Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

TANİA hamfendi bakıyorumda koınuyu kişiselleştirmişsiniz...))

Benim verdiğim rakamlar DİE raporundandır...

Ayrıca ben hiçbir zaman sıkışmadımki, başka şeylere başvurayım..

Zira sıkışmak için üstün fikirler olması lazım karşımda dimi...))

Neyse..

 

Gelellim ekonomi meselesine..

Şuanki ekonominin iyiye gittiğini dünya bankası da söylüyor..

Siz 2002 senesinin rakamlarıyla 2005 i kıyaslarsanız elbette yanılacaksınız..

Çünkü o günkü üretim, yatırım ve para değerleriyle bugünkü arasında 3 yıllık bir zaman farkı vardır..

Nüfus bile 3 yılda belli bir oranda artmıştır..

Ekonomiyi yanlış verlerle incelemeyin..

Bir önceki yıla göre ihracıtımz artmışsa bu kötüye gidiyoruz anlamına gelmez.....

 

 

 

Saygılar..

  • Cevaplar 55
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

cari açıkla, dış ve iç borçla, dış ticaret açığıyla, dediklerinin ne alakası var :)

 

bir ülkede nüfus artınca cari açık mı oluşur, dış borç mu artar, iç borç mu.

 

işsizlik artarken ihtiyaç nasıl artar.

 

ne demek 2002 yle 2005 kıyaslanmaz, iyiye giden ekonomi parametreleri 2002 den daha pozitif değerler alır, sen ekonomiyi ne sanıyorsun, ekonomide rakamlar vardır anlamıyanların ahkam kesebileceği bir alan değildir. her şey net ve açıktır.

 

2002 den sonra her yıl bu tabloda verdiğimiz bütçe kalemleri geriye doğru bir gidiş gösteriyor. hiç biri birbirini karşılamıyor. dış borç artarken, karşılığı cari açık kapanmıyor, iç borç artarken karşılığı mükelelf sayısı artmıyor. ithalat büyük hızla artarken karşılığı ihracat yerlerde sürünüyor.

Gönderi tarihi:

Ekonomide düzelme vardır. Bunu inkar etmek yanlış olur.

 

Şimdi gelir dağılımı adaletsizdir, işsizlik büyük sorundur bunlar ayrı durumlar yalnız ekonomi, genel durumu ile geçen yıllara oranla ilerlemiştir.

 

Şu an, ekonomimizde dönen toplam "halkın cebindeki para miktarı" 270 milyar dolardır.

 

Bu eski iktidar döneminde 90 milyar doların altına düşmüştü. Para bulunamıyor, gecelik faizler tavan yapmış,

genel halk batmış, çok küçük bir kesim, kısa sürede faiz trilyoneri olmuştu.

 

Nakit para artış miktarı 180 - 190 milyar dolar olmuş, piyasada nakit dönen para vardır. Merkez bankası rezerveleri ilk defa, iç borcu karşılayacak, dış borç ödemelerini aksatmayacak seviyeye gelmiştir.

 

Yani, dış borç, cari açık bütçesinde ki 30 milyar dolar artışa karşın, 150 milyar dolarlık kaynak girdisi ile,

ekonomi daha rahat döner hale gelmiştir. Esnafın kepenk kapama dönemi sona ermiştir.

 

Merkez Bankası, döviz fazlası, özellikle yazın Turizm gelirleride eklendiğinden öyle artmıştı ki, bi ara sürekli dolar düşüşe geçtiğinden, ihracaatçılar isyan etmişti.

Merkez Bankası, bizim gerçek kasamızdır.

 

Şu an kasamızda para var.

 

İşsizlik ve gelir dağalımındaki adaletsizlikle mücadeleye hız verilmeli kanısındayım.

 

Özellikle, ülkemizde belediyelere daha etkin yetki verilip, emniyet müdürleri ve valilerde seçimle gelmelidir.

Asgari ücret belirlenirken, her şehir kendi geçim şartlarını ve standartlarını dikkate almalıdır. 350 YTL asgari ücret Istanbul'da bir şey ifade etmezken bu para Diyarbakır'da önemlidir.

 

Mesela Diyarbakır asgari ücretini kendi belirlese bunu 250 YTL yapsa, bölgeye yatırımcıyı çekecek, ulaşım maliyetlerine karşın, ucuz iş gücü nedeniyle bir çok fabrika daha yoksul bölgelere taşınacak, böylece işsizlik

büyük ölçüde engellenmiş olacaktır.

 

İstanbul'da, gerekli asgari ücrette, yaşam koşullarından dolayı, daha yukarı çekilecektir.

 

Tabi, eski merkezi yönetimci zihniyetle, statükoculukla, halka güvensizlikten belediyelere yetki vermemekle,

bu işler olmaz. Basit bir köprü yapmak için Ankara'dan izin almak DPT'ye onaylatmak, Maliye Bakanlığından para çıkartmak için yüzlerce bürokrasi arasında, yıllar yılı uğraşıp durulur. Bu laflar benim değil rahmetli eski vali "Recep Yazıcıoğlu" na aittir. Bu arada artık, kaç çocuk okula gidip gelirken nehre düşer allah bilir.

 

Not ; İstanbul ve Diyarbakır örnek olarak verilmiştir. İstanbul, İzmir,Ankara,Bursa vb. - Diyabakır, Kars, Hakkari vb..

 

SaNTo...

Gönderi tarihi:

diyarbakrıda 250 ytl iyi para he :) bunun yorumunu diyarbakırlılara bırakıyorum. temel gıda maddeleri, sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri, enerji giderleri diyarbakırda daha farklı fiyatta mı. 250 ytl için diyrabakırda iyi para diye düşünen arkadaşın diyarbakrıda bir ay o parayla geçinmek zorunda olduğunu bir kere olsun hayal etmesini dilerim.

 

ve merak ediyorum ekonomide bütün parametreler aksini idda ederken, ekonominin iyiye gittiğini söylemenin dayanağı nedir. işsizlik artarken, piyasada dönen çek ve senetlerin sayısı her sene bir öncekine göre iki katına çıkarken, ve cari açık rekoru çoktan kırmışken, nerededir bu iyiye gitme.

 

esnafın kepenk kapatma dönemi bitrmiş derken sözü burada Ankara ticaret odası başkanına bırakalım.

 

"Haziran ayı itibariyle OECD ülkelerinde en yüksek enerji fiyat artışının yüzde 17.2 ile Türkiye’de yaşandığını kaydeden Aygün, bu oranın Polonya’da yüzde 4.3, Çrk Cumhuriyetinde yüzde 4.9, Slovak Cumhuriyetinde yüzde 5.4 olduğunu söyledi. OECD ülkeleri ortalamasının yüzde 6.9 olduğunu da hatırlatan Aygün “Türkiye enerji fiyatlarına, OECD ortalamasının 2.5 katı fazla zam yapmış. Bu ülkede üretim yapılır mı?” dedi.

 

Türkiye’deki üretim ortamının iyileştirilmesi adına tek bir çivi bile çakılmadığını anlatan Aygün, “Enflasyon yüzde 8, ticari kredi faizi yüzde 25. Bu faizle kim kredi kullanır, kim yatırım yapar? Türkiye yatırım yapanın, üretim yapanın, kayıtlı kalanın enayi olduğu bir duruma getirildi. Üretme, ithal et, yatırım yapma, sat mantığı genel prensip oldu. Bunun adı enayi ekonomisi” eleştirisinde bulundu. "

Gönderi tarihi:

Ekonomik büyüme olursa işsizliğin azalacağı, artan pastadan herkese bir pay düşeceği masalı,

yıllarca bir çok iktisatçı ve siyasetçi tarafından ileri sürüldü. Peki o azaman neden ekonomi rekorlar kırarken, Çin’i bile geride bırakırken, işsizlik artıyor. Neden emek cephesinin tüm bileşenleri pastadan bir parça daha fazla pay alamıyor da aldıkları bile onlara çok görülüyor. Hatta IMF Başkan Yardımcısı payın daha da azaltılması yönünde, ‘Asgari ücreti düşürün, emekli maaşlarını azaltın’ vb. sözlerle, talimat verdi.

 

Aslında olanlar kapitalizmin muhtevasına uygundur. Kapitalist sistemde esas olan herkese iş olanağı yaratmak, pastadan artışa bağlı olarak bir pay vermek değildir. 1980 sonrasındaki ekonomik gelişmeler, hem “gelişmiş” hem de “gelişmekte” olan ülkeler için ekonomik büyüme ile istihdam ve gelir bölüşümü arasında doğrusal bir ilişki olmadığını ortaya koyuyor. -_-

Gönderi tarihi:

Oradan buradan alıntılarla ekonomi biliyorum olmaz..

Gerçi bize alıntıda lazım olan bilgidir, alıntı da olsa...

Ama ben biliyorum sen bilmiyorsun gibi sözler sarfedilirse, buyur bildiğini yaz o zaman deriz...

Sayın CYRANO daha konun başında direk benim ne bilip bilmediğimi dile getirip, konuyu kişiselleştirdi ama ben devam etmicem..

Sonuçta kimin ne bildiği ortadadır....

 

Türkiye ekonomisi iyiye gidiyor, dünya bankası da bunu onaylamıştır..

Son üç yılda Türkiye ekonomisi yüzde otuz artmıiştır..

Büyüme oranı ortalama yüzde 8 devam ederse, çok yakında ekonomideki iyileşmenin meyvelerini göreceğiz....

Benim için Devlet İstatistik Enstütisnin rakamları önemlidir..

Önüne gelenin salladığı rakamlar değil..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

kralx allah allah devletin hazırladığı bütçe rakamları mı onun bunun salladığı rakamlar :)

 

adam bize die rakamları oalrak ithalat ihracat artış oranlarını veriyor. bizde ona o rakamların nasıl bir vehamet olduğunu gösteriyoruz. ama ekonomiden anlamadığı için İthalat %22 artmışken ihracatın %0,9 artmasının dış ticaret açığı açısından berbat bir rakam olduğunu söylüyoruz. adam hala ihracat %0,9 artmış ekonomi nasıl kötü oluyor diyor :)

 

hadi ekonomin sıfır ilkokulda dört işlemide mi öğrenmedin. girdi %22 artarken çıktı %0,9 artarsa bu ne anlama gelir bunu mukayese edemiyor musun kafanda.

Gönderi tarihi:

CYRANO eleştirmek ne kolaydır. Ben bir çözüm önerdim. Bir ailede; ki Diyarbakır ve genelde doğu-güneydoğunun aileleri kalabalıktır. Ailede 4 kişi çalışsa 1000 ytl eder kötü para mı. Adam kahvede oturuyor.

İş yok çünkü.

 

Üstelik 250 YTL'yi de küçümseme lütfen. Bugün iste bakalım kim sana 250 ytl borç verir.

Olmayan para yerine azda olsa geliri olmak iyidir.

 

İşsizlik yerine, az kazançlı iş iyidir.

 

Muhalefet yapan, çözümde sunacak. Yoksa, azgelişmiş bir ülkede bende kolayca herşeyi eleştiririm.

 

Sabaha kadar yazarım bu kötü şu kötü diye.

 

SaNTo...

Gönderi tarihi:

Çözüm;

 

Bir ulusun tüm fiziki kaynakları ve halkın tüm yoksulluğu

 

işsizliği, asgari ücreti, asgari yaşam şartları üzerine kurulu bir düzenden

 

artı değer yaratmak olabilir mi?

 

Adını büyüme hızı veya başka ekonomik terimlerle ifadelendirdiğiniz

 

ve hangi yollarla hangi istikametlere doğru aktığı tartışmasına bile girmeyeceğimiz

 

artı değer.

 

Bu ülkenin en temel ekonomik göstergesi, ülke insanının (ÜLKE İNSANININ) aylık

 

350.- YTL ile yaşamaya çalışmasıdır.

 

Yani tüm ekonomik şartlar, üretim-tüketim, ithalat-ihracat, yatırım-istihdam, ışıltılı vitrinler,

 

pahalı arabalar, onlarca TV kanalı, magazin programları, TMSF ye devredilen bankalar,

 

döviz, borsa, faiz bu temel gerçek üzerine inşa edilmiştir.

 

Bu ülkede yatırımdan kastedilen şey, sermayenin karına karşılık, insanlara sunulacak 350.- YTL lik

 

yaşamlardır. Tersinden bakarsanız, 350.- YTL lik yaşamlar pahasına yaratılan artı değer.

 

Bu temel gerçeği bilmek için ekonomi bilgini olmaktan çok vicdan sahibi olmak gerekir.

 

Bu temel gerçekten hareketle, çok önemli bir temel yanılgının altını bir kez daha çizmekte yarar vardır.

 

Bütün dünyayı tek bir pazar haline getiren bir ekonomik model, sermayenin karını verimlik ölçüsü

 

olarak kıstas alan bu model emekçi yığınlar için çare üretemez. Çünkü Alman işçilerinin refahı

 

ancak Tayland lı işçilerin sefalet sınırlarında yaşantısı pahasına sağlanabilir.

 

Kaldı ki, kapitalist dünyanın en gelişmiş ekonomileri bile, kendi bünyelerindeki bu en önemli

 

sorunu çözebilme başarısını gösterememişlerdir.

 

Bu çözümü olmayan bir sorun da değildir aslında;

 

Bizim çözümümüz, ülke kaynaklarının ülke halkının ihtiyaçlarına göre kullanılacağı

 

halkın temel ihtiyaçlarının üretiminin ve bu üretimin fiziki altyapısının inşasının planlanması

 

ve tüm halkın bu plan doğrultusunda üretime dahil edilip, herkesten yeteneğine göre

 

ve herkese ihtiyacı kadar anlayışının geçerli olacağı bir ekonomik düzendir.

Gönderi tarihi:

kralx allah allah devletin hazırladığı bütçe rakamları mı onun bunun salladığı rakamlar :)

 

adam bize die rakamları oalrak ithalat ihracat artış oranlarını veriyor. bizde ona o rakamların nasıl bir vehamet olduğunu gösteriyoruz. ama ekonomiden anlamadığı için İthalat %22 artmışken ihracatın %0,9 artmasının dış ticaret açığı açısından berbat bir rakam olduğunu söylüyoruz. adam hala ihracat %0,9 artmış ekonomi nasıl kötü oluyor diyor :)

 

hadi ekonomin sıfır ilkokulda dört işlemide mi öğrenmedin. girdi %22 artarken çıktı %0,9 artarsa bu ne anlama gelir bunu mukayese edemiyor musun kafanda.

 

Bir önceki yıla göre ihracat artmışmı artmamışmı..

Ben ekonomi öğrencisi değilimki bana not veresin..))

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

CYRANO eleştirmek ne kolaydır. Ben bir çözüm önerdim. Bir ailede; ki Diyarbakır ve genelde doğu-güneydoğunun aileleri kalabalıktır. Ailede 4 kişi çalışsa 1000 ytl eder kötü para mı. Adam kahvede oturuyor.

İş yok çünkü.

 

Üstelik 250 YTL'yi de küçümseme lütfen. Bugün iste bakalım kim sana 250 ytl borç verir.

Olmayan para yerine azda olsa geliri olmak iyidir.

 

İşsizlik yerine, az kazançlı iş iyidir.

 

Muhalefet yapan, çözümde sunacak. Yoksa, azgelişmiş bir ülkede bende kolayca herşeyi eleştiririm.

 

Sabaha kadar yazarım bu kötü şu kötü diye.

 

SaNTo...

 

senin önerdiğin çözüm değil ki mizah, istediğin şehri seç, bir anne bir baba ve bir çocuktan aileye 250 milyon asgari ücret makul olacak he :) bu şimdi çözüm üretmek mi oluyor. diyarbakırda yaşıyan ailenin asgari mutfak masrafı daha mı düşük oluyor, alması gereken protein, karbon hidrat vs daha mı az oluyor. onalrın çocuklarının eğitim vs masrafı falan olmuyor mu. onlar daha az besinle yaşıyan insan türümü. sen kendine 250 ytl yle geçinemyi makul buluyor musunda, diyarbakrı için bu makul olsun. makul buluyorsan gel benim yanımda otur hiç çalışma ben vereyim sana ayda 250 ytl borç olarakta değil. önce git bu ülke açlık sınırı kaç ytl ymiş onu bir öğren ondan sonra, makul mu değil mi bakarsın.

 

muhalefet eden çözümünü üretiyor zaten. ama senin gibi insanlarla dalga geçer gibi, asgari ücret rakamları verir gibi değil.

 

yaptırım gücü yüksek, ve istisnasız bir sosyal güvenlik yasası çıkartmak. sigortasız işçi çalıştıranlara karşı etkin denetim ve yüksek cezai yaptırım uygulayacak düzenlemeler getirilmelidir. zira asgari ücret belirlenirken,i işçinin sigortalı oarlak çalıştığı hesaba katılmaktadır ve sağlık gideri düşülmektedir.

 

eğitim hizmetlerinin koşulsuz ve sınırsız olarak ücretsiz olması, ki bu bir çok muz cumhuriyetinde bile böyledir,

 

Asgari ücret tespiti, işveren temsilcilerinin ne kadar vermek istedikelri üzerinden pazarlıkla değil, die nin belirlediği yoksulluk sınırı kriterlerine göre belirlenmesi zira türkiyenin temel sorunu değer gelir yaratamamak değil, gelirin adaletli paylaşımıdır.

 

Vergi tahsilinde, ikide bir vergi afları çıkararak devletin vergi alacağından feragat yerine, vergi kaçakçılığını doğru dürüst hapis cezası bile olmayan bir suçtan çıkarıp almanyadaki gibi. en ağır suçlar statüsüne sokmak gerekir.

 

Yolsuzluğun kati suretle önleneceği yasalar çıakrtmak gerekir, yolsuzluk dolayı bir sene bile kimsenin hapiste kalmadığını düşünürsek, yolsuzlukla mücadele yok denecek kadar azdır. türkiyede her yıl haksız kazançla elde edilen miktar,kişi başına düşen GSMH ye eklendiğinde türkiyeyi GSMH dünya sıralamasında yirmi basamak yukarı çıakrıcak bir miktardır. milletvekillerinin dokunulmazlığı fikir beyanı ile ilgili suçlar dışında tamamen kaldırılmalıdır. ki bu zaten şu an iktidarda olan hükümetin en büyük seçim vaadlerinden birisidir.

 

 

çözüm sunmak böyle olur. insanlarla dalga geçer gibi 250 ytl asgari ücret önererek değil. bu saydıkalrımın hiç biri yapılamıyacka ya da yapılması zor olan şeyler değildir.

Gönderi tarihi:

Sevgili asterix,

 

Artı değeri yok etmek demek, sosyal devrim yapmak demektir. Bu "marksist" ideolojinin temel ekonomi kuramıdır. Yalnız bunun halka refah getireceğini gibi bir sonuç doğru değildir. Bugün, en basit Kuzey Kore örneğinde, artı değer olmadığı halde, milyonlarca insanın açlık tehlikesiyle yüzyüze kaldığını görüyoruz.

 

Aynı doğal kaynak ve iklime sahip, liberal Güney Kore'de ise belli bir refah sağlanmış, milli geliri Kuzey'in

en az 10 katı değerlerde seyretmektedir.

 

Yani artı değeri kaldırıp, halkın zenginleşmesi denenmiş, başarılı da olamamıştır.

 

 

Sevgili Cyrano,

 

Öncelikle bana 250 YTL'lik iş teklifine teşekkür ederim. :D

 

Ya şimdi öncelikle, şehirlerarası fiyat ve geçim standartı denilen bir şey vardır. Fiyatlar, kiradan tutda,

mutfağa kadar farklılık gösterir. Birde neden illa tek kişi çalışacak olarak bakıyorsun onu anlamış değilim.

 

Doğu ve Güneydoğu'daki aileler kalabalıktır.

5-6 kişilik bir ailede bir kişi çalışacaksa elbette ki bu para nerde olsa yetmez.

 

Yalnız iş sahalarının açılması, en azından insanların boş boş kahvede oturması yerine,

çalışması önemlidir.

Birde ülkemizin en önemli problemi kalifiye elemandır.

 

Kalifiye bir eleman ücretini belirleyebilir. Zaten bugün bir kalifiye işçinin geliri, memur olarak çalışan bir üniversite mezunundan daha fazladır. Benim dediğim, vasıfsız elemandır.

 

Selamlar,

 

SaNTo...

Gönderi tarihi:

Sevgili Santo,

 

Marksizmin bir ülke ya da bölge ideolojisi değil, evrensel bir düşünce olduğunu

siz de takdir edersiniz. Bununla birlikte Marksistler arasındaki en önemli tartışma

ve kendilerine dönük eleştiri konularından biridir, örneklendirmeye çalıştığınız

"Tek Ülkede Sosyalizm" konusu.

Tek Ülkede Sosyalizm'in başarısı, bizzat bu kuramın teorisyenleri tarafından dahi

mümkün görülmemekte zaten. Sürekli bir tehdit olarak algılanan ve Kapitalist dünya

ve onun dayattığı şartlarla kuşatılan savunma refleksi içerisindeki bir düzen değil,

nihai hedefe ulaşmış sınırların ve sınıfların ortadan kalktığı bir dünyadır özlenen.

Gönderi tarihi:

tamam da santo

 

şimdi güneydoğu veya doğuanadolu da aile kurmak için ilk başta iki kişi gerekiyor her yerde olduğu gibi

sonra 2..3...4...5... kişi olursun çocuklarla

çocukları da doğar doğmaz işe alınamadığına göre

çocukların ilk başta büyüyüp okula gidebilmeleri için de takdir edersin ki belli gelirin olması gerekiyor

zaten kadınların durumu da belli doğuda nasıl çalışacaklar

 

nasıl bir mantıktır anlayamadım doğrusu

adam kahvede oturacağına gitsin 250 ytl ye çalışsın demek

sırf doğuda diye orda kiralar ucuz veya sebze meyve ucuz diye ordakilere daha az ücret önermek..

bu tamamiyle ayırımcılıktır çifte standarttır

büyük şehirdeysen batıdaysan güzel ücret doğudaysan az..

 

heralde böyle olunca düşünsene bi

iş başvurusuna gidiyosun

diyolarki kaç kişilik ailen var

adam da diyor 5 .iyi ozaman al sana 250 ytl.nasıl olsa beşiniz de çalışıyorsunuızdur siz.yeter size 1250.beğenmedinmi göçüver o zaman batı ya orda daha çok para var.

veya yine batıda gidiyor adam iş başvurusuna kaç kişiniz 2 .iyi ozaman sana 750 ytl.

Gönderi tarihi:

Sayın asterix,

 

Yazdıklarınıza katılıyorum. Lokalde olan başarısızlıklar, marksist ideolojilerin zamanla, militer ve istihbarata dayalı polis devletlerine dönüşmesi, rejimi korumak adına, içindeki demokrasi eksiklikleri, sistemin oturma sancıları yaşamış olması ve insanlık tarihinde çok yeni bir ideoloji olması, buna rağmen çok kısa sürede dünyayı etkileme süreci bir miktar aleyhine işlemiştir.

 

Genede gelecek için, daha adil, daha özgür ve daha eşit bir dünya ve insanlık için gerekliliktir.

 

Umarım, sosyalizm en ideal şekliyle dünya halklarını en kısa sürede daha sarsılmaz bir şekilde kucaklar.

Bu kuzey, güney uçurumu, insanın insana zulmü, insanın doğaya zulmü, insanın diğer canılıara zulmü son bulur..

 

 

Selamlar,

 

SaNTo...

Gönderi tarihi:

hayır yani bu ailenin bütün ü yeleri çalışmalı mı okula falanda gitmemeliler değil mi.

Gönderi tarihi:

Sevgili Arkadaşlar,

 

Birincisi ben ücret tesbit komisyonunda falan çalışmıyorum. Yazdığım miktarlar hatalı da olabilir ki AB'de ortalama asgari ücret 1.200 euro gönül isterki bizde de böyle olsun.

Yalnız bizim gerek nüfus yoğunluğumuz, gerek ekonomik altyapımız şu an buna uygun değildir. Bu da bir gerçektir ! Ne yazıkki..

 

Yalnız, Benim dediğim temel nokta şudur ; Her bölge Belediyesi, mevcut şartlarına göre asgari ücreti belirleyebilmeliler. Mesela ben, daha fakir bir bölgenin Belediye Başkanı olsam asgari ücreti, daha zengin şehirlerden düşük belirlerdim ki, yatırımcıyı çekip, yeni iş alanları açabilim.

Kimi de halk yalakalığı için yüksek belirleyebilir.

 

Ben halen, insanların işsiz kalmak yerine, düşük ücretlide olsa, bir işte çalışmalarının, daha faydalı olduğu kanısındayım.

 

Saygılarımla,

 

SaNTo...

Gönderi tarihi:

biraz mantıklı şeylerden bahsetmemiz gerekir. belediyenin nasıl ücret tespit yetkisi olabilir, sonra ücret tesptinde lokal şartlar mı göz önüne alınır, Sağlık giderleri bölgeden bögleye fark mı gösterir, ambalajlı tüketim ürünleri nin fiyatı her bölgede fark lımıdır. eğitim giderleri mesela ünveirsiteye giden çocuk diyarbakırlıysa ondan daha mı az harç alınır. Diyarbakırda bulunan bir fabrikanın ürettiği mamulle izmirdeki fabrikanın rüettiği mamul türkiye pazarında farklı fiyattan mı satılmaktadır?

 

ikincisi, saçmadır zira asgari ücretin yüksek belirlendiği illere yoğun göç başlayacaktır, o böglelerde yüksek işsizlik oranları olacaktır.

 

tekrar söylyüorum çözüm benim yukarıda sıraladığım gibi olur ve asgari ücret konusunda, türkiyenin sorunu maddi değer yaratamamak değil , bunun adaletli paylaşımıdır. türkiyede zümreler arası yüksek bir uçurum vardır, En yüksek vergiyi çalışan kesim öderken, yaratılan değerden en az payı da onlar almaktadır.

 

işsizliğin sebebi asgari ücretin yüksek olmasımıdırda :) bunu düşürerek işsizliği azaltacaksın.

Gönderi tarihi:

Ben öğrenci harçları bölgesel olarak düşürülsün demedim ki. Üstelik Sağlık Hizmetleri diyorsun bak ne güzel bir konuya girdin işte, SSK şemsiyesi altında çalışan birinin sağlık hizmetleri zaten karşılanır.

 

Ya işsiz insan ne yapacak ?

 

Aksine ben sana tam tersi olacağını iddia ediyorum. Herkes, kendi topraklarında yaşamak ister.

Göç nispeten kesilir işsizlik sorunu çözülürse.

 

İşsizliğin sebebi elbetteki asgari ücret değildir. Doğu ve Güneydoğuda yatırımların azlığıdır.

 

Sen mantığı anlamadın hala, amaç yatırımcıyı bu bölgelere çekmek.

 

Neyse.. Sen adaletli dağıtımını nasıl yapacaksan en iyisi odur CYRANO..

 

SaNTo...

Gönderi tarihi:

İşsizlik...

 

İşsizliğin insan üzerindeki yakıcı ve kavurucu etkisini, hayatının bir döneminde hemen hemen herkes tatmıştır. Bugün insanlar iş ararken, sanmayın ki, en çok beklentileri ücret üzerinedir. Öyle bir görüntü verseler bile, asıl amaç, her sabah kalktığınızda gidilebilecek bir yerinizin olmasıdır.

Düşünebiliyor musunuz?.. Her sabah kalkıyorsunuz, duşunuzu alıyorsunuz, tıraşınızı oluyorsunuz, bayansanız kendinize özgü hazırlıkları yapıyorsunuz, ama hazırlığınızın bitmesiyle birlikte, hayallerinizin, direncinizin yıkılması, çökmesi de bir oluyor.

Nereye gideceksiniz?

Sonra omuzların çöküşü ve bulduğunuz bir koltuğa yığılıp, kalma... Hele bir de aynı mahallenizden, komşunuzdan birisini işe giderken görmek; daha da hüzün verici oluyor...

Bir arkadaşımın oğlu var. Bilkent üniversitesini en iyi dereceyle bitirdi. Babasının ekonomik durumunun iyi olduğu günlerde; İngiltere'de birkaç yıl dil kursu aldı. Ve neredeyse dünyanın yarısını; görme, bilgilenme, tanıma amacıyla gezdi. Kaç yıl oldu, iş bulamamakta. Bugünlerde babasıyla birlikte, kapı kapı dolaşıp mülakatlara giriyor.

Çok iyi eğitim almış ve yetiştirilmiş bir insanın durumu buysa, varın ötekileri siz sorgulayın. Kızlı, erkekli milyonlarca genç; istikbalsiz, moralsiz, gelirsiz bir biçimde hem ailelerine yük; hem de sıkıntı içindeler. Bezgin ve yılgın.

Öte yandan iktidarda olanlar, ne var ne yok her şeyi satmakla övünüyorlar. Artık buralar, onların deyimiyle '' rantabıl " olacakmış.

Peki ya insan?

Satılan yerler, döviz, borsa, rantiye çevrelerine akmakta... Ne yeni bir iş kapısı açılmakta, ne istihdam sağlayacak tedbirler alınmakta.

'' Babalar gibi satarız...''

Kendi babalarının malları çok nasıl olsa... Amerika'da evler, yerleşmeler, pasaportlar, düğünlerden elde edilen sandıklar dolusu altınlar ve iktidara yanaşmış hatırlı dostlar.

Çok yakıcıdır işsizlik çok...

Bir bankadan beş- on kuruş kredi alacak olsanız bile; o asgari ücretten bordronuza itibar ediyorlar. O yoksa, zaten bir hiçsiniz...

Yazık çok yazık...

Gönderi tarihi:

dünyanın hiç bir bölgesinde yatırım, ücretlerin düşük olup olmamasına göre yapılmaz, böyle oslaydı en çok yatırım yapılan coğrafyaların en düşük ücretin hakim olduğu yerler olamsı gerekirdi.

 

ayrıca ssk lı birinin sağlık masraflarının tümünün devletçe karşılandığını kim söyledi sana. hiç mi ssk hastanesine gitmedin veya ssk lı oalrak ilaç almadın.

 

işsizliğin sebebi bırak yeni yatırımı, mevcut sanayinin kapasite yitimidir, türkiyede sanayinin kapasite kullanı oranı %40 civarıdır. biraz ekonomi mantığına zerrecik osla akılda tutup konuşmak lazım. mevcut sanayi kapasitesinin %40 ını kullanırken, ne yeni yatırımı, yeni yatırım ihtiyaç varsa yapılır, mencut faaliyet sahasındaki şirketler kapasitesinin yarısını bile kullanmazken, neden yatırım yapılsın. İthalat her gün daha çok teşvik edilirken yeni yatırımı ne diye yapacaksın.

 

piyasada şu an her hangi bir ürünün talep fazlası mı vardır ? aksine her üründe arz fazlası vardır ve şirketlerin yıllık reklam gideri yedek akçelerinin on katıdır.

 

şöyle flu söylemelri bırakalım yatırımda yatırım neyin yatırımı ? ne üzerine var mı verebildiğin bir örnek ?

 

hem AB uyum yasalarıyla ihrcatı zorlaştırıp ithalatı koalylaştıracaksın sonra yatırımdan bahsedeceksin bu mümkün mü ?.

Gönderi tarihi:

Zaten öyledirde. Bugün Amerika'nın bütün "bilişim" yatrımları Hindistan'da yapılanmıştır. Çünkü iş gücü ve yatırım maliyetleri düşüktür. Microsoft en büyük yatırımlarını Hindistan'a yapmıştır.

 

Bugün Çin ürünleri, ucuz iş gücü nedeniyle, bir çok sanayi ürününde, bütün dünyayı hallaç pamuğu gibi atmıştır.

 

Bütün bunlar, Çin'e ve Hindistan'a bugün zenginleşme getirmiştir. Kim inkar edebilir ?

Bugün Çin ekonomik gücüyle, eski Çin'midir ?

Bugün Hindistan, ekonomik gücüyle eski Hindistan'mıdır ?

 

Bende SSK'lıyım. SSk li olmak ile işsiz ve SSk'sız olmak arasında dağlar kadar farkı çok iyi biliyorum.

 

Ekonomi, evrensel bir olaydır dünyayla içiçedir senin görmediğin bu ne yazıkki CYRANO. Lokale çok sıkışmışsın. Ekonomik birliktelikler, ekonmik yatırımlar artık, dünya borsaları ve bankalar kanalıyla lokalden çıkmış uluslararası boyut kazanmıştır.

 

Bugün sen uygun ortamı vermeseydin, Renault, Fiat gibi dev markalar araba üretimi için Türkiye'ye gelir miydi ? Şimdi bizim orada çalışan işçilerimiz, hele kalifiye olanlar AB standartlarında ücret almaktadırlar.

Bu fabrikalarda üretilen, kendi işçimizin, mühendisimizin emeğiyle yapılan araçlara hem sen, ben biniyoruz hemde Arjantin'e kadar satılıyor.

 

Bu yatırımlar, mesela Mercedes, mesela Toshiba, mesela ITT, fabrikalarını, Doğu ve Güneydoğuda açsa ne olur ? Ne olur söylim. O bölgenin çehresi değişir.

Ne töre cinayetleri kalır ne aşiretler. Her yönden, ekonomik, sosyal katkısı olur. O bölgelerde aydınlanma olur.

 

İş bunu görebilmekte..

 

Selamlar,

 

SaNTo...

 

 

 

 

Bir nokta daha sanırım konun aydınlanmasına büyük faydası olacaktır.

 

Sayın SO_RATES'in yazdıklarını bir oku..

 

Çok önemli bence..

Gönderi tarihi:

kendi memleketini ucuz emek cenneti olarak görmek isteyenleri hiç anlamam.

 

ha yabancı yatırım safsatası. zira bak bakalım hindistandaki işşizlik oranına hindistandaki ülkedeki işsizlik oranıda türkiyeden yüksektir. adamın bize verdiği örneklere bak. Çin ithalat vanalarını kısıp ulusal sanayisini canlandırmış ve tüm dünyada atağa geçmiştir. bakltığın örnek senin mantığını çürütüyor. Çin'İn başarı sırrı ihracatını asya rekoru seviyelre yükseltmesidir. sanki ucuz emek cenneti olarak şikar olmuş o memleketler. tabi canım ithaltı kısıp ulusal sanayinin kapasite kullanı oranını arttırarak işsizliği çözmek dururken, ucuz emek cenneti olmayı kabul etmek. ne kadar mantıklı karşılaştırma dimi. mesela tekeli tasfiye edip, şeker ve tütün sanayini kotalarla budayıp. onun yerine ucuz emek cenneti olarak komprodor bir sanayi geliştirmek.

Gönderi tarihi:

Çin'de, işciler 30-40 usd aylıkla çalışıyorlar..

 

Neyse konuyu uzatmaya gerek yoktur, devletçi, kapalı zihniyetle, uluslararası üretim yapabilmek, ufuk ve hedeflerinin menzilini geniş tutmak mantığı zaten taban tabana zıttır.

Gönderi tarihi:

çin uluslararası ticaret devi haline, ulusal ekonomisini geliştirmesi sayesinde geldi. o senin devletçi kapalı zihniyet dediğin zihniyet Asya'Nın topal köğeği lakabını almış ve insanların açlıktan ölü doğan bbebekleri yediği Çin'den bir dünya devi yarattı.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.