Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2008 DTP’nin talebi: Konfederasyon Partisinin Diyarbakır oloğünüstü İl Kongresi’ne katılan DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, bölücübaşı Abdullah Öcalan’dan ’sayın’diye söz ederek yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın dile getirdiği bir şey vardır. Demokratik konfederalizm önerisini önemsiyorum. Bunu niye tartışmıyoruz. ABD’nin Ortadoğu Projesine alternatif bir öneridir. Bunu gündemleştirelim. Geç kalmadan tartışalım.” Meclis olmazsa dağa çıkarız Partisinin Adana Ceyhan İlçe kongresine katılan DTP PM Üyesi Murat Avcı, “Kürt halkına Meclis kapıları kapatılırsa, siyasete dağlarda devam ederiz. Sabrımızı da taşırmayın. Bu ülkenin her karış toprağının sahibiyiz. Operasyon bölgesine giderek ’canlı kalkan’olacağız, Öcalan’a ’sayın’demeye devam edeceğiz” dedi. Ceyhan’daki Tuncay Karabay Düğün Salonu’nda yapılan kongrede ’Edi Bese’(Yeter artık), ’Operasyonlar durdurulsun’ve ’Demokratik özerklik ile demokratik Cumhuriyete’yazılı pankartların asıldı. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2008 Bu memleketi bizlere emanet edenler dis düsmandan cok ic düsmana dikkat etmemizide tembih etmistiler.Biz hem dis düsmani unuttuk hemde ictekini bastaci ettik.Eyalet sistemini en cok isteyenlerin basinda gelen isim RECEP TAYYIP ERDOGAN'dir.Adamlarini Almanya'ya göndermis oradan eyalet sistemi üzerine bilgi edinme calismalari yaptirmistir.Eyalet sistemini isteyenlerden birisi Leyla Zana'denilen bölücüdür,hapisten cikarildiginin ikinci gününde bugünkü Cankaya fatihi tarafindan kabul edilmis,ülkenin basbakanida bende görüsürüm diyerek Leyla Zana ve arkadaslarina olan özlemini ve sevgisini dile getirmistir. Bu ülkede *Kürt sorunu*vardir diyen RECEP TAYYIP ERDOGAN'dir,ve bu sorunun kendi sorunu oldugunu itiraf etmistir.Yani bugün bölücülerin konfederasyon istemelerine tepkiyle yaklasirken ,eyalet sistemi isteyen bir adama tepki koyamiyoruz.Eyalet sistemi Türkiye'nin bölünmesi demektir,eyalet sistemini kim istiyorsa Konfederasyonu kim istiyorsa Türkiyenin bölünmesinide onlar istiyorlar demektir.Birde tehdit etmekteler,demekki güvendiklwri biryerler var,demekki ülkeyi Kenya'ya cevirme cesaretini kendilerinde buluyorlar,eh madem öyle buyursunlar ciksinlar daglara,bizim icin hava hos en azindan meclis onlardan kurtulmus olur.Bir basbakan düsününki, ülkeyi bölünmenin esigine getirmis,ekonomi dibe vurmus,IMF den borc alip borc öder bir duruma gelmis,bir taraftan Yunanistan,bir taraftan Ermenistan,bir taraftan DTP=PKK,bir taraftan AB;bir taraftan BOP,Türkiyeyi tehdit etmekte,millet yoksul ve perisan ama adam kalkmis etrafinda bir yigin dalkavuk,ve Cumhuriyet düsmani tarikatlarla TÜRBAN yasagini kaldirma sevdasina düsmüs,sanki az küfür ediliyor ama yetmiyormus gibi birde 301.maddeyi kaldirma seferberligine kalkismis yine etrafinda bir sürü dalkavuk, Cumhuriyet ve Türk düsmani sahsina nevi aydin takimi,yine bir yigin ne idügü belirsiz insanin hazirladigi AKP anayasasi ve onu savunan satilmis gazetelerle Atatürk'ü silme projeleriyle ugrasmaktadir.Bu adam kimdir. Türkiye'ninmi yoksa isgal güclerinin basbakanimidir.Birisi aciklasin lütfen. saygilarla Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Ermeni terör örgütleri, dış dünyanın tepkileri üzerine 1980'li yıllarda taktik değiştirerek, PKK terör örgütü ile işbirliğine gitmişlerdir. 1984 yılında cereyan eden Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla PKK sahneye itilmiş ve Asala-Ermeni terörü geri plana çekilmiştir. Ermeniler ile PKK arasındaki bağlantıyı ortaya koyan bazı somut örnekler şunlardır: Terör örgütü PKK, 21-28 Nisan 1980 tarihini "Kızıl Hafta" olarak ilan etmiş ve 24 Nisan tarihini sözde Ermenilerin katledilme günü olarak anarak ve toplantılar yapmaya başlamıştır. 8 Nisan 1980 tarihinde Lübnan'ın Sidon kentinde PKK ve ASALA terör örgütleri ortak basın toplantısı düzenlemişler ve toplantı sonucu bir deklarasyon yayınlamışlardır. Ancak bu olayın tepki çekmesi üzerine ilişkilerin illegal alanda gizli olarak sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. Toplantı akabinde 9 Kasım 1980 tarihinde Strazburg Başkonsolosluğumuza, 19 Kasım 1980 tarihinde ise Roma Türk Hava Yolları büromuza yönelik olarak düzenlenen saldırılar, PKK ve ASALA terör örgütleri tarafından ortaklaşa üstlenilmiştir. Bölücü terörist elebaşı Abdullah Öcalan, Ermeni Yazarlar Birliği tarafından "Büyük Ermenistan hayali fikrine olan katkılarından dolayı" onur üyeliğine seçilmiştir. Ermeni Halk Hareketi'nin bünyesinde, bir çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi bir Kürdistan Komitesi oluşturulmuştur. 4 Haziran 1993 tarihinde; Ermeni Hınçak Partisi, ASALA ve PKK terör örgütü mensuplarının katılımıyla Batı Beyrut'ta bulunan PKK terör örgütü merkezinde bir toplantı yapılmıştır. Ermeni-PKK ilişkisiyle ilgili bir başka çarpıcı örnek ise, 6- 9 Ocak 1993 tarihlerinde Beyrut'taki iki ayrı kilisede düzenlenen ve Lübnan Ermeni Ortodoks Başpiskoposu, Ermeni Parti yetkilileri ile 150 gencin katıldığı toplantılarda kullanılan şu ifadelerdir: Şimdilik Türkiye'ye karşı sakin tutum gösterilmelidir. Ermeni toplumu gittikçe büyümekte ve ekonomik yönden güçlenmektedir. Geliştirilen propaganda faaliyetleri sayesinde, bütün dünyada (sözde) soykırım daha iyi bilinmeye başlanmıştır. Ermenistan devleti kurulmuştur, her geçen gün toprakları genişlemektedir ve atalarının intikamını mutlaka alacaklardır. Başta ABD olmak üzere, diğer batılı ülkeler de Karabağ'da sürdürülen savaşta Ermenileri haklı bulmaktadırlar. Bu fırsatı değerlendirmek gerekir; ve Karabağ'da savaşan Ermeni gençlerine yenileri katılacaktır. Türkiye'de -PKK terör örgütü ile yapılan mücadele kastedilerek- iç savaş devam edecek, Türk ekonomisi sıfır noktasına gelecek ve vatandaşlar baş kaldıracaklardır. Türkiye bölünecek ve bir Kürt devleti kurulacaktır. Ermeniler Kürtlerle olan ilişkilerini iyi bir şekilde yürütmeli ve Kürtlerin mücadelelerini desteklemelidirler. Bugün Türklerin elinde olan topraklar, yarın Ermenilerin olacaktır. PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ERMENİSTAN'DAKİ YAYIN ORGANLARI Ermenistan'da Reya Taze ve Bota Redaksiyon adlı gazetelerin PKK terör örgütü kontrolünde Kiril Alfabesiyle yazıldığı ve PKK terör örgütünün propagandasını yaptığı bilinmektedir. Bu gazeteler Türkiye ve Avrupa'dan gelen PKK terör örgütü mensuplarınca yayımlanmaktadır. PKK - ASALA İLİŞKİLERİ Uluslararası nitelikteki Ermeni terörizmi, 1973 yılında ortaya çıkarak 1974 Kıbrıs barış harekatını müteakip yurtdışında bulunan vatandaşlarımız ve temsilciliklerimize yönelik sabotaj, suikast ve saldırı türü terör hareketleri ile kendini göstermeye başlamıştır. Başta Ermeni terör örgütü ASALA olmak üzere 1984 yılına kadar eylemler sürdürmüş ve l970'li yıllarda çeşitli legal siyasi oluşumlar içinde kendisini göstermeye başlayan Kürtçülük hareketini, terör örgütü PKK ile ivme kazanması üzerine, yerini Abdullah ÖCALAN liderliğinde Kürt-Türk ayırmadan öldürebilen, katliamlarla ismini duyurmaya çalışan PKK terör örgütüne bırakmıştır. Fakat bu tarihten önce de PKK-ASALA terör örgütleri arasındaki işbirliğinin, ortaklaşa yapılan eylemler, yayınlanan deklarasyonlar, ASALA ve diğer Ermeni terör örgütü mensuplarının PKK terör örgütü kamplarındaki eğitimi, ASALA terör örgütünün üst düzey yetkililerinin eğitim yaptırdıkları, bunların dışında PKK terör örgütünün Ermeni Taşnaksutyun Partisi ile ilişki içerisinde olduğu bilinmektedir PKK-ASALA terör örgütü işbirliğinde ortak amaç olarak, Marksist-Leninist ideoloji doğrultusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde devlet kurmaktır. İki örgütün de hedef aldığı bölgeler göz önünde bulundurulduğunda hedeflerin çakıştığını görüyoruz. Bu durumda iki örgütten birinin diğerine taşeronluk yaptığı fikri güçlenmektedir. Ele geçirilen belgeler neticesinde Bekaa ve Zeli kamplarında Ermeni terör örgütü ASALA ile terör örgütü PKK militanları ile birlikte eğitim gördükleri ortaya çıkmıştır. PKK İLE ERMENİLER ARASINDA 1987 YILINDA YAPILAN ANLAŞMA 1987 yılında bölücü terör örgütü PKK ile Ermeniler arasında bir anlaşma yapılmıştır. Söz konusu anlaşmanın hükümleri şunlardır: Ermeniler PKK terör örgütü içinde eğitim faaliyetlerinde bulunacaklar PKK terör örgütüne her yıl için adam başına 5.000 ABD Doları ödenecek Ermeniler küçük çaplı eylemlere katılacaklar Yapılan bu anlaşmanın akabinde örgüt içerisinde Ermenilerin sivrilmeleri üzerine, PKK-ASALA ilişkilerinden sorumlu Hermez Samurouyan adlı şahısla birlikte 18 Nisan 1990 tarihinde yapılan toplantıda şu kararlar alınmıştır: PKK ve ASALA terör örgütlerinin artık ortak yönetilecektir Türkiye'de güvenlik kuvvetlerine yönelik eylemlerde istihbaratı Ermeniler yapacak Muhtemel devrimden sonra elde edilen topraklar eşit olarak bölüşülecek Kamp masraflarının % 75'ini Ermeniler karşılayacak Türkiye'deki metropol şehirlerde eylemler yapılacak PKK terör örgütünün Avrupa temsilcilerinden bir grubun Ermenistan'a giderek, PKK terör örgütü mensuplarının Kars bölgesinden Ermenistan'a rahatça girip çıkmaları için anlaşma yaptığı, Sovyet Rusya'nın dağılması ile Ermenistan'ın bağımsızlığına kavuşması sonucu PKK terör örgütünün Ermenistan'da Kürt yerleşim birimlerinde barınma imkanı bularak burada örgüte maddi-manevi destek sağlayıp, faaliyetlerini sürdürdüğü ayrıca, 19-20 Mayıs 1992 tarihlerinde bir grup PKK terör örgütü mensubunun Ermenilerle beraber Azeri Türklerine karşı savaşmak için 3 araçla Urumiye'den Ermenistan'a hareket ettiği bilinmektedir. İletişim: [email protected] Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Boşuna tekrarlayıp durmuyoruz pkk ermeni kökenli bir örgüttür diye Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Ermeni terör örgütleri, dış dünyanın tepkileri üzerine 1980'li yıllarda taktik değiştirerek, PKK terör örgütü ile işbirliğine gitmişlerdir. 1984 yılında cereyan eden Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla PKK sahneye itilmiş ve Asala-Ermeni terörü geri plana çekilmiştir. Ermeniler ile PKK arasındaki bağlantıyı ortaya koyan bazı somut örnekler şunlardır:. . . PKK terör örgütünün Avrupa temsilcilerinden bir grubun Ermenistan'a giderek, PKK terör örgütü mensuplarının Kars bölgesinden Ermenistan'a rahatça girip çıkmaları için anlaşma yaptığı, Sovyet Rusya'nın dağılması ile Ermenistan'ın bağımsızlığına kavuşması sonucu PKK terör örgütünün Ermenistan'da Kürt yerleşim birimlerinde barınma imkanı bularak burada örgüte maddi-manevi destek sağlayıp, faaliyetlerini sürdürdüğü ayrıca, 19-20 Mayıs 1992 tarihlerinde bir grup PKK terör örgütü mensubunun Ermenilerle beraber Azeri Türklerine karşı savaşmak için 3 araçla Urumiye'den Ermenistan'a hareket ettiği bilinmektedir. İletişim: [email protected] Sayin Kaplan,hatirlarsiniz Halacoglu gecenlerde,Kürt ve Ermenileri ilgilendiren cok önenli birseyler söylemisti.Ona ilk tepkiyi kimler koymustu,onu istifaya kimler davet etmisti?iste bu ülkede gercekler ortaya atildiginda milliyetclik yükseliyor aman dikkat denmesinin,ulusalcilara savas acilmasinin ayni Isgal günlerini andirir gibi tüm milliyetci kisilerin tutuklanmalarinin amaclarini hala anlayamadiksa bundan sonrada anliyamayiz.Dikkat edin ulusalcilara yüklenmeye calisilan suclara*Necip Hablemitoglu cinayeti,veya birilerine suikast planlari vs gibi iddialar *in altinda yatan asil gerceklerin ne oldugunu anlamak icin,Türk'leri kimlerin sözde soykirimla sucladiklarina ve onlarin yetistikleri odaklari iyi bilmek gerekir. saygilarla Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Boşuna tekrarlayıp durmuyoruz pkk ermeni kökenli bir örgüttür diye Aslında bunu bilincindeler fakat Hala Ermenileri suçsuz günahsız gösterip ve ermenilere yerlerini verelim gitsin diyenler ,bunları kabul ederlermi acaba. Alıntı
Φ helindem Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 DTP DEĞERLENDİRMELERİ Türkiye’nin terörle mücadelede attığı kararlı adımlar ve teröristle değil terörle mücadele konseptinde yaptığı değişikliklerin ardından gerilim politikası üretmeye başlayan DTP, başlattığı gerilim politikasını her geçen gün daha da arttırıyor. Durum böyle olunca da DTP hakkında yapılan eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. Kürt aydınlardan Ümit Fırat’a göre, DTP, PKK’nın meşru uzantısıdır ve bunda bir tuhaflık yoktur….Öcalan yandaşları için tanrısal bir simgedir…Aysel Tuğluk ile Leyla Zana arasında temelde sadece küçük nüanslar var. Geldikleri, yetiştikleri ortamlar tamamen farklı, ama her ikisi de Öcalan’a, onun düşünce ve prensiplerine bağlıdır. İkisinin lideri de Öcalan’dır!. Ümit Fırat, DTP’lilerin eğer siyaset yapmak üzere yola çıkıyorlarsa, Meclis’i tercih edip politika yapacaklarsa, mebus olmanın neleri gerektirdiğini de öğreneceklerini belirtiyor. Çünkü Fırat, “Meclisin bir siyasi staj kurumu olmadığını, orasının ülke yönetiminin en yüksek organı olduğunu,” vurguluyor. Aslen Bingöl’lü olan Fırat, barış için kan ve demirle değil, silahsız, külahsız çözüm getirilmesi gerektiğine işaret ediyor. “DTP’nin nihayetinde kendi başına bir örgüt olmadığı, kendisi dışında oluşan bir alan üzerine monte edilmiş bir yapı olarak düşünülebileceği, esas olarak siyasi güç potansiyelinin PKK’nın elinde bulunduğu” değerlendirmesini yapan Ümit Fırat, “DTP’nin işin meşru görüntüsü olduğunu” da üstüne basa basa söylüyor. DTP’ye kadar genel olarak bir parti kapatılacakken bir yedek oluşturulduğunu, HEP kapatılmadan önce DEP’in kurulduğunu, yine DEP kapatılırken HADEP’in ortaya çıktığını, HADEP kapatılırken de DEHAP’ın var olduğunu, tabelaların gidip geldiğini ve boyanıp üzerlerine yeni partinin ismi ve ambleminin yazıldığını, binalarını bile değiştirmediklerini aktaran Fırat, Ahmet Türk’le konuştukları zaman çok iyi anlaşabildiklerini ancak Türk’ün resmi görüşünü açıkladığı zaman aynı sözleri sarf etmediğini belirtiyor. DTP’lilerin PKK’dan kopmalarının imkansız olduğuna değinen Ümit Fırat, “Onlar partiye kafa tutup birilerini oradan koparacak insanlar değiller, orada oldukları zaman bir anlam ifade ediyorlar, olmadıkları zaman yok sayılırlar” şeklinde konuşuyor. DTP içerisinden birilerinin çıkıp “PKK terör örgütüdür” demesinin mümkün görülmediğini anlatan Fırat, “Böyle bir söylemde bulunması halinde DTP’nin yok olacağına, zaten de DTP içerisinde öyle bir karizmaya sahip kimsenin bulunmadığına işaret ediyor. Fırat, yanlışlıkla PKK’yı terör örgütü olarak kabul edecek olan bir DTP üyesinin ise hayati bir tehditle karşı karşıya kalacağını sözlerine ekliyor. DTP’ye milletvekili olarak kaydını yaptırmış birisinin, “Canım sıkıldı, ben bu oyunu oynamıyorum” deme inisiyatifinin bulunmadığını da dile getiren Kürt aydın Fırat, bu düşüncede olan birisinin anında kendisini kapının önünde bulacağına, hatta geçmişte kendisine oy veren bir tek Kürt’ün bile kapısını çalıp, “Aslında sen doğru söyledin, niye sana bu haksızlığı yaptılar” demeyeceğine dikkat çekiyor. DTP aslında terör örgütünü kınamadığı için hem kendine hem de inananlarına yazık ediyor. Kürtler adına yola çıktığını izah etse de yakın gelecekte terörist örgütle bağı olmadığını ortaya koyması imkansız görünürken, PKK tuzağına düşmemek ve sorunlara kalıcı çözümler bulmak için her açıdan dikkatli, kararlı ve tutarlı olması gerekiyor. Helin Demir [email protected] Alıntı
Φ vedat ersin Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 PKK ALTERNATİF İSTEMİYOR PKK'nin yayin organi olan "HPG-Online.net" internet sitesinde, 22 Ocak 2008 tarihinde, Aram Masis isimli sahis tarafindan Kurt Ulusal Birlik Hareketi (TEVKURD) sekreteri İbrahim Guclu hakkinda tehdit icerikli bir yazi yayinlandi. HPG’nin internetteki web sitesinde yayinlanan aciklamada, TEVKURD sekreteri İbrahim Guclu’nun yani sira, HAK-PAR Genel Baskani Abdulmelik Firat ve eski Demokratik Kitle Partisi Genel Baskani Serafettin Elci hakkinda da agir suclamalarda bulunulmaktadir. Aram MASİS isimli PKK yayin sorumlusunun yazisinda, haklarinda “isbirlikci, ajan, satilmis, hain, fosil, **********” seklinde ithamlarda bulunulan kisiler PKK’nin kontrolu disinda olan ve “Kurtleri bolmeyi amaclayan” yeni bir siyasi olusumu hayata gecirmeye calismakla suclanmaktadir. Soz konusu yazida, “İbrahim Guclu’nun Diyarbakir'da dernek kurarak Kuzey İrak’a silahli egitim gormeleri icin ogrenci statusunde gencleri gonderdigi, cevresindeki genclerin her zaman silahli oldugu ve bu faaliyetlerini Turk polisinin bilgisi dahilinde yaptigi” iddia edilmektedir. HPG’nin internet sitesinde yayinlanan yazinin sonunda ise, “PKK’ya bagli TAK adli olusumun icerisinde yer alan ve teror eylemi yapmakla gorevli olan sahislarin, Kurtlere (yani Abdullah Ocalan’a ve PKK’ya) karsi faaliyet gosteren bu sahislara gereken cevabi verecekleri” ifade edilerek, ozellikle siyasi bir alternatif uretmeye calismakla suclanan TEVKURD sekreteri İbrahim Guclu acikca hedef gosterilmektedir. HPG sitesinde yayinlanan bu yaziya tepki gosteren Kurt Sivil Demokratlar Birligi, HAK-PAR, PSK, PWD gibi PKK disinda kalan cok sayida Kurt orgutu yaptiklari aciklamalarda, “Kendisiyle barisik olmayan, golgesiyle kavga eden, kurucularini katleden, olulerden merkez komite uyesi yapan bir yapida boyle sagliksiz seslerin cikmasinin normal oldugu” belirtilerek, “Kurtlerin bu anormallikten biran once kurtulmasi gerektigine” dikkat cekilmektedir. Kurtleri oldurdukce guclendigini sanan PKK’nin, aslinda bugun geldigi surec itibariyle “taseron orgut” olmaktan oteye gecemedigine dikkat cekilen aciklamalarda, “PKK’nin diline en cok doladigi sozcuk rant’dir. PKK’nin ‘Kurtleri kurtarmak ugruna ciktigi’ macerada gelinen noktada Kurtlerin en basta kurtulmasi gerekenin PKK oldugu da artik iyice anlasilmistir. Kurt genclerinin, koylu ve aydinlarinin ‘kanlarindan’ beslenen bu yapinin tehditlerine karsi topluca karsi cikmanin zamani gelmistir. PKK’nin kurulusundan bu yana gosterdigi sistematik bir ozelligi, ne kendisiyle ne de Kurtlerle, hatta ne de insanlikla barisik olmamasidir” denilmektedir. Varligini yarattigi terore odaklayan, tek gercegi siddeti ranta donusturmek olan ve bu rantini devam ettirmek icin Diyarbakir’da bomba patlatip, cocuklari katletmeyi mesru mudafaa ve “savasta her sey mubahtir” anlayisini benimseyen PKK, gecmiste oldugu gibi bugun de aynen Engin Sincer, Hikmet Fidan, Kani Yilmaz, Mehmet Sener orneklerinde oldugu gibi tabii ki kendisine alternatif olabilecek hicbir olusuma razi olmayacaktir. Gelinen asamada artik yok olma surecine giren PKK’nin varligini ve rantini devam ettirmek icin her yana saldirmaya calismasi, onun son cirpinislaridir. Vedat Ersin [email protected] Alıntı
Φ vedat ersin Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2008 PKK’NİN FİNANS KAYNAKLARİ KURUTULUYOR Son donemlerde yogunlasan askeri operasyonlar karsisinda caresiz duruma dusen PKK’nin finans kaynaklarinin kurutulmasi yonundeki calismalar hiz kazaniyor. PKK’nin illegal faaliyetler neticesinde finans temin ettigi Avrupa ulkeleri ile isbirligine gidilmesi yonunde yeni bir calisma baslatiliyor. PKK ile mucadele konusunda Turkiye ile ABD arasinda varilan istihbarat paylasimi genisletiliyor. Anlik istihbarat paylasimlari ile gerceklestirilen hava operasyonlari sonucu koseye sikisan PKK’nin, finans kaynaklarinin da kurutulmasi icin harekete gecildi. Bu kapsamda, PKK’nin finans hareketlerini takip etmek icin ulkelerle, istihbarat paylasimi konusunda anlasmalar yapilacagi ogrenildi Maliye Bakanligi’na bagli Mali Suclari Arastirma Kurulu tarafindan surdurulen calisma kapsaminda, PKK’nin Avrupa ulkelerindeki finans kaynaklariyla ilgili rapor hazirlandigi bildirildi. Mali Suclari Arastirma Kurulu’nun, terorizmin finansmani ile mucadele kapsaminda istihbarat paylasimi konusunda basta Avrupa ulkeleri olmak uzere, bir cok ulke ile gorusmelerde bulundugu kaydedildi. Mali Suclari Arastirma Kurulu’nun yuruttugu gorusmeler sonucunda Portekiz, İsvec, İtalya, Yunanistan, Almanya, Belcika, İsvicre, Arnavutluk, Sirbistan, Ukrayna, Polonya’nin da aralarinda bulundugu Avrupa ulkeleriyle istihbarat paylamisi konusunda mutabakat imzalama asamasina geldigi belirtildi. Soz konusu mutabakat cercevesinde Avrupa ulkelerinin, teror orgutunun finans kaynaklari ile ilgili elde ettigi bilgileri ayni anda Mali Suclari Arastirma Kurulu ile paylasacagi ve bu bilgiler isiginda mali operasyonlar duzenlenecegi bildirildi. Teror tehdidinin ortadan kaldirilmasi icin yurutulen calismalarin basinda finans kaynaklarinin kurutulmasi gelmektedir. Teror orgutu PKK, yuruttugu teror faaliyetlerinin finansmanini buyuk oranda Avrupa’da organize ettigi suc sebekelerince aktarilan paralardan saglamaktadir. Pek cok Avrupa ulkesinde ve ozellikle Turk vatandaslarinin yogun olarak ikamet ettigi bolgelerde orgutlenen teror orgutu PKK mensuplarinca kurulan, yasal gorunumlu dernekler vasitasiyla bagis, aidat v.s. adi altinda zorla toplanan paralar dogrudan orgut kasasina aktarilmaktadir. Bunun yani sira, soz konusu dernekler uzerinden illegal faaliyetlerde de bulunan PKK mensuplari, Avrupa genelinde uyusturucu ticareti, insan kacakciligi gibi suclari da organize etmektedir. PKK gudumundeki orgut ve dernekleri kullanan orgut mensuplari, kendi bolgelerinde tehdit, adama kacirma ve santaj yoluyla elde ettikleri geliri de teror faaliyetlerinin finansmani icin PKK’ya aktarmaktadir. Teror orgutlerinin finans kaynaklarinin kurutulmasi yonunde surdurulen cabalarin basariya ulasmasi icin tum Avrupa ulkelerince desteklenmesi gerekmektedir. Vedat Ersin [email protected] Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2008 Pars NARKO-TERÖR için PKK ne diyor Kürt gazetesi, PKK'nın uyuşturucu trafiğini gözler önüne seren 'Pars Narkoterör' dizisini, bölücü örgütün elebaşı Murat Karayılan'a sordu. Osman Sınav'ın ekranlara gelen son dizisi 'Pars Narkoterör' dizisi, bölücü örgütün uyuşturucu trafiğini gözler önüne serince terör örgütü rahatsız oldu. Kürt gazetesi, bölücübaşı Murat Karayılan'a diziyi sordu. İşte Karayılan'ın 'Pars Narkoterör' yorumu. DİZİLERDE KÜRTLERE SALDIRILIYOR "Özellikle sözüm ona bizim uyuşturucuyla bağlantılı olduğumuzu söyleyen çeşitli hikayeler biçiminde diziler geliştirilmektedir. En son Osman Sınav'ın geliştirdiği bu yönlü bir takım televizyon diziler söz konusudur. Biz sanatçıların saygın ve ölçülü yaklaşmasını beklerdik. Aslında bu belli bir zamana kadar böyleydi. Fakat bu son dönemlerde özellikle Kurtlar Vadisi dizisinin sonuna doğru gelinirken ve ondan sonra adeta birilerinin yönlendirmesiyle böyle çeşitli kanalların başta Show TV, Samanyolu TV. gibi kanallar olmak üzere Kürtlere yönelik saldırılar temelinde diziler geliştirilmektedir. Bu davranış sanatın özüne terstir ve sanatın kirletilmesinden başka bir şey değildir. KÜRTLERİN COĞRAFYASINI KİRLETİYORLAR Türkiye'de bu gün Osman Sınav vb. lerinin Kürt halkına düşmanlık politikası, ırkçı zihniyeti sanatı halklar arası kin, nefret ve savaş çığırtkanlığına dönüştürmüşledir. Sanat özel savaşın yalanlarının topluma yansıtılmasının aracı haline getirilmiş bulunmaktadır. Bununla da kalmayıp Kürt toplumuna, geleneklerine hakaret dolu, küçük düşürücü senaryolarla Hitler ırkçılığını bile aşan düzeyde bir düşmanlığı işlemektedirler. Narkoterör adıyla dizi geliştiren bu alçaklar, Kürtlerin yaşadığı en temiz alanlarını ve Ahtamara gibi güzelim tarihi eserleri de kirletmektedirler. KÜRT KIZLARINI POLİS OLARAK GÖSTERİP AŞAĞILIYORLAR Kürtleri mafya göstererek, Kürt kızlarını polis rolünde göstererek, itirafçı rolünde küçük düşürerek, gururu ve onuruyla oynayarak Kürt halkına karşı en büyük kötülüğü yapıyorlar. ENSONHABER.com/ÖZEL Rahatsızlıklar başladı yakında bu dizide yasaklanırsa hiç şaşırmyın.. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2008 Bu sözleri ile Ümit Firat demokrasi böyledir diyerek PKKl li vekillerle meclis catisi altinda oturmayi hazmedebilenlerede bir ders vermis oluyor.Ben mecliste PKK li görmedim diyen AKP milletvekili Dengir ise kendince Orduya calim atiyor.Dün Öcalan icin Erdogan'a ip atan Bahceli ve ortaklari ise güya siyaset yaptiklarini sanmaktalar,nasil bir siyasetse yaptiklari.PKK meclistedir bunu yok demekle kimse inkar edemez edenler kendi kendilerini kandiranlardir.Türkiye'nin bölünmesi icin yillardir caba harcayanlar tipis tipis meclise gelip oturmuslar milletin alin teri vergilerinden aylik almakta ve hala Türkiye'yi ama bu sefer mesru yolla bölmeye calismaktadirlar.Onlar bölücü olduklarini inkar etmiyor acik acik itiraf ediyorlar yani bu kadar kendilerine güvenleri var ama onlarin disinda kalan kim varsa mecliste gercek yüzlerini hala örtmeye calismaktadirlar.Yani onlarda bölücülerle ayni saftalar,sadece partilerinin isimleri farkli. saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2008 Gecenlerde Newyork'ta IÜMEZUSA-iSTANBUL üNIVERSITESI MEZUN.AMERIKA DERNEGI tarafindan cuk önemli bir panel düzenlendi.Düzenlenen bu panelde Türk'ler ile Kizilderililerin arasinda cok sayida ortak baglantinin oldugunun ortaya cikmasi ve bunun ABD'de kamuoyunda dikkat cekmesi Ermeni lobisini kizdirdi. Dernegin web sitesine mailler gönderen Ermeniler Kizilderililer sizi kurtaramaz ergec soykirimi kabul edeceksiniz diye tepkilerini dile getirdiler. Dernek baskani ALI CINAR Ermenilerden böyle bir tepkinin gelmesine sasirmadiklarini ve bununda panelin amacina ulasmis olmasi demek oldugunu,bu tür tepkilerin kendilerini yildiramiyacagini ve bu tepkiler bizim ne kadar dogru yolda oldugumuzu göstermektedir,calismalarimiza daha cok agirlik verecegiz dedi. Bu girisim gercekten takdire sayan bir girisimdir,sayin Ali Cinar ve arkadaslarini ben kendi adima kutluyorum.Demekki Türkiyeyi sevenler Amerikada serbestce calisabilmektedirler.Türkiyedeki gibi sözde soykirimcilar,Ermeni ve PKK yandasi cevreler tarafindan karalanip suclanmamaktadirlar. Ama kimlerin vatanseverleri bir suc sebekesi gibi göstermeye calistiklarini bilmek teselli vericidir.Suclularla vatanseverleri ayni kefeye sokmaya calisanlarin amaclari bellidir. saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 ABD deki Ermeni lobisi,MHP Istanbul milletvekili,emekli büyükelci GÜNDÜZ AKTAN'in 1915 olaylarina iliskin INDIANA üniversitesinde yapacagi konusmayi iptal ettirdi. UTAH üniversitesi siyaset bilimi bölümünden Doc.Dr.HAKAN YAVUZ ve INDIANA üniversitesinden Prof.KEMAL SILAY'in düzenledigi 1915 Ermeni olaylarina iliskin toplantinin 5 Subat Sali günü yapilmasi öngörülüyordu. ABD deki üniversitelerden akademisyenlarin yer aldigi mektupta GÜNDÜZ AKTAN MILLIYETCI ve SOYKIRIM INKARCISI olarak nitelendirildi. Ermeni lobisi daha öncede, ERMENI PATRIGI MEZROP MUTAFYAN'in GEORGETOWN üniversitesinde yapacagi konusmayi iptal ettirmisti. Üniversite yetkilileri Ermenilerin yogun baskisi üzerine güvenlik nedeniyle toplantiyi iptal ettiklerini acikladi. KANAL D HABER Yukardaki haberdende anlasilacagi gibi,Amerikada konusma özgürlügü sadece Recep Tayyip Erdogan icin mevcut.Ermeni yandasi olmayan baska hicbir kimsenin ABD de herhangi bir dernekte,üniversitede veya baska bir ortamda konusma özgürlügü yoktur,bu milletvekilide olsa böyledir.Demekki Recep Tayyip Erdogan'a özel bir sevgileri var Amerikalilarin.Halbuki bize hep, Amerika dostumuzdur diye dayatilmaktadir, Eger bir Ermeni lobisi Amerikada her tarafta karsimiza cikabiliyor ve bizi tehdit bile edebiliyorsa bu iste bir yanlislik var demektir.Halbuki ABD den kim gelirse gelsin solugu önce Diyarbakirda aliyor.Hic baski yapanda yok onlara,demekki biz baya bir demokrat olmusuz son yillarda! saygilarla Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2008 Şırnak’a giderek sınırda TSK operasyonlarına karşı canlı kalkan olarak nöbet tutmak isteyen protestocu grup, Diyarbakır’dan yola çıktı. Konvoyda DTP’li vekiller ve belediye başkanları da yer aldı. DTP’li Emine Ayna, sınır ötesi operasyonları durduracak güçte olduklarını söyledi. 100 araçlık tahrik konvoyu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölücü terör örgütüne yönelik düzenlediği operasyonlara karşı durmak ve demokratik çözüm parolasıyla Şırnak’a giderek bir gece sınırda nöbet tutmak isteyen protestocular, dün Diyarbakır’dan yola çıktı. 100 araçlık konvoyda DTP’li vekiller ve belediye başkanları da yeraldı. Hareket öncesi DTP’li Emine Ayna, DTP Grup Başkanı Ahmet Türk ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, toplanan canlı kalkan ve partililere birer konuşma yaptı. Bu kale düşmeyecek DTP’li Ayna, 16 Aralık tarihinde başlayan sınır ötesi operasyonlara karşı olduklarını ve bunu durduracak güçlerinin bulunduğunu o zaman da açıkladıklarını belirtti. “Kürtler birlikte özgürce yaşamak istiyor” diyen Ayna, “Şırnak’ta operasyonların olduğu yerde ölerek ve öldürülerek değil, yaşatılarak yaşatılmalı diyoruz. Operasyonlar bitene kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.D TP’li Türk ise şunları kaydetti: “ Diyarbakır özgürlüğün, direnişin, barışın sembolüdür. Bu kale düşmeyecektir. Eğer Biz Tunceli, Diyarbakır ve Batman belediyelerini kaybedersek o zaman mücadelemizin bir anlamı kalmaz. Birileri bu kentleri alarak mücadelemizi durdurmak istiyorlar”. Bu arada, aralarında milletvekillerinin de bulunduğu DTP’li bir grup, Kasrik bölgesinde Cudi Dağı eteklerine çadır kurmak için yer seçtiler. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2008 PKK uzantisi DTP nin,tahrik görevi askerin dirayetli durusu karsisinda kendi kendileri tahrik olmus halde sona erdi.Bölücü terör örgütünün meclisteki uzantilari olan DTP nin vekillerinin halki tahrik etmek amaci ile düzenledikleri tahrik girisimleri,Sirnak kirsalinda cadir sefasi ve asker hayiri ile sona erdi.Aslinda Icisleri bakanliginin demokratik hak diye DTP ye verdigi bu tahrik izni sessiz sedasiz gecistirilirken,Türkiye'deki asker karsiti kesimlerinde kimler olduklari bir defa daha gözler önüne serildi.Hatirlayacagimiz gibi,askere operasyon icin izin vermek AKP icin bir mecburiyet halini almisti.Yani AKP yüzünü kurtarmak icin bu izni vermek zorundaydi ama gercekte onlarda DTP gibi bu operasyona karsi bir davranis icindeydiler. saygilarla Alıntı
Φ helindem Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2008 DTP’DEN PKK’YA AÇIK DESTEK DTP’nin kendisini PKK ya da PKK’ya sempati duyan kitlelerin temsilcisi veya sözcüsü olarak gördüğü, bu tarz demeçlere yöneldiği için Türkiye’de başlayan açılımları zedelediği, kendisine gösterilen iyi niyetleri erittiği ve genel anlamda sistemi tıkadığı yönündeki fikirler maalesef açık açık ortalarda dolaşıyor. DTP Batman İl Başkanı Salih Altun, Ocak ayının son günlerinde düzenlenen parti kongresinde, oldukça öfkeli bir şekilde, DTP’nin PKK’yı asla terörist ilan etmeyeceği açıklamasını yaptı. Batman Belediyesi Esentepe Sosyal Tesisleri’nde yapılan kongrede PKK ve bölücü terör örgütünün hapisteki lideri lehine sık sık sloganlar atılırken, sert açıklamalarda bulunuldu. “Biz PKK’yı terörist ilan etmeyeceğimizi, terörist demeyeceğimizi söylüyoruz. Birileri çıkıp da bu kongre salonlarında yiğitlik yapmak kolaydır diyebilirler. Biz PKK’nın terörist örgüt olmadığını terörle mücadele şubesinde bile söylüyoruz” diyen Salih Altun, “Kimse bizim üzerimizde ucuz politikalar yapmasın. Eğer yapmaya çalışırsanız bu halkın öncüleri olarak bizler bu halkın desteği ile o politikayı yaptırtmayız. Zulme karşı direnmek namus borcumuzdur.” şeklinde sözlerini sürdürdü. Batman’da durum böyle iken, Şanlıurfa’da Şehitlik Çamlık Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen DTP Şanlıurfa İl Örgütü Olağanüstü Kongresi’nde de bölücü terör örgütü PKK’ya açık destek verildi. Divan Başkanlığını DTP Parti Meclisi Üyesi Vakkas Dalkılıç’ın yaptığı kongrede İstiklal Marşı okunmadığı gibi, ölen teröristler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşu sırasında salondaki cılız kalabalık zafer işareti yaparken, saygı duruşu sonunda kadınlar zılgıt çekti. DTP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, “Bu halk kardeşini bombalayanları unutmaz” şeklindeki tehdit edici sözleriyle birlikte bir kez daha DTP’nin terörist tavrı kanıtlanmış oldu. Sonuç olarak, “Kürtlerin temsilcisiyiz, Türkiye partisi olacağız” vb söylemlerle siyaset arenasına adım atan DTP’nin yakın gelecekte çok fazla değişmeyeceği ve terör yolunda ilerlemeyi sürdüreceği ortadayken, boş vaatlerle halkı kandıran bu partinin temsilcilerinin, tehdit edici konuşmalarından ve terörist tavırlarından vazgeçmedikleri sürece, kan ve gözyaşı partisinden başka bir şey olamayacakları görülüyor. Helin Demir [email protected] Alıntı
Φ helindem Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2008 YABANCI UYRUKLU PKK’LILAR PKK terör örgütü, iddia ettikleriyle hiçbir ilgisi olmayan, lider kadrosunun kişisel çıkarlarını tatmin için ülkemiz ve halkımız hakkında uzun vadeli emelleri ile bölgesel beklentileri bulunan ve Türkiye düşmanı bazı dış güçler tarafından kiralanmış, halkımızın huzur ve güvenini sarsarak güçlenmemizi, gelişmemizi frenleme vazifesinin taşeronluğunu yüklenen bir eşkiya ve caniler grubudur. Bingöl’de ölü olarak ele geçirilen 10 PKK’lı teröristin çoğunun yabancı uyruklu çıktığı, teröristlerin sığınağında ele geçirilen silah ve belgelerin, terör örgütüne yardım ve yataklık edenleri ele verdiği belirtildi. Terör örgütü PKK’nın para vaadiyle Avrupa, Rusya ve Ermenistan’dan devşirerek dağa çıkardığı teröristlerdeki artış, Bingöl’de yapılan operasyonla bir kez daha gözler önüne serildi. Geçen haftalarda Bingöl kırsalında ölü ele geçirilen 10 terörist hakkında bilgi veren yetkililer, çoğunun yabancı uyruklu ve sünnetsiz olduğunu açıklarken, teröristlerin başta Mayıs 2007’de ormanda ağaç kesen 4 kişiyi öldürmek üzere pek çok kanlı eyleme karıştıklarının belirlendiğini söylediler. “Star” gazetesinin haberine göre, operasyon sırasında örgütün Bingöl yapılanmasına ilişkin belgelerle çok sayıda doküman ele geçirildiği belirtilerek, yaklaşık 7 bin militanı olduğu tahmin edilen terör örgütünün üçte birinin yabancılardan oluştuğu vurgulandı. Şırnak ve Bingöl’de geçen yıl ölü olarak ele geçirilen 7 teröristin de yabancı uyruklu çıktığı, 2006’da Bingöl’de yakalanan 14 teröristten 6’sı, Gümüşhane’de yakalanan 7 teröristin 4’ünün de yabancı olduğu, PKK’da en fazla Suriye uyruklu yabancı teröristin bulunduğu kaydedildi. Dış güçler tarafından desteklendiği bilinen bölücü terör örgütü PKK’nın, bugün halâ bazı ülkelerde varlığını sürdürmesi gerçekten dehşet verici olarak görülmelidir. Bugün birçok ülke PKK’yı terör örgütleri listesine dahil etmişken, 6 Şubat 2008 tarihli Türkiye gazetesinde yayınlanan bir haberde bahsedildiği gibi PKK’nın Almanya’da 190’a varan yan kuruluşu ile cirit attığı, haraç toplayıp, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı, Almanya’da 7 eyalette teşkilatlanan örgütün Avrupa Cephe Merkezi’nin bu ülkeden yönlendirildiği, zorla dergi, kitap satma, aidat ve bağış toplama, Türklere ait iş yerlerini kundaklayarak maddi zarar verme gibi eylemlerde bulunduğu yönündeki bilgiler, küresel bir tehdit olarak görülen terörizme gereken duyarlılığın gösterilmediğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Terörizmin yürekleri yaktığını bile bile terör örgütü PKK’yı destekleyen, teröristleri ülkelerinde barındırmaya devam eden ülkelerin, bir gün bu şiddet ve kanın kendilerine geri dönebileceği hesabını yapmadıkları anlaşılıyor. Helin Demir [email protected] Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.