Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ahlak nedir


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

ahlak nedir ..gerekliliği nereden kaynaklanır..ahlakın sınırlarını değişir ve değişmez yanlarını tespit etmek mümkün müdür...

 

'' ahlak, filozoflar tarafından geliştirilmiş ya da keşfedilmiş normlar değildir. Esasen ahlak, felsefeden önce varolmuş ve ahlaki değer yargıları kendiliğinden oluşmuştur. Ancak felsefe ile birlikte “iyi olan nedir?”, ya da “kötü olan nedir?”, “hangi eylem ve davranışlarımız doğru (yanlış) ve ahlaki (gayriahlaki) dir?” türünde sorular üzerinde durulmuştur. Eski Antik Çağ Yunan Düşüncesi’nden günümüze değin bir çok filozof ahlak konusuna olan felsefi yaklaşımını ortaya koymaya çalışmıştır. Böylece Ahlak Felsefesi adı verilen bir disiplin doğmuştur. Ahlak felsefesi ile yakınlık arzeden bir diğer disiplin ise Aksiyoloji’ dir. Aksiyoloji, değer yargılarının özünü ve niteliklerini araştıran ahlak disiplinidir''

bilim ahlaki ilkeler koymaz..varolan üzerinde incelemeler ve tespitler yapar...bilimin neyin iyi kötü ya da doğru yanlış olduğunu tespitten ziyade var olan durumların incelenmesi olarak ahlak konusuna yaklaştığını söyleyebiliriz...

Gönderi tarihi:

Prof. Dr. C. C. Aktan

 

“Biz: Ey Adem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet meyvelerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.”

 

Kur’an-ı Kerim

 

Bakara:35

 

“Bir gün ormanda bir ses işittik. Kim olduğunu aradık fakat bulmadık.

 

Adem, bu sesi daha önce de işittiğini ancak, sesin nereden geldiğini farkedemediğini söyledi... Adem, bunun Tanrı olduğunu söyledi... Tanrı, bizim o ağaçtan meyve yemememizi, eğer yersek kesinlikle öleceğimizi bildirmişti... Adem, onun iyilik ve kötülük ağacı olduğunu söyledi.

 

“İyi ve kötü mü?

 

“Evet.”

 

“O ne demek?”

 

“Ne ne demek?

 

“İyi ne demek?

 

“Bilmiyorum. Nasıl bilebilirim ki?”

 

“Peki, o zaman kötü ne demek?”

 

“Bir şeyin adı olduğunu sanıyorum, fakat ne olduğunu

 

bilmiyorum.”

 

“Fakat Adem, onun ne olduğunu sen bilmelisin.”

 

Benim neden bilmem gerekiyor?” Onu hiç görmedim ki, ben görmediğim şeyin nasıl olacağını nasıl bilebilirim ki?”

 

Mark Twain[1]

 

Tüm insan neslinin babası ve anası olarak kabul edilen Adem ve Havva’nın ilk defa “iyi” ve “kötü” ile nasıl karşılaştıklarını anlatan yukarıdaki sözler bugün bizim “ahlak” olarak adlandırdığımız konuları çok sade olarak ortaya koymaktadır.

 

Ahlak, insan ilişkilerinde “iyi” ya da “doğru” veyahut “kötü” ya da “yanlış” olarak adlandırdığımız değer yargılarını ifade eder. Ahlak kavramını Katip Çelebi ünlü Keşfu’z-zunun adlı eserinde şu şekilde tanımlamaktadır:

 

“Ahlak ilmi faziletler ve reziletler ilmidir ki, nefsi faziletlerle süsleme ve reziletlerden koruma yollarını gösterir.”

 

Gerçekten de, Katip Çelebi’nin tanımı ahlak kavramını çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

 

Ahlak, bir sosyal bilim dalı olarak toplum içerisinde oluşmuş örf ve adetlerin, değer yargılarının, normların ve kuralların oluşturduğu sistem bütününü inceler. Bu sistem bütünü; bir bireyin, bir grubun ya da tüm toplumun doğru ve yanlış davranışlarını belirler ve yönlendirir.

 

Ahlak bilimi içerisinde incelenen başlıca konular ise şunladır:

 

· İyi ve kötünün ayırdedilmesi,

 

· Doğru ve yanlışın belirlenmesi,

 

· İnsanın yapması gereken ya da insanlardan yapılması beklenen davranış ve eylemlerin tespit edilmesi,

 

· İnsanların yapmaması gereken ya da insanlardan yapılmaması istenen davranış ve eylemlerin tespit edilmesi,

 

Ahlak bilimi özetle, ahlak kurallarını ele alan bir disiplindir. Ahlak kurallarının temel özelliklerini ise şu şekilde özetlemek mümkündür:

 

· Ahlak kuralları, belirli bir kişi, grup ya da toplum için geçerli olan değer yargılarıdır. Ahlaki kurallar genel geçerliliğe sahip değillerdir. Bir başka ifadeyle, neyin doğru, neyin yanlış, neyin iyi ya da kötü olduğu kişiden kişiye, gruptan gruba ve nihayet toplumdan topluma değişebilir. Örneğin, bir kişi için doğru olan, diğeri için doğru olmayabilir. Özetle, ahlak kuralları subjektif , yani kişiden kişiye değişen değer yargılarını ifade eder.

 

· Ahlak kuralları, belirli bir yerde geçerli olan değer yargılarıdır. Herkes için genel geçerliliğe sahip ahlaki kurallar olmadığı gibi her yerde genel geçerliliğe sahip ahlaki kurallar da yoktur. Bununla birlikte, bazı davranış ve eylemlerin (örneğin, yalan söyleme, hırsızlık yapma vs.) herkes tarafından ve her yerde kabul edildiğini söylemek mümkündür. Burada ifade edilmek istenen tüm ahlak kurallarının her yerde geçerli olmadığıdır.

 

· Ahlak kuralları, belirli bir zamanda geçerli olan değer yargılarıdır. Bugün geçerliliği olan bir ahlak kuralı, önemini zamanla kaybedebilir , hatta değersiz olabilir.

 

Ahlak insanlararası ilişkilerde nasıl davranılması (ya da nasıl davranılmaması) gerektiğini gösteren kendiliğinden oluşmuş (spontan) ve hazır bir değer yargıları sistemidir. Ahlak kuralları kendiliğinden oluşur, ancak daha sonra “hukuk kuralı” haline dönüşebilir.

 

Bu açıklamalarımız çerçevesinde ahlak kavramını daha bilimsel olarak şu şekilde tanımlamamız mümkündür. Ahlak, toplumsal yaşamda, belirli kişi, grup ya da toplum için belirli zamanda ve belirli bir yerde geçerli olan (ya da geçerli olması beklenen) değer yargılarının, örf, adet, norm ve kuralların oluşturduğu bir sistem bütünüdür.

 

Yukarıdaki tanım bazı açılardan eleştirilebilir ve doğru bulunmayabilir. Ancak şu kadarını söyleyelim ki, ahlak; “iyi” ve “kötü” yü araştıran alandır.

 

arkadaşlar asıl çetrefilli olan neyin doğru neyin yanlış olduğunu tespitte ölçülerin belirlenmesi...qobjektif ya da subjektif ahlak mı...

Gönderi tarihi:

“iyi ahlak için iyi yasalar gereklidir. Yasalar da iyi ahlak olmadan korunamaz.”

 

Niccolo Machiavelli

 

Hukuk ve ahlak arasındaki benzerlik ve yakın ilişkiden önce ikisi arasındaki farklılığı ortaya koymak gereklidir. Hukukun amacı adaleti gerçekleştirmektir. Buna karşın ahlakın amacı “iyi” yi gerçekleştirmek, ya da iyiye ve doğruya ulaşmaktır. İnsanlık tarihi boyunca temel ahlaki değerlerin bir çoğu zaman içerisinde hukuki norm haline gelmiştir. Kanunlar genellikle yapılmaması gereken insan eylem ve davranışlarını belirlemiş ve sınırlamıştır. Bir başka ifadeyle, insanların eylem ve davranışlarının ahlaki ölçüleri, hukuksal norm haline dönüştürülmüştür. Ancak hukuk ve ahlak arasında öteden beri bir çatışma süregelmektedir. Temel sorun şudur; acaba ahlaki değer yargılarının temel koruyucusu hukuk mu olmalıdır? Devlet bir takım kurallar koyarak ahlaki tesis edebilir mi?

 

Hukuk insanların gerek birbirleri ve gerekse devletle olan ilişkilerinde uyulması gereken kuralları belirler ve bunları yaptırıma bağlar. Hukukta “yaptırım gücü” toplumda yanlışları ve kötülükleri cezalandırır. Bu bakımdan hukuk kuralları ile ahlaki değerler korunabilir. Ancak, sorun her zaman bir kanun ile çözümlenmeyebilir. Kanunun gücü bazen belirli kişi ve/veya gruplara karşı etkili olmayabilir veya işletilemeyebilir. Bu bakımdan ahlakın tesisi, kanun dışında vicdan ile de yakından ilişkilidir. Vicdan, ahlaki değer yargılarını bir yaptırım gücü olmaksızın korur ve gözetir.

 

Ahlak ve hukuk arasındaki benzerlik ve farklılıkları da kısaca ele almakta yarar bulunmaktadır. Ahlak ve hukuk arasında başlıca farklılık ve benzerlikler şunlardır: (Bkz: Tablo-1.)

 

· Hukuk kuralları, insanların davranış ve eylemlerini düzenler ve bazı sınırlamalar getirir. Hukuk kurallarının yaptırımı sözkonusudur. Ahlak kuralları da insan davranış ve eylemlerini sınırlandırır, ancak hukuk kurallarından farklı olarak ahlak kurallarının yaptırımı yoktur.

 

· Hukuk kuralları yazılıdır. Oysa, ahlak kuralları çoğunlukla yazılı olmayan normlardır. Bu ayrımın günümüz açısından giderek ortadan kalktığını görmekteyiz. Zira günümüzde çeşitli meslekler için ahlak kuralları (code of ethics) giderek yazılı bir hale gelmektedir.

 

· Hukuk kuralları “dışa yönelik”tir. Daha açık bir ifadeyle, hukuk kurallarının amacı insan eylem ve davranışları sonucunda başka insanların zarar görmesini engellemektir. Ahlak kuralları ise daha ziyade “içe yönelik”tir. Ahlak kurallarında kişilerin ya da organizasyonların kendi kendilerini kontrol etmeleri ve ahlaki olmayan davranışlarını sınırlandırmaları geçerlidir.

 

· Hukuk kuralları devlet tarafından oluşturulur. Ahlak kuralları ise devlet yanısıra diğer organizasyonlar tarafından da oluşturulabilir. Örneğin, siyasal ahlaka ilişkin kurallar ve normlar devlet tarafından oluşturulur. Buna karşın, ahlak kuralları devlet tarafından oluşturulacağı gibi bağımsız sivil toplum kuruluşları ve özel organizasyonlar tarafından da oluşturulabilir.

 

· Hukuk, “resmi ahlak kuralları”dır. Ahlak ise hukuk kurallarından farklı olarak genellikle gayri resmi kurallardır. Örneğin, vergi kanunları vergi kaçakçılığını gayri ahlaki bir davranış olarak kabul etmekle kalmaz, aynı zamanda yaptırımlar (hapis cezası, vergi cezası vs.) öngörür. Ahlak ise vergi kaçakçılığının sadece yanlış bir davranış olduğunu belirtir. Yani, hukuk resmi; ahlak ise gayri resmi kurallar bütünüdür.

 

Kaynak: R.P.Misra, “Interdependence of Environmental Ethics and Juristiction Relationships” in: Kriton Curi and et all. 1996. p. 100.

 

Kaynak: C.C.Aktan, Ahlak ve Ahlak Felsefesi, İstanbul: ARI Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği Yayını, 1999

 

ahlakın anlamı vicdana bağımlı...yasalarla ahlaklı insan olunabilamadiği açıktır...ahlakı içsel olarak tanımladığımızda ise karşımıza vicdanın ölçüleri çıkmaktadır..

Gönderi tarihi:
ahlak nedir ..gerekliliği nereden kaynaklanır..ahlakın sınırlarını değişir ve değişmez yanlarını tespit etmek mümkün müdür...

 

'' ahlak, filozoflar tarafından geliştirilmiş ya da keşfedilmiş normlar değildir. Esasen ahlak, felsefeden önce varolmuş ve ahlaki değer yargıları kendiliğinden oluşmuştur. Ancak felsefe ile birlikte “iyi olan nedir?”, ya da “kötü olan nedir?”, “hangi eylem ve davranışlarımız doğru (yanlış) ve ahlaki (gayriahlaki) dir?” türünde sorular üzerinde durulmuştur. Eski Antik Çağ Yunan Düşüncesi’nden günümüze değin bir çok filozof ahlak konusuna olan felsefi yaklaşımını ortaya koymaya çalışmıştır. Böylece Ahlak Felsefesi adı verilen bir disiplin doğmuştur. Ahlak felsefesi ile yakınlık arzeden bir diğer disiplin ise Aksiyoloji’ dir. Aksiyoloji, değer yargılarının özünü ve niteliklerini araştıran ahlak disiplinidir''

bilim ahlaki ilkeler koymaz..varolan üzerinde incelemeler ve tespitler yapar...bilimin neyin iyi kötü ya da doğru yanlış olduğunu tespitten ziyade var olan durumların incelenmesi olarak ahlak konusuna yaklaştığını söyleyebiliriz...

 

 

butun bu kavramlardan gecerek AHLAK bagımsız olmak tır. hıc bır seye hatta bır dıne bıle senı kısıtlayan ve baglayan herseyden uzak ve ozgur olmak tam anlamıyla AHLAKIN dogrulugun tespıtıdır .ote yandan bır AHLAK dusunmek TAKLITCILIGIN ve OTORITENIN hatta otorıter bır gucun eserıdır kı buda butun ınsanları aynı kıvamda tutmanın ve herkesın bır robop gıbı prensıplestırmenın sonucudur kı bunun la AHLAK bırbırının tam zıttıdır.AHLAK demek bır grubun prensıbıne kendını duygusal bır sekılde baglamak ve onunla ozdeslesmek degıldır.AHLAK demek bır dın degıldır AHLAK demek kıyaslamak ve olcusturmek degıldır.AHLAK demek tam bır bagımsızlık ve butunluk ıcınde olmak demektır.bana gore

 

saygılar

Gönderi tarihi:
Prof. Dr. C. C. Aktan

 

“Biz: Ey Adem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet meyvelerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.”

 

Kur’an-ı Kerim

 

Bakara:35

 

“Bir gün ormanda bir ses işittik. Kim olduğunu aradık fakat bulmadık.

 

Adem, bu sesi daha önce de işittiğini ancak, sesin nereden geldiğini farkedemediğini söyledi... Adem, bunun Tanrı olduğunu söyledi... Tanrı, bizim o ağaçtan meyve yemememizi, eğer yersek kesinlikle öleceğimizi bildirmişti... Adem, onun iyilik ve kötülük ağacı olduğunu söyledi.

 

İyi ve kötü mü?

 

“Evet.”

 

“O ne demek?”

 

“Ne ne demek?

 

“İyi ne demek?

 

“Bilmiyorum. Nasıl bilebilirim ki?”

 

“Peki, o zaman kötü ne demek?”

 

“Bir şeyin adı olduğunu sanıyorum, fakat ne olduğunu

 

bilmiyorum.”

 

“Fakat Adem, onun ne olduğunu sen bilmelisin.”

 

Benim neden bilmem gerekiyor?” Onu hiç görmedim ki, ben görmediğim şeyin nasıl olacağını nasıl bilebilirim ki?”Mark Twain[1]

 

Tüm insan neslinin babası ve anası olarak kabul edilen Adem ve Havva’nın ilk defa “iyi” ve “kötü” ile nasıl karşılaştıklarını anlatan yukarıdaki sözler bugün bizim “ahlak” olarak adlandırdığımız konuları çok sade olarak ortaya koymaktadır.

 

Ahlak, insan ilişkilerinde “iyi” ya da “doğru” veyahut “kötü” ya da “yanlış” olarak adlandırdığımız değer yargılarını ifade eder. Ahlak kavramını Katip Çelebi ünlü Keşfu’z-zunun adlı eserinde şu şekilde tanımlamaktadır:

 

“Ahlak ilmi faziletler ve reziletler ilmidir ki, nefsi faziletlerle süsleme ve reziletlerden koruma yollarını gösterir.”

 

Gerçekten de, Katip Çelebi’nin tanımı ahlak kavramını çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

 

Ahlak, bir sosyal bilim dalı olarak toplum içerisinde oluşmuş örf ve adetlerin, değer yargılarının, normların ve kuralların oluşturduğu sistem bütününü inceler. Bu sistem bütünü; bir bireyin, bir grubun ya da tüm toplumun doğru ve yanlış davranışlarını belirler ve yönlendirir.

 

Ahlak bilimi içerisinde incelenen başlıca konular ise şunladır:

 

· İyi ve kötünün ayırdedilmesi,

 

· Doğru ve yanlışın belirlenmesi,

 

· İnsanın yapması gereken ya da insanlardan yapılması beklenen davranış ve eylemlerin tespit edilmesi,

 

· İnsanların yapmaması gereken ya da insanlardan yapılmaması istenen davranış ve eylemlerin tespit edilmesi,

 

Ahlak bilimi özetle, ahlak kurallarını ele alan bir disiplindir. Ahlak kurallarının temel özelliklerini ise şu şekilde özetlemek mümkündür:

 

· Ahlak kuralları, belirli bir kişi, grup ya da toplum için geçerli olan değer yargılarıdır. Ahlaki kurallar genel geçerliliğe sahip değillerdir. Bir başka ifadeyle, neyin doğru, neyin yanlış, neyin iyi ya da kötü olduğu kişiden kişiye, gruptan gruba ve nihayet toplumdan topluma değişebilir. Örneğin, bir kişi için doğru olan, diğeri için doğru olmayabilir. Özetle, ahlak kuralları subjektif , yani kişiden kişiye değişen değer yargılarını ifade eder.

 

· Ahlak kuralları, belirli bir yerde geçerli olan değer yargılarıdır. Herkes için genel geçerliliğe sahip ahlaki kurallar olmadığı gibi her yerde genel geçerliliğe sahip ahlaki kurallar da yoktur. Bununla birlikte, bazı davranış ve eylemlerin (örneğin, yalan söyleme, hırsızlık yapma vs.) herkes tarafından ve her yerde kabul edildiğini söylemek mümkündür. Burada ifade edilmek istenen tüm ahlak kurallarının her yerde geçerli olmadığıdır.

 

· Ahlak kuralları, belirli bir zamanda geçerli olan değer yargılarıdır. Bugün geçerliliği olan bir ahlak kuralı, önemini zamanla kaybedebilir , hatta değersiz olabilir.

 

Ahlak insanlararası ilişkilerde nasıl davranılması (ya da nasıl davranılmaması) gerektiğini gösteren kendiliğinden oluşmuş (spontan) ve hazır bir değer yargıları sistemidir. Ahlak kuralları kendiliğinden oluşur, ancak daha sonra “hukuk kuralı” haline dönüşebilir.

 

Bu açıklamalarımız çerçevesinde ahlak kavramını daha bilimsel olarak şu şekilde tanımlamamız mümkündür. Ahlak, toplumsal yaşamda, belirli kişi, grup ya da toplum için belirli zamanda ve belirli bir yerde geçerli olan (ya da geçerli olması beklenen) değer yargılarının, örf, adet, norm ve kuralların oluşturduğu bir sistem bütünüdür.

 

Yukarıdaki tanım bazı açılardan eleştirilebilir ve doğru bulunmayabilir. Ancak şu kadarını söyleyelim ki, ahlak; “iyi” ve “kötü” yü araştıran alandır.

 

arkadaşlar asıl çetrefilli olan neyin doğru neyin yanlış olduğunu tespitte ölçülerin belirlenmesi...qobjektif ya da subjektif ahlak mı...

 

 

tebrik ederim sayın 4 mevsim

hakikaten konuyu özünden yakalamışsın...

Sanırım ortada anlaşılmayacak hiç bir şey yok...

bütün bunları tesadüfen oluşturabilecekler mi ?

Değerler sistemini kurabilecekler mi ?

evreni bilinçten ve ahlaktan uzak, değersiz bir şey mi sanıyorlar ?

İşte bu evren de, değerler sistemi de Tanrının birer ayeti değil mi ?

ve insanı aciz bırakmıyor mu ?

''Ancak bilginler, tanrıyı gerçek olarak, hakkıyla bilebilir...''

Gönderi tarihi:

Sizin gosterebileciginiz her ayet karsısında, aksini one sure bir kaç sure gosterebilirim, Kur’anda. Ama bunları çok tartıştık.

 

Ahlak konusuna gelince, “Toplum Ahlakı” geliyor aklıma.

 

Turkiye deki Muslumanlar ne zaman anlayacaklar, "Ahlak" dini özgürlükleri sadece Sünni Müslümanlar için değil, Aleviler, Hıristiyanlar ve diğer azınlıklar için de istemektir… bu zihniyet toplum ahlaki gosterir. Bu ahlaki ilkelerin bir gereğidir.

 

Kendi “kabilemizden” olmayan insanların hakkını savununca, siz “misyoner” olmalısınız, siz “kürt” olmalısınız, ve siz “şu” veya “bu” olmalısınız demekle, ahlakları yalnız kendi açımızdan gorebildigimizi duşunurum. Nitekim, benim Kur’anda gordugum, imamlardan duydugum diger “inanc”lara ve “irk”lara saygisizlik gosterilen zihniyetide ahlaksiz buluyorum.

 

Bunu içerliyen, anlayan, benimsiyen bir toplum ahlakli bir toplumdur. Bu (insaniyet) standardlarina gore, yani “kabilemizden” olmayan insanların hakkını savununabilecek bir toplumun "Ahlakli Toplum" oldugunda, Turk Islam toplumlugunun ahlaki nedir sizce? Bilhassa Sivas, Maraş, Malatya gibi olaylari duşunun. Nasil bir toplum durur ve “seyreder” digerlerine olan eziyetleri.

 

Nasil bir ahlaktir bu? Bunu kavrayamiyorum.

Gönderi tarihi:

sayın Suheyla bahsettiğiniz ahlaki değerler ilkel kabile topluluklarında görebilirsiniz.. İslam öncesi topluluklarda sıkça rastlanırdı..

günümüzde de bu tür ırkçı ve faşist değerleri benimseyen kimseler olsa da bu tür ilkelliklerin ortadan kalkması için bütün aydın kimselerin tepki göstermesi gerekir...

kişinin ırkını ve coğrafyasını ve yaşadığı zaman dilimini tercih etmesi mümkün değildir ki ? ben kürdüm o halde daha değerliyim, ben karslıyım daha önemliyim, ben 1920 yılında doğmuşum daha öncelikliyim gibi ilkellikleri savunması ne kadar saçma olur değil mi ?

ve şunu çok önemsiyorum...

''kendi kabilemizden olmayan''... bunu çoğaltın, kendi dinimizden olmayan, kendimiz gibi düşünmeyen, kendi mesleğimizden olmayan, kendi cinsiimzden olmayan....vs...vs... artırın artırabildiğiniz kadar...

yani başkalarının hakkını savunmak...

işte erdem budur, fazilet budur... ahlak budur derim...

demokrasiye giden yol, insan haklarını ve hukuku öncelikli kılacak olan sihirli kelime budur işte...

Sayın Süheyla,

belki de medeni olmanın şartı da budur...

Siz Türk iseniz, kürtlerin hakkını ve doğrularını savunmayı deneyin.. bir kürt de Türklerin haklarını ve değerlerinin varlığını...

ben bir ateistin haklarını ve varlığını korumalıyım... bir ateist de bir dindarın varlığını ve haklarını koruyacak...

ben, beni sokak ortasında joplamak zorunda bırakılan polislerin hakları için yürümeliyim sokaklarda....

Aleviliğin varlığı ve haklı taleplerini sırtlanmalıyım... komşularımı yüceltmeliyim... Amerikalıları değil...

İslam komşuluk hakkını değer ve ahlak olarak öncelemiyor mu ? Kürtler sizin akrabanız değil mi ? Aleviler komşumuz değil mi ?

Ahlak ve Fazilet islamın hepimize tüm müslümanlara, ayırımsız kazandırdığı değerlerdir...

Sivas da, Malatya da, Maraş da... Başbağlar da, Yavi de... Hepimizin kalbinde birer yara değil mi ki ?

Sayın Suheyla; Türk ahlakı yoktur... Türk geleneği vardır ... Kürt ahlakı da olmaz....

Ahlakı üreten, değerleri üreten ırk olamaz... İslam Ahlakı diyebiliriz ki; bu da Türklere ait bir şey değildir... bütün insanlığın ortak malıdır bu... Dikkat edin müslümanların da demedim... çünkü bu ahlaki değerler Ademden beri vardır.. değil mi?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.