin kalkındığını, ekonominin büyüdüğünü söyleyenler, halkı kandırmaya ve uyutmaya hala devam ediyorlar.

 

 

bir gazetede bir başlık vardı geçenlerde:DİKEN ÜSTÜNDE EKONOMİ yazıyordu..

nereden baksak artık ekonomimizde gerçekten de olumlu bir durum görmemiz mümkün değil.türkiye en borçlu ülkeler arasında 162 milyar dolar dış borcu ile 7. sırada gelmekte..türkiye'de yapılan herşey (döviz açıkları,ithalatlar) borçlanma sistemine dayalı yapılmakta da ondan ne yazıkki..

GELİR DAĞILIMI BOZULDU, enerji ve hammadde gerektiği gibi kullaılmıyr değerlendirilmiyor.sanayi üretimi gittikçe gerilemekte bu yerli üreticinin de zor durumda olması demek..

türkiye'nin en öncelikle bu borçlardankurtulması gerekiyor..ama nasıl?ekonominin temel unsuruymuş gibi görmekten vazgeçerek bence..

 

 

Katkılarınız için teşekkürler arkadaşlar...

 

Hayrıca şunları de eklemekte fayda var...

 

Bugünkü tablo;

 

___ ekonomik büyüme ve döviz rezervleri kısa vadeli dış fon girişleriyle beslendiği için pembe gözükmekte...

___ Büyümenin ve döviz rezervlerindeki artışın devamı kısa vadeli fon girişlerinin sürmesine...

___ kısa vadeli fonların adres değiştirmemesi de reel faizlerdeki gerilemenin düşük tutulmasına bağlı.!

 

Somut veriyle konuşmak gerekirse: Bir yılda giren 21.5 milyar dolarlık dış fonun yüzde 50'si devlet iç borçlanma senetleri ve hisse senedinden oluşmuştur. Yani, Türkiye sıcak para kaynaklı büyümektedir.

Hal böyle olunca... Reel faizlerdeki gerileme nominal faizlerdeki kadar hızlı olmaması gerekir ki kısa vadeli fonlarla kurulu saadet kuleleri yıkılmasın!. Üç yıl önce yüzde 63.9 olan Hazine borç senetlerindeki nominal faizler yüzde 17.4'e kadar gerilerken reel faizlerin yüzde 30.8'den yüzde 8'le daha düşük bir aralıkta gerilemesi de zaten bu nedenle değil mi?

Ne var ki, uluslararası raporlar, kısa vadeli sermaye akımlarının artık yavaşlamaya başlayacağını... 2006'nın gelişmekte olan ülkeler için kaynak sıkıntısının artacağı bir yıl olacağını yazmakta. Örneğin Uluslararası Finans Enstitüsü'nün çalışmaları: 2005'te 345 milyar dolar civarındaki uluslararası fonların bu yıl 316 milyar dolara gerileyeceğini... Dolayısıyla, bu ülkelere gelecek kaynakların 30 milyar dolar civarında azalacağını göstermekte.

Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak evladır deyip uluslararası raporlardaki uyarıları kaynak krizinin sinyali olarak değerlendirmekte yarar var. Özellikle de bir yılda 21.5 milyar dolar fon girmiş bir ülkeyseniz.!

 

.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.