Misafir birce Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2007 Malezya Malaysia, bircok bakımdan parcalanmış görünümlü bir ülkedir: Farklı halklar, birbirleriyle kaynaşmadan, zorlamalı bir bicimde bir arada bulunmaktadır. Bağımsızlığı elde ettikten sonra kuruluş döneminde " ırk sorunları" ( özellikle dinsel nedenlerden dolayı birlikte yaşamları çok güc olan Malaysialılar ile Çinlilerin bir arada bulunmasından doğan sorunlar ) öylesine önem kazanmıştır ki, devlet yönetim bakımından da iki ayrı birime ayrılmıştır: Biri Malezya yarımadasında, öbürü, Çin denizinden 700 km güneydoğuda bulunan Borneo adasının kuzeyinde. Jeoloji özellikleri bakımından Malaysia' nın iki " parcası" arasında cok büyük bir fark yoktur: Her ikisi de Güney Asya' dan Okyanusya' ya doğru uzanan dünyanın en geniş kıta sahanlıklarınından biri üstünde yer alır. Son buzul dönemine kadar ( 12 000 yıl önce ) kıta sahanlığı su üstündeyken, kutuplardaki buzların erimesiyle okyanus suları yükselince sular altında kalmıştır, kenarlardaki dağlar, birbirinden ayrı iki sistemin parcalarıdır: Malezya yarımadasında dağların yükselmesi, Himalaya - Sonda sisteminin oluşumu sırasında gercekleşmiştir. Kuzey Borneo' daki dağlarsa Büyük Okyanus' u cevreleyen sistemle bağlantılırdir. Malezya yarımadasının yapısı oldukca yalındır, yaklaşık olarak kuzeybatı - güneydoğu yönünde uzanan, ovalarla cevrili sıradağlardan oluşur. Sıradağlarin başlıcası, yükseltisi hemen hicbir yerde 900 m ' nin altına düşmeyen Orta sıradağdır ( Main Range ), en yüksek noktasını Gunong Korbu ( 2 183 m ) oluşturur, yani başında Kledang ve Benon sıradagları yer alir. Yarımadanın batısında Nakawn, Kedah - Sing - gora ve Bintang sıradağları, doğuda Tahan sıradağları ve Kıyı sıradağları uzanır, yarımadanın en yüksek doruğu ( 2 190 m ) Tahan sıradağlarındadır. Ağır granit kütlelerinin yanı sıra, Malezya yarımadasının her yerinde kalkerli tepelere raslanır. Nüfus, günümüzde ormanları kesilerek tarıma acılmış alüvyonlu vadilerde ( maden yatakları da boldur ) toplanmıştır, kıyı ovaları ( özellikle batı kıyısında 900 km boyunca uzanan ova ) da kalabalıktır. Borneo ' nun kuzeyinde de buna benzer bir durum gözlenir: Ovalar Saravak ve Brunei topraklarının ancak % 20 sini, Sabah ' ınsa daha da az bir bölümünü kaplarlar, en yüksek noktalarının yükseltisi 4 175 m ' yi bulur. Bütünüyle ekvator kuşagının üstünde yer alan Malaysia' da muson tipi bir iklim egemendir, ama yer yer değişik özellikler gösterir. Nemli ve genellikle değisken hava akımları, her mevsimde asağıdan yukarı doğru yükselerek bol yağislara neden olurlar: Düzenli olan yağışlar en cok ekim aralık ayları arasında düşer, kurak mevsim yoktur. Hava sıcaktır ve mevsimlere bağlı değişiklikler görülmez ( Singapur' da en sıcak ay ortalaması 25° C - 30° C en soğuk ay ortalaması 23° -29° C ) . En büyük sıcaklık farkları gündüz ile gece arasındadır. Muson rüzgarlarının güneybatıdan ( hazirandan eylüle kadar ) ya da kuzeydoğudan ( ekim den marta kadar ) esmesine bağlı olarak, yağısların coğrafi dağılımı değişir. Söz konusu iki dönemde, en bol yağıs alan yerler, dağlarin rüzgarlara acık yamaclarıdır, ara dönemlerde ( muson " tersine" dönerken ) hava değişkendir, her yere sık sık bol yağış düşer. Yerleşme acısından, hava akımlarının yönü de önemli bir etmendir: Yarımadada şiddetli rüzgarlar ve sağanaklar getiren kuzeydoğu musonuna acık doğu kıyısı ve vadileri, Sumatra dağlarının ve Malezya dağlarının kuytuluğundaki batıya dönük yamaclara oranla oldukca ıssızdır. Insanoğlunun uyguladığı tarım teknikleriyle ya da madencilik calışmalarıyla henüz değiştiremediği yerlerde, doğal görünüm Tarih öncesi cağlardakine göre pek değişmemiştir: O zamanlar yağmur ormanları ülkenin aşağı yukarı her yanını kaplardı, günümüzde de Maleysia topraklarının % 60 i hala yemyeşil bir örtüyle kaplıdır. Art arda beş-altı kat bitkinin yer aldığı ( en yükseği 35 - 55 m' yi bulur ) bu örtü, binbir ceşit ağactan oluşur. Irmak ya da deniz kıyılarında, bataklıklarda, kara ile denizin ic ice olduğu yerlerdeyse, kıyıdan 20 kilometre acığa kadar ilerleyen mangrov ormanları agır basar. Alcak kıyılar ve batıdaki ırmakların halicleri, kökleri deniz suyuna alışmış bitkilerle ve egreltiotlarıyla tıkanmıştır, kıyı seridi cesit cesit palmiyeler, vb. ağaclarla örtülüdür. 1 200 m ' den yükseklerde bitki örtüsü dağ tipindedir ve meşe, defne, kestane ağacları boldur, sürekli nem yogunlasarak, " Nebelwald" adı verilen " sis ormanı" nı yaratır, her yan yosunlar ve likenlerle kaplıdır, gür bir ormanaltı bitki örtüsü ( sarmaşıklar, egreltiotlari, orkideler ) gelişmiştir. Bu birbiri icine girmiş bataklık ormanları, vahşi yasamin yer yüzündeki son sığınaklarındandır. Büyük boy memliler ( kaplan, fil gergedan, manda, ayı ) , büyük boy sürüngenler ( yılanlar ve mangrovlarin arasında kaynaşan timsahlar ) , orta boy hayvanlar ( tapir, yabandomuzu, kirpi, geyik ) hic rahatsiz edilmeden yaşarlar. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 1 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 1 Aralık , 2007 Ülke tarihine genel bakış Insanoğlunun Güneydoğu Asya' daki varlığı cok eskilere dayanır, ama Maleysia toprakları cok yakın bir dönemde tam anlamıyla yerleşmeye acılmıştır. Ülkenin ilk halkı ( koyu renk tenli ve kısa boylu yerliler ya da orta boylu Avustralya kökenli halklar ) , tarım teknikleri ve kabile örgütleri çok geri olduğundan, ancak seyrek yerleşme yerleri oluşturabilmişti. I.Ö.2000 yıllarından sonra, Doğu Asya' dan yöreye göc dalğaları başladı: Mogol ırkından gelen, etnik acıdan oldukca karşık bir halk o tarihlerde Borneo' ya yerleşti ( bu halkın soyundan gelen Dayaklar, günümüzde de ülke nüfusunun coğunluğunu oluştururlar ) . Ama alcak bataklıkların da sürekli yerleşmeye acılması, yöreye bazı yeni halkların yerleşmesiyle gercekleşti. Daha ileri bazı tarım teknikleri ( celtik tarlalarının su altında bırakılması: hayvancılık, kücük demir eşyalar yapımı ) bilen bu yeni halklar, ilk kentler ağını düzenlediler ve yetenekli gemiciler olduklarından takımadaya kısa sürede egemen oldular. Böylece, daha ilkel kabileler icerilere doğru püskürtüldüler ve Yenicağ' a kadar tarihin büyük olaylarının dışında yaşadılar. I.S. XV. yy' a kadar bütün Güneydogu Asya, Hint uygarlıgının etkisinde kaldı, ticaret sayesinde yerel prensliklerle ilişki kuran Hintliler onları " hindulaştırdılar". Ama Malezya yarımadası ile Borneo adası bu sürecten pek etkilenmediler, sırasıyla Kampuja ( Kambocya ) krallığının, Sri Vicaya ( Sumatra ) deniz imparatorluğunun, XIV.-XV. yüzyıllarda Cava' da gelişen Macapahit imparatorluğunun boyunduruğuna girdiler. Hint etkisinin güclü olmamasının nedenlerinden biri, denizaşırı yolculukları din adamlarının yasaklamalarının da etkisiyle, hinduların denizcilik alanındaki etkinliklerinin Ortacag sonlarında büyük ölcüde azalmasıydı. Bu arada, Cinlilerin denizden yaptıkları baskılar arttıysa da, Hintli tüccarların yerini, özellikle müslüman gemiciler aldı ve Malezyalılar müslüman tüccarlarla iliskileri sonucunda yavaş yavaş Islam dinini benimsediler. Islam dinin yayılma merkezi Malakka krallığı oldu. XV. yy' in başlarında güclenen bu krallık, yarımadanın her yanına, Sumatra' nin bircok yerine ve Borneo' nun kuzeyinde, Arap Tüccarların uzun süredir canlı ticaret merkezleri kurmuş oldukları Brunei prensligine egemenligini kabul ettirmeyi başardı. Ticaret merkezlerinde, baharat alım satımından büyük kazanc saglanıyor, Guceratli tüccarlar baharatı Hindistan limanlarında Arap tüccarlarına satıyor, mal oradan ya denizyoluyla ya da karadan kervanlarla Doğu Akdeniz' e ulastırılıyor, oradan da Venediklilerin eliyle Avrupa' nın her yanına dağıtılıyordu. Böylece, Islam dinini benimseyen Malaysia, Avrupa' nın ticaret kesimiyle ilişkili geniş bir bütün icinde yer almıs oldu. XVI. yy başlarında Portekizliler, Ortacağ' da Avrupalıların denedikleri en cetin girişimlerden birini gercekleştirmeyi başararak Doğu' nun baharat pazarlarıyla doğrudan ilişki kurdular. 1511 ' de Albuquerque' nin eline gecen Malaysia topraklari, Portekizlilerin Güneydoğu Asya' daki en önemli ticaret üssü haline geldi: Yerel sultanlar aralarında birlesme başaramadikları icin, Portekiz egemenligi yüz otuz yıl sürdü. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 1 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 1 Aralık , 2007 XVI. yy sonlarında yöreye Hollanda tüccarlar da el attılar, müslümanlara kar daha hoşgörülü davrnarak, onları Portekizlilere karsı kışkırttılar ve 16441 ' de Mallakka' ya ele gecirdiler. Yarımadadaki kalay yatakların başarıyla işletmekle birlikte, başlıca ticaret bürolarını Cava ' da actılar. Bununla birlikte Perak, Pahang, Terengganu sultanları ile Achi krallığı ( Sumatra' daki müslüman devleti ) ve yarımadaya son yerleşen halklar ( Buler, Menangkabaular ), arasındaki yerel catışmalardan yararlanarak Portekizlilerindinden cok daha geniş bir alanda egemenlik kurmaya başardılar. Bir süre sonra, ayni sızma tekniği Ingilizler de uyguladılar. Yöreye Selangor Bugleriyle başa cıkamayan Kedah sultanının cağırdıgı Ingilizler, 1786 ' da Penang adasını ele gecirdiler. Singapur' u ( 1819 ) ve Malakka' yi ( 1824 ) ele gecirerek, birkac yıl sonra, " Straits Settlements" adını verdikleri üc sömürgeyi kurdular. Büyük devletler arasındaki sömürgeler cekişmesi şiddetlenince, ticaret denetimi siyasetinin yerine, dolaylı yönetim ( indirectrule ) yoluyla gercek bir toprak egemenligine yöneldiler ve 1874 - 1930 arasında yarımadanın her yanını himayeleri altında tuttular. Malezya yarımadası kadar cekici bulunmayan Saravak ' ta ( Borneo' nun kuzeybatisi ), sömürgelestirme hareketi bambaşka bir yol izledi: Hindistan ' da dogmus Ingiliz serüvenci James Brook, 1841 ' de bir ayaklanmayı bastırmasına yardımci olduğu Brunei sultanınin kendisini Saravak racasi ilan etmesini sağladı. Böylece kurulan Beyaz Racalar ( White Rajahs ) sülalesi, Saravak' i yüzyıl süreyle Britanya " semsiyesi" altında yönetti, ama yerel iktisadın gelişmesine de özen gösterdi ve ic kesimlere pek sızmadı. Brunei' nin etki alasından cıkan Sabah da, Sanghay ' daki Ingiliz ticaret görevlilerinin elde ettikleri topraklar sayesinde, Britanya denetimine kaydı. XX. yy. başlarında sömürge kapitalizmi yerel kaynakların degerlendirilmesine yöneldi. Malezya yarımadasının kendine özgü bircok sorunu vardı: Yerel halklar ilkel ama kendi kendilerine yeterli tarım yöntemlerinden vazgecmeye yanaşmıyorlardı, ülkenin kendine göre bir nüfus dengesi vardı. Bu nedenle, sömürgeciler, daha XIX. yy' nin sonlarında başlamıs olan kitle halinde göcmen getirme yoluna basvurdular. 1939 yılına kadar Malezya yarımadasına 17 milyon Cinli göcmen ( özellikle Güney in ' den ve Fucian ilinden ) gelerek önce kalay madenlerinde calıştılar, sonra ceşitli alanlara el attılar. Özellikle Cinlilerin sermayesiyle kurulan büyük tarım sanatlarıyla, özellikle de tefecilikle büyük sermayeler biriktirerek, bunların önemli bir bölümünü gene Malezya' da yatırıma dönüştürdüler. Lonca tipinde derneklerde ( kongsi ) toplanarak bircok etkinliğin yöresel tekelini ele gecirdiler, bununla birlikte, Avrupa sermayesiyle calısan moder isletmelerin gücüne ulaşamadılar. Kitleler halinde yabancı işci getirilmesi, sonunda bir siyasal direnme harektinin doğmasına yok actı: Özellikle Malezya yarımadasındaki dört devletin ( Perlis, Kedah, Kelantan, Terengganu ) kralları, ülkelerinin Malezyalı kimligini korumak istiyorlardı. Buna karsılık, kendilerini korumak icin Britanya sömürge yönetimine sığınamayan ( himaye anlaşmaları yalnızca Malezya halklarının korunmasını öngörüyordu ) , kendi devletlerine de başvuramayan ( aralarından cogu yurt dışına gizlice cıkmışlardı ) Cinliler gizli örgütler kurmaya giriştiler. Malezya ' daki iki büyük topluluğun aralarındaki cıkar catışmaları, 1940 yıllarindan önce bir bağımsızlık harektinin doğmasini önledi. 1942 ' de Japonlar, ülkeyi işgal ettiklerinde, Malezyali yönetici sınıfla işbirlipine giderek ve Ingiliz kuvvetleriyle birlik olup Japonlara karşı direnme hareketini besleyen Cinlilere baskı yaparak, bu ic catısmayı büsbütün sertleştirdiler. Sonunda iki büyük etnik topluluğun icinde, değişik nedenlerin ve gereksinimlerin sonucu olan güclü bir siyasal bağımsızlık isteği dogdu. Ama Ingilizler, savastan ancak 18 yıl sonra ülkeden cekilmeye razı oldular: Savaş sonrasındaki siyasal cekişmelerde sultanların rolü ve Cinlilerin siyasal canlılıgı, Ingilizleri ülkenin siyasal yönetimini Malezyali topluluğa olağanüstü durum ilan ettiler ( 12 yıl sürdü ), üstelik 5 000 - 6 000 gerillaya karşi, 100 000 kişilik bir kuvvet gönderdiler. Siyasal evrim, Vietnam' da Fransizlara karşı girişilen türden bir halk kurtuluş savasıyla sonuclanmadi: 500 000 Cinlinin 400 " yeni köy' e sürülmesi, bastırma hareketinin acımasız ligi ve Malezyalı halklarin Cinlilerin yönettikleri harekete ilgi göstermemeleri yüzünden, gerillalar desteksiz kaldı. Bu arada Ingilizler, Malezyali ve Cinli orta sınifın ilimli kesimleri arasında bir yaklaşimı sağlamaya calıştılar ve 1963 ' te ülkeye bağımsızlık tanındı. Ülke toprakları Strait Settlements' i ( Penang, Singapur, Malakka ) Malezya yarımadasındaki eyeletleri ve Kuzey Borneo' yu kaplıyordu: Bu ustaca cografi karışımla Malezyali etnik öbegin coğunlukta kalmasına olanak sağlanmıştı ( Nüfusunun 3/4 dü Cinlilerden oluşan Singapur' un bağımsızlıgının ilan edilerek ayrılmasından sonra, durum büsbütün belirginleşti ) . Ülke istisadına genel bakış Bağımsız, cok ırklı, kapitalist sistemle yönetilen ve bağlantısız bir ülke olan Malaysia' nin siysal kararlılığı, özellikle iktisadı kalkınmaya bağlıdır. Kişi basına düsen yıllık gelir ortalaması Güneydogu Asya' nin öbür ülkelerine oranla cok yüksektir ( 1978' de 1 090 A.B.D. dolarını bulmuştur ) ama iktisadın başlıca kesimleri arasında, teknoloji acısından önemli farklılıklar vardir. Yalnızca ülke tüketimini karsılamaya yönelik tarim hala ladang denilen ve gür ekvator ormanlarının bulunduğu bütün bölgelerde çok yaygın olan gezgin tarım teknigine balıdır. Ormanın ateşe verilmesiyle, acılan alanda kısa süre tarım yapıldıktan sonra toprak cok uzun bir süre ( 10 - 30 yil kadar ) ormanın yeniden oluşması icin bırakılır. Bu iyi uygulanırsa toprakların cılız yapısını tüketmeyen gengeli bir yöntemdir ama verimi çok düşük olduğundan ancak cok seyrek bir yerleşmeye olanak verir. Başlica ürün olan pirinc, ülkede beslenmenin temelini oluşturur ( bagımsızlığın kazanıldığı yıllarda ülke, pirinc gereksiniminin % 45 ' ini dişardan satin almak zorundayken, günümüzde aşagı yukarı kendine yeterli duruma gelmiştir ) . ama dişsatıma yönelik tarım kesimlerinde daha büyük bir ilerleme saptanmaktadır. Malaysia, doğal kaucuk üretiminde dünya birincisidir ( kaplar ). Brezilya kökenli olan kaucuk ağacı, Malezya yarımadasının batı kıyısına XX. yy başlarında getirilmiş , usta ve becerikli tarım iscileri ( Hintli, Malezyali, Cinli, sitmayla ve toprakların verimsizliğyle savasarak boş alanları bu ağacla kaplamışlardır ( aralarından coğu, isin başlangıc dönemlerinde yaşamını bu uğurda yitirdi . Büyük sermaye ve ticaret merkezi Singapur' un yakın olması, kalay madenlerin işletilmesi icin kara ve demiryollarının zaten döşenmis bulunması limanlara kolaylıkla girilebilmesi ve Malaysia' nın siyasal kararlılığı lastik sanayisini güclendirmiş, kaucuk ağacı yetiştiriciliği teknik bakımından ilerlemiş ve kaucuk isletmeleri ekili alanların 2/3 sini kaplamıştır. Yag cıkarılan palmiye yetiştiriciliginde de yakın dönemde saşırtıcı bir atilım yapılmıştır. Malaysia bu alanda dünya üretiminin yaklaşık yarisini saglamakta, ürününü özellikle Avrupa ve A.B.D ne satmaktadır. Ülkede bol miktarda tek, abanoz ve sandal ağacı bulunmala birlikte, orman urünleri sanayisi ( Sabah' ta baslica sanayi dalidir ) , büyük ölcüde uluslararası pazarın dalğalanmalarına bagımlıdır. Bir başka büyük gelir kaynağı kaladır, özellikle Orta sıradağ ( Main Range ) eteklerindeki alüvyonlu ovalardan cıkarılır. Genel olarak Batı sermayeli büyük şirketlerin denetiminde olmakla birlikte, özellikle Cinli ve Malezyali ışadamlarinın aileler halinde işlettikleri cok sayıda kücük caplı madencilik kurulsu gözlenir. ama hem kalay pazarında çok sıik dalgalanmalar görülmesi, hem de az bulunan ve pahalı olan bu madenin hızla tükenme nedeniyle, yatırmcılar daha cok yağ pirinc yetistiriciline ve petrol araştırmaları ( Sabah ve Saravak' ta ) öncelik vermektedir. Alıntı
Co-Admin Ω Smyrna Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2012 Co-Admin Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2012 Malezya Hakkında 7 Gerçek Malezya, Dinamik şehirleri, yağmur ormanları ve koloni mimarisinden aldığı güçle ilerleyen bir dünya markası. Malezyalıların dediği gibi “gerçek Asya”ya hoş geldiniz! Malezya’da güne “nasi lemak” denilen yerel kahvaltıyla başlayabilirsiniz. Hindistan cevizi sütünde pişirilen pirinç kızartması, yavru hamsiler, baharatlı yumurta, salatalık dilimleri, kızarmış yer fıstığı ve acılı karides ezmesinden oluşan renkli bir tabakla karşılaşacaksınız. Kuala Lumpur’daki Petronas İkiz Kuleleri, Malezya’nın sembolü ve medarı iftiharı. Dünyanın en yüksek kuleleri arasında yer alan 88 katlı yapıların yüksekliği antenleriyle birlikte tam 452 metre. 41. katlarda iki kuleyi birleştiren Gökyüzü Köprüsü’nden (Sky Bridge) kenti seyredebilirsiniz. Nüfusunun yüzde 70’i müslümanlardan oluşan Malezya görkemli camileriyle dikkat çekiyor. Yüzde 20’ye yaklaşan Budist nüfusun yanı sıra Hinduizm, Taoizm ve Hristiyanlık gibi dinler de yüzde 8 gibi bir orana sahip. Malezya’da günlük hayatta “Hangi dindensin?” sorusuyla sıkça karşılaşmak mümkün. Gündüz sıcaklıkların yıl boyunca 30 santigrat derece ve üzerinde seyrettiği Malezya’ya seyahat ederken yağmur mevsimini göz önünde bulundurmakta fayda var. Kasım ayından şubat sonuna kadar devam eden muson sezonunda anakaranın açıklarındaki adaların çoğuna tekne seferi yapılamıyor. Malezya’da büyük bir markete uğrayacak olursanız, Hindistan cevizi ve soya sütünün inek sütünün yerini aldığını göreceksiniz. Dahası da var. Malezya’da bezelyeden ve karidesten bile cips yapılabiliyor ve bambu ağacından dahi meyve suyu elde edilebiliyor. Malezya kültürünün farklı yönlerini tanımak için Kuala Lumpur’daki Çin Mahallesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Çok sayıda dükkân ve seyyar tezgâhın yer aldığı mahalle her zaman hareketli. Çin mallarının satıldığı gece pazarı turistlerin ilgisini çekiyor. Petaling Sokağı ise otantik Çin restoranlarıyla ünlü. Başkentin 150 kilometre güneyindeki Melaka’ya uzanan yol, ahşap direkler üzerinde yükselen tipik Malay köy evlerini görebileceğiniz istisna yerlerden biri. Malezya taşrasının palmiyelerle kaplı geniş düzlüklerinde görülmeye değer yerlerden biri de Alor Gajah denilen eski fil banyosu. Yüzyıllar boyu yağmur ormanlarının derinliklerinde yaşayan kabilelerin geleneksel yaşam biçimlerini görmek için Sarawak Kültür Köyü’nü ziyaret edebilirsiniz. Bir gölün etrafına inşa edilmiş geleneksel köy evlerinden oluşan mekânda yerel dans gösterileri de izlenebiliyor. Ünlü Fransız denizci Jacque Cousteau, 1989 yılında Sipadan Adası’nı keşfettiğinde şöyle demişti: “Sonunda el değmemiş bir sanat eseri bulmayı başardık.” Günümüzde profesyonel dalgıçlar kadar şnorkelle dalan amatörlere de hitap eden ada, zengin bir sualtı dünyasına sahip. Borneo Adası’nın Sabah bölgesinde bulunan Tunku Abdul Rahman Parkı, Malezya’nın en güzel plajlarını saklıyor. Kota Kinabalu açıklarındaki Gaya, Mamutik, Manukan, Sapi ve Sulug adalarından oluşan park, su sporları konusunda da dünyaca ünlü. KUŞ YUVASI YER MİSİNİZ? Dağ kırlangıçlarının yuvaları bin yılı aşkın süredir Uzak Doğu mutfağında özel bir yere sahip. Ginseng ve mantar ile çorbası yapılıp tüketilen kuş yuvalarının güçlü bir afrodizyak olduğuna inanılıyor. Malezya’da dünyanın en pahalı gurme yiyeceklerinden biri olan kuş yuvası bulabilirsiniz.kaynak:skylife Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.