Φ godzilla Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2008 Paul Davis, “Bilim İnsanı Tanrı’ya yaklaştıran en güvenli yolllardan biridir”diyor . Kimileri için tersi de geçerli olsa, araştırmalar sonucu bulunan çok sıfırlı sayılar, sonsuz uyum hatta uyumsuzluklar arasındaki denge pek çok kişi için Tanrı’nın varlığının ispatı. Bilimin geldiği, geleceği son noktanın, insan bilincinin kavrayabileceği son nokta olması ne kadar trajik değil mi? Akşam ın yazı dizisinde bu cümle ilginç geldi bana... -------------------- inandığın şey inanmadığına götürüyor mu ??? Alıntı
Φ Artropod Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2008 Hiçbir şizofren kendisinin şizofren olduğunu kabul etmez.'Bilimsel' de kişilerin anlayışına ya da anlayamayışına göre kılıklara giremez.Eğer sırf kendi niyetiniz ve aklınıza doğru gözüyle bakarsanız her düşüncenize bilimsel yakıştırması yapabilirsiniz.Ne var ki bilim ve bilimsel doğrular asırlarca süren çalışmalarla özverili kişiler tarafından,bilime çok yoğun bir şekilde emek vermiş,yeni değerler oluşturmuş ve onun bunun arasına haset sokarak nemalanmayan,gerçekten bilgiye ve gelişmeye susamış insanlarca saptanabilir. Alıntı
Φ about.me Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2010 Deve hihakeyesini okuyunca aklıma bu fıkra gibi yaşanmış olay geldi. Buyurun; 1989'da Bayburt "il oldu" ve... Başbakan Turgut Özal "il yaptığı Bayburt'a" gitti. İktidarıyla muhalefetiyle, kadınıyla erkeğiyle, memuruyla işçisiyle, esnafıyla çiftçisiyle Bayburt bayram yapıyordu. Herkes sokağa dökülmüştü. Kesilen koçun, dananın haddi hesabı yoktu. Her kurbandan, Turgut beyin alnına "bir parmak kan" sürülüyordu. Özal terlemişti, kan yüzüne gözüne sızıyordu. Başbakan "savaştan çıkmış gazi" gibi görünüyordu. FEHMİ EMMİ Dr. Ülkü Gökalp Güney "Gümüşhane milletvekiliydi." Bayburt il olunca, Ülkü bey de "Bayburt milletvekili" sıfatını aldı. Özal'ın otobüsü Cumhuriyet Meydanı'na girince... Bayburtlu'nun coşkusu "tavan yapınca..." Kadınlar Özal'ı selamlamak için "balkonlardan sarkınca..." Dr. Ülkü Güney "mikrofonu aldı" ve haykırdı: - Fehmi Emmi, nerdesin? DEVECİ MUSTAFA Fehmi Emmi, Bayburt'un meşhur "devecisiydi." Öldü şimdi onun işini "deveci Mustafa" yapıyor. Ama nerede rahmetli Fehmi Emmi'nin hüneri? TRUVA ATI GİBİ Bayburt'ta deve olmaz. Ama Bayburt'un deve oyunu ünlüdür. Deve "ahşaptan, hasırdan, plastikten, kumaştan" yapılmış bir "makettir." Üstü "deve derisiyle" kaplıdır. Ve "halıyla da örtülüdür." Maket devenin içinde "2 kişi" vardır. Bunlar "açılan göz deliklerinden" dışarıyı görürler ama... "Dışardakiler" onları göremezler. ORKESTRA ŞEFİ Bayburt'ta ne zaman tören, şölen, bayram, şenlik olsa... Bayburt'a ne zaman bir devlet adamı gelse... Deveci Fehmi Emmi "maket deveyle" ortaya çıkar. Elinde bir "sopa" vardır. Sopayı "orkestra şefi gibi" kullanır. Deve de "Bayburt oyunları" oynar. OYNAYAN DEVE Daha sonra İçişleri Bakanlığı da yapan Dr. Ülkü Güney "Fehmi Emmi nerdesin" diye sesini yükseltince... Fehmi Emmi "sahneye" çıktı. "Uzaktan" deve göründü. "Zıplaya oynaya" Özal'ın otobüsüne yaklaşmaya başladı. Semra ve Turgut Özal "oynayan deveyi" görünce "mutluluktan uçtular." SEMRA ÖZAL YALVARIYOR Fehmi Emmi'nin sopası havada daireler çiziyordu. Deve de "danseder gibi" eğilip bükülüyor, kıvrılıp zıplıyor, marifetlerini sergiliyordu. Bu sırada Semra hanımın sesi yükseldi: Turgut, yalvarıyorum sana, bu deve kesilmesin!.. ÖZAL AFFI Başbakan Özal elini havaya kaldırdı. "Herkes sussun" işareti yaptı. Meydan sustu. Deveci Fehmi Emmi esas duruşa geçti. Ve Özal "talimat" verdi: Allah'ın izniyle ben bu deveyi bağışlıyorum... Kesilmesin... Keserseniz gönül koyarım. SAĞOL BAŞBAKAN Tam bu sırada deve "arka ayakları üzerine" kalktı. Başını "Özal'a doğru" uzattı. Ve deve "dile gelip" yeri göğü inletti: - Sağol Başbakanım!.. KIYAMET ALAMETİ Devenin "sağol Başbakanım" diye bağırmasıyla... Semra Özal "ay deve dile geldi, bu kıyamet alameti" diye ağlamaya başladı. Turgut Özal "bu nasıl iş" diye heyecanlandı "mikrofonu fırlattı." Bakanlar "bir yana kaçıştılar." Bayburtlular'a gelince... "Gülmekten millet yerlerdeydi." NE OLAYDI... Dün o dönemin popüler isimlerinden Trabzon eski milletvekili Eyüp Aşık "ne deveydi amma" diye anlatırken... Dr. Ülkü Güney de "Fehmi Emmi nasıl da güzel oynatmıştı deveyi" diye konuştu. Bize gelince... Dedik ki: İlginç bir gündü... Kimi korkudan altına etti, kimi de gülmekten. Konuşan devenin hikâyesi Konuşan devenin hikâyesi 24.12.2006 / Sabah Alıntı
Φ about.me Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2010 Konu başlığına gelince; Dünya nüfusu göz önüne alındığında Müslüman olmayan grup daha fazla sayıdadır. Namaz da İslamın bir şartı olduğuna göre, müslüman olmayan ve dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturan kesimden tüm hayvanlar kaçıyor mu yani Yoksa develer kim müslüman kim değil ayırt edebiliyor mu? Alıntı
Misafir Palaman Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2010 Bellllllki bir kişiyi namaza başlatan bu yazı; 286 kişiye 'bu müslümanlar da işte... ' dedirtti. İyi niyetle bile olsa cahil insanların böyle hikayeler yazması sevap mıdır yoksa günah mı? Bu hikayeleri yazan insanların hadis tenkidinden vs. haberleri yok mu da bunun uydurma olduğunu anlamıyorlar. Anlamıyorlarsa neden her işe burunlarını sokuyorlar? Cahillikleri ve iyi niyetleri tüm bunların oluşturduğu zarardan bunları kurtarabilir mi? Bu insanlar benim sinirlerimi bozarak kul hakkına girmediler mi? (vd.) O insanlar forumlarda bunları konuşurlarken malayani yapmış olmadılar mı? Acaba Türkiye'de hayvancılığın sekteye uğramasının nedeni namazlar mı? Uruguay ve Arajantin'de namaza rağbet arttımı veya başladı mı? Bana ne oldu İyi değilim Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.