Misafir demirefe Gönderi tarihi: 13 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2008 "Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. " (2/106) Bu da sorunlu ayetlerden birisi. Misli gelecekse niye unutturulsun? Daha hayırlısı olabilir ama, bu da önceki ayetin daha az hayırlı olduğu anlamına gelir. Bu da pek umulanın elde edilmediği, bir daha denendiği anlamına gelir. Her haliyle insan işi izlenimi bırakıyor. Erteleme ve sonra yeniden gündeme getirme zaten, insanların yapacağı işlerdendir. İnsanlara ebediyen uyacakları bir kitap gönderen sonsuz kudretli bir yaratıcının değil. Tüm bunlar, gerektiğinde ayet imha edildiği, hiç öyle bütünsel olarak Levhi mahfuzdan fotokopi çekilen sayfalarla indirilmiş bir kitabın aynen korunduğu gibi bir durum olmadığı sonucuna varıyor. Ayrıca Kuranda madem böyle bir sistematik vardı, ayetlerin kronolojik sıraya göre titizlikle dizilmesi gerekirdi. Ayrıca açıkça bu tür hüküm yenileyici ayetlerin hangi ayeti yürürlükten kaldırdığı belirtilirdi. İşin doğrusu, karmaşık bir çok olay üzerine yazılmış birbiriyle alakasız bir çok cümle, bir araya getirilip ortaya hiç bir sistematiği olmayan karmakarışık bir çorba çıkmış. Derler ya, Asr suresi tüm Kurana bedeldir diye, doğrudur. Tüm Kuran gereksiz tekrarlar, zaten önceden anlatılmış hikayeler ve uygulanması zaten mümkün olmayan, hatta ne emrettiği tam belli olmayan emirlerle doludur. Sadece Asr suresi yazılsa, "İnsanlar, zarardasınız. Her geçen saat, ömrünüzden çalıyor. İman edin, hakka yönelin ve sabredin" dense, yeterliydi. İslam dininin özü budur. Gerisi gereksiz ayrıntı... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 13 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2008 BAKARA.105. Ne Kitap ehlinden, ne de müşriklerden hiçbiri, size Rabbinizden bir hayır indirilsin istemez. Allah ise, üstünlüğü, rahmetiyle dilediğine mahsus kılar ve Allah çok büyük lütuf sahibidir. 106- Biz bir âyetten her neyi nesheder veya unutturursak, ondan daha hayırlısını yahut mislini getiririz. Bilmez misin ki, Allah her şeye kâdirdir. 107- Bilmez misin ki, hakikaten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır, hepsi O'nundur. Size de Allah'dan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. 108- Yoksa siz peygamberinizi, bundan önce Musa'ya sorulduğu gibi, sorguya çekmek mi istiyorsunuz? Halbuki her kim imanı küfürle değiştirirse artık düz yolun ortasında sapıtmış olur. 109- Ehl-i kitaptan birçoğu arzu etmektedir ki, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etsinler: Hak kendilerine iyice belirdikten sonra bile sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan dolayı bunu yaparlar. Buna rağmen siz şimdi af ile, hoşgörüyle davranın tâ Allah emrini verinceye kadar. Şüphe yok ki Allah her şeye kâdirdir. 110- Siz namazı hakkıyle kılmaya bakın ve zekatı verin! Kendi nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki, Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir. 111- Bir de "yahudi ve hıristiyanlardan başkası asla cennete giremeyecek" dediler. Bu onların kendi kuruntularıdır. Sen de onlara de ki; "Eğer doğru iseniz, haydi bakalım getirin delilinizi." 112- Hayır, hayır! Kim özü iyilik dolu olarak yüzünü Allah'a tertemiz döndürür ve teslim ederse, işte onun Rabbi katında ecri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olacak değiller. 113- Yahudiler dediler ki, "Hıristiyanlar birşey üzerinde değiller", Hristiyanlar da "Yahudiler bir şey üzerinde değiller" dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Hiçbir bilgisi olmayanlar da öyle onların dedikleri gibi dediler. İşte bundan dolayı Allah, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir Açıklama. yukarıdaki Kur'an pasajını yorumlama bu ayetin, Yahudilerin ve Hristiyanların Kitâb-ı Mukaddes'in yerini alan herhangi bir vahyi kabul etmediklerini ifade eden önceki pasaj ile bağlantılı olarak okunması halinde derhal ortadan kalkar: çünkü onu bu şekilde okumamız halinde, neshin, bizzat Kur'an'ın herhangi bir bölümü ile değil, sadece geçmiş ilahî mesajlar ile ilgili olduğunu görürüz. Anlaşılması dileği ile... "SİYAK,SİBAK"... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 14 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2008 Neshedilmesinden (geçersiz kılınmasından) bahsedilen, kelimenin aynısıyla "ayet." Önceki kitaplar olduğuna dair bir yorum korkunç derecede bir eğip bükme olur ve siyak sibak denilen şey bu yoruma kesinlikle yol açamaz. Hiç böyle bir bağlantı yok. Zaten levhi mahfuzdan fotokopi çekilip aynen indirilmiş ve değişmeden korunmuş, ebedi geçerli bir kitap olamaz dememizin nedenlerinden biri de bu. Bu kadar eğip bükmeler, zorlama anlam yakıştırmalar ve siyak sibakla ancak bir bütünlüğe oturtulmuş gibi gösterilebiliyor. "Ayet" diyor, önceki kitaplar olarak anlayıp kendinizi öyle avutabiliyorsunuz. Böyle anlamanıza neden olacak en küçük bir ifade var mı? Yok. O halde nerden çıkarıyorsunuz? Sadece öyle anlamak işinize geliyor. Üstelik zaten birçok müfessir de Kuranda birbirini nesheden ayetler olduğunu kabul etmişlerdir. Örneğin "dinde zorlama yoktur" ayeti mensuhtur, geçersizdir demişlerdir. Çünkü Tevbe suresi bütünüyle dinde zorlama olduğunu bildirmektedir. İşin doğrusu, Muhammed gücü eline geçirinceye kadar dinde zorlama yok demiş, güç elde edince dinde zorlama var demiş. Bu kadar sağlamca yerleşmiş bir ayeti de yok edememiş, hem neden etsin, yerine göre zorlama var, yerine göre yok. Farklı durumlarda İşine geldiği gibi kullanırsın. Nasılsa körü körüne bağlananlar sorgulayıp "bu çelişki de ne böyle?" diye sormuyorlar. Niye yok etsin ki? İki taraflı kullanılan aletler bugün bile daha pratik. Çevir ayakkabı giy, çevir gazoz kapağı aç. Gücün yetmeyince kandır, yetince tepele... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.