Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2007 17 yıl Alevi öğrencilere vekil sorgulaması AKP'liler, dinci baskı nedeniyle okullarını değiştiren 4 kızın 'ifadesini aldı' Kamuoyunun tepkisini çeken olayda mağdur edilen kızlardan birinin babası olan Cafer D, önceki akşam aralarında AKP Milletvekili Üskül'ün de bulunduğu bir grup AKP'linin kırmızı plakalı dört araçla köylerine geldiğini belirtti. Üskül'ün kızları ayrı bir odaya alarak sorguladığını anlatan Cafer D, bu sırada ailelerin odaya alınmamalarına tepki gösterdi. Cafer D, Üskül'ün "Gazetecilerle konuşmayın" diyerek baskı kurmaya çalıştığını öne sürdü. Okula kayıt yaptırırken kızının oruç tutup tutmadığının sorulduğunu belirten Cafer D, "Aleviyim diyemedim. 'Kızım rahatsız, guatrı var' dedim. Öğretmen de 'Bir şeyi yok, oruç tutar' dedi" şeklinde konuştu. Amasya Anadolu Kız ve Kız Meslek Lisesi'ni dini baskılar nedeniyle bırakmak zorunda kalan 4 kız öğrenci, aralarında AKP milletvekili Zafer Üskül 'ün de bulunduğu bir grup partili tarafından sorgulandı. Amasya merkeze bağlı Böke köyünde oturan Ş.Ç., G.D., H.D. ve Ş.D 'nin dini baskılar nedeniyle başka bir okula gitmek zorunda kalmaları kamuoyunda büyük tartışma yaratırken Üskül'ün "Gazetecilerle, derneklerle konuşmayın" diyerek baskı yaptığını iddia eden baba Cafer D. "Bizi susturmaya gelmişler" dedi. Baba D., okula kayıt yaptırırken kızının oruç tutup tutmadığının sorulduğuna dikkat çekerek "Aleviyim diyemedim. 'Kızım rahatsız, guatrı var' dedim. Öğretmen de 'Guatr bende de var. Onda bir şey yok, o oruç tutar ' dedi. Pansiyonda kızımın psikolojisi bozuldu" diye konuştu. Cafer D., önceki akşam aralarında AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül'ün de bulunduğu bir grup AKP'linin 4 ayrı kırmızı plakalı araçla köye geldiğini belirtti. Üskül'ün kızları ayrı bir odaya alarak sorguladığını anlatan Cafer D., bu sırada içeri alınmamalarına da tepki gösterdi. Cafer D. " Çocuklarla bizim yanımızda konuşmadılar. Çocuklarımızın bizden saklayacakları neyi olabilir ki?" dedi. AKP'lilerin olayı örtbas etmek istediğini vurgulayan baba D. şöyle devam etti: "Milletvekili sorun çözer, susturmaya çalışmaz. Vekiller çocukların okula alınmaması, mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda hiçbir şey demediler. Onlar olayı kapatmaya gelmişler. Bize, 'Gelen gazeteciye bilgi vermeyin. Derneklerle konuşmayın. Bazı dernekler size sahip çıkıyor, derneklerle anlaşma mı yaptınız' dediler. Ben de 'Gazete okumuyorum, kimseyle anlaşma yapmadım. Ama derneklerin de sahip çıkması doğal bir şey' dedim. Bunun üzerine bana, 'Bu dernekler devletten üstün mü, daha mı güçlü. Devlete güvenmiyorsunuz da derneklere mi güveniyorsunuz ' dediler. Ben de dedim ki, 'Allah razı olsun o derneklerden, o gazetecilerden. Onlar olmasaydı, halimizi hatırımızı sormuyordunuz. Bu çocuklar okuldan ayrılalı iki ay oldu, neredeydiniz şimdiye kadar.' Vekiller yardımcı olmaya değil, bizi sorgulamaya gelmişler." Gelen kişileri tanımadıklarını ancak bırakılan kartvizitte AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül'ün adının yazılı olduğunu söyleyen aileler, ÇYDD'nin kendilerine sahip çıkmasından da mutluluk duyduklarını dile getirdiler. H.D'nin annesi Badegül D. ise bazı basın mensuplarının tavrından şikâyet ederek "Gazeteciler okulda çocukların önünü çevirmiş. Çok korkmuşlar. Çocukların psikolojisi bozuldu" dedi. OLAY NASIL GELİŞTİ Kızlardan Ş.D. OKS'den aldığı puanla Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi'ne yerleştirildi. Aynı zamanda akraba olan Ş.Ç., H.D. ve G.D. ise aynı lisenin normal bölümüne kayıt yaptırdı. Ş.D., lisenin yatılı pansiyonunda 20 Eylül'den itibaren kalmaya başlarken Ş.Ç., H.D. ve G.D. ise Amasya'da akrabalarının yanına yerleşti. Ancak baskılar sadece pansiyonda değil, okulda da devam etti. Kızlar, öğrencilerin çoğunun okula türbanlı geldiğine dikkat çekerek "Öğretmenler teneffüslerde bize niye namaz kılmadığımızı soruyorlardı. 'Namaz kılın, örtünün, oruç tutun ' diyorlardı. Biz de bir şey diyemezdik. Alevi olduğumuzu söylemek istemedik. Sustuk" dediler. Pansiyonda bir hafta kalan Ş.D. de bu sürede oruç tutması, namaz kılması konusunda baskı gördüğünü, ramazanda öğle saatlerinde yemek çıkmadığını, oruç tutmadığı halde aç kaldığını, odasında toplu olarak namaz kılındığını, kendisinin de bu durumdan olumsuz etkilendiğini anlattı. Ş.D'nin babası Cafer D. de okula kayıt yaptırırken H.S. adında bir öğretmenin kızının oruç tutup tutmadığını sorduğunu belirtti. Kızının hastalığı nedeniyle oruç tutmayacağını söylediğine dikkat çeken Cafer D. şöyle konuştu: "Aleviyim diyemedim. Kızım rahatsız dedim. 'Rahatsızlığı nedir' diye sordu. 'Boğazında guatr var' dedim. Dedi ki 'Guatr bende de var. Onda bir şey yok, o oruç tutar'. Kızım bir hafta pansiyonda kaldı ama psikolojisi bozuldu. Bir odada sekiz kız öğrenci kalıyorlarmış. Sekiz kişinin yedisi namaz kılıyor, bir tek benim kızım kılmıyor. Herkes namaza gidiyor, o yalnız kalıyor. Bir cuma günü eve geldi ve 'ben artık gitmeyeceğim' dedi. Biz de çaresiz Aydınca Lisesi'ne yazdırdık. Bu sürede pansiyondan 10, okuldan da 17 kişinin ayrıldığını duyduk." Cumhuriyet - 25 Kasım 2007 _________________________________________ TBMM İnsan Hakları Komisyonu: "Amasya'da 4 Öğrencinin, Okul Yönetiminin Dini Baskısı Nedeniyle Okuldan Ayrıldıklarına İlişkin İddia Gerçeği Yansıtmıyor" TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Amasya'da 4 öğrencinin, okul yönetiminin ve öğretmenlerin dini baskısı nedeniyle okuldan ayrıldıklarına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi. Alt komisyonun hazırladığı raporda; başta haberi ilk kez yayınlayan gazeteci olmak üzere, olaya yer veren basın yayın organlarının sorumsuz, yanlı, yanlış, toplumu bölünmeye götürebilecek yayında bulundukları ve böylece halkın doğru bilgi edinme hakkını ihlal ettikleri ifade edildi. Olayda dikkate alınması gereken bir 'arkadaş baskısı' tespit ettiklerini anlatan Üskül, hiç olmayan dini baskı haberleriyle, Türkiye'de bir Alevi-Sünni çatışmasının körüklendiğini ifade etti. TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun Amasya'daki dini baskı iddialarını araştırmak üzere kurduğu 4 kişilik alt komisyonun hazırladığı rapor, dün İnsan Hakları Komisyonu'nda oybirliği ile kabul edildi. Amasya'da yaptıkları çalışmalar ve hazırlanan raporla ilgili bilgili bilgi vermek üzere, TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyen Zafer Üskül, kimseye dini baski yapılmaması gerektiğini, dini baskının çok ciddi bir insan hakları ihlali olduğunu kaydetti. Komisyon bünyesinde kurulan alt komisyona her partiden milletvekilinin katılmasını istediklerini, ancak birçok milletvekilinin programını gerekçe göstererek inceleme gezisine katılmadıklarını anlatan Zafer Üskül, Amasya'da söz konusu 4 öğrencinin okuduğu Anadolu Kız Mezlek Lisesi, Kız Meslek Lisesi ve bu öğrencilerin kaldığı yurt ile öğrencilerin köylerinde incelemelerde bulunduklarını kaydetti. CHP Sivas Milletvekili Maliki Ejder Özdemir'in de kendilerinden sonra aynı yerde incelemelerde bulunduğunu ve izlenimlerini alt komisyonla paylaştığını anlatan Üskül, alt komisyon raporunun CHP'li Özdemir'in izlenimleri doğrultusunda yeniden yazıldığını ve raporun oybirliğiyle kabul edildiğini dile getirdi. "4 ÖĞRENCİDEN SADECE BİRİ YURTTA KALIYOR" Zafer Üskül, basında dini baskı nedeniye yurttan ayrıldığı iddia edilen 4 öğrenciden sadece birisinin yurtta kaldığını, diğerlerinin ise akrabalarının yanında kaldığını belirterek, yurt müdürünün dini baskı yaptığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, çünkü yurt müdürünün, söz konusu öğrencinin yurttan ayrıldığı gün göreve başladığını söyledi. Valilik ve Milli Eğitim Müdürlüğü'ne dini baskıları şikayet eden dilekçeler verildiğine ilişkin iddiaların da gerçeği yansıtmadığını tespit ettiklerini anlatan Üskül, Amasya'ya 4 kırmızı plakalı araçla değil, sadece 1 kırmızı plakalı araçla gittiklerini kaydetti. Zafer Üskül, öğrencilerin okuduğu okulun öğretmenleri ve öğrencileri ile görüştüklerini, öğretmen ve öğrencilerin, bu okullarda hiçbir dönem dini baskı anlamına gelebilecek bir olay yaşanmadığını söylediklerini aktardı. Okul kantininin Ramazan ayında da açık olduğunu anlatan Üskül, öğrencilerin yaşadığı Böke köyünde de incelemelerde bulunduklarını ifade etti. Söz konusu 4 öğrencinin kendilerini rahat ifade edebilmeleri için önce öğrencilerle yalnız görüştüklerini, ardından da aileleriyle birlikte öğrencileri dinlediklerini anlatan Zafer Üskül, "Yurtta kalan öğrenci, arkadaş baskısı altında kaldığını ancak yurt yönetiminden, yada öğretmenlerden herhangi bir dini baskı görmediğini söyledi. Ama özellikle aynı odada kaldığı arkadaşlarının, 'sen oruç tutmuyor musun, namaz kılmıyor musun' gibi konuşmalarına muhattap olduğunu ifade etmiştir. Bunun kendisinde rahatsızlık yarattığını söylemiştir. Aynı zamanda da ailesini özlediğini, yurtta yatılı kaldığı için köye gidip gelişte zorluk yaşadığını, bu nedenle de o okuldan ayrılarak köylerine daha yakın olan Aydınca ilçesinde okumak istediğini belirtmiştir" diye konuştu. Aynı evde kalan diğer üç öğrenciden birisinin, okuduğu bölümü sevmediği için, diğerinin okuma güçlüğü çektiği için, üçüncü öğrencinin ise arkadaşları o evden ayrıldığı için Aydınca'da okuma kararı aldığını dile getiren Zafer Üskül, alt komisyonun bu tespitlerine CHP'li Maliki Ejder Özdemir'in de katıldığını kaydetti. Zafer Üskül, CHP'li Özdemir'in, toplumun her kesiminde rastlanabilen, 'mahalle baskısı' olarak da nitelendirilebilecek bir 'arkadaş baskısını' gözlemlediğini dile getirdi. "ALEVİ-SÜNNİ ÇATIŞMASI VARMIŞ GİBİ GÖSTERİLİYOR" Basında yer alan haberlerin sanki Amasya'da bir Alevi-Sünni satışması varmış izlenimi uyandırdığını belirten Zafer Üskül, Amasyalıların bundan son derece rahatsız olduğunu kaydetti. Gazetecilerin sorusu üzerine, söz konusu yurtta 176 öğrencinin kaldığını, bunlardan 150 kadarının oruç tuttuğunu, oruç tutmayanların da sahura kalkarak yemek yediğini kaydetti. Yurtta toplu namaz kılınmasının söz konusu olmadığını dile getiren Üskül, öğrencilerin namaz vakitlerinde kaldıkları odalarda namaz kılmasının dini baskı onlamına gelmediğini kaydetti. Alt komisyonun hazırladığı raporda şu ifadelere yer verildi: "Sonuç olarak 4 öğrencinin okuldan ayrılmasının okul yönetimi ve öğretmenlerin dini baskısından kaynaklanmadığı, dikkate alınması gereken bir 'arkadaş baskısının' var olduğunu, basının tutumunun okul yönetimi, öğretmen, öğrenci, veli çevrelerini rahatsız ettiği, başta haberi ilk kez yayınlayan gazeteci olmak üzere, olaya yer veren basın yayın organlarının sorumsuz, yanlı, yanlış, toplumu bölünmeye götürebilecek yayında bulundukları ve böylece halkın doğru bilgi edinme hakkını ihlal ettikleri tespit edilmiştir." CHA - 29 Kasım 2007 *** Alevi Haber Ajansı *** Alevilerin Gören Gözü, İşiten Kulağı, Söyleyen Dili ***
Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2007 17 yıl Malesef bu tür cag disi uygulamalar ülkemizde ezelden beri var ve deva da etmektedir. Yorumcularin cogun da kabul ettigi gibi Alevi vatandaslara yapilan bir haksizlik ve zulüm, ama nedense ülkemizde kimse bu konunun üzerine ciddi bir sekilde gitmiyor veya gitmek istemiyor. Ramazan aylarinda alevi vatandaslarin az oldugu apartmanlarda (zaten onlar kimseye korkudan alevi oduklarini bile söylemezlerdi) komsulari tarafindan uyandirilip oruc tutmalari istenirdi. Is yerlerinde keza aynisiydi. Devlet daireleri desen daha beter. Devletin bile bu konulara tarafsiz olmadigi ilk ögretimde herkese tek tip yani sunni din dersleri mecburiyeti uygulayarak cok acik sekilde gözüküyor. Alevilerin vermis oldugu vergiler bile onlara dini konularda geri gelmiyor. Hos görü yok ve herkese müslümanlikta sanki sadece sunni mezhep vermis gibi davraniliyor. Biz halaa kendimizi cagdas olarak görüyoruz ve birde bizleri bu konularda elestirenlere kem gözle bakiyoruz. Sözde her dine ve mezhebe saygimiz var, ama hepsi lafta ve kagit üzerinde. Uygulamada sinifta kaliyoruz. Sagilar
Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2007 17 yıl Ben TBMM insan haklari komisyonunun hazirladigi raporun gercekleri yansitmadigina inananlardan biriyim.Zafer Üskül gibi bir adamin baskanlik yaptigi bir komisyonun raporu dogru olamaz,ayrica okuldaki ögrencilerin velilerinin ifadeleride var ki bu ifadelerdende anlasilacagi gibi rapor tamamen AKP lehine hazirlanmis bir rapordur.Mezhep savasi körüklenmektedir bu bir gercek ama bu savasi körükleyenler yapilan dini baskiyi ortaya cikaranlar degil,alsine bu baskiyi olmamis gibi göstermeye calisip AKP nin dinci siyasetini gözden uzak tutmaya calisan gazeteler ve bu yönde rapor hazirlayanlardir.Aynen bir zamanlarin insan haklari komisyonu baskani ELKATMIS'in Susurluk raporu gibi. Türkiye'de ic savas cikarip kestirme yoldan Türkiye'nin üniter yapisini yikmaya calisanlar aynen Irak'daki gibi mezhep catismalarini bölünmede en etkili arac olarak görmektedirler.Bu nedenle Alevi-Sünni catismasindan medet ummakta,bunlarin üzerine kesinlikle gitmesi gereken iktidar tam tersine bu olaylari örtbas ettirerek amacina ulasmaya calismaktadir. Türkiye'nin güllük gülistanlik olmasi icin herkese görev düsmektedir,ayrilikcilarin oyunlarina gelmememiz icabeder,hersey cok gec olmadan aklimizi basimiza alip bu tür oyunlara karsi cikmasini bilmeliyiz.AB nin agzimiza sürdügü balin aci oldugunu biran önce anlamamizin zamani gelmistir.Bal tatli oldugu gibi acisida vardir ki Halk arasinda buna *DELIBAL*derler. saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.