Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Laiklik  

10 üye oy verdi

  1. 1. Türkiye Cumhuriyeti Laik bir devlet mi?

    • evet
      3
    • hayır
      7


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Çok ilginç bütün yaşananlar.Gerçekten anlayamıyorum.AKP geldi;acaba Malezya mı olcaz korkuları.Galiba Din Devleti olmayla ilgili bir başlıkda(adını yanlış yazmış olbilirim özür)arkadaşımız Zedan çok güzel bir yazıyla zaten öyle bir yapıya sahip olduğumuzu ifade etmişti(yazıyı burada vermek isterdim;yalnız izinsiz vermek doğru olmayacağı düşüncesiyle veremedim.)

Gönderi tarihi:
Verdiginiz verileri saniyorum elestiri anlaminda yaptiniz ki hicbir ayirim yapmadan altalta siralamissiniz.Öncelikle birseyi tespit edelimki altalta siraladiginiz maddelerden bircogu sadece Türkiye'ye özel durumlar degildir.bunlarin hemen hepsi farkli versiyonlarla her ülkede vardir.Ayrica Türkiye'yi elestirirken dikkat ediyorumda sanki Türkiye icin tarihin hicbir sahifesinde bir tehlike yokmuscasinaTürkiye üzerinde oyunlar oynanmamiscasina elestiri yapiyor ve devleti töhmet altina sokuyorsunuz.Hicbir ülkeye demokrasi dediginiz o inci tanesi gökten zembille inmedi.insanlar ve ülkeler demokrasiyi zamana yayarak kazandilar,demokrasi savslari verildi,demokrasi savaslari ile bölücülügü bir tutmayalim.Yani eger bana derseniz ki PKK veya baska bir terör örgütü demokrasi savasi veriyor inandirici olamazsiniz,cünkü gercekler ortada.Türk askerine Fasist devletin askeri cekil Kürdistandan demek demiokrasi savasi degildir.ben burada PKK yi sadece örnek olarak ele aldim.

Tabiiki Türkiyede büyük haksizliklar yasandi ve yasanmakta devam ediyor.Türkiyede 50 yildir bir savas verilmektedir,bu savas nedeni olma veya gerici kalma savasidir.Cumhuriyetin ilani ile Türkiyede yeni bir cigir acilmis cagdas medeniyetin seviyesine gelebilmek icin milli bir seferberlik ilan edilmistir,ama 1950 ile baslayan sürecte Türkiyede bu seferberlik sona ermis,donci siyasetle,Cumhuriyet karsitlarinin elele vermesi ile baslayan sütecte Türkiye adim adim sömürgelestirilmeye calisilmistir.Iste milli bir ekonominin olmamasi,milli bir kükümetin olmamasi,mili bir siyasetin olmamasi nedeniyle Türkyede bazi kesimler kendi cikarlari dogrultusunda ideolojik calismalarini arttirarak bu günlere kadar gelinmis ve sonundada Atatürkcülük ve Laiklik, yerini Amerikanin önerisi ile Ilimli islama birakmaya baslamistir.Olaylari altalta dizmekle biryerlere varamayiz,biryerlere varabilmek icin Türkiye sartlarini cok iyi etüd yapmak gerekir.Bu etüdü yapmadan statistik yapmak,ezbere konusmak gibidir.

Evet biz cok seyler kaybettik,altalta siraladiklariniz asil kaybettigimiz degerlerin bir sonucudur,onlardan hic bahsetmiyoruz.

 

 

saygilarla

 

Ben bunları eleştiri amacıyla yazmadım!Sadece nerden nereye gelindiğini belirtmek için yazdım.Sayın Politika siz bu konuda ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bence bu ülke düne nazaran daha iyi yerlerde!Bu ülke ,bu insanlar, bu halk yani bu topraklar o kadar çok güzelliğe hakediyor ki!

Gönderi tarihi:

Bu ülke düne bakarak daha iyi bir yerde derken neyi kastettiginizi pek anlayamadim,eger bundan Türkiyedeki yönetimin acilimini ima ediyorsaniz ben aksini iddia ederim.Türkiye düne bakarak bugün daha bagimli bir hale gelmistir.Isin en aci yanida insanlarin artik bu bagimliligi kaniksamis olmalaridir.Her dogan ve dogacak olan bebek borclu doguyor yillardir ülkemizde,son 5 yilda ise bu borc katlaya katlaya artarak bizi hertaraftan bagladi.Dincilik almis basini gidiyor,Laiklik zaten yarim yamalak uygulaniyorken artik sadece adi kaldi.medeni olalim diye ugrasirken ortacag kültürünün icinde kaldik.

Birseylere karar vermemiz gerekiyor,ya dinci bir devlet yada Laik bir devlet ikisi bir arada olmayacagina göre karar bizimdir.

Eger bugün daha iyi yerdeyizden kastiniz 12 Eylülle bugünü karsilastirmak ise evet bugün daha iyi bir yerdeyiz diyebilirdik ama maalesef onuda diyemiyoruz,cünkü 20 yildir bu ülke dincilerin ve teröristlerin cirit attigi bir ülke halini aldi.Halkimizi kiskirtmaya calisanlar bunu basaramadikca daha ileri gitmeye basladilar.Bilmiyorum hangi anlamda bugün daha iyiyiz diyebiliyorsunuz,ben hicbir iyilik göremiyorum.Hangi alanda?Ekonomidemi,dis iliskilerdemi,dini yöndemi,egitimdemi?Hangisi sizce daha iyi,yoksa Tayyip Erdogan'in Kürt acilimi mi?

Evet bu ülke ve insanlari daha güzel seylere layiklar,ama nerede o güzel seyler,kim verecek onlari bize?

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Bu ülke düne bakarak daha iyi bir yerde derken neyi kastettiginizi pek anlayamadim,eger bundan Türkiyedeki yönetimin acilimini ima ediyorsaniz ben aksini iddia ederim.Türkiye düne bakarak bugün daha bagimli bir hale gelmistir.Isin en aci yanida insanlarin artik bu bagimliligi kaniksamis olmalaridir.Her dogan ve dogacak olan bebek borclu doguyor yillardir ülkemizde,son 5 yilda ise bu borc katlaya katlaya artarak bizi hertaraftan bagladi.Dincilik almis basini gidiyor,Laiklik zaten yarim yamalak uygulaniyorken artik sadece adi kaldi.medeni olalim diye ugrasirken ortacag kültürünün icinde kaldik.

Birseylere karar vermemiz gerekiyor,ya dinci bir devlet yada Laik bir devlet ikisi bir arada olmayacagina göre karar bizimdir.

Eger bugün daha iyi yerdeyizden kastiniz 12 Eylülle bugünü karsilastirmak ise evet bugün daha iyi bir yerdeyiz diyebilirdik ama maalesef onuda diyemiyoruz,cünkü 20 yildir bu ülke dincilerin ve teröristlerin cirit attigi bir ülke halini aldi.Halkimizi kiskirtmaya calisanlar bunu basaramadikca daha ileri gitmeye basladilar.Bilmiyorum hangi anlamda bugün daha iyiyiz diyebiliyorsunuz,ben hicbir iyilik göremiyorum.Hangi alanda?Ekonomidemi,dis iliskilerdemi,dini yöndemi,egitimdemi?Hangisi sizce daha iyi,yoksa Tayyip Erdogan'in Kürt acilimi mi?

Evet bu ülke ve insanlari daha güzel seylere layiklar,ama nerede o güzel seyler,kim verecek onlari bize?

 

 

saygilarla

Ben böyle düşünmüyorum; hem neden hemen kürtlere getirdiniz olasyı anlamadım.Bakın konumuz ne AKP nede Kürtler.Bana sorarsanız AKP nin kürt açılımı yaptığını da düşünmüyorum.Açılım demek kalkıp afla mafla,silahla olmaz;bölge halkımı ekonomiyle yola getirmeyle olmaz.Bunlar konumuz dışında.Evet ya laik olursunuz ya dindar.Ama biz ne laik olmayı becerebildik nede dindar!Dincililkte ki kastınızı anlayamadım doğrusu.Sayın Politika siz yada bizler şunun farkında olamlıyız;din ne bireydir nede dini din haline getiren zihniyettir.Laiklik ne bir dindir nede bir ideolojiye indirgenecek bir kavram.Ve bu ülke Osmanlının mirası;bu sancıları daha nice kuşaklar çekecektir.!

Gönderi tarihi:
-http://www.youtube.com/watch?v=VepV4Ac_rNM-

 

Bu adamı seçenler mi laik?

Bu mu sizin laiklik anlayışınız?

%46 bu adama oy vermedi mi?

Neyin hesabındasınız ki?

İzleyin, hesaplayın, ankete gerek yok.

 

 

BOP'un maymunu olmamızdan ve Malezyalılaştırılmak istendiğimizden olabilir mi sayın maviolmayangökyüzü?

Sınır ötesi harekat için 5 Kasım'ı beklememizden olabilir mi sayın maviolmayangökyüzü?

Demokrasinin amaç değil de araç olmasından olabilir mi sayın maviolmayangökyüzü?

Şeyhlerin/kralların ayaklarına kapanan, saygısızlıklara şeref madalyası takanların varlığından olabilir mi sayın maviolmayangökyüzü?

Sanatın içine tükürenlerin kıymet bulduğu bir toplum olmamızdan olabilir mi sayın maviolmayangökyüzü?

Dış borcun, cari açığın patladığı, cumhuriyet tarihinin cari açık rekoru kırılmasından olabilir mi sayın maviolmayangökyüzü?

Borsanın %70'inden fazlasının, bankaların bir çoğunun, stratejik bir çok kamu kurumunun yabancıya peşkeş edildiğinden olabilir mi sayın maviolmayangökyüzü?

 

Hala anlayamadıysanız, ben memnuniyetle devam edebilirim.

 

 

Güzel, kısmen haklısınız. Haksız olduğunuz kısmı izah edeyim. AKEPE hükümetinin ilk 3 yılda dış borcu 30 milyar dolar, iç borcu 85 milyar dolar DAHA artırmayı başardığını biliyor musunuz? Borçlu olmak başka birşeydir sayın maviolmayangökyüzü. Ama borcu katlamak apayrıdır. Bunu yaparken de bu paraların kimlere yedirildiği çok çok önemlidir.

 

Bakınız bu takla olayını detaylandırayım. Eski bir makaleden alıntıdır.

 

Ankara Ticaret Odası (ATO) hazırladığı “59. Hükümetin 3 Yıllık Karnesi” raporunda AKP hükümetinin 3 yıllık dönemi değerlendirildi. Rapora göre, hükümetin göreve geldiği günden bu yana iç ve dış borç stoku 116.9 milyar dolarlık arttı. 2002 yılında 3 bin 214 dolar olan kişi başına düşen borç miktarı ise 4 bin 666 dolara çıktı. 2002 yılında 130.2 milyar dolar olan dış borç, 2005 yılı Haziran ayı itibariyle 161.8 milyar dolara yükseldi. 2002 yılı sonunda 91.7 milyar dolar olan iç borç stoku ise 2005 yılı Ağustos sonu itibariyle 177 milyar dolar oldu.

Cari açık, hükümetin 3 yıllık karnesindeki ''en kırık not''u oluşturuyor. 2002 yılında 1.5 milyar dolar olan cari açık, 2003 yılında 8 milyar dolara, 2004 yılında ise 15.5 milyar dolara, 2005 Ağustos sonu itibariyle de 15.7 milyar dolara çıktı. Ekonominin en kırılgan noktasını oluşturan cari açık, 59.hükümet döneminde 10.4 kat artmış oldu.

 

Bu işin sadece ekonomik tarafı. Rakamlar sizi kendinize getirir umarım.

 

 

***************** "Cesaret bile edilemez" dediğiniz şey gerçekleştiği için bu ülkenin caddelerinde meydanlarında milyonlar yürüdü. Asker bile endişesini söyleme ihtiyacı hissetti de, muhtıra tartışması çıkmadı mı? Siz neyden bahsediyorsunuz bana? Bilerek mi yazıyorsunuz, çala kalem mi gidiyorsunuz inanın anlayamıyorum.

 

Benim mantığım Türkiye'nin şeriatla yönetilebileceğini tabii ki almaz, memlekette son Atatürkçü vatandaş kalana kadar da almayacak.

 

Siz benim ne sorduğumdan önce bu ülkede neler oluyor onu takip edin. Sorularıma cevap vermenizi beklemiyorum artık. Eksik olsun.

 

 

Pardon ama ben gereken cevabı almadım :(

 

 

Dindarda olabilirdik Laikte olabilirdik neden olamadigimizi tartismiyorum ama hala neden iyi günlerde oldugumuzu yazmadiniz veya ben anlayamadim.

 

 

saygilarla

 

 

Al benden de o kadar!

 

maviolmayangökyüzüne göre;

derdimiz kürtler değil.

ekonomik durumumuzun gelişimi de değil. (ki negatif yönlü olmasına rağmen)

akp hiç değil.

laiklik de değil.

dincilik de.

malezyalılaştırılmaya çalıştığımız ise bir mitolojik hikaye.

BOP dediğin tek dişi kalmış canavar herhalde, onu da geçtik.

 

Bu kadar örnekledik, hala nasıl daha iyi bir günü yaşıyoruz ben hiç anlamadım. Beter olanı gösterip, kötüye razı mı edelim bu memleketi?

Yazıktır.

Gönderi tarihi:
Al benden de o kadar!

 

maviolmayangökyüzüne göre;

derdimiz kürtler değil.

ekonomik durumumuzun gelişimi de değil. (ki negatif yönlü olmasına rağmen)

akp hiç değil.

laiklik de değil.

dincilik de.

malezyalılaştırılmaya çalıştığımız ise bir mitolojik hikaye.

BOP dediğin tek dişi kalmış canavar herhalde, onu da geçtik.

 

Bu kadar örnekledik, hala nasıl daha iyi bir günü yaşıyoruz ben hiç anlamadım. Beter olanı gösterip, kötüye razı mı edelim bu memleketi?

Yazıktır.

 

Sayın Taylan Abi ben kesinlikle çok güzel bir ülkede yaşadığımıza iddia etmedim.Ben yalnızca ülke elden gidiyor söylemini biraz garipsedim.Bu ülkede ters giden çok şey var;bunun farkındayım.Yalnız şununda farkında olmalıyız ki;benim yaşadığım coğrafyada çok şey yitiridi.Malezya diyoruz;biz nasıl bir toplumdan geldik;neleri barındırıyoruz kendi dinamiklerimizde önce bunu anlamak lazım.Başlığı çok iyi hatırlamamak ile beraber;din toplumu olamayacağımızı Sayın Zedan çok iyi açıklamıştı.Zaten biz böyle bir toplumduk.(Yazıyı burada aktarmak isterdim;arkadaşımızdan izinsiz yazıyı kullanmanını doğru olmadığını düşünerek veremedim)Kürt Sorunu veya AKP benim konum değil derken burada sadece Laiklik konusunda ki düşüncelerinizi görmek istediğimi belirtmek istemiştim.

Daha dübn asgari ücrete yapılan 16 YTLlik gülünecek rakamın bende uyandırdığı o 'nasıl adalet bu ya!' izlenimimden sonra herşeyi toz pembe görmek de ne demek!Ya da dediğiniz gibi hergün borçlu doğmak/ekonomik bağımsızlığı bir ütopyaya dönüştürmek.Siz bir yazınızda ''devlet baba'' demiştiniz;o her zaman olmalı,bize güven vermeli.Maalesef benim devletim içi boşaltılmış kurum ve kuruluşlarıyla dün ne ise bugün odur.

Dindarda olabilirdik Laikte olabilirdik neden olamadigimizi tartismiyorum ama hala neden iyi günlerde oldugumuzu yazmadiniz veya ben anlayamadim.

 

Evet dindar da olamadık alikde.Daha güzel herşey çünkü bugün herkes demokrasiye daha çok güveniyor.Bazı şeyleri tartışırken daha korkusuz.En önemlisi benim halkım düne nazaran daha dolu! Saygılar arkadaşlar...

Gönderi tarihi:
Ben yalnızca ülke elden gidiyor söylemini biraz garipsedim.

 

Neden ki? Daha dün "Atatürk Cumhuriyeti yıkılmalıdır" diyen insanlar bugün tüm devlet organlarını işgal etmiş durumdalar...

 

Bunu görmek çok mu zor? Hadi Taylanabi tarafından verilen örnekleri geçelim. Bu nedir?

 

Dindarda olabilirdik Laikte olabilirdik neden olamadigimizi tartismiyorum ama hala neden iyi günlerde oldugumuzu yazmadiniz veya ben anlayamadim.

 

Ben de bunu çok garipsedim. Hadi bir zahmet anlatın da anlayalım nasıl iyi günlerde olduğumuzu...

 

Maalesef benim devletim içi boşaltılmış kurum ve kuruluşlarıyla dün ne ise bugün odur.

 

Ha şimdi anladım....

 

- Ya ülkenin durumu berbat

- Boşver eskiden de böyleydi, haline şükret....

 

- Ya ülkenin durumu berbat, durum kötüye gidiyor...

- Boşver eskiden de böyleydi, çoğu zaman kötüye gitmiştik. Bişe olmaaaazzzzz.....

 

- Ya ülke elden gidiyor...

- Boşver daha gitmedi (Son günlerimizi yaşıyoruz ve daha gitmedi evet)

 

Bu ülke insanı geçmişinden ders alamıyor ve geleceğini bu yüzden düzeltemiyor.

 

Nasıl mı?

 

Hani bir laf vardır: "deveyi diken" diye... Bizim insanımız hakareti seviyor, kazıklanmayı seviyor, soyulmayı seviyor, hakaret edene aşık oluyor, çalıp çırpanı çalışıyor gözüyle görüyor. Aranıyor yani aranıyor... Olaylardan ders çıkaramıyor ki... Kaderine boyun eğmiş, ne yapsın?

 

İşte bu zihniyet yüzünden "ülke dün de kötü durumdaydı, bir şey olmaz" lafları bir türlü son bulmuyor... Ama bana sorarsanız, Türkiye, tarihinde en tehlikeli dönemden geçiyor. Ama boşverin bişe olmaaazzzzz. Olsa ne olur boşveriiiinnnn....

Gönderi tarihi:
ama bence bu ülke düne nazaran daha iyi yerlerde!

 

Ya Allah aşkına! Bana örnek gösterin... Maddi olsun manevi olsun bana bir örnek gösterin! Havada olmasın söylemleriniz!

Allah aşkına bir örnek yahu...

 

(sakın enflasyon düşük dolar düşük demeyin de bilinçsizce)

 

Bu ülke ,bu insanlar, bu halk yani bu topraklar o kadar çok güzelliğe hakediyor ki!

 

O örneği verin de bunu daha sonra tartışırız....

Gönderi tarihi:

 

Laiklik konusunu irdelerken tabii ki AKEPE'yi konuya dahil edeceğiz. Nasıl bizim konumuz olamaz?

Laikliğin tanımını değiştirmeye, uygulamasını kaldırmaya, müslüman/laik ayrımı yapmaya çalışan insanların toplantığı çatının adı AKEPE ise, konumuz dahilindedir.

 

Ve bakınız, tekrar etmekte fayda görüyorum çünkü es geçip duruyorsunuz. "Bugünlerde kötüye gidiyoruz" cümlesinin karşılığı "zaten dün de kötüydük" değildir. Ülke geçmişimizde çektiğimiz nice sıkıntılar vardı, bugün onları daha da içinden çıkılmaz hale getiriyorsak, kötü yönetiliyoruz ve birilerine peşkeş çekiliyoruz demektir. Bunu yapan adamlar hele ki sistemin dibine dinamit koyuyorlasa ve takiyyeci kadrosu ile endişelerimizi bize sanki bir ayıpmış gibi yansıtabiliyorlarsa, sorun çok çok daha büyüktür.

 

 

Siz şu üstteki son paragrafı bir kaç kez okuyun. Ülkenin elden gitmesi davul zurna ile, gürültüyle olmaz.

Ne demişti Fethullah?

"Adliyede, mülkiyede, askeriyede arkadaşlarımız devletin can damarları içinde dolaşıp çok ileri gidecekler... Kaymakam iseler vali olacaklar... Yargıç iseler yükselecekler... Erken vuruş yaparlarsa Müslümanların başı ezilir... Türkiye’deki devlet yapısında dengeyi kendi cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır..."

 

"Dengeyi çevirinceye kadar her adım erken..."

İşte böyle yuvarlanıyor Türkiye.

Nur’lu ufuklara doğru...

Tepetakla...

Siz garipsemekten bahsedin. Devam edin devam edin.

Gönderi tarihi:
Ya Allah aşkına! Bana örnek gösterin... Maddi olsun manevi olsun bana bir örnek gösterin! Havada olmasın söylemleriniz!

Allah aşkına bir örnek yahu...

 

(sakın enflasyon düşük dolar düşük demeyin de bilinçsizce)

 

 

 

O örneği verin de bunu daha sonra tartışırız....

Yok enflasyon demeyeceğim;zaten başbakan da başarısız olduk diye itirafda bulunmuş. :D Sayın Yersov yukarda ki yazımda bunu belirtmiştim;kastım düne nazaran daha iyi,bilinçli bir topluma sahip olmamzdı.Sayın Yersov sizde taktir edersiniz ki;toplumsal değişimleri kendisinde barındıran bir dünyadayız.E haliyle toplumlar bu değişimlerle tarihte ki yerlerinde yer alacak.Beni toplumum da değişti.Artık ideolojilere takılmadan insanlara değer vern,tartışan,sürü olmaktan sıkılan bir toplumumuz var.Benim için toplumdan,devletten önce birey vardır;ve eğer birey olarak aşmarsak kendimizi sorunlar bir nebze de olsun çözüme kavuşur!Tüm sorunlar çözülür demek isterdim;ama insan denilen varlıkla bu imkansız!

Gönderi tarihi:
Yok enflasyon demeyeceğim;zaten başbakan da başarısız olduk diye itirafda bulunmuş. :D Sayın Yersov yukarda ki yazımda bunu belirtmiştim;kastım düne nazaran daha iyi,bilinçli bir topluma sahip olmamzdı.Sayın Yersov sizde taktir edersiniz ki;toplumsal değişimleri kendisinde barındıran bir dünyadayız.E haliyle toplumlar bu değişimlerle tarihte ki yerlerinde yer alacak.Beni toplumum da değişti.Artık ideolojilere takılmadan insanlara değer vern,tartışan,sürü olmaktan sıkılan bir toplumumuz var.Benim için toplumdan,devletten önce birey vardır;ve eğer birey olarak aşmarsak kendimizi sorunlar bir nebze de olsun çözüme kavuşur!Tüm sorunlar çözülür demek isterdim;ama insan denilen varlıkla bu imkansız!

 

Hah!

Bu dediklerin beni hayal dünyasına taşıdı aama bir anda uyandım... Nerede o bilinçli toplum yahu?

 

Bu arada, yazılarını takip etmediğimden olsa gerek, benim toplumum da demek ne demek? Anlayamadım da... Siz başka bir ülkenin insanımısınız?

Gönderi tarihi:
Hah!

Bu dediklerin beni hayal dünyasına taşıdı aama bir anda uyandım... Nerede o bilinçli toplum yahu?

 

Bu arada, yazılarını takip etmediğimden olsa gerek, benim toplumum da demek ne demek? Anlayamadım da... Siz başka bir ülkenin insanımısınız?

O benim toplumum derken bu toplumdan bahsettim.Ağız alışkanlığı kusura bakmayın.Aynı toplumda yaşıyoruz.Bilinçliyi niye bu kadar hayal alemiyle özdeşleştirdiniz anlayamadım.Eğer AKP nin aldığı%46 oran olarak değerlendiriliyorsa bunu toplumda değil;toplumu o noktaya getiren etmenlerden aramalı!Yok eğer gerçekten küçümsenen yada yanlışları ile var olan bir toplumsa bahis;suçu biraz da kendimizde aramak lazım!

Gönderi tarihi:
Dindarda olabilirdik Laikte olabilirdik neden olamadigimizi tartismiyorum ama hala neden iyi günlerde oldugumuzu yazmadiniz veya ben anlayamadim.

 

 

saygilarla

Sayın Taylan Abi iletinizi değiştirdiniz galiba;özür dilerim az önce ayukardaki iletiyi özellikle belirtmediğimden dolayı oluşan bir ifade hatası vardı.Alıntı yerine kopyalama yaptım da!

Gönderi tarihi:
Sayın Taylan Abi iletinizi değiştirdiniz galiba;özür dilerim az önce ayukardaki iletiyi özellikle belirtmediğimden dolayı oluşan bir ifade hatası vardı.Alıntı yerine kopyalama yaptım da!

 

İlk gördüğümde çok anlamsız geldi zaten :) Rica ederim bu arada. İş kazası diyelim, herkesin başına gelebilir.

Gönderi tarihi:

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara

28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan ve Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve kimilerince bir dönüm noktası olan kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan tartışmalı süreçtir.

 

28 Şubat Süreci, sürecin önde gelen komutanlarınca "Demokrasiye bir balans ayarı olarak" tanımlanmış ve basında ve kamuoyunda sık sık "postmodern askeri bir müdahale" olarak anılmıştır. Bizat sürecin önderlerindne olan Çevik Bir de süreci "Postmodern askeri bir müdahale" olarak tanımlamıştır.

 

 

Gelişim süreci [değiştir]12 Eylül Darbesi sonucu ortaya çıkan siyasetin etkisiyle 1980 ve 1990'larda sağ partiler giderek güçlenmiş ve bunun sonucu olarak Refah Partisi 1995 genel seçimlerinde siyasette güçlü duruma gelmiştir. 1996 yılında, seçimlerin ardından kurulan DYP - ANAP hükümeti kısa sürede dağılmıştır. Bunun üzerine TBMM'de birinci parti durumunda olan RP ile DYP arasında kurulan 54.hükümet, 8 Temmuz 1996'da TBMM'de yapılan oylamada güvenoyu almayı başarmıştır.

 

28 Şubat 1997 Cuma günü yapılan MGK Toplantısı'nda radikal dinci faaliyetlere ilişkin bir MİT raporu ele alınmıştır. Bu rapordan yola çıkarak alınan kararlar için bir çeşit "sivil muhtıra" yorumu yapılmıştır. Türk siyaset tarihine 28 Şubat Kararları olarak geçen kararlar Türk siyasi tarihinde önemli değişikliklere neden olmuştur.

 

 

Olaylar [değiştir]Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 28 Şubat kararlarının ardından gelişen olaylar şöyledir:

 

Başbakan Necmettin Erbakan'ın 'havada yakıt ikmali' olarak tanımladığı başbakanlık görevini hükümet ortağı DYP genel başkanı Tansu Çiller'e vermek amacıyla 18 Haziran 1997'de istifasını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sundu. Ancak Demirel, hükümet ortaklarının arasındaki protokolü dikkate almayarak hükümeti kurma görevini ANAP genel başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. 12 Temmuz'da Mesut Yılmaz başkanğında ANAP - DSP - MHP arasında kurulan 55. hükümet TBMM'den güvenoyu aldı.

 

MGK'nun 28 Şubat kararlarının ardından özellikle 18 Nisan 1999 seçimlerine kadar süren zaman diliminde 14 Ağustos 1997'de 8 yıllık kesintisiz eğitim kanunu TBMM’de kabul edildi. Bu kanunla İmam Hatip Liseleri dahil Meslek Liselerinin ortaokul bölümleri kapatıldı.

 

21 Mayıs 1997'de Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'ın, Anayasa Mahkemesi'nde Refah Partisi için açtığı kapatma davası 1 yıl sonra sonuçlandı. 17 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi, Refah Partisi'nin, "laik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri saptandığından" içerikli gerekçeyle kapatılmasına karar verdi. RP'nin mallarının Hazine'ye devredilmesi de kararlaştırıldı. Necmettin Erbakan ve 6 partilinin beş yıl süreyle parti üyeliği yapması yasaklandı.

 

1998 Kasım ayında eski RP'li İstanbul Büyükşehir belediye başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı düşürüldü.

 

Yeraltı irticai faaliyette bulunduğu iddiasıyla Aczimendi grubunun lideri Müslüm Gündüz 1997'de IBDA-C örgütünün lideri Salih Mirzabeyoğlu'da 1998'in son günlerinde İstanbul'da yakalandı. Daha sonra Başbakanlık Takip Kurulu ve Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarından hazırlanan rapora göre, güvenlik ve istihbarat birimleri, 1997'de 2 bin 956 kişiyi, 1998'de ise 4 bin 420 kişiyi "irticai faaliyetlere katıldıkları" gerekçesiyle gözaltına aldı.

 

28 Şubat süreci sırasında TSK içinde dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı yerine iki ismin; dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir ile Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak'ın adları daha çok ön plana çıktı. 2001 yılında bir televizyon programın katılan döneminin Genelkurmay Genel Sekreteri emekli Tümgeneral Erol Özkasnak, 28 Şubat süreci'ni "post-modern bir darbe" olarak tanımlayan bazı yazarları haklı bulduğunu söyledi

İktidarlar bayrağı kapar kapmaz taşları yerlerinden oynatırlar;o taşları kendilerince olması gereken yerlere bırakırlar.Kurum ve Kuruluşlarıyla bu yapı taşları ile var olurlar.Kadrolaşma,kendi kurallarıyla oynama...Bunların farkındayım.Ama şunun da farkındayım; bu ülke de 28 Şubatları,öncesi ve sonrası ile vardı...

Bu arada iş kazasına olan anlayışınızdan dolayı teşekkür ederim.Biraz zor çözdüm;ama olsun çözdüm!

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.